Bana diyorlar ki:
Neden BİMER’e CİMER’e (Başbakanlığa ve Cumhurbaşkanlığına yazıp duruyorsun?
Amacın ne? Ne yapmaya çalışıyorsun?
Size neden yazdığımı tek tek açayım:
Öncelikle ben şunu belirtmek
istiyorum. Benim şana şöhrete ihtiyacım yoktur.
Anayasadan doğan hakkımız gereği 4982 Sayılı Bilgi edinme hakkında kanunun 4 ncü maddesi
gereği “Herkes bilgi edinme hakkına sahiptir” denmektedir. Yine bu
kanunun 5 nci maddesi gereği “Kurum
ve kuruluşlar, bu Kanunda yer alan istisnalar dışındaki her türlü bilgi veya belgeyi
başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin,
süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere, gerekli idarî ve teknik tedbirleri
almakla yükümlüdürler” diye emretmektedir.
Yine Anayasa da emredilir!
VII. Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı (*)
MADDE 74- (Değişik: 3/10/2001-4709/26 md.) Vatandaşlar ve
karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar
kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, yetkili
makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir.
(Değişik: 3/10/2001-4709/26 md.)
Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu, gecikmeksizin dilekçe sahiplerine
yazılı olarak bildirilir.
(Mülga: 12/9/2010-5982/8 md.)
(Ek fıkra: 12/9/2010-5982/8 md.)
Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir.
İçinde yaşadığımız Türkiye Cumhuriyeti devleti sosyal bir devlettir. Bu sosyal
devlet, vatandaşlarına 'lütuf' dağıtan bir 'sadaka devleti' olmaktan çıkarılmalıdır.
Bunun içinde herkes vatandaşlık hakkını sonuna kadar kullanmalıdır.
Niçin yazıyorum? :
Çünkü bu ülke topraklarında yaşıyoruz. Gidecek
başka yerimiz var mı?
Mustafa Kemal Paşa tarafından İzmir İktisat
Kongresinde:
“Efendiler!
Tarihimizi dolduran zaferler ve başarısızlıkların tümü, ekonomik durumumuzla
yakinen ilgilidir. Yeni Türkiye'mizi, layık olduğu “Uygarlık Seviyesi”ne eriştirmek için, her ne olursa olsun
ekonomimizi birinci planda tutarak, en çok bu konuya önem vermek zorundayız”. Demiştir.
Demek
ki içinde bulunduğumuz koşulları Daha güzel koşullarda yaşamamız, geleceğimizin
çiçekleri çocuklarımıza iyi yarınlar bırakmamız için elbirliği ile
aksaklıkları, düzensizlikleri yok etmemiz gerekmektedir. Bunun içinde vatandaş
olarak devletimize sahip çıkmamız gerekmektedir.
1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilánından sonra
Kırklareli Milletvekili olan Emrullah Efendi, 1910’da
Maarif Nazırlığı’na yani Milli Eğitim Bakanlığı’na getirilmesini
müteakip şaka yollu da olsa “‘Şu mektepler olmasaydı maarifi
ne güzel idare ederdim’ sözü
gerçekten devlet yönetiminin ciddiyet gerektirdiği ile ilgili manidar bir
sözdür.
Sayın Cumhurbaşkanı da
Başbakanlığı döneminde buna yakın bir söz vardı
“Askerlik yan gelip
yatma yeri değildir.”
Kısacası vatandaş
olarak çocuklarımıza daha iyi yarınları tesis etmek bizim görevimizdir. Bizim
vekilliğimize talip olan Milletvekillerimiz bizim rahat bir yaşama kavuşmamız
için hukuk kuralları içerisinde bizim isteklerimizi yerine getirmek
zorundadırlar.
Evet ben bunun için
yazıyorum. Kimse yan gelip yatmasın. Peki siz ne yapıyorsunuz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder