DUYGUSUZ BİR NESİL
YETİŞİYOR BİLGİNİZ OLSUN. TEDBİRİNİZİ ALIN
Elimde bir yazı var. Sevgili
Komutanım Emekli Piyade Albay A.Doğan Gürtunca bana gönderdi. Sağ olsun
tüm haberleri yararlanayım diye bana mutlaka gönderir. Kendisine çok teşekkür
ediyorum.
Okuduğumda irkildim açıkçası.
Yine bu haber sitemizde "Toplumun Psikolojisi Bozuk
Bilesiniz" diye de yazmıştım. Haklılığım tescillendi sayılır.
"http://www.samsunhaber.com.tr/toplumumuzun-psikolojisi-bozuk-bilesiniz-makale,175.html"
Bu yazıyı alıp göz gezdirdiğimde
hiç şaşırmadım. Yazıyı fazla sağına soluna dokunmadan burada köşemde
yayınlamaya karar verdim. Bakın ibretle olanları hep beraber okuyalım.
Olay şöyle:
"İzmir Ödemiş
Kaymakçı çok programlı Lisesi Müdürü Ayhan Kökmen" iki öğrencisi tarafından öldürülüyor.
Olayın araştırılması için "Maarif
Müfettişi Doğan Ceylan" görevlendiriliyor.
Müfettiş, öyle bir rapor
düzenliyor ki, tüm anne ve babaların okuması ve kendilerine ders çıkarması
gereken bir rapor.
Gençlerimizin içinde bulunduğu
bir durumu çok güzel analiz ediyor ve "DUYGUSUZ NESİL TEHLİKESİ"*ne
işaret ediyor.
Lütfen hep beraber okuyalım ve
günümüz gençliğinin son durumunu değerlendirin. Ve tedbir alalım
İşte o rapor,,
"DUYGUSUZ NESİL
TEHLİKESİ"
Hayatın gerçekliklerinden
habersiz, duygusuz ve bencil bir nesil geliyor.
Şehitler için gözyaşı döken kendi
ana babalarını anlamıyorlar. Başkalarının çocukları için ağlamaya anlam
veremiyorlar.
Yanı başımızdaki savaşlar, acı
çeken çocuklar, ölen on binlerce insan onları hiç ilgilendirmiyor.
Tüm acı gerçekleri çizgi film
tadında izliyorlar ve yürekleri hiç acımıyor.
Hayatlarının odağında ki tek şey
eğlenmek. Eğlenemedikleri tüm zamanları kendilerine bir işkence olarak
görüyorlar.
Kendileri için yapılan fedakarlıkların hiç farkında değiller. Kıymet bilmiyorlar ve vefasızlar. Herkesi kendine hizmet
etmek için yaratılmış görüyorlar.
İnsanlara verdikleri değer,
onların isteklerini yerine getirebildikleri ve ne kadar eğlendirdikleriyle
orantılı. Hayatlarında eğlenmeden başka bir amaç olmadığı için artık tek
eğlence kaynağına dönmüş telefon ve tabletlerini ellerinden aldığınızda
dünyanın sonunun geldiğini zannediyorlar.
Geçmiş onları pek
ilgilendirmiyor, atalarımıza karşı vefasızlar. Dedelerinin canları, kanları
pahasına vermediği vatan toprağını en iyi fiyatı verene satacak kadar
maneviyattan yoksunlar.
Vatan, onlar için son model bir
cep telefonundan daha değersiz.
Milletimizin geleceği açısından
endişeleniyorum.
20 yıl sonra bu nesil, nasıl
ana-baba olacak?
Kendine hayrı olmayan bu nesil
nasıl çocuk yetiştirecek?
Evlerini nasıl idare edebilecek?
Ülkeyi nasıl yönetecek? Vatanı
nasıl savunup can verecek?
Bütün bunlar neden oluyor izah
edeyim.
Altın kafeslerde çocuklar
yetiştiriyoruz artık. Uçmayı bilmeyen kuşlar gibi.
Çocuklar hayattan bihaber.
Açlık nedir bilmiyorlar,
yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında, açıkmalarına fırsat bile
vermiyoruz.
Öyle ki yemek yemeyi bile işkence
görür hale geliyorlar. Susuzluk nedir hiç bilmiyorlar. Hiç susuz kalmamışlar.
Üç adımlık yolda bile susarlar diye yanımızda içecek taşıyoruz. Çocuk daha “susadım” demeden ağzına suyu dayıyoruz.
Çocuklar hiç üşümüyorlar. Soğuk
havalarda evden çıkarmıyoruz. Okula giderken kırk kat sarmalayıp çıkarıyoruz
dışarı, hiç titremiyorlar.
Çocuklar hiç ıslanmıyorlar, evden
arabaya kadar bile üç metrelik mesafede şemsiyesini başına tutuyoruz. Saçına
bir tek yağmur damlası düşürmüyoruz. Bu yüzden çocuklar ıslanmak nedir
bilmiyorlar.
Yorgunluk nedir bilmiyor
çocuklar. İki adımlık mesafelere bile arabayla götürüyoruz onları yorulmasınlar
diye. Birazcık parkta koşsalar, hasta olacak diye engel oluyoruz. Onlar
takatleri tükenecek kadar hiç yorulmuyorlar.
Yokluk nedir bilmiyorlar, daha
istemeden her şeyi önlerine sunuyoruz. Bu yüzden varlığın kıymetini
bilmiyorlar.
Onlar bir yanığın veya bıçak
kesiğinin acısını bilmiyorlar. Elleri yanmasın, kesilmesin sakın diye onlara ne
bıçak tutturuyor ne ocak yaktırıyoruz.
Çocuklar hissetmiyor yaşamı,
açlığı bilmediği için açlara acımıyor, üşümek nedir bilmedikleri için sokaktaki
evsizleri umursamıyor.
Yokluk nedir bilmedikleri için
ekmeğe gelen zam onların dikkatini bile çekmiyor, haber kalabalığı olarak
görüyor, gülüp geçiyorlar.
Sıcak odalarında yaşadıkları için
evsizlik nedir, sürgün nedir anlamıyor, savaşları, kurşunlanan ölen insanları
umursamıyorlar. Acımıyorlar……
Kıymetini bilmiyorlar ekmeğin,
elbisenin, barışın ve huzurun, ana babanın…. Müdahale edilmezse gelecek iyi
şeyler getirmeyecek güzel ülkemize.
Bu sorunu Devlet derinden
hissetmeli. Bu sorunun çözümü için ciddi çalıştaylar düzenlenmeli. Öğretim
programları ve ders materyalleri revize edilmeli.
Okulların duygu eğitimi konusunda
rolleri artırılmalı. Geç kalınmadan bu sorun mutlaka çözülmeli.
Bu sorun çözülmezse ülke
çözülecek…
Doğan
CEYLAN, Eğitim müfettişi
Evet, Sevgili Dostlarım okudunuz
müfettişimizin yazısını. Birazda ben ilave edeyim bu rapora.
Sevgili anne babalar çocuğunuzu
kimlerle arkadaşlık yaptığına dikkat ediniz. Çünkü her zarar, uyuşturucu ve
kötü yollara düşme arkadaş yüzünden olur.
Samsun'dayım. Bazen şehir dışına
çıktığımda oluyor. Çocuklarınızı okulda sanıyorsunuz siz. Çocuklarımızı
maalesef parklarda ağaç diplerinde bir arkadaşının kucağında yatarken
görüyorum. Ben genelleme yapmıyorum. Ama her defasında gördüklerimle okuldan
kaçan randevulaşan çocuklarımızın arttığına şahit oluyorum
Bunu ben defalarca dile getirdim.
Sayın Yusuf Ziya Yılmaz Bey Büyükşehir Belediye Başkanı iken çok güzel parklar
yaptı. Şehrin çehresini getirdi ama o parklar kızlarımızın, hayat kadınlarının
randevu yerine döndü. İsterseniz yazayım benim çekineceğim bir şey yok.
Batı parktan Doğu parka kadar her
ağaçlık bölgede kızlarımız yanak yanağa diz dize. Deniz kenarında, kayalık
kovuklarında bile Hiç fark etmiyor başı kapalısı, türbanlısı, başı açığı el
ele, diz dize, göz göze. Yaşları büyüğü de var. Sanmayın ki diğer İl ve
İlçelerimizde durum farklı. Her yerde bu sorun var. Bir kültürel ve maneviyat
erozyonu söz konusu maalesef yaşanmaktadır. Siz çocuklarınızı okulda
sanıyorsunuz ama onlar parklarda erkek arkadaşları ile buluşup boğuşuyorlar. Bu
gerçekleri yazdım diye bana isteyen kızsın. Ben yinede görevimi yapayım.
Bu gün gözlerimle gördüm işte.
İki yetişkin çocuk yanına almış dört kızı sokakta açmış cep
telefonundan müziğini danalar gibi böğürerek boğuşarak Mert Plajına
gidiyorlardı!
Çocuklarınıza dikkat edin dostlar.
Bakın uyuşturucu kullanma yaşı sekiz yaşına kadar düştü. Bu sapıklar 3-5
yaşındaki çocuklarımıza tecavüz edip öldürüyorlar. Eğer kontrolsüz bırakırsanız
onlarda aynı tezgaha düşecekler.
Müfettişimizin raporunu hiç
kesmedim aynen paylaştım. Umarım aklımızı başımıza alırız. "Modernlikse
modernliğinde bir sınırı var." aşırı serbestlik görüyorsunuz
çocuklarımızı ne hale getiriyor. Şimdiden tedbirlerinizi alın sonra da
dizlerinizi dövmeyin !!!
Saygılarımla
Mustafa Kemal Bektaş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder