24
HAZİRAN SEÇİMLERİ NE ANLAMA GELMEKTEDİR?
Dünyanın en zor olan şeyi sonucu bilinen bir seçim
hakkında birkaç kırıntı yazı yazmaktır.
Ve nihayet iki seçimi daha dün egale ettik. Bilinen bir
şeydi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN seçimi kazandı. Kazandı kazanmasına
da kazandığı bu seçimden dolayı gece yaptığı konuşmada yüz hatlarından çok
fazla da memnun değildi. Eski coşkuyu kendisinde göremedik.
Dün gece itibariyle yazdığım “24 HAZİRAN SEÇİMLERİNİ NASIL OKUMALIYIZ?” (https://www.kapsamhaber.com/24-haziran-secimlerini-nasil-okumaliyiz-makale,1795.html
) yazımda seçim sonuçlarının bir kısmına değinmiştim. Aslında bu sonuçlar
anlayan için çok önemli mesajlar içermektedir.
Bu
sonuçların İktidar kanadına verdiği mesajlara gelince;
Halk mutfağındaki kesesindeki yangını bile bile oyunu
verdi. “16 yıllık iktidardasın, bu kriz
nasıl oluştuysa bu krizi giderecek sensin” dedi bir yönde. Bu seçim
zaferine rağmen ve yine yeni oluşumla 600 milletvekilinin ancak 290-300 arasına
ışık yaptı. Halk “Uzlaşmacı, koalisyon
bir yönetime, idareye izin verdi.” İktidar partisi artık akıllı düşünmeli
ve akıllı politikalar izlemelidir.
Görüldü ki oylar artık eskisi gibi kolay elde edilemiyor.
İktidar partisi “dağınık her kavaldan
ayrı ses çıkma görüntüsünden” kurtulmalıdır. Önüne gelenin toplumu geren
açıklama yapma alışkanlığına artık iktidar partisi teşkilatlarına tembih edip son
vermelidir. Bir soğan, patates krizinde bile “soğan ve patates 50 kuruşken depolarda çok var dediler ihraç
edilmesine izin verdik bu zam nasıl oldu anlamış değilim” açıklamasını
yapmak bir Tarım ve Hayvancılık Bakanına yakışır mı? Veteriner Hekimler dururken
Doktordan Tarım ve Hayvancılık Bakanı yapılırsa (Sayın bakanımı tenzih ederim
küçümseme olarak belirtmiyorum ikisi farklı meslek erbabı olduklarını dile
getirmek için belirttim) daha çok krizler iktidarın kendisini bekleyecektir.
Bu sonuçları incelediğimizde iktidar partisinin kademeli
olarak “2003’den beridir % 70’lerden %
60’lara, şimdi de % 50’lere kadar oy potansiyeli düşmüş bir yıpranmışlık” söz
konusudur. Bir önceki partilerin siyasi hayattan silinme gerekçelerini de
incelediğimizde “krizle gelen gider” kelimesini
iktidar partisi aklının bir köşesine bu sözü yazmalıdır. Bu seçimlerde geçen ki
Cumhurbaşkanlığı seçimini karşılaştırdığımızda C.H.P’nin oyu zaten bu
oranlardaydı. O zaman da sahnede M.H.P ile birlikte ortaya koydukları çatı
adayla birlikte yine bu oranlarda M.H.P. vardı. Bu seçimlerde de İYİ Parti var.
İyi Partide sanırım kendisi % 10 civarında bir oy aldı. 2003 seçimleri
öncesinde M.H.P.’nin oy aranı % 18 civarıydı. Kararsızlarla birlikte bu oran
İktidar Partisinin oy hesabındaydı. Demek ki kriz v.s nedenlerle bu miktar İYİ Parti’ye ve H.D.P.’ye kaydı.
Muhalefet
Partilerine gelince;
C.H.P 2003
yılından beridir garip işler yapıyor. Gidiyor bir başka parti ile anlaşıp çatı
aday oluşturuyor. Demekki kendi içinden isterse aday çıkartabiliyormuş! C.H.P Hesapsız,
kitapsız “İktidar Partisi ne verirse 100
fazlasını vereceğim!” diyor. Seçim uğrunda “kendisine köstek olan kuruluşları satacağım!” diyor. Halkımızın
popilist politikalara kanmadığını, hamaset nutuklarına itibar etmediğini C.H.P.’nin
artık öğrenmesi gerek. Bu seçimlerde benim yorumladığım halk Muharrem İNCE’ye
sahip çıkmış ama C.H.P’ye açık ihtar vermiştir. C.H.P.'ye karşı siyaset yapan Sezgin
Tanrıkulu, Mehmet Bekaroğlu, Sencer Ayata, Selin Sayek Böke’ gibi adayları
alarak bir nevi kendi topuğuna kurşun sıkıyor. Diğer taraftan da halkta tepki
ile karşılanan “dinsel eksenli
söylemlere” artık bir son vermelidir. İktidara alternatif ekonomik
politikalar üretmeli toplumun saygınlığını kazanmalıdır.
Yine C.H.P’nin yaptığı en büyük yanlış özel haber
kanallarının ankormanlarına çok güveniyor. Mesela Fox Tv.’ye fazla bel bağladı.
Fox Tv ankormanları o gün başka konuşurken şimdi başka konuşuyorlar. Hatta bayramda
Havza’ya gittiğimde Çözüm Bilgisayar’ın sahibi arkadaşım Hakan ARSLAN’la seçim
sonuçlarının ne olacağını konuşurken bana “çok
Fox Tv.’mi izliyorsun” demişti! Çok fazla fox Tv izlememe rağmen demek ki
bir tek ben değil toplumun tüm kesimi de aynı görüşteler. Onlar özel kanallar
reytinglerinin yüksek olması için önüne geleni kullanmaktan çekinmediklerini
bilmeleri lazımdı.
Geçen seçimlerde de C.H.P’nin seçmenleri M.H.P’ yi seçime
sokmak için M.H.P’ye oy kullandılar. Bu seçimlerde de C.H.P nin seçmenlerinin
bir kısmı İYİ Parti ve H.D.P’yi meclise sokmak için o partilere oy verdiler
büyük ihtimalle. C.H.P her seçimde bu tuzağa düşüyor.
Saadet Partisine gelince artık halkın “milli görüş gömleği kimliği” efsanesine
itibar etmediğini bilmesi gerek. Halk dinamik genç siyaset adamı istemektedir.
Bence Saadet Partisi çoktan miadını doldurmuştu. C.H.P. sayesinde bir miktar
daha rötar yapmış oldu.
İYİ
Parti’ye M.H.P’ye gelince;
Meral AKŞENER mensubu olduğu parti M.H.P’den milliyetçi,
ülkücü oyları parçalanması amacıyla bilinçli olarak uzaklaştırıldı. Başarılı mı
oldu? Bence olmadı. Olan AK Parti’nin oylarına oldu. Bu işte şimdilik Devlet
BAHÇELİ liderliğinde ki M.H.P kazançlı gibi görünse de halk hem iktidara ve hem
de M.H.P’ye aba altından sopa gösterdi. Bir daha ki seçimlere alternatif gibi
gördü diyebiliriz. Parti içi kriz böyle yönetilmemeliydi. Uzlaşı yolu tutulaydı
bu gün M.H.P iktidarda olabilirdi. Devlet BAHÇELİ bazen anlamsız ve en olmaz işleri
yapmakta. Ne düşünüyor da yapıyor bilemiyoruz.
H.D.P.’ye gelince artık “Türk, Kürt kavgasını bırakması gerek!” % 10 u kendi çevresinden
aldığını sanmasın. Sırf Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesinde ki tabanı oyları
alarak % 10 barajını aştığını düşünmesin. Kendisine oy verenlerin bir çoğu
seçim sisteminden dolayı meclis içinde olması için % 10 barajını aşması için
kendisinden olmayanların da kendilerine oy verdiğini bilsin. Burada C.H.P li
seçmenler ya da AK Parti’den kopan seçmenler en büyük hatasını yapmışlardır. Bu
halk evlatlarının kanını dökeni ne bu coğrafyada barındırır ne de bu anlayışta
olanlara geçit verir. Tarih boyunca et ve tırnak olan Türk-Kürt kardeşliğini
kaşıyarak bir sonuca gidemezsiniz. Bu anlayış ancak emperyalist ülkelerin
ekmeğine yağ sürmekten ibaret olduğunu H.D.P bireylerinin bilmesi gerek.
İktidar
Partisi önünde duran dağ gibi problemleri artık çözmeye başlamalıdır.
Cari açık sorunu nu, mutfakta ki yangını gidermelidir: Tarım
ve hayvancılık politikalarını değiştirmelidir. Ekonomiyi, enflasyonu
dizginlemek için % 70’i yabancılarda olan tüm bankaları özelleştirmelidir.
Halkın ekonomik yapısal sorunlarını bir an önce çözmelidir. Kıt’a Sahanlığı
sorunları, Kuzey Irak ve Suriye sorunu, P.K.K dahil terör sorunları bir an önce
çözülmelidir. OHAL bir an önce kaldırılmalı, halka güven gelmelidir. Bu
çözülmesi gereken sorunlar uzayıp gidiyor.
İktidara düşen bu sorunları çözmektir. Aksi takdirde
krizle gelen bu iktidar da krizle gidecektir.
Son söz olarak;
“Sevdiklerinizle
siyaset yapmayınız zira siyaset dostlukları zedeler. Siyasetçiler yollarına
devam ederken siz dostlarınızı yitirdiğinizle kalırsınız” diyelim
Saygılarımla
Mustafa Kemal Bektaş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder