13 Ağustos 2018 Pazartesi

OBEZİTELİK – KABIZLIK – ZAYIFLIK RAHATSIZLIKLARI VE BAKTERİYEL İLİŞKİSİ

OBEZİTELİK – KABIZLIK  – ZAYIFLIK RAHATSIZLIKLARI VE BAKTERİYEL İLİŞKİSİ

Bu gün sizlere çok farklı bir yazı yazmak istiyorum. Toplumumuzu en yakından ilgilendiren OBEZLİK Problemi ile ilgili. Biraz kibarcasını yazayım ŞİŞMANLIK. Bu sorun bende de var. Diğer taraftan Zayıflık ve Kabızlık problemi de toplumumuzun en başta gelen sorunlarından. Bakalım kısa bir köşe sütunuma ya da habere nasıl taşıyacağım bilmiyorum. Muhtemelen bu yazımı iki bölüm halinde yazacağım. İlk bölümde OBEZLİK ve KABIZLIK diğer bölümde de PREBİYOTİK ve PROBİYOTİK bakteri ilişkisini yazacağım. Konu çok çok önemli. Ben ana hatlarıyla derinlemesine yazacağım. Sizlere yön vereceğim. Sizde mutlaka bir Gastroenterelog uzmanından, Dahiliye uzmanından ve Diyetisyenden yardım alacaksınız. Bu yazıyı iyi okumanızı tavsiye ederim. Bu yazıyı hazırlamak için uzun uğraş verdim. Mesleğimin de Veteriner Teknisyeni olması nedeniyle konuyu size aktarma da faydası oldu. Zira biz hayvancılıkta da bu problemlerden dolayı verim düşüklüğünü PREBİYOTİK ve PROBİYOTİK ürün takviyeleri ile çözmekteyiz.
2014 yılında yapılan bir araştırmada  Tanzanya’da yaşayan kabilelerde bakteri çeşitliliğin şehirde yaşayan insanlardan fazla olduğu, kadınların bağırsaklarındaki bakterilerin topladıkları lifli bitkileri erkeklerden daha iyi sindirdiği belirlendi. Arada ki tek fark kadınlar ot toplarken, erkekler avlanıyordu.
Yine 2008-2009 yılında Venezüella’da yaşayan 12 avcı-toplayıcı kabile mensubundan incebağırsak bakterileri aldılar ve bunların vücudunda antibiyotik aşığı Amerikalılardan daha çok sayıda bakteri türü olduğunu buldular. Biz onlara ilkel insan derken  onlar doğal hayatta yaşadıkları için hastalıklara bizden daha dirençliydi.
Kısacası bu tesadüfî bulgular insanların tükettiği sağlıksız gıdaların bağırsak bakterilerini etkilediği ve onların bakterilerin yanında insanlarında OBEZ olmasına, yol açtığı tespit edildi. Ve Bu aşamanın sonunda da PREBİYOTİK ve PROBİYOTİKLER keşfedildi.
Bu çalışmaların sonucunda da vücudunuzda ne kadar fazla bakteri türü varsa yeni hastalıklara direnme gücünüz de (adaptasyon, uyarlanma) o kadar artıyor. Bu bakterilerin hem bağışıklık hem de sinir sistemini etkilediği tespit edilmiş oldu. Bu nedenle sağlıklı beslenenlerin sinirleri güçleniyor ve hastalıklara karşı daha dirençli oluyorlar.
2007 yılında İnsan Genom Projesinin (Human Genome Project, HGP) bir devamı olarak İnsan Mikrobiyom Projesi (Human Microbiome Project, HMP) başlatıldı. 5 yıl içinde hem insan vücudunda yaşayan bütün mikropların haritasını çıkardılar hem de mikroplarla insan sağlığı arasındaki karmaşık ilişkiyi ortaya koydular. Vücudumuzda ki mikropların belirli şartlar altında bizi depresyona soktuğunu ve OBEZ yaptığı ortaya çıktı. Sağlıklı düzenli beslenme, diyetle ve sporla kilo vermenin bizi depresyondan çıkaracağı da böylelikle ortaya çıktı.
Saprofit dediğimiz zararsız bakteriler vücudumuzda olduğu kadar her tarafta havada, suda, toprakta her tarafta mevcuttur. Vücudun terazisi bozulduğu an zararlı hale geçerler. Ya demem o ki bağışıklık açısından mikroplarla, bakterilerle sürekli temaz halinde olmak zorundayız. Hastalık yapan mikropların sayısı insan vücudunu yaşatan mikropların sayısından çok daha az. İnsanların hayatta kalabilmesi için sindirim sistemindeki bakterilere ihtiyacı var ve onlara saksıda yetiştirdiğimiz çiçekler gibi özenle bakmalıyız. Diyetle kilo vermek için buna dikkat etmemiz gerekiyor. Bu nedenle uzmanlardan yardım almadan DİYET yapmak çok tehlikeli..
OBEZ insanlar olduğu gibi vücudun dengesi kaybolunca OBEZ BAKTERİLERDE ortaya çıkmakta.İnsülin direnci, diyabet gibi hastalıklar bir yana (ki bunların büyük kısmı yine sağlıksız beslenmekle ilgili) yemek bağımlısı, aslında şeker bağımlısı insanlar diyetle kilo vermekte zorlanıyor. Araştırmalar insanların olduğu gibi bakterilerin de boğazına hakim olamadığını gösteriyor.
İnsan vücudu tek başına yediklerini sindiremez. Bunun için bağırsaktaki bakterilerin çalışması lazım. Nitekim ishal olmak ne demek? Bağırsaktaki bakterilerin hastalanıp ölmesi ve yediklerimizin sindirilmeden vücuttan atılması, vücudun bağırsak ortamında ki bakteri ortamının değişmesi demektir. Aynı şekilde KABIZLIK da bakteri ve sağlıklı beslenme ile ilişki. Öyleyse sağlıklı beslenme ve DİYET ile bakterilerimizin de gönlünü hoş tutmak gerekiyor. KABIZLIK ile ilgili diğer bölümde bilgi vereceğim.
Uzmanlar laboratuar deneylerinde OBEZ insanların bağırsaklarından aldıkları OBEZ mikropları, bakterileri farelerin bağırsaklarına yerleştirdiler ve fareler de çok yiyip şişmanlamaya başladı. Ancak, zayıf insanların bağırsaklarından alınan bakterileri transfer edince hızla kilo verdiler.
Anneler bebeklerini emzirdikleri zaman hem bağışıklık sistemini güçlendiren antikorlar veriyorlar hem de bebekteki bakterileri emziriyorlar; çünkü annenin bakterileri bebeğe ve bebeğin bağırsaklarına geçiyor. Dolayısıyla annelerin bebeği kendi sütüyle emzirmesi daha sağlıklı olmaktadır.
Son zamanlarda Sağlık Bakanlığı çok güzel bir şey yaptı: Hiç değilse yeni kuşakların bağışıklık sistemi güçlensin, antibiyotik bağımlısı olmasın diye tüm antibiyotikleri reçeteye bağladı. İyi de yaptılar. Yapılmasının nedeni de Antibiyotikler bağırsaklarda ki bu bakteri ortamını bozmaktadır. Bakterilerin ölümüne neden olmaktadır. Özetle sağlıklı beslenmek için yapay vitamini azaltın, dengeli beslenin, bakterilerinizi iyi besleyin ve elbette antibiyotiklerden uzak durun.
Son zamanlarda size ve evinize gelen, ulaşan satıcılar size “su arıtma cihazı” satmak isteyebilirler. Bunun için de pet şişe suyunu bile arıtıp “Bakın içinden ne kadar pis tortu çıktı” derler. Oysa “arı, saf su” vücudun hiçbir işine yaramaz. Şimdi bunun konumuzla ne ilişkisi var diyebilirsiniz! Tersine, dengeli beslenme ve mikrop dengesi için arı sudan uzak durmalıyız. Avrupa Birliği, içme suyu için 15 (FS) sertlik derecesini, Dünya Sağlık Örgütü ise 10 (FS) sertlik derecesini tavsiye etmektedir. En ideal içme suyu pH değeri ise 7,5 ve 8,5 arasıdır. uyun pH derecesi de 0'dan 14'e kadar olan değerleri almaktadır. 0 - 7 arası asidik, 7 nötr ve 7 - 14 arası alkali su olarak adlandırılmaktadır. Saf suyun pH derecesi 7'dir. Suyun asidik özellik göstermesi içeriğinde fazladan karbondioksit bulunması, alkali özelliği göstermesi ise fazladan kalsiyum bikarbonat ve alkali tuzları içerdiği anlamına gelmektedir. Ayrıca içeriğinde potasyum, kalsiyum ve magnezyum bulunması suyun asitlik derecesini düşürmektedir. Hafif alkali sular, insan sağlığı açısından daha verimli ve faydalıdır. Az miktarda kalsiyum ve magnezyum içeren sular yumuşak olarak tanımlanır ve içimi oldukça iyidir. Fakat, vücuda yeteri miktarda mineral alınmamasına sebep olur. Saf , arıtılmış sular da tehlike vücudun mineralden yoksun desteklenmesine yol açar.
Yine diğer bir konu Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi bazı antibakteriyel sabunları da yasakladı. Öncelikle antibakteriyel sabunların vücut temizliğinde normal sabundan daha etkili olmadığı ortaya çıktı. Ayrıca bazı antibakteriyel sabunlarda kullanılan kimyasal maddelerin vücuda zararlı olduğu tespit edildi. Dr. Raman ise daha ileri giderek bu sabunlar vücuttaki sağlıklı bakterileri öldürüyor diyor.
Herkesin “genetiği” ve “epigenetiği” ayrı. Bu nedenle herkesin aynı şekilde beslenmesi sağlıklı değil. Gelecekte hem ilaçlar hem beslenme tavsiyeleri kişiye özel olacak. O zamana kadar diyetle kilo vermek istiyorsanız doktor kontrolünde kendinize en uygun formülü seçmeniz gerekiyor.
Her durumda MİKROBİYOM ortamınız, yani vücudunuzdaki bakteriler ikinci BEYNİNİZDİR. “Depresyondan” ve “obeziteden” uzak durmak için midenizle bağırsaklarınıza iyi bakın.
Diğer bölüm PREBİYOTİK ve PROBİYOTİKLER mutlaka kaçırmayın.
Saygılarımla

Mustafa Kemal Bektaş

KAYNAKLAR:
Aysun TAŞDEMİR - PROBİYOTİKLER, PREBİYOTİKLER VE SİNBİYOTİKLER
Dr. Can çiftçi – Diyet: Prebiyotik ve Probiyotik  Rehberi Nedir?
Dünya Gıda - Probiyotik ve Prebiyotikler nedir? http://www.dunyagida.com.tr/haber/probiyotik-ve-prebiyotikler-nedir/8364
NOBEL İLAÇ SAN. VE TİC A.Ş.  Probiyotik ve Prebiyotik Arasındaki Fark Nedir? https://www.nblprobiotic.com/saglikli-yasam/probiyotik-ve-prebiyotik-arasindaki-fark-nedir/
 Prof. Dr. Hakan Alagözlü  Prebiyotikler - http://www.probiyotikdernegi.org.tr/hakkinda.php?id=2
Kozan Demircan - NEDEN DİYETLE KİLO VEREMİYORSUNUZ?

Dr Ödül Eğritaş Prebiyotik/Probiyotik

İnsan Mikrobiyom Projesi - http://biyologlar.com/insan-mikrobiyom-projesi








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder