ÜLKEMİZDE Kİ SİYASİ
VE TİCARİ AHLAK ÜZERİNE
Ülkemizdeki temel ana sorunlarımızdan biriside işte bu
siyasi ve ticari ahlak sorunudur. Bu iki sorun çözülse ülkemiz kalkınmada bir
değil birkaç çığır atlar. Bu sorunlara örnekleriyle tek tek değinelim bakalım. Aslında
ikisi at başı birlikte bir problem olup şimdi sırası ile örnekleriyle
inceleyelim:
Biliyorsunuz gelişmiş ülkelerde radyolar radyo
frekanslarından GPRS yöntemleriyle trafik ulaşım yol yardımı vermektedirler. Hiç
bilmediğiniz bir yere gidiyorsunuz sizi nokta atışı yönünüzü bulmanızda
yardımcı oluyorlar. Siz X bir yerden X diğer bir yere gideceksiniz yolu
bilmiyorsanız sorun yok. Açıyorsunuz radyo istasyonunu gideceğiniz yere kadar
ulaşıma kapalı yolları da değerlendirerek trafikte sizi yönlendirirler. Bu
sistem ülkemizde de var. Ama ülkemizde bir bakmışsınız güzergahınızdaki sokağa,
caddeye bakmışsınız ki sokak yol çalışması v.s nedenle yol trafiğe kapalı !
Yolu ya belediye kazmıştır, ya Telekom ya da bir nedenle vatandaşın birisi alt
yapı için kazdırmıştır ! Kimin haberi vardır? Sanmam kimsenin haberi olacağını.
Ülkemizde eline kazma kürek alan istediği yeri kazmaya her an girişebilir.
Ancak birisi o kazanılan yerine düşer can kaybı, yada bir araç düşer neden
sonra herkesin haberi olur ve tedbir alınır.
Bakın yurt dışında sistem nasıl çalışıyor bizde sistem nasıl
çalışıyor görüyorsunuz. Yurt dışında bir yolda tamirat varsa geniş ve çalışma
yapılacak uzunlukta bir branda yolun yarı şeridini kaplayacak şekilde yayılır. İki
ucuna seyyar trafik akülü lamba konur. Tek şeritten o tamirat bölgesinden
trafiğe yol verilir. İş bitince de branda toplanır. Tek bir kum parçası bile
kalmayacak şekilde kapanır, temizlenir malzemeler toplanır gidilir. Bizim
ülkemizde neden olmuyor bu tarz çalışmalar anlamıyorum!
Ya da bisiklet ile yola çıktınız istediğim her yol benim
diyemezsiniz. Başında kaskın olmadan yola çıkamadığınız gibi sadece bisiklet
yolundan gidebilirsiniz. Aykırı hareket yapı
görün anında polisi karşınızda görebilirsiniz. Bizde ise trafiğin her
tarafında motorlu yada bisikletli sürücüleri görmeniz mümkündür.
Mesela evinizde tamirat yaptıracaksınız usta
soruşturuyorsunuz. Usta yeter ki sizinle tanışmasın işi alıncaya kadar usta
peşinizde pervane olur. Ama işi aldıktan sonra siz peşinde pervane olursunuz. Üstelik
işinizi de berbat edip çıkar, paranızı verirsiniz işinizi yapmaz, sizi rezil
kepaze eder bırakır.
Ve ya devlet kuruluşlarına, kurumlarına işçi, memur
alınacaktır. Hemen siyasi nüfusu kullanarak adamını bulup yakınını yerleştirme
peşine düşerler.
Mesela Havza’da hamam esnafımızı hiç unutmam 25 kuruşluk pet
suyu 1-1,5 Tl den satmaktaydılar. Kendilerini az uyarmadım. Bakın bu tür
davranışlarla yarın bir gün müşteri kaçırırsınız diye ama dinleyen kim! Bir
süre sonra baktım hamam için gelenler sularını çarşıdaki marketlerden alıp
yukarı çıktıklarını gördüm.
Ya da adam gider dere yatağına binalar yapar. İmar izni de
verilir. Daha içerisine insanlar girmeden binalar çatırdar ayrılır, yan yatmaya
başlar. Hesap sorulduğunda ses yok ! biz tedbir alınmasını söyledik derler. İyi
de nasıl söylediniz kim verdi oraya? imar iznini nasıl verildi ?
Bunlar ve buna benzer olaylar neden ülkemizde oluyor.
Bunları dile getirenleri hemen refüze, rencide edip, karalayıp karşı görüşten
olmakla itham edilirsiniz. Yanlış olan bir şeyi söylerseniz anında size muhalif
damgasını basarlar. Bunların hepsi maalesef ahlak erozyonundan kaynaklanan
şeylerdir.
Bir ülkede ahlak erozyona uğramışsa, adalet de buna paralel
olarak tam işlevini görmezse çeteleşme, kayırmacılık başlar. Herkes siyasi
oluşumları kullanınca da ülkenin kaynakları belli kimselere peşkeş çekilerek
kaynakların heba olmasına sebebiyet verilir. Bu gün ülkemizde 30 yılda yaşananların özeti
budur. Kaynaklarımız hayali ihracatla, hayali ithalatla, hayali teşviklerle,
kdv kayırmacılığı ile, Devlet arazilerinin değerinin altında bir sınıfa
verilmesiyle, kredi batıklarıyla v.s uygulamalar ile bir bir tüketilmiş ziyan edilmiştir.
Parası olan nüfuzu olan siyasetin içindedir, bu pastanın içerisindedir.
Şimdi soruyorum size bir vatandaş 5-10 bin lira maaş için
belediye başkanlığına yada 15-20 bin lira maaş için milletvekilliğine ciddi
ciddi 100-200 bin tl neden harcayıp talip olur!
Bu soruların cevabı verildiği vakit sorunlar çözülmeye başlanacak,
ülke kalkınmaya başlayacaktır. Şunu yapacağım, bunu yapacağım, alt yapı
yapacağım diye talip olan belediye başkanlarımız seçildiğinin ertesinde
bakıyorsunuz vaat ettiklerini yapmaya başladığını gördüğünüzde seviniyorsunuz.
Bir bakmışsınız alt yapı tamamlanmış tebrik edersiniz. Çok geçmeden biten yerler
yeniden kazılmaya başlanmıştır ! Bu nedir ? diye sorarsınız su borularını değiştireceğiz,
doğal gaz borusu döşüyoruz, bisiklet yolu yapıyoruz, yaya yolu yapıyoruz yada
fiber optik kablo döşüyoruz derler. İyide bunu geçen sefer neden düşünüp
yapmadınız? Dersiniz ses yok! Ya da doğal gaz firması karşılıyor derler. Doğal
gaz firması onu cebinden mi karşılıyor ! Halka yansıtıyorlar. Çektirdikleri
eziyet de çabası. Bunların hepsi düzensiz ve ahlaki olmayan bir etikle yapılan
çalışmalardan kaynaklanmaktadır.
Her gelen yıkıyor her gelen yapıyor. Gelen gideni kötülüyor.
Borç borç üstüne. Eldeki ödenek gelirler giderleri karşılamıyor. Kadrolarına
göre çalıştıracakları memur ve işçi sayısının üstüne katlanarak çıkmışlar.! Dünya
beri borç olmuş umurlarında değiller. Nasıl bir şey bu anlamadım.
Ben devletin yerinde olsam Tüm halkı din ve ahlak bilgisi
dersine tabi tutar birde imza ile de tebliğ ederim. Ayrıca bu tür suçlarda da
ağır ceza hükümleri getirmek için düğmeye basarım meclisten geçirir uygulamaya
koydururum. Bütçesi üzerinde müsrifçe harcama yapanlara da o borcu ödettiririm.
Saygılarımla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder