DOST DEDİKLERİMİZ TERÖR İLE TARIM İLE HAYVANCILIĞIMIZI ELİMİZDEN ALDI !. BÖYLE DOSTLUK MU OLUR?.
Emperyalist ülkelerin taktiği budur: “Bir ülkeyi çökertmek istiyorsan üzerine bir terör belasını bela et ve
çökert, geleceğini her şeyini o ülkenin elinden al!”
Evet, bize bu usulü tatbik ettiler. Başımıza bir KÜRT, TÜRK
ayrışmasını bela ettiler sistematik olarak hem binlerce insanlarımızı kaybettik
ve hem de yarınımız olan çocuklarımızın kaynaklarını kaybettik. Düpedüz bu
mikrop ülkeler düpedüz hırsızlık yaptılar, kaynaklarımızı çaldılar dost
dediğimiz, müttefik dediğimiz bu hain ülkeler.
Osmanlı imparatorluğunu da bu sistemle çökerttiler.
Sonrasında birlikte kurduğumuz, Osmanlı İmparatorluğunun küllerinden doğan
Cumhuriyetimizi de aynı sistemle çökertmeyi başarmak üzereler. Akıllanmadık
maalesef.
Ülkemiz adeta bir et, süt, gıda amaçlı tarım ülkesiydi,
deposuydu. İçimizdeki beyinsiz işbirlikçileri adeta geleceğimizi elleriyle
altın tepside sundular kendi geleceklerini de.
Neleri eksikti bu ülkede bu işbirlikçi beyinsizlerin.
İstediği kadar çocuğu yaptı kimse karışmadı. İstediği gibi seyahatini etti
kimse karışmadı. İçlerinden milletvekili oldular, bakan oldular, başbakan oldu,
hatta içlerinden cumhurbaşkanı bile oldu. Kız aldık kız verdik. Milli
mücadeleyi bile birlikte yaptık. “Bu
Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesinde ki toprak ağalığını yok etmediğimiz sürece
o bölgedeki sistem hem bölgemizin insanını ve ülkemizin geleceğini daha bir
süre daha çıkmazlardan kurtulamayacak. Şiddetle o bölgelerimize tapu kadostra
girmelidir. Toprak reformu yapılmalıdır. Toprak ağalığı, marabalık, aşiret
sistemi bitirilmelidir.”
Bunu neden söylüyorum size açacağım:
Ülkemize has hayvancılık yapılırdı. Ülkemizde karasal
iklimin hüküm sürdüğü, engebeli arazilerde ve ilkel barınakların bulunduğu
şartlarda hayvan sürülerimiz yetiştirilmekteydi. Bu hayvanlarımız hayvancılıkla
uğraşan halkımız tarafından mayıs ayından itibaren meraya ve yaylalara
çıkarılır genellikle yılın altı ayını merada hayvanlarıyla baş başa vakitlerini
geçirirler. Mera süresince ek yemleme yapılmaksızın köy sürüleri şeklinde
birlikte ürettiklerini mera dönüşünde satarlardı. Ülkemiz neredeyse bir hayvancılık
deposuydu, gıda deposuydu. Sonra başımıza bu dost sandığımız, müttefik dediğimiz
bu mikrop ülkeler başımıza terör belasını bela ettiler. Bir pkk, bir apo
pisliğini, bir fetö pisliğini bela ettiler. Hayvancılıkla uğraşan halkımız
yaylalara meralara gidemez oldular. Ülkemiz iklimine uymayan ırklar ülkemize
ithal olmaya başladı. Ya bukağılıklarından yaralandılar yada ülkemiz beslenme
şartlarına uyamadılar gelenlerde bir şekilde telef oldu. Et ve süt üretimimiz,
süt ürünleri üretimimiz düştü. Buna paralel olarak da tarım üretimimiz de
düştü. Sonrasında siyasetçi dediğimiz basiretsiz olanlarının başarısızlıkları
eklendi. Kaynakları heba edip kuruttular. Eşit adaletli geliri hanelere eşit
olarak dağıtamadılar. Yolsuzluklarla tanıştık derken dışa bağımlı hale geldik.
İş ahlakımızı, milli ahlakımızı kaybettik bu sayede.
Terörü başımıza bela eden batılı ajanlar topraklarımızda
cirit atmaya başladı. Hiçbir kaynağımızı koruyamaz olduk. Teröristlerle
birlikte o mikrop ülkelerin ekoloji ajanları bütün et, süt ırklarımızı bilinçli
olarak yok ettiler. Ya da yok olmakla karşı karşıya getirildik. Ekolojik
dengedeki böceklerimize, balıklarımıza, yılanlarımıza, beğenmediğimiz akrebe
kadar ülkemizden kaçırdılar. Bir zamanlar bölgenin hayvan üreten, besleyen bir
numaralı deposu ülkemiz şimdi et, süt ve tarım ürünlerini dışarıdan ithal
etmeye başladı.
Memnun musunuz geri zekalı terör işbirlikçileri o mikrop
ülkelerle birlikte geleceğimizi de ellerine teslim ettiniz. !
Yazıyorum işte aşağıdaki hayvan ırkları hepimize aitti.
Şimdi yok oldu. Sanıyor musunuz ki bu bu ebleh mikrop ülkeler size ayrı dünya
verecek! İşiniz bittim mi bir duvar kenarında sizi de kurşunlayacaklar. Bunca
çoluk çocuğumuzun hayatlarını yok ettikleri gibi.
Okuyun bakalım bu hayvan ırklarına ne oldu? Biz niye
dışarıdan gıda ve hayvan ithal etmeye başladık:
Kilis merkez olmak üzere İçel’den Şanlıurfa’ya kadar olan
Güney Anadolu Bölgesi dahil olan bölgede GÜNEY
ANADOLU KIRMIZISI (Kilis), Mersin’den başlayarak Hatay’a ve Şanlıurfa’ya
kadar olan iller ve başlıca Toros ve Amonos dağları ile Akdeniz arasında kalan
bölgeler ve kısmen bu dağların kuzey ve doğusunda YERLİ GÜNEY SARISI, Orta Anadolu bölgesinde YERLİ KARA, Başta Erzurum, Kars ve Ardahan illeri olmak üzere Doğu
ve Kuzeydoğu Anadolu Bölgesinde DOĞU
ANADOLU KIRMIZISI, Kars, Ardahan illeri ve çevresinde ZAVOT, Trakya, Marmara, Kuzey ve İç Ege, Batı Anadolu bölgesinde BOZ IRK et ve süt ırkı İneklerimiz
vardı! Şimdi nerede bunlar niye göremiyoruz!
Yine kötü çevre şartlarına, hastalıklara dayanıklı, yetersiz
bakım besleme, farklı ve değişken iklim koşullarında yaşaya koyun ırklarımız
vardı
Orta Anadolu Bölgesindeki AKKARAMAN, KANGAL AKKARAMAN, Doğu Anadolu Bölgesindeki et öncelikli
üretimi olan MOR KARAMAN, İç Batı
Anadolu Bölgesindeki et süt üretimli DAĞLIÇ,
Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki süt üretimlik İVESİ, Aydın ili, Çine ve Bozdoğan ilçeleri ve Madran Dağı
bölgesindeki et süt üretimlik ÇİNE
ÇAPARI, Antalya, Mersin, Hatay ve
Gaziantep illeri bölgesinde ki et süt üretimlik GÜNEY KARAMANI, Tokat ili ve çevresinde ki et, süt, yapağı üretimlik KARAGÜL, Van İli Gürpınar ilçesi Norduz
Bölgesinde et üretimlik NORDUZ, Kars ili, Çıldır ilçesi ve
Ardahan, Iğdır İllerindeki et, yapağı ve süt üretimlik TUJ, Çeşme, İzmir, Aydın, Marmara ve Ege Sahillerindeki süt ve çok yavru üretimi ile SAKIZ, Amasya ili ve ilçelerindeki
Kombine, et, süt ve yapağı amaçlı HERİK,
Doğu Karadeniz Bölgesinde Artvin ve Rize illeri bölgesindeki et ve süt amaçlı HEMŞİN, Kırşehir ili ve çevresi olmak
üzere Orta Anadolu bölgesinde et ve yapağı amaçlı MALYA, Denizli, Afyon, Isparta ve Antalya bölgesinde et ve süt
amaçlı ACIPAYAM, Trakya, Marmara ve
Kuzey Ege Bölgesi et, süt ve yapağı üretimli KIVIRCIK, Sinop’tan
Trabzon’a kadar Karadeniz kıyı ve dağlık kesimleri ile Orta Karadeniz’in İç
Anadolu ile kesişen Tokat ve Amasya çevresinde et süt yapağı amaçlı KARAYAKA, Gökçeada, Çanakkale ve Kuzey Batı Anadolu Süt
ve et üretimli GÖKÇEADA, Kıvırcık
ile Alman Yapağı Et Merinosu melezlenmesiyle elde edilmiş Marmara Bölgesi,
ağırlıklı olarak Güney Marmara bölgesinde et ve yapağı üretim amaçlı KARACABEY MERİNOSU, Alman Yapağı Et
Merinosu ile Akkaramanın melezlenmesiyle Polatlı ve Altınova Tarım
İşletmelerinde elde edilen İç Anadolu Bölgesi’nin batı kısımlarında et ve
yapağı üretimi amaçlı ANADOLU MERİNOSU,
Akkaraman ırkı ile Alman Et Merinosu melezlenmesiyle elde edilen Orta Anadolu
Bölgesinde et ve yapağı üretimi amaçlı ORTA
ANADOLU MERİNOSU, % 65-70 Rambouillet ve % 30-35 Dağlıç genotipi taşıyan
Orta Anadolu ile Batı Anadolu geçit bölgelerinde et ve yapağı üretimli RAMLIÇ,
Kütahya, Afyon ve Uşak’tan, Manisa’ya kadar uzanan İç Batı Anadolu bölgesi ile
Batı Akdeniz’in kuzeyinde Isparta ve Burdur bölgesinde çok amaçlı üretilen PIRLAK, Batı Anadolu’daki ırkların
Sakız ve Kıvırcık koçlarla sistemsiz melezlenmesi sonucu oluşan Aydın, İzmir,
Manisa, Uşak ve Denizli İllerinde süt ve
döl üretimi yüksek olan KARYA
koyunlarımız vardı.
Bu yaylalara çıkan meralarda hayvanlarını otlatan
halkımız bunun yanında tavuğunu da yetiştirirdi. ET, süt, yumurta, süt
ürünlerini kendi evlatlarının, ailelerinin ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılarken
halkımızın da ihtiyacını da karşılarlardı. Terörle birlikte daha birçok tavuk
ırkımız, Kedi Köpek ırklarımız, kuş popülasyonumuz, ziraat tohum, fidelerimizde
telef oldu gitti. Her yöreye göre üretilen, hayvan ve bitki ırklarımız maalesef
başkalarının ellerine geçti. Onca emeğimiz heba olup gitti. Osmanlı
İmparatorluğu zamanında ki kazanımlara sahip çıkan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
hayvancılık ve ziraat problemlerine el atım modern hayvancılık ve ziraatı
başlatıp, hayvan ırklarımıza sahip çıkıp ilim, fen seviyesinde çalışmalar
yaptırmıştı. Yerli ırklar elde edilmişti. Onlarda hepsi bir bir ellerine geçti,
çalışmalarımız çöpe gitmiş oldu.
En sonunda G.D.O. lu ürünleri bize dayatıp hayatımıza
ipotek koydular. Genleri bozulmuş tohumlara bizi mecbur ederek, bölge iklimine
uygun verimli tohumlarımızı da çaldılar.
Gözünüz aydın beyinsiz işbirlikçiler! Elinize ne geçti? Her
şeyimiz o işbirliği yaptığınız ülkelerce katledildi çoluk çocuğumuzun
katledildiği gibi. Bu topraklarda senin gibi işbirlikçileri barındıracaklarını
mı sanıyorsunuz? Kendinizle birlikte hep
beraber o mikrop ülkelere muhtaç edildik. Mutlu olun? Şunu öğrenin artık “Türk’ün Türk’ten başka dostu yok!”
Hayvan Sağlığı Memurları Meslek Lisesi dediğimiz daha
sonra ismi değişen Veteriner Sağlık Meslek Lisesi’nde (Yeni ismi Veteriner
Tarım Meslek Lisesi) Veteriner Hekim Sebahattin SEÇKİN hocamız Zootekni
derslerimize girerdi. Kendisini rahmetle anıyorum mekânı cennet olsun. Yine
diğer hocalarımızı da, KONYA, SELİMİYE, ŞARKİKARAAĞAÇ, ve sonrasında açılan
okullarda görev yapmış ahrete intikal etmiş hocalarımızı ve meslektaşlarımızı
da rahmetle anıyor, mekanlarının cennet olmasını Rabbimden diliyorum.
Sebahattin SEÇKİN hocamız birinci sınıfta iken bize il iki hafta sadece
İstiklal Marşını ezbere 10 kıta ezbere okuttururdu. Kendisine o dönem
öğrencilik psikolojisi işte KASAP lakabı takmışlardı. İstiklal marşını ezbere
okuyana otomatik beş puan verirdi. O zaman ezberi kuvvetli olmayanlar
serzenirdi. O zaman bize demişti “ Bir
Türk çocuğu tarihini, kültürünü, İstiklalini, marşını bilmezse neye yarar”
Şimdi kendisini daha iyi anlıyorum. “Tarihini öğrenmezsen sana tarihini öyle bir yazdırır ki bu mikrop
ülkeler geride sana arkandan Fatiha okuyacak nesil bırakmazlar.”
Saygılarımla
Mustafa Kemal BEKTAŞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder