ÜLKEMİZİ
BU EKONOMİK PROBLEMLERE BU SICAK PARA GETİRDİ? PEKİ AMA BU SICAK PARA İLE BİZ
NEYİ ÇÖZDÜK?
Evet
Ülkemizi ekonomik problemlere bu sıcak para getirdi. Bu sıcak para neyin
nesiydi. Gelin hep beraber bu sıcak para ile ülkemizin ilişkisine bakalım.
Sıcak para
nedir önce ona bakalım:
A ülkesine
ait yatırımcılar B ülkesine gidip fabrika, market, otel, maden ocağı v.s yapıp
işletip her hangi bir kriz durumunda, savaş durumunda mallarını paraya hemen
çevirip kaçamazlar. Hemen mallarını paraya çeviremez, döndüremezler. Bunun
yerine A ülkesinin yatırımcıları B ülkesinin A tipi, B tipi fon, tahvil, hisse
senedi v.s alırlarsa bir risk durumunda mallarını hemen paraya çevirip
gidebilirler. İşte bu ülke içine giren yatırıma dönen bu paraların risk
durumunda ülkeden dışarı çıkarılıp anında paraya dönüşmesine sıcak para
diyoruz. Buna kısa süreli sermaye girişleri ya da portföye yatırımları da diyebiliriz.
Kısaca
yurt dışındaki büyük yatırımcıların ülkeye soktuğu paraya denilmektedir.
Bu büyük yatırımcılar, ülkeler olabileceği gibi kişilerde olabilir
kurumlarda. Kendi ülkelerindeki faiz ve hisse senetlerinden daha fazla kazanmak
için başka ülkelerdeki piyasaya sıcak para girişi yaparak kısa vadede büyük
karlar elde etmek isterler. İthalat, ihracat her ülkede yapılan iç ve dış
satıştır. Bunlar arasındaki dengenin sağlanamadığı ülkelerde yani gelişmekte
olan ülkelerde bu sıcak para girişi piyasayı aniden etkilemekte, canlılık
kazandırmakta ve bu sayede borsada yükselişler meydana
gelmektedir. Borsada yatırım yapmak isteyenler genelde sıcak paranın
girişini dört gözle beklemekteler ve giriş yaptığı zaman yatırım
yapmaktadırlar. Bu yatırımlar hisse senedi olarak olsun yada faizle alakalı
olsun kıymetli evrak alımı olarak nitelendirilmelidir.
Sıcak para
çeşitli faktörlerden dolayı ülkeler arasında kısa süreli olarak yer değiştirir.
Sıcak para giriş-çıkışlarını yurtiçi faiz oranı, güvenirlik, ekonomik ve siyasi
istikrar, istikrarlı döviz kuru, enflasyon oranı gibi faktörler etkiler.
Ekonomide çift haneli enflasyona, katiyen düşüş göstermeyen işsizlik
oranlarına, rekorlar kırarak artan cari açığa bir de sıcak para çıkışı ve döviz
kurunun tırmanışı eklendi. Merkez Bankası’nın 9 Mart’ta yayımladığı verilere
göre son 1,5 ay içinde 1,2 milyar dolar döviz çıkışı yaşandı. Bu, ekonomisinin
yegane beslenme kaynağının sıcak paraya bağlanması sonucunda TL’nin döviz
kurları karşısında değerini yitirmesi sonucuna yol açtı. Ekonomi uzmanları, ABD
Merkez Bankası’nın (FED) faiz artımına giderek sonucunda da Türkiye’deki döviz
kuru tırmanışına ivme katacağını sürekli uyarmaktalar. Merkez Bankası’nın da faiz artımına gidip
gitmeyeceği tartışmaları sürekli Ülkemizin gündeminde.
Kısacası ülke
olarak borçlanarak ve tüketerek büyüyoruz. Bu büyüme hormonlu büyümedir. Bu
nedenle hem enflasyon hem de cari açık artıyor. Türkiye’de hükümet sıra dışı
teşvik paketleri, vergi indirimleri, istihdam destekleri ile ekonomiyi ayakta
tutmaya çalışıyor. Ama sokakta vatandaş yüzde 7,4’lük büyümeyi kendi bütçesinde
hissetmiyor, tenceresinde göremiyor. Çünkü bu büyüme, adaletli bir gelir
dağılımı ile topluma yansımıyor. Son dönemde Türk Lirası’ndaki (TL) erime de
dikkat çekiyor. 15 Temmuz'dan bugüne TL'deki değer kaybı yüzde 35'i geçti.
Analistler, önümüzdeki dönemde dolardaki yükselmenin devam edebileceğini belirtiliyor.
Ocak
2003-Ocak 2018 arasında tam 555 milyar 411 milyon dolar cari işlem açığımız
oluşmuş. (Dış ticaret açığından turizm gibi hizmet gelirleri düşülünce kalan
net açık)
Lakin
yabancılar bize aynı dönemde 642 milyar 338 milyon dolar yollamışlar. Yani her
yıl açığımızı yabancılar kapatmış.
Peki, biz
642 milyar doları alınca ne yapmışız ?
Fabrika mı
yapmışız ?
Yatırım mı
yapmışız ?
Ya da daha
yüksek üretim mi yapmışız ?
Hayır..
İnşaat
yapmışız !
Parayı
ulufe gibi yoksullara dağıtmışız !
Devleti
şişirdikçe şişirmişiz ! Nerede ise her yıl yeni vergi ve vergi artışı ile özel
sektörün boğazına yapışmışız…. Ama sakın
ha yanlış anlamayın. Rant kesimine vergi getirip-atıl sermayeyi
cezalandırdığımızı sanmayın. Kim ki üretim yapmış, kim ki yatırım
yapmış...Yolunacak kümesteki kaz misali üzerine atlamışız. Finans sistemine bir
türlü temel çözüm üretmemişiz. Herkesi kredi-faiz bataklığına mahkum etmişiz.
GSYH’nın yüzde 12’sinden yüzde 70’in üzerine çıkan kredi oranına rağmen üretim
gücümüz GSYH’nın yüzde 20’sinden yüzde 15’lerine gerilemiş. Maalesef
gizli bir el ülkemizin üretim gücünü bitiriyor. Ama buna
sesimiz çıkmıyor. Yabancının parası ile şişen ekonomimizi övüp duruyoruz.
Bir elimizle
3 kuruş veriyor gözükürken, diğer elle 30 kuruş alıyoruz. Merkez Bankası
parasal sıkışıklık yapıyorum derken, maliye politikası ile piyasaya
para saçıyoruz.
Sonuç ortada:m50 milyar doların
üzerinde cari açık...
Portföy
yatırımları sıcak paranın sevdiği bir ortamdır. Dünyada çok hızlı hareket ettiği ve girdiği
ekonomiyi ısıttığı için, sıcak para denilmiştir. Sıcak para dünyada ki ekonomik gelişmelere ve özellikle de
ülke içinde faiz-kur makasına bağlı olarak girip çıkmaktadır.
Bizler,
sıcak para ve spekülatif sermaye, reel sektör ile finansal sektör arasındaki
dengeyi bozduğu için sürdürülemez diye tahmin ediyorduk. Oysa ki artan bir
tempoda sürüyor. 2009 krizi oldu ve fakat hızla toparlandı.
Türkiye'de,
kırılganlık arttıkça sıcak para girişi de artıyor. Kurt karanlığı sever.
Sıcak para da kırılgan ve spekülatif ortamı sever. Biz Türkiye olarak cari
cari açığı sıcak para ile kapatıyoruz. On yıl önce portföy yatırımları 120,6
milyar dolar iken, bugün 172,3 milyar dolara çıktı.
Sıcak para
ne zaman çıkacağı belli olmayan kısa vadeli dış borçtur. Manipülasyona ve
spekülasyona açık olduğu için piyasa düzenini de bozmaktadır. Dünyada borsa
hareketlerini üç-beş büyük uluslararası fon belirlemektedir. Sıcak para
ekonomide daima kırılganlık yaratmaktadır. Maalesef dünyanın en kırılgan ülkesi
olmamıza sıcak para neden olmuştur. Sıcak para aniden çıktığı için döviz
dengelerini alt-üst ediyor... Ve yüksek kur dalgalanmalarına neden oluyor... Bu
nedenle, Merkez Bankası yüksek miktarda döviz rezervi tutmak zorunda kalıyor...
Döviz tutmanın da bir maliyeti bulunmaktadır. Merkez Bankası bu dövizlere faiz
ödemektedir. Buna rağmen çok hızlı çıkışlarda panik yaşanıyor bu paniğe rezervler de yetmiyor... Çünkü, çıkan
yalnızca sıcak para olmuyor...
Siyasi
iktidarlar sıcak para serabı içinde gerçekleri göremiyor. Gerçekte ise sıcak
para ekonomide geçici rahatlık yaratır.
Çözüm için; birinci doğru, cari
açığı önlemektir. İkinci doğru, bu açığı uzun vadeli yabancı yatırım sermayesi
ile kapatmaktır. Bunları yapacak olan siyasi iktidarlar ve Hükümetlerdir. Ama
her durumda siyasi istikrar gerekir. Sıcak parayı dizginleyemezseniz ne mi olur
?n Ne enflasyonu dizginleyebilirsiniz !
Nede işsizliği önleyebilirsiniz! Ancak seçimlere 1 yıldan fazla süre varken
soluğu seçim ekonomisinde alırsınız…. Tıpkı 24 Haziran’da seçime gideceğimiz,
içinde bulunduğumuz seçim ekonomimiz gibi…
Saygılarımla
Mustafa
Kemal Bektaş
KAYNAKLAR:
1.Dr. Mahfi EĞİLMEZ Erken Seçime Doğru
2.Özcan KADIOĞLU Dövizin Ateşi Neden Yükseliyor
3.Uğur GÜRSES Kur Hasarının Faturası Borç Öteleme
4.Dr. Mahfi EĞİLMEZ 2017 Büyümesinin Analizi
5.İbrahim KAHVECİ Uyguladığımız İktisadi Program Ne Kadar Sürdürülebilir
6.Prof.Dr. Nevzat SAYGILIOĞLU Türkiye ekonomide Dünyadan ayrışıyor mu?
7.İsmet ÖZKUL Ödemeler Dengesi 2018’de Erken Seçim Diyor
8.Uğur CİVELEK Faiz Tartışmalarının Arka Planı
9.Esfender KORKMAZ Sıcak Para Tuzağı
1.Dr. Mahfi EĞİLMEZ Erken Seçime Doğru
2.Özcan KADIOĞLU Dövizin Ateşi Neden Yükseliyor
3.Uğur GÜRSES Kur Hasarının Faturası Borç Öteleme
4.Dr. Mahfi EĞİLMEZ 2017 Büyümesinin Analizi
5.İbrahim KAHVECİ Uyguladığımız İktisadi Program Ne Kadar Sürdürülebilir
6.Prof.Dr. Nevzat SAYGILIOĞLU Türkiye ekonomide Dünyadan ayrışıyor mu?
7.İsmet ÖZKUL Ödemeler Dengesi 2018’de Erken Seçim Diyor
8.Uğur CİVELEK Faiz Tartışmalarının Arka Planı
9.Esfender KORKMAZ Sıcak Para Tuzağı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder