7 Temmuz 2018 Cumartesi

DELİ AYTEN'İ HATIRLAYANANINIZ VAR MI? BİR “DELİ AYTEN” VARDI BURSA SOKAKLARINDA

DELİ AYTEN'İ HATIRLAYANINIZ VAR MI? BİR “DELİ AYTEN” VARDI BURSA SOKAKLARINDA

Sevgili dostlarım bu gün farklılık yapıp size değişik bir aşk, hayat hikâyesini yazacağım. Ben 1981- 1990 yıllarında As. Vet Eğt Mrk K.lığında görev yaptığım dönemde İvaz ağa Kapalı Çarşısının oralarda birkaç kez bir kadını görmüştüm. Kadının elinde çantalar, bir kez de elinde ud görmüştüm. Bu kim diye çevremdekilere sorduğumda bana “kafayı yemiş garip deli biri” demişlerdi.
Geçen gün internette sörf yaparken bu kadın ile ilgili bir haber görmüştüm gazetelerimizin birinde. Hikâyesini yazmışlardı. O dönemde bu kadınımızı çok gördüğümden bana anlatılanlarla okuduklarımdan da etkilenerek size bu kadınımızın hikâyesini taşımak istedim. Bu stresli seçim döneminin ardından iyi gider sanıyorum.
Kamberlerde 1935 yılında doğan, 3 yaşında menenjit geçirip. Hastalığının etkileri zamanla geçmeye başlamış ve 13-14 yaşına gelince kendi gibi garip bir alkolik Cümbüş Hasan'a sevdalanmış bu kadınımız. Evet, size Ayten’den bahsediyorum namı diğer “deli Ayten’den
Ailesi "Bu kız zaten garip, bir de bu alkoliğe varırsa nice olur hali" diye düşünüp, "Hayır, Cümbüş Hasan'la evlenemezsin!" demişler Ayten'e. Ayten bu kez iyice delilenip kontrol edilemez hale gelmiş. Kızın bu haline herkes "Sevdadandır, kara sevda çekiyor. Vermezseniz Cümbüş'e iyice gider bu kız" deyince sonunda ailesi azı olmuş.
Dillere desten bir düğünle evlendirilmiş Ayten ama deliliği bir türlü düzelmemiş
Cümbüş Hasan da bir yandan yoksulluk bir yandan alkol bağımlılığı, diğer yandan Deli Ayten derken meyhaneden hiç çıkmaz olmuş. 1,5 yıl zor dayanmış ve bir sabah evi terk edip bir daha hiç geri dönmemiş Cümbüş Hasan.
Evi terk eden Cümbüş Hasan, gitmiş gitmesine de durumu Ayten'den hiç farklı değilmiş. Bu hali ile yaşayan Cümbüş Hasan kısa bir süre sonra meyhane masasında ölmüş.



Ve haber tez gelir Ayten'e ve Deli Ayten bir kez daha yıkılır.
Eşinin ölümüyle yıkılan Ayten de avare halde sokaklarda dolaşmaya başlar ve adı “deli Ayten’”e çıkar. Bir omzuna astığı çok sayıda rengârenk çantayla gezerek cümbüş ve davul çalan Deli Ayten, özellikle kent merkezindeki esnaf için bir dönemin simge isimlerinden biri oldu. Tarihi Kapalı Çarşı ve devamındaki Uzun Çarşı’da dükkânları dolaşarak bahşiş toplayan Deli Ayten, genellikle kendi halinde ve zararsız olmasına karşın kızdırıldığı zamanlarda çevresindekilere saldırganlaşırmış.
Çarşıda para ve yiyecek toplayan Ayten topladıkları ne varsa para yiyeceklerinin hepsini mahallesine döndüğünden ihtiyacı olanlara dagıtırmış.
Deli Ayten omzuna takdığı davul , eline aldığı cümbüşü ve koluna taktığı rengarenk çantaları ile sabahtan akşama kadar o çarşı senin, bu pazar benim dolaşıp durmuş.
Kamberlerdeki kulübesinde 1992 yılında komşuları tarafından ölü bulunmuş. Ölüm haberi yerel gazeteye çıkmış. Ölümünden bir yıl sonra Kapalı Çarşı esnafı Deli Ayten’in hayalini gördüğünü ileri sürerek, bunun üzerine aralarında para toplayarak mezarını düzenlemişler. Günümüzde Kamberler parkında bir heykeli ve heykelin arkasında bir müzisyen mektebi var.



Yaz geldiğinde Bursalılar tatil beldelerine, sayfiye yerlerine gider çarşıda, pazarda işler dururmuş. Sokaklardaki o hengâme, koşturmaca, kalabalık sesler gider yerine derin bir sessizlik çökermiş. İşlerin kötü olduğu zamanlarda çarşının girişinde duyulan davul sesi Deli Ayten'in geldiğini müjdelermiş. Boş oturmaktan sıkılan esnaf neşelenir Deli Ayten'i sevinçle karşılarmış. Ayten davulunu çalarak çarşıyı bir uçtan diğerine geçer sonra da geldiği yoldan cümbüşünü inleterek geri dönermiş
Esnafın inancına ve şahit olduklarına göre Deli Ayten hangi dükkânın önünde soluklanmak için dursa o dükkâna nur yağarmış. Esnaf, “Deli Ayten” onların dükkânında dinlensin diye Aksaray'da müşteri çekmeye çalışan balıkçılar gibi kapılara koşar ''Ayten hanım buyurmaz mısınız?'' diyerek onu ağırlamak için birbirleriyle yarışırlarmış. Deli Ayten dükkânlarını neşelendirsin, nurlandırsın diye sırf onun dikkatini çekmek için referans yapanlar, amuda kalkanlar bile olurmuş...
Deli Ayten’in konakladığı dükkanda bereketin kilidi açılır olurmuş
Deli Ayten kibirle bakarmış esnafın onun için yaptıklarına.... Bazen sinirlenerek, “Ne o? kız Yakup gibi kıvırıp duruyorsunuz, hoppalık yapıyorsunuz” diye azarlardı esnafı. Sonra da gönlü hangi kapıda durmak istiyorsa o dükkânın önünde mola verirmiş. Deli Ayten’in konakladığı dükkânda bereketin kilidi açılmış olurdu. Çayını kahvesini içerken davulunu tıngırdatıp cümbüşünü çalar, ardından kalkıp başka bir dükkâna uğur ve bereket getirmek için harekete geçerdi.
Ayten Bursa’da bütün delilerin kraliçesiydi
Bursalılar için “Deli Ayten” tam bir efsaneydi. Sokaklarda yürüdüğü zaman insanlar onu karşılamak için evlerinden çıkar, mahalleden ayrıldığında alkışlayarak uğurlarlardı. Arkasında daima çocuklardan oluşan uzun bir kuyrukla dolaşırdı. Her mahallenin bir delisi vardı kuşkusuz. Ve bu deliler mahalleyi babalarının malı gibi görürlerdi. Hanedanlık alanlarına başka delilerin sızmasından da hiç hazzetmezlerdi. Ama Ayten’in deliler üstü bir kimliği vardı. O bütün delilerin tartışılmaz kraliçesiydi.
O ve ailesi müzisyen ve besteciydi. Kardeşi Bayram ŞENPINAR’ da müzisyen bestecidir.
Bursa’nın delileri, her yıl hıdrellez haftasının pazar günü Deli Ayten için bir çeşit takdis töreni düzenlerdi. Henüz ufuk ağarmamışken Deli Ayten, kız Yakup mahallesindeki derme çatma evinden yola çıkardı. o gün en güzel elbisesini giyer, en şık çantalarını koluna takar, en kırmızı rujuyla dudaklarını boyardı. Bir iki gün öncesinden temizlediği davulu ve parlattığı cümbüşü de yanında olurdu tabii ki.



Deli Ayten ilk kendi mahallesinden festivaline başlardı. Meydana gelir, davuluna üç kere vururdu. Mahallede yaşayan iki deli çıkagelir “Deli Ayten”’in ardında yerlerini alırdı. Sonra hep birlikte ikinci mahalleye yürünürdü. Yine üç kez tokmak davula vurulur, oranın delisi de gelip konvoya katılır, böylece 15 mahalle dolaşılırdı. Bursa’nın akıllıları derin uykularındayken Bursalı deliler Ayten’in ardında ayinlerini yapardı. Ayten, ardında 15-20 kişilik bir deli tümeniyle sokakları dolaştığında Bursalılar uyanıp camlara dökülür, konvoya alkışlarla tempo tutarlardı. Deli Ayten ve tebaası dönüp dolaşıp ikindi vaktine doğru, kraliçelerinin tenekeden şatosunun bulunduğu kız Yakup mahallesindeki Müzisyenler Kahvesinin önüne gelirdi. Burada onları müzisyenler darbukalar, davullar, kemanlar ve kanunlarla grubu karşılardı. Sazlar çalar, kızlar oynar, akşam da evli evine köylü köyüne giderdi.
Türlü çeşit tevatür dolaşırdı Deli Ayten hakkında. Kimisi çok zengin bir İstanbullu ailenin kızı olduğunu, çok gençken kafayı sıyırıp Bursa’ya geldiğini söylerdi. Bazıları onun Selanik’ten göç eden bir ailenin çocuğu olduğunu, annesini babasını bir yangında kaybettikten sonra yapayalnız kaldığını anlatırdı. Bursa’da Deli Ayten'i tanıyan çok sayıda insanın büyük kısmının mutabık kaldığı asıl hikaye yine Kız Yakup mahallesinde başlıyor
Asıl Adı Soyadı: Ayten Şenaşık!tır.
Çocukluğunda ateşli hastalıklarla boğuşmuş. 16-17 yaşında genç bir adama aşık olmuş. Kendisinden beş altı yaş büyük olan Cümbüş Hasan (Bayındıroğlu) da sevmiş Ayten’i. Ama ailesi çok içki içiyor, gece âlemlerinde kendini kaybediyor diye kızın sevdiği adama kavuşmasına engel olunca, yanıp tutuşan Ayten, yemeden, içmeden, uykudan kesilmiş.
İşte bu dönemde açılıyor gerçeklikle aklı arasındaki mesafe. Tüm böyle hikâyelerde olduğu gibi, tabip tabip dolaşıyorlar. Sonunda bir doktor, “sevdiği adama kavuşursa belki düzelir” diye tavsiyede bulunuyor ailesine. Altı yılın sonunda rıza gösteriyorlar evlenmelerine. Ama iş işten geçmiş, Ayten ile gerçek dünya arasında açılan mesafe bir türlü kapanmıyor. Alkolizmin derinliklerinde kaybolan Cümbüş Hasan da zaten bir gün evi terk edip gidiyor. Ayten de kocasından kalan cümbüşü eline alıp, davulu boynuna takıyor, sokak sokak dolaşıp Hasan’ı arıyor. Birkaç yıl sonra Hasan hastalanıp ölünce defter tamamen kapanıyor. Ayten de kalan ömrünü sokaklarda tamamlıyor.



Kızyakup’taki kulübesinde 12 mart 1992 günü ölü bulunan Ayten, ertesi gün Ahmet Dai camii’nde kılınan cenaze namazından sonra Pınarbaşı’nda defnediliyor...
Cenaze namazına 3 binden fazla Bursalı katılıyor. 2001’de, dönemin belediye başkanı Hilmi Şensoy’un girişimiyle mezarı granit kaplanıyor, mezar taşına davullu bir fotoğrafı konuluyor.
Osmangazi Belediyesi Kız Yakup mahallesinde çöküntü alanı olan bir bölgeyi kamulaştırarak Kamberler Tarih ve Koordinasyon parkını inşa etti. İki sene önce ulusal bir yarışmada kazanan projenin uygulandığı parka aralarında Osman Gazi, Orhan Gazi, Ahmet Hamdi Tanpınar, Zeki Müren’in de bulunduğu ünlülerin büst ve heykelleri dikildi. Belediye başkanı Recep Altepe’nin önerisiyle Deli Ayten’in de parka dikilmek üzere bir heykeli yaptırıldı. Ama kaidesi ve çevre düzenlemesi bitmediği için henüz yerine dikilmeyen heykel Saadet Partisi Bursa Gençlik kolları tarafından protesto edildi. O kadar ünlü Türk büyüğünün yanında deli bir kadının heykelinin ne işi var, dediler.
Konu belediye meclisinde de gündeme geldi fakat başkan Altepe kararından geri adım atmıyor: “Deli Ayten’in Bursa’da yaşamış ve yaşı 30’u aşmış herkeste bıraktığı bir hikâyesi vardır. Bir trajedi kahramanı olmasına rağmen, her sabah etrafına neşe ve sevinç taşımış olan bir insandır Deli Ayten.”
2009 yılında Deli Ayten'in heykeli hak ettiği gibi dikilir; Bursa’da taşıdığı birden fazla çantayla, cümbüş ve davul çalarak gezen "Deli Ayten"in heykeli, ölümüne kadar yaşadığı roman mahallesinin kentsel dönüşümle park haline getirilen bölümüne dikildi.
İşte size bir delinin hayat hikâyesi
Saygılarımla Mustafa Kemal Bektaş

KAYNAKLAR:
Elif Akgül - Ayten'in bir deli aşk hikayesi Bianet Org


Hüsna KÖŞKER - Hikayesiyle Bursa'nın meydanlarını süsleyen kadın: Deli Ayten (Gazete Hayat)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder