http://www.samsunhaber.com.tr/samsun-buyuksehir-belediye-baskani-yusuf-ziya-yilmazin-istifasi-ile-ilgili-makale,132.html
SAMSUN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI YUSUF ZİYA YILMAZ’IN İSTİFASI İLE İLGİLİ……
29 Nisan 2018 Pazar
28 Nisan 2018 Cumartesi
http://www.samsunhaber.com.tr/bizim-zeytin-dali-harekatimiz-vardi-afrine-hep-beraberce-gidecektik-afrin-munbic-idlip-ne-oldu-simdi-makale,131.html
http://www.samsunhaber.com.tr/bizim-zeytin-dali-harekatimiz-vardi-afrine-hep-beraberce-gidecektik-afrin-munbic-idlip-ne-oldu-simdi-makale,131.html
BİZİM ZEYTİN DALI HAREKATIMIZ VARDI? AFRİN’E HEP BERABERCE GİDECEKTİK? AFRİN, MÜNBİÇ, İDLİP NE OLDU ŞİMDİ ?
BİZİM ZEYTİN DALI HAREKATIMIZ VARDI? AFRİN’E HEP BERABERCE GİDECEKTİK? AFRİN, MÜNBİÇ, İDLİP NE OLDU ŞİMDİ ?
http://www.samsunhaber.com.tr/buyurun-iste-samsunda-24-haziranda-secime-katilmak-isteyen-milletvekili-aday-adayligina-basvuranlardan-milletvekili-aday-adayligina-basvurularin-istek-olmadigi-gozlemlendi-makale,130.html
http://www.samsunhaber.com.tr/buyurun-iste-samsunda-24-haziranda-secime-katilmak-isteyen-milletvekili-aday-adayligina-basvuranlardan-milletvekili-aday-adayligina-basvurularin-istek-olmadigi-gozlemlendi-makale,130.html
BUYURUN İŞTE SAMSUN’DA 24 HAZİRAN’DA SEÇİME KATILMAK İSTEYEN MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYLIĞINA BAŞVURANLARDAN....... MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYLIĞINA BAŞVURULARIN İSTEK OLMADIĞI GÖZLEMLENDİ..
BUYURUN İŞTE SAMSUN’DA 24 HAZİRAN’DA SEÇİME KATILMAK İSTEYEN MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYLIĞINA BAŞVURANLARDAN....... MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYLIĞINA BAŞVURULARIN İSTEK OLMADIĞI GÖZLEMLENDİ..
27 Nisan 2018 Cuma
http://www.samsunhaber.com.tr/su-ittifak-meseleleri-iktidar-ve-muhalefet-partilerinin-barizhatalari-her-zamanki-secimlerden-zor-birsecimlerle-karsi-karsiyayiz-makale,129.html
http://www.samsunhaber.com.tr/su-ittifak-meseleleri-iktidar-ve-muhalefet-partilerinin-barizhatalari-her-zamanki-secimlerden-zor-birsecimlerle-karsi-karsiyayiz-makale,129.html
ŞU İTTİFAK MESELELERİ.. İKTİDAR VE MUHALEFET PARTİLERİNİN BARİZ HATALARI… HER ZAMANKİ SEÇİMLERDEN ZOR BİR SEÇİMLERLE KARŞI KARŞIYAYIZ.....
ŞU İTTİFAK MESELELERİ.. İKTİDAR VE MUHALEFET PARTİLERİNİN BARİZ HATALARI… HER ZAMANKİ SEÇİMLERDEN ZOR BİR SEÇİMLERLE KARŞI KARŞIYAYIZ.....
http://www.samsunhaber.com.tr/24-haziran-secimlerine-basvuran-samsun-milletvekili-aday-adayi-listeleri-bu-secimlerde-muracaatin-azligi-goze-dikkat-cekiyor-makale,128.html
http://www.samsunhaber.com.tr/24-haziran-secimlerine-basvuran-samsun-milletvekili-aday-adayi-listeleri-bu-secimlerde-muracaatin-azligi-goze-dikkat-cekiyor-makale,128.html
24 HAZİRAN SEÇİMLERİNE BAŞVURAN SAMSUN MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYI LİSTELERİ... BU SEÇİMLERDE MÜRACAATIN AZLIĞI GÖZE DİKKAT ÇEKİYOR.....
24 HAZİRAN SEÇİMLERİNE BAŞVURAN SAMSUN MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYI LİSTELERİ... BU SEÇİMLERDE MÜRACAATIN AZLIĞI GÖZE DİKKAT ÇEKİYOR.....
26 Nisan 2018 Perşembe
http://www.samsunhaber.com.tr/alin-size-surpriz-samsun-buyuksehir-belediye-baskanligina-aday-sayin-havza-belediye-baskani-avmurat-ikiz-samsunda-secim-hazirliklari-her-sey-toz-duman-makale,127.html
http://www.samsunhaber.com.tr/alin-size-surpriz-samsun-buyuksehir-belediye-baskanligina-aday-sayin-havza-belediye-baskani-avmurat-ikiz-samsunda-secim-hazirliklari-her-sey-toz-duman-makale,127.html
ALIN SİZE SÜRPRİZ.. SAMSUN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞINA ADAY SAYIN HAVZA BELEDİYE BAŞKANI AV.MURAT İKİZ.... SAMSUNDA SEÇİM HAZIRLIKLARI HER ŞEY TOZ DUMAN....
ALIN SİZE SÜRPRİZ.. SAMSUN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞINA ADAY SAYIN HAVZA BELEDİYE BAŞKANI AV.MURAT İKİZ.... SAMSUNDA SEÇİM HAZIRLIKLARI HER ŞEY TOZ DUMAN....
23 Nisan 2018 Pazartesi
ÜLKEMİZDE Kİ SİYASİ VE TİCARİ AHLAK ÜZERİNE Ülkemizdeki temel ana sorunlarımızdan biriside işte bu siyasi ve ticari ahlak sorunudur. Bu iki sorun çözülse ülkemiz kalkınmada bir değil birkaç çığır atlar. Bu sorunlara örnekleriyle tek tek değinelim bakalım. Aslında ikisi at başı birlikte bir problem olup şimdi sırası ile örnekleriyle inceleyelim:
ÜLKEMİZDE Kİ SİYASİ
VE TİCARİ AHLAK ÜZERİNE
Ülkemizdeki temel ana sorunlarımızdan biriside işte bu
siyasi ve ticari ahlak sorunudur. Bu iki sorun çözülse ülkemiz kalkınmada bir
değil birkaç çığır atlar. Bu sorunlara örnekleriyle tek tek değinelim bakalım. Aslında
ikisi at başı birlikte bir problem olup şimdi sırası ile örnekleriyle
inceleyelim:
Biliyorsunuz gelişmiş ülkelerde radyolar radyo
frekanslarından GPRS yöntemleriyle trafik ulaşım yol yardımı vermektedirler. Hiç
bilmediğiniz bir yere gidiyorsunuz sizi nokta atışı yönünüzü bulmanızda
yardımcı oluyorlar. Siz X bir yerden X diğer bir yere gideceksiniz yolu
bilmiyorsanız sorun yok. Açıyorsunuz radyo istasyonunu gideceğiniz yere kadar
ulaşıma kapalı yolları da değerlendirerek trafikte sizi yönlendirirler. Bu
sistem ülkemizde de var. Ama ülkemizde bir bakmışsınız güzergahınızdaki sokağa,
caddeye bakmışsınız ki sokak yol çalışması v.s nedenle yol trafiğe kapalı !
Yolu ya belediye kazmıştır, ya Telekom ya da bir nedenle vatandaşın birisi alt
yapı için kazdırmıştır ! Kimin haberi vardır? Sanmam kimsenin haberi olacağını.
Ülkemizde eline kazma kürek alan istediği yeri kazmaya her an girişebilir.
Ancak birisi o kazanılan yerine düşer can kaybı, yada bir araç düşer neden
sonra herkesin haberi olur ve tedbir alınır.
Bakın yurt dışında sistem nasıl çalışıyor bizde sistem nasıl
çalışıyor görüyorsunuz. Yurt dışında bir yolda tamirat varsa geniş ve çalışma
yapılacak uzunlukta bir branda yolun yarı şeridini kaplayacak şekilde yayılır. İki
ucuna seyyar trafik akülü lamba konur. Tek şeritten o tamirat bölgesinden
trafiğe yol verilir. İş bitince de branda toplanır. Tek bir kum parçası bile
kalmayacak şekilde kapanır, temizlenir malzemeler toplanır gidilir. Bizim
ülkemizde neden olmuyor bu tarz çalışmalar anlamıyorum!
Ya da bisiklet ile yola çıktınız istediğim her yol benim
diyemezsiniz. Başında kaskın olmadan yola çıkamadığınız gibi sadece bisiklet
yolundan gidebilirsiniz. Aykırı hareket yapı
görün anında polisi karşınızda görebilirsiniz. Bizde ise trafiğin her
tarafında motorlu yada bisikletli sürücüleri görmeniz mümkündür.
Mesela evinizde tamirat yaptıracaksınız usta
soruşturuyorsunuz. Usta yeter ki sizinle tanışmasın işi alıncaya kadar usta
peşinizde pervane olur. Ama işi aldıktan sonra siz peşinde pervane olursunuz. Üstelik
işinizi de berbat edip çıkar, paranızı verirsiniz işinizi yapmaz, sizi rezil
kepaze eder bırakır.
Ve ya devlet kuruluşlarına, kurumlarına işçi, memur
alınacaktır. Hemen siyasi nüfusu kullanarak adamını bulup yakınını yerleştirme
peşine düşerler.
Mesela Havza’da hamam esnafımızı hiç unutmam 25 kuruşluk pet
suyu 1-1,5 Tl den satmaktaydılar. Kendilerini az uyarmadım. Bakın bu tür
davranışlarla yarın bir gün müşteri kaçırırsınız diye ama dinleyen kim! Bir
süre sonra baktım hamam için gelenler sularını çarşıdaki marketlerden alıp
yukarı çıktıklarını gördüm.
Ya da adam gider dere yatağına binalar yapar. İmar izni de
verilir. Daha içerisine insanlar girmeden binalar çatırdar ayrılır, yan yatmaya
başlar. Hesap sorulduğunda ses yok ! biz tedbir alınmasını söyledik derler. İyi
de nasıl söylediniz kim verdi oraya? imar iznini nasıl verildi ?
Bunlar ve buna benzer olaylar neden ülkemizde oluyor.
Bunları dile getirenleri hemen refüze, rencide edip, karalayıp karşı görüşten
olmakla itham edilirsiniz. Yanlış olan bir şeyi söylerseniz anında size muhalif
damgasını basarlar. Bunların hepsi maalesef ahlak erozyonundan kaynaklanan
şeylerdir.
Bir ülkede ahlak erozyona uğramışsa, adalet de buna paralel
olarak tam işlevini görmezse çeteleşme, kayırmacılık başlar. Herkes siyasi
oluşumları kullanınca da ülkenin kaynakları belli kimselere peşkeş çekilerek
kaynakların heba olmasına sebebiyet verilir. Bu gün ülkemizde 30 yılda yaşananların özeti
budur. Kaynaklarımız hayali ihracatla, hayali ithalatla, hayali teşviklerle,
kdv kayırmacılığı ile, Devlet arazilerinin değerinin altında bir sınıfa
verilmesiyle, kredi batıklarıyla v.s uygulamalar ile bir bir tüketilmiş ziyan edilmiştir.
Parası olan nüfuzu olan siyasetin içindedir, bu pastanın içerisindedir.
Şimdi soruyorum size bir vatandaş 5-10 bin lira maaş için
belediye başkanlığına yada 15-20 bin lira maaş için milletvekilliğine ciddi
ciddi 100-200 bin tl neden harcayıp talip olur!
Bu soruların cevabı verildiği vakit sorunlar çözülmeye başlanacak,
ülke kalkınmaya başlayacaktır. Şunu yapacağım, bunu yapacağım, alt yapı
yapacağım diye talip olan belediye başkanlarımız seçildiğinin ertesinde
bakıyorsunuz vaat ettiklerini yapmaya başladığını gördüğünüzde seviniyorsunuz.
Bir bakmışsınız alt yapı tamamlanmış tebrik edersiniz. Çok geçmeden biten yerler
yeniden kazılmaya başlanmıştır ! Bu nedir ? diye sorarsınız su borularını değiştireceğiz,
doğal gaz borusu döşüyoruz, bisiklet yolu yapıyoruz, yaya yolu yapıyoruz yada
fiber optik kablo döşüyoruz derler. İyide bunu geçen sefer neden düşünüp
yapmadınız? Dersiniz ses yok! Ya da doğal gaz firması karşılıyor derler. Doğal
gaz firması onu cebinden mi karşılıyor ! Halka yansıtıyorlar. Çektirdikleri
eziyet de çabası. Bunların hepsi düzensiz ve ahlaki olmayan bir etikle yapılan
çalışmalardan kaynaklanmaktadır.
Her gelen yıkıyor her gelen yapıyor. Gelen gideni kötülüyor.
Borç borç üstüne. Eldeki ödenek gelirler giderleri karşılamıyor. Kadrolarına
göre çalıştıracakları memur ve işçi sayısının üstüne katlanarak çıkmışlar.! Dünya
beri borç olmuş umurlarında değiller. Nasıl bir şey bu anlamadım.
Ben devletin yerinde olsam Tüm halkı din ve ahlak bilgisi
dersine tabi tutar birde imza ile de tebliğ ederim. Ayrıca bu tür suçlarda da
ağır ceza hükümleri getirmek için düğmeye basarım meclisten geçirir uygulamaya
koydururum. Bütçesi üzerinde müsrifçe harcama yapanlara da o borcu ödettiririm.
Saygılarımla
YURT İÇİ GÖÇ HAREKETLERİ , SAMSUN’UMUZUN GÖÇ HAREKETLERİNDEN ETKİLENMESİ Şehirlerde nüfus artışlarının başlıca sebebi iç göçlerdir. Özellikle de kırsaldan kente yapılan göçler ülke ekonomisine büyük yara vermektedir. Kırsal kentten şehire göç etmenin faktörlerini iyi belirlemek iyi incelemek gerekir. Şimdi bu faktörler ne olabilir onlara bakalım: - Bunların başında toprağın azalması, bölünmesi ve makineleşmeye bağlı olarak toprak yetersizliği - Tarım kesiminde ki değişme süreci - Tarımda verimliliğin değişmesi
YURT İÇİ GÖÇ HAREKETLERİ VE
SAMSUN’UMUZUN BU GÖÇ HAREKETLERİNDEN ETKİLENMESİ
Şehirlerde
nüfus artışlarının başlıca sebebi iç göçlerdir. Özellikle de kırsaldan kente yapılan
göçler ülke ekonomisine büyük yara vermektedir.
Kırsal
kentten şehire göç etmenin faktörlerini iyi belirlemek iyi incelemek gerekir.
Şimdi bu faktörler ne olabilir onlara bakalım:
-
Bunların
başında toprağın azalması, bölünmesi ve makineleşmeye bağlı olarak toprak
yetersizliği
-
Tarım
kesiminde ki değişme süreci
-
Tarımda
verimliliğin değişmesi
-
Toprakların
mülkiyet dağılımı ve toprak reformunun olmayışı,
-
Teknolojik
değişme
-
Üreticinin
değerinde pazarlanamamasına bağlı geçim sıkıntısı
-
Üreticinin
maliyetinin pahalı olması
-
Üreticinin
tohumluğunun pahalı ve verimli olmayışı
-
Üreticinin
bilinçsizce ürün üretmeye kalkışması ve farkında olmadan toprağı
çoraklaştırması
-
Sulama
v.s problemler
-
İşsizlik
-
Hayvancılığın
azalması ve popülasyonun düşük verimli
ırklardan oluşması
-
Verimli
sebze hububat tohumlarının olmayışı, gübreleme ve gübre fiyatlarının, akaryakıt
fiyatlarının yüksek oluşu
-
Tarım ve hayvancılıkta üretim maliyetlerinin
artması
-
Toprak
reformu ve ferdi tapulaşmanın olmayışı
-
Kooperatifleşme
yetersizliği ve üreticinin ürettiklerinin değerinde pazarlanamaması
Tabi bunların
içinde en önemli olanı toprak mülkiyetinin dağılışındaki dengesizlikler hala
belirli bir kesimin özellikle güney doğu ve Doğu Anadolu Bölgesinde toprak ağalarının
yanında halkın maraba gibi çalışması sorunu ekonomik dengesizlikte baş faktörü
oynar. Gördüğünüz gibi bu faktörlerin özünde asıl sebep geçim sıkıntısı, gelir
azlığıdır.
Bu göçlerin
olmasındaki en önemli çekici faktörlerin başında kırsal yerlerdeki nüfusun
kentteki iş imkanlarının cazibesine kapılarak, kentlerde ki sosyal ve kültürel
imkanlardan yararlanma arzusu yatmaktadır. Haberleşme ve ulaşım imkanlarında ki
gelişmeler, memlekete yakınlık, akraba hemşire tavsiyesi veya aracılığı gibi
sebeplerle bu göçler artmaktadır. Tabi
ki son zamanlarda Orta Doğu bölgesinde
ki petrol savaşları yüzünden Irak ve Suriye’de ki karışıklıklardan meydana
gelen göçte ülke olarak bizi her sahada vurmuştur. Gördüğünüz gibi
kaynaklarıyla kendi kendisine yeten Samsun’umuz maalesef artan hayat
şartlarıyla, dilenci görüntüsüyle, işsizlikte ki artışıyla, meyve sebze ve kira
giderlerinin artmasıyla, artan toplumsal olaylarla cazibe merkezi olmaktan
çıkmak üzeredir. Bu sadece Samsun’a özgü mesele olmayıp tüm yurdumuz sathında
aynı problem yaşanmaktadır. Sebzenin
yetiştirildiği bir yerde Mersin bölgesinde de 2 -3 liraya satılan domatesi Samsun’da
da aynı fiyata yiyorsanız burada bir sıkıntı vardır demektir.
Göç dalgaları
Devletin ve yerel idarelerin basiretli bir şekilde bu göç dalgaları krizini iyi
yönetmelidir. Aksi takdirde eldeki kaynakları kaybedebilir bir anda bölgesel
konumumuzu kaybedebiliriz. Bu tür göç dalgalarında mümkün olduğunca göçü bir an
önce geri vatanlarına dönmeleri hedef olmalıdır. Bu sebepten yetkililerce
gerekli tedbirler alınmalıdır.
Bir başka yazımda tekrar buluşmak dileğimle…
Saygılarımla
Mustafa Kemal BEKTAŞ
VE SONUNDA ÜLKEMİZDE UYUŞTURUCU MADDE BAĞIMLILIĞI YAŞI İLKOKULA KADAR DÜŞTÜ ! … Haber Türk gazetesi Küçükçekmece'de bir ilkokulun karşısındaki kırtasiyede uyuşturucu satıldığı ihbarı üzerine operasyon düzenlendi 19 Ağustos 2014 Haber Efor Gazetesi Samsun’da 'Merve Aslan' kod adlı bağımlı genç kız da görüntü ve fotoğrafının çekilmemesi şartı ile İlkokulda Uyuşturucuya Başlayan Kızın İtirafları 14 Ocak 2016 Ege Postası İzmir’de İlkokulun dibinde uyuşturucu ticareti: Torbacıya suçüstü 07.10.2007 Hur Haber İlkokulda uyuşturucu skandalı! Maltepe'de bir okulda kullanılmayan klozetlerin içine saklanan çok sayıda esrar paketi, tamir için gelen ustalar tarafından bulundu. 09 Nisan 2018, Pazartesi Milliyet gazetesi. Samsun’da 23 yaşındaki üniversite öğrencisinin ölümüne sebep olan uyuşturucuyu satın alıp eve getirdiği iddia edilen inşaat işçisi genç, polis tarafından gözaltına alındı ve çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
VE
SONUNDA ÜLKEMİZDE UYUŞTURUCU MADDE BAĞIMLILIĞI YAŞI İLKOKULA KADAR DÜŞTÜ ! …
Haber Türk
gazetesi Küçükçekmece'de bir ilkokulun karşısındaki kırtasiyede uyuşturucu
satıldığı ihbarı üzerine operasyon düzenlendi
19 Ağustos 2014 Haber Efor Gazetesi Samsun’da
'Merve Aslan' kod adlı bağımlı genç kız da görüntü ve fotoğrafının çekilmemesi
şartı ile İlkokulda Uyuşturucuya Başlayan Kızın İtirafları
14 Ocak 2016 Ege Postası İzmir’de İlkokulun dibinde
uyuşturucu ticareti: Torbacıya suçüstü
07.10.2007 Hur Haber İlkokulda uyuşturucu skandalı!
Maltepe'de bir okulda kullanılmayan klozetlerin içine saklanan çok sayıda esrar
paketi, tamir için gelen ustalar tarafından bulundu.
09 Nisan 2018, Pazartesi
Milliyet gazetesi. Samsun’da 23 yaşındaki üniversite öğrencisinin
ölümüne sebep olan uyuşturucuyu satın alıp eve getirdiği iddia edilen inşaat
işçisi genç, polis tarafından gözaltına alındı ve çıkarıldığı mahkemece
tutuklandı.
1702007711 29.12.2017 tarihli başvuru detayım
1800622501 09.04.2018 tarihli başvuru detayım
………………………..
Yukarıda okuduklarınız sadece haberlerden bir kaçı.
Maalesef tehlike çanları geleceğimizin çiçeklerini açmadan soldurup öldürecek
düzeyde çalıyor.
Bu haberlerin onlarcası yüzlercesini basın haberlerinden
okumaktayız.
Peki ne yapmalıyız? Önce Devletimiz tedbir almalıdır.
Uyuşturucuya karşı alınacak tedbirler ile ilgili geniş bir yazı hazırlayıp
kendi şahsi hesabım olan https://melikevarak.blogspot.com/ ‘da
yayınladığım “UYUŞTURUCU VE MADDE BAĞIMLILIĞI” adı altında yayınladım ki herkes
faydalansın gencecik körpe çocuklarımız da
dahil herkes bu melanetten kurtulsunlar.
Peki bir kişinin uyuşturucu kullandığını nasıl
bilebiliriz ona bakalım. Uyuşturucu madde kullananlarda görülen belirtiler:
Fiziksel
belirtiler:
Kol bölgelerindeki dövmeye benzeyen mor ve de kara iğne
yerleri
Damarlar üzerinde yada damarların satha yaklaştığı
yerlerde su toplamasını andıran
Enfeksiyonlar:
Kaşıntı varmış gibi bedeni sık aralıklarla kaşıma eğilimi
Kaşıntı varmış gibi bedeni sık aralıklarla kaşıma eğilimi
Göz altlarında bariz C°de morluk ve de çöküklük
Aşırı kilo zayii ve iştahsızlık
Psikolojik
belirtiler:
Alaka eksikliği isteklerde sık
değişiklik kararsızlığın ağır basmasıİçine kapanıklık ,aşırı
alınganlık
Herkesten kaçıp Daima yalnız kalma isteği
Ani ve de ivedi duygusal değişimler
Karamsar ve de depresyon eğilimli bir karakter yapısı
Davranışsal
Belirtiler:
Aile ve yakınlardan uzaklaşma bir müddet sonra iyice
kopma
Çok sık aralıklarla arkadaş değiştirme
Yalan söyleme ve hırsızlık yapmanın daimi hale gelmesi
Yalan söyleme ve hırsızlık yapmanın daimi hale gelmesi
Maddi gelir ile gider arasındaki farkın büyük miktarda
olması
Belirli aralıklarla gözden kaybolmadır .
Bu belirtileri gösterenler uyuşturucu kullanıyor
demektir.
İşte bu amaçla 1702007711 ile 1800622501 sayılı
başvurum ile bir dizi uyuşturucu maddeler ile ilgili bir dizi önlem alınmasını
istedim. Ne yazmışım bir bakalım:
“ İçki satan büfelerce aşırı alkol almış
olanlara tekrar tekrar alkol ve keyif verici (Bira v.s) maddelerin satışı
hususunda tedbir alınmasının uygun olacağını değerlendiriyorum. Bu maddeleri
aşırı alkol almış olanlara hala içki satmış olanların tespit edildiği takdirde
bayiliklerinin iptal edilmesi en temel çözüm olacaktır. Yine baly v.s
koklayarak sarhoşluğa neden verici maddelere bunu alışkanlık haline getiren
şahısların bu maddelere çok çabuk ulaşmaktadırlar. Bunu satın alanlar zaten bu
maddeleri kullandıkları yüz hatlarından belli olmaktadır. Bu maddeleri gençlere
satan aktarların bu gençliğe kötülük yaptığı bilincinde bir vatandaş olarak
bilmeleri gerekir. Gencecik çocukların ceketleri içine sokup koklayıp ona buna
saldırarak suç işlemeleri affedilecek bir şey değildir. Bu nedenle bu maddeleri
satanların tezgahtan bu maddeleri görünür yerden indirmeleri, ulu orta herkese
satılmamalıdır. Bu baly v.s maddeler ile sürekli iş yapanların dışında kimseye
bu maddeler satılmamalıdır. En azından sigarada ki gibi belli bir yaş sınırı
konulmalıdır. Yine kitapçılarda da bu maddeleri 404, uhu v.s görünür yerden
kaldırmalarının, bu maddeleri velileri ile gelenlere satılmasının uygun olacağı
kanısındayım. Nasıl ki sigara gibi tekel maddeleri tezgahtan kaldırıldıysa bu
maddelerde kaldırılmalıdır.
Sayın Başbakanım daha dün Samsun'da batı parkta çöp tenekesinde 4 tane çakmak gazı dolum tüpünü ve 3 adet tüp balyi boşaltılmış olarak gördüm ve beni bu durum inanın ürküttü. Bu nedenle kendimi bu yazıyı yeniden yazmak zorunda kaldım.
Sayın Başbakanım;
Ben bir vatandaş olarak Ülkemin varlığının idamesi için gördüğüm aksaklıklarda Devletimin tedbir alması açısından Zatı Alinize zaman zaman başvurmaktayım. Yukarıda belirttiğim hususların incelenmesi ve giderilmesi için emirlerinize arz ederim.
Sayın Başbakanım daha dün Samsun'da batı parkta çöp tenekesinde 4 tane çakmak gazı dolum tüpünü ve 3 adet tüp balyi boşaltılmış olarak gördüm ve beni bu durum inanın ürküttü. Bu nedenle kendimi bu yazıyı yeniden yazmak zorunda kaldım.
Sayın Başbakanım;
Ben bir vatandaş olarak Ülkemin varlığının idamesi için gördüğüm aksaklıklarda Devletimin tedbir alması açısından Zatı Alinize zaman zaman başvurmaktayım. Yukarıda belirttiğim hususların incelenmesi ve giderilmesi için emirlerinize arz ederim.
Daha ne yazmalıyım! Bundan daha açık ne yazılabilir?
Mustafa Kemal Bektaş
ŞEHİRLEŞMENİN BEDELİ FAKİRLEŞEN KÖY, KÖYLEŞEN ŞEHİR.. Aslında bu yazıları yazmak bana düşmezdi. Ne var ki dile getirecek olanların siyasi kimlikleri sorunları perdelemekten öteye geçemeyeceği içinde ifade etmek zor da olsa yazmayı uygun gördüm. Bir önceki yazılarımda yurt içi göç hareketleri hakkında bilgi vermiştim. İşte bu göç hareketleri ile hem şehir ve hem de kendi göçtükleri köyden bir çok sebepten ötürü menfi olarak etkilenmektedirler.
ŞEHİRLEŞMENİN BEDELİ FAKİRLEŞEN KÖY,
KÖYLEŞEN ŞEHİR.. PEKİ SAMSUN BUNUN NERESİNDE !...
Aslında bu
yazıları yazmak bana düşmezdi. Ne var ki dile getirecek olanların siyasi
kimlikleri sorunları perdelemekten öteye geçemeyeceği içinde ifade etmek zor da
olsa yazmayı uygun gördüm.
Bir önceki
yazılarımda yurt içi göç hareketleri hakkında bilgi vermiştim. İşte bu göç
hareketleri ile hem şehir ve hem de kendi
göçtükleri köyden bir çok sebepten ötürü menfi olarak etkilenmektedirler. Şöyle
ki;
Kırsal
kesimden gelenlerin geleneksel toplum yapısından çıkıp şehir hayatına girmeleri
beraberinde telafisi mümkün olmayan sorunları da getirmektedir. Nitekim
sosyologlarımız bu göçenlerin çoğunun toplum hayatına katılmayıp “ marjinal”
kaldıklarını ve “fakirlik kültürü adı verilen bir hayat tarzı sürdüklerini tespit
etmişlerdir.
Nitekim
gecekondularla yapılan araştırmalarında göç edenlerinin çoğunun İstanbul,
Ankara, İzmir, Bursa, Samsun gibi büyük şehirlere göç ettikten hemen sonra
seyyar satıcılık, at arabacılığı, hamallık, ayakkabı boyacılığı, apartman
kapıcılığı, simitçilik, eskicilik, geri dönüşüm toplama işleri, dilencilik, çöpçülük,
gibi ne sermaye ne de özel bir beceri
gerektirmeyen hizmet alanlarında çalışmakta ve ancak daha sonraki yıllarda
imkan bulabilirse fabrika ve ya küçük işletme işçiliğine geçebilmektedir.
Şehirlere
verilen eğitim hastane v.s kamu hizmetleri aynı oranda köylere de
götüremediğiniz takdirde iç göç köylerden büyükşehirlere göç kaçınılmazdır.
Kırsal
yerlerden kentlere doğru yönelen göç hareketleri kente yerleşen insanları bir
kısım imkan ve fırsatlara mekansal olarak yaklaştırsa da, avantaj sağlasa da
bazı ağır bedelleri bu göç edenlerle birlikte ülke ekonomisine ödetebilir.
Varını yoğunu
yok pahasına satıp kurtuluş çaresi olarak gördüğü şehire geldiğinde ilk
yerleşim parası olarak birikintisini harcamakta, umduğunu bulamadığında da
dönüşte yaşayacak alan yokluğu çekebilmektedir. Hatta şöyle ki ev nüfusunun
tamamı çalışarak anacak durabilmeleri mümkün olabilmektedir. El becerisi yada meslek yoksunluğu nedeniyle kendisine
uyan iş seçimini yapamadıklarından bir anada fakirleşebilmektedir. Son
zamanlarda sosyal yardım vakıfları aracılığı ile yapılan yardımda bu yaraları
sarmadığı gibi, her geçen gün bu yara daha da açılmakla birlikte çalışmadan
hazır yiyicilik hortlamaktadır. Yine devlet arazilerine derme çatma gecekondu
yaparak son derece barınma yönünden kalitesiz gecekonduların oluşması da
örneklerde görüldüğü gibi artmaktadır.
Gecekondu
bölgelerinde olsun, diğer bölgelerde olsun artan nüfus nedeniyle belediye
hizmetlerinin ve alt yapı hizmetlerinin eksikliği nedeniyle de kalitesiz ve
sağlıksız konutlar üretilmekte, bu konutlara eğitim, sağlık ve kültür
hizmetlerinden yoksun olarak yetişen insanlar topluma uyumda zorluklarla
karşılaştıkları gibi beşeri yeteneklerin oluşumu bakımından en olumsuz etkilere
maruz kalmaktalar. Kent içinde kentten dışlanmış kültür biçimleri yaratan
gecekondulaşma, kendilerine özgü giyim tarzları, tüketim alışkanlıkları ve
eğlence biçimleri “kentlileşmiş köylü olmaktan çok köylüleşmiş kentte yaşayan
köylüler” oluşmuştur.
Yine Orta
Doğu bölgesindeki kapitalist ülkelerin petrol macerası sonucu ülkemize akan
Irak ve Suriye’li göç dalgası da yerleşim şartlarını ve ülke ekonomisini de
menfi etkilemiştir. Bu tür göç dalgalarında hedef göç edenlerin bir an önce ait
oldukları ülkeye şartlarını islah ederek topraklarına geri yerleştirmek
olmalıdır. Aksi takdirde kıt kaynaklarımız heba olabilecektir.
Köy şehri
kuşatıp şehirleşemediğinden dolayı sosyalizm, özgürlük, beğeni, yaşama zevki, yaratıcılık,
fikir üretimi, yeşil, mavi, eğitim, sağlık, trafik, mekan, kültür, sevgi,
cinsellik, ses her şey iflas etmiştir. İnsanlığın köylülüğünden başka
kaybedecek bir şeyi yoktur. Arabesk
müziğinin de kendisine uygun zemini, yani dinleyici tabanını ilk olarak bu
kültürel çevrelerde bulması kültür boşluğu ve kimlik bunalımının bir sonucudur.
Şehirlere
yönelik nüfus hareketlerindeki aşırı yoğunlaşma ile sanayinin rast gele yer
seçimi, düzensiz yapılaşma, altyapı eksiklikleri ve yetersizliği ile kentsel çevrenin
kalitesi bozulmaktadır. Merkezi idarelerden mahalli idarelere kaynak
aktarımında da sıkıntıya yol açmaktadır.
Bu gün
günümüzde bu saydıklarımızın bir çoğunu Samsun’da yaşamaktayız. Sadece Samsun
değil hemen hemen büyük şehirlerin bir çoğunda da bu sorunlar yaşanmaktadır.
Kısacası köyleşen şehirlerle karşı karşıya kaldığımız gibi, hayat
standartlarımızda da bu durum sapmalara neden olmaktadır.
Bir başka yazımda tekrar buluşmak dileğimle…
Saygılarımla
Mustafa Kemal BEKTAŞ
SAYIN VALİM SAMSUN’DA İLK ADIM, ATAKUM VE CANİK’TE OKUL YAPMAYA ARSA YOK DİYOR. BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANIMIZ’DA OKUL ARAZİSİNE KENT PARKI YAPACAĞIM DİYOR! 19 Nisan 2015 tarihi dün itibariyle Samsun yerel gazetelerimizde şu haber dikkatimi çekti: Samsun Valimiz Sayın Osman KAYMAK “İlimizde tekli eğitime geçmek için bin 200 dersliğe ihtiyacımız vardı. Şu anda 800 dersliğin inşaatı devam ediyor. 400 dersliği de 2019 sonu itibariyle bitirmek zorundayız. Samsun'da kaynaktan öte arsa sorunu yaşıyoruz. Özellikle İlkadım, Atakum ve Canik'te arsa sorunu yaşıyoruz. Kaynak problemimiz de var ancak hayırsever Samsunlu işadamlarının desteğini bekliyoruz. “ diyordu.
SAYIN
VALİM SAMSUN’DA İLK ADIM, ATAKUM VE CANİK’TE OKUL YAPMAYA ARSA YOK DİYOR. BÜYÜKŞEHİR
BELEDİYE BAŞKANIMIZ’DA OKUL ARAZİSİNE KENT PARKI YAPACAĞIM DİYOR! BU TEZATLIĞI
KİM AÇIKLAYACAK !!!
19 Nisan 2015 tarihi dün itibariyle Samsun yerel
gazetelerimizde şu haber dikkatimi çekti:
Samsun Valimiz Sayın Osman KAYMAK “İlimizde tekli eğitime
geçmek için bin 200 dersliğe ihtiyacımız vardı. Şu anda 800 dersliğin inşaatı
devam ediyor. 400 dersliği de 2019 sonu itibariyle bitirmek zorundayız. Samsun'da
kaynaktan öte arsa sorunu yaşıyoruz. Özellikle İlkadım, Atakum ve Canik'te arsa
sorunu yaşıyoruz. Kaynak problemimiz de var ancak hayırsever Samsunlu
işadamlarının desteğini bekliyoruz. “ diyordu.
Güzel.. İlimizin sorunlarını çok güzel tespit etmiş bir Sayın
Valimiz var ve bu Samsun için kazançtır. Evet Valimiz gerçeği söylüyor.
Şimdi Sayın Büyükşehir Belediyemiz ne söylüyor ona bakalım:
Samsun Büyükşehir Belediyesi il genel meclisi nin
İmar,hukuk,bayındır Komisyon tutanağı ile
Samsun Atakum Veteriner Tarım Meslek Lisesinin arazisine okul yaptırmayacağım
bizim parka ihtiyacımız var orayı “Kentpark yapacağım” diyor.
Sayın Valim bu ne tezatlık şimdi?
Bu okulun safahatını zatı alinize arz edeyim.
Okulun arazisiyle ilgili 5
senedir bir hukuk mücadelesi yürütülüyor. Okulun
arazisinin maddiyat olarak en önemli yerde ve çok değerli oluşu nedeniyle bu
araziye göz dikilmiş durumda.
Önce protokol cami ve sonrasında kent park projesi ile bu
arazi bir nevi gasp edilmek isteniyor. Aslında
protokol cami yada kent park projeleri bu arazinin başka amaçla kullanılmasını
kamufle edilmesi için yapılan çalışmalardır. Burada önemli olan okulun arazisinin değerli
oluşudur, bu arazi bu okuldan bir şekilde koparılmalıdır. !
Ve gelinen son nokta her şey bitti, okul yapılacak derken
yine başa dönüldü. Yüksek mahkeme kararlarına rağmen ısrarla ve inatla yine
kentparka dönüştürülmesi çalışmalarına yüksek yargı mahkeme kararlarına rağmen
yeniden başlandı.
Çocuklarımız Önce kışın apar topar şehrin 30 km. dışında
Ortaokuldan bozma son derece yetersiz binalara adeta kovulurcasına gönderildi.
Mahkemeye başvuruldu. Yüksek mahkeme dahil okul aile birliğinin başvurularını
yerinde haklı buldu. Kaç kez yerine taşınması yada yerine tekrar okul yapılması
için karar verdi. Hız kesmedi ! hız kesmiyor
Samsun Büyükşehir Belediye Başkanımızı.
Bir protokol camisi çıkarttılar. Cumhurbaşkanı ve yüksek
zevata ayrı cami, halka ayrı cami! Böyle İslamiyet olur mu? Herkese ayrı ayrı
cami mi olur? Olmadı olamazdı ! Protokol cami projesi tutmadı ! Mahkeme hayır
dedi. Bu kez de yeni projeye giriştiler kent parkı.. Protokol Cami ile ilgili imar değişikliği
yaptıklarında yeşil alan aklına gelmeyen Belediyemizin bu sefer de yeşil alan birden
aklına geliverdi. Kıyı şeridi parkla bahçe ile dolu iken dibinde golf sahası
var iken,…
100 metre aralıklarla 2 cami olurken bu camilerde normal
günlük namazlarda bir sıra saf cemaat olmazken imar değişikliklerine kulp
bulmak zor olmasa gerek.
Devlet arazilerinin istimlak edilmesi için emsal arazi
sunmaları gerekiyordu. Alanlı Mahallesinde yer gösterildi. Ama kağıt üzerinde
kelime oyunları ile o araziye de İmam Hatip Lisesi yapıldı. Yapılsın biz yapılan hiçbir okula karşı değiliz ki!
Emsal arazi ne hikmetse yargı ile her sıkıştığında kasıtlı haber
yayan belediyemiz 5 senedir emsal araziyi vermediğinden dolayı Danıştay ve Bölge İdare Mahkemesi Okul Aile
Birliğini haklı buldu. Ve bu araziyi yüksek yargı mahkemeleri okul yapılması kararıyla
kesin karara bağladı. Doğru olanı yaptı !
İmam Hatip Lisesi de bizim. Ama işin içerisinde arazinin
değerli oluşu bir anda Okul aile birliği karşı siyasi görüşten diye empoze
edilmeye başlandı.
Bu kez yine kentpark yapacağım diye imar oyunlarına başlandı.
Yani bu bant her bittiğinde tekrar tekrar başa sarılıyor. Taki anlaşılan bu
arsa okuldan koparılıncaya kadar sarılacak gözüküyor. Kentpark yapılsa dahi bir
süre sonra bu arazide rant getirici başka amaçlı tasarrufu görebiliriz. Tıpkı
Yeni adliye sarayının arkasında yapılan otoparkın önce eski pazaryeri
sonrasında da Borsan tarafından işyeri olarak inşa halindeki yer gibi.. Bu
ülkede çocuklarımız için okul gerekmiş değilmiş kimin umurunda !..
Yeniden okul
yapılacağı, Atakum bölgesinde bu okul için emsali arsa verileceği haberi de etrafa
yayılarak, sırf algı yaratılarak, yapılan soruşturma ve yargıdan kurtulmak ve
hedef saptırmak amacıyla bu arsa
üzerinde yeniden imar oyunlarına başlandı.
Sayın valim siz diyorsunuz :” bölgede okul yapılmaya arsa yok”, Belediye
başkanımız diyor : “ben o okulun arazisine park
yapacağım”. Halk tabiri ile buna demezler mi? Bu ne
perhiz bu ne lahana turşusu ! Dilim varmıyor ama ortada ki durum bu değil
midir? Bu ne tezatlık Sayın Valim !
Affedersiniz Sayın Belediye Başkanımız tahsil hayatını
parklarda bahçelerde mi yaptı ! Şimdide yeniden İl Genel Meclisinde yeniden
kent parkı yapımı için imar değişiklik tasarısına başladılar.
Şu anda okulun arazisi sizin gördüğünüz gibi mezbelelik
halindedir. Büyükşehir Belediyemiz daha mahkeme itiraz süreçleri devam ederken
o araziye yüze yakın hafriyat ve moloz dökerek hakkında Danıştay yüksek mahkeme
temyiz kararı da olmasına rağmen biz yapalım mahkeme çık derse yıkar temizler
çıkarız demiştir. Kimin parasını nereye harcıyorlar Sayın Valim? Böyle bir
anlayış olabilir mi? Yap sonra yık temizle çık! Kendi parası olsa böyle
yaparlar mı? Burada kamu zararı söz konusudur diye Maliye Bakanlığı Samsun
Defterdarlığı da bu amaçla Büyükşehir Belediye Başkanlığını mahkemeye verdi.
O zaman Belediyemiz gözünün kestiği her araziye gitsin yüze
yakın hafriyat kamyonu ile moloz çöp döksün orayı istimlak etsin, gasp etsin.
Böyle bir hukuk anlayışı varmı dır?
Sayın Valim ! Siz Türkiye Cumhuriyetinin kanunlarını
gözetip uygulatan, devlet yönetimini Cumhurbaşkanı adına İlimizde yapmaktasınız.
Dünyanın hiçbir yerinde Anayasaya göre kurulmuş Bağımsız yüksek yargı
mahkemelerinin kararlarını dinlemeyen bir Belediye Başkanımız var mıdır?
Danıştay kanununa göre üyelerinin 4/1 ini Cumhurbaşkanının
seçtiği bir mahkemenin kararlarını bir belediye başkanı uygulamıyorsa bu
kanunlara, yargı kararlarına uymak sadece vatandaşlara mı aittir? Bu yüksek yargı mahkemelerini tanımamak aynı
zamanda Anayasa ve Türk Ceza Kanunu hükümlerince suç değil midir?
Bir belediye yargı kararlarına uymuyorsa vatandaşlarda biz
de uymuyoruz derse bu ülkenin durumu ne olacaktır. Yüksek mahkemeler bu ülkeye
ait değil midir? Ya da bu belediye Başkanımız hangi ülkenin belediye
başkanıdır? Siz bu kentin Mülki amirisiniz. Birisi kalkıp ta ben sizi
dinlemiyorum yardımcınızı dinlerim diyebilir mi?
Sayın Valim, bakın ne güzel söylüyorsunuz “400 dersliği de 2019 sonu
itibariyle bitirmek zorundayız. Samsun'da kaynaktan öte arsa sorunu yaşıyoruz.” Sayın
başkanımızda “kentpark yapacağım” diyor. İki
yetkili var iki açıklama var. Şimdi Sayın Valim mülki amir olarak sizi mi?
Yerel idare olarak Sayın Başkanımızı mı? Dikkate alalım.
Bu sefer yorumu
zatı alinize bırakıyorum..
Saygılarımla..
Mustafa Kemal
Bektaş
SAMSUN”UMUZ LA BİRLİKTE TÜM ÜLKEMİZİN ORTAK SORUNU İŞSİZLİK “Bebeklere süt vermekten daha iyi bir yatırım olamaz.” Wiston Churchill Konuya bebeklerle başladım. Beslenme sadece bir sağlık sorunu değil insan kaynaklarımızın niteliğini geliştirmek için kullanılacak en önemli araçlarından birisidir. Dünyada gıdaya en fazla ihtiyaç duyulan toplumların gelişme sürecinin en alt kademelerde oldukları görülmektedir. Sağlıklı, zeki ve çalışkan bir nesil yetiştirmek istiyorsanız tüm gıdalardan, proteinlerden dengeli bir beslenme ile neslinizi beslemek zorundasınız. Bunun içinde halkınıza o gıda maddelerini yedirmek için ona yaşayabileceği ve geleceğine yatırım yapabileceği yaşama ve hayat standardına göre uygun ücreti, çalışabileceği işi sunmak zorundasınız.
SAMSUN”UMUZ LA
BİRLİKTE TÜM ÜLKEMİZİN ORTAK SORUNU İŞSİZLİK, EĞİTİM VE BESLENME YETERSİZLİĞİ,
ÖZ SAMSUN’LI MİLLETVEKİLİ İSTİYORUZ: ÇÜNKÜ !!
“Bebeklere süt vermekten daha iyi bir yatırım olamaz.”
Wiston Churchill
Konuya bebeklerle başladım. Beslenme sadece bir sağlık
sorunu değil insan kaynaklarımızın niteliğini geliştirmek için kullanılacak en
önemli araçlarından birisidir. Dünyada gıdaya en fazla ihtiyaç duyulan
toplumların gelişme sürecinin en alt kademelerde oldukları görülmektedir.
Sağlıklı, zeki ve çalışkan bir nesil yetiştirmek istiyorsanız tüm gıdalardan,
proteinlerden dengeli bir beslenme ile neslinizi beslemek zorundasınız. Bunun
içinde halkınıza o gıda maddelerini yedirmek için ona yaşayabileceği ve geleceğine
yatırım yapabileceği yaşama ve hayat standardına göre uygun ücreti,
çalışabileceği işi sunmak zorundasınız. Günlük çorbayla, ekmekle, makarna v.s
obezliğe yol açan maddelerle zeki bir nesil yetiştiremezsiniz.!!
Yıllardır kalkınmada öncelikle yöre ve fakir bölge diye diye
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi sunuldu! Aslında öylemiydi? Maalesef bana
kalırsa Karadeniz bölgesi o bölgelerden çok geri kalmıştır. Kentimiz de
bunlardan nasibini almıştır. Karadeniz bölgesini ayakta tutan Tarım ve
hayvancılıktı. Ne zaman ki üreticinin malı para etmedi! Ne zaman ki üretici
toprağını işleyemedi bu enflasyon ateşi tüm ülkemizi sardı.
En basit örneği vereyim Fındık mesela Fiskobirlik vardı.
Halkın malı Fiskobirlik sayesinde para etmeye, pazarlanmaya başlandı. Sonra bir
takım oyunlarla Fiskobirlik, Sağra v.s bana kalırsa bilinçli olarak atıl duruma
getirildi. Ve Piyasaya resmen üreticinin malını değerinin altında alan
simsarlara kaldı ya da bırakıldı. Şimdi de resmen İtalya’nın Nutella markası
ile Ferroli firmasının insafına terk edildi. Çay da aynı şekilde Ulusal
kuruluşumuzdan Çaykur üreticinin malını değerlendirmek için kurulmuştu.
Şimdilerde Lipton firması v.s firmalarının insafına terk edilmiş durumda.
Acilen kentimizde ve ülkemizde tarım ve hayvancılık kooperatifleri yaygınlaştırılarak üreticinin malı gerçek değerinden para
etmesi,pazarlanması için tedbir alınmalıdır. Giderler minümuma indirilmelidir.
(Mazot v.s giderler)
Kalkınmada öncelikli yöre fakir bölge denilen bölge
dediğimiz Doğu ve Güney doğu Anadolu bölgesinde kontrolsüzce çoğalan bir insan
doğumu olmaktadır. İnsanlarımızın ahlaksız ticaret yapması o bölgeye yapılan
her türlü yatırım hep hayali yatırıma dönüşmüştür. Devlet teşvikle para veriyor
git oraya fabrika yap adam yerini gösteriyor alıyor parayı yiyor yerine bir şey
yapıldığı yok. Para uçtu hayali yatırımla parayı hep beraber yediler sonuç
kontrol olmayınca ne olacak sıfır. Ülkemizin kaynakları maalesef hayali
ihracatlarla, hayali yatırımlarla bu şekilde eridi gitti. Demek ki sağlıklı
zihinli nesiller yetiştirmenin yanında ahlaklı beyinlerde yetiştirmek
gerekiyor. Peygamber efendimiz s.a.v ne diyor “Aldatan bizden değildir”
Yıllardır Samsun’a ne yapıldı? Çocukluk yıllarımda Havza’nın
Mısmılağaç köyü sırtlarına Sümerbank malimo tipi iplik fabrikası yapılacaktı.
Rahmetli Erbakan hoca geldi temel attı. Beş sene orada bekçi kaldı maaşını
aldı. Sonrasında temelde gitti fabrikada, bekçide. Gözle görülen Samsunda
fabrika kaç tane siz sayın. Çarşamba’da şeker fabrikası, Ladik’te Çimento
Fabrikası, Samsun’da bakır İşletmeleri. Hadi gerisini siz getirin. Yıllardır
Samsun’umuz Meclise vekil gönderir vekillerimiz ne yapar, ne yaptılar anlamış
değilim. Şimdilerde de Samsun’umuzda bana kızıp darılmasınlar ama öz ve öz
Samsunlu beyinlerimizin suyu çıktı ithal vekillerimiz başladı. Haksız mıyım.
Bir tane Samsun’lunun başka illerden seçildiğini gösterin bana.
Son günlerde yerli arabanın üretimi için ön ayak olunmaya
başlandı. Günaydın derler insana. Nihayet Samsun için düşünmeye başlanıldı.
Popilist politikalarla Samsun’umuz yıllarca oyalandı. Artık şakşakçılığa son
verelim. Gidin Asarcık, Vezirköprü Havza, Kavak ve Bafra’nın köylerine
Güneydoğu’dan daha geri kalmış köyleri görürsünüz. Birileri Doğu ve Güneydoğu
kartını bu ülkeye kötü oynadı. Kaynakları Hayali yatırımlarla yada yerli
yerinde yapılmayan yatırımlarla heba ettiler. Keban barajı, Harran ovası
şimdilerde tamamen yabancı yatırımcının elinde. Kendi ülkemizde maraba durumuna
düştük. Düştüğümüz içinde durumumuz budur. Kokskoca bir işsizlik ordusu başka söylenilecek söz kalmış mıdır ! Hani Köylü
milletin efendisiydi?
Samsun’un en büyük sorunu işsizlik ve pahalılıktır. Kentimiz
en verimli ovasına ve topraklarına sahiptir. Ama hepsine içine girip inşaat
yaptılar. Bilinçsiz sulamalar, ilaçlamalar, ürünler ve gübrelemelerle ile
toprakları çoraklaştırdılar. Mersinde domates 1 lira iken siz üretilen
topraklarımızda 2 liraya yiyorsanız burada bir sorun var demektir. Memur şehri
olan kentimiz artık memur şehrinin yerinde yeller esmektedir. Kentimizin bir
milyondan fazla nüfusu var ama yapılan fabrika sayısı kaç? Bir elin
parmaklarını geçmiyor. Sanayi siteleri var ama birisi şehrin içinde kalmış
durumda. Diğerleri de sürekli el değiştiren orta ölçekte bakım, onarım tamir,
yada imalathanelerden oluşmakta. Yakın zamana kadar bu işletmelerde sigortasız
işçi çalıştırılmaktaydı. Hala çalıştıran olabilir. Aldıkları ücret hala asgari
ücretin altında çalışan çoğu çocuk işçi ve niteliksiz elemanlarla dolu. Ben
size sayayım ne iş yaptıklarını:
Tamirci, Araba Kaporta bakım onarımı, Geri dönüşüm
toplayıcıları, Boyacılar, zımparacılar, Marangoz yardımcısı, Kaynakçı, Parçacı,
Camcı, son zamanlarda çıkan Balkon camı katlanır sistem montaj ekibi,
elektrikçi, inşaatçı, kalıpçı gerisini de siz sayın….
Buralarda çalışanların alacağı para ne ki? Bunlarla gün
geçer mi ? İşi veren zaten ayakta zor duruyor çalışanına ne verecek? Stopajı
var, Sigortası var, vergisi, elektriği, suyu var? Teşvik! İşte orada durun.
Samsun’umuz o yüzden geçmiş zamanda bir gol yedi. Şimdi bunu kime sormak
zorundayız! O milletvekillerimiz öz ve öz Samsun’lu olaydı o teşvikden gol
yermiydik! Teşviğin yanında D.M.O gibi bölge müdürlüğü bazında bazı
kuruluşlarda Samsun’dan çevre illere kaydırıldı ! Gidin bakın Kayseri’ye,
Yozgat’a şehri tanıyamıyorsunuz. Bir önceki Cumhurbaşkanının Kayseri’den olması
nedeniyle şehrin her tarafında fabrika dolu. Keza Yozgat’ta, Mesela Niğde’ye
gidin. Şehri tanıyamıyorsunuz. Kısacası şehirden seçilen o şehrin öz doğumlu
insanları kendi memleketlerine yatırım yapıyorlar. Samsun’umuzda bu iş tam tersi
durumda. Samsun’da da başka illerden doğmuş olanların seçildiği yer haline
geldi. İlk defa şehrimizden bakan seçilmesiyle şehrimiz yatırım yüzü gördü spor
kompleksleri yapıldı.
İlimizde o kadar çok sorun var ki bunların başında olanı
işsizliktir. Halkınıza ayakta duracak, geleceğine yatırım yapacak insanımıza
makul ücretli iş imkanı sunmazsanız bu insanlar potansiyel suçlu olarak
karşınıza çıkarlar. Geçenlerde bir sohbette Ülkemizde en fazla suç işlenilen
yerin Adana olduğu biliniyor diye bir sohbet konusu vardı. Ama içimizden birisi
maalesef en fazla suç işlenilen yer Samsun’umuz dedi. Evet maalesef en fazla
suçun işlendiği yer Samsun’umuz olmaktadır.
Bıçaklama, yaralama, baly uyuşturucu madde kullanma, esrar
eroin kullanma, tarla sınır davaları, cinayet, adam kaçırma, hırsızlık, gasp,
ırza tecavüz, intihar, v.s Bu suçların hepsi işsizlikten ve yeterli ücreti
sağlayamamaktan ileri gelmektedir. Bir kısmı da yurt içi ve yurt dışı göçlere
dayalıdır. Siz ilimize göç getiriyorsanız onun kazanacağı işi vermek
zorundasınız. Öyle paldır kültür burada yaşayın derseniz bir süre sonra
dilenciler ordusu görüntüsü haline yaşadığınız mekanları sokarsınız. Yeterince
kendi işsizimiz varken birde bu işsizlik ordusunu tetikleyecek davranışlardan
kaçınmak gerek. Günlük 10-15 Tl ye amelelik yapan Suriye’lileri bile gördüm. Saathane meydanına gidin her
sabah orada bir karmaşa yaşanmaktadır. Havza’ya gidin esnaf kahvesinde iş
bekleyenlerin pineklediğini görürsünüz. Kavak’ta güzel formül bulunmuş.
Belediye hopörlerinden işci ihtiyacı ilan ediliyor ama bunların hepsi geçici
çözümlerdir. Niteliksiz elemanda kısa vadeli zamanda işe yarar ama nitelikli
olan fakülte bitiren bilgisayar mühendisine kazma kürek işi de vermezsiniz ki!
Bir ilin yatırımı ancak ve ancak önce devletin kendisi ya da
yerel yönetiminin yatırımları ile özel kuruluş ve şahısların yatırımları ile
olur. Devlet yatırımı yapmıyorsa özel şahıs neden yapsın? Yaparsa gider
memleketine yapar. Ben yıllardır çok esnaf tanırım Samsun ve ilçelerinde orada
kazanır gider memleketine yada Samsun dışına yatırım yaparlar. Hata kazandığını
bile Samsun dışında harcayanları bilirim. Bu hiç hoş bir şey değildir, etik
değildir. Sen bu insanlardan kazan git başka yerde ye. İnsana söğer gibi bir
şeydir. Mesela Samsun Havza’da bir dönem yerel radyo çalıştırdım bizim tüm
gelirimiz reklamdı. 25 liraya reklam mı olur? Onu bile zar zor alıyordum. Oysa
ticaret için batılılar kazandığının yarısından fazlasını reklama verirler. Ama
bilinçsiz bir iş kesimi var Samsun’umuzda. Bana reklam vermeye gelenler küçük
işletmelerdi. Reklam spotunu hazırlamadan önce bana sat malını derdim. Ama kem
küm başlardı ve sonunda mümkünse bu iş sana göre değil, belli elinde üç beş
kuruş var ya kredi çektin, yada büyüklerin ön ayak olup para verdiler bunu da
burada kaybedeceksin deyip reklamını almazdım. Bana inadına öbür radyoya gider
reklam verirlerdi. Hatta oradan geçerken mahsus radyonun sesini açarlardı. 5 ay
sonra kapalı !! evet niteliksiz elemanların yapacağı iş bu kadar olur. Halbuki
devletimiz organize bir şekilde tüm kentimizdeki yada işsizlerimizi İş Kur
aracılığı ile tespit edip eğitse, yeni iş imkanları kurdursa, en basitinden
ilimizde kurulan 4 tane büyük organize sanayi bölgelerini ful çalışmaya teşvik
etse bu sorunlar kalır mı! Samsun büyük iç ve dış göç almaktadır. Buna bağlı
olarak tüm hizmetler yetişmemektedir. Alt yapıda, ulaşımda, sağlıkta, emniyet
teşkilatında, Gıda sektöründe, v.s sorunlar daha da katmerlenmektedir. İşte Öz
Samsunlu olmayan siyasetçilerimizle bu sorunlar daha da artmaktadır.
Bunun içinde devletimizin koordinesinde ve yerel
yöneticilerimizle tüm halkımızı muhtelif kurslar düzenleyerek yeni çalışma
sektörleri yaratılmalıdır. Hayvancılık, tarım geliştirilmelidir. Organize
sanayi bölgeleri acilen el atılıp, işsizliği giderici olarak bu bölgelerde
istihdam yaratılmalıdır. Kısır çekişmeler ne bölgemize nede ülkemize fayda
getirir. Seçtiğimiz siyasetçilerin, vekillerimizin ağzının iş yapmasını değil
icraat yapmalarını, bu topraklarda doğan ve büyüyen insanlarımızdan
vekillerimizin seçilmesini istiyoruz.
İleriki günlerde bu detaylı isteklerimize devam edeceğiz.
Saygılarımla
Mustafa Kemal Bektaş
SAMSUN’UMUZA YAPILAN YATIRIMLAR BİLİNÇSİZCE YAPILIYOR. Vee Samsun’umuza yapılan yatırımlar bilinçsizce yapılıyor. Örnek mi istiyorsunuz! İşte size örnek Lojistik köy yatırımı. Ben Lojistik köy yatırımına karşı değilim Lojistik köyün yapıldığı alana karşıyım. Verimli toprağı olmayanlar toprak ararlar ki işliyeyim diye bizde gideriz verimli tarım arazisine Lojistik köy yaparız. Bununla ilgili hatta BİMER’e de suç duyurusunda bulundum. Gelen cevap Büyükşehir Belediyemiz yazmış yatırım bu ilimiz için çok önemli falan falan. Sanki ben yatırım yapılmasına karşıyım ! Tamam gerekli de tarım arazisine yapılmak zorunda mıdır. Hemen yolun altında 3 bin dönümlük atıl durumda ki arazi dururken tarım arazilerine girip Lojistik köy yapılması bu kente yapılan en büyük kötülüktür.
SAMSUN’UMUZA YAPILAN
YATIRIMLAR BİLİNÇSİZCE YAPILIYOR. SAMSUN YETERİNCE TURİZMDEN PAYINI ALMIYOR…
Vee Samsun’umuza yapılan yatırımlar bilinçsizce yapılıyor.
Örnek mi istiyorsunuz! İşte size örnek Lojistik köy yatırımı. Ben Lojistik köy
yatırımına karşı değilim Lojistik köyün yapıldığı alana karşıyım. Verimli
toprağı olmayanlar toprak ararlar ki işliyeyim diye bizde gideriz verimli tarım
arazisine Lojistik köy yaparız. Bununla ilgili hatta BİMER’e de suç duyurusunda
bulundum. Gelen cevap Büyükşehir Belediyemiz yazmış yatırım bu ilimiz için çok
önemli falan falan. Sanki ben yatırım yapılmasına karşıyım ! Tamam gerekli de
tarım arazisine yapılmak zorunda mıdır. Hemen yolun altında 3 bin dönümlük atıl
durumda ki arazi dururken tarım arazilerine girip Lojistik köy yapılması bu
kente yapılan en büyük kötülüktür. Yolun altında tren yolu , liman var iken
yolun üstüne yapılan b yatırım ne kadar akıllıca bir iştir size sorarım. Şimdi
oraya tren gidecek, limana mal indireceksiniz! Bu akıllı işi mi. Dediğim gibi
ben yatırıma karşı değilim ki yatırımın yanlış mekanda yapılmasına karşıyım.
Birileri bu arazide muhtemelen zamanında arsa, tarla topladı sonra adı kondu
lojistik köy. Başka bir açıklama tarzı var mı? Ben devletimin yerinde olsam
burada ki tapulaşma hareketini incelemeye tabi tutarım. Şimdide bir kısım
üreticinin arazisi gaspla karşı karşıya kaldı.
Bakın bu tür davranışlarda bulunan kimseler hem bağlı
olukları siyasi platforma ve ülkeye zarar vermektedir. İşte ben bu nedenle milletvekillerimizin
öz ve öz bu kentte doğup büyüyenlerden seçilmesini istiyorum. Burada doğup
büyüyen o tarım arazilerine girer mi? Bu Karadeniz Bölgesinin hatta ülkemizin
diğer yörelerine bile tarımsal üretimlerle katkı sağlayan bir yöre, bir kent
şimdilerde dışarıdan gelen tarımsal ürünlerle beslenmeye çalışıyor. Ne kadar
tezatlık değil mi!
Yaklaşık bir seneden fazladır BİMER ve CİMER’e muhtelif
konularda yazıyorum. Bu yazdıklarımın ortak sorunu Samsun’umuzda yapılan şeklen
yanlış uygulamalardır. Benim sıkıntım ne A partisidir, Ne B partisidir, Ne de C
partisidir. Ben sıkıntım Samsun ilimiz ve tüm ülkemizdir. Benim bireylerle yada
partilerle işim olmaz. Ama siyasi kimliğimi de saklamam hatta Cumhurbaşkanına
bile ülkücü olduğumu yazmışımdır. Aynı zamanda Atatürk’çü bir kimliğim vardır.
Ülkemin menfaati söz konusudur. Benim için parti ikinci planda gelir.
Buradan sizlere yazdıklarımdan az yada çok anlamış olmanız
gerek. Samsun şimdiye kadar yatırımlardan tam anlamıyla bir pay alamamıştır.
Geçenlerde bir dostum bana hep Büyükşehir Belediyesini yada x partiyi hedef
alıyorsun gibi serzenişde bulundu. Neden alayım ki? Mersinde de x parti
büyükşehir belediye başkanı. Orayıda BİMER’e yazdım. İl sorunlarını dile
getirdim. Dile getirirken de ulaşımla ilgili köklü sorunları çözmede Samsun
Büyükşehir belediyesinin örnek çalışmalarını örnek verdim. Yanlış mı yaptım.
Kötü mü yaptım bakar kör olmadım sorun varsa yerinde çözümü için bildirdim.
Bizim insanımız hemen karşısındakine saldırmaya ya da kulp takmaya çalışıyor.
Kötü bir şey mi yapıyorum. Gözümün önünde Cumhuriyet meydanında adam araba
çarptı havada takla attı. Tramvayın altında insan kaldı. Buralara viyadük yok
sistemleri yapılmalı, trafik lambaları artık ne yayaya nede motorlu araçlara iş
görmüyor dedimse. Hemen bir partiye muhalefet etmekten suçlamakla eline ne
geçiyor? İşte Samsun’umuz bu kafalardan kaybediyor. Boşuna demiyorum gerçek öz
ve öz Samsun doğumlu olan bu kentin dağına taşına sahip çıkar diye.
Bakın ilimizde Havza’da OTAT gıda var. Ben Havza’da olduğum
yıllarda Merzifon belediyesi fabrika yatırımı için yer gösterdiği halde
fabrikayı taşımadı. Burada doğrum buralara hizmet vereceğim dedi. İşte Samsunlu
olmak budur. Samsun’luyum deyip kazandığını il dışında harcayan, yatırım yapan
Samsun’lu değildir. Teşvikleri Samsun dışında bırakılmasına göz yuman Samsun’lu
değildir. Bakın şimdiye kadar hiç kalemimden şu parti, bu parti çıktı mı? Ben
Samsun’lu olmaktan bahsediyorum. Samsun’lu olsun da yeter ki A, B, C partiden
olsun yeter ki. Samsun için düşünsün yeter ki.
Bakın bir yazı dizimde Muzaffer ÖNDER’den ve Kemal Vehbi
GÜL’den bahsettim. Hizmetleri bir şekilde geçti. İşte böyle olması lazım
Samsun’lu olmak. Sayın Yusuf Ziya YILMAZ ve Akif Çağatay KILIÇ’da Samsun’a
yatırım yapanlardan. Ama Samsun’lu olmak hukuksuz yada şekilsiz yatırım yapmayı
gerektirmez o da ayrı söz konusu…
Samsun’umuzda 4 tane Organize Sanayi bölgesi vardır. Ama
hala dört dörtlük bir çalışma kapasitesine erişemediler. Devlet acilen
desteklemeli, teşviklerle o bölge insanına iş götürmelidir. Aksi halde bölge
insanı bölgesindeki arazileri işlemekten vazgeçip büyük kentlere göç
edeceklerdir. Eğer bir ülkede tarımsal yada hayvansal ürünleriniz değerlerinde
pazarlanamıyorsa, imalat pahalıya mal oluyorsa işsizlik, açlık, fakirlik baş
gösteriyor demektir. Bu adımın bir adım sonrası iç göçtür. Dış göçte
kontrolsüzce gelirse sizi devasa sorunlar bekliyor demektir. Bu sorunlarla
birlikte sizi şehirlerde artmış suç potansiyeli ve alt yapı yatırımlarında ki
eksiklikler sizi bekliyor demektir. Kentimizde yeterince fabrikalar yoktur.
Sanayicilerin kentimize yatırım yapmaları özendirilmelidir. Hayvancılık en
verimli hayvan ırkı seleksiyonları ile teşvik edilmelidir. Kaliteli ürün
tohumları ve tarımsal üretim desteklenmeli teşvik edilmelidir. El kursları,
sanatsal aktiviteler mülki idare ve yerel idarelerle teşvik edilmelidir.
Yöresel ürünler tespit edilip, yöresel ürün pazarlaması şeklinde turizmle bir
aşamada birleştirilerek bölgeye iç ve dış turizmin gelmesi teşvik edilmelidir.
Yine bu kentte tarımsal sıkıntıların bir çoğu ülkemizde her
yerde olduğu gibi teşviklerden tam yararlanamamadır. Bununda asıl nedeni tüm
tarım arazileri hisselidir. Bu araziler ferdi tapulu değildir. Genelde erkek
bireyler kadın bireyleri insan sınıfına sokmadıklarından dolayı mal paylaşımı
yapmadıklarından hisseler hep paylaşım yapılmamıştır. Acilen ülke çapında
araziler reforma sokulmalıdır. Tarımsal arazilerde 5 dönümden aşağısı,
arazilerde ise 750 m2 den aşağısı hisse paylaşımına tabi tutulmamalıdır. Devlet
bu durumda hissedarların kendi aralarında razı etme pozisyonuna sokmalı, eğer
razı olunmuyorsa devlet rayiç bedelinden satıp hissedarlar arasında
bölüştürmelidir. Bu gün Avrupa’daki sistem bu şekilde yürümektedir.
Kentimizdeki bir çok suç unsurları da bu arazi bölüşümünden çıkmaktadır.
Yine limanlar sadece lojistik ikmal kaynağı olarak
kullanılıyor. Kentimize yolcu gemisi geldiğini görmeyeli yıllar geçti sanki.
Neden bu konuda tedbir alınmazanlamıyorum. Yine aylardır tren kentimize
gelmedi. Çalışma aşaması ne durumdadır. Yetkililerden hala bir ses yok. Turizm
bacasız sanayidir. Turizme bağlı muhtelif iş imkanları doğar ve halkımız bundan
nasiplenir. Havaalanı derseniz tek pist
çalışıyor. İkinci pistin yapımı söyleniyor ama tedbir alındımı o konuda hala
bilmiyorum. Bir pistin tamiri için bu kentte havayolu ulaşımı Merzifon ve
ordu’dan yararlanıldı. Yani sizin anlayacağınız Samsun hep kaybediyor, hep
kaybediyor. Samsunlu doğup büyüyen olsa bu kayıplar olur mu hiç? Bunların
hepsini tek tek incelememiz gerekir.
Daha bir çok sorunları birlikte konuşmak ve çözümlemesi için
önerilerde bulunmak üzere bol kazançlar ve saygılar herkese…..
Mustafa Kemal BEKTAŞ
SAMSUN’LU OLMAK VE SAMSUN’LU GİBİ DÜŞÜNMEK Sevgili dostlar; Uzun süredir basın yayın organlarından takip ettiğim kadarıyla hep milletvekillerimizin acaba hangisini tanıyorum diye merak etmişimdir. Bu seçilen milletvekillerinin kaç tanesi Samsun doğumludur. Neden önemsiyorum diye sorarsanız Samsun’a ancak Samsun’lu olan çivi çakar ve düşünür. Belki bana bu konuda radikal düşünüyorsun diye kızanlarınız olabilir. Ama bu kesinlikle iki ikiye dört böyledir.
SAMSUN’LU OLMAK VE SAMSUN’LU GİBİ DÜŞÜNMEK
Sevgili dostlar;
Uzun süredir basın yayın
organlarından takip ettiğim kadarıyla hep milletvekillerimizin acaba hangisini
tanıyorum diye merak etmişimdir. Bu seçilen milletvekillerinin kaç tanesi
Samsun doğumludur.
Neden önemsiyorum diye
sorarsanız Samsun’a ancak Samsun’lu olan çivi çakar ve düşünür. Belki bana bu
konuda radikal düşünüyorsun diye kızanlarınız olabilir. Ama bu kesinlikle iki
ikiye dört böyledir.
Nihayetinde bu konuya parmak
basmak istedim. Bana göre Samsun'un tam gelişebilmesi için yapması gereken ilk şey, Samsun’lu olan
milletvekilleri T.B.M.M’ye sokmaktır. Samsun’lu olmayıp da Samsun’dan seçilen
milletvekillerinin her an aslında ben …….. lıyım Samsun milletvekili seçilsem de deme şansları
her an yüksektir. Bende aynı konumda olsam bende söylerim, ben de aynısını
yaparım. İnsanın doğası böyledir. Her zaman baba topraklarında gözü vardır.
İşte Samsun’lu olmayan ve seçilen milletvekillerinin Samsun'a gelecek yatırımın
önünü kesip, kendi iline yönlendirmeye çaba sarf etmesi kaçınılmazdır. Maalesef
geçmişte teşviklerde, D.M.O nin Samsun’dan taşınmasında Samsun bunu yaşadı. Bu yaşanmış örneklerini
Samsunlu olan gayet iyi bilir. Ekonomistler araştırsın Samsun olarak bu
sebeplerden kayıplarımızın ne olduğunu tek tek sıralayacaklardır
Bakın elimde bir araştırma
projesi var Samsun’la ilgili. Diyor ki araştırmacımız:
“Yapılan araştırma da Doğma
büyüme Samsunlu olanlar ile Samsunlu olmayanlar arasında istatistiki olarak
anlamlı bir farklılık bulunmaktadır. Bu nedenle kentlilik bilincinin Samsunlu
olup olmamaya göre farklılık gösterdiğine yönelik varsayım kabul edilmektedir.
Samsunluların kentlilik
bilinci düzeyinin Samsunlu olmayanlardan daha yüksek olduğu görülmektedir.
Bunun nedenin, Samsun’luların kentlilik bilincinin “Samsunluluk bilinci” ile
desteklenirken, Samsunlu olmayanlarda böyle bir desteğin olmamasıdır.
Bu durum, Samsun’a dışarıdan
58 gelenlerin Samsun’a yönelik (kentsel) aidiyet ve bağlılıklarının, Samsun’lular’a
göre düşük düzeyde olduğunu düşündürmektedir.” (Kaynak: Arş.Gör. Özgür Özaydın
Metropol Kent Samsun’da Kentlilik Bilinci Araştırma Projesi Aralık 2011)
Karadeniz’in en büyük şehri
durumunda olan şehrimizin ilk sırada gelen adaylarının köken olarak Trabzon, Rize
v.s ağırlıklı olmaları dikkat ve tepki
çekmektedir. Niye Samsun kökenli
insanımız yok mudur? Bizi bu topraklarda doğup büyüyenler mi yoksa baba ocağı deyip gönlünde doğduğu
büyüdüğü yerleri gözleri görenler mi temsil eder, düşünür. Bu konuyu yazmakla
şimşekleri üzerime çekeceğimi biliyorum. Ama birilerinin bu yaraya parmak
basması gerekiyor. Diğer İllerde doğanlar kusura bakmasınlar. Bende onların
yerinde olsan öyle davranırdım. Peki şu mekanizmayı tersinden çalıştıralım.
Samsun’lu olup da Trabzon’da, Rize’de v.s başka yerlerde ki milletvekil sayısının bırakın yarısını 1-2
tanesi seçilmiş mi? Araştırın bakalım ben hatırlamıyorum. Varsa da buradan özür
dilerim. Buna göre Samsun gibi Karadeniz’in en büyük şehri durumunda olan
şehrimizden yerlisi millet vekili
seçilmemesi dikkat ve tepki çekmektedir.
Samsun’un ekonomik gelişimine katkıda bulunamayan, etkin
rollerde yer alamayan ve dolayısıyla Karadeniz’in en büyük şehri olan
Samsun’umuzu layıkıyla temsil edemeyen vekillerin seçilmesi en büyük kayıplara
neden olmuşlardır. Araştırın bakın haklılığım görülecektir. Siyasi partilerimizde Maalesef genel merkezlerinden
neden olduğunu bilmediğimiz bazı sebeplerden ötürü teşkilatların ve Samsun
halkının endişe ve beklentilerini gereğince değerlendirememiş ve başarısız oldukları
bilinen isimleri yine ön plana çıkarmış ve Samsun’lu olmayanları Samsun
milletvekili olarak parlamentoya sokmuşlardır.
Samsun’da şimdiye kadar Büyükşehir Belediyesi’nin ve diğer bazı belediyelerin çalışmaları dışında şehrimizde gözle görülür bir canlılık, bu şehrin değerlerine uygun bir hareketlilik olmamıştır . Vatandaşlarımızla yaptığım sohbetlerde de mutlak surette bu konuda bir değişiklik beklemektedirler. Eski seçilmiş milletvekillerimizin yapamadıklarını yeni isimlerden ama Samsun’lu olanlardan hizmet beklentisi içindeler. Her ne kadar Yusuf Ziya Yılmaz başkanım ile bazı konularda ters düşsem de Samsun’umuza Sayın Akif Çağatay Kılıç’la birlikte büyük hizmeti geçmiştir.
Samsun, şehrinden uzak adayların vekil yapılma yeri olmamalıdır. Eğer bu arkadaşlar çok faydalı ve gerekli iseler daha çok yakıştıkları İstanbul, Ankara, İzmir gibi yada kendi doğdukları büyüdükleri şehirlerden aday gösterilmeliler. Samsun, uzaktan yönetilecek ya da temsil edilecek kadar ucuz bir şehrin olunmadığı siyasilerimizce iyi bilinmelidir.!
Neticede Samsun için ciddi bir proje üretemeyen, ürettiklerini ise hayata geçiremeyen, şehirdeki en önemli sorun olan istihdama yönelik çalışmaları yapamayan Samsun’da yalnızca laf üretenlerin, çok konuşmayı çok icraat yapmak zanneden, vatandaşa çözüm üretmek yerine cevap üreten, istişare kültüründen uzak ve başarısızlıkları tescilli, cep telefonu numaralarında 61’lerin 35’lerin uçuştuğu vekil adaylarına mahkûm olduğumuzu görmek, Samsun halkına “biz sizlere yine bunları layık gördük” mesajı verilmesi Samsunluluğumuzu yaralamaktadır. Bu şehir üvey evlat değildir. Bu şehirde doğan, büyüyen çocuklar üvey evlat muamelesi görmeyi hak etmiyor. Ayrımcılık yapmıyorum Trabzonlu da bizim insanımız, Rizelide bizim insanımız ama biz öz ve öz Samsun’luyuz. Bizi öz ve öz Samsun’luların temsil etmesini istiyoruz.
Özetle, her seçim döneminde kazananlar da olacaktır ama kaybedecek bir il varsa bu da maalesef kesinlikle Samsun olacaktır.
Samsun’da şimdiye kadar Büyükşehir Belediyesi’nin ve diğer bazı belediyelerin çalışmaları dışında şehrimizde gözle görülür bir canlılık, bu şehrin değerlerine uygun bir hareketlilik olmamıştır . Vatandaşlarımızla yaptığım sohbetlerde de mutlak surette bu konuda bir değişiklik beklemektedirler. Eski seçilmiş milletvekillerimizin yapamadıklarını yeni isimlerden ama Samsun’lu olanlardan hizmet beklentisi içindeler. Her ne kadar Yusuf Ziya Yılmaz başkanım ile bazı konularda ters düşsem de Samsun’umuza Sayın Akif Çağatay Kılıç’la birlikte büyük hizmeti geçmiştir.
Samsun, şehrinden uzak adayların vekil yapılma yeri olmamalıdır. Eğer bu arkadaşlar çok faydalı ve gerekli iseler daha çok yakıştıkları İstanbul, Ankara, İzmir gibi yada kendi doğdukları büyüdükleri şehirlerden aday gösterilmeliler. Samsun, uzaktan yönetilecek ya da temsil edilecek kadar ucuz bir şehrin olunmadığı siyasilerimizce iyi bilinmelidir.!
Neticede Samsun için ciddi bir proje üretemeyen, ürettiklerini ise hayata geçiremeyen, şehirdeki en önemli sorun olan istihdama yönelik çalışmaları yapamayan Samsun’da yalnızca laf üretenlerin, çok konuşmayı çok icraat yapmak zanneden, vatandaşa çözüm üretmek yerine cevap üreten, istişare kültüründen uzak ve başarısızlıkları tescilli, cep telefonu numaralarında 61’lerin 35’lerin uçuştuğu vekil adaylarına mahkûm olduğumuzu görmek, Samsun halkına “biz sizlere yine bunları layık gördük” mesajı verilmesi Samsunluluğumuzu yaralamaktadır. Bu şehir üvey evlat değildir. Bu şehirde doğan, büyüyen çocuklar üvey evlat muamelesi görmeyi hak etmiyor. Ayrımcılık yapmıyorum Trabzonlu da bizim insanımız, Rizelide bizim insanımız ama biz öz ve öz Samsun’luyuz. Bizi öz ve öz Samsun’luların temsil etmesini istiyoruz.
Özetle, her seçim döneminde kazananlar da olacaktır ama kaybedecek bir il varsa bu da maalesef kesinlikle Samsun olacaktır.
Mustafa Kemal BEKTAŞ
İrtibat telefon no: 0536 935
56 42
E posta :
mkbektas.55@hotmail.com
KADIN MÜFTÜ YARDIMCISI ÜZERİNE Dün akşam televizyon haberlerinde Diyanetin aralarında Samsun’unda bulunduğu 61 ile müftü yardımcısı atadığını gördüm ve akabinde Diyanete ateş püskürenleri de görmüş oldum. Bu hareket bana göre tam yerindedir. Hatta geç bile kalınmıştır. Bunun adı dinde reform değil ihtiyaçtır. Olması gerekendir. Biz kadınlara mahsus olan halleri hep Hz Aişe validemizden alınan bilgilere göre kadınlarla ilgili Resulullah a.s efendimizin tutum, davranış, görüş ve hareket tarzlarını bilmekteyiz.
KADIN MÜFTÜ YARDIMCISI ÜZERİNE
Dün akşam televizyon haberlerinde Diyanetin aralarında
Samsun’unda bulunduğu 61 ile müftü yardımcısı atadığını gördüm ve akabinde
Diyanete ateş püskürenleri de görmüş oldum.
Bu hareket bana göre tam yerindedir. Hatta geç bile
kalınmıştır. Bunun adı dinde reform değil ihtiyaçtır. Olması gerekendir. Biz
kadınlara mahsus olan halleri hep Hz Aişe validemizden alınan bilgilere göre
kadınlarla ilgili Resulullah a.s efendimizin tutum, davranış, görüş ve hareket
tarzlarını bilmekteyiz.
Peki Diyanete ateş püskürenlere kısa ve öz şunu sormak
isterim:
“Kadınlarımız namahrem sorularını erkeğe mi daha özgürce
dile getirebilir? Yoksa hem cinsinden olan kadınlara mı?”
Tabiki kadınlara. Aslında bunu ateş püskürenlerde biliyor
ama işlerine gelmiyor. Bu kadın müftü yardımcılarımız da eğitim almadılar mı?
Aynı kitapları okumadılar mı? Kadınlarımızla ilgili bir çok hüküm, fetva
Kur’an-ı Kerim, Hadisler ve Hz. Aişe validemiz tarafından aktarımlarla
verilmedi mi? Her şeyi sözde imam ve şeyhler ya da erkek din adamları mı her
şeyi biliyor? Her alanda erkek egemenlik hegemonyası?
Kadınlarımız gelecek erkek müftümüze, imamlarımıza ya da
kendilerine şeyh! Hoca kabul eden zata çok özel konumlarını “ Hocam benim şöyle
şöyle bir durumum söz konusu ne dersiniz?” sorusunu yöneltecek o da erkeklik
duygusuyla zevke gelecek o kadına dilim varmıyor ama o kadının özel halinden
yararlanacak! Yok mu böyle hadiseler.
Açın bakın haberlere düzinelerce görürsünüz! Bırakın kadını erkek çocuklarımıza
bile ilişir oldular !
Bence Diyanetin yaptığı uygulama tam yerindedir. Hatta
geç bile kalınmıştır. Dinimiz istismar eden bu asalaklardan bir an önce
kurtulmalıdır.
Saygılarımla bir sonraki yazımda sizlerle olmak üzere
saygılarımla.
Mustafa Kemal BEKTAŞ
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)