19 Aralık 2016 Pazartesi

UYUŞTURUCU VE MADDE BAĞIMLILIĞI Ve sonunda ülkemizde uyuşturucu madde bağımlılığı yaşı ilkokula kadar düştü...! 18 ARALIK 2016 Haber Türk gazetesi Küçükçekmece'de bir ilkokulun karşısındaki kırtasiyede uyuşturucu satıldığı ihbarı üzerine operasyon düzenlendi 19 Ağustos 2014 Haber Efor Gazetesi Samsun’da 'Merve Aslan' kod adlı bağımlı genç kız da görüntü ve fotoğrafının çekilmemesi şartı ile İlkokulda Uyuşturucuya Başlayan Kızın İtirafları 14 Ocak 2016 Ege Postası İzmir’de İlkokulun dibinde uyuşturucu ticareti: Torbacıya suçüstü 07.10.2007

UYUŞTURUCU VE MADDE BAĞIMLILIĞI Ve sonunda ülkemizde uyuşturucu madde bağımlılığı yaşı ilkokula kadar düştü...! 18 ARALIK 2016 Haber Türk gazetesi Küçükçekmece'de bir ilkokulun karşısındaki kırtasiyede uyuşturucu satıldığı ihbarı üzerine operasyon düzenlendi 19 Ağustos 2014 Haber Efor Gazetesi Samsun’da 'Merve Aslan' kod adlı bağımlı genç kız da görüntü ve fotoğrafının çekilmemesi şartı ile İlkokulda Uyuşturucuya Başlayan Kızın İtirafları 14 Ocak 2016 Ege Postası İzmir’de İlkokulun dibinde uyuşturucu ticareti: Torbacıya suçüstü 07.10.2007 Hur Haber İlkokulda uyuşturucu skandalı! Maltepe'de bir okulda kullanılmayan klozetlerin içine saklanan çok sayıda esrar paketi, tamir için gelen ustalar tarafından bulundu. Yukarıda okuduklarınız sadece haberlerden bir kaçı. Maalesef tehlike çanları geleceğimizin çiçeklerini açmadan soldurup öldürecek düzeyde çalıyor. Uzun bir uğraşıdan sonra belki bir nebze faydam olur düşüncesiyle bu yazı dizimi geleceğimizin mirasçıları için yazdım. A’dan Z’ye üşenmeden şu uyuşturucu belası ile baş etmek amacıyla ne gerekliyse araştırdım. Şimdi sırasıyla uyuşturucu madde nedir? Ondan başlıyalım. Uyuşturucu Nedir ? : İnsanlarda sakinleştirici, keyif veren veya uyarıcı etkileri olan, giderek daha fazla alma isteği doğuran, bırakıldığında yoksunluk belirtileri doğuran kimyasal maddelere ve ilaçlara denir Uyuşturucu madde bağımlılığı nedir? : Bağımlılık, kişinin zarar görmesine rağmen madde kullanımına devam etmesi, kullandığı maddeyi uzun süre bırakamaması, sürekli madde arayışı içinde olması, kullandığı maddeyi giderek arttırması ile karakterize edilen bir tablodur (Ögel, Taner ve Yılmazçetin, 2003). Bağımlılık karar verme süreçlerine bağlı bir durumdur. Bireyin yaşamındaki ilişkiler, yaşam düzenlemeleri ve sağlığına ilişkin kararları ve seçimleriyle ilgilidir. Seçimler ve yaşam biçimi ise bireyin ailesinden başlayarak zamanla içinde bulunduğu çevrelerden etkilenme yaşantılarına dayanmaktadır. Madde kullanımının sağlık, suç, yargı, sosyal refah, eğitim, güvenlik, ulaşım, ülke içinde ve ülkeler arası ticaret için bir dizi doğurguları vardır. Bu tür maddelerin kullanımı sadece gençlerin bireysel yaşamını olumsuz etkilemekle kalmaz, toplumu da etkiler. Cinayetlerin %60’ı, saldırıların %40’ı, tecavüzlerin %33’ü alkol kullanımı ile ilgilidir. Madde kullanımının fizyolojik etkileri algılamada, gerçeklik değerlendirmede sorun yaratmaktadır. Çünkü merkezi sinir sistemini ve diğer organları etkiler (Korkut, 2007). BAĞIMLILIK YAPICI MADDE İSE, Beyin işlevlerini ve tüm bedensel yapıları etkileyerek, zamanla organ sistemlerinde kalıcı değişikliklere yol açan, ruhsal ve davranışsal sorunlar oluşturan, yaşam için gerekli olmayan doğal ya da yapay sahte iyi oluş hali ortaya çıkaran maddelerdir. AMATEM’e göre, yasal olan ya da olmayan, uyarıcı ya da uyuşturucu niteliği olan, bağımlılık yapan maddelerin tümüne “uyuşturucu madde” denilmektedir. “Madde Kullanımı/Bağımlılığı” dendiğinde uyuşturucu ve uyarıcı maddelerle birlikte tütün ve alkol ürünleri de kapsanmaktadır. Tütün ürünleri ve alkolün ortalama düzeyde kullanımı bile ciddi kişisel ve sosyal sonuçlara yol açabilir. BAĞIMLI BİREY; ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KAYBEDER İnsan var oluşundan itibaren hep özgürlüğünü kazanma uğruna mücadeleler vermiştir, hala da vermektedir.Özgürlük, herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumudur. Dolayısıyla, herhangi bir maddeye bağımlı olan insanın özgür olamaz. KENDİNE OLAN GÜVENİ ZAYIFLAR Maddenin neler yaptığını bağımlı olan kişi çok iyi bildiği için, maddenin yoksunluk anında örneğin kas sistemlerini kontrol edemeyeceği için tuvaletini tutamaz, tuvaletini tutamayan bir insanın kendine güvenmesinden de söz edilemez. Ya da madde bulabilmek için istemediği şeyleri yapmak zorunda kalır; kendi kararlarıyla değil, başkalarının yönlendirmeleriyle yaşayan kişinin de kendine güveninden söz etmek olanaksızdır. KENDİNİ KONTROL ALTINDA TUTAMAZ Maddeye karşı gösterilecek irade kullanmak ya da kullanmamakla ilgilidir. Kullandıktan sonra merkezi sinir sistemi bozulduğu için insanın sağlıklı hareketlerde bulunması zaten beklenemez. Maddenin etkisindeyken kendisi dahil, etrafına zararlı bir insan haline gelebilir. İDEALLERİNİ KAYBEDER İnsan; “ HAYATTAN NE BEKLİYORSUN?” sorusuna birden fazla cevaplar verir. Eğer veremiyorsa sorun var demektir, bu sorunların en önemlisi de bağımlılıktır. Bağımlı olan kişiler bu soruya genel olarak; "HİÇ" cevabını vermektedirler. Bu cevap da ideallerin kalmadığını göstermektedir. İNSANİ İLKELERİ YOK OLMAYA BAŞLAR Bağımlı kişi, maddenin etkisinde bir yaşam sürdürmeye başladığı ve maddenin denetiminde hareket ettiği için, yaşamla ilgili sorumluluklarını yerine getiremez. Maddeyi kullanmak başlı başına bir suçtur, ayrıca madde beraberinde de diğer suçları getirmektedir. Bağımlı kişi: Maddeyi alabilmek için, önce mevcut parasını bitirir. Parasını bitiren kişi yakınlarını kandırmaya başlar, yani yakınındaki insanları soyar, günü kurtarma adına hırsızlık yapmaya başlar, parasını maddeye yatırır. Fuhuş yaparak, bu yolla kazanılan parayı maddeye harcar. Ayrıca insanlar bağımlı yapılarak, madde karşılığında zorla fuhşa zorlanırlar, ve en önemlisi; Narkotik Atasözü: "HER İÇİCİ POTANSİYEL BİR SATICI ADAYIDIR!" Bu ne demek? Her içici para bulma uğruna etrafındaki insanı maddeyle tanıştırır. Maddeyle yeni tanışan bu insanın başka bir yerden satın alma imkânı yoktur. Böylece uyuşturucu satıcıları için yeni bir para kaynağı oluşturulmuş olur. Bağımlılık yapıcı maddelerden korunma Önleme çalışmalarında bireyi madde kullanımına başlamadan bilinçlendirmek öncelikli hedeftir. Birincil önleme çalışmaları olarak tanımlanan bu yaklaşımda eğitim yolu ile, madde kullanımının engellenmesine çalışılmaktadır. En iyi korunma yolu HİÇ BAŞLAMAMAKTIR… Bir şekilde başlanmışsa; KURTULMAK MÜMKÜNDÜR ! Madde kullanımı ve bağımlılığı bir sağlık sorunu olmakla birlikte tedavisi mümkün bir hastalıktır. Kişi ilgili hastanede tedavisini olup sağlıklı bir birey olarak kendi yaşam alanına geri dönebilir. Bunun için mutlaka tıbbi yardım ve uzman desteği gerekmektedir. Tedavi tamamlandıktan sonraki süreç oldukça hassastır. Kişi kendisini madde kullanımına iten ortamlardan ve arkadaş çevresinden uzaklaşmalı, yaşamında anlamlı ve önemli olan kişiler, etkinlikler ve yaşantılarla iç içe olmalıdır. Aksi takdirde tekrar madde kullanım ihtimali oldukça yüksektir. Tabiiki uyuşturucu kullanımı madde bağımlılığının bir de hukuki boyutu vardır: Madde bağımlılığı içerisine girmiş insanlar bu bataktan çıkmak için bir fırsat yaratmakta çoğu zaman zorlanırlar. Bunun en büyük nedeni ise genellikle nereye ve nasıl başvurabileceklerini bilmemeleridir. Herhangi bir sağlık kuruluşuna tedavi amaçlı başvurmaya ya da yetkililerden yardım istemeye, kanunla ters düşüp cezalandırılma korkusuyla çekinmektedirler. Oysa ki Türk Ceza Kanunu’nda bu konuyla ilgili olarak Etkin Pişmanlık başlığı altında gerekli düzenlemeler mevcuttur. MADDE 192. 1.Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına iştirak etmiş olan kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlaması hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz. 2.Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz. 3.Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir. 4.Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmî makamlara başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmaz. Görüldüğü gibi, TCK`nın 192. maddesi özellikle madde kullanıp da bırakmak isteyen bağımlılara önemli bir adli kolaylık getirmektir. “Uyuşturucu kullanan bir kişi ben bağımlıyım ama tedavi olmak istiyorum derse mahkeme tarafından Denetimli Serbestliğe tabi ediliyor ve hapse girmiyor, doktor kontrolünde tedavisi yapılıyor. Bu iyi işleyen bir sistem ama bunda da su istimaller olabiliyor o nedenle çok iyi takip edilmesi gerekiyor. Çünkü bazı kişiler idrar tahlilinde başkasının temiz idrarını getirip bu durumu suistimal edebiliyor. Bu nedenle çok iyi takip edilmesi gerekiyor. Çünkü denetimsiz bağımlı kişiler diğer insanlar için bir canlı bomba gibidir. Her bağımlı yanına bağımlı yapmak için başka kişiler arar… Ayrıca Denetimli Serbestlik bağımlılar için caydırıcı oluyor. Ancak ülkemizde eksik olan nokta denetimli bağımlıların rehabilite edilmesi konusu bu konuda Avrupa ve Dünya’da rehabilite köyleri olmasına rağmen Türkiye’de bulunmuyor. Devletin en kısa sürede rehabilite yasası çıkarması gerekiyor. Çocuğunuz anlayan, dinleyen ve ona göre hamlelerini yapan ebeveynler çocukları ile iletişimde çok başarılı oluyor. Bu nedenle Uyuşturucu ile mücadele önce aileden başlıyor. Çocuğa nutuk çekmek, dikte etmek ve “içme, içersen bağımlı olursun” demek yerine farklı ilgi alanlarına yönlendirmek önce ebeveynlerden sonra biz eğitimcilerin kritik başarı faktörü olmalı. Bu yaklaşım artık tüm dünyada benimsenmiş durumda. Çocuk spor, sanat, edebiyat vs... gibi farklı ilgi alanlarında ne kadar varsa, uyuşturucu dünyasında da bir o kadar yok. Bu ilişki birbiriyle ters orantılı. Uyuşturucu ile mücadele çocuğun muhakeme yeteneğinin oluşmaya başladığı 5 yaşından itibaren başlıyor. Bırakın çocuklarınız kendi kararlarını kendi versin. Ona her türlü bilgiyi verin karar vermesini ve kararlara katılmasını sağlayın. Zayıf aile, yanlış arkadaşlar çocuğu önce gizli depresyona sonra da uyuşturucuya yönlendiriyor.” Ana hatlarıyla uyuşturucu kullanan bağımlılar ile uyuşturucuya maruz kalabilecek çocuklarımız ve yetişkinlerimiz ile ilgili tehlikeyi sanırım gözünüzün önünden geçirmişsinizdir. Birleşmiş Milletlerin raporunu da okuduktan sonra tehlikenin iyice farkına hep birlikte varalım: Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin (UNODC) 2015 Dünya Raporu (UNODC) aynı gün kamuoyu ile paylaştığı 2015 raporuna göre Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu (INCB), gerekse Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi’nin (EMCDDA) Türkiye ile ilgili görüşleri yorumlandı. Afganistan kaynaklı eroinin İran ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınmasında kullanılan geleneksel Balkan Yolu’nun yerini, giderek Güney Yolu’nun aldığına, bu yolla eroinin İran ve Pakistan’dan deniz ve hava yolu ile Afrika üzerinden kaçakçılığının arttığına dikkat çekildi Ülkemizin ve gençlerimizin uyuşturucu tutsağında olması ve raporlarda yer alan ülkeler arasında başta gelmesi bazı önlemleri almak için geç kaldığımızı gösteriyor. Türkiye’nin artık uyuşturucu ile mücadele uluslararası platformda strateji belgesi var. Arzın engellenmesi için uluslararası ilişkilerde ve diplomasi düzeyinde her türlü önlem alınıyor. Ne yazık ki ülkemizde uyuşturucu kullanma yaşı 10’a inmiş durumda” Raporda, erkeklerin esrar, kokain veya amfetamin kullanma olasılıklarının kadınlara oranla 3 kat daha fazla olduğunu gösteriyor. Bunun yanı sıra kadınların, opioid ya da sakinleştiricileri tıbbi amaçlar dışında kullanılmaya daha eğilimli olduğu belirtiliyor. 2009-2014 yılları arasında en yaygın şekilde üretilen uyuşturucunun esrar olduğu tespit edilirken, 2015’te haşhaş üretimi düşüşe geçti, kokain üretimi ise arttı. Esrar dünya çapında en çok kaçakçılığı yapılan uyuşturucu olma özelliğini sürdürüyor. Bunun yanı sıra, sentetik uyuşturucu ele geçirme operasyonlarında gözle görülür bir artış izleniyor.. Türkiye Batı Asya’dan, Batı ve Orta Avrupa’ya Met- Anfetamin kaçakçılığında transit bir ülke olarak öne çıktığı belirtiliyor. Deniz konteynırlarında ağırlıklı olarak eroin yakaladığı ama kaçakçıların sadece eroin değil Kubar Esrar ve Met -Anfetamin de taşıdığı tespit edildi. Cezaevlerinde en yaygın kullanılan uyuşturucu esrar… Güvenilir olmamakla beraber dünya cezaevlerindeki her 3 mahkumdan birinin cezaevinde en az bir kere madde kullandığı bildiriliyor. Cezaevleri çok büyük bir risk oluşturuyor. Bu nedenle cezaevlerinde her türlü enfeksiyon hastalığı özellikle HIV, Hepatit C ve Tüberküloz atıyor. Bonzai”nin, ABD ve Çin’den Türkiye’ye yasa dışı yollardan sokulduğu etken maddenin ada çayı ve damiana çayı gibi bitki yapraklarına emdirilerek piyasaya sürüldüğü kaydedildi. Özellikle gençlerde bağımlılığı artırmaya yönelik piyasaya sürülen bonzainin hammaddesinin çoğunun, merdiven altlarında ve insan sağlığına zarar verecek şekilde üretildiğine de dikkat çekildi. Uyuşturucuya bağlı doğrudan ölümlerin yaş grupları da detaylı bir şekilde raporda yer aldı. Buna göre 13 yaşında bir kişinin de uyuşturucuda öldüğü kayıtlara geçilirken, ölenlerin 26’sı 15-19, 54’ü 25-29, 25’i 30-34, 27’si 35-39, 26’sı 40-44, 8’i 45-49, 6’sı 50-54, 5’i 55-59, 3’ü 60-64, 2’si 65’ten büyük, 5 kişinin ise yaşı bilinmiyor. Ölenlerin yaş ortalaması önceki yıllarda 35 iken, genç ölümlerinin artması nedeniyle bu yaş 31’e düştü. Ölüm olayı 26 ilde meydana geldi. En yüksek ölüm oranı İstanbul (yüzde 49.6) olarak kayıtlara geçerken bu ili Antalya (yüzde 10.8), Adana (yüzde 7.3) ve Ankara (yüzde 5.6) takip etti. İşte okudunuz.. durum bu kadar ciddi. Her 10 madde kullanıcıdan biri maddeye bağlı hastalıklara maruz kalıyor. 12 milyon kişi damar içi madde kullanıyor. Bunun 1.65 milyonu HIV virüsü ile enfekte.. 6 madde bağımlısından sadece 1’ i tedaviye ulaşabiliyor. Geçtiğimiz yıl Dünya genelinde yaklaşık 200 bin kişi madde nedeniyle can verdi. Türkiye’de uyuşturucu tedavisi gören en küçük bağımlının yaşının 13, en büyük bağımlının yaşının ise 65 Genel olarak eroin kullanıcı sayısı aynı devam ediyor. Kokain kullanımında azalma var. Ama esrar ve reçeteye bağlı Ağrı kesici kullanımlarında artış gözleniyor. Anfetamin ve türevlerinin kullanımı bölgelere göre değişiyor. Tüm dünyada esrar kullanıcılarının tedaviye başvuran sayısında artış var. Esrarın giderek sağlığa daha zararlı türevlerinin piyasaya sürüldüğü düşünülüyor. Her 3 madde kullanıcından biri kadın olduğu halde, tedavi gören kişilerden sadece 5’ te biri kadın… Toplumlar madde bağımlılığının kolay tedavi edilebildiğini zannediyor. Ne yazık ki bunun ömür boyu destek gerektiren uzun soluklu ve sürekli tedavi gerektiren bir kronik hastalık olduğunu bilinmiyor. Bu nedenle algının değiştirilmesi ayrıca özellikle çocuk ve gençlerin madde kullanmaya başlamaması için gayret etmek gerekiyor. Peki bu uyuşturucu kullanan kişiler neden uyuşturucu madde kullanmış? Kendilerince neyi sebep gösteriyor? O na bakalım: 1. Alkol ve madde kullanmaya yatkın kişilik yapısı. Genç, dışlayan, olumsuz aile ve çevre ortamının etkisiyle alkol ve madde alt kültürünün içine düşer. Böylece içinde yaşadığı ortamda bulamadığı kimliği bulur. 2. Genç, endişe, kaygı ve korkuyu giderecek gereksinimlerine doyum sağlayan ortamı bulamazsa bunu alt kültürler içinde aramaya başlar. 3. Genç, endişe, kaygı ve gerçeklerden kaçmak için başka savunma düzenlerini kullanır. 4. Grup içine giren genç, başkalarıyla birlikte olmanın verdiği anlayış, dayanışma, güven, paylaşma duyguları içinde, birbirinden farklı ve çeşitli öğrenme süreçleriyle, farkında olarak ya da olmadan, alkol ve madde alt kültürünün etkisi altına girer. 5. Grupta kalabilmek için, grubun ortak amaçlarını ve kurallarını benimsemeye başlar. 6. Genç, alkol ve madde kullanımını bir saygınlık simgesi olarak görür. 7. İçinde bulunduğu alkol ve madde alt kültürünün etkisi altında, rahatlamak, mutlu olmak amacıyla bunları almaya başlar. 8. Alkol ve madde kullanımıyla aile, ev, iş ilişkileri bozulur. Teselliyi alkol ve maddede arar. Madde bağımlısı olan çocukların aileleri incelendiğinde aile özellikleri nedir ki? Çocuklar madde bağımlısı olabiliyor? : 1.Annenin ya da babanın ya da her ikisinin alkol ve madde bağımlısı olması. 2. Anne babanın ayrı olduğu, boşanmış ya da parçalanmış aileler. 3. Evde annenin ya da babanın egemen olduğu ve diğerinin çok silik kaldığı anne ya da baba merkezli aileler. 4. Anne babanın sürekli olarak çatıştığı, tartıştığı, kavga ettiği aileler. 5. Zengin çevrede yaşayan orta halli aileler. 6. ocuğa ve gence ilgi ve sevgi vereceğine, sadece maddi doyum sağlayan, onların istediğini hemen yerine getiren, cebine bol para koyan, araba alan, her türlü serüvenine göz yuman aileler. Ailelerin yapısını inceleyelim: Sorunlu ya da ideal aile tipleri Bilgili, ilgili: Aile çocuğun ve gencin kimliğine, kişiliğine değer verir. Yaşına, zekasına, becerisine göre ilgi gösterir. Duygularını, düşüncelerini, sorunlarını, anlayışla dinler, paylaşır, çözüm arar. Belirli sınırlar içinde özgür davranmasına, sorumluluk almasına olanak tanır. Başarıları ödüllendirir. Başarısız ve sorumsuz davranışların nedenlerini arar. Gerekirse nedenleri açıklayarak fiziksel olmayan cezalar verir. Sert ve sıkı: Çocuğun ve gencin kimliğine, kişiliğine değer vermez. Hatalı gördükleri davranışlar için hiçbir açıklama yapmadan fiziksel ya da psikolojik cezalandırma yoluna giderler. Çocuk ve genç ‘şımarmasın’, ‘yüz bulmasın’ diye doğru, güzel, davranışlarını ödüllendirmez, görmezlikten gelirler. Özgür davranış-lara olanak tanınmaz. Ya hiç sorum-luluk verilmez ya da gereğinden fazla sorumlulukla çocuk, genç ezilir. Gevşek: Çocuğun, gencin değer sisteminin gelişmesini, oluşmasını engeller. Çocuğun, gencin yaşı, zekası, becerisi dikkate alınmadan ‘hoşgörü’ arkasında, aşırı bilgisiz ve ilgisiz yaklaşım biçimi vardır. Çocuğun, gencin davranışları denetlenmez, engellenmez. Yemek, içmek, okula gitmek, ders çalışmak gibi davranışlar bile ödün verme ya da ödül karşılığı yaptırılır. Çocuğun ve gencin olabildiğince özgür davranış olanağına sahip olmasına karşın sorumluluk alması, taşıması söz konusu değildir. Tutarsız: Çocukta, gençte değer çatışmasına yol açar. Başta anne baba olmak üzere, aile bireyleri çocuğa veya gence farklı davranışlarda bulunurlar. Birinin hoşgörüyle karşıladığı durumu öbürü cezalandırır. Birinin “Evet, olur” dediğine öbürü “Hayır, olmaz” der. Dışlayan, ihmal eden: Çocuğun, gencin kimliğine, kişiliğine değer vermez. Onun için ilgili, güvenli ilişki ve iletişim biçimi sağlayamaz. Bu nedenle onu dışlar, ihmal eder, yok sayar. Genel olarak bilgili ve ilgili aile tipi dışındaki ailelerde çocuğun, gencin değerler sistemi sağlıklı gelişmez. Bilgili, ilgili aile tipi dışında kalan ailelerde gelişen çocukların, gençlerin alkol ve madde bağımlısı olma olasılığı yüksektir. Peki çocuğunun uyuşturucu kullandığını öğrenen anne ve babaların izleyeceği yol ne olmalıdır? : BAĞIMLILIK NEDİR ? . ANNE ve BABALAR İÇİN Genç bir nüfus yapısına sahip olan ülkemizde sigara, alkol ve uyuşturucu maddeleri Madde ile tanışma ve madde kullanım yaşının giderek düştüğü ve 12-17 yaş arası gençlerin risk altında olduğu yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur. Bu bakımdan gençlerin zararlı alışkanlıklardan korunması ve onlara sağlıklı yaşama bilincinin kazandırılmasında en büyük görev eğitim kurumlarına düşmekte, bu bağlamda okul, öğretmen, aile ve toplumun işbirliği daha da önem taşımaktadır. Yaşamının temellerini oluşturma sürecinde gençler, • Güvenli ve mutlu bir yaşam için gerekli davranışları bilmeli, • Bütüncül sağlıkları için gerekli önlemleri alabilmeli, • Bir sorunla karşılaştıklarında çözüm üretebilmelidir. Anne ve Babalar; Uyuşturucu madde kullanan çocuğu ne kadar erken fark eder, ona yardımcı olunsanız bağımlılıktan kurtulma şansı o kadar artar. Erken teşhis için çocuğunuzda şu ölçütlere dikkat ediniz: Bitkinlik, dalgınlık, halsizlik Sinirlilik, saldırganlık, baş dönmesi Gözbebeklerinde büyüme ve sulanma Gözlerde kızarıklık, donuk bakışlar Burun akıntısı, kanama ve kızarıklık Kusma, iştahsızlık, aşırı kilo kaybı, yüz renginin solması Ağızda kuruma, vücutta kaşıntılar Canlılık, enerji artışı, uzun süre uyumama Sebepsiz gülmeler, ağlamalar Sık sık tuvalet ihtiyacı Şiddetli ağrı ve kramplar Duygusal çöküntü ve mutsuzluk Aşırı para harcama Suç işleme eğilimi ve saldırganlık Arkadaş çevresinin değişmesi Aile içi ilişkilerin zayıflaması Yalnız kalmayı tercih etmesi Derslere olan ilgisinin azalması Kendisinin veya evdeki değerli eşyaların nedensiz kaybolması Bunların bazılarını çocuğunuzda gözlemlediyseniz, HEMEN ENDİŞELENMEYİN! Çocuğunuz ya da bir yakınınız uyuşturucu/uyarıcı madde kullanıyor olabilir. Ancak, özellikle dikkat etmeniz gereken konular şunlardır: Paniğe kapılmadan durumu gözlemleyin Uzman bir hekimin bilgisine başvurun, yönlendirmeleri doğrultusunda hareket edin Çocuğunuzun arkadaş çevresini inceleyip, sorunun kaynağını belirlemeye çalışın Çocuğunuza kesinlikle kötü davranmayın, onu suçlamayın, sabırla dinleyin Çocuğunuza daha fazla zaman ayırın ve sevginizi ona gösterin Aile bağlarını gözden geçirip, sorunları giderip güçlendirmeye çalışın, eğer boşanmış çiftlerseniz çocuğunuza destek olmak için bir araya gelin Sosyal ve sportif etkinliklere katılımını teşvik edin Arkadaş seçiminde titiz davranması konusunda yol gösterici olun Söylediklerini ciddiye alın, kastettiği şeyi anladığınızdan emin olun Uyuşturucu Madde kullanan Gençler Üzerinde Yapılan Araştırma Sonuçlarına Göre Madde Kullanma Nedeni Olarak; Merak Arkadaş çevresi Fiziksel ve psikolojik sorunlar Sevgisizlik ve ilgisizlik, parçalanmış aileler Büyüklerine özenti Ailede veya yakın çevrede özdeşleşeceği kimsenin olmaması gibi etkenler sayılabilir. Ayrıca; Uyuşturucu kullanan gençlerin ailelerindeki benzer bazı özellikler dikkate değerdir; 1-Parçalanmış boşanmış aileler 2-Anne ve babadan birinin kaybı 3- Aile içinde madde bağımlısı bireylerin bulunması 4- Aile içi iletişim eksikliği 5- Baskıcı ve ilgisiz aile ortamı 6- Aile içinde gencin model alabileceği birey/bireylerin bulunmaması BAĞIMLILIKTA GENCE NASIL YAKLAŞMALI? • Önyargılarınızdan sıyrılın • Kişi maddenin etkisindeyse konuşma girişiminde bulunmayın • Konuşmaya hazır ve sakin olduğunuzda konuyu açın • Etiketlemeler kullanmayın Kendinizi onun yerine koyun, düşünce ve duygularını anlamaya çalışın • Öğüt vermeyin AİLEYE ÖNERİLER: 1-“Benim çocuğum asla yapmaz” demeyin. 2- Çocuğunuzun okulunu, okula giriş çıkış saatlerini, okulla ev arasındaki sürenin ne kadar olduğunu bilin ve takibini iyi yapın. 3- Özel eşyalarını özellikle cep telefonunu karıştırmayın, ancak cep telefonu ile kiminle konuştuğundan ve mesajlaştığından emin olun. 4-Çocuklarınızın kullandığı kelimelere dikkat edin. Örnek : chat, nick name, dalga dümen vs. 5-Çocuklarınıza her zaman sarılın ve sevginizi gösterebilen bir ebeveyn olun. 6- Evde bilgisayar ve internet kullanımının kurallarını en baştan koyun ve bu konuda kararlı olun. Kuralların uygulanması kuralların iyi anlatılması ile doğru orantılıdır. 7- Çocuğunuzun alkol kullanımı konusunda hoşgörülü olmayın. Hoşgörülü olmak demek madde kullanımı kapısını aralamak demektir. 8-Bağımlı bir çocuk sahibi olmamak için önce kendi bağımlılıklarınızın farkına varın ve onları ortadan kaldırmak için elinizden geleni yapın. Örnek : sigarayı bırakın. 9-Aile ortamınızda bir boşanma söz konusu ise böyle bir durumda sadece eşinizden boşanın, anne ve babalıktan boşanmayın. 10-Çocuklarınızı koşulsuz sevgiyle sevdiğinizi hissettirin. Unutmayın ki yarının geleceği olan çocuklarımız geleceğimizin teminatıdır ve bizim çocuklarımızdır. ÇOCUKLARIMIZDA AŞAĞIDA Kİ DEĞİŞİKLİKLERİ GÖZLEMLEDİĞİNİZDE MUTLAKA UYUŞTURUCU MADDE KULLANDIĞINDAN ŞÜPHE EDİN: Keyif durumunda ani ve düzenli olarak değişiklikler meydana gelmesi. Bilinçlilik düzeyinde değişiklik. Her zaman olmayan şekilde uykulu ve sersem olması. Vücudunda, giysilerinde veya ev içinde alışılmışın dışında kokular, lekeler ve işaretler görülmesi. Boş veya yarım yapıştırıcı ve çakmak gazı tüpleri, üstüpü gibi tiner kullanmaya esnasında kullanılan bezlerin bulunması. Okul başarısında değişimler; özellikle notlarda düşme ve verilen ödevleri tamamlamada motivasyon eksikliği, okuldaki aktivitelere katılmama veya okula düzenli gitmeme. Uyuma alışkanlıklarındaki değişimler (çok ya da az uyuma). Evden para ve başka eşyaların kaybolması. Artan ya da azalan iştah ve kişisel bakım. Davranış veya ruh halindeki belirgin değişiklikler, asabiyet hali, agresiflik, kuralları önemsememe, ani moral değişiklikleri, depresyon ve intihar düşünceleri. Alışılmışın dışında saldırganlaşması. Sosyal aktivitelere katılma miktarında düşüş, hobilerine daha az zaman ayırma. Spora karşı ilgisini kaybetmesi. Gittikçe daha çok yalan söylemesi ve başka kaçamak hareketler. Anormal davranışları olan bir arkadaş grubuna dahil olma, çetelere dahil olma, yasal problemler yaşama. Ancak bu belirtilerden biri veya birkaçının bile bir arada görülmesi kesinlikle çocuğun madde kullanıyor olması anlamına gelmez. Bunlardan sadece şüpheli bir durum olduğunu ve neler yapılabileceğinin araştırması gerektiği sonucu çıkmalı. Öncelikle anne-baba endişelerini çocukla samimi bir şekilde konuşmayı denemeli. ÇOCUKLARININ UYUŞTURUCU KULLANMAKTAN ŞÜPHE EDEN AİLELER NASIL BİR YAKLAŞIM İÇİNDE BULUNMALIDIR: Erken teşhis ve tedavi: Eğer çocuğunuzda bu tür problemler varsa, erken teşhis ve tedaviyle onun bağımlı olma riski azaltılabilir. İlgili ebeveyn olmak: Ebeveynlerin çocuklarının hayatlarına dahil olmaları, onların akademik ve davranışsal sorunlarını azaltırken, aynı zamanda da çocuklarının arkadaşlarını ve onların ebeveynlerini tanımalarına fırsat tanıyor. Açık ve dürüst iletişimi destekleme: Ebeveynler için hassas nokta; açık, tutarlı ve otoriter olmakla, gerçekleri açıklamak arasındaki dengeyi iyi ayarlamak olmalıdır. Emin olmadan gereksiz yere çocuklarınızı suçlamayın.Eğer çocuğunuzu suçlamaz ve kendiliğinden anlatmasını beklerseniz, kısa bir süre içinde size gerçekleri anlatacaktır. Oluşan yan hastalıklar: Kişilerde bağımlılığa genetik bir yatkınlık olabileceği gibi kaygı bozuklukları, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, depresyon ve şizofreni gibi hastalıklar madde bağımlılığı için risk oluştururlar. Bunlardan oluşabilecek herhangi bir rahatsızlık ya da karmaşada çocuklar, acılarını dindirmek için madde kullanarak kendi kendilerini tedavi etmeye yönleniyorlar. Kendi iyiliğiniz için ihtiyacınız olan ek yardımı alın: Hepimiz madde bağımlılığının ciddi sosyal ve kişisel etkilerinden nasibimizi alıyoruz. Bu sorun, kişilerin kendi kendilerine çözebilecekleri bir konu değildir. Bağımlılık uzmanlarına başvurmaktan ve gereken yardımı almaktan kaçınılmamalı. UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞINA SON VERMEK KOLAY MIDIR? UZMAN YARDIMI GEREKİR Mİ? Evet mutlaka tedavi için bağımlılık konusunda uzmanlaşmış bir psikiyatrist yardımı almak gerekir. Buna rağmen tedavi süresi zor ve yoğun bir uğraş gerektirir. Ailenin tedaviye katılması bu zor süreci kolaylaştırır. ÇOCUĞUNUZUN UYUŞTURUCU KULLANIMINDAN DOLAYI ZEHİRLENDİĞİNDEN ŞÜPHE EDİYORSANIR NE YAPMALISINIZ? Zehirlenmeye yol açan maddeler 3'e ayrılıyor: Süpertoksik maddeler, fazla toksik maddeler ve az toksik maddeler Bu gruplar içinde ölüme neden olan sınıfların süpertoksik ve toksik maddeler sınıfı olduğunu bilmemiz gerekiyor. Süpertoksik sınıfta yer alan çakmak gazının içeriğinde alifalifatik hidrokarbon adı verilen uçucu madde bulunuyor ve bu madde zehirlenmeye yol açıyor. Hidrokarbon zehirlenmelerinde başlıca etki akciğerler üzerine. En sık görülen yan etkisi akciğer iltihabı. Zehirlenmenin tanısında göğüs filminin yardımı olacağını belirten Büget, "İlk 6 ile 18 saatte yüzde 90 pnömoni yani akciğer iltihabı filmle tespit edilebilir. İlk 2 saatte eğer fazla miktarda madde alındı ise filmlerde görülebilir. Tam kan sayımı ve tam idrar tahlili, ikincil gelişen infeksiyonların ayırt edilmesinde faydalıdır. Ayrıca, kan gazı takibi de yapılmalıdır Çocuklarımızı uyuşturucu ağına Sosyo-kültürel etkenler, anne-baba ilgisizliği ve kendini kanıtlama ihtiyacı gibi nedenler iter. Uyuşturucu bağımlılık ekonomik güçleri ne olursa olsun genellikle parçalanmış aileler ile çocuklarına ya da bireylerine ilgisiz ailelerde daha fazla görüldüğü vakıalarla tespit edilmiştir. Gençler arasında kullanımın yaygınlaşmasına neden olarak, kolay etki altında kalmaları, aileleri ile sorunları olması, özenti, kötü arkadaş çevresi ve sorunlarla baş edememe gösteriliyor. Madde kullanımının erkekler arasında daha yaygın olduğu görülürken, madde kullanan kadınlar genellikle esrar, hap, eroin, kokain ve ecstasy, sosyoekonomik düzeyi yüksek olanlar ise kokain kullanıyor. Uçucu maddeleri kullananların çoğunun ilkokulu dahi bitirmedikleri görülürken, madde kullanıcıları arasında her eğitim düzeyine rastlanıyor. Madde kullanan kişiler genellikle çalışmıyor, çalışanlar ise serbest meslek, pazarcılık, işportacılık yapıyor. Kadınlar, genellikle hayat kadınlığı, erkekler ise “hırsızlık, yankesicilik, torbacılık veya satıcılık” gibi suçlar işliyor. Uyuşturucunun parası, aileden veya kız arkadaştan da temin ediliyor. Kullanıcılar aile ilişkilerini mesafeli, kötü ve bozuk olarak tanımlıyor. Ailelerin başlangıçta madde kullanan yakınlarına destek olduğu, ancak düzelme görmedikleri zaman “ölse de kurtulsak” dedikleri belirtiliyor. Polise göre ise bazı aileler, sosyal destek sağlamak yerine öyle bir çocukları yokmuş gibi davranıyor. Sağlık çalışanı, arkadaş ve barmen gibi kişiler de, ailelerin madde kullanan çocuklarına baskı yaptığını, ancak iletişim kurmadıklarını ifade ediyorlar. Özellikle kızların eve kapatıldığı, ancak bir süre sonra kaçıp tekrar madde kullandıkları gözlenmektedir. Madde kullananların genellikle boşanmış ailelerden geldiği, anne babanın ilgilenmediği ve sosyal destek sağlamadıkları kullanıcılar ifade etmektedir. Sağlık çalışanlarına göre ise aileler, madde kullanan çocuklarına “tedavi olsun kurtulalım” gözüyle bakıyor, ancak onlarla ilgilenmiyor. Uyuşturucu maddeler kendi aralarında şifreli anlaşma diline kadar dönüşmüştür. Bağımlılar arasında yaygın olarak kullanılan esrar, “ot, gubar, papatya, nane, kına, derman, ilaç, siyah, esvet, sır, cam macunu, afgan, lübnan, sarıkız, kalo, cigaralık, sarma, çiçek sündüz, mal” gibi isimlerle anılıyor. Bir başka uyuşturucu eroin için ise “eyç, beyaz, beyaz peynir, mal, kız, cevher, kar ve takla” tabirleri kullanılıyor. Hap Bağımlıları, uyuşturucu haplara da “roş 1 ve roş 2, papik, aspirin, bomba” adlarını veriyor. Uçucu Madde bağımlıları ailelerinden ayrı, inşaatlarda, tarlalarda, boş yerlerde kalan kişilerin yaygın kullandığı uçucu maddelerden bali ve tiner de “tiner, timsiner, bali balko veya bamsari” olarak adlandırılıyor. Belli sosyo ekonomik düzeydeki kişilerin kullandığı kokaine de “pırlanta, beyaz ten ve pudra” diye anılıyor. Ayrıca elle burnun gösterilmesi de kokain anlamına geliyor. Günümüzde keyif verici olarak kullanılan maddelerin hemen hepsi başlangıçta tıpsal Tedavi (iyileştirme) amacıyla kullanılmıştır . Zamanla esas kullanım amacından saptırılan uyuşturucu maddelerin insan sağlığı üzerinde sayısız olumsuz etkileri olmaktadır. İnsanı bağımlı haie getirerek en büyük zararı veren uyuşturucu maddeler fiziksel ve de sinirsel bir çok rahatsızlığın da kaynağı olabilmektedir Peki bir kişinin uyuşturucu kullandığını nasıl bilebiliriz ona bakalım. Uyuşturucu madde kullananlarda görülen belirtiler: Fiziksel belirtiler: Kol bölgelerindeki dövmeye benzeyen mor ve de kara iğne yerleri Damarlar üzerinde yada damarların satha yaklaştığı yerlerde su toplamasını andıran Enfeksiyonlar: Kaşıntı varmış gibi bedeni sık aralıklarla kaşıma eğilimi Göz altlarında bariz C°de morluk ve de çöküklük Aşırı kilo zayii ve iştahsızlık Psikolojik belirtiler: Alaka eksikliği isteklerde sık değişiklik kararsızlığın ağır basması İçine kapanıklık ,aşırı alınganlık Herkesten kaçıp Daima yalnız kalma isteği Ani ve de ivedi duygusal değişimler Karamsar ve de depresyon eğilimli bir karakter yapısı Davranışsal Belirtiler: Aile ve yakınlardan uzaklaşma bir müddet sonra iyice kopma Çok sık aralıklarla arkadaş değiştirme Yalan söyleme ve hırsızlık yapmanın daimi hale gelmesi Maddi gelir ile gider arasındaki farkın büyük miktarda olması Belirli aralıklarla gözden kaybolmadır . e . Madde Bağımlılığının Türlerine Bağlı Oluşan Etkiler (1) Afyon Kullanımının Afyonun kullanımından haz alınsa dahi bu keyif dönemi çok kısa zaman ve insan üzerinde şu belirtiler meydana gelir . Mide bulantısı,Baş dönmesi, Beden renginin solması, Kalp ve solunum yavaşlaması, Sıkı ve ağır seyreden bağırsak rahatsızlıkları, İrade kaybı (2) Morfin Kullanımının belirtileri Aşırı uykusuzluk, Aşırı sinirlilik hali, Ellerde gözle görülen titremeler , Göz bebeklerinde küçülme, Hafıza (memory) da zayıflama, Karar verme gücünde azalma (3) Eroin Kullanımının belirtiler Şiddetli kas ağrıları, Kramplar , Aşırı uykusuzluk, Gözlerde yaşarma ve burun akıntıları, İshal (diyare) durumu . (4) Barbitürat Kullanımının Belirtileri Afyon kullanımı ile meydana gelen etkilerin birçoğu barbitürat kullanımında da görülür, Alınmadığı vakit belirtiler afyonunkinden çok daha güçlüdür . (5) Trankilizan Kullanımının Belirtileri Aşırı bitkinlik ve daima uyku hali, Deride meydana gelen Eczama (egzama) lar, Kan değerlerindeki anormallikler , Çoğu vakit yaşanan İrade zayii (6) Uçucu Çözücü (Bally, uhu v.b.) Kullanımın Belirtileri Akciğer, karaciğer ve böbrek rahatsızlıkları, Beden hareketlerinde ahenk bozukluğu, Dil dolaşmaları , Daima öksürük, Burun kanamaları, Aşırı kilo zayii (7) Kokain Kullanımının Belirtileri Aşırı kan basıncı ve solunum sayısında artış , Sık bulantı ve kusma, Sık sık nezle durumu , Burun deliklerini ayıran bölmelerde delinmeler , faaliyetlerde gözle görülebilir bir gerileme, İktidarsızlık, Erken bunama 8) Amfetamin Kullanımının Belirtileri Konuşma bozuklukları, Şiddetli baş ağrısı ve mide bulantıları, Görme bozuklukları , Kardiovasküler anormallikler , Halüsinasyon görme durumları (9) Ecstasy Kullanımının Belirtileri Kalp rahatsızlıkları ve yüksek Tansiyon(hipertansiyon) , Panik atak sendromları, Ciddi depresyon rahatsızlıkları, Uyku bozukluları ve halüsinasyonlar . (10) Crack Kullanımının Belirtileri Adale ve kas ağrıları, Aşırı yorgunluk ve çöküntü hali, Nefes darlığı , Akciğer travmaları ve kanamalı göğüs rahatsızlıkları (11) Toz Esrar Kullanımının Belirtileri Duyu organlarında fonksiyonlarında bozulmalar, Beden biçiminde bozulmalar , Duygu donuklukları , Sık bayılmalar . (12) LSD (Lysergic Acid Diethylamide) Kullanımının Belirtileri Yüksek kaygı seviyesi , Aklını kaybetme düşüncesinin takıntı haline gelmesi, Kendine ve çevreye yabancılaşma , Göz bebeklerinde büyüme, Aşırı titreme ve beden koordinasyonunda bozukluklar , Vakit vakit halüsinasyon görme (13) PCP kullanımının Belirtileri Asli yaşamla ilişkinin tamamen kesilmesi , Aşırı kayıtsızlık ve ilgisizlik , Kendini anlatım de güçlük , Ölüm düşüncesinin takıntı haline gelmesi Uyuşturucu Maddeleri; 1 - Merkezi Sinir Sistemini Yavaşlatan 2 - Merkezi Sinir Sistemini Uyaran 2 - Merkezi Sinir Sistemi Faaliyetlerini Bozan maddeler olarak üç bölümde inceleriz. 1- Merkezi Sinir Sistemini Yavaşlatanlar : Bu tür uyuşturucu maddeler merkezi sinir sistemini etkileyerek davranışların yavaşlamasına yada gecikmesine sebep olur . Merkezi sinir sistemini yavaşlatan natural uyuşturucular şunlardır; (OPİYATLAR (EROİN, AFYON, MORFİN, KODEİN VB.) 2 Merkezi Sinir Sistemini Uyaranlar : Uyarıcılar merkezi sinir sisteminin aktivitesini hızlandırır . Sentetik olarak üretildiği gibi natürel olarak da bulunmaktadır . Tabiatta natürel olarak bulunan ve en çok malum çeşitleri "epinephrine" ve "kafein"dir . Kafein; kahve, çay, çikolata, hafif içkilerde ve aspirin gibi ilaçlarda mevcuttur . Diğer Natürel uyarıcıların başında ise nikotin gelir . Epinephrine ve kokain natürel olarak koka yaprağında bulunur . En çok malum sentetik uyuştucular ise amfefaminlerdir . Fizyolojik ve sinirsel bağımlılık meydana getirirler . Bu yüzden kullanılan dozun zamanla artırılması gerekmektedir . (COCA BİTKİSİ, KOKAİN, AMFETAMİNLER, ECTASY, CAPTAGON, MDA, MDE, MBDB, DOB, CRACK V.B) 3- Merkezi sinir sistemini bozanlar Merkezi sinir sistemini uyararak kişinin ruhsal durumunun değişmesine sebep oluşan ve halüsinasyonlar meydana getiren uyuşturucu maddelerdir . Halüsinojen etki yaratan narkotik maddeler tabiatta bazı bitlilerde natürel olarak bulunur .Ayrıca laboratuarlarda sentetik olarak elde edilebilir . Natürel olarak bulunanlara kenevir ve türevleri sentetik olanlara ise Lysergic Acid Diethylamide (LSD) misal verilebilir . (MARİHUANA, HİNT KENEVİRİ, MESKALİN, PLAKA ESRAR, LİKİT ESRAR, LSD, PCP, VB.) ŞİMDİ TÜM BU UYUŞTURUCU VE KEYİF VERİCİ MADDELERİ VE ZARARLARINI TEK TEK İNCELEYELİM : SİGARA VE TÜTÜN : Tütün dünyada en yaygın kullanılan bağımlılık yapıcı maddedir. Tütün kullanımını bırakanların %70'i ilk üç ayda tekrar kullanmaya başlamaktadır. Bu oran bize tütünün güçlü bir bağımlılık yapıcı madde olduğunu göstermektedir. Tütün yandığında kül dışında üç önemli bileşenden oluşur: 1. Katran (birçok kanser yapıcı madde içerir) 2. Nikotin (uyarıcı bir maddedir) 3. Karbon monoksit. Sigara dünyada meydana gelen ölüm nedenlerinin başında yer almaktadır ve giderek ölüm nedenleri arasında ilk sıraya yerleşme eğilimindedir. Bu nedenle ülkeler sigara kullanımını kısıtlama ya da yasaklama eğilimindedir. Sigaranın bağımlılık dışında çok belirgin hastalıklara da yol açtığı gösterilmiştir. Sigara ile ilişkisi olduğu gösterilen hastalıklar aşağıda belirtilmiştir : Kalp damarlarında tıkanıklık. Kalp hastalıklarının %30’unda sigaranın etken olduğu gösterilmiştir. Bronşların daralması ile giden akciğer rahatsızlıkları, Beyin damarlarında tıkanma ve buna bağlı felçler, Bacak ve ayak damarlarında tıkanma, Akciğer kanseri, Mesane kanseri görülme oranında artma, Boğaz ve ağız kanseri, Gebelikte sigara ya da tütün kullanımı erken doğuma, bebek ölümüne ve düşük doğum ağırlığına neden olmaktadır. Akciğer kanserlerinin %80-90’ı tütün kullananlarda görülür. Akciğer kanseri daha çok katran ile ilişkilidir. Tütün içenlerde mesane kanseri görülme oranı kullanmayanlara göre iki kat daha yüksektir. ALKOL : Alkol çok yaygın olarak kullanılan yasal bir maddedir. Bağımlılık yapıcı etkisi yüksektir. Ancak alkol yasal bir madde olduğu için insanlar bu maddeyi kullanmaktan genelde çekinmemektedir. Çeşitli alkol türleri satılmaktadır. Genellikle halk arasında alkolün cinsleri arasında bir sınıflandırmaya gidilmektedir. Halbuki, her cins alkollü içkinin içinde alkol bulunmakla birlikte, miktarı değişkenlik gösterir. Bu nedenle “standart içki” adı verilen terim oluşturulmuştur. Örneğin bir standart içkinin eşit olduğu alkol cins ve miktarları şunlardır: Bir büyük bardak bira, bir tek kadeh, cin, votka, viski ya da bir kadeh şarap. Bu miktarlardaki içkilerin içerdiği alkol miktarı eşittir. Belirli bir düzeyin üstünde alkol kullanımı kişiye sosyal ve bedensel zararlar verir. Yarattığı en önemli ruhsal sorunlardan birisi bağımlılıktır. Erkekler için haftada 21, kadınlar için haftada 14 standart içkiden fazla kullanılan alkol kişi için ruhsal ve fiziksel açıdan riskli bir kullanımı işaret eder. Alkol kullanımı hakkında ciddi yanlış inançlar vardır. Örneğin alkolün uykuyu getirdiğine inanılır. Halbuki alkol yarattığı gevşekliğin etkisiyle kişiye uyku verebilir. Aslında alkol insanın uyku düzenini ve kalitesi bozar. Yine alkolün cinsel gücü artırdığına ilişkin bir yanlış inanç vardır. Alkol kişi üstündeki sosyal baskıları kaldırdığı için cinsel olarak bir rahatlama verebilir. Aslında alkolün cinsel güç üstüne olumsuz etkisi vardır. Alkolün bedene verdiği zararlar aşağıda belirtilmiştir: Mide barsak sorunları, Yutak borusu hastalıkları, Gastrit, Ülser, Pankreas iltihabı, Karaciğerde yağlanma ve büyüme, Hepatit, Siroz, Koma, Beslenme bozuklukları (vitamin eksiklikleri), Kansızlık, Bağışıklık sisteminin baskılanması, Sinir sistemi hastalıkları, Ellerde ayaklarda uyuşma, karıncalanma ve sonunda felç, Bunama görülür. ESRAR : Yasadışı maddeler arasında en sık kullanılan madde esrardır. İstanbul liselerinde yapılan bir araştırmada gençlerin %5.2’sinin hayatlarında en az bir kez esrar kullandığı belirlenmiştir. Esrar hint kenevirinden elde edilir. Ot parçaları veya kahverengi, preslenmiş kalıplar halinde satılır. Sigara gibi sarılarak ve sigara tütüne karıştırılarak içilir. Kullanıcılar arasında “joint” ,“ot” ya da “marihuana” adı ile anılır. Bazen dumanını iç eçekme yoluyla da kullanılır. Buna “kova” adı verilir. İçildikten sonra gevşeme, konuşkanlık kendini iyi hissetme, müzik ve renk algısında artma gelişir. Esrar alındığı zaman yağ dokusunda birikir. Bunun sonucu esrar alındıktan bir hafta sonra bile, etkin maddenin %50’si hala bedende bulunmaktadır. Esrar kullanımını takiben kişinin refleksleri bozulur, araba kullanamaz, dikkat gerektirecek işleri yapamaz. Eğer bu tür işler yapılmaya kalkışılırsa ciddi sorunlara neden olabilir. Esrarın bellek üstüne etkisi çok fazladır. Unutkanlıklara yol açar. Kişinin düşünme ve öğrenme yetisini azaltır. Refleksler ve koordinasyonu bozar. Kişinin sorun çözme yetisini bozar. Erkek ve kadın üreme sistemlerine etkisi olduğu bilinmektedir. Örneğin esrar alındıktan hemen sonra testosteron adı verilen erkeklik hormonunu %25-35 oranında azaldığı saptanmıştır. Sigara ile karşılaştırıldığında beş kat daha fazla akciğer kanserine neden olduğu bazı araştırmacılar tarafından gösterilmiştir. Uzun süre kullanımı ile bronşit ve akciğer kanseri gibi solunum yolları hastalıklarına yol açabilir. Esrar kullananlarda kuşkuculuğun hakim olduğu psikoz adı verilen bir tıbbi tablo gelişebilir. Esrar kullananlarda, kullanmayanlara göre şizofreni görülme riski 7 kat daha fazladır. Genellikle bağımlılık yapıcı bir madde olarak kabul edilmez. Ancak esrar da bağımlılık yapar. Esrar bir geçiş maddesidir. Esrar kullanan kişi ileride diğer maddelere alışabilir ve onları kullanmaya başlayabilir. Dünyada sadece Hollanda’da yasaldır ve kontrollü olarak satılır. Hollanda’nın esrarı serbest bırakmasının nedeni, zararsız olması değil, ülkesinde esrar kullanım oranları yüksek olduğu için satışını eroin, kokain gibi daha tehlikeli maddeler aynı ortamda yapılmasını engellemek ve gençliğini korumak içindir. UÇUCU VE YAPIŞTIRICI MADDELER : Uçucu maddeler kolaylıkla bulunabilir. Çünkü bu maddelerin satılması yasaldır. Ucuz olması nedeni ile de kullanımı yaygındır. Kimyasalların farklı bir gurubunu oluştururlar ve psikoaktif buharlar çıkarırlar. Bunlar modern uçak yapıştırıcıları, aerosoller, çakmak gazı ve kuru temizleme sıvısı yaygın kullanılan ürünlerdir. Bu kimyasallar MSN üzerine depresan etki yaparlar. Koklayanlar kalp, beyin hasarına uğrar ve özellikle halojenli solventlerin koklanması ölüm riski taşır. Koklama kimyasalları arasında en sık kullanılan ve karşılaşılan, çözücüsü toluen olan yapıştırıcılardır. Ülkemizde çakmak gazıyla ilk ölüm haberi 12 Kasım'da İstanbul’dan geldi. Pendik’te çakmak gazı koklayan 14 yaşındaki Hakan Ü. yaşamını yitirdi. Ülker'in arkadaşının, "Rüya görmek için poşete doldurduğumuz çakmak gazını içimize çekiyorduk. Gazı içine çeken bayılarak rüya görüyordu. Ayıltmak için bir birimizi tokatlıyorduk. Ancak Hakan ayılmadı. Biz de korkup kaçtık." dediği öğrenildi. 13 Kasım’da ise Tekirdağ’da 10 genç, gazın patlaması sonucu yaralandı. Boş bir binada meydana gelen patlamaya yönelik soruşturmada, olay yerinde çok sayıda çakmak ile çakmaklara gaz doldurulmasında kullanılan tüp ele geçirildi. Söz konusu kişiler poşetlere doldurdukları likit çakmak gazını kokladığı sırada mekana yayılan gaz çakmakla alev aldı ve gençler yaralandı. Son olay 28 Kasım'da meydana geldi. Bursa’da oturan 10’uncu sınıf öğrencisi Büşra Peksert (14), kız arkadaşına ders çalışmaya gitti. Gece 23.00 sıralarında babası tarafından alınarak evine giden Büşra dün sabah yatağında cansız bulundu. Ailenin ihbarı üzerine gelen polis, Büşra’nın gittiği arkadaşının evinde de inceleme yaptı. Evde bulunan içersindeki gaz olmayan çakmak, gazın içerisinde boşaltıldığı sanılan poşet ve bilgisayarlara polis el koydu. Yaygın olarak kullanılan uçucu maddeler aşağıda belirtilmiştir: Ev ve endüstri ile ilgili uçucular: Yapıştırıcı, çamaşır suyu, saç boyası, tırnak cilası, aseton, duvar boyası, tiner, ayakkabı boyası, tüpgaz, çakmak gazı, saç spreyi, deodorant, oda spreyi. Sanat/ofis malzemeleri: Daksil, işaretleyici, kalem ve boyalar. Tıbbi uçucular: Nitröz oksit, helyum ve oksijen gibi anestetik gazlar, eter, kloroform, astma inhalanları, nitrit içeren kalp ilaçları. Tıbbi olmayan amaçlarla kullanılan gazlar: Benzin, propan, bütan, antifriz, akü asidi, tutuşturucu sıvılar, gülme gazları. Sokakta yaşayan çocuklar arasında en sık kullanılan uçucu maddeler ise şunlardır: -Tiner -Bali ve benzeri yapıştırıcılar -Tüpgaz, benzin vb Beyin üstüne doğrudan toksik etki yaptığı için oldukça zararlıdır. Bellek, öğrenme ve muhakeme yetisini bozar. Bağımlılık potansiyelleri de yüksektir. Uçucu madde koklayanlarda ani ölümler sıklıkla meydana gelir. Ani ölümler beyin ve kalp üstüne olan etkilerinden dolayı ortaya çıkar. Tiner ve yapıştırıcılar farklı oranlarda olmakla birlikte Toluen adı verilen bir kimyasal madde içerir. Toluen oldukça toksik bir madde olup, zehirlenmeye ve bedensel zararlara yol açar. Tolerans hızla gelişir ve bağımlılık potansiyeli orta ile yüksek arasındadır. Tiner bir kumaşa emdirilir ve oradan koklanarak kullanılır. Bali gibi yapıştırıcılar ise, genellikle torba içine konarak buharının içe çekilmesi yoluyla kullanılır. Uçucu madde kullanımı 1950’lerden beri dünyada çocuk ve ergenlerde görülen bir madde kullanımınıdır. Uçucu madde kullanımı daha çok azınlıklar, düşük sosyoekonomik sınıflar, parçalanmış aile çocuklarında göze çarpmaktadır. Uçucu kullanım sıklığı değişik ülkelere göre farklılık göstermektedir. Genellikle 6-16 yaş grubunda daha yaygın olmakla birlikte, 20-30 yaş grubunda da uçucu madde kullanan kişilere rastlanmaktadır. Yaklaşık 29 ülkede yürütülen bir çalışmaya göre yaşam boyu en az bir kez uçucu madde kullanımı Hırvatistan’da %14, Danimarka’da %7, Finlandiya’da %5, İtalya’da %9, Polonya’da %11, İsveç’te %14, Litvanya’da %15, Fransa’da %6, Yunanistan’da %8, A.B.D’de %20, İngiltere’de %18 olarak saptanmıştır. Brezilya’da düşük sosyoekonomik düzeyde olan öğrencilerin %24’ünün uçucu madde kullandıkları belirtilmiştir. A.B.D’de ise öğrencilerin %15.2’sinin uçucu madde kullandığı saptanmıştır. Türkiye’de ilk ve orta öğretim öğrencilerinde madde kullanım yaygınlığını amaçlayan araştırma bulgularına göre ilköğretim öğrencileri arasında yaşam boyu en az bir kez uçucu madde kullanımı %3.2, ortaöğretim öğrencilerinde %5.2’dir. Bir çocuk koruma merkezinde barınan çocukların %47.4’ünün madde kullandığı, %45.6’sının tercih maddesinin tiner, %1.8’inin tercih maddesinin yapıştırıcı olduğu saptanmıştır. İstanbul’da sokakta yaşayan çocuklar üzerinde yapılan bir araştırmada ise, çocukların %30’unun tiner ve yapıştırıcı kullandığı saptanmıştır. Uçucu maddeler etkilerini daha çok içerdikleri Toluen maddesinin etkilerinden alırlar. Ancak farklı uçucularda farklı katkı maddelerinin de olduğu göz önüne alınmalıdır. Tolerans gelişimi de maddenin etkisini farklılaştırmaktadır. Uçucu maddeler hızla başlayan ve hızla geçen bir iyilik haline neden olurlar. Uçucuların etkisi alkol ve sedatif ilaçların etkilerine benzer. Uçucu koklamanın etkileri kullanılan doza göre farklılıklar gösterir: • Düşük doz: Neşelenme, kendini iyi hissetme ve uyarıcı etkiler • Orta doz: Konfüzyon (şaşkınlık), algılama bozukluğu, hallüsinasyonlar, hezeyanlar, agresif ve tehlikeli davranışlar. • Yüksek doz: Merkezi Sinir Sisteminin baskılanması, denge bozukluğu, konuşma bozukluğu, dalgınlık ve nöbetler. Kullanım süresine göre de uçucu madde etkileri farklılık gösterir. Uçucu maddelerin sık görülen diğer fiziksel etkileri şunlardır: Çarpıntı, Solunum güçlüğü, Baş dönmesi, Baş ve karın ağrısı,Kas zayıflığı, Bulantı ve burun kanaması, Dışkı ve idrarı tutmakta güçlük Uçucu maddeler çok farklı vücut sistemlerini etkilediği gösterilmiştir. Bu maddelerin etkilediği organlar ve ortaya çıkan sonuçlar şunlardır: Beyin Korteks bölgesi: Zihinsel yetersizlikler, bozulmuş yargılama yetisi (suça eğilim ve saldırgan davranışlar artar), Beyincik: Hareketlerin yavaşlaması, denge bozukluğu ya da sakarlık, Beyin hippocampus bölgesi: Hafıza bozukluğu ve yeni bir şey öğrenememe, Dolaşım sistemi: Çarpıntı, Karaciğer: Karaciğer hasarı, Böbrek: Böbrek yetmezliği Uçucu madde kullanılması sonucu ölüm ortaya çıkabilir. Ölüm için 6 mekanizma düşünülmektedir: Yutulan maddeye bağlı oksijensiz kalma, Vagal İnhibisyon, Solunumun baskılanması, Kalp ritm bozukluğu, Kazalar ve yaralanmalar, İntihar Uçucu maddelere bağımlılık yüksek düzeyde olmaktadır. Bağımlılığın en önemli kriterlerinden birisi olan tolerans gelişimi (giderek artan miktarlarda madde kullanımı) çok kolay ve hızlı olmaktadır. Uçucu maddeler klinik açıdan önemli sayılabilecek yoksunluk belirtilerine neden olmazlar. Uzun süre kullananlarda bile yoksunluk belirtileri oldukça hafiftir. Yoksunluk belirtileri arasında uyku bozuklukları, çarpıntı, yönelim bozukluğu, aşırı sinirlilik, huzursuzluk, terleme, bulantı, kusma görülebilir. Saldırgan ve tehlikeli davranışlar uçucu madde kullanalar arasında sık olarak gözlenir. Uçucu maddelerin sadece sokakta yaşayan çocuklar arasında kullanıldığı düşüncesi yanlıştır. Bu maddeler artık her yaşta ve sosyoekonomik düzeyde kullanılan bir madde Çakmak gazı kullanımının diğer uçucu madde bağımlılıklarından tek farkı ani ölüme neden olma olasılığının çok daha yüksek olmasıdır. Bağımlılık oluşturma ve uzun süreli etkiler bakımından diğerleri ile arasında bir fark yoktur. Bazı uçucu maddeler kalbin daha hızlı atmasına neden olabilir. Kişi bir nevi uçucu madde olan bütan gazı solursa ciddi sorun olabilir.Sigara yakmada kullanılan çakmaklarda ve bunların yedek tüplerinde bulunan bütan gazı, sinir sisteminden kalbe iletiler taşıyan noradrenalin isimli bir kimyasala karşı aşırı derecede duyarlı yapar. Örneğin herhangi birşeyin aniden sizi korkutması gibi stresli, gergin bir durumda olduğunuzda bu kimyasal yani noradrenalin, kalbin daha hızlı atmasına neden olur. Eğer kalp, noradrenaline karşı aşırı duyarlı hale gelirse geçireceği normal bir sarsılmada geçici olarak ritmini yitirir ve bedene kan pompalamaya ara verebilir. Uçucu madde kullanan bazı kişiler bu şekilde ölürler. Bunun yanında uçucu maddelerle solunan gazlar, akciğerlerde ve beyinde oksijenin yerini aldığında nefessiz kalınarak ölüme de yol açabilir. Uçucu madde kullanımı sonucunda oluşan hasar, beynin bazı bölgelerinde sinir hücresi etkinliğini yavaşlatabilir veya durdurabilir. Uçucu madde, beynin; hareket ve eşgüdümden sorumlu bölümü olan beyinciğe (serebellumun) girerse, bireyin yavaş hareket etmesine veya sakarlaşmasına neden olur. Çalışmalar, beynin hipokampus denen bölümündeki nöronların da uçucu maddelerden zarar görebileceğini gösteriyor. Bu hasar, hücreler yeterince oksijen almadığı için oluşur. Tekrar tekrar uçucu madde kullanan biri yeni bir şeyler öğrenme yeteneğini yitirebilir ve bildiklerini, önceden öğrenmiş olduklarını tanımayabilir veya çok basit konuşmaları, sohbetleri izlemekte güçlük çekebilir. Uzun öfke nöbetleri, aşırı saldırgan davranışlar, riskli ve düşüncesiz hareketler gibi davranış bozuklukları gösteren ergenler, bunları göstermeyenlere göre çok daha fazla madde bağımlılığı riski taşırlar. Ayrıca, ilk ve ortaokul sırasında öğrenme problemleri yaşayan, akademik başarısızlık ve davranış bozuklukları gösteren çocukların ergenlik çağlarında madde kullanma riskleri oldukça yüksektir. Özellikle uçucu madde kullanımı sosyo-ekonomik düzeyi düşük semtlerde yaşayan, kalabalık aile ve eğitim düzeyi düşük, işsiz ebeveynlere sahip olan çocuklar arasında daha yaygındır. Çocuğun çakmak gazı koklamaya başladığını, alışkanlığını anlamak kolay değildir. Özellikle de bir çocuğun ilk defa denediğinde hemen saptanması ya da arada sırada kullanıyorsa bunun yakalanması zordur. Madde kullanım belirtilerinin çoğu, normal olarak büyümekte olan ergenlerde görülen değişimlere benzer. Bu nedenle çocuğunuz aniden durgun ve içe kapanık hale gelirse, bundan hemen sonuç çıkarılmamalı. Herhangi bir insanda olduğu gibi çocuğun da madde kullandığının en önemli belirtisi “sarhoş” olmasıdır. Bunun dışında çocukta bazı belirtilerin gözlenmesi madde kullanımını düşünülmelidir.. Bu sınıf bağımlılık maddelerinin içinde kimyasal bir madde olan Bali soluma yoluyla teneffüs edilmekte olup zararları bir hayli fazladır. Bu madde maalesef rahatlatıcı ve uyuşturucu etkisi nedeniyle kullanılmaktadır. Toplumun bazı kesimlerinde kullanılan bu madde hem toplumun güvenliği, hemde sosyolojik açıdan bir sorun teşkil etmektedir. Her ne kadar devlet tarafından önlemler alınmaya çalışılsa da kimsesiz çocuklar veya sokakta yaşayan insanlar için bir çare olarak görülmektedir. Hem ucuz olması hemde kolayca tedarik edilebiliyor olması bu maddenin kullanımı artırmaktadır. Halk arasında bali olarak bilinen madde Bally isimli bir yapıştırıcıdır. Ancak özellikle gençler ve ergenlik dönemindeki çocuklar arasında bir uyuşturucu maddesi olarak kullanılmaktadır. Genelde bali isimli bu yapıştırıcının bir poşete boşaltılarak buharının içe çekilmesi ile kullanılmaktadır. Bali içerisinde toulen isimli kimyasal bir maddedir ve bu madde oldukça zehirli bir kimyasaldır. Bağımlılık yapmasına neden olan da yine bu toulen isimli maddedir. Bunun yanında balinin içinde bulunan diğer kimyasal maddeler de vücuda zarar verici niteliktedir. Bali çeken insanlarda balinin etkisi alkollü içeceklerde ya da yatıştırıcı ilaçlarda olduğu gibidir. Ani ve kısa süreli bir mutluluk etkisi yaratır. Bali ve benzerleri maddelerin bağımlılık yaratması neredeyse 1950li yıllara kadar dayanmaktadır. Bali kullanımı sonucu vücutda aşırı derece de hasarlar meydana gelmektedir. Şimdi bu hasarları bir gözden geçirelim: Halüsinasyonlar: Bali çeken insanlarda ilk belli olan etkilerden bir tanesidir. Bali çeken kişi birçok halüsinasyon görmeye başlar. Bu durum da çeşitli davranış bozukluklarına da yol açmaktadır. Ayrıca bir süre bali kullanan insanlar belirli bir zamandan sonra gerçek ile hayali ayırt etmekte zorluk yaşayabilirler. Bazı durumlarda ise hayal görürken saldırgan davranışlar da meydana gelmektedir. Bu durum da kişinin hem kendisine hem de çevresine zarar vermesine neden olmaktadır. Fiziksel Hasarlar: Balinin içinde bulunan maddeler kimyasal olduğu için vücuda olan etkileri de oldukça zararlıdır. Olumsuz etkilerin başında bali solunarak kullanılan bir madde olduğu için solunum yollarında meydana gelen bazı zararlar oluşur. Solunumda çekilen güçlüklerin yanında çarpıntı, baş dönmesi, baş ve karın ağrısı, bulantı, kas zayıflığı, burun kanaması, idrarı ve dışkıyı tutmakta zorluk çekmek gibi birçok zararı bulunmaktadır. Bunların yanında ise beyni de etkileyerek bir takım hafıza sorunlarına da neden olur. Sonuç olarak bali çekmenin zararları sadece kişiler için değil aynı zaman toplum içinde geçerlidir. Toplumsal huzur için bu tarz maddeleri kullananların rehabilitasyon sürecine dahil edilmesi, tedavi edilmesi gerekmektedir EROİN : Eroin açık kahverengi toz şeklinde satılan bir maddedir. Eroin aslı “Heroin”dir. İlk olarak 1899 yılında Bayer fabrikalarında sentez edilmiştir. Eroin, morfinden iki kat daha etkindir. Eroin piyasada açık kahverengi bir toz şeklinde satılır. Sokakta Eyç (H), beyaz, toz, peynir adlarıyla anılır. Eroinin saflığı arttıkça rengi beyazlaşır. Küçük torbalar halinde satılır. “Toz”, “Beyaz”, “H (eyç)” adları ile anılır. Afyondan elde edilir. Eroin, genellikle perakende piyasasına ulaştığı zaman büyük ölçüde derecesi hafifletilmiş haldedir veya bilhassa şeker, süt şekeri, glikoz, kinin veya diğer bir uyuşturucu madde ile yapısı bozulmuştur. Eroin morfinin yarı sentetik türevindendir . Eroin doğrudan merkezi sinir sistemini üzerinde tesirli oluşan ve yüksek C°de bağımlılık yapan bir maddedir . 1-2 hafta zaman ile itinalı kullanıldığında bağımlılık meydana gelir . Doz artırımlarında ölümle neticelenen durumlar yaşanır . Eroin umumiyetle ısıtarak nefes yoluyla, soda yada limon suyunda çözüldükten sonra enjeksion yada burunla çekilerek alınır . Sigara (tütün mamulleri) gibi içilmesi sık kullanılan metottur . Genellikle uzun zaman eroin kullanan ve maddi durumu zayıf oluşan kişiler ise damara enjekte etme yolunu seçmektedirler En sık kullanım yolu buruna çekilmesidir. Sigara tütününe karıştırılarak içilmesine koreks denir. Sigara jelatini ya da alüminyum folyo üstünde ısıtılarak buharının içe çekilmesine “kaydırma” adı verilir. Kaşık içinde kaynatılıp, enjektör yolu ile damara verilebilir. Bir iki hafta süre ile düzenli kullanıldığında bağımlılık oluşturur. Bazı duyarlı kişilerde ilk bir iki kullanımdan sonra bile bağımlılığa neden olabilir. Çok hızla tolerans gelişir. Bu nedenle doz artırımı çok ileri öldürücü düzeylere kadar varabilir. Hareket ve konuşmalarda yavaşlama, rahatlama, gevşeme ve sıcaklık hissi, yüzde kırmızılık, göz bebeklerinin küçülmesi eroin alımını takiben ortaya çıkan belirtilerdir. Bu kişilerin beslenmeleri yetersiz olduğu için sağlıkları bozulur. Kabızlık çekerler. En önemli sorunlardan biri enjektör paylaşımı ile ortaya çıkar. AIDS, Hepatit gibi virüsler kişiye bulaşır. Eroinin etkisi altı sekiz saat içinde sonlanır ve şiddetli yoksunluk belirtileri ortaya çıkar. Bunlar arasında şiddetli kas ağrıları ve kramplar, uykusuzluk, gözde yaşarma, burun akıntısı, ishal sayılabilir. Yoksunluk belirtilerini gidermek için kişiler 6 saatte bir eroin dozunu yinelemek zorunda kalır. Eroin bağımlılarında durgunluk, isteksiz olma, soluk bir yüz, ağır ve yavaş hareket etme, zayıflık, dengesiz yürüme gözlenir. Kabızlık oluşur. Özbakım azalmıştır. Sık sık doz alma ihtiyacında olduğu için bir yerde uzun süre kalmaz. Kollarda enjeksiyon izleri, yaralar saptanabilir. Eroin yüksek dozda alındığında ölüm ile sonuçlanabilir. Göz bebeklerinin toplu iğne başı kadar küçük olması, solunumun yavaşlaması ve koma hali bu durumun belirtileridir. KOKA BİTKİSİ: İki bin yıldan aşırı bir zamandır Güney Amerika'nın And Dağları bölgesinde yetiştirilmekte oluşan koka bitkisinin yaprakları ilk kez 1950 yılında kimyager Gaedecke tarafından kristal hale getirilmiş ve erythroxyline adı verilmiştir . KOKAİN : Kokain çoğunlukla Güney Amerika'da yetişen koka ağacından elde edilir. Al renkli ve toz biçiminde bir maddedir . Kokusuz ve kristalizedir . Kokainin saf olarak kullanımı nadirdir . Genellikle şeker tozu yada prokain ile karıştırılmaktadır. Kimi vakit kokainin içinde farklı bir uyarıcı madde oluşan amfetamin de katılmaktadır. Buruna çekilerek kullanılır. Buharın içe çekilmesi, sigara (tütün mamulleri) gibi sarılır yada bedene enjekte edilmektedir. Merkezi sinir sistemi üzerinde anında etki yapan kuvvetli bir uyarıcıdır . Kokain burundan çekildikten bir zaman sonra merkezi sinir sistemini uyarmaktadır . Kokain beyaz renkli, toz şeklinde bir maddedir. Çoğunlukla buruna çekilerek kullanılır. Buharının içe çekilmesi, sigara ya da enjeksiyon tarzında da kullanılabilir. Piyasa fiyatı oldukça yüksek olduğu için, genellikle ekonomik durumu iyi olanların kullandığı bir maddedir. Bağımlılık yapıcı etkisi çok fazladır. Tek bir kullanımdan sonra bile bağımlılık yapabilir. Kokain alındığında kişiyi uyarır, canlandırır, keyif verir. Ancak bu etkileri kısa sürelidir ve bir saat içinde sonlanır. Etkileri sonlandıktan sonra 15-16 saat süre yoksunluk belirtileri ortaya çıkar. Yoksunluk belirtileri arasında ruhsal çöküntü, halsizlik güçsüzlük, çok uyuma, mutsuzluk hali sayılabilir. Eğer bu madde uzun süredir kullanılıyorsa bu etkiler bir hafta sürer. Uzun süreli kokain kullanımı birçok ciddi ve istenmeyen etkilere neden olabilir. Bunlar aşağıda belirtilmiştir : Burun kanamaları, Beyin damarlarında tıkanma, Beyin kanaması, Cinsel iktidarsızlık, Migren tipi baş ağrıları, Kuşkuculuk, psikoz v.b AMFETAMİNLER : İlk kez 1887 yılında bulunan amfetanin sulfat 1932 yılında astım (iltihabi nefes darlığı) ve burun tıkanıklığı Tedavi (iyileştirme) sinde kullanılmaya başlanmıştır . Amfetaminler uyarıcı ve zihin açıcı olarak bilinir. Bu sebeple uzun yol sürücüleri, gece vardiyalarında çalışanlar, öğrenciler ve sporcular tarafından yaygın bir biçim de kullanılmaktadır . Uyarıcı niteliği sebebiyle doping olarak sporcular arasında kullanılması yaygınlaşmaktadır. En yaygın olarak al ve pembe kristalize toz biçimde kullanılmaktadır . Hap ya da beyaz toz halinde bulunur. Ağızdan alınabilir, buruna çekilebilir, damardan verilebilir.Ülkemizde yasal olarak bulunmamakla birlikte halen tıbbi kullanımı olan ilaçlardır. Captagon, Ritalin, Dexedrine bu ilaçlardan bazılarıdır. Amfetaminler ülkemizde uyarıcı, zihin açıcı olarak bilinmektedir. Bunlar genellikle performans artırıcı ve keyif verici etkilerinden dolayı kullanılmaktadır. Sınavlara hazırlanan öğrencilerde, uzun yol şoförlerinde, zamanında yetiştirilmesi gereken işleri olan kişilerde sıklıkla amfetamin kullanımına rastlanır. Amfetamin alımını takiben şizofreni benzeri bir tablo gelişebilir. Yoksunluk belirtileri arasında sıkıntı, mutsuzluk ve çöküntü hali, güçsüzlük, hareketsizlik, kabuslar, fazla uyuma, baş ağrısı, terleme, mide ve kas krampları sayılabilir. Amfetamin kalp damarlarını tıkanmasına, beyin damar hastalıklarına, şiddetli hipertansiyona ve iskemik kolitise (bağırsakların oksijensiz kalması) neden olur. Günümüzde amfetaminler halen tıbbi amaçlar için kullanılan ilaçlardır. Bunlar içinde en önemlisi çocukluk çağında gözlenen dikkat eksikliği, hiperaktivite sendromu, depresyon ve narkolepsi adı verilen hastalıklardır. Şişmanlık tedavisinde de kullanılmakla birlikte, yarar ve zararları tartışmalıdır. Amfetamin alımını takiben şizofreni benzeri psikotik bir tablo gelişebilir. Amfetamin myokard enfarktüsüne, beyin damar hastalıklarına, şiddetli hipertansiyona ve iskemik kolite (barsakların oksijensiz kalması) neden olur. Alınan doz miktarına göre değişen şekilde, titreme, epileptik nöbet, koma ve ölüme neden olabilir. Kullanıcılar, bir takım psikotik özellikler de sergileyebilirler: paranoya, işitsel halüsinasyonlar, duygu durumu dengesizlikleri ve saplantılar-kuruntular vb. Ayrıca enjeksiyon yöntemiyle maddeyi alan kişilerde HIV ve hepatit B ve C virüslerinin görülme olasılığı yüksektir. Araştırmacılar, çok düşük seviyelerde de olsa, uzun süre metaanfetamin ve amfetamin kullanmış olanların, beyinlerindeki dopamin hücrelerinin zarar gördüğünü tespit etmişlerdir. Kullanım zamanla, dopamin seviyesinin azalmasına yol açar ve Parkinson hastalığındaki gibi bir takım ciddi hareket bozukluklarına neden olur. Yoksunluk belirtileri arasında sıkıntı (anxiety), mutsuzluk ve çöküntü hali, güçsüzlük, hareketsizlik, kabuslar, fazla uyuma, baş ağrısı, terleme, mide ve kas krampları sayılabilir. Bu belirtiler, amfetamin kesildikten 2-4 günde en yüksek düzeyine ulaşır ve yaklaşık bir hafta sürer. Aşırı doz alımı sarsılma ve çırpınmalara yol açabildiği gibi beden ısısının tehlikeli boyutlara hatta bazen öldürücü seviyelere kadar yükselmesine neden olur. Eğer hemen müdahale edilmezse ölümle sonuçlanabilir İLAÇ OLARAK KULLANILAN ANCAK BAĞIMLILIK YAPABİLECEK MADDELER Bazı maddeler ilaç olarak kullanılmaktadır ve eczanelerde satılmaktadır. Bunlar doktor kontrolünde yazılır ve kullanılır. Bu ilaçlar doktor önerisi dışında kullanıldıkları takdirde bağımlılık yapabilir. Bu nedenle dikkat etmek ve uzun süre kullanmamak gerekmektedir. Doktor kontrolü ve önerisi ışığında, tedavi amacı ile kullanmaktan çekinilmemelidir. Bu ilaçların büyük çoğunluğu yeşil reçete adı verilen kontrollü bir sistem içinde yazılmaktadır. Kırmızı reçete kapsamında olan ilaçlar ise bağımlılık potansiyeli çok daha yüksek olan ilaçlardır. Sık olarak kötüye kullanılan ilaçların isimleri aşağıda verilmiştir. Yeşil reçeteye tabi olanlar: Diazem, Nervium, Tranxilene, Ativan, Rivotril, Akineton, Rohypnol (Türkiye’de bulunmamaktadır. Ancak yasal olmayan yollar ile getirilmektedir), Dolantin, doladamon vb Kırmızı reçeteye tabi olanlar: Ritalin v.b Bu ilaçlar kullanıldıkları zaman sedasyon adı verilen gevşeme, rahatlama duygusu verirler. Rohypnol ve Rivotril piyasada “roş” adı ile satılmaktadır. Bunlar tek başlarına kullanıldıkları gibi, diğer uyuşturucu maddeler ile birlikte ek madde olarak da kullanılabilir. Bu ilaçlar yüksek doz alındığında yoğun bir uyku haline neden olur. Solunumun baskılanmasına ve ölüme yol açabilir. Alkol ile birlikte kullanıldıkları taktirde bu etkileri daha da artar. Refleksleri ileri derecede bozduğu için dikkat gerektiren işlerin (araba kullanmak gibi) yapılması sakıncalar doğurur. Yüksek dozlarda kullanıldıktan sonra aniden kesildikleri zaman sara (epilepsi) nöbetleri ortaya çıkabilir. LSD (Lysergic Acid Diethylamide) : LSD sentetik uyuşturucu çeşitleri arasında en malum ve en çok kullanılan türdür . 1938 yılında çavdar mahmuzunun içinde bulunan bir asitten imal edilen LSD umumiyetle ağız yoluyla alınmaktadır . Ancak damara enjekte edilerek de kullanılabilmektedir . Bazen de turnusol kağıdına emdirilerek tüketilmektedir . Önemli bir niteliği de deri vasıtasıyla emilmesidir . LSD meskalinden 800 kat daha güçlü bir uyuşturucu maddedir . LSD’nin halüsinojen olarak sınıflandırılmasının nedeni, kişinin gerçek algılarında bozulma yaratarak, gerçek gibi gözüken ama gerçekte olmayan imajları görmesine, sesleri duymasına ve dokunsal duyumlar algılamasına yola açmasıdır. Asit, likit, küpler, sarı güneş ışıkları, eski küpler, seyahat / trip gibi değişik isimleri vardır. Beyaz, tatsız, kokusuz olan LSD toz halinde veya sıvı formunun çeşitli maddelere emdirilmiş haliyle de bulunabilir. Ağızdan yutarak veya dilin altına konulup emilerek kullanılır. Küçük miktarlarda, küçük kare şeklindeki kurutma kağıdına emdirildikten sonra dil üzerinde eritilerek alınabilir. LSD’nin etkilerini tahmin etmek güçtür, etkileri bireye özgüdür. Fizyolojik olarak ilk görülen etki, göz bebeklerindeki genişlemedir. Kan basıncında artış, titreme, ağızda kuruluk, mide-barsak faaliyetlerinde artış, iştah azalması, uykusuzluk ve kontrol edilemeyen gülmeler görülür. LSD kullanıcıları deneyimlerini “trip” olarak adlandırırlar. Algılar ve duygular hızlı bir şekilde değişir. Kullanıcı aynı anda birkaç farklı duyguyu hissedebilir veya birinden diğerine hızlıca geçebilir. İnsanların algılarında değişiklikler yaratır; uzaklık, derinlik, zaman, mekan, ses ve renk algılarını karıştırır. LSD kullanımının uzun süreli etkilerinden en önemlisi “flashback” deneyimidir, yani kişinin yaşam deneyimlerinden belli kısımlarının yeniden yaşanmasıdır ve bu durum beklenmedik bir şekilde, aniden ve kendiliğinden gerçekleşir. Uzun süreli etkilerinden diğeri de kullanım sonucu beyin fonksiyonlarının kalıcı bir şekilde etkilenmesi olasılığıdır ve bu, uzun süreli mental rahatsızlıkların oluşmasını ateşleyebilir. Kullanıcı psikotik bir tablo sergileyebilir. LSD kullanıcıları bir de “bad trip” diye bir şey tanımlarlar. Bu durum halüsinasyonların çok ileri düzeye vardığı, sanrıların geliştiği ve tam bir psikotik tablonun gözüktüğü durumdur. Bu esnada kişi korkutucu ve dehşet verici duygular, istemsiz sarsıntılar yaşarlar, düşünce ve duygularda kontrol kaybı, delirme ve ölüm korkusu hissederler. Entoksikasyon sırasında ya da onu takiben intiharlar meydana gelebilir. MANTAR : Magic Mushroom adı verilen psylocibin mantarı halüsinojenik etkilidir. Yani hayaller gösterir, algıları deforme eder, değiştirir. Saksıda veya çeşitli ortamlarda yetiştirilebilmektedir. Yüksek miktarda alındığında korku dolu hayaller ve hatta psikoz tablosu gelişebilir. Yine huzursuzluk ve kaygı da sık gözlenir. Bu mantarlar çiğnenerek veya suya karıştırılarak veya çayı yapılarak kullanılabilir. Tatlı ile birlikte yendiğinde veya kullandıktan sonra bol su alındığında etkisi kaybolmaktadır. Bu nedenle zehirlen durumlarında tatlı yenebilir veya su içilebilir. NİTRİTLER (POPERRS) : Amil nitrit, btil nitrit, alkil nitrit isimli maddeler kullanıcılar arasında “poppers” olarak adlandırılmaktadır. Özel amaçlarla yasa dışı üretimi küçük şişelerde satılır. Bununla beraber deri temizleyicilerde, video kafası temizleyicilerinde, oda temizleyicilerinin de içinde bulunmaktadır. Genel olarak uçucu madde kapsamında değerlendirilir. Bir şişeden veya bir torbadan koklanarak kullanılır. Etkisi bir iki saniyede başlar ve 1-2 dakika sürer. Kasları gevşetir ve kan dolaşımını artırır. ”Rush” etkisi yapar. Seks sırasında kullanımı sıktır. Bu nedenle ”sex shop”larda satıldığı da gözlenmektedir. Dikkatsiz kullanıldığında burun ve akciğerlerde hasara yol açar. Kullanımı takiben baş ağrısı, baş dönmesi ve düşme gözlenebilir. Enfeksiyon bulaşma riskini artırır. Bağışıklık sistemi bozukluğu olanlarda, kalp hastalığı, düşük veya yüksek tansiyon sorunu, kansızlık olanlarda ciddi sağlık sorunlarına yol açar. DEPRESANLAR : Barbitüratlar, tedavide ağrı kesici, uyutucu, anestetik olarak ve kasılmalara karşı kullanılır. Genelde ağız yoluyla alınır. Uzun süre sıkca kullanımları fiziksel bağımlılık yapabilir. Uzun, orta ,kısa ve çok kısa olmak üzere etki süreleri farklıdır. Tıpta en çok kullanım alanı bulan barbitüratlar amobarbital, sekobarbital, fenobarbital, pentobarbital ve bütabarbital’dır. 2500 den fazla türevi vardır. Bunlardan 50 kadarı klinikte kullanılmaktadır. Sadece 12 tanesi uluslararası kontrol altına alınmıştır. Alkol, MSN üzerine depresen etki yapar. Adli açıdan kişinin ne miktar alkol aldığı ve bunun hangi miktarının dokularda bulunduğu önemlidir. Araç sürücülerinin alkollü olup olmadığının kontrolü için kanda, nefeste ve bazı koşullarda idrarda alkole bakılabilir. Benzodiazepinler, tedavide teskin edici, uyutucu ve adale gevşetici olarak kullanılır. Yasa dışı üretildiğine dair delil yoktur. Ancak yasal olarak üretilenler suistimal edilmektedir. Son olarak 33 benzodiazepin türevi uluslararası kontrol altına alınmıştır. Bunlar arasında en çok Flunitrazepam (Rohypnol-ROCHE), Clonazepam (Rivotril-ROCHE), diazem ve Klordiazepoksit suistimal edilmektedir. HALUSİNOJENLER : Esrar, hint keneviri bitkisinden elde edilir. Esrar, değişen oranlarda kenevir bitkisinin çiçek veren tomurcuklu tepelerinden, sap ve yapraklarından, toz, plaka ve sıvı şeklinde hazırlanır. Esrar aktif maddeleri dişi ve erkek bitkinin her tarafında en çok reçine, çiçek ve yapraklarda bulunur. Tohumda bulunmaz. Kenevir bitkisi yaklaşık 400 madde sentezler. Bunların %60’ı kannabinoid yapılıdır. Esrar tütüne ya da tömbekiye karıştırılarak sigara veya nargile şeklinde içilebilir. Bir esrar sigarası en etkili tütün sigarasından daha çok kansere neden olan aktif maddeler içerir. Bazen bal, reçel veya lokuma konularak yutulabilir. Sıvısı damara ya da deri altına enjekte edilebilir. Halusinasyonlar, afrodizyak, uyutucu ve ağrı kesici etkilere sahiptir. LSD (Lysergide), bilinen halusinojenik maddelerin en önemlilerinden biridir. Lysergic asitten sentezlenir. Lysergic asit çavdar mahmuzundan türeyen bir maddedir. Çavdar mahmuzu (ergot) bazı çimen, çayır ve ağaçlara musallat olan mantar veya küfün bir tipidir. LSD’nin 25 mg’dan daha azı görsel halusinasyonlar için yeterlidir. Kesme şeker, bisküvi, emici kağıtlara damlatılarak, etken olmayan ilaç katkı maddelerine emdirilerek boş jelatin kapsül içinde çeşitli boyut, şekil ve renklerde tabletler halinde pazarlanır. UYARICILAR : Amfetaminler, sentetik olarak elde edilirler. MSN üzerine uyarıcı etki yaparlar. Fiziksel performansı yükselttiğinden günümüzde sıklıkla başvurulan bir doping maddesidir. Etkileri kokaine benzer. En sık rastlanılan tipi fenitilin, metamfetamin veya amfetamin+kloramfenikol içerebilen “CAPTAGON” adı altında satılan tablet Kokain, koka ağacının yapraklarından özütlenir. Koka ağacı Peru kökenli bodur bir bitkidir. 1000-3000 m yükseklikte yetişir. 3-5 cm uzunluktaki yaprakları yılda birkaç kez toplanır. Yaprakları %0.6-1.8 arasında kokain içerir. Güçlü bir uyarıcı olan kokain, ağız yoluyla, kamış ile buruna çekilerek ya da sigara ile içilebilir. AFYON : Afyon haşhaşından elde edilen ve uyuşturucu özelliği taşıyan uyuşturucu maddeler arasında afyon sakızı, morfin, kodein, eroin, metadon gibi uyuşturucu maddeler sayılabilir. Afyonun karşılığı “opium”dur. Afyon ve benzeri uyuşturucu maddelerin tümüne “opioid” adı verilmektedir. Afyon haşhaşı ile bir tür esrara verilen “haşiş” ismi karıştırılmamalıdır. Haşhaş bitkisine latincede Papaver Somniferium denir. Afyon bu bitkiden elde edilir. Afyon merkezi sinir sisteminde uyuşukluk yaratan çok tesirli bir maddedir . Ağır bir kokusu vede acı bir tadı mevuttur . Genelde sigara (tütün mamulleri) olarak tütünle karıştırılarak tüketilir . Bu kullanımların hepsi dumanın solunmasından ibarettir . Bazı kullanıcılar ağız yoluyla da bu maddeyi tüketir . Bu biçim kullanımda afyonun fiziksel ve sinirsel tesiri daha güçlü ve fazladır . Afyon ve benzerleri ağız yolu ile alınabilir, buruna çekilebilir ya da damar içine zerk edilebilir. Sigara gibi sarılarak içilmesi ya da buharının içe çekilmesi de sık olarak kullanılan yöntemlerdir. Eroinin sigara tarzında sarılıp içilmesine “koreks” adı verilir. Sıklıkla buruna çekilerek kullanılan eroin, zaman içinde burun cidarında ağır hasara neden olur. Bu nedenle kullanımı zorlaşır ve başka kullanım yöntemlerine geçilir. Buharının içe çekilmesi amacı ile aluminyum folyoda ıstılmasına ve buharının içe çekilmesine “kaydırma” ya da “ejderhayı kovalamak” adı verilir. Enjektör ile kullanıma “shot” adı verilir. Genellikle burun ya da sigara tarzında kullanım başlar ve damara enjeksiyon ile devam eder. Alındıktan kısa bir süre sonra etki göstermeye başlar. Etkisi 4-6 saat sürer. Bu nedenle günde en az iki üç kez kullanılması gerekebilir. Uyuşturucu madde alındıktan sonra sıcaklık, kol ve bacaklarda ağırlık hissi, yüzde kırmızılık gelişir. İlk başta gelişen “rush” olarak adlandırılan dönemin ardından, sedasyon (sakinlik) dönemi ortaya çıkar. Hareketlerde ve konuşmada yavaşlama, dikkat ve bellekte bozukluk bu dönemin belirtileridir. Fiziksel olarak solunumun yavaşlaması, göz bebeklerinin küçülmesi, ağrı hissinin kaybı, düz kasların kasılması, kan basıncı, kalp hızında azalma ve beden ısısında değişiklikler oluşur. Karında orgazm benzeri kramplar olur. Bu uyuşturucu maddelere duyarlı insanlarda alımı takiben mutsuzluk, kusma ve bulantı oluşabilir. MORFİN : Morfin ve benzeri ilaçlar, en etkili ağrı kesici ilaçlardandır. Deriye zerk edilen morfin, etkileri bakımından, yenilen afyona oranla on veya yirmi kat daha kuvvetlidir. Afyonun kimyasal olarak farklı damıtılmasıyla elde edilen bir maddedir . Al, renksiz, kokusuz, acı ve suda eriyen bir yapısı mevuttur . Morfin; tablet, kapsül yada likit hallederde bulunur . Tablet ve kapsüller ağız yoluyla alınabilirken en yayın kullanımı deri altına enjekte biçimindedir . Enjekte edilen morfinin tesiri özdeş miktarda afyondan 1-2- kat daha güçlüdür . 200mg öldürücü bir etki yaratır . KODEİN : Kodein, afyon kozası ve afyonda mevcuttur. Kodein, etkili bir öksürük giderici ve ağrı kesicidir ilaçlardan biridir. Kodein daha çok öksürük ilacı ve uyku verici olarak kullanılır. Kodein, toz veya tablet halinde yapılır; beyaz renkte, kokusuz ve acımsı tattadır. diğer afyon türevleri gibi bağımlılık yapıcı etkisi olduğu saptanmıştır. Bu nedenle öksürük şuruplarının muhtevasından çıkarılmıştır. Kimi kodein içeren ilaçlar ise kırmızı reçete kapsamına alınmıştır. Morfinden elde edilen bir maddedir . Al kristal toz olarak hap ve şurup forumlarında bulunur . Bağımlılar eroin alıncaya kadar geçecek vakit içinde yada yokluk dönemlerinde rahat atlayabilmek icin bu maddeyi kullanırlar. Birkaç kullanım biçimi bulunmaktadır En yayın kullanım biçimi ağız yolu ile alınmasıyla gerçekleşir. Yaygın olmamakla bir arada damara da enjekte edilir . BARBİTURATLAR: Barbitüratlar, beyin aktivitesini baskılayarak etki gösteren sedatif (yatıştırıcı) ilaç grubuna ait tanımlamadır. Barbitüratlar arasında, anestezi başlatmak için kullanılan çok kısa etkili tiopental ve epilepsi tedavisinde bazen antikonvülsan ilaç olarak kullanılan uzun etkili fenobarbital vardır. Geçmişte barbitüratlar yaygın şekilde uyku ilacı olarak kullanılmaktaydı. Barbitüratlar günümüzde nadiren kullanılırlar ve yerini benzodiazepinler ve diğer barbitürat olmayan ilaçlar almıştır. Barbitüratlar alışkanlık yaptıklarından ve sedatif etkileri nedeni ile kötüye kullanıldıklarından kontrollü ilaçlar sınıfına alınmışlardır. Sık kullanılan Barbitürat grubu ilaçlar : Amobarbital, Butobarbital, Fenobarbital, Sekobarbital, Tiyopental gibi ilaçlardır. Barbituratların merkezi sinir sistemi üzerinde hafif sakinleşmeden komaya kadar geniş etki yelpazesi mevuttur . Barbituratlar ultra-kısa , kısa, orta ve uzun zamanlı sınıflandırılırlar . Etkisi ultra kısa oluşan barbituratlar damardan alındıktan sonra bir dakika içinde tesirini göstermektedir . Barbitüratların sedatif etkisi, beynin sinir hücreleri arasında uyarıcı kimyasal sinyallerin iletimini bloke eden ve hücrelerin yanıt verme yetisini azaltan ilaç molekülleri ile ortaya çıkar. Barbitüratlar, özellikle de fenobarbital beyin hücrelerinin anormal elektriksel aktiviteye duyarlılığını da azaltır. Barbitüratların olası istenmeyen yan etkileri arasında aşırı sersemlik, sendeleyerek yürüme ve bazı durumlarda eksitabilite (aşırı tepki verme) yer alır. Yüksek dozda barbitüratlar özellikle beyin üzerindeki depresan etkilerini (solunum merkezinin baskılanması da dahil) tehlikeli derecede artıran alkol ile birlikte alındığında ölümcül olabilirler. Bir veya iki haftadan fazla kullanıldıklarında barbitüratlar hemen bağımlılık oluştururlar ve tedavi kesildiğinde uyku hali ve seğirme gibi yoksunluk etkileri ortaya çıkabilir. TRANKİLİZANLAR : Etkisi açısından ikinci C°de n bir uyuşturucu oluşan trankilizanlar yüksek dozlarda alındığında tesirli olmaktadır. Uzun zaman aşırı dozda alındığında fiziksel bağımlılık oluşturan bu madde kullanımları ölüm riski yaratabilmektedir . Panik bozukluk, özgül fobi, sosyal fobi, obsesif kompülsif bozukluk, postravmatik stres bozukluğu ve yaygın anksiyete bozukluğu, DSM-IV psikiyatri sınıflamasına göre anksiyete bozuklukları olarak isimlendirilmektedir. Bu hastalıklar hemen hemen aynı temel işlemin farklı ciddiyet ve karmaşıklıktaki temsilleridir. Anksiyete bozukluklarının tedavisinde ilaç tedavileri tek başına veya psikoterapiler ile birlikte tıbbi tedavi olarak etkinlikle trankilizanlar kullanılmaktadır. Hemen hemen tüm anksiyete bozukluklarının alt tiplerinde ilaç tedavileri benzer sonuçlar vermektedir. Bir tek özgül fobide bu durumdan istisna olarak, davranışçı terapilerin yeterli olduğu kabul edilir. Anksiyete bozukluklarında kullanılan trankilizan ilaçlar şunlardır. 1) Primer anksiyolitik ilaçlar: Bu ilaçlar minör trankilizan veya sedatif-hipnotikler olarak da isimlendirilir. Benzodiazepin grubu ilaçlar bu grupta yer alır. Benzodiazepinler obsesif-kompülsif bozukluk dışındaki tüm anksiyete bozukluklarında etkilidirler. Lorazepam ve oksazepam etkilerinin çabuk başlaması nedeniyle akut vakalarda özellikle tercih edilir. Klonazepam, klordiazepoksit gibi ajanlar ise uzun ve düzenli etkileri, doz ayarlama kolaylığı nedeniyle kronik vakalarda iyi bir tercihtir. Alprazolam (Xanax) ve diazepam ise orta etkili ajanlar olup her tür anksiyete tedavisinde sıklıkla kullanılırlar. Benzodiazepinlerin güvenilirliği anksiyetenin giderilmesi ile sedasyon arasındaki geniş doz aralığından gelmektedir. Hastaların bu tür ilaç kullanımında en büyük endişeleri ilacın bağlılık ve bağımlılık yapmasıdır. Benzodiazepinlerin sınırlı bağımlılık olasılıkları vardır. Doktor kontrolünde ve sınırlı sürelerle kullanıldığında korkmamak gerekir. Bu ilaçlar bulgulara yönelik doz titrasyonları yapılarak belli süreler kullanılır ve azaltılarak kesilir. En sık görülen yan etkiler uyku hali ve sersemlik hissidir. Hastalar, herhangi bir ilacı kullanmadan önce başka hastalıklardan dolayı kullandıkları ilaçları doktorlarına mutlaka söylemelidir. Bu potansiyel yan etkiler yönünden çok önemlidir. Buspiron da benzodiazepinlere benzer olmakla birlikte farklı değerlendirilen bir anksiyolitik ilaçtır. Yaygın anksiyete bozukluğu dışındaki anksiyete bozukluklarında etkisi pek yoktur. Bağımlılık yapma potansiyelinin olmadığı kabul edilmektedir. Etkisini ortalama 2 hafta içinde gösterir. Kandaki yarılanma ömrü kısa olduğundan günde 2-3 kez alınmalıdır. Sedatif etkisi bulunmamaktadır. 2) Beta bloker ilaçlar: Sıklıkla performans anksiyetesinde etkilidirler. Anksiyetenin çarpıntı, titreme ve terleme gibi sempatik sinir sistemi etkilerini yatıştırırlar. Propranolol, Atenolol, Metoprolol, Nadolol, Pindolol gibi ilaçlar bu gruptadır. 3) Antidepresan ilaçlar: Birçok hastada anksiyete bulguları ile depresyon bulguları benzer de olsa, antidepresanların anksiyete tedavisindeki etkileri antidepresan özelliklerinden bağımsızdır. Anksiyete tedavisinde antidepresan ve anksiyolitik ilaçların tek başlarına veya kombine kullanımı olgunun durumuna ve klinisyenin tercihine bağlıdır. İki grup ilaç arasındaki en büyük fark etkinin başlama hızıdır. Genel yaklaşım antidepresan ve anksiyolitik ilaçların birlikte başlanıp, antidepresanların ortalama 4-8 hafta süren olumlu etkileri başlayana kadar beraber kullanıp, sonra doz azaltarak anksiyolitik ilaçları kesmektir. Uzun dönemli tedavi antidepresanlarla devam eder. Antidepresanların en olumlu yanı iyi tolere edilmeleri ve bağımlılık yapma potansiyellerinin olmamasıdır. Anksiyolitikler merkezi sinir sisteminde GABA (gamma-aminobutirikasit) nörotransmitterler üzerinden etki gösterirken, antidepresan ilaçlar noradrenerjik ve serotonerjik nörotransmitterler üzerinden etki gösterir. Anksiyete tedavisi için belirli tek bir spesifik antidepresan mevcut değildir. Etkili bir tedavi seçimi klinisyenin bilgi ve becerisi ile olgunun özelliklerine bağlıdır. Örneğin; obsesif kompulsif bozukluk ve panik bozukluk tedavisinde serotonerjik etkileri kuvvetli bir antidepresan seçimi daha uygundur. İlaç seçiminde hastanın belirli bir ilaca daha önce verdiği yanıtlar veya hastanın birinci dereceden akrabasının aynı rahatsızlık için verdiği olumlu yanıt yol gösterici olabilir. Hastanın ilacın olası yan etkilerine toleransı da ilaç seçimini etkileyen önemli bir faktördür. Hastalar uzun dönemde libido azalması, orgazm olamama, sertleşme kusurları gibi seksüel yan etkilerden ve kilo alımından şikâyetçi olabilirler. Bunlar en sık görülen yan etkiler olmakla birlikte kalıcı değildirler. Trisiklik antidepresanlar, anksiyete bozukluğu tedavisinde ilk kullanılan ve en çok araştırma yapılmış ilaçlardır. Bunların serotonin ve norepinefrin geri alımında kısa dönem etkileri vardır. Klomipramin (Anafranil) obsesif kompülsif bozuklukta en etkili trisiklik antidepresan olup, çok güçlü bir serotonerjik ilaçtır. İmipramin (Tofranil)’de sıklıkla tercih edilen ve etkili olan diğer bir trisiklik ajandır. Trisiklik ilaçların alkolle birlikte kullanımı tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI)’de serotonin ve norepinefrin metabolizmaları üzerinden etki eden, depresyon ve kronik anksiyete bozukluklarında etkili ilaçlardır. Obsesif kompulsif bozuklukta da faydalıdır. Bu grup ilaçların en büyük dezavantajı peynir, şarap, tavuk ve sığır ciğeri, sosis, konserve gıdalar gibi tiramin içeren gıdalarla ve diğer birçok ilaçla çapraz reaksiyona girerek hipertansiyon gibi ciddi yan etkilere sebep olabilmesidir. Geri dönüşümlü MAOI’ı olan moklobemid bu grubun en tercih edilen ilacıdır. Selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI) anksiyete bozukluklarının tedavisinde etkili olan yeni grup antidepresan ilaçlardır. Yan etkilerinin azlığı nedeniyle tercih sebebidirler. Fluoksetin, fluvoksamin, paroksetin, sertralin, nefazodon, sitalopram, essitalopram bu grup ilaçlardandır. Sonuç olarak panik bozukluk, sosyal fobi, özgül fobi, obsesif kompülsif bozukluk, posttravmatik stres bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu gibi çeşitli anksiyete bozukluklarının tedavisinde olgunun durumuna göre antidepresanlar, anksiyolitik ilaçlar ve davranışçı terapiler birlikte veya ayrı ayrı kullanılabilmekte ve başarılı sonuçlar alınmaktadır. SEDATİFLER : Sedatif, merkezî sinir sisteminin çalışmasını yavaşlatıcı maddedir. Farmakolojik olarak uygun dozda kullanıldığı zaman uyku sağlayan ilaçlardır. Sedatif etki hipnotik etkiden daha zayıftır. Kullanana uyku vermez. Sadece sakinleştirir. Birçok sedatif ilaç yüksek dozda anestezik etki gösterir. Barbituratların aksine uyuşukluk halini ortadan kaldıran bir etkiye sahip sedatifler daimi kullanımda bir arada bağımlılık meydana gelirler . Aşırı kullanımda çeşitli fizyolojik yan etkileri bulunur. Daimi kullanımda hem fizyolojik hem de sinirsel bağımlılık yaratmaktadır. Sedatif, merkezi sinir sisteminin çalışmasını yavaşlatıcı madde farmakolojik olarak uygun dozda kullanıldığı zaman uyku sağlayan ilaçlardır. Sedatif etki hipnotik etkiden daha zayıftır. Kullanana uyku vermez. Sadece sakinleştirir. Birçok sedatif ilaç yüksek dozda anestezik etki gösterir. METADON : Metadhon eroin tedavisinde kullanılan Türkiye’de nedenini anlamadığımız bir şekilde hala sağlık bakanlığı tarafından onaylanmamış ilaçdır. Diğer narkotik opiyatlar gibi metadhonunda ağrı kesici özellikleri bulunduğu gibi yan etkileri kuvvetlidir. Özellikle solunum yollarında sorunu olan kimseler kesinlikle kulanmamalıdır. Ani solunum durması gibi ölümlerle yurtdışında karşılaşılmıştır. Metadhonu kesinlikle alkol ile birlikte almayınız: Alkol metadhonun etkilerini olumsuz yönde etkiler. Karaciğer ve nefes alıp vermenizde kötü sonuçlar doğurabilir. Eğer metadhon aldığınızda unutup yanlışlıkla alkol alırsanız hemen doktorunuza başvurunuz. Metadon zihnin çalışmasında reflekslerinizde aksamalara yol açabilecek etkilere sahipdir. Sizi uyuşuk ve uykulu bir hale sokar. Bu yüzden ilacı aldığınızda kesinlikle araç kullanmayınız. Metadon sentetik olarak afyondan üretilen bir uyuşturucudur. Metadon hususiyetle eroin bağımlılığı Tedavi (iyileştirme) sinde kullanılan eroinin yarattığı krizleri telafi etmek için kullanılan bir uyuşturucu maddedir . ECTASY : Son yıllarda kullanımı giderek yaygınlaşan bir maddedir. Uyarıcı hususilikleri sebebiyle kullanılan ve tamamen sentetik oluşan bir uyuşturucudur . Ecstasy; beyaz, kahverengi, pembe, sarı tabletler ve kapsüller biçiminde bulunur . Ectasy insan bedeninde dopamine ve nörepinefrin adı verilen maddelerin salınmasına yol açar . Ectasy kullanıcıları giderek maddenin dozunu artırma eğilimindedir . Çünkü ectasy olmadan özdeş duyguları yaşayamamaktadırlar . Bu Hal de bağımlılık emaresi olarak kabul edilmektedir . İlk kez 1912'de Alman Kimya firması Merck tarafından Darmstadt'ta sentezlendi. İlacın anoreksi tedavisi için ya da iştah baskılayıcı olarak sentezlendiği kanısı 2006'da Rolan W. Freuddenmann'ın yaptığı araştırmayla netliğe kavuşturuldu. Merck firmasına ait 274350 numaralı patentte diğer birçok ilaçla yeni bir kimyasal yol bulunmasında öncü olan maddenin hemostatik maddeler bulma amaçlı olarak patentlendiği belirtilmektedir. İlaç kanın pıhtılaşmasını sağlayacak bir başka ilaç aranırken bulunan bir ara maddedir. Patentte ismi değil kimyasal açılımıyla belirtilen madde, Merck firması tarafından daha sonraları ilk kez metilsifrilamin olarak anıldı. MDMA ilk kez 1970'li yıllarda Chicago'da sokaklarda satılan tabletlerde tespit edildi. İlk insan deneyleri her ne kadar 1960'lardan sonra başladıysa da yaygınlaşmasında önemli bir rol oynayan kişi Alexander Shulgin'dir. Shulgin 1976'da sentezleyip denedikten sonra çalışma arkadaşlarıyla birlikte yaptığı kapsamlı araştırmalarında ilacın kimyası, dozajı, kinetiği ve psikoaktif etkileri üzerine ilk ayrıntılı raporları yayınladılar ve ekstazi bu araştırmalardan sonra yaygınlaştı. 1976'da Shulgin ile birlikte ilacın sıradışı teröpötik etkilerini fark eden bir grup bilim adamı ve terapist suistimal edilmesini, sorumsuz ve bilinçsiz kullanımı engellemek için bu ilacı çok kapalı bir grup içinde kullandılar. Bu araştırma ve tedavi amaçlı çalışmalarda MDMA'in evlilik ve ilişki terapisi,PTSD (travma sonrası stres bozukluğu), travma, fobi bozuklukları, bağımlılık, kanser ve ölümcül hastalıklardan muzdarip kişilerde endişe tedavisinde kullanılabileceği birçok psikiyatrist ve psikoterapist tarafından kabul gördü ve yasaklandığı 1985'e kadar terapilerde yasal olarak kullanıldı. Psikedelikler ile araştırma yapan psikiyatrlardan Stanislav Grof, M.D yasaklamanın meşru bilimsel çalışmaları engellerken yaygın kullanımının önüne geçemediğini belirtmektedir. Bu terapistlerin "empati" olarak andığı ilacın sokak tabiri olan "ekstazi" adı ise ilk kez 1984'te ABD'nin Kaliforniya eyaletinden çıktı. Shulgin empati adının ilacın etkilerini daha isabetli çağrıştırdığını ekstazinin ise bir pazarlama tekniği olarak kullanıldığını yazmaktadır. Shulgin ve çevresi ilacın suistimale neden olabilecek derecede yaygınlaşmasını engellemek için her ne kadar ketum davransalar da yaygınlaşmasının önüne geçilemedi. Yanlış kullanımdan ötürü yaşanan bazı ölüm vakaları neden gösterilerek ABD'de 1985'te yasaklanan ilacı daha sonra diğer devletler izledi. CAPTAGON : Amfetamin grubuna üye oluşan captagon sentetik türden bir uyuşturucudur . Aslında captagon maddesi grubundadır . Etkisi amfetaminlere benzer hususilikler taşır . Etken maddesi ve dahilinde ne olduğu tam olarak bilinmemektedir . Özellikle Arap ülkelerinde peynir ekmek gibi tüketilen uyarıcı haplardandır. Satanlar cinsel gücü artırdığını iddia ettikleri için, Ortadoğu'da çok tutulmuştur. Captagon:sentetik bir uyuşturucu türüdür. Önceleri Almanya'da yasal olarak üretilen bu maddenin üretimi, suistimalinin artması üzerine durdurulmuştur. Üretiminin durdurulmuş olması ile birlikte yasal olmayan yollardan, yüksek kazanç elde etmek için çeşitli ülkelerde kaçak olarak üretilmeye başlanmıştır. Piyasaya captagon ticari adı ile sürülen ve etken madde olarak fenetylline içeren bu uyuşturucunun özellikle Arap ülkelerinde kullanımı yaygındır. Captagon üretiminde tespit edilen iki aşama vardır. Birincisi fenetylline maddesinin imali edildiği kimyasal aşama, ikincisi ise elde edilen etkin maddenin tablete dönüştürülmesi olan fiziksel aşamadır. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki; yasadışı yollardan captagon üretimi yapan şahıslar, daha fazla uzmanlık, zaman ve laboratuar malzemesi gerektirdiğinden, fenetylline maddesini doğrudan temin edip, ikinci aşama olan ve çok uzmanlık gerektirmeyen fiziksel aşama devresinden itibaren üretime geçmektedirler. Önceleri etkin maddesi fenetyllin olarak üretilen ve satılan captagonun, üretiminin yasaklanması neticesinde yasadışı yollardan gizli laboratuarlarda üretilmeye başlanması ile etkin maddesi ve içerisinde ne olduğu tam olarak bilinmeyen, ancak hapların üzerlerinde ki captagon logolarından dolayı captagon adı ile satışı yapılan, farklı özelliğe sahip haplarda tespit edilmiştir. Captagon, kokainin çok etkili bir formudur. Captagon, kokain hidroklorid formundan sodyum bikarbonat ya da amonyum ve su kullanılarak edilir. Bu yolla elde edilen Captagon, sigara gibi içilebilmektedir. Captagon içime hazır, küçük miktarlarda satılır. Kokaini işleyerek küçük kristalimsi bir hal alması sağlanır. İşlenmesinin sonucu olarak Captagon, vücut tarafından daha hızlı emilir. Sigara gibi içilmesinden dolayı beyne kısa zamanda yüksek dozda madde gitmesini sağlar. Bu yüzden de etkileri kısa süre içinde hissedilmeye başlar. Captagon genellikle 300-500 mg.lık küçük plastik poşetlerde satılır. Kokain genellikle ekonomik düzeyi yüksek olan kişilerce tüketilir. Captagon kokaine oranla çok düşük fiyatlarda satılır. Kokaine oranla ekonomik gözükse de bağımlılık geliştikçe kullanılan miktar arttığından harcanan para da bir süre sonra çok artmaktadır. Amerika’da C, Charlie, Coke, Dust, Snow, Toot, Captagon, Freebase, Rock isimleriyle satılır. Diğer sentetik uyuşturucularda da olduğu gibi, kişinin Captagon diye satın aldığı madde her zaman Captagon çıkmadığından, etkisinin tam olarak ne olacağını önceden kestirmek çok mümkün değildir. Bu yüzden, aşırı doz kullanımı olmadan da Captagon kullanımlarında ölüm meydana gelebilir. Bağımlılığı çok çabuk gelişir ve kullanılan miktarı arttırma gerekliliği doğar. Miktar arttıkça harcanan para da arttığından, Captagon alabilmek için suç işlemeye başlama olasılığı yüksektir. Madde etkisindeyken kişinin kalp atışları hızlanır, kalp krizi geçirme riski yükselir, ani kan basıncı artışı ortaya çıkabilir, aşırı depresif ruh hali ya da intihar eğilimli davranışlar gözlemlenebilir. Yoksunluk ;Kokainin belirtileriyle aynıdır. Madde etkisini kaybetmeye başlayınca kişi kendini mutsuz, bitkin, sıkıntılı, kaygılı, hiçbir şeyden keyif alamaz, güçsüz, sinirli hisseder. Uyuma isteği doğar, bazen korkunç rüyalar da görülebilir. Bu çöküntüden kurtulmak için kişide tekrar madde kullanma isteği doğar ve bu durum bir kısır döngüye dönüşür. Uzun süreli kullanımın sonunda insanlarda sinirli, telaşlı, paranoid bir tablo ortaya çıkabilir. Captagon kullanımı çeşitli solumun yolu problemlerine, akciğer ve göğüs ağrılarına yol açabilir. MDA : İlaç bilimi açısından bakıldığında MDA maddesi hem amfetamine hemde LSD'ye yakın bir maddedir . MDA maddesinin tesiri alınan doza bağlıdır. Etkisi ectasyden daha uzun zaman (8-12 saat) ve daha güçlü etkileri oluşan bir maddedir . Düşük dozlar umumiyen canlanma etkileri yaparken yüksek dozdaki alımı halisinasyonlara ve bozuk algılamalara yol açmaktadır . MDA'da yanlış doz kullanımında ölümcül hadiseler görülmektedir . Metilendioksiamfetamin da tenamfetamine (olarak da bilinen (MDA),INN ), bir psikoaktif ilaç ikame methylenedioxyphenethylamine ve ikame amfetamin ilaç sınıfları öncelikle için tüketilen entactogenic , psychedelic vepsikostimulan etkileri. Farmakolojik olarak, MDA serotonin-norepinefrin-dopamin gibi hareket eden maddeyi salan ve geri alım inhibitörü MDA çoğu ülkede yasa dışıdır. Birkaç ülkede bilimsel ve tıbbi araştırmalar için bazı istisnalar vardır. MDA dinlenme yerleri olarak kullanılması onun daha yaygın olarak kullanılan analog öncedir MDMA (ecstasy). Akut toksisite semptomları, ajitasyon, terleme, artmış kan basıncı ve kalp hızı, vücut ısısında dramatik artış, konvulsiyonlar ve ölüme neden olabilir. Ölüm genellikle kalp etkilerinden ve beyindeki (inme) kanama sonrası meydana gelir. MDE : Ectasy'den daha hızlı (2-3 saat) tesiri daha kısa zamanlı bir maddedir . Kullanıcıların abartılı olarak görülen keyif hali çok kısa zamanda depresyona dönüşebilmektedir . MDE'nin kullanılması orta halli bir ruhsal bağımlılığa yol açmaktadır . 3,4-Metilendioksi- N -ethylamphetamine ( "MDEA", aynı zamanda "MDE" olarak adlandırılan ve halk dilinde, "Eve") bir olan empathogenic psikoaktif ilaç . MDEA ikame edilmiş amfetamin ve ikame edilmiş methylenedioxyphenethylamine . MDEA bir gibi davranır. Serotonin ,norepinefrin ve dopamin ajan bırakmadan ve geri alım inhibitörü Topa sahip olma MDEA ülkelerinin çoğunda yasa dışıdır. Bilimsel ve tıbbi araştırmalar için bazı sınırlı istisnalar mevcuttur. MDEA'nın yan etkiler şunları içerir: Hipertermi, Midriyazis, İştah kaybıdır. MBDB : MBDB başka amfetaminlerin aksine çok sonraları 1986 yılında imal edilmiştir . Asıl olarak amfetaminlerin etki mekanizmalarını anlamak için kullanılmıştır . Oldukça yeni bir madde meydana geldiğinden tesiri tam olarak bilinmemektedir . Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde sinir yollarını tahrip ettiği gözlenmiştir . Benzodioxolyl- N -methylbutanamine (N-metil-1,3-benzodioxolylbutanamine, MBDB, 3,4-metilendioksi-N-metil-α-ethylphenylethylamine) bir bir entactogen ve fenetilamin kimyasal sınıfındandır. . Bu sokak adları Eden ve Metil-J tarafından bilinmektedir MBDB yakın ilişkili bir kimyasal olan analog bir MDMA ikisi arasındaki tek fark, moleküllerin bir olması etil grubu yerine metil grubu bağlı alfa karbon . IC karşı 784 nM 50 değerlerine sahiptir 5-HT , karşı 7825 nM dopamin ve karşı 1233 nM norepinefrin metabolizması bilimsel literatürde tarif edilmiştir. DOB : Dob maddesi MDA'da oluşan benzer halüsinasyon etkilerini ortaya çıkarmakta ve etkileri yüz kat daha kuvvetli bir yoğunlukta kendini göstermektedir . Etkileme biçimi LSD ve meskalin maddelerinkine benzemektedir . Etkisi yavaş ortaya çıkmakta ve tesiri müddetince kullanıcı hayal resimleri görmektedir . Ölümcül sayılabilecek doz oranı 30 ile 35mb . arasındadır . Dimethoxybromoamphetamine (DOB), INN ve bromo DMA a, sanrı ilaçve sübstitüe edilmiş amfetamin ve fenetilamin bileşiklerinin sınıfı. DOB ilk sentezlendi Kimyasal maddenin tam adı 2,5-dimetoksi-4-bromo-amfetamindir. Yüksek dozlarda ciddi tehlikelere yol açabilir CRACK : Crack kokain HCL'nin ve sodyumdikarbonatın su içine karıştırılıp ısıtılması ile elde edilmektedir . Al yada Aleni krem renkli vede kokusuz bir maddedir . Sigara (tütün mamülleri) biçiminde içimi sırasında çıkardığı çıtırtıya benzer seslerden dolayı crack adı verilmiştir . Bağımlılık potansiyeli kokainden yüksektir . Bir yada 2 kez denenmesi bağımlılık yapabilmektedir . Kokain eroinden daha zararlı iken crack 3 kat daha zararlıdır. MARİHUANA : Marihuana insanın ruhsal yapısını etkileyen kenevir bitkisinin bir türevidir . Bitki kurutularak yaprakları ve çiçekleri tütün formuna getirilir. İçilmek sureti ile kullanılır . Yağ sever (lipofilik) niteliği ile anında bedene ve hayati organlara dağılmakta ve otuz gün zamanıyla kalabilmektedir . HİNT KENEVİRİ : Kenevir bitkisi tropik ve ılıman oluşan bütün bölgelerde yetişen narkotik bir maddedir . Kenevir bitkisi ve türevleri sigara (tütün mamülleri) biçiminde sarılarak içilir . Bunlar olağan sigara (tütün mamülleri) lardan daha kalındır . Tek başlarına kullanıldıkları gibi bazen de başka narkotik maddelerle bir arada kullanılabilir . Yenilmek sureti ile de alındığı bilinmektedir . Sigara (tütün mamülleri) gibi içilmek sureti ile kullanıldığında tesiri 3-4 kat artmaktadır . MESKALİN : Meskalin ananas biçiminde ve büyüklüğündeki peyato kaktüsünden elde edilmektedir . Tablet, kapsül velikit halde bulunan bu maddenin güçlü ve acı bir tadı mevuttur . Meskalinin Türkiye'de yaygın bir kullanım alanı yoktur . PLAKA ESRAR : Haşhaş kenevir bitkisinin narkotik madde açısından varlıklı oluşan salgısının toplanıp kurutulmuş ve preslenmiş formudur. Genellikle krema renginde olur . Esrar sigara (tütün mamülleri) halinde sarılarak içilir . Kullanıcılar arasında yaygın olarak "joint" adı verilir . Bal, reçel, lokum, pasta gibi yiyeceklere karıştırılarak yenilebilir . Nadiren damar yolu kullanılır . Türkiye'de yaygın kullanımı esrarlı sigara (tütün mamülleri) biçimindedir . Esrar yağ dokusunda birikmekte ve takriben otuz gün zaman ile burada depolanmaktadır . Esrar bağımlılığa geçiş maddesidir . Diğer maddelerin kullanımında ilk basamak esrar olmaktadır . Madde kullananların büyük çoğunluğunun uyuşturucuya esrar ile başladıkları gözlenmiştir . LİKİT ESRAR : Likit esrar kenevir bitkisinin özü olarak bilinir . Marihuana ved haşhaştan daha tesirlidir . Damıtma yoluyla elde edilir PCP(Phencyclidine) : PCP veterinerlikte kullanılmak üzere üretilen ve anestezide kullanılan narkotik bir maddedir. 1967 yılından beri gizli ve kontrolsüz olarak laboratuarlarda üretilmektedir . PCP'nin yaygın kullanım biçimi tablet yada kapsül olarak ağızdan alınmasıdır . Diğer narkotik maddelerle bir arada içildiği gibi marihuana yada benzeri narkotik maddelerle sigara (tütün mamülleri) gibi sarılarak da içilmektedir . PCP kullanımı fiziksel bağımlılık yarattığı gibi sinirsel bağımlılık da yaratmaktadır. KIRMIZI, YEŞİL VE KONTROLA TABİ İLAÇLAR : KONTROLA TABİ UYUŞTURUCU MADDE VE MÜSTAHZARLARIN REÇETELERİ HAKKINDA GENELGE Tarih: 29.5.1985 Sayı: 5768 1961 Uluslararası Tek Sözleşmesi 30. maddesi 2. fıkrası gereğince tamimimiz eki listede yer alan uyuşturucu madde ve müstahzarları kendinden kopyalı seri numaralı 3 nüsha reçeteye yazılacaktır. Halen 14.3.1956 tarih ve 3493 Sayılı Tamim gereğince dip koçanlı reçeteler kullanılmaktadır. Daha önce ilinize gönderilmiş bulunan uyuşturucu madde ve müstahzarlara mahsus yeni reçeteler 1.6.1985 tarihinden itibaren eski dip koçanlı reçeteler ile birlikte 1.8.1985 tarihine kadar kullanılacak, bu tarihten sonra sadece yeni gönderilen kendinden kopyalı, seri numaralı, 3 nüshalı kırmızı renkli reçeteler kullanılacaktır. Bu konu ile ilgili olarak Maliye ve Gümrük Bakanlığı Muhasebe Genel Müdürlüğü'nün 1.4.1985 tarih ve 127/02-5/27722 Sayıl yazısı ile “Kontrole tabi ilaçlara mahsus reçetelerin bir cildinin 2 bin TL karşılığında satılması ve söz konusu reçetelerin satın alacak ilgililer tarafından ücretlerinin bütçe gelirleri hesabına “Çeşitli gelir” olarak alınmak üzere, Bakanlığımız birimlerinin bulunduğu yerlerdeki Defterdarlık Muhasebe Müdürlükleri ile ilçe Mal Müdürlüklerine yatırılması alınacak ödeme belgesinin ibrazı üzerine reçetelerin ilgililere verilmesi uygun görülmüştür. Reçetenin yetkili kurum veya kişiye verilmesinden sonra, seri numaraları Bakanlığımıza bildirilecektir. Her ay sonu ilinizdeki eczanelerden gönderilen reçetelerin ilk nüshası, izleyen ayın 20'sine kadar Bakanlığa gönderilmelidir. Reçeteler Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürlüğünden ve Bakanığımızdan temin edilebilecektir. Reçetelerin nasıl doldurulacağı ve reçetelere hangi uyuşturucu madde ve müstahzarların yazılacakları ektedir. Daha önce bu konuda çıkmış olan tamimler yürürlükten kaldırılmıştır. Konunun iliniz dahilindeki bütün sağlık kurum ve kuruluşları ile serbest tabip ve serbest eczacılara duyurulmasını önemle rice ederim. Prof. Dr. Yunus Müftü Müsteşar YEŞİL VE KIRMIZI REÇETELERİN DÜZENLENMESİNE İLİŞKİN AÇIKLAMA REÇETENİN DOKTOR TARAFINDAN DOLDURULACAK BÖLÜMÜ Hastanın Adı, Soyadı, Adresi: Hastanın (Reçeteyi kullanacak kişinin) adı soyadı ve adresi yazılacak. Sigorta veya Emekli sicil numarası: Hastanın Sigorta, Emeklilik veya Bağ-Kur numarası yazılacak. Kurum Hastanın çalıştığı kurum veya işyeri Tarih ve Protokol Numarası: Sağlık kuruluşunda hastalara kayıt yapmaya mahsus defterin tarihi ve protokol numarası yazılacak.Sağlık ocaklarında protokol numarası verilmediğinden buradan verilen reçetelerde protokol numarası aranmayacak. Serbest hekimlerin hasta kayıt defteri tarih numarası yazılacak. Hastayı evinde muayene eden hekim, protokol numarasını hatırlayamadığı takdirde bu haneye “Hasta evinde muayene olmuştur” kaydının konulması kifayet edecektir. Dr. Adı ve Soyadı: Reçeteyi yazan doktorun adı ve soyadı yazılacak. Diploma numarası: Reçeteyi yazan doktorun diploma numarası yazılacak. Kurumu: Doktorun görev yaptığı kurum yazılacak, serbest çalışan hekimlerin muayenehane adı ve adresini gösteren kaşeleri basılacaktır. (Her nüsha) İlaçlar: Bu bölüme yalnızca psikotrop ilaçlar yazılacaktır. 1. İlaçlar okunaklı yazılacaktır. Miktarları rakamla ve yazı ile belirtilecektir. 2. Reçeteler tekrarlanamaz. 3. Reçete, yazılıp doktor tarafından imzalandıktan sonra geçerli olacaktır. Reçetenin seri numarası ve hasta adı hasta kayıt defterine, dosyasına, kartına ya da kişisel sağlık fişine işlenecektir. 4. Reçetenin 3. nüshası yazan hekim tarafından muhafaza edilecektir. ECZACI TARAFINDAN ECZANEDE DOLDURULACAK BÖLÜM İlacın veriliş tarihi: Eczanede ilacın veriliş tarihi Verilen ilaç miktarı: Doktor tarafından yazılan ilaçların verilen miktarı belirtilecektir. Eczanenin ve eczacının adı adresi: Eczanenin ve eczacının ad ve adresi bulunan kaşesi basılacaktır. (Her nüshaya) İmzası: Eczacı tarafından imzalanacaktır. 1. Reçetenin iki nüshası eczanede kalacaktır. 2. Recete kayıt defterine kayıt edildikten sonra ilk nüshası her ay sonu İl Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürlüğü'ne gönderilecektir. 3. İkinci nüsha, hasta sigortalı, memur, emekli vs. ise kurumuna fatura edilecektir. PSİKOTROP İLAÇ REÇETELERİ HAKKINDA GENELGE Tarih: 2.1.1986 Sayı: 09/2677 1262 Sayılı İspençiyari ve Tıbbıi Müstahzarlar Kanununun 1. Maddesi ve 6197 Sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Kanunun 24. Maddesi gereğince ülkemizde satışı yapılan bütün ilaçlar reçeteye tabidir. Tamimimiz eki listede belirtilen müstahzarlar bağımlılık yapma özelliği ve suistimal riski olan psikotrop madde ihtiva ettikleri için reçeteleri eczanede alıkonması zorunlu olan ilaçlardır. Sözkonusu bu ilaçlar 1.2.19986 tarihinden itibaren kendinden kopyalı, üç nüshalı, seri numaralı yeşil reçetelere yazılacaktır. Bu konu ile ilgili olarak Maliye ve Gümrük Bakanlığı Muhasebe Genel Müdürlüğünün 1.4.1985 tarih ve 127/02-5/27722 _Sayılı yazısı ile “Kontrole tabi ilaçlara mahsus reçetelerin 1 cildinin 2 bin TL karşılığında satılması ve sözkonusu reçeteleri satın alacak ilgililer tarafından ücretlerinin, Bütçe Gelirleri Hesabına “çeşitli gelir” olarak alınmak üzere Bakanlığımız birimlerinin bulunduğu yerlerdeki Defterdarlık Muhasebe Müdürlükleri ile ilçe Mal Müdürlüklerine yatırılması, alınacak ödeme belgesinin ibrazı üzerine reçetelerin ilgilere verilmesi uygun görülmüştür. Reçetenin yetkili kurum veya kişiye verilmesinden sonra, seri numaraları Bakanlığımıza bildirilecektir. Her ay sonu ilinizdeki eczanelerden gönderilen reçetelerin ilk nüshası, izleyen ayın 20'sine kadar Bakanlığa gönderilmelidir. Reçeteler Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürlüğünden ve Bakanlığımızdan temin edilebilecektir. Reçetelerin nasıl doldurulacağı ve reçetelere hangi psikotrop madde ve müstahzarların yazılacakları ektedir. Daha önce bu konuda çıkmış olan tamimler yürürlükten kaldırılmıştır. Konunun iliniz dahilindeki bütün sağlık kurum ve kuruluşları ile serbest tabip ve serbest eczacılara duyurulmasını önemle rica ederim. Dr. Adil Olcay Müsteşar YEŞİL VE KIRMIZI REÇETELERDE ECZACILARIN UYMASI GEREKEN KURALLAR Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü'nce 29.5.1985 tarihinde yürürlüğe sokulan kontrole tabi uyuşturucu madde ve müstahzarların reçeteleri (kırmızı reçete) ile 2.1.1986 tarihinde yürürlüğe sokulan psikotrop madde ve müstahzarlara ait reçetelerde (yeşil reçete) eczacıların uyması gereken kurallar: 1 Sağlık Bakanlığı'nın 28.3.1986 tarih ve 5796 sayılı tamimi gereğince kontrollerin daha etkin olması amacıyla yeşil ve kırmızı reçeteler daha önce bildirilen form ile gönderilecektir. Formda istenen bilgilerin hepsi forma yazıldıktan sonra form 2 nüsha halinde İl Sağlık Müdürlüğü'ne gönderilecektir. (Reçeteler form eşliğinde posta ile de gönderilebilir.) 2 Reçeteler en geç müteakip ayın onuna kadar Sağlık Müdürlüğü'ne gönderilecektir. (Örnek: Haziran ayı reçeteleri Temmuzun onunda Müdürlükte olacak şekilde gönderilmelidir.) 3 Yeşil ve kırmızı reçetelerin ilk nüshaları Sağlık Müdürlüğü'ne gönderilecektir. Aksi olduğu takdirde reçeteler iade edilecek ve gelmemiş kabul edilecektir. (Kurum reçetelerinde resmi kurumlara reçetelerin ikinci nüshaları fatura edilecektir.) 4 Hastalar eczaneye reçetelerin birinci ve ikinci nüshaları ile müracaat edeceklerdir. Birinci ve ikinci nüshası ile müracaat etmeyen hastaların ilaçları karşılanmayacaktır. 5 Yeşil ve kırmızı reçetelere liste muhteviyatı dışında ilaç yazılması yasaktır. Bu şekilde gelen reçeteler kabul edilmeyip ilaçları verilmeyecektir. 6 Kırmızı reçeteler psikotrop ilaçlar için kesinlikle kullanılmayacaktır. Böyle yazılan reçeteler de karşılanmayacaktır. 7 Uyuşturucu madde reçetelerinde maximal doz sınırını aşan ilaçlar kesinlikle karşılanmayacaktır. 8 Uyuşturucu ve psikotrop ilaç reçeteleri karşılığında eczacı ilacı alan kimsenin adresini ve imzasını reçetenin ilk nüshasının arkasına alacaktır. Eğer reçete emekli veya resmi kurum reçetesi ise alanın Adı-Soyadı ve imzası yeterli olacaktır. 9 Kontrole tabi reçetelerde doktorun ilaç yazdığı bülümün altı eczacıya aittir. Bu bölümün eczacı tarafından eksiksiz doldurulması gerekmektedir. 10 Yeşil ve kırmızı reçetelerde doktorun adı, soyadı, diploma numarası ve imzası olmayan reçeteler eczanece karşılanmayacaktır. 11 Formlardaki uyarı kısmı Sağlık Müdürlüğü'nce doldurulacaktır. 12 Psikotrop madde ihtiva eden ancak yeşil reçete dışında kalan ilaçlar reçete karşılığı satılıp reçete kayıt defterine işlenecektir. KIRMIZI REÇETEYE YAZILACAK MÜSTAHZARLAR VE MAKSİMAL DOZLARI Uyuşturu Madde (Müstahzarları) Yazılabilecek Maksimal Doz Aldolan Ampul, 100 mg 15 Amp. 15 Amp Alfentanyl 7 mg 7 mg Cocain 225 mg 225 mg Codein 0.5 g Dextropropoksifen HCl 1 g Dihydrocodein 600 mg Ethyl Morphine (Dionine) 375 mg Fentanyl 1.5 mg Fentanyl Citrate BP Antigen Ampul (10x2ml) 1 Kutu Fentanyl Citrate BP Antigen Ampul (10x10ml) 1 Kutu Flunitrazepam injeksiyon (Rohypnol Ampul) 10 mg Flunitrazepam oral (Rohypnol Tab.) 20 mg Hydrocodone 110 mg Hydromorphane 35 mg Methadone 125 mg Methylphenidate HCl (Ritalin) 10 mgx30 Tablet 2 Kutu Morphine HCl (Parenteral) 300 mg Morphine HCl 0.01 g. Ampul 30 Amp Morphine HCl 0.02 g Ampul 15 Amp Morphine Sulfat (Oral) 2700 mg MST Continus Tablet (10 mgx20 Tablet) 13 Kutu MST Continus Tablet (100 mgx4 Tablet) 6 Kutu MST Continus Tablet (30 mgx14 Tablet) 6 Kutu MST Continus Tablet (60 mgx6 Tablet) 7 Kutu Nopan Sublingual Tablet 2 Kutu Normethadone (Ticarda damla) 112 mg Oxycodone 50 mg Oxymorphone 25 mg Pentozocine (Basta, Sosegon, Ampul, Tablet) 300 mg Pethidin HCl (Oral) 6000 mg Pethidin HCl (Parenteral) 1500 mg Poudre opium 1250 mg Teinture D'opium (Aspasmil damla) 12.5 g Temgesic Ampul (0,3 mg x 5) (9mg) 30 Amp Temgesic Sub.Tablet (0,2 mg x 50) (10mg) 1 Kutu Tilidin HCl (Dalidin) 1 g Ultiva Enjektabl Flakon (1 mg/5 ampul) 1 Kutu Ultiva Enjektabl Flakon (5 mg/5 ampul) 1 Kutu Vendal Retard Tablet (60 mg x 30 Tablet) 1 Kutu Vendal Retard Tablet (10 mg x 30 Tablet) 9 Kutu YEŞİL REÇETE İLE VERİLMESİ GEREKEN MÜSTAHZARLAR A Adumbran Tablet M.Berksoy Akineton Ampul Knoll Akineton Tablet Knoll Algaphan Draje M.Berksoy Althecodine Tablet Kurtuluş Anksen 5mg Kapsül Sanovel Aparkan Tablet Türfarma Arkodin Şurup Günsa Arkodin Tablet Günsa Asekod Tablet Tek Ativan Tablet Wyeth B Balans Draje B.Akşit Barbinal Ampul Sarper Bellacodin Komprime E.Taşmaz Benzokodin Tablet Sanofi Doğu C Cafergot PB Draje Novartis Calcidrine Şurup Abfar Calminef Tablet Ege Codenur Tablet Adeka Codephal Tablet Liba Coderpin Tablet E.Bostancı Contromal Ampul A. İbrahim Damla A. İbrahim Kapsül A. İbrahim Supozituvar A. İbrahim Corex Şurup Pfizer Coveral Şurup Wyeth D Defrol Tablet Eczacıbaşı Dephedrin Şurup Biofarma Di-co Tablet A.Gürsoy Diacodin Tablet T.Bayrı Diapam Draje Tems Diapam Ampul Tems Diazem Ampul Deva Diazem Kapsül Deva Diazepam Desitin Rektal Tüp Medsan Dikosan Tablet Kurtsan Dionidin Komprime Rekordi Diopam Ampul Tems Doloksen Kapsül Biofarma DorfanCF Kapsül Akdeniz Dormicum Ampul Roche E Efeko Şurup Bilim Efetal Tablet Atabay Ekivan Draje En Elibrin Draje Mulda Enobrin Kapsül Mulda Epizep Tablet Fako Equanil Tablet Wyeth F Fenekodin Tablet Adeka Fenokodin Şurup Adeka Frisium 10mg Tablet Hoechst Marion Roussel G Gayakodin Şurup M.Nevzat H Halcion Tablet Eczacıbaşı Hypnomidate Ampul Sanofi Doğu İ İmovan Tablet Eczacıbaşı İpnozem Tablet Biofarma J Jucodine Draje Tems Jucodine Draje Tems K Klidrax Draje Fako Koden Tablet Akdeniz Kodibeksin Tablet Fako Kodilin Tablet Dr.C.Tuna Kodin Komprime F.Özüt Kodinal Tablet Oro Kodineks Tablet Aksu Kodion Tablet Güray Kodipen Tablet Santa Farma Kodis Şurup Deva Kodis Tablet Deva Kodulimin Tablet SelçukEcza Koludine Tablet Yavuz Koludine Şurup Yavuz L Lexotan 1.5-3 mg Tablet Roche Libertin Draje Doğfarma Librium Ampul Roche Librium Draje Roche Librizan Tablet Roche Libroksil Tablet Saba Lizan Kapsül Nobel Ludicodine Şurup Liba Ludicodine Tablet Liba Ludionin Komprime Liba Luminal Ampul Bayer Luminal Tablet Bayer Luminaletten Tablet Bayer M Malontin Tablet HüsnüArsan Megrefor Komprime Mulda Meprol Tablet Lokman Meprosedin Tablet CarloErba Mergal Draje Santafarma Metekodin Draje Lokman Miltown Tablet Atabay Miminal Ampul Hüsnü Arsan Miminal Tablet Hüsnü Arsan Mogadon Tablet Roche N Nabacodin Tablet Vita Kimya Necuadon Tablet Anka Nembutal Draje Abfar Nembutal Na Ampul Abfar Nembutal Na Süspansiyon Abfar Neocodin Şurup Şanlı Neocodin Tablet Şanlı Neotrankil Tablet N.Aktaş Nervium Tablet Saba Neuridine Likit Adilna Nobraksin Draje Fako Nobral Kapsül Nobel Nobrium Kapsül Roche Noludar Tablet Roche Nöröcap 5-10 Kapsül İ.E.Ulagay Nucodin Komprime Apa O Obetrol Tablet Yurtoğlu Opidrin Tablet Bilim Opokodin Tablet G.Turan Ospasmil Tablet Sifar P Para-Sanol Tablet Adeka Pecode Şurup Yeni Pektoral Şurup Kansuk Pental Sodyum 0.5 Flakon İ.E.Ulagay Pental Sodyum 1 Flakon İ.E.Ulagay Pektosedil Tablet Ferit Pentothal Sodyum 0.5 Flakon Abbott Pentothal Sodyum 1 Flakon Abbott Peracon Damla Dr.F.Frik Peracon Draje Dr.F.Frik Peracon Şurup Dr.F.Frik Phenobarbital Tablet Radyum Phenobarbitalum Tablet Şanlı Plevron Şurup Sano Ponderal Tablet AliRaif Preveral Şurup Wyeth R Radyocodin Tablet Radyum Riedex Şurup Farma Ris-Tussin Şurup Şifa Kimya Ris-Tussin Tablet Şifa Kimya Rivotril Ampul Roche Rivotril Damla Roche Rivotril Tablet Roche Romilar Damla Roche Romilar Draje Roche Romilar Şurup Roche S Secobarbital Sert Kapsül Şanlı Secodin Şurup Akdeniz Sedeks B Şurup İ. E. Ulagay Serepax Tablet Wyeth Sintown Tablet Şanlı Stilnox Film Tablet Synthelabo Syrocol Şurup Çağdaş T Tiocodil Tablet Saba Tosiron Tablet Keskin Trankilin Tablet Biofarma Tranquo-Adamon Draje İ.E. Ulagay Tranxilene Kapsül Sanofi Doğu Travex Ampul İ.E. Ulagay Travex Oral Damla İ.E. Ulagay Travex Kapsül İ.E. Ulagay Tucodil Tablet Dilmen Tukalmin Draje Tems Tusso-B Şurup Sanofi Doğu V Valibrin Kapsül Mulda Valium Ampul Roche Valium Süspansiyon Roche Valium Tablet Roche Volpan Comp. Tablet H. Arsan X-Z Xanax Tablet Eczacıbaşı Zepam Tablet Akpa KONTROLA TABİ OLUP NORMAL REÇETE İLE VERİLEREK REÇETE KAYIT DEFTERİNE KAYDEDİLMESİ GEREKEN İLAÇLAR LİSTESİ ALLOBARBİTAL Spazmo Panalgine Supozituvar Atabay BARBEKSAKLON Maliasin 25 mg Draje Bayer Maliasin 100 mg Draje Bayer BARBİTAL Verepon Tablet Kurtsan BORNAPRİN HCl Sermodren Tablet Knoll BUSPİRON HCl Busaprin Tablet Eczacıbaşı Buspir Tablet Adilna Buspon 5, 10 mg Kapsül Deva Nopiron Tablet Nobel Piranil Tablet S.Doğu DEKSFENFLURAMİN KLORHİDRAT Isomeride Kapsül Servier DEKSTROMETORFAN HBr Actidem Şurup Wellcome Benical Şurup Roche Benical Cold Tablet Roche Defeks Şurup Berk Deksan Draje Deva Deksan Şurup Deva Dorfan Şurup Akdeniz Efetal Şurup Atabay Eftersan Draje İltaş Medigrip Pediatrik Şurup Eczacıbaşı Metorfan Draje Tems Neo-Astmadol Şurup B. İlaç Pretuval Şurup Roche Radyokodin Şurup Radyum Rhintossal Kapsül A.İbrahim Rhintossal Süspansiyon A.İbrahim Tukodil Şurup Dilmen Tusicold Şurup Mecom Vicks Medikid Ped. Şurup Eczacıbaşı Vicks Medinite Şurup Eczacıbaşı Vicks Vapodry Şurup Eczacıbaşı Wintus Draje İlsan DİAZEPAM Spazmo Valibrin Kapsül Mulda DİFENOKSİLAT HCl Diyatab Tablet Şanlı Lomotil Liquid A. Raif Lomotil Tablet A. Raif Reasec Draje Johnson DİMENHİDRİNATE Anti-Em Tablet Adeka Dramamine Ampul A. Raif Dramamine Tablet A. Raif Xamamine Tablet Adilna FENOBARBİTAL Antinozan Tablet Atabay Aspasmil Draje-Tablet Bilim Bella-Sanol Draje Adeka Bellaginal Draje İ.E. Ulagay Bellergal Draje Novartis Bellergal Ret. Draje Novartis Dactil Tablet Deva Difaljin Tablet S.Doğu Difilin Supozituvar Deva Difilin Tablet Deva Efranol Tablet S. Farma Mikroaljin Ped. Supozituvar Tems Neospazm Tablet Şanlı Neospazmin fort Supozituvar Drifen Noral F Supozituvar İltaş Noral F Forte Supozituvar İltaş Paranox 10 Supozituvar S.Doğu Pedidorm Supozituvar Akdeniz Pedimat Supozituvar İltaş Pirofen Supozituvar Deva Sedo-Carena Draje Türfarma Tralen Film Tablet Fako FLUOKSETİN HCl Prozac Kapsül M. Nevzat Depreks Kapsül A. İbrahim Depset Kapsül Eczacıbaşı Flomek Kapsül Nobel Florak Kapsül Mecom Loksetin Kapsül Deva KETAMİNE HCI Ketalar Flakon Santa Farma KİNİDİNE FENİLETİL BARBİTURAT Natisedine Tablet Adilna KLORDİAZEPOKSİD Klipaks 40-100 Draje İ.E. Ulagay Libkol Kapsül Saba Libraks 40-100 Draje Roche KODEİN FOSFAT A-ferin Kapsül Bilim Anakod Tablet Tek APC Tablet Dermancı Apex Kapsül Novartis Codasel Tablet Akdeniz Coldeks Tablet Deva Dolodamon Draje İ.E. Ulagay Dolviran Supozituvar Bayer Dolviran Tablet Bayer Fulpen Tablet Adeka Geralgine-K Tablet M. Şahin Küramol Tablet S. Farma Pacofen Tablet İ.E. Ulagay Pirosal Tablet Saba Temsaljin Tablet Tems Theraflu Draje Novartis Tussifed Sirop Glaxo KODEİN PÜR Devasko Tablet Deva Latusın Şurup Sano MEDAZEPAM Tranko-Buskas Draje Fako MEPROBAMAT Danitrin Forte Tablet Deva Danitrin Tablet Deva Equanitrate Tablet Wyeth Pertranquil Ped Supozituvar Sifar MİSOPROSTOL Cytotec Tablet A. Raif OKSAZEPAM Tranquo-Buscopan Draje Eczacıbaşı PENTOBARBİTAL Isoptin S Draje Bayer PSİKAİN NEU Ephetonin Forte Pomat B. Alman SİLDENAFİL SİTRAT Viagra Film Tablet Pfizer TRİKLORETİL MONOFOSFAT SODYUM Tricloryl Şurup Glaxo Mustafa Kemal BEKTAŞ Melike Varakçılık KAYNAKLAR: 1.Yeşilay Madde Bağımlılığı yayınları 2. M.E.B. Aile ve Tüketici Hizmetleri Uyuşturucu ve Uyarıcı Maddelerden Korunma 3. Sağlık Bakanlığı Madde Bağımlılığı Tanı ve Tedavi Kılavuzu El Kitabı 4. Prof Dr. İ Tayfun UZBAY Bağımlılık Yapan Maddeler ve Özellikleri GATA. 5. Özkan ÖZMEN Bahçeşehir Ünv. Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Suçları 6. Prof. Dr. Nesrin DİLBAZ Madde Kullanım Riski ve Madde Bağımlılığından Korunma 7. Dr. Cihat Örken, Madde Bağımlılığının Nörolojik Etkileri S.B. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Nöroloji Kliniği 8. Dr.Kaya LİVANELİOĞLU Yasaklı Madde ve Yöntemlerin Etki ve Yan Etkileri 9. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Madde ve Diğer Bağımlılıkları Araştırma ve İnceleme Raporu 30.01.2014

12 Aralık 2016 Pazartesi

ÜLKEMİZDE TARİKATLARIN DURUMU Sizlere bu yazı dizimde uzun araştırmalar neticesinde Ülkemizdeki Tarikatların durumundan bahsetmek istedim. Nedir bu tarikatlar? Şimdi bir bir inceleyelim: Önce Tarikat nedir ona bakalım: bir dinin içinde, özellikle İslamlıkta, tasavvufa dayanan ve kimi ilkelerle birbirinden ayrılan kollardan, Allah'a c.c kendine özgü bir tarzda, ayrı tarzda ulaşma savında olan yollardan her birisine denir. Tarikatlar insanların sosyalleşme ihtiyaçlarından beslenmektedir.

ÜLKEMİZDE TARİKATLARIN DURUMU Sizlere bu yazı dizimde uzun araştırmalar neticesinde Ülkemizdeki Tarikatların durumundan bahsetmek istedim. Nedir bu tarikatlar? Şimdi bir bir inceleyelim: Önce Tarikat nedir ona bakalım: bir dinin içinde, özellikle İslamlıkta, tasavvufa dayanan ve kimi ilkelerle birbirinden ayrılan kollardan, Allah'a c.c kendine özgü bir tarzda, ayrı tarzda ulaşma savında olan yollardan her birisine denir. Tarikatlar insanların sosyalleşme ihtiyaçlarından beslenmektedir. Kur’an-ı Kerim'de açıkça tarikata ışık tutan bir ayet yoktur. Zaten Kur’an-ı Kerim'de yüce Rabbimiz cc. Kendisinden direk istenmesini araya aracı konulmasını açıkça men etmiştir. Yüce Rabbimiz c..c. aşağıdaki ayetlerde Hz. Muhammed s.a.v efendimizi açıkça uyarmış asli görevinin altını Rabbimiz çizmiştir. Ey Muhammed! Eğer yüz çevirirlerse, artık sana düşen açık bir tebliğden ibarettir. (Nahl-82) Eğer yüz çevirirlerse (bilesin ki), biz seni onlara bekçi göndermedik. Sana düşen, sadece tebliğdir.(Şura-48) ….. senin ruhunu alsak da senin görevin sadece tebliğ etmektir. Hesap görmek ise bize aittir.(Rad-40) Hatta aşağıda ki ayette Allah c.c emrettiği gibi dinde zorlama olmayacağını ve Peygamber efendimizi s.a.v açık bir emirle insanları dinde zorlama ile imana davet etmemesini belirtmiştir. "Eğer Rabbin dileseydi, yer yüzünde bulunanların hepsi iman ederdi. Öyle ise sen, iman etmeleri için insanları zorluyor musun?" (Yunus, 10/99) Hal böyle iken tarikatlar zamanla Kur’an da ve hadislerde belirtilmeyen uygulamaları ile (Bid'at) dinde zorlama yoluna gittikleri görülmektedir. Allah c.c Kur’an-ı Kerim’de açıkça kendisinden başkasını dualarında aracı yapılmasını men etmiştir. Durum böyle iken tarikatlarda yapılan uygulamalarda sürekli “…. Filanca zatın hürmetine duamı kabul buyur Yarabbi” şeklinde Allah c.c ile kul arasına kendilerini bir şekilde lanse ettikleri görülmektedir. “De ki, Allah’ın dışında kuruntusunu ettiklerinizi çağırın bakalım; onlar, sıkıntınızı ne gidermeye, ne de bir başka tarafa çevirmeye güç yetirebilirler. Çağırıp durdukları bu şeyler de Rablerine hangisi daha yakın diye vesile ararlar, rahmetini umar, azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı cidden korkunçtur.” (İsrâ 17/56-57) “Rabbinize için için ve yalvararak dua edin. O, taşkınlık yapanları gerçekten sevmez.” (Araf 7/55) Yine tarikatlarda ki öğretilerin bir çoğunda şeyhleri rahmetli olsa da kerametlerinin devam ettiğine inanılmaktadır. Oysa şehitler dahi ölmüştür. Peygamber efendimiz dahi ölmüştür. Nedense hep şeyh efendilerin öldükten sonra kerametleri sık sık konuşulurken Peygamber efendimizin s.a.v. öldükten sonra kerametleri duyulmamaktadır.!.. Allah yolunda öldürülenler gerçekte ölmüş olmazlar. Ayette şöyle buyurulur: "Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin, aslında onlar diridirler, ama siz bunu anlayamazsınız." (Bakara 154) Bu, bizim anlayacağımız bir dirilik değildir. Eğer öyle olsaydı, Hz. Hamza'nın şehit olmasına Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem o kadar üzülür müydü? Çağırınca gelse, zaman zaman çağırır, hasret giderirdi. O zaman Sevgili Habibullahımız Hz. Muhammed Mustafa s.a.v efendimizi de çağırıp hasret giderirdik. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem ölünce, Allah ondan razı olsun, Ebu Bekir önemli bir konuşma yapmıştı. Abdullah b. Abbas'ın bildirdiğine göre, şöyle demişti: "Bakın, sizden kim Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme kulluk ediyorsa işte Muhammed ölmüştür. Kim de Allah'a kulluk ediyorsa şüphesiz o diridir, ölmez.” Allah Tealâ buyuruyor ki: "Muhammed sadece bir elçidir. Ondan önce de nice elçiler gelip geçti. O ölür veya öldürülürse gerisin geriye mi döneceksiniz? Her kim gerisin geriye dönerse, o Allah'a hiçbir zarar veremez. Allah şükredenlere mükafat verecektir." (Al-i İmrân 3/144) Şu iki âyet de Hz. Muhammed s.a.v efendimizle ile ilgilidir: "Senden önce hiçbir insanı ölümsüz kılmadık, şimdi sen ölürsen onlar ölümsüz mü olacaklardır?" (Enbiya 21/34) "Şüphesiz sen de öleceksin, onlar da öleceklerdir."(Zümer 39/30) Hal bu şekilde açıkken tarikatlarda sürekli şeyh efendinin mucize taşıdığı vurgulanmaktadır. Peygamber efendimiz öldükten sonra Müslümanların tefrika , parçalanma olmaması için Kur’an-ı Kerime sıkı sıkı bağlanmamızı istemiştir. "Aranızda, sıkı sarılırsanız artık sapıtmayacağınız bir şey bıraktım, Allah'ın kitabını" (Müslim, Hac, bab 19, Hadis no 147-(1218).) Allah c.c Kur’an da Hak olarak kendi emirlerini (Ayetlerini) referans göstermiş ve bunun dışına çıkanları sapıklık olarak belirtmiştir.Ve ısrarla araya aracı koymadan direk kendisine yönelmemizi emretmiştir. İşte hak budur. "Hakkın ötesi sapıklık değildir de ya nedir?" (Yunus 10/31-32) "Allah’ın yakınından kendisine kıyâmet gününe kadar cevap veremeyecek kimseyi çağırandan daha sapık kimdir? Oysaki bunlar onların çağrısının farkında değillerdir.“ (Ahqâf 46/4-5) Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler. ( Bakara 186 ) Cemaatlerdeki oluşumları incelediğimizde aşağıdaki belirttiğimiz ilkeler doğrultusunda birliktelik ve hareket ettikleri görülmektedir: Cemaatlerde ki anlayış genelde ; 1) Bütün cemaatler kendi şeyhlerini (önderlerini) Peygamberimizin günümüzdeki vekili gibi görür. Bazılarının da Mehdi Aleyhisseam olduğuna inanılır. 2) Cemaatlerin hiç birinde bireysel irade ya da sorgulama yoktur. Şeyh ya da önderin sözü Allah kelamı hükmündedir ve önderin emrini tartışan küfre girip dinden çıkar. 3) Cemaatlerin hiç biri birbirini sevmez ama açıktan birbirlerine düşmanlık yapmazlar.. Pek çok cemaat kendi dışındaki cemaatlerin şirkte (küfürde) olduğuna inanır. 4) Cemaatlerin bazıları dış dinamiklerle yani yabancı istihbarat örgütleri ile irtibatlıdır. 5) Cemaatlerin geneli iktidar olanı destekler yani bunlar durakta beklemeyi sevmezler, gelen her otobüse binerler. 6) Her cemaatin kendi gettosu vardır, aralarında kız alıp verirler, alışverişleri ve arkadaşlıkları beraberdir. Buradan hareketle de bunların birbirinden kopması kolay değildir. 7) Pek çok cemaat son dönemde holdingleşmiştir.. Müritlerin yaptığı ticaret, topladığı kurban derisi ve zekatlar bu holdinglerin ana sermayesidir. Holdingin mutlak hakimi de cemaat önderleridir. Şeyh ya da önder, parayı elinde tutanın gücü elinde tuttuğunu bilir ve yönetimi çocukları dışında hiç kimse ile paylaşmaz. 8) Cemaatlerin hedef kitlesi daha ziyade 16-30 yaş arası olanlardır.. Bunlarla önce arkadaşlık edilir, akabinde kendi sosyal çevrelerine sokularak ona kişilik verilir ve dini hassasiyetleri de kullanılarak saflara alınır. Yurtlar, dershaneler, okullar temel alanlarıdır. 9) Bütün cemaatlerde şeyh ya da önderin pek çok zaman akşam namazını Kabe’de yatsıyı da Mescid-i Aksa’da kıldığına inanılır. Şeyhlerinin evliyalıklarına imanları Allah’a imanları gibidir. 10) İstisnasız bütün cemaatlerde şeyh ya da önder emreder, müritler zerre sorgulamaksızın emredilen yere eksiksiz oy verir. 11) Bürokrasideki müridin şeyhe bilgi taşıması ve istediğini yapması Uhud Gazasında cenk yapması gibidir yani bilgi getiren ve icraat yapan peşin olarak şehit ilan edilir. 12) Cemaatlerin tamamına yakınında müritler yani mensuplar cennete ancak şeyhleri ya da önderlerinin himmetiyle girebileceklerine inanırlar. Önderlerini ahiretlerinin sigortası olarak görürler. 13) Pek çok cemaatin kendine göre İslâm’a hizmet şekli vardır. Kimi Kur’an öğretmenin tek yol olduğuna inanır, kimi dış dünyaya İslâm’ı anlatan kitap gönderir, kimi tebliğ yapar, kimi bürokrasiye girer, kimi okul ya da dershane açar, kimi siyaseti etkilemeyi olmazsa olmaz görür. 14) Bazı cemaat mensuplarının yurt dışındaki bankalarda büyük paraları ve muhtelif ülkelerde gayrı menkulleri vardır. 15) Cemaat ve tarikat guruplarına mensup olanların sayıları ise çok çok abartılmaktadır. Bütün bu cemaatlere mensup olanlar kesinlikle 1 milyonun üstünde değildir ancak etkileri vakıadır. 16) Bir kaçı hariç cemaatlerin siyasi bir projesi yani Devleti ele geçirmek gibi bir gayesi yoktur. 17) Cemaatler konusunda zannedilenin aksine TSK’dan ziyade MİT daha çok bilgi sahibidir ve pek çok mensubu bu cemaatlerin içindedir. 18) Hepsi değil ama pek çok cemaatin bilinçaltında askere ve Atatürk’e karşı büyük bir kin ve öfke vardır. Şimdide Ülkemizde ki tarikatları inceleyelim: 1. Kadiri Muhammediye (İSTANBUL-KAYSERİ-DÜZCE-ANKARA Bölgesinde) : Lideri Şeyh Seyyid lakabını kullanan Muhammed Ustaoğlu 2. Palulu Şeyh Said ve Cemaati; Bu şahıs, Ankara’da dönemin derin devleti tarafından organize edilen bir komplo senaryosunda, meselenin farkına varmadan adeta bir figüran olarak rol aldı ve 29 Haziran 1925 Pazartesi sabahı Diyarbakır’da idam edildi. Ondan sonra kendisini ve cemaatini Oğlu Ali Rıza temsil etti. Politikacılardan Abdulmelik Fırat ve Fuat Fırat bu şahsın torunları Olurlar. 3. Arvasiler: Bunlar Kürtleşmiş Arap kökenli, geniş bir Nakşibendi site ailesidir. Politikacı Kamran İnan’ın büyük babası Gaydalı Sıbgatullah Arvasi bu ailenin, Cumhuriyetten önceki temsilcisidir. Cumhuriyetin ilk yıllarında İstanbul’a gelip yerleşen Abdülhakim Arvasi, Hüseyin Hilmi Işık ve Necip Fazıl Kısakürek gibi iki becerikli kişiyi oldukça etkilemiş ve bu sayede büyük bir ün kazanmıştır. 4. Tağiler Ailesi: Bitlis’in Norşin ilçesinde kurulan ve 1800’lerin ortalarından beri çok kalabalık bir site olarak varlığını sürdüren bu aile, son yıllarda dağıldı. Bir ara Bitlis Milletvekili olarak meclise giren Muhittin Mutlu bu ailenin çocuğudur. Kürt kökenli Tağiler, oldukça gelenekçi bir Nakşibendi merkezi olarak faaliyetlerini sürdürdüler. Bu aile Arvasilerin temsilcileridir. 5. Küfreviler : Bu ailenin şeyh sıfatıyla son temsilcisi Kasım Kufralı ( ya da Küfrevî) idi. Bu şahıs Aslen Siirt’in Şirvan (Eski adıyla Kufra) ilçesinden Kürt kökenli Muhammed Küfrevî’nin torunudur. Şeyh Abdulbaki’nin oğludur. Demokrat Parti’den Ağrı Milletvekili orak Meclise girmiştir. Günümüzde hayatta değildir ve halefi yoktur. 6. Darendeli Osman Hulusi’nin cemaati : Bu şeyh ve cemaati fazla ünlenmemiştir. 7. Şeyh Said Seyda el-Cezeri : Cizreli Şeh Sayda olarak ünlenen bu şahıs, Güneydoğu’da tanınan Zengân Kürt aşiretine mensuptur. Şu anda onu, İstanbul-Küçükyalı’da oturan oğlu Ömer Faruk temsil etmektedir. 8. İsmail Hakkı Ehramcıoğlu: Bu şahıs 1960’larda Sivas, Tokat ve Amasya havalisinde bir muhit kazanmıştı. Propagandistleri pek başarılı olamadıkları için, son yıllarda bu kişiye bağlı cemaat sönmeye yüz tutmuştur. 9. Zilanlılar : Bu aileyi, yakın geçmişe kadar Kasım Zeylan adında bir kişi temsil ediyordu. Diyarbakır civarında faaliyet gösteren bu şahıs Şeyh Halid-i Zili’nin torunudur. Bir ara İstanbulda’ Sankiyedim Camii eski imamı Mehmet Emin aracılığıyla bir muhit kazanmıştı. Kasım Zeylan öldükten sonra, kendisini oğlu Abdulkerim Zeylan temsil etti. Abdülkerim Zeylan, bir dönem milletveklliği de yaptı. İstanbul’daki temsilcisi, Mehmet Emin öldükten sonra Zeylanların buradaki cemaati sönmüştür. 10. Hazinoğulları : Bu aileyi, yakın geçmişte ölen, Muhammet Musa Kâzım temsil ediyordu. Bu şahıs, Arap kökenli Siirt’li Şeyh Muhammed el-Hazin el-Haşimî’nin torunu ve Milis Generali Şeyh Şerafeddin’in’in oğludur. Bu aileye bağlı cemaatin hemen tamamı Kürttür ve çok dağınıktır. Müritleri, daha çok Siirt Bitlis, Ankara, Bursa ve İstanbul’da bulunmaktadırlar. Aileyi ve cemaati bugün ciddi anlamda temsil eden biri yoktur. 11. Mahmut Sami Ramazanoğlu Cemaati : Bu merkezi, son yıllarda Musa Topbaş adında bir tüccar yönetiyordu. Merkezleri Erenköy’de olan bu cemaat daha çok ticaret erbabından oluşmaktadır. 12. Akfırat Cemaati: Tuzla’nın Akfırat Beldesi’nde faaliyet gösteren bu merkezin şeyhi, geçen yıl bir skandala konu olan Yaşar Yılmaz adında bir kişidir. Olay medyada geniş yankı uyandırmıştır. 13. Derin Sofular Cemaati : Fısıltı gazetesinde, Derin devletle işbirliği içinde olduğu ileri sürülen ve bu lakapla anılan cemaat, Ömer Öngüt adında bir kişi tarafından yönetilmektedir. 14. İsmet Efendi Tekkesi: Kurucusu Yanya Mahkeme-i Şeriyesi Kátibi Mustafa İsmet Garibullah Yanyevi’ydi. Dahiliye Nazırı Memduh Paşa, Tophane Müşiri Mustafa Zeki Paşa gibi Osmanlı devlet adamları ve bürokratları bu tekkenin müridiydi. 15. Kelami Dergáhı : Önceleri Kadiri olan tekke, Muhammed Esad Erbili’den sonra Nakşibendi-Halidiye ekolüne dahil oldu. Menemen Olayları davası sırasında ölünce dergáhın başına Osman Nuri Topbaş geçti. MSP’li Tahir Büyükkörükçü gibi siyasiler ile bazı ünlü işadamları da bu dergáha bağlıydı. 16. Kaşgari Tekkesi : Kurucusu Şeyh Şefik Arvasi’ydi. Tekkeyi büyüten İstanbul Sultanahmet Camii imamı Abdülhakim Arvasi’ydi. Tekkenin son şeyhi Ahmet Mekki Arvasi’nin, İhlas Holding sahibi Enver Ören’in kayınpederi Hüseyin Hilmi Işık’a irşad müsaadesi verip vermediği halen tartışılmaktadır. Şeyh Şefik Arvasi’nin torunu Didar Hanım, Yusuf Bozkurt Özal’ın oğluyla evlidir. 17. Nakşibendi – Halid-i Şeyhliği : Şeyh Halid-i Bağdadi, 1779′da Kuzey Irak-Süleymaniye’de doğdu. Babası Pir Mikail bölgenin en büyük Kürt aşireti Caf’a mensuptu. Bağdadi’nin soyunun baba tarafından Hz. Osman’a ulaştığı rivayet ediliyordu.(İlginçtir; bölgedeki Kürt şeyhler “kutsal soy aristokrasisine” girebilmek için soylarını hep Hz. Muhammed’in ailesi Ehl-i Beyit’e dayandırmaya çalışırlar. Ama diğer yandan Kürt olduklarına da vurgu yaparlar!) 18. Halveti tarikatının Şabaniye Kolu (KÜTAHYA Bölgesinde) : Şeyhlik postunda Mehmet Dumlu oturuyor. 19. Hizb-ut Tahrir (ANKARA-VAN-Ş.URFA-İSTANBULBölgesinde) : Adlarını Hizb-ut Tahrir Türkiye sözcüsü Yılmaz Çelik’in İstanbul Fatih Camii’ndeki basın açıklamasıyla duyurdular. 20. Galibiler (ANKARA- ANTALYA Bölgesinde) : Kadiri-Rufai tarikat geleneğinden gelen cemaatler arasında tarikatlığını ilan eden tek kol. Şeyhleri Hacı Galip Hasan Kuşçuoğlu. 21. Nurcu Kırkıncı Hoca Grubu (ERZURUM Bölgesinde) : Nurcular arasında Kırkıncı Hoca olarak tanınan Mehmet Kırkıncı. Nurcular 10’dan fazla gruba bölündü. En etkin grup Fethullah Gülen cemaati. 22. İcmalciler (TRABZON Bölgesinde) : Kadiri Tarikatı’nın İcmal Kolu’nun lideri Haydar Baş 23. Cerrahiler (İSTANBUL-BURSA Bölgesinde) Halveti tarikatına dayanıyor. Dergahları, İstanbul’da Fatih-Karagümrük’teki Kethüda Canfeda Hatun Camii bitişiğinde. Zikirlerinde, müzik ve ibadet dışında hiçbir şey konuşulmuyor. Kadirhane’nin şeyhi Ahmet Misbah Erkmenkul. 24. Uşşakiler (İSTANBUL-ANKARA-ÇORUM-BOLU Bölgesinde) : Halveti Tarikatı’nın bir kolu Uşşakiye. Merkezi İstanbul Kasımpaşa. Kurucusu Pir Hüsameddin’in türbesi de bu semtteki aynı isimli camide. Tarikatı kamuoyuyla tanıştıran isim İbrahim İpek. 25. Menzilciler (ADIYAMAN-ANKARA-AFYON-SAKARYA-İSTANBUL Bölgesinde) : Nakşibendi Tarikatı’nın Menzil Kolu adını Adıyaman’ın Menzil köyünden alıyor. Cemaatin en ünlü ismi, uğradığı zehirli iğne saldırısından bir süre sonra hayatını kaybeden Raşit Erol. Şeyh postunda şimdi kardeşi Abdülbaki Erol oturuyor. 26. Tillocular (SİİRT- ANKARA- İSTANBUL- ELAZIĞ Bölgesinde) : Kurucuları Sultan Memduh Hazretleri’nin türbesinin bulunduğu Siirt’in Tillo beldesi manevi merkezleri. Süryanice "Yüksek Ruh" anlamına gelen Tillo geleneği Kadiri Tarikatı’nın en güçlü kollarından. 27. Hazneviler (HATAY-GAZİANTEP-ŞANLIURFA-KİLİS-MARDİN-BATMAN Bölgesinde) : Türkiye Kürtleri arasında en güçlü Nakşibendi cemaatlerinden biri. Merkezi Suriye’de. Hatay, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin ve Batman ’da örgütlüler. Cemaatin şeyhi Muhammed Haznevi 28. Hakikatçılar (SAKARYA-DÜZCE-BURSA Bölgesinde) : Hemen hemen tüm cemaatlere karşı yürüttüğü mücadeyle tanınan Hakikatçılar’ın şeyhi Ömer Öngüt. 29. Nakşibendi Yahyalı Cemaati (KAYSERİ Bölgesinde) : Kayseri’de Gülen Cemaati’yle birlikte en güçlü dini grup. Şimdi şeyh postunda oturan kişi Ramazan Dinç. 30. Işıkçılar (İSTANBUL Bölgesinde) : Seyit Abdülhalim Arvasi’ye bağlı Hüseyin Hilmi Işık’ın kurduğu cemaat günümüzde İhlas Holding şemsiyesi altında büyüdü. 31. Gülen Cemaati ve Nurcular (Türkiye’nin her yerinde): Türkiye’nin tarikat ve cemaat haritasında Nurcular ağırlıklı yer işgal ediyor. Tarikatın en ünlü ismi Fethullah Gülen’in etkinlik alanı Türkiye’nin tüm illerini kuşatıp, tarikat okulları kanalıyla Afrika’dan Uzakdoğu’ya uzanıyor. Nur cemaatinin içinde adı sık geçen diğer gruplar şunlar: Liderliğini Mehmet Kutlular’ın yaptığı Yeni Asyacılar (İstanbul), liderleri İzzet Yıldırım, Hizbullah tarafından kaçırılıp öldürülen Med-Zehra Vakfı çevresi (Doğu-Güneydoğu Anadolu), Müslüm Gündüz liderliğindeki Aczmendiler (Elazığ-İstanbul), Yeni Nesilciler, Yazıcılar 32. Süleymancılar (Türkiye’nin her yerinde) : Cemaatin kurucusu Süleyman Hilmi Tunahan, soyunu Nakşibendi Şeyhi Selahaddin İbni Seracettin ’e dayandırıyor. Zamanla bağımsız bir yol izledi. Kurduğu Kuran kurslarından yetişen öğrenciler, hocalarının mehdiliğine iman edip, Süleymancılar cemaatini oluşturdu. 33. İskenderpaşa Cemaati (İSTANBUL-ANKARA Bölgesinde) : Geçmişi 1800’lü yıllara, Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi’ne uzanıyor. Uzun süre, Gümüşhanevi tekkesi cemaate ismini verdi. Mehmet Zahit Kotku şeyhlik postuna oturduktan sonra, görev yaptığı İskenderpaşa Camii tarikata ismini verdi. Post oğlu Nurettin Coşan’a kaldı. Esat Coşan, tarikatı kurduğu vakıflar sayesinde büyüttü. Bunların en etkini Hakyol Vakfı. Koşan, İlim Kültür ve Sanat Vakfı ile Sağlık Vakfı’nı da kurarak örgütlenmeyi genişletti. 34. Melamiler (İZMİR-MANİSA-AYDIN Bölgesinde) : Melami Tarikatı’nın kamuoyu önüne çıkan en önemli ismi Ahmet Arslan. Emekli astsubay Arslan, Şeyh Hasan Özlem’in 1996’da ölümünün ardından posta oturdu. 66 yaşındaki Arslan, Manisa’nın Salihli ilçesinde yaşıyor. 35. Erenköy Cemaati (İSTANBUL-KONYA-ANKARA Bölgesinde) : Kökleri Kelami Dergahı’na ve şeyhi Erbilli Mehmet Esat’a dayanıyor. Mehmet Esat, tekkeler kapatılınca Erbil’deki arazilerini satıp, İstanbul’a yerleşti. Erenköy Cemaati, Mehmet Esat’ın halifesi Mahmud Sami Ramazanoğlu’nca kuruldu. Nakşibendi geleneği içinde, esnaf ve işadamlarının kolu olarak biliniyor. Ramazanoğlu’nun ardından cemaatin dini sorumluluğunu Musa Topbaş üstlendi. Onun ölümüyle üç isim ön plana çıktı: Yeni Şafak’ın eski başyazarı Ahmet Taşgetiren, Eymen Topbaş ve Konya’da yaşayan Tahir Büyükkörükçü. 36. İsmailağa Cemaati (İSTANBUL Bölgesinde) : Kurucusu Ebuishak İsmail Efendi, 1723’te Fatih’te adını taşıyan camiyi inşa ettirdi. Ölümünden sonra cemaati tarikat yoluna girdi. Şeyh Batumlu Ali Haydar Efendi, 1960’da ölene kadar liderliği yürüttü. Görevi İsmail Ağa Camii imamı Mahmut Ustaosmanoğlu devraldı. Cemaat İstanbul’un merkezi Fatih’te, Sarık, şalvar ve cübbeli giyimleriyle diğer Nakşibendi gruplarından ayrılıyorlar. İsmailağa Cemaati, Ustaosmanoğlu’nun kökeni nedeniyle İslami gruplar içinde "Oflular" olarak da tanınıyor. 37. Ahıskalı Ali Haydar’ın cemaati: Son yıllarda bu şahsı ve cemaatini Mahmud Ustaosmanoğlu temsil etmiştir. Bu cemaatin merkezi, İstanbul’da Draman mevkiindeki İsmailağa Camiidir. Bu Tarikatların bir kısmı da bize dışarıdan gelmişlerdir. Şimdi de Tarikatların coğrafyasına bakalım: Ortadoğu ve Ortaasya'dan Anadolu'ya Gelen Tarikatlar Kadiriye - A.Geylânî Rufâîye - A.Rufâî Sadiye - S.Cıbavî Halvetiye - Ö.Halvetî Nakşibendiye - B.Nakşibend Zeyniye - Z.Hâfî Kalenderiye - K.Haydarî Afrika'dan Anadolu'ya Gelen Tarikatlar Bedeviye - A.Bedevî Şazeliye - E. H. Şazelî Ortadoğu, Orta Asya ve Güney Asya'da Kurulduğu Halde Anadolu'da Yaygın Olmayan Tarikatlar Yeseviye - A.Yesevî Kübreviye - N.Kübra Suhreverdiye - Ö. Suhreverdî Çeştiye - Hasan Çeştî Kuzey Afrika'da Kurulduğu Halde Anadolu'da Yaygın Olmayan Tarikatlar Medyeniye - Ebu Medyen Desukiye - İbrahim Desukî Anadolu'da Kurulan Tarikatlar Bektaşiye - H. Bektaş Velî Mevleviye - Mevlânâ Bayramiye - H. Bayram Veli Görüldüğü gibi tüm cemaat ve tarikatların çalışma işlevleri ve çıkış coğrafyaları hemen hemen aynıdır. Türkiye’nin her bölgesinde mutlaka bir tarikat ve cemaat vardır. Çoğunlukla kurdukları vakıflar aracılığıyla hareket ediyorlar. kimileri de neredeyse holdingleşmiş durumdadır. Postluk bazen babadan oğla ve bazen de kardeşlere geçiyor. Cemaatlerin bazılarının siyasetle çok yakın bağları var iken, bazıları ise politikayla ilgilenmedikleri görülmektedir. Tarikat ve dinî cemaatlerin yöneldiği bir diğer eğitim alanı da yine 1980'lerden sonra hızla yayılan "Hazırlık Dershaneleri" olmuştur. İlkokuldan üniversiteye kadar bir sınav yarışının yaşandığı günümüz Türkiye'sinde Hazırlık dershaneleri önemli bir sektör durumundadır. Bunun bilinciyle hareket eden tarikat ve dinî cemaatler 'hizmet' faktörünü de ön plana çıkarıp Anadolu'nun pek çok şehrinde dershane açmışlardır. Mesela bu sahada Fethullah Gülen Hocaefendi'nin cemaatinin, 1995 yılı itibariyle kendilerine bağlı 250 civarında dershaneyle faaliyet gösterdikleri bilinmektedir. Hazırlık Dershaneleri faaliyetlerine parelel olarak gelişen bir diğer eğitim olgusu da özel okullardır. Yine Fethullah Gülen Hocaefendi'nin cemaati yurt içinde saygın bir yere sahip özel kollejlerinin yanında çoğunluğu Orta Asya Türk devletleri ve Balkanlarda bulunan 150 civarında orta öğrenim kurumuna sahiptirler. Malumunuz üzeri M.Fethullah Gülen’in en son Türkiye Cumhuriyetine kalkışması olayı bu bilgileri açıkça doğrulamaktadır. Dinî tarikat ve cemaatlerin faaliyet gösterdikleri önemli bir saha da sağlık alanıdır. Bilhassa kadın hastaların inançları sebebiyle karşılaştıkları ikilemlerin giderilmesine yönelik başlatılan özel poliklinik çalışmaları bugün hastane boyutlarına ulaşmıştır. Burada dinî cemaatlerin doğrudan kendi faaliyetleri yanında, teşebbüs gücü bulunan, bu işe ehil mensuplarını teşvik ederek faaliyet sahalarını genişlettikleri gözlenmektedir. Mesela İskender paşa Nakşî dergahının HAKSAG A.Ş. adıyla kurduğu şirkete bağlı İstanbul'da Hayrunnisa Hastanesi ve Doğumevi, Şadiye Hatun Teşhis Kliniği, Neşat Tıp Merkezi, Yenibosna ve Güneşli Aksa Klinikleri11 kurulmuş ve yeni teşebbüslere devam edilmektedir. Aynı gruba bağlı Hak-Yol Sağlık Vakfının faaliyetleri çerçevesinde bu hizmetlerin Anadolu'da yaygınlaştırılmasına gayret edilmektedir. Dinî tarikat ve cemaatler bütün bu faaliyetlerinden belli ölçüde maddî katkı sağlamalarına rağmen, genellikle kendilerine bağlı olarak kurdukları vakıflar vasıtasıyla zekat, fitre, sadaka ve kurban derisi gibi maddî kazanç getiren İslamî formlardan azamî ölçüde istifade etmektedirler. Bununla birlikte dinî tarikat ve cemaatlerin son yıllarda kendilerine fınansal katkı sağlayacak daha reel yatırımlara yöneldikleri, mensuplarını da buna teşvik ettikleri bir gerçektir. Sizlere bir çalışma ile Türkiye’deki cemaatler ile bilgileri çıkarttım. Benim şahsım adına kendi görüşüm Kur’an ve sünnetler ışığında sadece ve sadece Allah’a c.c en iyi kul sevgili Peygamber efendimize s.a.v en iyi ümmet olmaktır. Yani Allah’tan başkasına asla kulluk etmem. araya aracı da koymam.. Ama unutmayın ki ahirette şeyh efendilerden değil Kur’an-ı Kerim’den hesaba çekileceğiz. Bizzat Rabbimiz Hz. Allah c.c. tarafından hesaba çekileceğiz. Yorum sizin… Saygılar… Mustafa Kemal Bektaş Kaynaklar: 1. Hürriyet gazetesi 17 Eylül 2006 2. Prof Dr. Abdulaziz BAYINDIR Kur’an Işığında Tarikatçılığa bir bakış 3. Mehmet BOZKURT Eğitimci, İlahiyatçı, Araştırmacı yazar 4. Dr. M. Saffet SARIKAYA SDÜ İlahiyat Fak. SDU Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl: 1998, Sayı: 3, ss. 93-102 5. Okan KONURALP Türkiye’de İslami Cemaatler Haritası
Bu gün bir defa daha anladım ki Toplumun ruh yapısı hakikaten bozulmuş, bam telleri kopmuş !.... Samsun'da Çiftlik caddesindeyim. Öğle saatleriydi.. Gayet grand tuvalet giyinmiş 30 yaşlarında beyefendi birisine benziyordu. Sigarası ağzında benden çakmak istedi. Verdim. Sonra ben dedi Yavuz Sultan Selim'im dedi. Baktım yüzüne devam ediyordu.. - Şimdi dedi kuşatmadan geldim dedi. İyi dedim bende Fatih Sultan Mehmet'im Bende İstanbul'a topları döşedim geldim dedim. Allah razı olsun paşam ben sana yeniçerileri gönderirim takviye dedi. Kılıç kuşanmaya gidiyorum dedi. Sonra da ağzındanda mehter marşı söylerek gitti Yavuz Sultan Selim'im.. Arkasından baka kaldım... Hakikaten herkesin bam telleri kopmaya başladı. Buna kanaat getirdim. Şaka gibi değil mi !..

Bukalemunu geçtik biz millet olarak... Nasıl mı? Millet olarak acayip bir millet olduk. Bukalemunu geçtik. Bukalemun bulunduğu ortama göre renk değiştiren kertenkele türüdür. Up uzun dili vardır. Dili ile avını yakalar kendine çeker hasmını yer. Aynı bizler gibi.

Bukalemunu geçtik biz millet olarak... Nasıl mı? Millet olarak acayip bir millet olduk. Bukalemunu geçtik. Bukalemun bulunduğu ortama göre renk değiştiren kertenkele türüdür. Up uzun dili vardır. Dili ile avını yakalar kendine çeker hasmını yer. Aynı bizler gibi. Uzun bir dille milletin gerildiği gibi. En büyük özelliği de gözleri bir birinden bağımsız hareket etmesidir. Şimdi ne alaka diyenlerimiz olacaktır. Günde 24 saat gündemi sert sun'i gündem yaratarak toplumu gergin bir ülke var mıdır sizce? Sabah tecavüzcüler, ışıdcılar, Fetö şarlatanı,.... Öğlen PKK pislikleri, Bombalı saldırı, Madende göçük,... Akşam by lokcu korumalar, şehit haberleri, bilmem ney bilmem ney... Face de Twitter de maşallah ring arena alanı gibi.... Bukalemun bile Türkiye'de toplumu geren sun'i gündem gündelik yaratan faaliyetine yetişemez.....

Siz hiç yukarıdan aşağı çalışan bir pistonun çalıştığını gördünüz mü? Şöyle izah edeyim: Piston nedir? Motorlu araçlarda kimyasal enerjiyi (benzin, mazot, lpg vb.) mekanik enerjiye çeviren düzenektir. Yani Yakıtı emer, hava karışımı ile silindir içinde ateşler geri iter, krank milini dönderir.

Siz hiç yukarıdan aşağı çalışan bir pistonun çalıştığını gördünüz mü? Şöyle izah edeyim: Piston nedir? Motorlu araçlarda kimyasal enerjiyi (benzin, mazot, lpg vb.) mekanik enerjiye çeviren düzenektir. Yani Yakıtı emer, hava karışımı ile silindir içinde ateşler geri iter, krank milini dönderir. Yanma enerjisinin mekanik enerjiye çevrilmesini sağlar. Güç tekerleklere gönderilir ve araç yürür. Bu örneği neden verdim: Bir piston misali ülke kamu kuruluşları halk olmadan ne ayakta durabilir, ne de devlet olunabilir. Devlete yön veren halktır. Pistona taze hava ve yakıt veren halktır. Halk yerli yerinde devlet sorumlularına yön verdiği sürece kamu yönetimleri (Devlet sorumluları) devleti halka göre dizayn etmek zorundadır. Yoksa mekanizma ters çalışmaya başladığında ne krank mili kalır, ne de motor düzeneği...... O araç yani devlet ayakları üzerinde yürüyemez. Dağılır gider.... Devlet halkını düşünerek devletliğini yapacak, halkta devletine ve gelecek nesil çocuklarına güzel bir miras bırakmak için yerinde ikazlarını yaparak halk görevini yapacak. Yapmazsa ne mi olur? Motor dağılır gider.... Yani devlet elimizden çıkar gider... Bu nedenle A 'dan Z'ye çoluk çocuğumuzla kız demeden, erkek demeden, yaşlı demeden iyi bir eğitim yapmamız, okumamız gerek.. Öyle koyunun kaval dinlemesi gibi ezbere değil... İlim yaparak, okuyarak....

Ah bu sosyal paylaşım siteleri.... Nedir Sosyal paylaşım siteleri : kişilerin internet üzerinde birbirleriyle yaptığı diyaloglar ve paylaşımların bütünüdür. Sosyal ağlar, insanların birbiriyle içerik ve bilgi paylaşmasını sağlayan internet siteleri ve uygulamalar sayesinde, herkes aradığı, ilgilendiği içeriklere ulaşabilmektedir. En gözde olanlar Facebook, Twitter, Instagram, Linkedin, Pinterest, Dailymotion, Youtube, Google+ dır. Milyonlarca kullanıcılar kendi görüşlerini, kişiliklerini, kültürlerin

Ah bu sosyal paylaşım siteleri.... Nedir Sosyal paylaşım siteleri : kişilerin internet üzerinde birbirleriyle yaptığı diyaloglar ve paylaşımların bütünüdür. Sosyal ağlar, insanların birbiriyle içerik ve bilgi paylaşmasını sağlayan internet siteleri ve uygulamalar sayesinde, herkes aradığı, ilgilendiği içeriklere ulaşabilmektedir. En gözde olanlar Facebook, Twitter, Instagram, Linkedin, Pinterest, Dailymotion, Youtube, Google+ dır. Milyonlarca kullanıcılar kendi görüşlerini, kişiliklerini, kültürlerini karşısında kilere kabul ettirmek doğrultusunda sürekli paylaşım yapıp dururlar. Bir gün kafama takıldı, sosyal paylaşım sitelerine tek tek girip paylaşımları inceledim. Facebook ve sırasıyla linkedin, twitter,...... nemi gördüm? Yüksek eğitimli yada şirket ceoları, sanayi liderlerinin daha bilinçli sosyal paylaşım sitelerini kullandıklarını gördüm. Akademik çalışmalarını, reklamlarını paylaştıklarını yani sosyal paylaşım sitelerini yerli yerinde kullandıklarında daha başarılı gelir seviyesi ve iş imkanlarını elde ettiklerini, yada akademik bilgileri kullanarak çevresine olumlu katkıları sunduklarını gördüm. Hiç bir amacı olmayanların çiçek, böcek, önceden sosyal kültür mühendislerinin hazırladıkları klişeleşmiş paylaşımları kullandıkları gerçeği sırıtmaktadır. Israrla " gerçekten şucuysanız .......bir kere paylaşın" zorlamaları "............ bitkisini kullanın. Her derde deva" "............ bilmem kaç defa tesbih çekin" ya da siyasi görüşü uymuyorsa neredeyse küfür derecesinde amiyane sataşmalar yine amiyane spor tartışmaları....... Türkçe yazım kılavuzuna aykırı yazılar..... Peki sizce bu paylaşımlar böyle mi olmalıdır? Kültürlü ve eğitimli bireyler olarak paylaşımlarımız la etrafımızı aydınlatmamız gerekmez mi? Paylaştığımızı bile katkı sunmadan kopyala yapıştır yapıyoruz... Kısacası işimize geldiği gibi paylaşım yapıyoruz. O zaman da ne oluyor? Kalite düşüyor.... Örnek olacağımız çoluk çocuğumuza da maskara olup çıkıyoruz..... Saygılar......
Burası Türkiye Cumhuriyeti olduğunu hatırlatırız sayın iş yeri sahipleri... Çarşı , pazar sokaklarımız sayenizde sömürge ülkesi görünümünde... Peki, bir Türk neden iş yerine Fransızca, İspanyolca, İngilizce isim koyar? Türkçemiz mi yetersiz? Bu diller ana diliniz mi? Siz hiç bir Alman'ın , İngiliz'in, Fransız'ın, Amerika'lının, İtalya'nın iş yerine Türkçe tabela astığını gördünüz mü? İş yerine Yabancı isim verenler iş yeri sahipleri acaba çocuklarınıza da yabancı bir isim verecek misiniz? Henüz hiçbir şey vatan toprağını kaybetmedik. Ne ülkemiz gitti elimizden ne de Türkçe'miz. Kendinize gelin. İçine düştüğünüz özenti hastalığından lütfen kurtulun. Öyle ülkemizi sevme hamasi nutukları atmayın. Şu tabelalarınızı değiştirmekten bir başlayın. Sadece dolar bozdurarak vatana sahip çıkılmıyor..... Sayın devlet yetkilileri, Yerel yöneticilerimiz; Ülkemize yakışır, Türkçe'mize yakışır tabelaları düzenletirseniz size buradan kocaman bir teşekkürü borç bilirim.