İSLAMIN ÖZÜ VE TEMEL HEDEFİ İNSANI OLGUNLAŞTIRMAKTIR. -2-
Allah, dini Hz. Adem’den a.s. beri çeşitli biçimlerde (şeriatlarla) uygulatması; olgunlaştırarak Hz. Muhammed’e s.a.v. vermiş;
gerçek din olarak seçtiği İslam dininin tüm insanlığa bir kılavuz olduğunu ve
İslam dininden başka dinlerin Allah’ın değerlendirmesinde değerli
görülemeyeceğini açıkça Yüce Rabbimiz bildirmiştir. (Al-i İmran 3/19-85, Maide
5/3)
İslam dini akla büyük önem vermekte ve
onun korunması üzerinde de önemle durmaktadır. Aklın çıktığı kaynağı
kabul edilen beyni uyuşturan her türlü şeyi de yasaklamıştır. (Maide 5/90)
Aklını kullanan toplumlar (İlmi)
ilerlemişlerdir. Duygularını kullanan (Irkçı,
fanatik, şövenist toplumlar) toplumlar geri kalmışlardır. Aklı kullanmak
insana, duygusallık hayvana özgüdür. Allah insana ısrarla aklını kullanmasını,
tümden duygunun esiri olmamasını istemiştir. Duygusallık cahilliğe vs,
bilgisizliğe dayanmaktadır. (Bakara 2/44-73-75-76-164-170-171-179-242-269, Ali
İmran 3/65-118, Maide 5/58, En’am 6/32-151, A’raf 7/169, Enfal 8/22,
Yunus 10/16-100, Hud 11/51, Yusuf 12/109-111, Rad 13/4-19, İbrahim 14/52, Nahl
16/12-67, Taha 20/53-128, Enbiya 21/10-67, Hac 22/46, Mü’minün 23/80, Nur
24/58-59-61, Furkan 25/44, Şuara 26/28, Kasas 28/60, Ankebut 29/35-43-63, Sad
38/29-43, Zümer 39/9-18-43, Mü’min 40/54-67, Hadid 57/17, Talak 65/10, Mülk
67/10, Fecr 89/5) İslam dini akla büyük önem verdiği içindir ki, onun korunması
üzerinde de önemle durmaktadır. Aklın çıktığın kaynağı kabul edilen beyni
uyuşturucu her türlü şeyi İslam dini yasaklamıştır. (Maide 5/90)
İslam dini vicdan özgürlüğünü İslam’ın
en temel haklarından birisi olarak kabul etmiştir. Bu nedenle dinin zorla kabul
ettirilmesi yerine, istekle benimsenmesi ilkesi geçerli sayılmıştır. Zorla
inanç kabul edilmez, zaten zorla inanmakta olanaksızdır. (Bakara 2/256,
Yunus 10/99) Peygamberimiz s.a.v. İslam dinini baskıyla, zorla, kılıçla değil; Kuran’ın
yöntemiyle insanları davet ederek özünde sevdirerek, çağırarak yaymıştır. İslam
dini başka dinden olanların inançlarına saygı gösterilmesini, onlara ve
tanrılarına kötü ve uygunsuz davranışlarda bulunulmasını tüm Müslümanlara
yasaklamıştır. (En’am 6/100)
İnsan toplumlarının yaşayıp devam
edebilmesi için üremenin sürdürülmesi, Allah’ın koyduğu kesin kurallardandır.
Neslin korunması amacıyla İslam dini, nikâh (Evlilik sözleşmesi), evlenme, eş olarak yuva kurma konuları yasallaştırmıştır.
Nikâh, kişi özgürlüğünü kısıtladığından dolayı yasak olması gerekirken, insan
toplumunun devamı için zorunlu olarak yasal kabul edilmiştir. Çünkü evlilik
bağı (Nikâh) ile kişiler
özgürlüklerini kısıtlamaktadırlar. Ancak, bunun yanı sıra insan soyunun
devamını sağlamaktadır. İslam dini aileyi kutsal bir kuruluş olarak kabul
etmiş, ona en yüksek değeri vermiştir. Çünkü aile, toplumun temel yapısı ve
doğal bir gruptur; topluluktur. İslam dininde namus ve onur olarak ırz (Cinsel yönü ve işlevi) kabul edilmiş,
onun doğal bir biçimde eşlerin ilişkileri ile yürütülmesi insan topluluklarında
olduğu gibi temel alınmıştır. (Bakara 2/129-221-230-232-235-237, Nisa
4/3-6-19-22-25-34-35-127-128-129, Maide 5/5, Nur 24/3-32-33-60, Kasas 28/27,
Ahzab 33/30-37-49-50-52-53, Mümtehine 60/10) Neslin korunması için
zinayı, flörtü yasaklamıştır. (Nisa 4/15-25, İsra 17/32, Nur 24/2-3-4-5-6-8-9-10,
Furkan 25/68-69, Ahzab 33/30, Talak 65/1
İslam dinindeki hükümler, yükümlülükler
insanların yararına faydalanılması için konulmuştur. İnsanların zararına olan
şeyler, bozgunculuk doğuran şeyler tümüyle yasaklanmıştır. (haramdır) İslam’da yarara yönelmek, zarardan kaçınmak genel bir
kuraldır. İslam dini insanların maddi ve manevi gereksinimlerini karşılamayı
temel alır. İbadetlerde amaç, nimetleri veren Allah’a şükretmektir. İbadetler
bilinçsizce bir taklit ve alışkı değildir. Kuran’ın tüm ayetleri insanların
yararınadır.; onların yararlarını gözetmiştir.
İslam dininde tüm hüküm ve buyruklar,
adalet üzerine konulmuş, adalet temeline dayanmıştır. Bunların tümünde amaç
adaleti sağlamak, haksızlıkların önüne geçmek, adalet düşüncesi hâkimdir. Allah
adaleti buyurur, haksızlık ve zulmü yasaklar, kul hakkına Allah hakkı
derecesinde uyulması emredilir. (Bakara 2/282,Ali İmran 3/8-18-21,
Nisa 4/3-58-127-129-148, Maide 5/8-42, En’am 6/152, A’raf 7/29-159, Yusuf
12/54, Nahl 16/9-76-90, Taha 20/2, Enbiya 21/47, Şuara 26/15, Ahzab 33/5,
Şura 42/40, Zariyat 51/59, Hadid 57/25, Mümtehine 60/8)
İslam dini tüm hüküm ve emirlerinde
sürekli kolaylık güder. Güçlük istemez Yüce Rabbimizin Kuran’ı Kerim’de
zorluğu giderici ve sıkıntıyı kaldırıcı hedefini anlatan birçok ayetleri
vardır. (Bakara 2/185, Maide 5/6, Hac 22/78, Fetih 48/17)
İslam dini hükümleri insanları ağır
yükümlülük altına sokmamayı, onların serbest olmalarına daha çok fırsat veren
bir ana ilke çerçevesinde indirmiştir. Yasaklar çok azdır; farzlar çok değildir.
İslam dinini yasaklar sistemi haline getirmeye çalışanlara, bu tutumlarının
Allah adına hüküm koymak olduğu ve bunun şirke yol açacağı Kuran’ı Kerim’de sık
sık uyarı yapılmaktadır. ((A’raf 7/32)Yüce Rabbimiz insanın hizmeti için yarattığı
şeylerin kullanılışını kısıtlamamış, onların insanın keyfince aşırı olmamak
kaydıyla kullanılmasına olanak tanımıştır. ( Bakara 2/29, A’raf 7/31). Rabbimiz
bildirilmesi gereken haram şeyleri bildirmiş; onların dışında çok soru sormak,
yeni yeni sorular ortaya atarak Allah’tan açıklama istemek, Allah tarafından
iyi görülmemiştir. Çünkü Allah’ın yapacağı her açıklama insan için yapması veya
uyması gereken bir emir olacağından yüce Rabbimiz insanları ağır yük altına
düşürmemiş, Allah insanlara az emir vermiştir.(Maide 5/101)
Sonuç olarak diyebiliriz ki, İslam dini
o kadar kolay ve sade idi ki, çölden Bedevi (Görgüsüz çoban Arap) gelir, Peygamberimizin önünde oturur, sohbet
eder, dinin öğrenir giderdi. İslam dini gerçekten bu kadar kolaydır. İslam
Dininin kaynakları Kur’an-ı Kerim, Kainat, insan aklı ve bilimsel gerçeklerden
oluşur. İslam dinine göre “bilgi”, “imandan” önce gelir. Çünkü kişinin
bilmediği şeyin arkasına düşmesi ve inanması reddedilir. (İsra 17/36) Kişi
bilgi sahibi olduktan sonra inanıp inanmamakla serbest bırakılır. Yoksa
kişinin cahil bırakılarak körü körüne inanması İslam’da iyi ve yeterli
görülmez. İslam’da bilgi olmadan ve aklını kullanmadan hiçbir şeye niyet
edilmez ve adım atılmaz. İslam dininin yasallaşması, insanlar tarafından
uygulanabilir hale gelmesini temellendiren Hz. Muhammed s.a.v. kanalıyla
Allah’a uzanan kanıtlar (Deliller)
veya kaynaklardır. Çünkü, İslam dinini indiren, bildiren Allah ve
Elçisidir.İşte Allah’a gitmek isteyenlerin yollarını hükümleri karıştırarak
engellemeye kim yeltenebilir? Buna ancak bilgisizlerle,
inançsızlardan başkası yeltenebilir mi ? İslam dininin ne kadar mükemmel bir
yapıya sahip olduğuna dair daha bir çok delilleri sayabiliriz. Bu delilleri yazmakla
denizler mürekkep olsa, ağaçlar kalem olsa yaz yaz bitmez. ( Kehf 18/109)
Kısacası İslam dinini Rabbimiz tüm insanlara Şeytan’ın türlü entrikalarına
bulaşmamamız ve nefsimizin de Şeytanla işbirliği yapmamamız için dünyada
ve ahirette gerçek mutluluğa kavuşmamız amacıyla Rabbimiz bize İslam dinini
hediye etmiştir.
Saygılarımla
Mustafa Kemal Bektaş
KAYNAKLAR:
Mustafa Kemal Bektaş - Kur’an-ı Kerimin
Kendisi Laiktir. Allah Katında Kötü Bir Hastalık Dinde İstismar
Mustafa Kemal Bektaş – Akıl ve Zeka Üzerine
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder