15 Nisan 2018 Pazar

Samsun’da Veteriner Tarım Meslek Lisesi ile ilgili yaklaşık 5 senedir bir hukuk mücadelesi yürütülüyor. Okulun arazisinin en önemli yerde oluşu ve değerli oluşu nedeniyle bu araziye göz dikilmiş durumda. Önce protokol cami ve sonrasında kent park projesi ile bu arazi bir nevi gasp edilmek isteniyor. Sizlere zaman zaman bu konuda bilgi vermişdim. Ve gelinen son nokta her şey bitti, okul yapılacak derken yine başa dönüldü. Yüksek mahkeme kararlarına rağmen ısrarla ve inatla yine kentparka dönüştürülmesi çalışmalarına başlandı. Dünyanın hiçbir yerinde okul yerine park yapacağım diyen bir Belediye Başkanımız var mıdır? Çocuklarımız Önce kışın apar topar şehrin 30 km. dışında Ortaokuldan bozma son derece yetersiz binalara adeta kovulurcasına gönderildi. Mahkemeye başvuruldu. Yüksek mahkeme dahil okul aile birliğinin başvurularını yerinde haklı buldu. Kaç kez yerine taşınması yada yerine tekrar okul yapılması için karar verdi. Hız kesmedi Samsun Büyükşehir Belediye Başkanımız. Bu arazi değerliydi bu okuldan koparılmalıydı. Protokol Cami ile ilgili imar değişikliği yaptıklarında yeşil alan aklına gelmeyen Belediyemiz bu sefer de yeşil alan aklına geliverdi. Kıyı şeridi parkla bahçe ile dolu iken dibinde golf sahası var iken,

Samsun’da Veteriner Tarım Meslek Lisesi ile ilgili yaklaşık 5 senedir bir hukuk mücadelesi yürütülüyor. Okulun arazisinin en önemli yerde oluşu ve değerli oluşu nedeniyle bu araziye göz dikilmiş durumda. Önce protokol cami ve sonrasında kent park projesi ile bu arazi bir nevi gasp edilmek isteniyor. Sizlere zaman zaman bu konuda bilgi vermişdim.
Ve gelinen son nokta her şey bitti, okul yapılacak derken yine başa dönüldü. Yüksek mahkeme kararlarına rağmen ısrarla ve inatla yine kentparka dönüştürülmesi çalışmalarına başlandı.
Dünyanın hiçbir yerinde okul yerine park yapacağım diyen bir Belediye Başkanımız var mıdır?
Çocuklarımız Önce kışın apar topar şehrin 30 km. dışında Ortaokuldan bozma son derece yetersiz binalara adeta kovulurcasına gönderildi. Mahkemeye başvuruldu. Yüksek mahkeme dahil okul aile birliğinin başvurularını yerinde haklı buldu. Kaç kez yerine taşınması yada yerine tekrar okul yapılması için karar verdi. Hız kesmedi Samsun Büyükşehir Belediye Başkanımız. Bu arazi değerliydi bu okuldan koparılmalıydı. Protokol Cami ile ilgili imar değişikliği yaptıklarında yeşil alan aklına gelmeyen Belediyemiz bu sefer de yeşil alan aklına geliverdi. Kıyı şeridi parkla bahçe ile dolu iken dibinde golf sahası var iken, 100 metre aralıklarla 2 cami olurken imar değişikliklerine kulp bulmak zor olmasa gerek.
Devlet arazilerinin istimlak edilmesi için emsal arazi sunmaları gerekiyordu. Alanlı Mahallesinde yer gösterildi. Ama kağıt üzerinde kelime oyunları ile o araziye İmam Hatip Lisesi yapıldı. Biz okulun yapılmasına karşı değiliz. İmam Hatip Lisesi de bizim. Ama işin içerisinde arazinin değerli oluşu bir anda Okul aile birliğini karşı siyasi görüşten diye empoze edilmeye başlandı.
Samsun’da ikili öğretimin önümüzde ki yıl son bulacağını basından öğrenmiş bulunmaktayım. Haberin aslı olmadığı halde söz konusu okul için Atakum bölgesinde emsali arsa verileceği haberi yayılarak, sırf algı yaratılarak bu arsa üzerinde yeniden imar oyunları başlandı. Samsun Büyükşehir Belediyesi il genel meclisinin İmar,hukuk,bayındır komisyon tutanağını, yüksek mahkeme kararlarını ekte sizlere gönderiyorum.
Şu anda okulun arazisi mezbelelik halindedir. Büyükşehir Belediyemiz daha mahkeme itiraz süreçleri devam ederken o araziye yüze yakın hafriyat ve moloz dökerek hakkında Danıştay yüksek mahkeme temyiz kararı da olmasına rağmen biz yapalım mahkeme çık derse yıkar temizler çıkarız demiştir. Kimin parasını nereye harcıyorlar. Suç duyurusunda bulunduk sonuçları göreceğiz. Böyle bir anlayış olabilir mi? O zaman Belediyemiz gözünün kestiği araziye gitsin yüze yakın harfriyat kamyonu ile moloz çöp döksün orayı istimlak etsin, gasp etsin. Böyle bir hukuk anlayışı sizce olabilir mi?
Dünyanın hiçbir yerinde Anayasaya göre kurulmuş Bağımsız yüksek yargı mahkemelerinin kararlarını dinlemeyen bir Belediye Başkanımız var mıdır? En son 3 ay önce yapılan işlemlerin suç teşkil ettiğini BİMER vasıtasıyla bildirerek suç duyurusunda bulundum.  Ve yine suç duyurusunda bulundum. Suç duyurum aşağıdadır. Yüksek yargı mahkeme kararlarına hiçbir kimsenin uymama lüksü var mıdır? Aynen bu “Cumhurbaşkanımı büyük Başbakan mı büyük? ”  sorusunu gündeme getirmez mi? Danıştay kanununa göre üyelerinin 4/1 ini Cumhurbaşkanının seçtiği bir mahkemenin kararlarını bir belediye başkanı uygulamıyorsa bu kanunlara, yargı kararlarına uymak sadece vatandaşlara mı aittir?
Bir belediye yargı kararlarına uymuyorsa vatandaşlarda biz de uymuyoruz derse bu ülkenin durumu ne olacaktır? Bu Yüksek mahkemeler bu ülkeye ait değil midir? Yada bu belediye Başkanımız hangi ülkenin belediye başkanıdır?
Mızrak artık çuvala sığmıyor. Bu ülke hukuk devleti ise Anayasaya göre kurulmuş olan ve de üyelerinin 4/1’ini Cumhurbaşkanının seçtiği yüksek mahkeme kararlarını uygulamayan ve tanımayan Sayın samsun Belediye Başkanını Anayasaya, T.C.K ve Danıştay Kanununa aykırı hareket etmekten tüm Cumhuriyet savcılarımıza suç duyurusunda bulunuyorum. Sizlerin bu hukuksal davada yardımcı olmanızı arz ediyorum.

Mustafa Kemal BEKTAŞ


#1800653297 Başvuru Detayı
Başvuru Tarihi:
Başvuru Yolu:
Başvuru Tipi:
Sayın Başbakanım; 
İLGİ: a. 1701878725 sayılı başvurum 
b. 1701750694 sayılı başvurum 
c. 1701828605 sayılı başvurum 
d. 1701699065 sayılı başvurum 
e. 1701696480 sayılı başvurum 
f. 1701711725 sayılı başvurum 
g. Samsun Bölge İdare Mahkemesinin 2 nci Dava Dairesinin Y.D İtiraz No: 2017/597 sayılı kararı 
h. Samsun Bölge İdare Mahkemesinin Y.D İtiraz No : 2014-567 sayılı kararı 
i. Danıştay 8 nci dairesinin Karar No: 2015/5660 sayılı kararı 
j. Milli Eğitim Bakanlığının 23.2.2018 gün ve SAYI: 38473911-754-E-3927828 sayılı okul arazisi ile ilgili olumsuz görüşü 
k. M.B Defterdarlık Kızılırmak Milli Emlak Müdürlüğü 07.07.2017,Sayı :81249893-300-[55010100085]-9984 (1700869790) olumsuz görüş yazısı 
l. Samsun Büyükşehir Belediyesi il genel meclisi İmar,hukuk,bayındır Komisyonunun tutanağı 10-11-12.04.2018 tarihli tutanağı 
m TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI Kanun No.: 2709 Kabul Tarihi: 7.11.1982 
n. TÜRK CEZA KANUNU (1) Kanun Numarası : 5237 Kabul Tarihi : 26/9/2004 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 12/10/2004 Sayı :25611 
o. DANIŞTAY KANUNU (1) (2) Kanun Numarası : 2575, Kabul Tarihi: 6/1/1982 ,yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 20/1/1982 Sayı : 17580 

1. İLGİ a:i ile Samsun Atakum Veteriner Tarım Meslek lisesinin yıkılmasını müteakip arazisinin Samsun Büyük Şehir Belediyesince türlü imar engellemeleri ile karşı karşıya kaldığımızı ve burada bir hukuksuzluğun söz konusu olduğunu zatı alinize bildirmiştik. İLGİ j:k ile de söz konusu okulun arazisinin başka amaçlı kullanılması ile ilgili olumsuz görüşleri olduğu bildirilmişti. 
Ancak bu okulun arazisi ile ilgili hakkında kesinleşmiş İLGi g:i yüksek mahkeme kararları da olmasına rağmen vede suç duyurusunda da bulunmama rağmen Aşağıda İLGİ l'nin fotokopisini gönderdiğim Komisyon tutanağında belirtildiği gibi yeniden imar değişikliği oyunları oynanmakta, bir nevi algı yaratmak amacıyla yine değişiklik çalışmalarına yüksek mahkeme kararlarına rağmen başlanmıştır. 
Sayın Başbakanım: 
2. Söz konusu arazinin hukuksuz bir şekilde imar mevzuatları ile ilgili olarak: 
a. İLGİ m Anayasamız 5 Madde gereği "Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır." 
IX. Yargı yetkisi MADDE 9 gereği "Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır." diye emretmektedir. 
MADDE 10 gereği "Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar." diye emretmektedir. 
XI. Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü MADDE 11 gereği " Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz." diye emretmekte olup eğer yüksek mahkemeler Anayasaya aykırı olsaydı bu madde gereği kurulmazlardı. 
D. Cumhurbaşkanının Görev ve yetkileri MADDE 104 gereği bu mahkemelerin üyelerinin 4/1 ini sayın Cumhurbaşkanımız seçmektedir. 
Mahallî idareler MADDE 127 gereği "Merkezî idare, mahallî idareler üzerinde, mahallî hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması" emredilmektedir. 
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Yargı C. Danıştay MADDE 155 gereği " Danıştay, idarî mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idarî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar." diye emretmektedir. 
b. İLGİ n T.C.K. nun Görevi kötüye kullanma (1) Madde 257 gereği "Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. " diye emretmektedir. Yine Madde 309 gereği "Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar Anayasayı ihlal" suçlarını da kapsamaktadır. 
c. İLGİ o 23 madde gereği "İdare Mahkemeleri ile vergi mahkemelerinden verilen kararlar ve ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görülen davalarla ilgili kararlara karşı temyiz istemlerini inceler ve karara bağlar." diye emreder. Yine Madde 25 "İdare mahkemeleri ile vergi mahkemelerince verilen nihai kararlar ve ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görülen davalarla ilgili nihai kararlar Danıştayda temyiz yoluyla incelenir ve karara bağlanır." diye emreder. Madde 26 ise "İdari uyuşmazlıklar ve davalar; İkinci, Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı, Yedinci, Sekizinci, Dokuzuncu ve Onuncu daireler ile idari ve vergi dava daireleri kurullarında incelenir ve karara bağlanır" emreder. 
Sayın Başbakanım; 
3. Bu maddeleri neden yazdım. Hukuk devleti isek Anayasa ve kanunlar geçerlidir. Anayasamızın 1 nci maddesine göre Danıştay Anayasa ile görevlendirilmiş bağımsız Yüksek İdare Mahkemesi, danışma ve inceleme merciidir. 521 sayılı Danıştay kanununun 30 ncu maddesine göre gerek bidayeten 31 nci maddesine göre gerek temyizen Danıştayca görülen davalar sonunda verilmiş olan kararlar kesindir. 2575  sayılı kanunun 23, 25, 26 madde gereği Hiçbir merciin onayına tabi değildir. Anayasamızın ilgili maddelerine göre; İdare yargı kararlarına uymak zorundadır, ve hiçbir suretle bu kararları değiştiremez, yerine getirmeye de mecburdur. 
4. Sayın Samsun Büyükşehir Belediyemiz ve meclisi Anayasamızın ilgili maddeleri, T.CK. nun ilgili maddeleri gereğince bunca var olan Yüksek yargı mahkemelerine uymayarak suç işlemiş ve işlemeye devam etmektedir. Bu Yüksek mahkemeler bu ülkeye ait değil midir? Herhangi bir kurum uymamak keyfiyetinde midir? 
Zatınız nezdinde tüm savcıları tekrar göreve çağırıyor ve suç duyurumun arkasındayım. 
Arz ederim. 
Ekli Dosyalar:

 Başvuru hareketleri için tıklayınız.
 14.04.2018 21:30 tarihinde internet üzerinden başvuru alındı.
 16.04.2018 13:37 tarihinde BİMER tarafından ADALET BAKANLIĞI tarafına sevk edildi.
 16.04.2018 13:37 tarihinde BİMER tarafından SAMSUN VALİLİĞİ tarafına sevk edildi.

















7 Nisan 2018 Cumartesi

Herkes bir dava tutturmuş gidiyor. Dava adamı olmayı matah sanıyor. Bu ülkede yaşayan herkes için tek bir dava vardır. "VATAN" Gelin bu Vatan'ı daha ileri götürmek için öyle gizli kapaklı davalara ya da şahıslara biat etmeden, aklın egemen olduğu, çok sesli, ortak aklı oluşturmak için uğraşalım. Üzerinde yaşayanın, dilini, dinini, kökenini sorgulamadan bu vatanı "herkes için" daha gelişmiş, daha, özgür, daha müreffeh, daha huzurlu bir ülke yapalım.

Herkes bir dava tutturmuş gidiyor. Dava adamı olmayı matah sanıyor. 
Bu ülkede yaşayan herkes için tek bir dava vardır. "VATAN" 
Gelin bu Vatan'ı daha ileri götürmek için öyle gizli kapaklı davalara ya da şahıslara biat etmeden, aklın egemen olduğu, çok sesli, ortak aklı oluşturmak için uğraşalım. 
Üzerinde yaşayanın, dilini, dinini, kökenini sorgulamadan bu vatanı "herkes için" daha gelişmiş, daha, özgür, daha müreffeh, daha huzurlu bir ülke yapalım. 
Eğitimi alanın, parayı bulanın kaçtığı bir yer olmasın vatanım. Herkesin gelmeye can attığı bir cazibe merkezine dönüştürelim. Bu potansiyel ülkemizde de bizde de var.
Ama bunu dile getiren kimse yok. Hiç kimse yok. Ya herkes biliyor işine gelmiyor...
Yada işine geldiği gibi oynuyor. bu dava meselesi ahhh. Bir türlü Üç kişiyi bir araya getirmiyor.. Çözümleri üretip önlerine koysak bile görmüyorlar ki. Çoğunun "dava"sı başka..$$$
Bu vatan bize ekmek gibi su gibi, aş gibi lazım. Özellikle de yarınımız olan çocuklarımız için.

1 Nisan 2018 Pazar

HAYDİ BİRAZ DA LEYLA ALATON'NUN PAYLAŞIMINA KAFA YORALIM? HAKLIMI HAKSIZ MI SİZCE ???? LEYLA ALATON LEYLA ALATON Alarko - Alvimedica 2g Hangi tür tepki verensiniz? 🐸🐸 KLASİK TEPKİ: "Sıraya geç kardeşim" NEOKLASİK TEPKİ:"Şeker kardeşim sıraya geçiver" REALİST TEPKİ: "Sıra var" SURREALİST TEPKİ:"Sallandıracaksın bunlardan ikisini kızılay'da bak bir daha yapabiliyorlar mı?" ROMANTİK TEPKİ:"Beyefendi galiba sırayı görmediniz" NATURALİST TEPKİ: "Sırana geç" MODERN TEPKİ: "Efendim insanımız eğitimsiz. Halbuki Avrupa da" POST-MODERN:"Sırana geç lan ayı!"

HAYDİ BİRAZ DA LEYLA ALATON'NUN PAYLAŞIMINA KAFA YORALIM? HAKLIMI HAKSIZ MI SİZCE ????
LEYLA ALATON
LEYLA ALATON Alarko - Alvimedica 2g
Hangi tür tepki verensiniz? 🐸🐸
KLASİK TEPKİ: "Sıraya geç kardeşim"
NEOKLASİK TEPKİ:"Şeker kardeşim sıraya geçiver"
REALİST TEPKİ: "Sıra var"
SURREALİST TEPKİ:"Sallandıracaksın bunlardan ikisini kızılay'da bak bir daha yapabiliyorlar mı?"
ROMANTİK TEPKİ:"Beyefendi galiba sırayı görmediniz"
NATURALİST TEPKİ: "Sırana geç"
MODERN TEPKİ: "Efendim insanımız eğitimsiz. Halbuki Avrupa da"
POST-MODERN:"Sırana geç lan ayı!"
UZLAŞIMCI:"Acelesi olmasa öne geçmezdi; üzmeyin garibi"
DEVRİMCİ:"Alt yapı sorunları çözülmeden halkımız sıraya geçmez. Devrim olunca herkes hizaya gelecek"
KADERCİ:"iki dakika fazla beklesek kıyamet mi kopar? Kısmetse hepimizin işi görülür"
FELSEFECİ (septik-kuşkucu): "Ön ve arka kavramları görecelidir.O tarafın ön taraf olduğuna kim karar verdi? Öne geçtiğini zanneden, aslında arkaya geçmiş olabilir"
KANT'CI:"Efendim algılanmayan şeyler yok demektir. Bakmayın o tarafa,adam yok olur"
KÖTÜMSER VAROLUŞCU: "Herkes bir gün ölecek. Onurlu bir şekilde bekleyin. Bir gün o adamda ölecek"
İYİMSER VAROLUŞCU:"Sıkmayın canınızı,su anın tadını çıkarmaya çalışın. Bakın ne güzel hayattasınız ve birileri önünüze geçebiliyor"
HUMANİST: "İnsanlık bir bütündür. Birimiz hepimiz hepimiz birimiz için. Dolayısıyla birimiz öne geçince,aslında hepimiz öne geçmiş oluyoruz."

Bu da bir avukatın paylaşımı Buyurun okuyun : ÇOÇUĞA KONULACAK AD KONUSUNDA ANA BABA ANLAŞAMAZLARSA👳🏻‍♂️👶🏻🧕 Çocuğun adını ana ve babası BİRLİKTE koyarlar. Ancak, ana ve babanın, çocuğun adı konusunda "anlaşmazlığa düşmeleri" halinde, ana ve baba ayrı ayrı veya birlikte AİLE HAKİMİNİN müdahalesini isteyebilir.👨 Bunu bizim toplumumuzda kaç anne ve baba yapabilir. İddia ediyorum toplumumuzda % 80 ni bunu yapmaya kalkışan anneyi kocası ilk başvuruda hemen boşar. O boşamazsa bile kaynana kayın valide boşattırır.

Bu da bir avukatın paylaşımı Buyurun okuyun :
ÇOÇUĞA KONULACAK AD KONUSUNDA ANA BABA ANLAŞAMAZLARSA👳🏻‍♂️👶🏻🧕
Çocuğun adını ana ve babası BİRLİKTE koyarlar. Ancak, ana ve babanın, çocuğun adı konusunda "anlaşmazlığa düşmeleri" halinde, ana ve baba ayrı ayrı veya birlikte AİLE HAKİMİNİN müdahalesini isteyebilir.👨
Bunu bizim toplumumuzda kaç anne ve baba yapabilir. İddia ediyorum toplumumuzda % 80 ni bunu yapmaya kalkışan anneyi kocası ilk başvuruda hemen boşar. O boşamazsa bile kaynana kayın valide boşattırır.

İnsanoğlu bir gün; Virgülü kaybetti: Söyledikleri birbirine karıştı. Noktayı kaybetti: Düşünceleri uzayıp gitti, ayıramadı onları. Ünlem işaretini kaybetti bir günde: Sevincini, öfkesini, bütün duygularını kaybetti. Soru işaretini kaybetti bir başka gün: Soru sormayı unuttu. Her şeyi olduğu gibi kabul eder oldu.

İnsanoğlu bir gün;
Virgülü kaybetti:
Söyledikleri birbirine karıştı.
Noktayı kaybetti:
Düşünceleri uzayıp gitti, ayıramadı onları.
Ünlem işaretini kaybetti bir günde:
Sevincini, öfkesini, bütün duygularını kaybetti.
Soru işaretini kaybetti bir başka gün:
Soru sormayı unuttu.
Her şeyi olduğu gibi kabul eder oldu.
İki noktayı kaybetti bir başka gün:
Hiçbir açıklama yapamadı.
Hayatının sonuna geldiğinde
Elinde sadece tırnak işareti kalmıştı.
“İçinde de başkalarının düşünceleri vardı yalnızca."
(Alex Kanevsky)

Uzaktan kumandaların , elektriği ve ışığı uzak yerlere aktarmanın mucidi rahmetli Nikola Tesla diyor ki : "Tüm dünyayı aydınlatmak istedim. Dünya’nın Güneş gibi parlaması için yeterli miktarda enerji mevcut. İstediğimi yapmama izin verselerdi, tıpkı Satürn’ün etrafındaki halka gibi Dünya’nın da ekvator kısmında da ışıktan bir halka olacaktı ama insanoğlu buna hazır değil. Colorado Springs’de yaptığım çalışmada dünyayı elektriğe batırdım. Ayrıca insanlara pozitif zihinsel enerji sunabiliriz. Bach ve Mozart gibi büyük müzisyenler veya büyük şairler geldi geçti.

Uzaktan kumandaların , elektriği ve ışığı uzak yerlere aktarmanın mucidi rahmetli Nikola Tesla diyor ki :
"Tüm dünyayı aydınlatmak istedim. Dünya’nın Güneş gibi parlaması için yeterli miktarda enerji mevcut. İstediğimi yapmama izin verselerdi, tıpkı Satürn’ün etrafındaki halka gibi Dünya’nın da ekvator kısmında da ışıktan bir halka olacaktı ama insanoğlu buna hazır değil. Colorado Springs’de yaptığım çalışmada dünyayı elektriğe batırdım. Ayrıca insanlara pozitif zihinsel enerji sunabiliriz. Bach ve Mozart gibi büyük müzisyenler veya büyük şairler geldi geçti. Dünya’nın iç kısmında barışın, neşenin ve sevginin enerjisi var. Dünya tarafından büyütülmüş bir çiçek aldığımda veya topraktan çıkan yiyeceklerde, orayı bir kişinin vatanı yapan her şey vardır. Yıllarımı, bu enerjinin insanları nasıl etkilediğini araştırmakla geçirdim. Gülün güzelliği ve kokusu ilaç olarak ve güneş ışınları yiyecek olarak kullanılabilir. Yaşam sonsuz sayıda biçime sahiptir ve bilim insanının amacı bunları her maddede bulmaktır. Burada üç esas nokta var. Benim yaptığım sadece araştırmak. Bunları bulamayacağımı biliyorum ancak yine de araştırmaktan vazgeçmeyeceğim."

ŞİMDİ ÖZ ELEŞTİRİ YAPMA ZAMANI : "ADAM YETİŞTİREN ADAMLAR; Cömerttirler İnsana saygılıdırlar Nezaketlidirler Yükünü taşıtmak değil, yükünü almak isterler Kıskanç değillerdir Yürekleri geniştir Yapmacık değil samimidirler Affedicidirler Samimi uyarıcıdırlar Öğreticidirler Güvenir ve yetki devrederler,

ŞİMDİ ÖZ ELEŞTİRİ YAPMA ZAMANI :
"ADAM YETİŞTİREN ADAMLAR;
Cömerttirler
İnsana saygılıdırlar
Nezaketlidirler
Yükünü taşıtmak değil, yükünü almak isterler
Kıskanç değillerdir
Yürekleri geniştir
Yapmacık değil samimidirler
Affedicidirler
Samimi uyarıcıdırlar
Öğreticidirler
Güvenir ve yetki devrederler,
Kabiliyetlerinizi keşfeder ve gelişim fırsatları verirler,
Gerektiğinde baba, abi, arkadaş, muallim ve mürebbidirler,
İhsanları sizi köleleştirmez, hürriyetinizi gasp etmezler…
Böylelerinin hizmetinde, yanında ve yakınında bulunmak bir insan için ne büyük bir nimettir!
ADAM HARCAYAN ADAMLAR;
İyi adamları bodurlaştırır veya budarlar,
Cimridirler,
Bencil, çıkarcı ve nefsânî hesapların adamıdırlar,
Hasetçi ve kibirlidirler,
Gösteriş meraklısıdırlar,
Herkesi kendilerine hizmetçi bilirler,
Kindardırlar
Başkasının tekâmülünden rahatsız olurlar,
Öğretici değil öğütücüdürler,
İnsana saygıyı değil, baskıyı âdet edinmişlerdir,
Güven duyguları zayıftır ve yetki devretmezler,
Hayata olumsuz bakarlar,
Ayıp örtücü ve affedici değillerdir.
Böylelerinin yanında değil yakınında bile bulunmak kişiliğe zarar verir.
Bu nâkıs kimselerin yanında insan değil, ot bile yetişmez!.."

Geçen gün iki lise öğrencisinin kendi aralarındaki bir konuşmaya kulak misafiri oldum. Biri diğerine : “Özgürlüğümün ilk günü, mezun olduğum gündür.” diyordu. Diğeri ise : “Aynen, benim içinde öyle.” diye yanıt verdi. Sonra kendi içimde şunları düşündüm: Bir eğitim sistemi gençler üzerinde böyle bir etki yaratıyorsa, evet belki bu sistemin “eğitmekle” ilgili olduğu söylenebilir ama yaşamla, yaşamakla ne ilgisi alakası olabilir? Bir lise talebesi bile mezun olduğum gün Özgürlüğümün ilk günü diyebiliyor... Sistemde bir anormallik olduğu aşikar. Bizler bir kitabı 3 kişi paylaşırdık ama koşarak okula giderdik. Şimdi ki gençler ise mezun olduğu günü özgürlüğünün ilk günü kabul ediyor !!!!!

Geçen gün iki lise öğrencisinin kendi aralarındaki bir konuşmaya kulak misafiri oldum.
Biri diğerine :
“Özgürlüğümün ilk günü, mezun olduğum gündür.” diyordu.
Diğeri ise :
“Aynen, benim içinde öyle.” diye yanıt verdi.
Sonra kendi içimde şunları düşündüm:
Bir eğitim sistemi gençler üzerinde böyle bir etki yaratıyorsa, evet belki bu sistemin “eğitmekle” ilgili olduğu söylenebilir ama yaşamla, yaşamakla ne ilgisi alakası olabilir?
Bir lise talebesi bile mezun olduğum gün Özgürlüğümün ilk günü diyebiliyor...
Sistemde bir anormallik olduğu aşikar.
Bizler bir kitabı 3 kişi paylaşırdık ama koşarak okula giderdik. Şimdi ki gençler ise mezun olduğu günü özgürlüğünün ilk günü kabul ediyor !!!!!

İş yaşamımda düşe kalka öğrendiğimiz ve her seferinde keşke bunu bize, bana mezun olmadan okulda öğretselerdi dediğimiz neler olabilir? - Karşındakine cevap vermek için değil, onu iyi anlayabilmek için dinlemek - Bireysel başarılar yerine, birlikte başarmanın değerli olduğunu görmek - En doğrusunu yapıcam yerine, deneyip - yanılacağım, öğrendiklerim beni zenginleştirir diyebilmek - Hata yaptığımda, düştüğümde, kararlılıkla ve hevesle yerden kalkabilmek - Başkalarının doğrularını değil, kendi doğrularını yaşayabilmek - En güzel takdirin kendine duyduğun güven ve saygı olduğunu bilmek - Başkalarının başarmasına katkı sağlamanın erdemini hissetmek

İş yaşamımda düşe kalka öğrendiğimiz ve her seferinde keşke bunu bize, bana mezun olmadan okulda öğretselerdi dediğimiz neler olabilir?
- Karşındakine cevap vermek için değil, onu iyi anlayabilmek için dinlemek
- Bireysel başarılar yerine, birlikte başarmanın değerli olduğunu görmek
- En doğrusunu yapıcam yerine, deneyip - yanılacağım, öğrendiklerim beni zenginleştirir diyebilmek
- Hata yaptığımda, düştüğümde, kararlılıkla ve hevesle yerden kalkabilmek
- Başkalarının doğrularını değil, kendi doğrularını yaşayabilmek
- En güzel takdirin kendine duyduğun güven ve saygı olduğunu bilmek
- Başkalarının başarmasına katkı sağlamanın erdemini hissetmek
- Değerlerini ve potansiyelini yaşamanın, ne kadar kazandığından daha önemli olduğunu anlayabilmek
Ve belki de en önemlisi:
- Kendi hayatına sonuna kadar sahip çıkarak, yaşamının liderliğini üstlenmek
Umarım bir gün bu okullarımız hata yapmayı, inisiyatif almayı, dayanıklılığı ve kişisel motivasyonu öğretecektir.. Ezberci bir öğrenci topluluğu yetiştirmek bir gün inşallah son bulacaktır.Okuyan okumayı seven bir nesil yetiştirmeye inşallah yöneleceklerdir.
Ve işte asıl o zaman gelecek başkalaşacak..

Dervişin birisi, bir kucak elma ile bayırlar aşan bir genç kıza rast gelmiş bozkır sıcağında. Yorgunluktan al almış kızın yanakları. "Nereye gidersin? Ne doldurdun kucağına?" diye sormuş. Uzak bir tarlayı işaret etmiş kız. "Sevdiğim çalışıyor orada. Ona elma götürüyorum." "Kaç tane?" diye soruvermiş derviş. Kız şaşkın; "İnsan sevdiğine götürdüğü şeyi sayar mı hiç?" demiş Usulca kırmış elindeki tesbihi derviş..... Sevdiğiniz söz konusu olunca sayıların, tanelerin, lokmaların önemi olmaz.

Dervişin birisi, bir kucak elma ile bayırlar aşan bir genç kıza rast gelmiş bozkır sıcağında. Yorgunluktan al almış kızın yanakları.
"Nereye gidersin? Ne doldurdun kucağına?" diye sormuş.
Uzak bir tarlayı işaret etmiş kız.
"Sevdiğim çalışıyor orada. Ona elma götürüyorum."
"Kaç tane?" diye soruvermiş derviş.
Kız şaşkın;
"İnsan sevdiğine götürdüğü şeyi sayar mı hiç?" demiş
Usulca kırmış elindeki tesbihi derviş.....
Sevdiğiniz söz konusu olunca sayıların, tanelerin, lokmaların önemi olmaz.

SAĞLIĞIMIZLA İLGİLİ OYNANAN OYUNLAR SAĞLIKLI İNSANLARDAN HASTA YARATMA YÖNTEMLERİ; 1973 yılında İsrail'de doktorlar 1 ay Grev yapıyor ve ülkede ölüm oranları % 50 azalıyor. Benzer sonuçlar 1976 da Kolombia ve Los Angeles'de yaşanıyor. Kaynak: "Aykırı bir doktorun itirafları" Dr.Robert S.Mendelsohn Prof.Dr. Ahmet Özdoğan, günümüzde önleyici tedavinin göz ardı edildiğine dikkat çekerken, "Bugün tıp önce hasta et, sonra tedavi et" anlayışı üzerine kuruludur. İlaç endüstrisinin ayakta kalabilmesi, hastalıkların sürmesi ve yayılmasına bağlıdır. Yıllardır saç boyalarının meme kanserine neden olduğunu söylüyoruz ama kimse duymuyor. Dünya'da 85 bin çeşit kimyasal katkı maddesi var, 3 bin çeşit gıda katkı maddesi var Neden? Çünkü sizi daha çok hasta etsin tedaviye para harcansın, endüstrinin çarkları dönsün." şeklinde konuştu. -İlaç Şirketleri Durmadan Yeni Hastalıklar Üretiyor!

SAĞLIĞIMIZLA İLGİLİ OYNANAN OYUNLAR
SAĞLIKLI İNSANLARDAN HASTA YARATMA YÖNTEMLERİ;
1973 yılında İsrail'de doktorlar 1 ay Grev yapıyor ve ülkede ölüm oranları % 50 azalıyor. Benzer sonuçlar 1976 da Kolombia ve Los Angeles'de yaşanıyor. Kaynak: "Aykırı bir doktorun itirafları" Dr.Robert S.Mendelsohn
Prof.Dr. Ahmet Özdoğan, günümüzde önleyici tedavinin göz ardı edildiğine dikkat çekerken, "Bugün tıp önce hasta et, sonra tedavi et" anlayışı üzerine kuruludur. İlaç endüstrisinin ayakta kalabilmesi, hastalıkların sürmesi ve yayılmasına bağlıdır. Yıllardır saç boyalarının meme kanserine neden olduğunu söylüyoruz ama kimse duymuyor.
Dünya'da 85 bin çeşit kimyasal katkı maddesi var, 3 bin çeşit gıda katkı maddesi var Neden? Çünkü sizi daha çok hasta etsin tedaviye para harcansın, endüstrinin çarkları dönsün." şeklinde konuştu.
-İlaç Şirketleri Durmadan Yeni Hastalıklar Üretiyor!
Sağlıklı insanlardan hasta yaratma fikri, aslında 20.yy'ın başlarında Fransa'nın küçük bir köyünde doğuyor. Genç bir doktor Knock, Saint Maurice köyüne atanıyor. Ne var ki son derece sağlıklı olan köy halkı doktora gitmiyormuş.
Peki bu durumda Knock mesleğini nasıl sürdürecekti? Dahası sağlıklı insanları muayenehanesine çekmenin yolu ne olabilirdi? Uyanık doktor, köy öğretmeniyle anlaşarak köylüleri bir toplantıya davet ettirir. Amacı köylüleri yıllardan beri Amacı köylüleri yıllardan beri köylerinde sinsice yayılmakta olan hastalıklar konusunda uyarmaktır. Bir müddet sonra Knock'un bekleme odası dolup taşar. Doktor yeni hastalarının hepsine sürekli gözetim altında bulunmaları konusunda ikna eder. Sonunda köy bir hastaneye dönüşür. Geriye sadece hasta insanlarla ilgilenebilecek sayıda sağlıklı insan kalır. Doktorla birlikte köyün eczacısı da köşeyi döner, hatta acil durumda revir görevini gören pansiyonun sahibi de.
İşte böyle İlaç sektörü de aynen Bilgisayarlarımızda kullandığımız, yazılan virüs programları gibi. Virüs programları yazıcıları da önce virüsü yaratıyorlar sonrada o virüse karşı virüsden korunmak amacıyla virüs programını piyasaya sunuyorlar. Amaç daha fazla para kazanmak...
Aynı ilaç firmaları gibi.......

Bir gün Mevlana eve girer ve hanımı ona sorar; Bu kadar âşıksın Mevlaya şükürler olsun, bu aşkı yaşayıp, yaşatana. Peki bana ne kadar âşıksın der; Mevlana hanımına şöyle der; Sen benim; Yaradan’dan ötürü yaradılanı sevişim, Bir adım gelene, on adım gidişimsin, Ve herkesi olduğu gibi kabul edişimsin. Sen benim; yalandan ve sahteden kaçışım, Riyadan bıkışım, gerçeği arayışımsın, Ve nihayet doğrunun tadına varışımsın. Sen benim; haksızlığa ve zulme baş kaldırışım, Mazluma kucak açışım, zalime düşmanca bakışımsın, Ve mağdurdan yana tavır alışımsın. Sen benim; bugünüme şükür ve yarınıma dua edişim, Azla yetinişim, çoğa göz dikmeyişimsin, Ve kapanmayan avuç içimsin. Sen benim; hayat ve kaderle inatlaşmam,

Bir gün Mevlana eve girer ve hanımı ona sorar; Bu kadar âşıksın Mevlaya şükürler olsun, bu aşkı yaşayıp, yaşatana.
Peki bana ne kadar âşıksın der; Mevlana hanımına şöyle der;
Sen benim; Yaradan’dan ötürü yaradılanı sevişim,
Bir adım gelene, on adım gidişimsin,
Ve herkesi olduğu gibi kabul edişimsin.
Sen benim; yalandan ve sahteden kaçışım,
Riyadan bıkışım, gerçeği arayışımsın,
Ve nihayet doğrunun tadına varışımsın.
Sen benim; haksızlığa ve zulme baş kaldırışım,
Mazluma kucak açışım, zalime düşmanca bakışımsın,
Ve mağdurdan yana tavır alışımsın.
Sen benim; bugünüme şükür ve yarınıma dua edişim,
Azla yetinişim, çoğa göz dikmeyişimsin,
Ve kapanmayan avuç içimsin.
Sen benim; hayat ve kaderle inatlaşmam,
Ekmek için kavgam, bitmek tükenmek bilmeyen davamsın,
Ve zorluklara karşı yılmayışımsın.
Sen benim; menfaate ve çıkara tepkim,
Almak için verene öfkem, ille de karşılık bekleyene lanetimsin,
Ve alayına isyan edişimsin.
Sen benim; ahlaksızlık ve yozlaşmayla mücadelem,
Para için kendini satana küfredişim, başkalaşana verip, veriştirişimsin ve eskiyi özleyişimsin.
Kaynak:
Mevlananın eşine yazdığı şiirler, Sinan Yağmur'un "Mevlana'yı konu alan "Aşkın Gözyaşları" kitabından alıntıdır.

300 bine yakın Diyanet personeli var. (100 küsür bini Müftülüklerde, 100 bin küsürü de camilerde imam müzezzin v.s görevli)100 binin üzerinde cami var. Diyanet İşleri Başkanlığımız 4 bakanlığın bütçesini sarf etti. Tamam etsin sözümüz yok. O kadar personele maaş verecek. Şimdi vatandaş olarak bende sorguluyorum. : ----Ülkemizde çek senet patlaması üst seviyede ----Ülkemizde suç oranı ve suç işleme %70 artmı

300 bine yakın Diyanet personeli var. (100 küsür bini Müftülüklerde, 100 bin küsürü de camilerde imam müzezzin v.s görevli)100 binin üzerinde cami var. Diyanet İşleri Başkanlığımız 4 bakanlığın bütçesini sarf etti. Tamam etsin sözümüz yok. O kadar personele maaş verecek.
Şimdi vatandaş olarak bende sorguluyorum. :
----Ülkemizde çek senet patlaması üst seviyede
----Ülkemizde suç oranı ve suç işleme %70 artmış
----Ülkemizde namaz kılma oranı % 30 larda (Ben bu rakamı iyimser yazdım % 15 lerde olduğu söyleniyor)
----Ülkemizde dolandırıcılıkta en üst seviyeler ( Çiftlik bank, süt bank derken tam 11 den fazla dolandırıcılık şebekesi çıktı)
----Ülkemizde uyuşturucu kullanma yaşı 9 yaşına kadar düştü.
Bu işte bir anormallik yok mu? Ben devletin yetkilisi olsam bunu araştırır hesabını sorarım

Meclisteki Diyanet İşleri bütçesini inceledim. Üç tane yurt dışında cami yapılmış onu da Vatandaştan toplanan paralar sevk edilmiş. Yurt içinde 3 tane cami tamiri yada yapımı var. 100 küsür bin Müftülüklerde 100 küsür bin Camilerde görevli personeli var. Şu anda 5 bakanlığın bütçesini de harcamış. Yeniden bütçe istemiş. Diyanet İşlerinin teşkilat yapısını inceledim. Yapısında İnşaat emlak Daire Başkanlığı yok. Ben onları uyaralı 6 ay geçti. Hala bana dönüş olmadı. Neden İnşaat Emlak Onarım Daire Başkanlığı kadrosu teşkilatını koymazlar!!! İşlerine demek ki kolay geliyor. Camilerin gideri Vatandaştan ! Onarım bakımı vatandaştan ! Camilerin yapımı vatandaştan Kur'an kurslarının barınımı onarımı iaşesi vatandaştan! Buna amiyane tabirle ne derler biliyor musunuz sümme haşa dilim varmıyor demeye de sen vatandaşın parasıyla padişahlık yapıyorsun.. Kadrolarına bakıyorsun doldurmuşlar bir sürü kadro. Şimdi soruyorum bu kadar bütçe ve kadroyla toplumda hangi suçu önlediniz? Namaz kılma oranı bile % 15 lere düşmüş. Suç artmış, dolandırıcılık artmış. Tecavüz artmış, Çocuk istismarı artmış. Kadın cinayetleri artmış.Çıksın bir devlet yetkilisi hesap sorsun.

SEVGİLİ DOSTLARIM BEN SADECE İMAM EFENDİLERİMİZİN LAYIKİ İLE GÖREV YAPMADIKLARINI DİLE GETİRDİM. TABİİ DEDİĞİN GİBİ LÜKS ŞATAFAT DA O AYRI KONU. ŞU BİR GERÇEK Kİ TOPLUMDA NAMAZ KILMA ORANI % 15 LERE DÜŞMÜŞ. BUNU BEN DEMİYORUM MÜFTÜLERİMİZ DİLE GETİRİYOR. TOPLUMUMUZDA İMAMLARIMIZ KENDİLERİNDEN SOĞUTUYORLAR. ASIL BUNUN SORGULANMASI GEREK. BEN DİNE KARŞI DEĞİLİM. İMAMLARI DA SEVERİM. İÇLERİNDE MÜKEMMEL OLANLARI DA VAR. BEN NAMAZINI SÜREKLİ KILANIM. AMA BU TOPLUMDAYIZ HEP BERABER YAŞIYORUZ. ÜSTELİK SUÇ İŞLEYENLERLE. ÇOLUK ÇOCUĞUMUZU HER GÜN BU SUÇ İŞLEYENLERE KARŞI KORUYUP KOLLAMAK ZORUNDA KALIYORUZ. HER GÜN ACABA BAŞINA BİR BELA MI GELDİ DİYE TEDİRGİNİZ. NEDEN BUNLAR BAŞIMIZA GELİYOR. SORGULANMASI GEREKMEZ Mİ? BU TOPLUMA YÖN VERDİKLERİ BİLİNEN DİYANET GÖREVLİLERİ GÖREVLERİNİ LAYIKİ İLE YAPMALARI GEREKİYOR. DİYE DÜŞÜNÜYORUM.

İnsanları yaşlandıran, ihtiyarlatan ideallerinin gömülmesidir. Seneler cildi buruşturabilir. Fakat heyecanların teslim edilmesi, ruhu buruşturur. İnsanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar. Halbu ki yaşamadıkça yaşlanırlar. İnsan ihtiyar olmaya karar verdiği gün ihtiyardır. Güzelliği görme yeteneğini kaybetmeyen asla yaşlanmaz. Yaşlanmak, bir dağa tırmanmak gibidir. . Çıktıkça yorgunluğunuz artar. Nefesiniz daralır ama görüş alanınız genişler. Gençlik hayatın belli bir çağı ile ilgili değildir. İnsan kendine olan güveni derecesinde genç, korkuları derecesinde yaşlıdır. Ümitleri derecesinde genç, ümitsizliği derecesinde yaşlıdır. Unutmayın Mimar Sinan Süleymaniye camisini bitirdiğinde 70 yaşını geçmişti. Selimiye camisini bitirdiğinde ise 86 yaşındaydı.

İnsanları yaşlandıran, ihtiyarlatan ideallerinin gömülmesidir. Seneler cildi buruşturabilir. Fakat heyecanların teslim edilmesi, ruhu buruşturur. İnsanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar. Halbu ki yaşamadıkça yaşlanırlar. İnsan ihtiyar olmaya karar verdiği gün ihtiyardır. Güzelliği görme yeteneğini kaybetmeyen asla yaşlanmaz.
Yaşlanmak, bir dağa tırmanmak gibidir. . Çıktıkça yorgunluğunuz artar. Nefesiniz daralır ama görüş alanınız genişler.
Gençlik hayatın belli bir çağı ile ilgili değildir. İnsan kendine olan güveni derecesinde genç, korkuları derecesinde yaşlıdır.
Ümitleri derecesinde genç, ümitsizliği derecesinde yaşlıdır.
Unutmayın Mimar Sinan Süleymaniye camisini bitirdiğinde 70 yaşını geçmişti. Selimiye camisini bitirdiğinde ise 86 yaşındaydı.