25 Temmuz 2018 Çarşamba

DUYGUSUZ BİR NESİL YETİŞİYOR BİLGİNİZ OLSUN. TEDBİRİNİZİ ALIN

DUYGUSUZ BİR NESİL YETİŞİYOR BİLGİNİZ OLSUN. TEDBİRİNİZİ ALIN



Elimde bir yazı var. Sevgili Komutanım Emekli Piyade Albay A.Doğan Gürtunca bana gönderdi. Sağ olsun tüm haberleri yararlanayım diye bana mutlaka gönderir. Kendisine çok teşekkür ediyorum. 
Okuduğumda irkildim açıkçası. Yine bu haber sitemizde "Toplumun Psikolojisi Bozuk Bilesiniz"  diye de yazmıştım. Haklılığım tescillendi sayılır. "http://www.samsunhaber.com.tr/toplumumuzun-psikolojisi-bozuk-bilesiniz-makale,175.html"
Bu yazıyı alıp göz gezdirdiğimde hiç şaşırmadım. Yazıyı fazla sağına soluna dokunmadan burada köşemde yayınlamaya karar verdim. Bakın ibretle olanları hep beraber okuyalım.
Olay şöyle:
"İzmir Ödemiş Kaymakçı çok programlı Lisesi Müdürü Ayhan Kökmen" iki öğrencisi tarafından öldürülüyor.
Olayın araştırılması için "Maarif Müfettişi Doğan Ceylan" görevlendiriliyor.
Müfettiş, öyle bir rapor düzenliyor ki, tüm anne ve babaların okuması ve kendilerine ders çıkarması gereken bir rapor.
Gençlerimizin içinde bulunduğu bir durumu çok güzel analiz ediyor ve "DUYGUSUZ NESİL TEHLİKESİ"*ne işaret ediyor.
Lütfen hep beraber okuyalım ve günümüz gençliğinin son durumunu değerlendirin. Ve tedbir alalım 


İşte o rapor,,
"DUYGUSUZ NESİL TEHLİKESİ"
Hayatın gerçekliklerinden habersiz, duygusuz ve bencil bir nesil geliyor.
Şehitler için gözyaşı döken kendi ana babalarını anlamıyorlar. Başkalarının çocukları için ağlamaya anlam veremiyorlar.
Yanı başımızdaki savaşlar, acı çeken çocuklar, ölen on binlerce insan onları hiç ilgilendirmiyor.
Tüm acı gerçekleri çizgi film tadında izliyorlar ve yürekleri hiç acımıyor.
Hayatlarının odağında ki tek şey eğlenmek. Eğlenemedikleri tüm zamanları kendilerine bir işkence olarak görüyorlar.
Kendileri için yapılan fedakarlıkların hiç farkında değiller. Kıymet bilmiyorlar ve vefasızlar. Herkesi kendine hizmet etmek için yaratılmış görüyorlar.
İnsanlara verdikleri değer, onların isteklerini yerine getirebildikleri ve ne kadar eğlendirdikleriyle orantılı. Hayatlarında eğlenmeden başka bir amaç olmadığı için artık tek eğlence kaynağına dönmüş telefon ve tabletlerini ellerinden aldığınızda dünyanın sonunun geldiğini zannediyorlar.
Geçmiş onları pek ilgilendirmiyor, atalarımıza karşı vefasızlar. Dedelerinin canları, kanları pahasına vermediği vatan toprağını en iyi fiyatı verene satacak kadar maneviyattan yoksunlar.
Vatan, onlar için son model bir cep telefonundan daha değersiz.
Milletimizin geleceği açısından endişeleniyorum.
20 yıl sonra bu nesil, nasıl ana-baba olacak?
Kendine hayrı olmayan bu nesil nasıl çocuk yetiştirecek?
Evlerini nasıl idare edebilecek?
Ülkeyi nasıl yönetecek? Vatanı nasıl savunup can verecek?
Bütün bunlar neden oluyor izah edeyim.
Altın kafeslerde çocuklar yetiştiriyoruz artık. Uçmayı bilmeyen kuşlar gibi.
Çocuklar hayattan bihaber.
Açlık nedir bilmiyorlar, yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında, açıkmalarına fırsat bile vermiyoruz.
Öyle ki yemek yemeyi bile işkence görür hale geliyorlar. Susuzluk nedir hiç bilmiyorlar. Hiç susuz kalmamışlar. Üç adımlık yolda bile susarlar diye yanımızda içecek taşıyoruz. Çocuk daha “susadım” demeden ağzına suyu dayıyoruz.
Çocuklar hiç üşümüyorlar. Soğuk havalarda evden çıkarmıyoruz. Okula giderken kırk kat sarmalayıp çıkarıyoruz dışarı, hiç titremiyorlar.
Çocuklar hiç ıslanmıyorlar, evden arabaya kadar bile üç metrelik mesafede şemsiyesini başına tutuyoruz. Saçına bir tek yağmur damlası düşürmüyoruz. Bu yüzden çocuklar ıslanmak nedir bilmiyorlar.
Yorgunluk nedir bilmiyor çocuklar. İki adımlık mesafelere bile arabayla götürüyoruz onları yorulmasınlar diye. Birazcık parkta koşsalar, hasta olacak diye engel oluyoruz. Onlar takatleri tükenecek kadar hiç yorulmuyorlar.
Yokluk nedir bilmiyorlar, daha istemeden her şeyi önlerine sunuyoruz. Bu yüzden varlığın kıymetini bilmiyorlar.
Onlar bir yanığın veya bıçak kesiğinin acısını bilmiyorlar. Elleri yanmasın, kesilmesin sakın diye onlara ne bıçak tutturuyor ne ocak yaktırıyoruz.
Çocuklar hissetmiyor yaşamı, açlığı bilmediği için açlara acımıyor, üşümek nedir bilmedikleri için sokaktaki evsizleri umursamıyor.
Yokluk nedir bilmedikleri için ekmeğe gelen zam onların dikkatini bile çekmiyor, haber kalabalığı olarak görüyor, gülüp geçiyorlar.
Sıcak odalarında yaşadıkları için evsizlik nedir, sürgün nedir anlamıyor, savaşları, kurşunlanan ölen insanları umursamıyorlar. Acımıyorlar……
Kıymetini bilmiyorlar ekmeğin, elbisenin, barışın ve huzurun, ana babanın…. Müdahale edilmezse gelecek iyi şeyler getirmeyecek güzel ülkemize.
Bu sorunu Devlet derinden hissetmeli. Bu sorunun çözümü için ciddi çalıştaylar düzenlenmeli. Öğretim programları ve ders materyalleri revize edilmeli.
Okulların duygu eğitimi konusunda rolleri artırılmalı. Geç kalınmadan bu sorun mutlaka çözülmeli.
Bu sorun çözülmezse ülke çözülecek… 
                                                                Doğan CEYLAN, Eğitim müfettişi


Evet, Sevgili Dostlarım okudunuz müfettişimizin yazısını. Birazda ben ilave edeyim bu rapora.
Sevgili anne babalar çocuğunuzu kimlerle arkadaşlık yaptığına dikkat ediniz. Çünkü her zarar, uyuşturucu ve kötü yollara düşme arkadaş yüzünden olur. 
Samsun'dayım. Bazen şehir dışına çıktığımda oluyor. Çocuklarınızı okulda sanıyorsunuz siz. Çocuklarımızı maalesef parklarda ağaç diplerinde bir arkadaşının kucağında yatarken görüyorum. Ben genelleme yapmıyorum. Ama her defasında gördüklerimle okuldan kaçan randevulaşan çocuklarımızın arttığına şahit oluyorum
Bunu ben defalarca dile getirdim. Sayın Yusuf Ziya Yılmaz Bey Büyükşehir Belediye Başkanı iken çok güzel parklar yaptı. Şehrin çehresini getirdi ama o parklar kızlarımızın, hayat kadınlarının randevu yerine döndü. İsterseniz yazayım benim çekineceğim bir şey yok.
Batı parktan Doğu parka kadar her ağaçlık bölgede kızlarımız yanak yanağa diz dize. Deniz kenarında, kayalık kovuklarında bile Hiç fark etmiyor başı kapalısı, türbanlısı, başı açığı el ele, diz dize, göz göze. Yaşları büyüğü de var. Sanmayın ki diğer İl ve İlçelerimizde durum farklı. Her yerde bu sorun var. Bir kültürel ve maneviyat erozyonu söz konusu maalesef yaşanmaktadır. Siz çocuklarınızı okulda sanıyorsunuz ama onlar parklarda erkek arkadaşları ile buluşup boğuşuyorlar. Bu gerçekleri yazdım diye bana isteyen kızsın. Ben yinede görevimi yapayım.
Bu gün gözlerimle gördüm işte. İki yetişkin çocuk yanına almış dört kızı sokakta açmış cep telefonundan müziğini danalar gibi böğürerek boğuşarak Mert Plajına gidiyorlardı!
Çocuklarınıza dikkat edin dostlar. Bakın uyuşturucu kullanma yaşı sekiz yaşına kadar düştü. Bu sapıklar 3-5 yaşındaki çocuklarımıza tecavüz edip öldürüyorlar. Eğer kontrolsüz bırakırsanız onlarda aynı tezgaha düşecekler.
Müfettişimizin raporunu hiç kesmedim aynen paylaştım. Umarım aklımızı başımıza alırız. "Modernlikse modernliğinde bir sınırı var." aşırı serbestlik görüyorsunuz çocuklarımızı ne hale getiriyor. Şimdiden tedbirlerinizi alın sonra da dizlerinizi dövmeyin !!!
Saygılarımla

Mustafa Kemal Bektaş


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder