28 Temmuz 2017 Cuma

KUR’AN-I KERİMİN DİLİNDEN AİLE VE AİLE HAYATINA BAKIŞ İslam ise kadına çok değer vermiştir. Çünkü o kızdır, eştir, annedir. Toplumun önemli bir üyesidir. Herşeyden önce insandır. Erkek gibi kadın da yaptıklarından sorumludur. Yüce Allah'ın buyruk­larına ve yasaklarına muhataptır. Erkek gibi o da yaptığı iyi veya kötü amel­lerinin karşılığını görür.

KUR’AN-I KERİMİN DİLİNDEN AİLE VE AİLE HAYATINA BAKIŞ





İslam ise kadına çok değer vermiştir. Çünkü o kızdır, eştir, annedir. Toplumun önemli bir üyesidir. Herşeyden önce insandır.
Erkek gibi kadın da yaptıklarından sorumludur. Yüce Allah'ın buyruk­larına ve yasaklarına muhataptır. Erkek gibi o da yaptığı iyi veya kötü amel­lerinin karşılığını görür.

İslam ise kadına çok değer vermiştir. Çünkü o kızdır, eştir, annedir. Toplumun önemli bir üyesidir. Herşeyden önce insandır.
Erkek gibi kadın da yaptıklarından sorumludur. Yüce Allah'ın buyruk­larına ve yasaklarına muhataptır. Erkek gibi o da yaptığı iyi veya kötü amel­lerinin karşılığını görür.

İslam ise kadına çok değer vermiştir. Çünkü o kızdır, eştir, annedir. Toplumun önemli bir üyesidir. Herşeyden önce insandır.
Erkek gibi kadın da yaptıklarından sorumludur. Yüce Allah'ın buyruk­larına ve yasaklarına muhataptır. Erkek gibi o da yaptığı iyi veya kötü amel­lerinin karşılığını görür.

İslam ise kadına çok değer vermiştir. Çünkü o kızdır, eştir, annedir. Toplumun önemli bir üyesidir. Herşeyden önce insandır.
Erkek gibi kadın da yaptıklarından sorumludur. Yüce Allah'ın buyruk­larına ve yasaklarına muhataptır. Erkek gibi o da yaptığı iyi veya kötü amel­lerinin karşılığını görür.
İslam ise kadına çok değer vermiştir. Çünkü o kızdır, eştir, annedir. Toplumun önemli bir üyesidir. Herşeyden önce insandır.
Erkek gibi kadın da yaptıklarından sorumludur. Yüce Allah'ın buyruk­larına ve yasaklarına muhataptır. Erkek gibi o da yaptığı iyi veya kötü amel­lerinin karşılığını görür.
İslam ise kadına çok değer vermiştir. Çünkü o kızdır, eştir, annedir. Toplumun önemli bir üyesidir. Herşeyden önce insandır.
Kadının hakkına nice tecavüzler yapılmıştır. Sahih hadisler yersiz kullanılarak, siyakına uymayacak şekilde deliller çıkartılarak, kadının haklan gasbedilmiştir. Kadınlarla ilgili görüşlerini destekleyen şu hadisleri kendilerine kalkan yapmışlardır: "Onların aklı ve dini noksandır" bu dahisi ileride ele alacağız. Diğer bir hadis: "Bir kimsenin diğer bir kimseye secde etmesini emredecek olsaydım kadının kocasına secde etmesini emreder­dim."
Bununla da yetinmeyerek aslı, temeli olmayan hadisler getiriyorlar veya oldukça gevşek sayılan hadislere dayanıyorlar. Yahutta mevzu ve yalan hadisleri esas alıyorlar. Bu türden uydurmaların en başında Peygam­berimizin Hz. Fatıma'ya: "Kadın için en uygun olanı nedir?" sorusuna Hz. Fatıma'nın: "Kadının erkeği, erkeğin de kadını görmemesidir" şeklindeki cevabını kabul ederek peygamberimizin: "Bir biri ardınca gelen nesiller" dediği belirtilen hadis gelmektedir. Bu hadis, kitaplara yazılamayacak kadar zayıftır.
Bir başka hadis de "kadınlara danışın ama söylediklerinin tersini yapın" şeklindeki uydurma hadistir. Bu hadis Kur'an-ı Kerim'de anne babayla meş­veretin gerektiği belirtilen âyete aykırıdır. Çocuğun sütten kesilmesi, âyet-i celilede şöyle ifade edilir:
"Eğer anne-baba anlaşıp danışarak çocuğu sütten kesmek isterlerse kendilerine günah yoktur." (Bakara: 233).


- Kadınlar, defalarca kendilerine üretime katkı imkânı verilmesi için Rasulullah'a başvurmuşlar.
- Kadınlar mescidlerde yapılan genel toplantılara katılırlardı.
- İbn Mes'ud'un hanımı Zeyneb, çalışır, hem kocasına hem de evinde bulunan yetimlere infak ederdi.
- Atıyye, kocasıyla beraber altı defa savaşa katılmıştır.
- Ümmü Haram, deniz savaşlarında şehid olmayı arzulamıştır.
- Ümmü Hani, muharip birini himayesine almış, buna karşı çıkan erkek kardeşine sitem etmiştir.
- Hz. Ömer'in kızı Hafsa, Abdullah b. Ömer'den ilim Öğrenmiştir.
- Esma bint Şekl, iffetini koruyarak dini bilgileri öğrenirdi.
- Ömer b. Hattab'ın hanımı Akike bint Zeyd, halkın huzurunda haklarını savunmuştur.
- Ukbe'nin kızı genç Ümmü Gülsüm, ilim öğrenmek için evini terket-miştir.
- Kocasını seçmek, kadının hakkıdır.
- Kadın, kocasından ayrılmak hakkına sahiptir.
- Sübey'a bint Haris, yakîne ulaşmanın ne ile mümkün olacağını anlatır­dı.
- Has'ami kabilesine mensup genç bir kadın, babasının yerine hac işiyle meşgul olurdu.
- Hind bint Utbe, Rasulullah'a selam verirdi.
- Zeyneb bint Muhacir, Hz. Ebubekir ile karşılıklı konuşmuştur.
- Ümmü Yakub, Abdullah b. Mes'ud'la karşılıklı konuşmuştur.



- Müslüman kadın, Rasulullah'ın mescidinde yatsı ve sabah namazı kı­lardı.
- Müslüman kadın, Cuma namazına gider ve Rasulullah'ın dilinden "Kâf' suresini ezberlerdi.
- Müslüman kadın, küsuf namazına katılır, uzun süre Rasulullah ile be­raber olurdu.
- Müslüman kadın, Ramazan'ın son on gününde Rasulullah'ın mesci­dinde itikafa girerdi.
- Müslüman kadın, mescidde itikatta bulunan kocasını ziyaret ederdi.
- Müslüman kadın, Rasulullah'ın müezzini tarafından duyurulan çağrı­ya icabet edip mescitte yapılan genel toplantıya katılırdı.
- Müslüman kadın, erkekler mescidde kadınlardan daha fazla olduğun­dan, kadınlar için özel eğitim yapılmasını istemiştir.
- Müslüman kadın, bizzat Rasulullah'a giderek özel ve genel konularda O'na soru sorardı.
- Müslüman kadın, erkeklere iyiliği emreder, onları kötülüklerden sa-kindırırdı.
- Müslüman kadın, Rasulullah'la beraber ziyafetlere katılır ve onlara da yemek ikram edilirdi.
- Müslüman kadın, evini ilk muhacir müslümanlara açmıştır.
- Müslüman kadın, kocasıyla beraber gelen misafirin sofrasına oturup, akşam yemeği yerdi.
- Müslüman kadın, düğün yemeğinde erkek misafirlere hizmet eder ve Rasulullah'a güzel içecekler ikram ederdi.
- Müslüman kadın, Rasulullah'la beraber savaşlara katılır, su dağıtır, yaralıları tedavi eder, ölü ve yaralıları Medine'ye taşırdı.
- Müslüman kadın, ilk deniz savaşlarında şehid olması için Rasulul­lah'ın dua etmesini ister, Rasulullah da onun için dua ederdi.
- Müslüman kadın Rasulullah'la beraber bayram namazını kılar, Rasu­lullah bayram hutbesinden sonra özellikle kadınlara öğüt verirdi.
- Rasulullah, müslüman kadına -örtülü olduktan sonra genç olsun, kü­çük olsun farketmez- bayram namazına gelmelerini emreder; iyiliğe, müslü­manlara dua etmeye çağırırdı.
- Rasulullah, müslüman kadına -isterse hayızlı olsun- bayram günü na­mazgaha gelmelerini, cemaatle beraber dua etmelerini emretmiştir.


Kadın konusunda şeriatın vermiş olduğu çeşitli haklan kadınlara ver­mek Allah'ın dinine en ciddi hizmettir. Kadın sorunu şu açılardan çok önem­lidir:
1. Kadın, müslüman ferdin annesidir, bacısıdır. Aynca hanımı ve kızı­dır da. Kadının bu özellikleri bir araya getirilince ondan daha değerli kim olabilir?
2. Müslüman kadın, iki cahiliyyenin arasında ezilmektedir. Birincisi doğu/İslâm dünyasında hüküm süren cahiliyye, ki bu aşırılığın, baskının ve körü körüne taklidin hakim olduğu asırlardır. İkincisi ise, çıplaklığın, kadını bir şehvet aracı ve reklam malzemesi olarak kullanmanın hakim olduğu batı dünyasında hüküm süren cahiliyye. Her iki cahiliyye de Allah'ın şeriatına aykırıdır.
Kadın konusunda şeriatın vermiş olduğu çeşitli haklan kadınlara ver­mek Allah'ın dinine en ciddi hizmettir. Kadın sorunu şu açılardan çok önem­lidir:
1. Kadın, müslüman ferdin annesidir, bacısıdır. Aynca hanımı ve kızı­dır da. Kadının bu özellikleri bir araya getirilince ondan daha değerli kim olabilir?
2. Müslüman kadın, iki cahiliyyenin arasında ezilmektedir. Birincisi doğu/İslâm dünyasında hüküm süren cahiliyye, ki bu aşırılığın, baskının ve körü körüne taklidin hakim olduğu asırlardır. İkincisi ise, çıplaklığın, kadını bir şehvet aracı ve reklam malzemesi olarak kullanmanın hakim olduğu batı dünyasında hüküm süren cahiliyye. Her iki cahiliyye de Allah'ın şeriatına aykırıdır.
3. Rasulullah şöyle buyuruyor: "Kadınlar erkeklerin kardeşleridir. (Abdülhalim Ebu Şakka, Tahrirü’l Mer’e İslam Kadın Ansiklopedisi, Denge Yayınları: 1/9-10)
Müslüman kadına yardım müslüman insanın kardeşine yardımıdır. Bu yardım mazlum için, ona insaf edip korumakla, zalim için ise zulmüne engel olmak şeklinde ortaya çıkar. Zira Rasulullah (s.a.v.): "Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et" buyurduğunda sahabe "Ey Allah'ın Rasulü, mazluma yardım ederiz ancak zalime nasıl yardım edebiliriz?"dediler. Ra­sulullah (s.a.v.): "Elini onun elinin üstüne korsun" başka bir rivayette de "onun zulmüne engel olursun. Bu, ona yaptığın yardımdır" buyurdu. Amacı­mız, halkın ıslahı için mazluma yardım etmek ve zulüm yapmaması için za­lime yardım etmek Rasulullah'ın: "Zalim olsun, mazlum olsun kardeşine yardım et. Ashab-ı Kiram: "Mazluma yardım ederiz tamam. Peki zalime na­sıl yardım edebiliriz? deyince, Hz. Peygamber'in: "Zalimin ellerini mazlum­dan çektir"( Müslüman kadına yardım müslüman insanın kardeşine yardımıdır. Bu yardım mazlum için, ona insaf edip korumakla, zalim için ise zulmüne engel olmak şeklinde ortaya çıkar. Zira Rasulullah (s.a.v.): "Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et" buyurduğunda sahabe "Ey Allah'ın Rasulü, mazluma yardım ederiz ancak zalime nasıl yardım edebiliriz?"dediler. Ra­sulullah (s.a.v.): "Elini onun elinin üstüne korsun" başka bir rivayette de "onun zulmüne engel olursun. Bu, ona yaptığın yardımdır" buyurdu. Amacı­mız, halkın ıslahı için mazluma yardım etmek ve zulüm yapmaması için za­lime yardım etmek Rasulullah'ın: "Zalim olsun, mazlum olsun kardeşine yardım et. Ashab-ı Kiram: "Mazluma yardım ederiz tamam. Peki zalime na­sıl yardım edebiliriz? deyince, Hz. Peygamber'in: "Zalimin ellerini mazlum­dan çektir" (Buhari, Kitabu'l-Mezalim, bab, Ein ehake zalimen, ev mezlumen, c. 6, s. 23.) dediği; diğer bir rivayette ise: "Onu zulümden alıkoy; ona yar­dım böyle olur" (Buhari, Kitabu'l-ikrah, bab, yeminu'r-raculi Isahibihi in hafe aleyhil-katle ev nahvehu c. 15, s. 358. Müslim, Kitabu'1-Birr ve's-Sılatı ve'1-Adab, bab, nasru'1-ehi zalimen ev mazlumen, c. 8, s. 19.) şeklindeki nebevi emrini uygulamaktır.

4. Kadın, ifade edildiği gibi toplumun yarısıdır, lakin bu yarı devre dışı bırakılmıştır. Mümin, mücahid ve aydın nesillerin yetişmesinde saf dışı bı­rakılmıştır. Ümmetin sosyal ve siyasal uyanışında rol verilmeyerek saf dışı bırakılmıştır. Bu durum, maalesef toplumun diğer yansı olan erkeklerin de saf dışı kalmasına yol açmıştır. Şu durumda, müslüman kadının hürriyeti İslâm toplumunun yarısının hürriyetidir. Kadınların hürriyeti, ancak erkek­lerin hür olmasıyla mümkündür. Kadın ve erkeklerin hürriyeti ise ancak Al­lah'ın dinine sarılmakla gerçekleşir.
5. Bundan da öte yüce Allah, kadına, eğer kendisine doğru yol gösteri­lirse, dine karşı kendisini hassas kılan ince bir şuur vermiştir. Çağdaş iki mü­ellifin bu konuda söyledikleri oldukça önemlidir. Biri diyor ki (Abdullah b. Zeyd el-Muhammed, el-Ahlaku'1-Hamideti Lilmereti'l-Müslimeti'r-Reşide) : "Kadınlar dini, ahlâkı ve hayrı öğrenmeye oldukça müsaittir. İşitme kabiliyetleri ve kendilerine doğruyu gösteren güçlü mürşitler bulundukça söylenene uyma­ya en duyarlı olanlar da kadınlardır."
Bir diğeri de diyor ki (Yusuf Kardavi, Fetava Muasıra, önsöz.)  Radyo ve televizyonda geçen çalışma hayatım boyunca değişik ülkelerden genç, ihtiyar, kadın, erkek binlerce yazar ve mü­ellifle özel veya genel ortamlardaki karşılaşmalarım sonucunda pek çok ka­naate vardım. Bunların ilki; toplumumuzda dinin öncü rolü, yönlendirme ve tesiri devam ediyor. Diğeri ise genel olarak kadınlar, erkeklerden daha çok dinlerine ihtimam gösteriyorlar." Çünkü Allah tarafından kadınlara verilen şefkat, merhamet, zerafet ve nezaket dinin tabiatına çok daha uygundur. Bu konuda erkekleri geçmişlerdir. Yine dindar olmayı erkeklerden daha çok is­ter, kötü akıbetten erkeklere nazaran daha çok korkarlar. İçerde ve dışarda İslama yönelik yoğun saldırılar, tehditler olmasına rağmen birçok namuslu kadın da İslâm'ın kurallarını içlerinde yaşatmaktadır. Bunda şaşılacak birşey yok. Günümüzde nice asil kadın ve kızlar, hırsla namaz, oruç, hac, umre, ge­ce namazı gibi ibadetleri yaparlarken üzerlerindeki elbiseler çağdaş batı kı­yafetleridir. Bu şu demektir: Din tohumu kalblerinde tamamen ölmemiştir. Kadınlara yönelik köklü bir çalışma Allah'ın izniyle sözkonusu tohumu can­landıracak, harekete geçirecek, sözkonusu tohum çiçek açıp meyve verecek ve meyvesi yenilecek hale gelecektir. Böylece hayatını kuşatan utanç verici engellerden kurtulacaktır.
Her iki müellifin görüşleri nebevi açıklamalara uygundur. İşte Hz. Aişe (r.a.). erkeklerle beraber cihada katılmayı; "Ey Allah'ın Rasulü, amellerin en güzeli cihaddir. Biz de cihada katılamaz mıyız?" diyerek dile getirmiştir (Sahih-i Buhari, Kitabu'l-Cihad, bab: Fadlu'l-Cihad, c. 6, *,. 344.)


Kur’an;
Kadının cahiiiyye zulmünden kurtarılması
— Kadını, daha doğduğunda kız doğdu diye horlanmaya muhatap kılınmaktan kurtarmak.
-— Kadını, zelil, hor görülmekten kurtarmak.
— Kadını, utanma ya da fakirlik korkusuyla öldürülmekten kurtarmak.

Kadınların erkeklerle karşılaşmalarının adabı

1. Gözlerini korumak: Allah Teala buyuruyor ki:
"Ey Muhammedi Mümin erkeklere söyle: Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, mahrem yerlerini korusunlar. Bu onlann arınmasını daha iyi sağlar. Allah yaptıklarınızdan şüphesiz haberdardır." (Nur, 30).
2. Yüz ve elleri dışında bütün bedenini örtmek Allah Teala şöyle buyuruyor:
"Mü'min kadınlara da söyle gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar. Süslerini, kendiliğinden görünen kısmı dışında açmasınlar. Başörtülerini yakalarının üstüne salsınlar. Süslerini kocaları veya babalan veya kayınpederleri veya oğullan veya kocalarının oğullan veya kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğullan veya kocalarının oğullan veya müslüman kadınları veya cariyeleri veya erkekliği kalmamış hizmetçiler ya da kadınların mahrem yerlerini henüz anlayamayan çocuklardan başkasına göstermesinler..." (Nur, 31).
3. Hareketlerinde vakarlı olmak: Allah Teala şöyle buyuruyor:
"Gizledikleri süslerin bilinmesi için ayaklannı yere vurmasınlar. Ey inananlar! Saadete ermeniz için tevbe ederek Allah'ın hükmüne dönün." (Nur, 31).
4. Konuşmalarında ciddi olmak: Allah Teala buyuruyor ki:
"Ey Peygamberin hanımları! Sizler herhangi bir kadın gibi değilsiniz. Allah'tan sakınıyorsanız edalı konuşmayın, yoksa kalbi bozuk olan kimse kötü şeyler ümit eder; daima ciddi ve ağırbaşlı söz söyleyin." (Ahzab, 32). (Abdülhalim Ebu Şakka, Tahrirü’l Mer’e İslam Kadın Ansiklopedisi, Denge Yayınları: 1/82-83.)






KUR’AN-I KERİM AİLENİN YAPISINI SAĞLAMLAŞTIRMIŞ  KADININ GELECEĞİNİ SAĞLAMLAŞTIRMAK AÇISINDAN BOŞANMAYI BİLE İKİ KEZ İLE SINIRLANDIRMIŞ, HATTA BOŞANMA İLE KADINA VERİLENLERİ ALINMASINI MEN ETMİŞTİR :



2.221*************وَلَا تَنْكِحُوا الْمُشْرِكَاتِ حَتّٰى يُؤْمِنَّ وَلَاَمَةٌ مُؤْمِنَةٌ خَيْرٌ مِنْ مُشْرِكَةٍ وَلَوْ اَعْجَبَتْكُمْ وَلَا تُنْكِحُوا الْمُشْرِكٖينَ حَتّٰى يُؤْمِنُوا وَلَعَبْدٌ مُؤْمِنٌ خَيْرٌ مِنْ مُشْرِكٍ وَلَوْ اَعْجَبَكُمْ اُولٰئِكَ يَدْعُونَ اِلَى النَّارِ وَاللّٰهُ يَدْعُوا اِلَى الْجَنَّةِ وَالْمَغْفِرَةِ بِاِذْنِهٖ وَيُبَيِّنُ اٰيَاتِهٖ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ


Ve lâ tenkihul muşrikâti hattâ yué'minn, ve leemetum mué'minetun hayrum mim muşriketiv ve lev ağcebetkum, ve lâ tunkihul muşrikîne hattâ yué'minû, ve le abdum mué'minun hayrum mim muşrikiv ve lev ağcebekum, ulâike yed'ûne ilen nâr, vallahu yed'û ilel cenneti vel mağfirati biiznih, ve yubeyyinu âyâtihî linnâsi leallehum yetezekkerûn. 

İman etmedikleri sürece Allah'a ortak koşan kadınlarla evlenmeyin. Allah'a ortak koşan kadın hoşunuza gitse de, mü'min bir cariye Allah'a ortak koşan bir kadından daha hayırlıdır. İman etmedikleri sürece Allah'a ortak koşan erkeklerle, kadınlarınızı evlendirmeyin. Allah'a ortak koşan hür erkek hoşunuza gitse de; iman eden bir köle, Allah'a ortak koşan bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar ateşe çağırırlar, Allah ise izniyle, cennete ve bağışlanmaya çağırır. O, insanlara âyetlerini açıklar ki, öğüt alıp düşünsünler. Bakara suresi 221. ayet



BOŞANMA ESNASINDA BİLE ÜÇ AY BEKLETİLEREK KADINI AİLEYİ VE OLACAK ÇOCUKLARI GAYRİMEŞRU DURUMA DÜŞMEMESİ İÇİN GARANTİYE ALMAKTADIR


2.228*************وَالْمُطَلَّقَاتُ يَتَرَبَّصْنَ بِاَنْفُسِهِنَّ ثَلٰثَةَ قُرُوءٍ وَلَا يَحِلُّ لَهُنَّ اَنْ يَكْتُمْنَ مَا خَلَقَ اللّٰهُ فٖى اَرْحَامِهِنَّ اِنْ كُنَّ يُؤْمِنَّ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَبُعُولَتُهُنَّ اَحَقُّ بِرَدِّهِنَّ فٖى ذٰلِكَ اِنْ اَرَادُوا اِصْلَاحًا وَلَهُنَّ مِثْلُ الَّذٖى عَلَيْهِنَّ بِالْمَعْرُوفِ وَلِلرِّجَالِ عَلَيْهِنَّ دَرَجَةٌ وَاللّٰهُ عَزٖيزٌ حَكٖيمٌ


Vel mutallegâtu yeterabbasne bienfusihinne selâsete gurûé', ve lâ yehıllu lehunne ey yektumne mâ halegallâhu fî erhâmihinne in kunne yué'minne billâhi vel yevmil âhır, ve buûletuhunne ehaggu biraddihinne fî zâlike in erâdû ıslâhâ, ve lehunne mislullezî aleyhinne bil mağruf, ve lirricâli aleyhinne deraceh, vallâhu azîzun hakîm.

Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ay hâli (hayız veya temizlik müddeti) beklerler. Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorlarsa, Allah'ın kendi rahimlerinde yarattığını gizlemeleri onlara helâl olmaz. Kocaları bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almağa daha çok hak sahibidirler. Kadınların, yükümlülükleri kadar meşru hakları vardır. Yalnız erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.



2.229*************اَلطَّلَاقُ مَرَّتَانِ فَاِمْسَاكٌ بِمَعْرُوفٍ اَوْ تَسْرٖيحٌ بِاِحْسَانٍ وَلَا يَحِلُّ لَكُمْ اَنْ تَاْخُذُوا مِمَّا اٰتَيْتُمُوهُنَّ شَيْپًا اِلَّا اَنْ يَخَافَا اَلَّا يُقٖيمَا حُدُودَ اللّٰهِ فَاِنْ خِفْتُمْ اَلَّا يُقٖيمَا حُدُودَ اللّٰهِ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَا فٖيمَا افْتَدَتْ بِهٖ تِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِ فَلَا تَعْتَدُوهَا وَمَنْ يَتَعَدَّ حُدُودَ اللّٰهِ فَاُولٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ


Ettalâgu merratâni feimsâkum bimağrûfin ev tesrîhum biıhsân, ve lâ yehıllu lekum en teé'huzû mimmâ âteytumûhunne şey'en illâ ey yehâfâ ellâ yugîmâ hudûdallâh, fein hıftum ellâ yugîmâ hudûdallâhi felâ cunâha aleyhimâ fîmeftedet bih, tilke hudûdullâhi felâ tağtedûhâ, ve mey yeteadde hudûdallâhi feulâike humuz zâlimûn.

(Dönüş yapılabilecek) boşama iki defadır. Sonrası, ya iyilikle geçinmek, ya da güzellikle bırakmaktır. (Evlilikte) tarafların Allah'ın belirlediği ölçüleri koruyamama endişeleri dışında kadınlara verdiklerinizden (boşanma esnasında) bir şeyi geri almanız, sizin için helâl olmaz. Eğer onlar Allah'ın belirlediği ölçüleri gözetmeyecekler diye endişe ederseniz, o zaman kadının (boşanmak için) bedel vermesinde ikisine de günah yoktur. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır. Sakın bunları aşmayın. Allah'ın koyduğu sınırları kim aşarsa, onlar zalimlerin ta kendileridir. Bakara suresi 229. ayet


EVLİLİK AİLE SİSTEMİNİN CİDDİYETLE YÜRÜMESİ VE KADININ ONURUNUN DA KORUNMASI AÇISINDAN ÜÇÜNCÜ DEFA BOŞANMADAN SONRA EVLİLİĞİ MÜMKÜN OLMAMAKTA BOŞANAN KADININ BAŞKA BİRİ İLE EVLENDİKTEN SONRA ANCAK NİKAHINA MÜSAADE ETMEKTEDİR.


2.230*************فَاِنْ طَلَّقَهَا فَلَا تَحِلُّ لَهُ مِنْ بَعْدُ حَتّٰى تَنْكِحَ زَوْجًا غَيْرَهُ فَاِنْ طَلَّقَهَا فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَا اَنْ يَتَرَاجَعَا اِنْ ظَنَّا اَنْ يُقٖيمَا حُدُودَ اللّٰهِ وَتِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِ يُبَيِّنُهَا لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ

Fein tallegahâ felâ tehıllu lehû mim bağdu hattâ tenkiha zevcen ğayrah, fein tallegahâ felâ cunâha aleyhimâ ey yeterâceâ in zannâ ey yugîmâ hudûdallah, ve tilke hudûdullâhi yubeyyinuhâ ligavmiy yağlemûn.

Eğer erkek karısını (üçüncü defa) boşarsa, kadın, onun dışında bir başka kocayla nikâhlanmadıkça ona helâl olmaz. (Bu koca da) onu boşadığı takdirde, onlar (kadın ile ilk kocası) Allah'ın koyduğu ölçüleri gözetebileceklerine inanıyorlarsa tekrar birbirlerine dönüp evlenmelerinde bir günah yoktur. İşte bunlar Allah'ın, anlayan bir toplum için açıkladığı ölçüleridir.  Bakara suresi 230. ayet


BOŞANAN KADININ HAKLARININ GASPI KONUSUNDA HER TÜRLÜ GASP TUTUM VE DAVRANIŞLARINI RABBİMİZ KENDİSİNE KARŞI GELMEKLE BİR TUTMAKTADIR.

2.231*************وَاِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاءَ فَبَلَغْنَ اَجَلَهُنَّ فَاَمْسِكُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ اَوْ سَرِّحُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ وَلَا تُمْسِكُوهُنَّ ضِرَارًا لِتَعْتَدُوا وَمَنْ يَفْعَلْ ذٰلِكَ فَقَدْ ظَلَمَ نَفْسَهُ وَلَا تَتَّخِذُوا اٰيَاتِ اللّٰهِ هُزُوًا وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ وَمَا اَنْزَلَ عَلَيْكُمْ مِنَ الْكِتَابِ وَالْحِكْمَةِ يَعِظُكُمْ بِهٖ وَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاعْلَمُوا اَنَّ اللّٰهَ بِكُلِّ شَیْءٍ عَلٖيمٌ


Ve izâ tallagtumun nisâe febelağne ecelehunne feemsikûhunne bimağrûfin ev serrihû hunne bimağrûf, ve lâ tumsikû hunne dırâral litağtedû, ve mey yef'al zâlike fegad zaleme nefseh, ve lâ tettehızû âyâtillâhi huzuvâ, vezkurû niğmetallâhi aleykum ve mâ enzele aleykum minel kitâbi vel hıkmeti yeızukum bih, vettegullâhe vağlemû ennallâhe bikulli şey'in alîm.

Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme sürelerini bitirdikleri zaman, ya onları iyilikle tutun yahut iyilikle bırakın. Haklarına tecavüz edip zarar vermek için onları tutmayın. Bunu kim yaparsa kendine zulmetmiş olur. Sakın Allah'ın âyetlerini eğlenceye almayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini, size öğüt vermek için indirdiği Kitab'ı ve hikmeti hatırlayın. Allah'a karşı gelmekten sakının ve bilin ki Allah her şeyi hakkıyla bilendir. Bakara suresi 231. ayet

RABBİMİZ BOŞANMIŞ KADININ BİR BAŞKASI İLE YUVA KURMASINA ENGEL OLUNMAMASINI EMRETMEKTEDİR.


وَاِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاءَ فَبَلَغْنَ اَجَلَهُنَّ فَلَا تَعْضُلُوهُنَّ اَنْ يَنْكِحْنَ اَزْوَاجَهُنَّ اِذَا تَرَاضَوْا بَيْنَهُمْ بِالْمَعْرُوفِ ذٰلِكَ يُوعَظُ بِهٖ مَنْ كَانَ مِنْكُمْ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ ذٰلِكُمْ اَزْكٰى لَكُمْ وَاَطْهَرُ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ وَاَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ

Ve izâ tallagtumun nisâe febelağne ecelehunne felâ tağdulû hunne ey yenkihne ezvâcehunne izâ terâdav beynehum bil mağrûf, zâlike yûazu bihî men kâne minkum yué'minu billâhi vel yevmil âhır, zâlikum ezkâ lekum ve athar, vallâhu yağlemu ve entum lâ tağlemûn.

Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme sürelerini bitirdikleri zaman kendi aralarında aklın ve dinin gereklerine uygun olarak güzellikle anlaştıkları takdirde, eşleriyle (yeniden) evlenmelerine engel olmayın. Bununla içinizden Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere öğüt verilmektedir. Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz. Bakara suresi 232. ayet


RABBİMİZ BOŞANMIŞ EŞLERİN ÇOCUKLARININ BAKIMINI VE GELECEĞİ İÇİNDE YOL GÖSTERMİŞ EĞER EMRETTİĞİ YOLU UYGULAMAYANA KENDİSİNE KARŞI GELİNMESİ İLE EŞ TUTMUŞTUR.

2.233*************وَالْوَالِدَاتُ يُرْضِعْنَ اَوْلَادَهُنَّ حَوْلَيْنِ كَامِلَيْنِ لِمَنْ اَرَادَ اَنْ يُتِمَّ الرَّضَاعَةَ وَعَلَى الْمَوْلُودِ لَهُ رِزْقُهُنَّ وَكِسْوَتُهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ لَا تُكَلَّفُ نَفْسٌ اِلَّا وُسْعَهَا لَا تُضَارَّ وَالِدَةٌ بِوَلَدِهَا وَلَا مَوْلُودٌ لَهُ بِوَلَدِهٖ وَعَلَى الْوَارِثِ مِثْلُ ذٰلِكَ فَاِنْ اَرَادَا فِصَالًا عَنْ تَرَاضٍ مِنْهُمَا وَتَشَاوُرٍ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَا وَاِنْ اَرَدْتُمْ اَنْ تَسْتَرْضِعُوا اَوْلَادَكُمْ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ اِذَا سَلَّمْتُمْ مَا اٰتَيْتُمْ بِالْمَعْرُوفِ وَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاعْلَمُوا اَنَّ اللّٰهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصٖيرٌ

Vel vâlidâtu yurdığne evlâde hunne havleyni kâmileyni limen erâde ey yutimmer radâah, ve alel mevlûdi lehû rizguhunne ve kisvetuhunne bil mağrûf, lâ tukellefu nefsun illâ vus'ahâ, lâ tudârra vâlidetum biveledihâ ve lâ mevlûdul lehû biveledihî ve alel vârisi mislu zâlik, fein erâdâ fisâlen an terâdım minhumâ ve teşâvurin felâ cunâha aleyhimâ, ve in eradtum en testerdıû evlâdekum felâ cunâha aleykum izâ sellemtum mâ âteytum bil mağrûf, vettegullâhe vağlemû ennallâhe bimâ tağmelûne basîr. 

Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için- anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği, örfe uygun olarak babaya aittir. Hiçbir kimseye gücünün üstünde bir yük ve sorumluluk teklif edilmez. -Hiçbir anne ve hiçbir baba çocuğu sebebiyle zarara uğratılmasın- (Baba ölmüşse) mirasçı da aynı şeyle sorumludur. Eğer (anne ve baba) kendi aralarında danışıp anlaşarak (iki yıl dolmadan) çocuğu sütten kesmek isterlerse, onlara günah yoktur. Eğer çocuklarınızı (bir sütanneye) emzirtmek isterseniz, örfe uygun olarak vereceğiniz ücreti güzelce ödediğiniz takdirde size bir günah yoktur. Allah'a karşı gelmekten sakının ve bilin ki, Allah, yapmakta olduklarınızı hakkıyla görendir. Bakara suresi 233. ayet
 

EVLİLİKTE ZİNA EDENİN ZİNA EDENLE EVLENECEĞİNİ HATTA KENDİSİNE  ORTAK KOŞMAKLA AYNI SUÇU İŞLEMİŞ GİBİ KABUL EDECEĞİNİ EVLİLİKTE SADAKATE ÖNEM VERİLMESİNİ ZİNADAN UZAK DURULMASINI EMRETMİŞTİR..


24.3*************اَلزَّانٖى لَا يَنْكِحُ اِلَّا زَانِيَةً اَوْ مُشْرِكَةً وَالزَّانِيَةُ لَا يَنْكِحُهَا اِلَّا زَانٍ اَوْ مُشْرِكٌ وَحُرِّمَ ذٰلِكَ عَلَى الْمُؤْمِنٖينَ

Ezzânî lâ yenkihu illâ zâniyeten ev muşrikeh, vez zâniyetu lâ yenkihuhâ illâ zânin ev muşrik, ve hurrime zâlike alel mué'minîn. 

Zina eden erkek ancak, zina eden veya Allah'a ortak koşan bir kadınla evlenir. Zina eden bir kadınla da ancak zina eden veya Allah'a ortak koşan bir erkek evlenir. Bu, mü'minlere haram kılınmıştır. Nur suresi 3. ayet


24.26*************اَلْخَبٖيثَاتُ لِلْخَبٖيثٖينَ وَالْخَبٖيثُونَ لِلْخَبٖيثَاتِ وَالطَّيِّبَاتُ لِلطَّيِّبٖينَ وَالطَّيِّبُونَ لِلطَّيِّبَاتِ اُولٰئِكَ مُبَرَّؤُنَ مِمَّا يَقُولُونَ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرٖيمٌ

Elhabîsâtu lilhabîsîne vel habîsûne lilhabîsât, vet tayyibâtu littayyibîne vet tayyibûne littayyibât, ulâike muberraûne mimmâ yegûlûn, lehum mağfiratuv ve rizgun kerîm. 

Kötü kadınlar, kötü erkeklere; kötü erkekler de kötü kadınlara; temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara lâyıktır.  O temiz olanlar, iftiracıların söyledikleri şeylerden uzaktırlar. Onlar için bir bağışlanma ve bolca verilmiş iyi bir rızık vardır. Nur suresi 26. ayet

RABBİMİZ BEKAR OLANLARIN HERHANHİ BİR ZİNA VE HAYASIZLIĞA BULAŞMAMASI İÇİN EVLENDİRİLMESİNİ TEŞVİK EDEREK YAPILAN HER TÜRLÜ ÇABALARIN SONUÇSUZ BIRAKILMAYACAĞINI BİLDİRMEKTEDİR. EVLENMEYE GÜÇLERİ YETMEYENLERİNDE İFFETLERİNİ KORUMALARINI  EMRETMEKTEDİR.


24.32*************وَاَنْكِحُوا الْاَيَامٰى مِنْكُمْ وَالصَّالِحٖينَ مِنْ عِبَادِكُمْ وَاِمَائِكُمْ اِنْ يَكُونُوا فُقَرَاءَ يُغْنِهِمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِهٖ وَاللّٰهُ وَاسِعٌ عَلٖيمٌ

Ve enkihul eyâmâ minkum ves sâlihîne min ıbâdikum ve imâikum, iy yekûnû fugarâe yuğnihimullâhu min fadlih, vallâhu vâsiun alîm. 

Sizden bekâr olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir. Nur suresi 32. ayet


وَلْيَسْتَعْفِفِ الَّذٖينَ لَا يَجِدُونَ نِكَاحًا حَتّٰى يُغْنِيَهُمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِهٖ وَالَّذٖينَ يَبْتَغُونَ الْكِتَابَ مِمَّا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْ فَكَاتِبُوهُمْ اِنْ عَلِمْتُمْ فٖيهِمْ خَيْرًا وَاٰتُوهُمْ مِنْ مَالِ اللّٰهِ الَّذٖى اٰتٰیكُمْ وَلَا تُكْرِهُوا فَتَيَاتِكُمْ عَلَى الْبِغَاءِ اِنْ اَرَدْنَ تَحَصُّنًا لِتَبْتَغُوا عَرَضَ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَمَنْ يُكْرِهْهُنَّ فَاِنَّ اللّٰهَ مِنْ بَعْدِ اِكْرَاهِهِنَّ غَفُورٌ رَحٖيمٌ

Vel yestağfifillezîne lâ yecidûne nikâhan hattâ yuğniyehumullâhu min fadlih, vellezîne yebteğûnel kitâbe mimmâ meleket eymânukum fekâtibûhum in alimtum fîhim hayrâ, ve âtûhum mim mâlillâhillezî âtâkum, ve lâ tukrihû feteyâtikum alel biğâi in eradne tehassunel litebteğû aradal hayâtid dunyâ, ve mey yukrihhunne feinnallâhe mim bağdi ikrâhihinne ğafûrur rahîm. 

Evlenmeye güçleri yetmeyenler de, Allah kendilerini lütfuyla zengin edinceye kadar iffetlerini korusunlar. Sahip olduğunuz kölelerden "mükâtebe" yapmak isteyenlere gelince, eğer onlarda bir hayır görürseniz onlarla mükâtebe yapın.  Allah'ın size verdiği maldan onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde etmek için iffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları buna zorlarsa bilinmelidir ki hiç şüphesiz onların zorlanmasından sonra Allah (onları) çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.
Nur suresi 33. ayet

RABBİMİZ AİLE HAYATINA SILA-I RAHİME  ÖNEM VERMEKTE ANNE VE BABAYA İYİ DAVRANILMASINI BİLDİRMEKTEDİR.

وَوَصَّيْنَا الْاِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِ اِحْسَانًا حَمَلَتْهُ اُمُّهُ كُرْهًا وَوَضَعَتْهُ كُرْهًا وَحَمْلُهُ وَفِصَالُهُ ثَلٰثُونَ شَهْرًا حَتّٰى اِذَا بَلَغَ اَشُدَّهُ وَبَلَغَ اَرْبَعٖينَ سَنَةً قَالَ رَبِّ اَوْزِعْنٖى اَنْ اَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتٖى اَنْعَمْتَ عَلَیَّ وَعَلٰى وَالِدَیَّ وَاَنْ اَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضٰیهُ وَاَصْلِحْ لٖى فٖى ذُرِّيَّتٖى اِنّٖى تُبْتُ اِلَيْكَ وَاِنّٖى مِنَ الْمُسْلِمٖينَ

Ve vessaynel insâne bivâlideyhi ıhsânâ, hamelethu ummuhû kurhev ve vedaathu kurhâ, ve hamluhû ve fisâluhû selâsûne şehrâ, hattâ izâ beleğa eşuddehû ve beleğa erbeîne seneten gâle rabbi evziğnî en eşkura niğmetekelletî en'amte aleyye ve alâ vâlideyye ve en ağmele sâlihan terdâhu ve aslıh lî fî zurriyyetî, innî tubtu ileyke ve innî minel muslimîn. 

Biz, insana anne babasına iyi davranmayı emrettik. Annesi onu ne zahmetle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu! Onun (anne karnında) taşınması ve sütten kesilme süresi (toplam olarak) otuz aydır. Nihayet olgunluk çağına gelip, kırk yaşına varınca şöyle der: "Bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi, senin razı olacağın salih amel işlememi bana ilham et. Neslimi de salih kimseler yap. Şüphesiz ben sana döndüm. Muhakkak ki ben sana teslim olanlardanım." Ahkaf suresi 15. ayet


4.36*************وَاعْبُدُوا اللّٰهَ وَلَا تُشْرِكُوا بِهٖ شَيْپًا وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا وَبِذِى الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاكٖينِ وَالْجَارِ ذِى الْقُرْبٰى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالْجَنْبِ وَابْنِ السَّبٖيلِ وَمَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ مَنْ كَانَ مُخْتَالًا فَخُورًا

Vağbudullâhe ve lâ tuşrikû bihî şey'ev ve bil vâlideyni ıhsânev ve bizil gurbâ vel yetâmâ vel mesâkîni vel câri zil gurbâ vel câril cunubi ves sâhibi bil cembi vebnis sebîli ve mâ meleket eymânukum, innallâhe lâ yuhıbbu men kâne muhtâlen fehûra. 

Allah'a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez. Nisa suresi 36. ayet


EVLENMEKTE ANA KISTAS ALLAH’A VE PEYGAMBERLERİNE İMAN EDEN MÜ’MİN OLMALARIDIR. MÜŞRİKLERLE  EVLENİLMESİNİ MEN ETMEKTEDİR. EĞERKİ YANLIŞLIKLA BİLMEDEN EVLENDİ İSE O KADINA AİT MALLARIN DAHİ İADE EDİLMESİNİ BİLDİRMEKTEDİR.

60.10*************يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اِذَا جَاءَكُمُ الْمُؤْمِنَاتُ مُهَاجِرَاتٍ فَامْتَحِنُوهُنَّ اَللّٰهُ اَعْلَمُ بِاٖيمَانِهِنَّ فَاِنْ عَلِمْتُمُوهُنَّ مُؤْمِنَاتٍ فَلَا تَرْجِعُوهُنَّ اِلَى الْكُفَّارِ لَا هُنَّ حِلٌّ لَهُمْ وَلَا هُمْ يَحِلُّونَ لَهُنَّ وَاٰتُوهُمْ مَا اَنْفَقُوا وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ اَنْ تَنْكِحُوهُنَّ اِذَا اٰتَيْتُمُوهُنَّ اُجُورَهُنَّ وَلَا تُمْسِكُوا بِعِصَمِ الْكَوَافِرِ وَسْپَلُوا مَا اَنْفَقْتُمْ وَلْيَسْپَلُوا مَا اَنْفَقُوا ذٰلِكُمْ حُكْمُ اللّٰهِ يَحْكُمُ بَيْنَكُمْ وَاللّٰهُ عَلٖيمٌ حَكٖيمٌ


Yâ eyyuhellezîne âmenû izâ câekumul mué'minâtu muhâcirâtin femtehınûhunn, allâhu ağlemu biîmânihinn, fein alimtumûhunne mué'minâtin felâ terciû hunne ilel kuffâr, lâ hunne hıllul lehum ve lâ hum yehıllûne lehunn, ve âtûhum mâ enfegû, ve lâ cunâha aleykum en tenkihû hunne izâ âteytumû hunne ucûra hunn, ve lâ tumsikû bi ısamil kevâfiri ves'elû mâ enfagtum vel yes'elû mâ enfegû, zâlikum hukmullâhi yahkumu beynekum, vallâhu alîmun hakîm. 


Ey iman edenler! Mü'min kadınlar muhacir olarak size geldiklerinde, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz onların inanmış kadınlar olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri göndermeyin. Çünkü müslüman hanımlar kâfirlere helâl değillerdir. Kâfirler de müslüman hanımlara helâl olmazlar. Mehir olarak harcadıklarını onlara (kocalarına geri) verin. Mehirlerini verdiğiniz takdirde, bu kadınlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Müşrik karılarınızın nikâhlarına tutunmayın. (Zira bu nikâhlar ortadan kalkmıştır.) Onlara harcadığınız mehri, (evlendikleri kâfir kocalarından) isteyin. Kâfirler de (İslâm'ı kabul eden ve sizinle evlenen eski hanımlarına) harcamış oldukları mehri (sizden) istesinler. Bu, Allah'ın hükmüdür. O, aranızda hüküm veriyor. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.  Mumtehine suresi 10. ayet

60.11*************وَاِنْ فَاتَكُمْ شَیْءٌ مِنْ اَزْوَاجِكُمْ اِلَى الْكُفَّارِ فَعَاقَبْتُمْ فَاٰتُوا الَّذٖينَ ذَهَبَتْ اَزْوَاجُهُمْ مِثْلَ مَا اَنْفَقُوا وَاتَّقُوا اللّٰهَ الَّذٖى اَنْتُمْ بِهٖ مُؤْمِنُونَ

Ve in fâtekum şey'um min ezvâcikum ilel kuffâri feâgabtum feâtul lezîne zehebet ezvâcuhum misle mâ enfegû, vettegullâhellezî entum bihî mué'minûn. 

Eğer eşlerinizden biri kâfirlere kaçar  ve siz de onlarla çarpışıp ganimet alırsanız, eşleri gidenlere sarf ettikleri (mehir) kadarını verin ve inandığınız Allah'a karşı gelmekten sakının  Mumtehine suresi 11. ayet


اَسْكِنُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ سَكَنْتُمْ مِنْ وُجْدِكُمْ وَلَا تُضَارُّوهُنَّ لِتُضَيِّقُوا عَلَيْهِنَّ وَاِنْ كُنَّ اُولَاتِ حَمْلٍ فَاَنْفِقُوا عَلَيْهِنَّ حَتّٰى يَضَعْنَ حَمْلَهُنَّ فَاِنْ اَرْضَعْنَ لَكُمْ فَاٰتُوهُنَّ اُجُورَهُنَّ وَاْتَمِرُوا بَيْنَكُمْ بِمَعْرُوفٍ وَاِنْ تَعَاسَرْتُمْ فَسَتُرْضِعُ لَهُ اُخْرٰى

Eskinû hunne min haysu sekentum miv vucdikum ve lâ tudârrû hunne litudayyigû aleyhinn, ve in kunne ulâti hamlin feenfigû aleyhinne hattâ yedağne hamle hunn, fein erdağne lekum feâtû hunne ucûra hunn, veé'temirû beynekum bimağrûf, ve in teâsertum feseturdıu lehû uhrâ. 

Onları (iddetleri süresince) gücünüz nispetinde, oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun. Onları sıkıntıya sokmak için kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hamile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin. Sizin için (çocuğu) emzirirlerse (emzirme) ücretlerini de verin ve aranızda uygun bir şekilde anlaşın. Eğer anlaşamazsanız, çocuğu baba hesabına başka bir kadın emzirecektir.  Talak suresi 6. ayet


RABBİMİZ EVLİLİKTE AİLE YAŞANTISINDA MAHREM YERİNİ KORUMALARINI EMRETMEKTEDİR

وَالَّذٖينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ

Vellezîne hum lifurûcihim hâfizûn. 

Onlar, mahrem yerlerini koruyan kimselerdir. Mearic suresi 29. ayet


اِلَّا عَلٰى اَزْوَاجِهِمْ اَوْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُهُمْ فَاِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومٖينَ

- İllâ alâ ezvâcihim ev mâ meleket eymânuhum feinnehum ğayru melûmîn. 

Ancak eşleri, yahut sahip oldukları cariyeleri başka. Çünkü onlar (eşleri ve cariyeleri ile olan ilişkileri konusunda) kınanmazlar.
Mearic suresi 30. ayet


فَمَنِ ابْتَغٰى وَرَاءَ ذٰلِكَ فَاُولٰئِكَ هُمُ الْعَادُونَ

Femenibteğâ verâe zâlike feulâike humul âdûn.

Kim bunun ötesini isterse, işte onlar sınırı aşan kimselerdir. Mearic suresi 31. ayet


RABBİMİZ KİMLERLE EVLENİP EVLENİLEMİYECEĞİNİ, HARAM KILDIĞINI KİMLERİN MAHREM NA MAHREM OLACAĞINI EN İNCE AYRINTISINA KADAR SINIRLARINI ÇİZMİŞ HATTA EVLİLİĞİN DAHA SIHHATLİ YÜRÜMESİ İÇİN YAPILAN HER TÜRLÜ  UZLAŞMAYI DAHİ CAİZ GÖRMEKTEDİR.

حُرِّمَتْ عَلَيْكُمْ اُمَّهَاتُكُمْ وَبَنَاتُكُمْ وَاَخَوَاتُكُمْ وَعَمَّاتُكُمْ وَخَالَاتُكُمْ وَبَنَاتُ الْاَخِ وَبَنَاتُ الْاُخْتِ وَاُمَّهَاتُكُمُ الّٰتٖى اَرْضَعْنَكُمْ وَاَخَوَاتُكُمْ مِنَ الرَّضَاعَةِ وَاُمَّهَاتُ نِسَائِكُمْ وَرَبَائِبُكُمُ الّٰتٖى فٖى حُجُورِكُمْ مِنْ نِسَائِكُمُ الّٰتٖى دَخَلْتُمْ بِهِنَّ فَاِنْ لَمْ تَكُونُوا دَخَلْتُمْ بِهِنَّ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ وَحَلَائِلُ اَبْنَائِكُمُ الَّذٖينَ مِنْ اَصْلَابِكُمْ وَاَنْ تَجْمَعُوا بَيْنَ الْاُخْتَيْنِ اِلَّا مَا قَدْ سَلَفَ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ غَفُورًا رَحٖيمًا


Hurrimet aleykum ummehâtukum ve benâtukum ve ehavâtukum ve ammâtukum ve hâlâtukum ve benâtul ehı ve benâtul uhti ve ummehâtukumullâtî erdağnekum ve ehavâtukum miner radâati ve ummehâtu nisâikum ve rabâibukumullâtî fî hucûrikum min nisâikumullâtî dehaltum bihinn, feillem tekûnû dehaltum bihinne felâ cunâha aleykum, ve halâilu ebnâikumullezîne min aslâbikum ve en tecmeû beynel uhteyni illâ mâ gad selef, innallâhe kâne ğafûrar rahîmâ. 

Size şunlarla evlenmek haram kılındı: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren sütanneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle zifafa girdiğiniz karılarınızdan olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız, -eğer anneleri ile zifafa girmemişseniz onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur- öz oğullarınızın karıları, iki kız kardeşi (nikâh altında) bir araya getirmeniz. Ancak geçenler (önceden yapılan bu tür evlilikler) başka.  Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. Nisa suresi 23. ayet

اَسْكِنُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ سَكَنْتُمْ مِنْ وُجْدِكُمْ وَلَا تُضَارُّوهُنَّ لِتُضَيِّقُوا عَلَيْهِنَّ وَاِنْ كُنَّ اُولَاتِ حَمْلٍ فَاَنْفِقُوا عَلَيْهِنَّ حَتّٰى يَضَعْنَ حَمْلَهُنَّ فَاِنْ اَرْضَعْنَ لَكُمْ فَاٰتُوهُنَّ اُجُورَهُنَّ وَاْتَمِرُوا بَيْنَكُمْ بِمَعْرُوفٍ وَاِنْ تَعَاسَرْتُمْ فَسَتُرْضِعُ لَهُ اُخْرٰى


Eskinû hunne min haysu sekentum miv vucdikum ve lâ tudârrû hunne litudayyigû aleyhinn, ve in kunne ulâti hamlin feenfigû aleyhinne hattâ yedağne hamle hunn, fein erdağne lekum feâtû hunne ucûra hunn, veé'temirû beynekum bimağrûf, ve in teâsertum feseturdıu lehû uhrâ. 

Onları (iddetleri süresince) gücünüz nispetinde, oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun. Onları sıkıntıya sokmak için kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hamile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin. Sizin için (çocuğu) emzirirlerse (emzirme) ücretlerini de verin ve aranızda uygun bir şekilde anlaşın. Eğer anlaşamazsanız, çocuğu baba hesabına başka bir kadın emzirecektir. Talak suresi 6. ayet

4.128*************وَاِنِ امْرَاَةٌ خَافَتْ مِنْ بَعْلِهَا نُشُوزًا اَوْ اِعْرَاضًا فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَا اَنْ يُصْلِحَا بَيْنَهُمَا صُلْحًا وَالصُّلْحُ خَيْرٌ وَاُحْضِرَتِ الْاَنْفُسُ الشُّحَّ وَاِنْ تُحْسِنُوا وَتَتَّقُوا فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبٖيرًا

Ve inimraetun hâfet mim bağlihâ nuşûzen ev iğrâdan felâ cunâha aleyhimâ ey yuslihâ beynehumâ sulhâ, ves sulhu hayr, ve uhdıratil enfusuş şuhh, ve in tuhsinû ve tettegû feinnallâhe kâne bimâ tağmelûne habîrâ

Eğer bir kadın kocasının, kendisine kötü davranmasından, yahut yüz çevirmesinden endişe ederse, uzlaşarak aralarını düzeltmelerinde ikisine de bir günah yoktur. Uzlaşmak daha hayırlıdır. Nefisler ise kıskançlığa ve bencil tutkulara hazır (elverişli) kılınmıştır. Eğer iyilik eder ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. Nisa suresi 128. ayet (Genel: 4




RABBİMİZ AİLE HAYATINI CİNSEL YAŞAMINI HER ŞEYİ HİÇ BİR AÇIK KAPI BIRAKMADAN DÜZENLEMİŞ ERKEK KADIN VE ÇOCUKLARIN HAKLARININ NELER OLDUĞUNU EN İNCE AYRINTISINA KADAR  SINIRLARLA BELİRTMİŞTİR.


2.187*************اُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ اِلٰى نِسَائِكُمْ هُنَّ لِبَاسٌ لَكُمْ وَاَنْتُمْ لِبَاسٌ لَهُنَّ عَلِمَ اللّٰهُ اَنَّكُمْ كُنْتُمْ تَخْتَانُونَ اَنْفُسَكُمْ فَتَابَ عَلَيْكُمْ وَعَفَا عَنْكُمْ فَالْپٰنَ بَاشِرُوهُنَّ وَابْتَغُوا مَا كَتَبَ اللّٰهُ لَكُمْ وَكُلُوا وَاشْرَبُوا حَتّٰى يَتَبَيَّنَ لَكُمُ الْخَيْطُ الْاَبْيَضُ مِنَ الْخَيْطِ الْاَسْوَدِ مِنَ الْفَجْرِ ثُمَّ اَتِمُّوا الصِّيَامَ اِلَى الَّيْلِ وَلَا تُبَاشِرُوهُنَّ وَاَنْتُمْ عَاكِفُونَ فِى الْمَسَاجِدِ تِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِ فَلَا تَقْرَبُوهَا كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ اٰيَاتِهٖ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ

Uhılle lekum leyletes sıyâmir rafesu ilâ nisâikum, hunne libâsul lekum ve entum libâsul lehunn, alimallâhu ennekum kuntum tahtânûne enfusekum fetâbe aleykum ve afâ ankum, fel âne bâşirû hunne vebteğû mâ keteballâhu lekum, ve kulû veşrabû hattâ yetebeyyene lekumul haytul ebyadu minel haytıl esvedi minel fecr, summe etimmus sıyâme ilel leyl, ve lâ tubâşirû hunne ve entum âkifûne fil mesâcid, tilke hudûdullâhi felâ tagrabûhâ, kezâlike yubeyyinullâhu âyâtihî linnâsi leallehum yettegûn. 

Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı.  Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz.  Allah, (Ramazan gecelerinde hanımlarınıza yaklaşarak) kendinize zulmetmekte olduğunuzu bildi de tövbenizi kabul edip sizi affetti. Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın. Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde itikâfta iken eşlerinize yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırlara yaklaşmayın. Allah, kendine karşı gelmekten sakınsınlar diye, âyetlerini insanlara böylece açıklar. Bakara suresi 187. ayet


2.228*************وَالْمُطَلَّقَاتُ يَتَرَبَّصْنَ بِاَنْفُسِهِنَّ ثَلٰثَةَ قُرُوءٍ وَلَا يَحِلُّ لَهُنَّ اَنْ يَكْتُمْنَ مَا خَلَقَ اللّٰهُ فٖى اَرْحَامِهِنَّ اِنْ كُنَّ يُؤْمِنَّ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَبُعُولَتُهُنَّ اَحَقُّ بِرَدِّهِنَّ فٖى ذٰلِكَ اِنْ اَرَادُوا اِصْلَاحًا وَلَهُنَّ مِثْلُ الَّذٖى عَلَيْهِنَّ بِالْمَعْرُوفِ وَلِلرِّجَالِ عَلَيْهِنَّ دَرَجَةٌ وَاللّٰهُ عَزٖيزٌ حَكٖيمٌ


Vel mutallegâtu yeterabbasne bienfusihinne selâsete gurûé', ve lâ yehıllu lehunne ey yektumne mâ halegallâhu fî erhâmihinne in kunne yué'minne billâhi vel yevmil âhır, ve buûletuhunne ehaggu biraddihinne fî zâlike in erâdû ıslâhâ, ve lehunne mislullezî aleyhinne bil mağruf, ve lirricâli aleyhinne deraceh, vallâhu azîzun hakîm.

Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ay hâli (hayız veya temizlik müddeti) beklerler. Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorlarsa, Allah'ın kendi rahimlerinde yarattığını gizlemeleri onlara helâl olmaz. Kocaları bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almağa daha çok hak sahibidirler. Kadınların, yükümlülükleri kadar meşru hakları vardır. Yalnız erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. Bakara suresi 228. ayet

(٢-٢٢٩)
2.229*************
اَلطَّلَاقُ مَرَّتَانِ فَاِمْسَاكٌ بِمَعْرُوفٍ اَوْ تَسْرٖيحٌ بِاِحْسَانٍ وَلَا يَحِلُّ لَكُمْ اَنْ تَاْخُذُوا مِمَّا اٰتَيْتُمُوهُنَّ شَيْپًا اِلَّا اَنْ يَخَافَا اَلَّا يُقٖيمَا حُدُودَ اللّٰهِ فَاِنْ خِفْتُمْ اَلَّا يُقٖيمَا حُدُودَ اللّٰهِ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَا فٖيمَا افْتَدَتْ بِهٖ تِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِ فَلَا تَعْتَدُوهَا وَمَنْ يَتَعَدَّ حُدُودَ اللّٰهِ فَاُولٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ

Ettalâgu merratâni feimsâkum bimağrûfin ev tesrîhum biıhsân, ve lâ yehıllu lekum en teé'huzû mimmâ âteytumûhunne şey'en illâ ey yehâfâ ellâ yugîmâ hudûdallâh, fein hıftum ellâ yugîmâ hudûdallâhi felâ cunâha aleyhimâ fîmeftedet bih, tilke hudûdullâhi felâ tağtedûhâ, ve mey yeteadde hudûdallâhi feulâike humuz zâlimûn.

(Dönüş yapılabilecek) boşama iki defadır. Sonrası, ya iyilikle geçinmek, ya da güzellikle bırakmaktır. (Evlilikte) tarafların Allah'ın belirlediği ölçüleri koruyamama endişeleri dışında kadınlara verdiklerinizden (boşanma esnasında) bir şeyi geri almanız, sizin için helâl olmaz. Eğer onlar Allah'ın belirlediği ölçüleri gözetmeyecekler diye endişe ederseniz, o zaman kadının (boşanmak için) bedel vermesinde ikisine de günah yoktur. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır. Sakın bunları aşmayın. Allah'ın koyduğu sınırları kim aşarsa, onlar zalimlerin ta kendileridir. Bakara suresi 229. ayet


وَاِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاءَ فَبَلَغْنَ اَجَلَهُنَّ فَلَا تَعْضُلُوهُنَّ اَنْ يَنْكِحْنَ اَزْوَاجَهُنَّ اِذَا تَرَاضَوْا بَيْنَهُمْ بِالْمَعْرُوفِ ذٰلِكَ يُوعَظُ بِهٖ مَنْ كَانَ مِنْكُمْ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ ذٰلِكُمْ اَزْكٰى لَكُمْ وَاَطْهَرُ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ وَاَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ

Ve izâ tallagtumun nisâe febelağne ecelehunne felâ tağdulû hunne ey yenkihne ezvâcehunne izâ terâdav beynehum bil mağrûf, zâlike yûazu bihî men kâne minkum yué'minu billâhi vel yevmil âhır, zâlikum ezkâ lekum ve athar, vallâhu yağlemu ve entum lâ tağlemûn.


Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme sürelerini bitirdikleri zaman kendi aralarında aklın ve dinin gereklerine uygun olarak güzellikle anlaştıkları takdirde, eşleriyle (yeniden) evlenmelerine engel olmayın. Bununla içinizden Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere öğüt verilmektedir. Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz. Bakara suresi 232. ayet

2.233*************وَالْوَالِدَاتُ يُرْضِعْنَ اَوْلَادَهُنَّ حَوْلَيْنِ كَامِلَيْنِ لِمَنْ اَرَادَ اَنْ يُتِمَّ الرَّضَاعَةَ وَعَلَى الْمَوْلُودِ لَهُ رِزْقُهُنَّ وَكِسْوَتُهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ لَا تُكَلَّفُ نَفْسٌ اِلَّا وُسْعَهَا لَا تُضَارَّ وَالِدَةٌ بِوَلَدِهَا وَلَا مَوْلُودٌ لَهُ بِوَلَدِهٖ وَعَلَى الْوَارِثِ مِثْلُ ذٰلِكَ فَاِنْ اَرَادَا فِصَالًا عَنْ تَرَاضٍ مِنْهُمَا وَتَشَاوُرٍ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَا وَاِنْ اَرَدْتُمْ اَنْ تَسْتَرْضِعُوا اَوْلَادَكُمْ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ اِذَا سَلَّمْتُمْ مَا اٰتَيْتُمْ بِالْمَعْرُوفِ وَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاعْلَمُوا اَنَّ اللّٰهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصٖيرٌ


Vel vâlidâtu yurdığne evlâde hunne havleyni kâmileyni limen erâde ey yutimmer radâah, ve alel mevlûdi lehû rizguhunne ve kisvetuhunne bil mağrûf, lâ tukellefu nefsun illâ vus'ahâ, lâ tudârra vâlidetum biveledihâ ve lâ mevlûdul lehû biveledihî ve alel vârisi mislu zâlik, fein erâdâ fisâlen an terâdım minhumâ ve teşâvurin felâ cunâha aleyhimâ, ve in eradtum en testerdıû evlâdekum felâ cunâha aleykum izâ sellemtum mâ âteytum bil mağrûf, vettegullâhe vağlemû ennallâhe bimâ tağmelûne basîr. 

Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için- anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği, örfe uygun olarak babaya aittir. Hiçbir kimseye gücünün üstünde bir yük ve sorumluluk teklif edilmez. -Hiçbir anne ve hiçbir baba çocuğu sebebiyle zarara uğratılmasın- (Baba ölmüşse) mirasçı da aynı şeyle sorumludur. Eğer (anne ve baba) kendi aralarında danışıp anlaşarak (iki yıl dolmadan) çocuğu sütten kesmek isterlerse, onlara günah yoktur. Eğer çocuklarınızı (bir sütanneye) emzirtmek isterseniz, örfe uygun olarak vereceğiniz ücreti güzelce ödediğiniz takdirde size bir günah yoktur. Allah'a karşı gelmekten sakının ve bilin ki, Allah, yapmakta olduklarınızı hakkıyla görendir. Bakara suresi 233. ayet


2.237*************وَاِنْ طَلَّقْتُمُوهُنَّ مِنْ قَبْلِ اَنْ تَمَسُّوهُنَّ وَقَدْ فَرَضْتُمْ لَهُنَّ فَرٖيضَةً فَنِصْفُ مَا فَرَضْتُمْ اِلَّا اَنْ يَعْفُونَ اَوْ يَعْفُوَا الَّذٖى بِيَدِهٖ عُقْدَةُ النِّكَاحِ وَاَنْ تَعْفُوا اَقْرَبُ لِلتَّقْوٰى وَلَا تَنْسَوُا الْفَضْلَ بَيْنَكُمْ اِنَّ اللّٰهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصٖيرٌ


Ve in tallagtumû hunne min gabli en temessû hunne ve gad feradtum lehunne ferîdaten fenısfu mâ feradtum illâ ey yağfûne ev yağfuvellezî biyedihî ugdetun nikâh, ve en tağfû agrabu littagvâ, ve lâ tensevul fadle beynekum, innallâhe bimâ tağmelûne basîr. 

Eğer onlara mehir tespit eder de kendilerine el sürmeden boşarsanız, tespit ettiğiniz mehrin yarısı onlarındır. Ancak kadının, ya da nikâh bağı elinde bulunanın (kocanın, paylarından) vazgeçmesi başka. Bununla birlikte (ey erkekler), sizin vazgeçmeniz takvaya (Allah'a karşı gelmekten sakınmaya) daha yakındır. Aranızda iyilik yapmayı da unutmayın. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir. Bakara suresi 237. ayet


2.282*************يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اِذَا تَدَايَنْتُمْ بِدَيْنٍ اِلٰى اَجَلٍ مُسَمًّى فَاكْتُبُوهُ وَلْيَكْتُبْ بَيْنَكُمْ كَاتِبٌ بِالْعَدْلِ وَلَا يَاْبَ كَاتِبٌ اَنْ يَكْتُبَ كَمَا عَلَّمَهُ اللّٰهُ فَلْيَكْتُبْ وَلْيُمْلِلِ الَّذٖى عَلَيْهِ الْحَقُّ وَلْيَتَّقِ اللّٰهَ رَبَّهُ وَلَا يَبْخَسْ مِنْهُ شَيْپًا فَاِنْ كَانَ الَّذٖى عَلَيْهِ الْحَقُّ سَفٖيهًا اَوْ ضَعٖيفًا اَوْ لَا يَسْتَطٖيعُ اَنْ يُمِلَّ هُوَ فَلْيُمْلِلْ وَلِيُّهُ بِالْعَدْلِ وَاسْتَشْهِدُوا شَهٖيدَيْنِ مِنْ رِجَالِكُمْ فَاِنْ لَمْ يَكُونَا رَجُلَيْنِ فَرَجُلٌ وَامْرَاَتَانِ مِمَّنْ تَرْضَوْنَ مِنَ الشُّهَدَاءِ اَنْ تَضِلَّ اِحْدٰیهُمَا فَتُذَكِّرَ اِحْدٰیهُمَا الْاُخْرٰى وَلَا يَاْبَ الشُّهَدَاءُ اِذَا مَا دُعُوا وَلَا تَسْپَمُوا اَنْ تَكْتُبُوهُ صَغٖيرًا اَوْ كَبٖيرًا اِلٰى اَجَلِهٖ ذٰلِكُمْ اَقْسَطُ عِنْدَ اللّٰهِ وَاَقْوَمُ لِلشَّهَادَةِ وَاَدْنٰى اَلَّا تَرْتَابُوا اِلَّا اَنْ تَكُونَ تِجَارَةً حَاضِرَةً تُدٖيرُونَهَا بَيْنَكُمْ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ اَلَّا تَكْتُبُوهَا وَاَشْهِدُوا اِذَا تَبَايَعْتُمْ وَلَا يُضَارَّ كَاتِبٌ وَلَا شَهٖيدٌ وَاِنْ تَفْعَلُوا فَاِنَّهُ فُسُوقٌ بِكُمْ وَاتَّقُوا اللّٰهَ وَيُعَلِّمُكُمُ اللّٰهُ وَاللّٰهُ بِكُلِّ شَیْءٍ عَلٖيمٌ


Yâ eyyuhellezîne âmenû izâ tedâyentum bideynin ilâ ecelim musemmen fektubûh, vel yektub beynekum kâtibum bil adl, ve lâ yeé'be kâtibun ey yektube kemâ allemehullâhu fel yektub, vel yumlilillezî aleyhil haggu vel yettegıllâhe rabbehû ve lâ yebhas minhu şey'â, fein kânellezî aleyhil haggu sefîhen ev daîfen ev lâ yestetîu ey yumille huve fel yumlil veliyyuhû bil adl, vesteşhidû şehîdeyni mir ricâlikum, feil lem yekûnâ raculeyni feraculuv vemraetâni mimmen terdavne mineş şuhedâi en tedılle ıhdâhumâ fetuzekkira ıhdâhumel uhrâ, ve lâ yeé'beş şuhedâu izâ mâ duû, ve lâ tes'emû en tektubûhu sağîran ev kebîran ilâ ecelih, zâlikum agsetu ındallâhi ve agvemu lişşehâdeti ve ednâ ellâ tertâbû illâ en tekûne ticâraten hâdıraten tudîrûnehâ beynekum feleyse aleykum cunâhun ellâ tektubûhâ, ve eşhidû izâ tebâyağtum, ve lâ yudârra kâtibuv ve lâ şehîd, ve in tef'alû feinnehû fusûgum bikum, vettegullâh, ve yuallimukumullâh, vallâhu bikulli şey'in alîm.

Ey iman edenler! Belli bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman bunu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah'ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, (her şeyi olduğu gibi dosdoğru) yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah'tan korkup sakınsın da borçtan hiçbir şeyi eksik etmesin (hepsini tam yazdırsın). Eğer borçlu, aklı ermeyen, veya zayıf bir kimse ise, ya da yazdıramıyorsa, velisi adaletle yazdırsın. (Bu işleme) şahitliklerine güvendiğiniz iki erkeği; eğer iki erkek olmazsa, bir erkek ve iki kadını şahit tutun. Bu, onlardan biri unutacak olursa, diğerinin ona hatırlatması içindir. Şahitler çağırıldıkları zaman (gelmekten) kaçınmasınlar. Az olsun, çok olsun, borcu süresine kadar yazmaktan usanmayın. Bu, Allah katında adalete daha uygun, şahitlik için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha elverişlidir. Yalnız, aranızda hemen alıp verdiğiniz peşin ticaret olursa, onu yazmamanızdan ötürü üzerinize bir günah yoktur. Alışveriş yaptığınız zaman da şahit tutun. Yazana da, şahide de bir zarar verilmesin.  Eğer aksini yaparsanız, bu sizin için günahkârca bir davranış olur. Allah'a karşı gelmekten sakının. Allah, size öğretiyor. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. Bakara suresi 282. ayet

4.1*************يَا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذٖى خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالًا كَثٖيرًا وَنِسَاءً وَاتَّقُوا اللّٰهَ الَّذٖى تَسَاءَلُونَ بِهٖ وَالْاَرْحَامَ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقٖيبًا

Yâ eyyuhen nâsuttegû rabbekumullezî halegakum min nefsiv vâhıdetiv ve halega minhâ zevcehâ ve besse minhumâ ricâlen kesîrav ve nisââ, vettegullâhellezî tesâelûne bîhî vel erhâm, innallâhe kâne aleykum ragîbâ. 

Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da  eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir. Nisa suresi 1. ayet

4.4*************وَاٰتُوا النِّسَاءَ صَدُقَاتِهِنَّ نِحْلَةً فَاِنْ طِبْنَ لَكُمْ عَنْ شَیْءٍ مِنْهُ نَفْسًا فَكُلُوهُ هَنٖيپًا مَرٖیٔاً

Ve âtun nisâe sadugâtihinne nıhleh, fein tıbne lekum an şey'im minhu nefsen fekulûhu henîem merîâ. 

Kadınlara mehirlerini (bir görev olarak) gönül hoşluğuyla verin. Eğer kendi istekleriyle o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa, onu da afiyetle yiyin. Nisa suresi 4. ayet

4.7*************لِلرِّجَالِ نَصٖيبٌ مِمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالْاَقْرَبُونَ وَلِلنِّسَاءِ نَصٖيبٌ مِمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالْاَقْرَبُونَ مِمَّا قَلَّ مِنْهُ اَوْ كَثُرَ نَصٖيبًا مَفْرُوضًا

Lirricâli nasîbum mimmâ terakel vâlidâni vel agrabûn, ve linnisâi nasîbum mimmâ terakel vâlidâni vel agrabûne mimmâ galle minhu evkesur, nasîbem mefrûdâ. 

Ana, baba ve akrabaların (miras olarak) bıraktıklarından erkeklere bir pay vardır. Ana, baba ve akrabaların bıraktıklarından kadınlara da bir pay vardır.  Allah, bırakılanın azından da çoğundan da bunları farz kılınmış birer hisse olarak belirlemiştir. Nisa suresi 7. ayet

4.11*************يُوصٖيكُمُ اللّٰهُ فٖى اَوْلَادِكُمْ لِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ الْاُنْثَيَيْنِ فَاِنْ كُنَّ نِسَاءً فَوْقَ اثْنَتَيْنِ فَلَهُنَّ ثُلُثَا مَا تَرَكَ وَاِنْ كَانَتْ وَاحِدَةً فَلَهَا النِّصْفُ وَلِاَبَوَيْهِ لِكُلِّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا السُّدُسُ مِمَّا تَرَكَ اِنْ كَانَ لَهُ وَلَدٌ فَاِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُ وَلَدٌ وَوَرِثَهُ اَبَوَاهُ فَلِاُمِّهِ الثُّلُثُ فَاِنْ كَانَ لَهُ اِخْوَةٌ فَلِاُمِّهِ السُّدُسُ مِنْ بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصٖى بِهَا اَوْ دَيْنٍ اٰبَاؤُكُمْ وَاَبْنَاؤُكُمْ لَا تَدْرُونَ اَيُّهُمْ اَقْرَبُ لَكُمْ نَفْعًا فَرٖيضَةً مِنَ اللّٰهِ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلٖيمًا حَكٖيمًا

Yûsîkumullâhu fî evlâdikum lizzekeri mislu hazzıl unseyeyn, fein kunne nisâen fevgasneteyni felehunne sulusâ mâ terak, ve in kânet vâhıdeten felehen nısf, ve liebeveyhi likulli vâhıdim minhumes sudusu mimmâ terake in kâne lehû veled, feil lem yekul lehû veleduv ve verisehû ebevâhu feli ummihis sulus, fein kâne lehû ıhvetun feli ummihis sudusu mim bağdi vasıyyetiy yûsî bihâ ev deyn, âbâukum ve ebnâukum, lâ tedrûne eyyuhum agrabu lekum nef'â, ferîdatem minallâh, innallâhe kâne alîmen hakîmâ. 

Allah, size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Çocuklar sadece) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır.  Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. (Bu paylaştırma, ölenin) yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Nisa suresi 11. ayet

4.12*************وَلَكُمْ نِصْفُ مَا تَرَكَ اَزْوَاجُكُمْ اِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُنَّ وَلَدٌ فَاِنْ كَانَ لَهُنَّ وَلَدٌ فَلَكُمُ الرُّبُعُ مِمَّا تَرَكْنَ مِنْ بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصٖينَ بِهَا اَوْ دَيْنٍ وَلَهُنَّ الرُّبُعُ مِمَّا تَرَكْتُمْ اِنْ لَمْ يَكُنْ لَكُمْ وَلَدٌ فَاِنْ كَانَ لَكُمْ وَلَدٌ فَلَهُنَّ الثُّمُنُ مِمَّا تَرَكْتُمْ مِنْ بَعْدِ وَصِيَّةٍ تُوصُونَ بِهَا اَوْ دَيْنٍ وَاِنْ كَانَ رَجُلٌ يُورَثُ كَلَالَةً اَوِ امْرَاَةٌ وَلَهُ اَخٌ اَوْ اُخْتٌ فَلِكُلِّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا السُّدُسُ فَاِنْ كَانُوا اَكْثَرَ مِنْ ذٰلِكَ فَهُمْ شُرَكَاءُ فِى الثُّلُثِ مِنْ بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصٰى بِهَا اَوْ دَيْنٍ غَيْرَ مُضَارٍّ وَصِيَّةً مِنَ اللّٰهِ وَاللّٰهُ عَلٖيمٌ حَلٖيمٌ

Ve lekum nısfu mâ terake ezvâcukum il lem yekul lehunne veled, fein kâne lehunne veledun felekumur rubuu mimmâ terakne mim bağdi vasıyyetiy yûsîne bihâ ev deyn, ve lehunner rubuu mimmâ teraktum il lem yekul lekum veled, fein kâne lekum veledun felehunnes sumunu mimmâ teraktum mim bağdi vasıyyetin tûsûne bihâ ev deyn, ve in kâne raculuy yûrasu kelâleten evimraetuv ve lehû ehun ev uhtun felikulli vâhıdim minhumes sudus, fein kânû eksera min zâlike fehum şurakâu fis sulusi mim bağdi vasıyyetiy yûsâ bihâ ev deynin ğayra mudârr, vasıyyetem minallâh, vallâhu alîmun halîm.

Eğer çocukları yoksa, karılarınızın geriye bıraktıklarının yarısı sizindir. Eğer çocukları varsa, bıraktıklarının dörtte biri sizindir. (Bu paylaştırma, ölen karılarınızın) yaptıkları vasiyetlerin yerine getirilmesi, yahut borçlarının ödenmesinden sonradır. Eğer sizin çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. Eğer çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. (Yine bu paylaştırma) yaptığınız vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borçlarınızın ödenmesinden sonradır. Eğer kendisine varis olunan bir erkek veya bir kadının evladı ve babası olmaz ve bir erkek veya bir kız kardeşi bulunursa, ona altıda bir düşer.  Eğer (kardeşler) birden fazla olurlarsa, üçte birde ortaktırlar. (Bu paylaştırma varislere) zarar vermeksizin  yapılan vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borcun ödenmesinden sonra yapılır. (Bütün bunlar) Allah'ın emridir. Allah, hakkıyla bilendir, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir.) Nisa suresi 12. ayet

4.19*************يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا يَحِلُّ لَكُمْ اَنْ تَرِثُوا النِّسَاءَ كَرْهًا وَلَا تَعْضُلُوهُنَّ لِتَذْهَبُوا بِبَعْضِ مَا اٰتَيْتُمُوهُنَّ اِلَّا اَنْ يَاْتٖينَ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍ وَعَاشِرُوهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ فَاِنْ كَرِهْتُمُوهُنَّ فَعَسٰى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْپًا وَيَجْعَلَ اللّٰهُ فٖيهِ خَيْرًا كَثٖيرًا


Yâ eyyuhellezîne âmenû lâ yehıllu lekum en terisun nisâe kerhâ, ve lâ tağdulûhunne litezhebû bibağdı mâ âteytumûhunne illâ ey yeé'tîne bifâhışetim mubeyyineh, ve âşirûhunne bil mağrûf, fein kerihtumûhunne feasâ en tekrahû şey'ev ve yec'alallâhu fîhî hayran kesîrâ. 

Ey iman edenler! Kadınlara zorla mirasçı olmanız size helâl değildir. Açık bir hayâsızlık yapmış olmaları dışında,  kendilerine verdiklerinizin bir kısmını onlardan geri almak için onları sıkıştırmayın. Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmadıysanız, olabilir ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız da Allah onda pek çok hayır yaratmış olur. Nisa suresi 19. ayet

4.20*************وَاِنْ اَرَدْتُمُ اسْتِبْدَالَ زَوْجٍ مَكَانَ زَوْجٍ وَاٰتَيْتُمْ اِحْدٰیهُنَّ قِنْطَارًا فَلَا تَاْخُذُوا مِنْهُ شَيْپًا اَتَاْخُذُونَهُ بُهْتَانًا وَاِثْمًا مُبٖينًا

Ve in eradtumustibdâle zevcim mekâne zevciv ve âteytum ıhdâhunne gıntâran felâ teé'huzû minhu şey'â, eteé'huzûnehû buhtânev ve ismem mubînâ. 

Eğer bir eşin yerine başka bir eş almak isterseniz, öbürüne (mehir olarak) yüklerle mal vermiş olsanız dahi ondan hiçbir şeyi geri almayın. İftira ederek ve açık günaha girerek mi verdiğinizi geri alacaksınız? Nisa suresi 20. ayet

4.21*************وَكَيْفَ تَاْخُذُونَهُ وَقَدْ اَفْضٰى بَعْضُكُمْ اِلٰى بَعْضٍ وَاَخَذْنَ مِنْكُمْ مٖيثَاقًا غَلٖيظًا

Ve keyfe teé'huzûnehû ve gad efdâ bağdukum ilâ bağdıv ve ehazne minkum mîsâgan ğalîzâ. 

Hem, siz eşlerinizle birleşmiş ve onlar da sizden sağlam bir söz almış iken, onu nasıl (geri) alırsınız? Nisa suresi 21. ayet


4.24*************وَالْمُحْصَنَاتُ مِنَ النِّسَاءِ اِلَّا مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْ كِتَابَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ وَاُحِلَّ لَكُمْ مَا وَرَاءَ ذٰلِكُمْ اَنْ تَبْتَغُوا بِاَمْوَالِكُمْ مُحْصِنٖينَ غَيْرَ مُسَافِحٖينَ فَمَا اسْتَمْتَعْتُمْ بِهٖ مِنْهُنَّ فَاٰتُوهُنَّ اُجُورَهُنَّ فَرٖيضَةً وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ فٖيمَا تَرَاضَيْتُمْ بِهٖ مِنْ بَعْدِ الْفَرٖيضَةِ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلٖيمًا حَكٖيمًا

Vel muhsanâtu minen nisâi illâ mâ meleket eymânukum, kitâballâhi aleykum ve uhılle lekum mâ verâe zâlikum en tebteğû biemvâlikum muhsınîne ğayra musâfihîn, femestemtağtum bihî minhunne feâtûhunne ucûrahunne ferîdah, ve lâ cunâha aleykum fîmâ terâdaytum bihî mim bağdil ferîdah, innallâhe kâne alîmen hakîmâ.

(Savaş esiri olarak) sahip olduklarınız hariç, evli kadınlar (da size) haram kılındı. (Bunlar) üzerinize Allah'ın emri olarak yazılmıştır. Bunların dışında kalanlar ise, iffetli yaşamak ve zina etmemek şartıyla mallarınızla (mehirlerini verip) istemeniz size helâl kılındı. Onlardan (nikâhlanıp) faydalanmanıza karşılık sabit bir hak olarak kendilerine mehirlerini verin. Mehir belirlendikten sonra, onunla ilgili olarak uzlaştığınız şeyler konusunda size günah yoktur. Şüphesiz ki Allah (her şeyi) hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Nisa suresi 24. ayet

4.33*************وَلِكُلٍّ جَعَلْنَا مَوَالِىَ مِمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالْاَقْرَبُونَ وَالَّذٖينَ عَقَدَتْ اَيْمَانُكُمْ فَاٰتُوهُمْ نَصٖيبَهُمْ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ شَهٖيدًا

Ve likullin cealnâ mevâliye mimmâ terakel vâlidâni vel agrabûn, vellezîne agadet eymânukum feâtûhum nasîbehum, innallâhe kâne alâ kulli şey'in şehîdâ. 

(Erkek ve kadından) her biri için ana-babanın ve akrabanın bıraktıklarından (pay alan) varisler kıldık. Yeminlerinizin bağladığı (ahitleştiğiniz) kimselere de kendi hisselerini verin.  Şüphesiz Allah her şeye şahittir. Nisa suresi 33. ayet

4.34*************اَلرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاءِ بِمَا فَضَّلَ اللّٰهُ بَعْضَهُمْ عَلٰى بَعْضٍ وَبِمَا اَنْفَقُوا مِنْ اَمْوَالِهِمْ فَالصَّالِحَاتُ قَانِتَاتٌ حَافِظَاتٌ لِلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ اللّٰهُ وَالّٰتٖى تَخَافُونَ نُشُوزَهُنَّ فَعِظُوهُنَّ وَاهْجُرُوهُنَّ فِى الْمَضَاجِعِ وَاضْرِبُوهُنَّ فَاِنْ اَطَعْنَكُمْ فَلَا تَبْغُوا عَلَيْهِنَّ سَبٖيلًا اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلِيًّا كَبٖيرًا

Erricâlu gavvâmûne alen nisâi bimâ faddalallâhu bağdahum alâ bağdıv ve bimâ enfegû min emvâlihim, fes sâlihâtu gânitâtun hâfizâtul lilğaybi bimâ hafizallâh, vellâtî tehâfûne nuşûzehunne feızûhunne vehcurûhunne fil medâciı vadribûhunn, fein etağnekum felâ tebğû aleyhinne sebîlâ, innallâhe kâne aliyyen kebîrâ. 

Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar.  Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah'ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da "gayb"ı  korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün.  Eğer itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah, çok yücedir, çok büyüktür. Nisa suresi 34. ayet


3.14*************زُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ الشَّهَوَاتِ مِنَ النِّسَاءِ وَالْبَنٖينَ وَالْقَنَاطٖيرِ الْمُقَنْطَرَةِ مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ وَالْخَيْلِ الْمُسَوَّمَةِ وَالْاَنْعَامِ وَالْحَرْثِ ذٰلِكَ مَتَاعُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَاللّٰهُ عِنْدَهُ حُسْنُ الْمَاٰبِ


Zuyyine linnâsi hubbuş şehevâti minen nisâi vel benîne vel ganâtîril mugantarati minez zehebi vel fiddati vel haylil musevvemeti vel en'âmi vel hars, zâlike metâul hayâtid dunyâ, vallâhu ındehû husnul meâb. 

Kadınlar, oğullar, yük yük altın ve gümüş, salma atlar, davarlar ve ekinler gibi nefsin şiddetle arzuladığı şeyler insana süslü gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçimliğidir. Oysa asıl varılacak güzel yer ancak Allah'ın katındadır. Ali_İmran suresi 14. ayet

3.15*************قُلْ اَؤُنَبِّئُكُمْ بِخَيْرٍ مِنْ ذٰلِكُمْ لِلَّذٖينَ اتَّقَوْا عِنْدَ رَبِّهِمْ جَنَّاتٌ تَجْرٖى مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِدٖينَ فٖيهَا وَاَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ وَرِضْوَانٌ مِنَ اللّٰهِ وَاللّٰهُ بَصٖيرٌ بِالْعِبَادِ

Gul eunebbiukum bihayrim min zâlikum, lillezînettegav ınde rabbihim cennâtun tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ ve ezvâcum mutahheratuv ve rıdvânum minallâh, vallâhu basîrum bil ıbâd.

De ki: "Size, onlardan daha hayırlısını haber vereyim mi? Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için Rableri katında, içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah'ın rızası vardır." Allah, kullarını hakkıyla görendir. Ali_İmran suresi 15. ayet

3.38*************هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُ قَالَ رَبِّ هَبْ لٖى مِنْ لَدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً اِنَّكَ سَمٖيعُ الدُّعَاءِ

Hunâlike deâ zekeriyyâ rabbeh, gâle rabbi heb lî mil ledunke zurriyyeten tayyibeh, inneke semîud duâé'.

Orada Zekeriya Rabbine dua etti: "Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin" dedi. Ali_İmran suresi 38. ayet

3.40*************قَالَ رَبِّ اَنّٰى يَكُونُ لٖى غُلَامٌ وَقَدْ بَلَغَنِىَ الْكِبَرُ وَامْرَاَتٖى عَاقِرٌ قَالَ كَذٰلِكَ اللّٰهُ يَفْعَلُ مَا يَشَاءُ

Gâle rabbi ennâ yekûnu lî ğulâmuv ve gad beleğaniyel kiberu vemraetî âgır, gâle kezâlikallâhu yef'alu mâ yeşâé'.

Zekeriya, "Ey Rabbim! Bana ihtiyarlık gelip çatmış iken ve karım da kısır iken benim nasıl çocuğum olabilir?" dedi. Allah, "Öyledir, ama Allah dilediğini yapar" dedi. Ali_İmran suresi 40. ayet


قَدْ خَسِرَ الَّذٖينَ قَتَلُوا اَوْلَادَهُمْ سَفَهًا بِغَيْرِ عِلْمٍ وَحَرَّمُوا مَا رَزَقَهُمُ اللّٰهُ افْتِرَاءً عَلَى اللّٰهِ قَدْ ضَلُّوا وَمَا كَانُوا مُهْتَدٖينَ

Gad hasirallezîne gatelû evlâdehum sefehem biğayri ılmiv ve harramû mâ razegahumullâhuftirâen alallâh, gad dallû ve mâ kânû muhtedîn.

Beyinsizlikleri yüzünden bilgisizce çocuklarını öldürenler, Allah'ın kendilerine verdiği rızkı -Allah'a iftira ederek- haram sayanlar, mutlaka ziyan etmişlerdir. Gerçekten onlar sapmışlardır. Doğru yolu bulmuş da değillerdir. Enam suresi 140. ayet

6.151*************قُلْ تَعَالَوْا اَتْلُ مَا حَرَّمَ رَبُّكُمْ عَلَيْكُمْ اَلَّا تُشْرِكُوا بِهٖ شَيْپًا وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا وَلَا تَقْتُلُوا اَوْلَادَكُمْ مِنْ اِمْلَاقٍ نَحْنُ نَرْزُقُكُمْ وَاِيَّاهُمْ وَلَا تَقْرَبُوا الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ وَلَا تَقْتُلُوا النَّفْسَ الَّتٖى حَرَّمَ اللّٰهُ اِلَّا بِالْحَقِّ ذٰلِكُمْ وَصّٰیكُمْ بِهٖ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ

Gul teâlev etlu mâ harrame rabbukum aleykum ellâ tuşrikû bihî şey'â, ve bil vâlideyni ıhsânâ, ve lâ tagtulû evlâdekum min imlâg, nahnu nerzugukum ve iyyahum, ve lâ tagrabul fevâhışe mâ zahera minhâ ve mâ betan, ve lâ tagtulun nefselletî harramallâhu illâ bil hagg, zâlikum vassâkum bihî leallekum tağgılûn


(Ey Muhammed!) De ki: "Gelin, Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya babaya iyi davranın. Fakirlik endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırırız. (Zina ve benzeri) çirkinliklere, bunların açığına da gizlisine de yaklaşmayın.  Meşrû bir hak karşılığı olmadıkça, Allah'ın haram (dokunulmaz) kıldığı canı öldürmeyin.  İşte size Allah bunu emretti ki aklınızı kullanasınız."  Enam suresi 151. ayet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder