TEOG GİTTİ.. ÇEMBER SİSTEMİ GELDİ !
İYİ DE BU ÇEMBER SİSTEMİ NEDİR? HAKKINDA NE BİLİYORUZ?
Teog’un kaldırılmasıyla yerine TEOG kadar sonucu, ne olacağı belirsizlerle
beraberinde Çember sistemi sisteme kondu. MEB’in TEOG’u kaldırmaktaki amaç ve
hedefleri dışında, yeni getirilecek sistemin nasıl işleyeceğine dair
belirsizlikler sürüyor. Kesin olan tek şey, yeni sınav sistemiyle beraber,
öğrencilerin yoğun olarak, hatta kimi zaman da zorunlu biçimde imam hatip
liselerine, özel liselere ve meslek liselerine yönlendirileceğidir. Bu yeni
yerleştirme sisteminde 120 bin öğrenci sınavla öğrenci alan okullara
yerleşecek. Ancak bu yeni sistemde asıl önemli olan mahalli yani adrese göre
yerleştirme olacak. Çünkü yaklaşık 1 milyon öğrencinin liselere adrese göre
yerleştirilmesi planlanıyor.
Adrese dayalı bu yerleştirmeyi yapabilmek için öncelikle eğitim bölgelerinin
oluşturulması ve velilerin tercihi için de tüm okul türlerinin bu bölgelerin
içinde yer alması gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) oluşturduğu eğitim
bölgelerini nisan sonu ya da mayıs başında açıklamayı planlıyor.
Bugüne kadar bakanlık tarafından yapılan açıklamalar dikkate alındığında
eğitim bölgelerinin içinde "çemberlerin" yer alacağı ve
yerleştirmenin de bu çemberlere göre yapılacağı anlaşılıyor.
Yine açıklamaları dikkate aldığımızda çemberlerden şunu anlıyoruz:
Evinden giderek uzaklaşan bu 3 çember sisteminin toplamında öğrenciye
sunulacak okul sayısı 9 olacak. Bunlar da 3 Anadolu, 3 Anadolu imam hatip ve 3
tane de Anadolu meslek lisesi.
3 çemberden oluşacağı anlaşılan eğitim bölgelerindeki her çember içinde bu
üç farklı okul türünden birer tane lise yer alacak. Veli kendine sunulan 3 okul
türünden 9 lise arasından 5 tanesini tercih edecek. Yerleştirme işlemi de
öğrencinin tercihlerine göre ve kendisine en yakın çemberdeki okullar taranarak
yapılacak. İlk çembere yerleşemeyen, ikinci, üçüncü çembere kadar tercihlerine
göre yerleştirilecek.
Yerleştirme işleminde öğrencinin tercihi ve evine yakınlığı dikkate
alınacak. Okul notları tıpkı sınavla öğrenci alacak okulların
yerleştirmelerinde olduğu gibi dikkate alınmayacak. Eğitimci ve velilerin dile
getirdiği "Eğer yerleştirmelerde sadece adres ve tercih söz konusu ise
okuldaki derslerin önemi kalıyor mu?" sorusu da ayrı bir tartışma konusu.
Şu ana kadar kâğıt üzerinde açıklamaları yapılan ve mükemmel işleyeceği
söylenen bu sistemde bilinmezler ve yanıtlanması gereken sorular var.
Öncelikle bazı ilçelerde bir okul türünden bırakın 3 taneyi bir tane bile
bulunmuyor. Anadolu lisesi olmayan ilçeler var. Bu durumda eğitim bölgelerinin
içinde yer alan bazı okul türlerinde değişiklikler mi olacak? Örneğin meslek ya
da imam hatip liselerinden bazıları Anadolu lisesine mi dönüşecek?
Bir de 5 tercih ile ilgili soru işareti var. Bakanlık adrese dayalı
yerleştirmede 5 tercihin zorunlu olacağını söylüyor. Peki ben çocuğumu sadece
bir okul türüne yollamak istiyorsam ve bu okul türünden de
"çemberimde" sadece 3 tane lise olacağına göre 3 tercih yaparsam
tercihim geçersiz mi olacak?
Çocuğumu yollamak istemediğim okul türlerini de zorunlu yazmak zorunda
mıyım?
Eğer 5 tercihte zorunlu tutulacaksam "Hiç kimse istemediği okula
gitmeyecek" sözü gerçeği ne kadar ve nasıl yansıtıyor?
Bir de pansiyonlu okullar seçeneği görünüyor. İstemediği okul türlerine
çocuklarını göndermek istemeyen aileler 5 tane de pansiyonlu okul tercihi
yapacak. Yani evinizin yakınında istediğiniz okul türü bulunmadığı için
çocuğunuzu kilometrelerce uzakta bir okula ya da başka bir şehre göndermeye de
hazır olmanız mı gerekiyor?
TEOG yerine maalesef yeni sistem yeni bir merkezi sınav sistemi getiriyor.
2017-2018 öğretim yılında kamu okullarının ve özel okulların 8. sınıfında
bulunan yaklaşık bir milyon iki yüz bin öğrenci var. Bu öğrencilerin %10’u,
yani 120 bin öğrenci, Milli Eğitim Bakanı tarafından “nitelikli okul” olarak
tarif edilen 600 liseye merkezi sınavla yerleşecek. Sınavdan yüksek puan alan öğrenciler,
bu okullarda okuyabilmek için il değiştirmek zorunda kalacak ya da ekonomik
koşulları el vermediği için bu okullara gidemeyecek.
Bakan Yılmaz, sınavla öğrenci alacak liselerin Mayıs ayında açıklanacağını
belirtti. Bu liselerin hangi kriterlere göre seçileceği ise hala belirsizliğini
koruyor. Sanılan aksine, bu liseler sadece fen liseleri ya da akademik başarısı
yüksek liselerden oluşmayacak. Yetkililer tarafından söylenen tek şey, bu
okulların “fen lisesi, sosyal bilimler lisesi ve proje okulları” olacağı.
Ancak, bu okulların hükümetimizin siyasi tasarrufuyla belirleneceği ve çok
sayıda imam hatip lisesine “proje okulu” statüsü verildiği, verileceği dikkate
alınırsa, sınavla öğrenci alacak 600 lisenin neredeyse yarısının imam hatip
lisesi olacağı da söylenebilir. Böylelikle Türkiye’nin en “başarılı”
öğrencileri imam hatip liselerine yönlendirilerek imam hatiplerin kötü olan
başarı grafiği (üniversiteye girişlerde %18) iyileştirilmek isteniyor. Burada
İmam Hatiplere girmeye teşvik edenlerin neden çocuklarını İmam hatiplere
göndermediklerini,okutmadıklarını, özel
okullarda ya da yurt dışında okuttuklarını sorgulamamız gerekmez mi? Yoksa İmam
Hatiplere karşı olmak gibi bir durum söz konusu değildir.
2017-2018 öğretim yılında kamu okullarının ve özel okulların 8. sınıfında
bulunan yaklaşık bir milyon iki yüz bin öğrencinin %10’u, yani 120 bin öğrenci,
merkezi sınavla öğrenci alacak olan ve Milli Eğitim Bakanı tarafından
“nitelikli” olarak tarif edilen liselere sınavla yerleşecek. Geriye kalan
yaklaşık 1 milyon sınavda yüksek puan alamayan öğrenci ise “çember sistemi”
olarak tarif edilen sistemle öğrenim hayatına devam edecekler.
Öğrencinin adresi esas alınarak üç çember (eğitim bölgesi) belirlenecek.
Her çemberde üç okul türünden (Anadolu lisesi, meslek lisesi, imam hatip
lisesi) birer tane bulunacak. Her öğrenci adresine göre belirlenmiş olan üç
çemberdeki toplam 9 okuldan (3 Anadolu lisesi, 3 meslek lisesi, 3 imam hatip
lisesi) 5 tanesini mutlaka seçecek. Çünkü 5 tercihten az ya da fazla tercih
yapılamayacak. Örneğin öğrencinin 3 tane Anadolu lisesi tercih edip başka
tercih yapmama olasılığı yok. Dolayısıyla öğrenci zorunlu olarak 4. ve 5.
tercihlerine ya imam hatip lisesi ya da meslek lisesi yazmak durumunda kalacak.
Bundan dolayı da “öğrenciler istemedikleri okula yerleşmeyecek” yaklaşımı
geçerliliğini yitirecektir.
Aslında çember sisteminin mantığı, tek bir çember içerisinde 9 lise olmuş
olsaydı, MEB’in okul türlerine göre yönlendirme amacı etkisini yitirirdi.
Şöyle ki, MEB’in bu sistemi ileri sürmesindeki temel amacı, özellikle yoksul
ailelerin çocuklarına, “evine en yakın liseye gidebilirsin” mantığıdır. Bu
mantık ile velilerde özellikle servis ücreti vb. maddi külfetten kurtulma (!)
fırsatı algısı yaratılmak isteniyor. Dolayısıyla “evine en yakın” Anadolu
lisesine yerleşemeyen öğrenciye, zorunlu olarak “evine en yakın” meslek lisesi
ve imam hatip lisesi işaret ediliyor. Aksi halde, tüm liseler tek bir havuzda
toplandığında söz konusu okulların kontenjanlarının dahi dolmama ihtimali
karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca 16 Eylül 2017 tarihinde Ortaöğretim Kurumları
Yönetmeliği’nde yapılan değişikle imam hatip liseleri hariç tüm proje
okullarının öğrenci kontenjanları 5 şube (sınıf) ile sınırlandırıldı. İmam
hatipler ise bu sınırlamalardan muaf tutuldu. Dolayısıyla öğrencilerin büyük
bir bölümü kontenjan ve sınıf açma serbestliği nedeniyle imam hatip liselerine
gitmeye teşvik edilecek, yönlendirilecek ve imam hatip liseleri cazip
kılınacaktır.
Özetle daha işletilmeden çember sistemini ile ortada sadece kocaman bir
belirsizlik kalmıştır. Üstelik yerleştirmenin tercih sırasına göre mi, yoksa
adrese dayalı çemberlerin kontenjanlarının doldurulması esasına göre mi
yapılacağı da bilinmemekte. Örneğin sistemde birinci çemberde bulunan okulların
kontenjanları dolmadan ikinci çembere yerleştirme başlayacak mı, yoksa tercih
sırasına göre okulların kontenjanlarının doluluk oranına göre mi diğer okullara
yerleştirme yapılacağı da hala belli değil.
Eğitim uzmanları adrese dayalı çember sistemi, öncelikle öğrencilerin seçme
hakkını kısıtladığı yönünde görüş bildirmekteler. Yani, öğrencileri sadece
oturduğu mahalle ya da eğitim bölgesine hapsetmenin aracı haline geliyor.
Hâlbuki semtlerin ekonomik, kültürel ve sınıfsal farklılıkları, dolayısıyla
toplumsal eşitsizlikler okullara da kaçınılmaz olarak yansıyacakdır. Okulların
teknolojik donanımlarından, öğrencilere sunulan olanaklara, velilerin okul
yaşantısına katkısına kadar pek çok alanda bu farklılıkları ve eşitsizlikleri
görmek mümkündür. Sanki tüm okullar eşit ve aynı olanaklara sahipmiş gibi bir
ön kabul ile öğrencileri kendi bölgelerinde/mahallelerinde bulunan okullara
gitmeye zorlamak, sınıfsal eşitsizliklerin devamı ve öğrencilerin ait olduğu
toplumsal sınıfa göre eğitim almaya zorlanması anlamına gelecektir.
MEB, alt sınıfların, yoksulların çocuklarına bir yönde “otur oturduğun
yerde” demektedir. Dolayısıyla çemberler bir nevi sınıfsal, kültürel ve
sosyolojik duvarlar olarak karşımıza çıkacaktır. Çocuğunu bu duvarlardan
kurtarabilmek için ekonomik koşulları el veren veliler ise harcamalarından
kısarak çocuğunu özel okula gönderebilmenin peşine düşecektir. Öğrencinin ilk
beş tercihine yerleşememesi durumunda ise pansiyonu bulunan okullardan 5 tercih
hakkı daha tanınacağı ifade edilmektedir. Ancak pansiyonlu liselerin büyük
bölümü yine imam hatip liselerinden oluşmaktadır. Diğer bir ifadeyle
tercihlerine yerleşemeyen veya bulunduğu yerleşim yerinde gidebileceği okul
bulunmayan öğrencilere gösterilen adres ‘pansiyonlu imam hatip okulları’
olmaktadır.
Özel okulların kontenjanlarının belli olmaması ve TEOG sonrasının kaosa
dönüşmesinden dolayı bu konu belirsizliğini koruyor. Bilinen tek şey, MEB’in
özel liselerin sayısını artırmak için öğrenci başına 7 bin liraya varan
teşvikler vermesi ve bu liselerin sayısını artırmasıdır. Öğrencilerin özel
okullara öncelik vermesi için de özel okul tercih ve yerleştirmelerinin devlet
okullarının tercih ve yerleştirmelerinden 15 gün önce başlayıp bitecek olması
da bu okullara öğrencilerin yönlendirilmek istendiği şeklinde yorumlanmaktadır
‘Her öğrencinin istediği okula
gitmesi’ en doğal hakkı olmalıdır. Her öğrencinin istediği okulda ve sınavsız
eğitim alması, savunulması gereken en temel yaklaşım olmalıdır. Her öğrencinin kendi ilgi ve becerisi doğrultusunda
hangi alanda okuyacağını kendisinin belirleyeceği bir eğitim sistemi
oluşturulmalı, bunu hedeflemeden atılacak her adımın, eğitimde yaşanan kaosu
derinleştirmekten başka bir işe yaramayacağı unutulmamalıdır.
Kısacası TEOG’un ardından yeni sistemde beraberinde sorunları getirdi. TEOG’un
kaldırılmasını ilk kez Cumhurbaşkanımıza yazan ben olmama rağmen, şimdide yeni
sistemle birlikte yine rahatsız olanlardan birisi yine benim. Artık eğitim
sisteminde ki bu yaz boz haline getiren sistem değişikliklerine son
verilmelidir düşünüyorum.
Saygılarımla
Mustafa Kemal Bektaş
KAYNAKLAR:
Pervin KAPLAN Liseye Geçişte Çember Sistemi
Nedir?
EĞİTİMSEN 10 Soruda TEOG Yerine Getirilecek
Olan ‘Çember Sistemi’ ve Giderilemeyen Belirsizlikler
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Liselere Geçişte
Yeni Sınav Sistemi
İtü
Geliştirme Vakfı Okulları Liseye Geçişte
Yeni Sınav Sistemi
Eğitim
Reformu Girişimi Didem Aksoy, Burcu Meltem Arık Liselere Geçişte Yeni Sistem
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder