EKONOMİ DE Kİ ŞU ÇİN AMERİKA
SAVAŞLARI KIYAMETİN GELMEKTE OLDUĞUNU HATIRLATIYOR….
33’ncü A.B.D. Başkanı
Harry Truman İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra komünistler ve milliyetçiler
çatışmaların yayılmasına tepki olarak Mao ve Çang arasında bir koalisyon
hükümetinin kurulmasını ve iki tarafın silahlı güçlerinin birleştirilmesini
istiyordu. 1945'te Çin'e gönderilen Orgeneral George Marshall, komünistler
ve milliyetçiler arasında arabuluculuk yapmaya çalışsa da bu çalışma başarısız
oldu. Harry Truman “Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombasını atma emrini
vererek yüz binlerce insanın ölmesi ve sakat kalmasına yol açan” CİA kökenli bu azılı katil ta o tarihlerde “Dünya’nın Orta
Asya bölümünde hayatın yeniden şekillendirilmesi” ile uğraşıyordu.
Çatışmaların şiddetlenmesiyle birlikte, Nisan 1949'da
milliyetçilerin başkenti Nanjing'i ele geçiren komünistler büyük bir üstünlük
sağlamışlardı. “Kalabalık bir ailede
baba dayağı ile büyüyen, üç ayrı okuldan kovulan” devrin en zalim ve katil
liderlerinden olan Mao 1 Ekim 1949'da başkenti Pekin olan Çin Halk
Cumhuriyeti’nin (ÇHC) kurulduğunu ilan etti. Aynı gün SSCB tarafından tanındı.
Batılı devletlerden Çin’i ilk tanıyan İngiltere oldu ve İngiltere Çin Halk
Cumhuriyeti'nin nihayetinde 1950 Ocak ayında tanıdı. (Bütün diktatörleri araştırın hemen hemen Mao’nun hayatı ile paralellik
vardır. Hitler, Lenin, Mussolini, Stalin v.s)
Çin… 9.598.094-9.640.821 km² yüz ölçümü, 1.415.045.928
2018 yılı nüfusu ile Dünya nüfusunun neredeyse dörtte birine sahip, Komünist
idaresi ile yönetilen Çin, son çeyrek yüzyılda kapitalizmle tanışıp bereketli
toprakları ve ucuz işgücü ile 3.112 trilyon dolar ve daha fazlasıyla ticaret hacmine sahip. Bu günlerde Dünya’ya baş
tutan baş liderliğe aday..
Çin hakkında tam
kapsamlı ticaret savaşlarını bilmek için Honkong’u iyi bilmek lazım. Honkong ;
Çin'in kuzey kıyısında bir ada olup, Kowloon Yarımadası ve 235 kadar
küçük adadan meydana gelmiştir. İngiliz idaresinde yüzyıl kadar kapitalizm ve
emperyalizmin her motifi ile bezenmiştir.
Honkong; 1839 yılında
Çin ile İngiltere arasındaki temel sebebi afyon ticareti olan Afyon Savaşı'nın
(Çin ile Batı arasındaki ilk çatışma) Çin'in mağlubiyeti ile sonuçlanması
üzerine 29 Ağustos 1842 tarihinde Birleşik İngiliz Krallık ile Qing Hanedanı
arasında 1. Afyon Savaşı'nı bitiren Nanjing (Nanking) anlaşması imzalandı. Bu
anlaşmayla Çin, Hong Kong Adası ve bu adanın civarındaki adaları Birleşik
İngiliz Krallığı’na vermek ve yüklü bir tazminat ödemek zorunda kalmıştı. Ortak
Deklarasyon ile “Hong Kong’un 1997’de
İngiltere’den Çin’e geçmesiyle Çin kapitalizm ve emperyalizmle orada tanıştı.”
Dikkat ederseniz 1997 den beridir Çin ticari ve kalkınma alanında ucuz iç gücü
ile hızla Dünya sahnesinde yeni lider tahtına oturmak üzere. Çin Liderliğin ne olduğunu
ve nasıl elde edilebileceğinin bilinci ile bu günlere hazırlandı.
ABD Başkanı Donald
Trump'ın Mart 2018 ayındaki "Ticaret
savaşları iyidir" açıklamasının
ardından Çin'den ithal edilen ürünlere yönelik ek gümrük vergisi uygulaması ile
“fillerin tepişme sesleri” başlamış
oldu.
Trump'ın “ülkesinde çelik ithalatına yüzde 25, alüminyum ithalatına yüzde 10 ek
gümrük vergisi getireceğini” açıklaması ile dünyanın en büyük iki ekonomisi
arasındaki "ticaret savaşı"
resmen başlamış oldu.
1945'te Çin'e
Orgeneralini gönderen A.B.D.’nin hevesi kursağında kalmış yarım kalan “Orta Asya bölgesine şekil verme” işini
tamamlamak istemektedir.
İki ülke arasındaki ticaret
rakamlarına göz atıldığında, tahminen yaklaşık “15 trilyon dolarlık ekonomisiyle Çin'in, kısa vadede bu Amerika’nın
aldığı kararlarla kötü etkilenebileceği” söylense de, iki ülkenin
ekonomileri gerçek manada birbirine bağımlıdır. Yapılan tüm güç göstergeleri ve
uygulamaya konulan savaşlar “Aba
altından sopa gösterme, Dünya’ya hükmetmek” ve “Dünya’ya hâkim olan benim” gibi güç gösterisinden başka bir şey
değildir. Bizim politikalarımızla “bu
şekillenecek Dünya’da biz neresinde ve hangi komşularla birlikte olacağız” merak
ediyorum. Bu mikrop Amerika komşularımızla neredeyse tamamına yakını ile düşman
olmamıza yol açtı.
2016 yılı rakamlarına göre Çin'in
ABD ile ithalat ve ihracatı içeren toplam dış ticaret hacmi 578,2 milyar dolar
olup diğer bir deyişle “ABD, Çin'in en çok ticaret yaptığı ülke” konumundadır.
Bu miktarın 115,6 milyar doları
ABD'nin Çin'e sattığı ürünler, 462,6 milyar doları ise Çin'den aldığı ürünlerdir.
Bu da ABD'nin “Çin ile 347 milyar
dolarlık bir dış ticaret açığı” olduğunu ortaya koyuyor. İşte bam teli de
burada kopuyor. Ticaret savaşları da buradan çıkıyor. Kısacası A.B.D. dahi
Çin’e bağımlıdır. Trump bu sarmaldan kurtulmak, Çin üzerine ezici hakim olmak
zorundadır. Çünkü “Orta Asya da bakir
medeniyetler ve yer altı kaynakları” mevcuttur. Dünya Ticareti Amerika,
Avrupa, Arap yarım adası ekseni arasında tıkanmıştır. Arap yarım adasında ki
petrol rezervlerinin hızla azalması ile alternatif ticaret yapılabilecek, yer
altı kaynakları da zengin olan ülkemizin de içinde yer aldığı Orta Asya
ülkeleri bu emperyalist hedeflerin tam göbeğine oturmuştur.
Sovyet Rusya, Putin Başkanlığında bu
bölgede ki bu ticaret savaşı önceden fark edilmiş, bölge üzerinde ki diplomatik
ve ekonomik hamleler öncesinden atılmış olup, Körfez savaşları ile meşgul olan,
yeni silah sistemlerini deneyen Amerika bu savaşın içerisinde yer almak
istemektedir. Günümüzde Sovyetlerden alacağımız S-400 füzelerini, ülkemizde ki
bor madenlerini de bu savaşların içerisinde okumak gerekir.
A..B.D ekonomisi savaş silahları
yapımı üzerine kuruludur. “Onların işi
savaş çıkarmak, ülkeleri karşılıklı bir birilerine düşman etmek, onlara
geliştirdiği silahları satarak ülkesinde ki hantal ekonomiyi ayakta tutmak,
halkını gelece taşımaktır.” Her ülkenin tarım ekonomisini çökertip
kendisine bağımlı kılmaktır. Bitkilerde ki gen teknolojisi üzerine yaptıkları
çalışmalarla isterse bir ülkeyi savaşsız kısırlaştırarak topyekûn ele
geçirebileceğini herkes bilmektedir. G.D.O lu ürünlerin deposu olan Amerika bu
ürünleri ekonomik yaptırım silahları ile zorla ekonomisi güçsüz ülkelere
tükettirmekte, o ülkelerin nesillerini zayıflatıp, ele geçirmeyi hedef
edinmiştir.
A.B.D. “Dünya’da karşılıksız para basabilen, tahvillerle ülke ekonomisini
ayakta tutabilen ama bir anda “borcum yok”
diyebilecek kökeni ni Yahudilerin ele geçirdiği, Yahudilerin A.B.D. ile Dünya
stratejilerine hükmedebildiği, çıkarları için dostuna dahi en adiliği
yapabilecek mikrop bir ülkedir.”
Biz kaldığımız yerden devam edelim
Çin ekonomisi ABD'ye çok bağımlı
olduğu gibi gözükse de buna karşılık eğilim olarak ABD'nin Çin'e bağımlılığının
arttığını, Çin'in ABD'ye bağımlılık düzeyinin ise zamanla azalmakta olsa da “bu ticaret savaşında kim kaybedecek sorusu
daha önem taşımaktadır.” Bu ticari savaş ABD açısından ilk aşamada “yıkıcı bir zafer” gibi görülebilse de her
iki tarafa da büyük zarar vereceği
aşikârdır. ABD açısından “bu savaşta
özellikle tarım, motorlu araçlar, enerji ve bankacılık piyasası çok ciddi
şekilde etkilenebilecek, neredeyse tüm ülkeler bu savaşı kaldıramayıp, bir çok
ülkelerde bir ekonomik kriz çıkabilecek kısacası batabilecektir.” Tarımı ve ekonomisi
güçlü olan, halkını sağlıklı gelecek yüzyıllara taşıyabilecek hamleleri atan
ülkeler gelecek Dünya’nın hâkimi olacaktır. Kısacası bu satranç
tahtasında her adımlar bilinçli hamlelerle atılmaktadır.
Öte taraftan Dünya mevsiminin
ısınmasıyla buzullar erimektedir. Her yıl birkaç milimetrede olsa okyanuslarda,
denizlerde su seviyesi artmakta, karaları yavaş yavaş bu sular yutmaktadır.
Buna paralel olarak da “Amerika’nın
neredeyse 50-100 sene gibi bir zamanda topraklarının önemli bir kısmını okyanus
yutacaktır.” Amerika kaybedecekleri toprakları hesap ederek nüfusunu emin
olarak taşıyabileceği topraklar aramaktadır. Bunun içinde Mars’da dâhildir.
Amerika bu çalışmalarını ta 1970’lerde başlatmıştır.
Kuran-ı Kerimi inceleyen Amerika
bilim adamlarının incelemeleri sonucunda “Allah’ın
c.c Dünya da ki medeniyetleri her yok edişinde yani kıyametleri sonunda hayatı
yine Mezopotamya dediğimiz Afganistan’dan başlayan ve ülkemizde Ağrı koridoruna
kadar olan bölgede başlattığını.” İdrak etmişler, politikalarını bu minval
üzerinde şekillendirmişlerdir. Bunca çıkarılan savaşlar, kardeş kardeşe düşman
ilan edilip, topraklarımıza göz diken bu mikrop ülkelerin çıkardıkları ticari
savaşlarla bölge üzerinde söz sahibi olma girişimlerinin aslında özü budur.
Amerika kendisini “Dünya’nın jandarması” gibi kabul görse
de gerçek böyle değildir. Her ne kadar körfez savaşlarını çıkarıp Dünya’nın en
büyük devi benim dese de, sömürgeci emperyalist düşleri artık hızla Dünya da
trend kaybetmektedir. Yani demem odur ki tüm Trump’un yaptığı hamleler bir süre
önce yazdığım “Ülkelerde ölür” yazımda
belirttiğim gibi “A.B.D ölmek üzeredir” Bir devin çöküşü - ölüşünün can
çekişmelerinden başka bir şey değildir.
Günümüzde kıran kırana bir Ortadoğu,
Orta Asya ekonomik ve ticari savaşları çok hız kazanacaktır. Akıllı politikalar
üretene tıpkı “FİİLERİN TEPİŞMESİ SONUCU
ARADA KALIP EZİLMEKTEN KURTULUP, POLİTİKALARINI ÇOK İYİ UYGULAMALIDIR.” Yoksa
bu savaşlarda ayakta başka türlü kalmanız mümkün değildir.
Sevgili dostlar uzun bir yazım oldu.
Ancak bu konu öyle çetrefilli ki konuyu tam kapsamlı öğrenmek açısından ancak
bu kadar kısa özetleyerek anlatabildim. Yazılarımın uzunluğundan yakınanız
olabilir ama “şu değişen Dünya’da
hayatta kalmanın kodlarını ancak bu şekilde kısaltıp sizlere özetleyebiliyorum.
“
Bir sonra ki yazımda bu konuya yine
değineceğim.
Sizlerle tekrar birlikte olmak
dileğimle
Saygılar…
Mustafa Kemal Bektaş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder