TOPLUMUMUZUN
PSİKOLOJİSİ BOZUK BİLESİNİZ!
Bu gün bir psikolog arkadaşımla uzun boylu sohbet ettik.
Aslında iyi de oldu. Fikir alışverişinde bulundum. Son zamanlarda etrafımda o
kadar garip hadiseler cereyan ediyor ki! Bunlara bir anlam veremiyordum bu
sayede görüş açım değişti. Şu bir gerçek ki aslında sağlıklı da olsak bir
psikologla yıl içinde bir kez de olsa terapi yapmak gerek. İnsanlar illaki
sinir şartelleri atıp off durumuna geçince psikologa gitmemeli o duruma
gelmeden bir terapi alsalar hayat daha güzel yaşanır diye düşünüyorum.
Konuya psikologla başladım. Galiba sizlerde sadede gel
Mustafa Kemal Bektaş diye söylediğinizi duyar gibiyim.:
Efendim bir kez daha öğrendim ki bizim toplumumuzun bam
tellerinde biraz arıza var. Ufacık bir konuyu birebir konuşamıyoruz. Anında
kavga hazır. Neden bu hale geldik? Bu soruyu psikolog arkadaşıma sorduğumda
birinci sebebin ekonomik koşulların nefes aldırtmayacak şekilde artması, diğeri
de aile içi çatışmalar ve muhtelif baskılar sebebiyle trenin raydan çıktığı ya
da çıkmak üzere olduğunu söyledi.
Bir haber okudum irkildim. Konya'nın Ilgın ilçesinde
vatandaşın birisi iddiaya göre gürültü yaptığı gerekçesiyle, komşusunun
çiftliğindeki eşeği, av tüfeğiyle vurarak yaralıyor! Haber nasıl? Yahu bu eşek
zaten illaki gürültü yapacak. o kadar mı tahammülsüz olduk anlamıyorum!
Ankara
Polatlı’da kaybolan 8 yaşındaki Eylül’ün cansız bedeni, köye bir km uzaklıkta
yeni dikilmiş elektrik direğinin dibinde gömülü halde bulundu. Türkiye'nin
kanını donduran vahşi cinayetle ilgili detaylar da dehşete düşürdü. Eylül’ün
boğularak öldürüldüğü, vücudunda kesici ve delici alet tarafından bırakılan
izlere rastlandığı öğrenildi. Tutuklu Uğur K.’nın cinayeti intikam duygusuyla
işlemiş olabileceği üzerinde duruluyor. Ayrıca zanlının pedofil eğilimi
gösterdiğine ilişkin bulgulara ulaşıldı. Bu adamı assan ne olacak. Bunun
gibi kaç hasta var. Bunları toplayıp Ruh Sağlığı hastanelerinde tedavi
uygulanmalı, kontrolde tutulmalı, halkın içine salınmamalı.
Ve yine Ağrı'nın Bezirhane köyünde ortalıklardan
kaybolan ve bir daha kendisinden haber alınamayan kayıp çocuk Leyla ile ilgili
çelişkili haberler gelmeye devam ediyor.
Bu kaçıncı dostlar insan çocuğunu sokaklara
kontrolsüzce salınır mı? Televizyonda kısa bir video filmini izledim çocuk
kafasına göre yolda ilerliyor vatandaş da kamera ile videosunu çekiyor. Sonuç?
Çocuk kayıp.
Sizin anlayacağınız akıl sağlığı yerinde olmayanlar
etrafta kol geziyor herkes tedbirini alsın.
Elazığ’da bulunan Mezre Ortaokulu’nda müdür olarak
görev yapan Hayri Uğur, sosyal medyada ağza alınmayacak hakaretler yağdırıyor.
Tepki görünce de "tehditleriniz vız gelir tırıs gider" diye yanıt
veriyor. Okul Müdürü Uğur, "Hesap vakti yaklaşıyor" diye tehdit
ederek pazartesiyi işaret ediyor! Elazığ’da bulunan Mezre Ortaokulu’nda müdür
olarak görev yapan Hayri Uğur sosyal medya hesabı
Twitter'dan Atatürk 'e hakaret edip. “Tek Millet Tek Devlet
Tek Bayrak Tek Vatan“ yazan H.U. Atatürk’le ilgili bir paylaşıma,
" Atatürk bir sıradan askerdi. İmanlı, ihlaslı, abdestli,
namazlı olan TSK’sı kurtardı bu milleti. Her ilde pavyon garılarıyla yatan
Atatürk kurtarmadı bunu bilin" diyerek yanıt veriyor.
“Tek Millet Tek Devlet Tek Bayrak Tek Vatan“ eyvallah. Ama şimdi bu müdüre ne diyelim! “Müdürüm
senin derdin ne? Şimdi pazartesi geçti ne yapacaksın Atatürk’ü sevenleri
öldürecek misin? Elbette tek başına Atatürk kurtarmadı. O bir milli liderdi.
Liderlik yaptı orduyu iyi kanalize etti zaferler geldi. İstanbul’u Fatih Sultan
Mehmet tek başına mı aldı? O’da liderdi,
Yavuz’da liderdi. Her ilde pavyon garılarıyla yattığını nereden biliyorsun
Ahlakım aslında söylemeye müsait değil ama demekte istemiyorum beni mecbur bırakıyorsun.
Buraya utanarak yazıyorum. "Şeyini sen mi tuttun müdürüm?"Padişahlarımızın
da bir sürü hanımı olan ayrıca cariye ordusu olan padişahlarımız vardı. Ayrıca
Padişahımız olup deli lakaplı İbrahim padişahımızda vardı. Fatih sultan
Mehmet’i Yavuz Sultan selim’i öne çıkarılıyor da deli olan padişahımıza neden
sahip çıkılmıyor? Kaç tane padişah içki içiyordu. Bir tanesi sarhoşken öldü.
İktidar uğruna kaç tane padişah çocuklarını katlettirdi! Bu soruları da sordun mu?
Bunları karıştırmak toplumu kutuplaştırmak senin eline ne geçirecek müdürüm!” Toplumu
geren, toplumu suça iten, toplumu kutuplaştırmaya çalışan bu müdürümüz hakkında
gerekli işlemi yapacak savcımız yok mudur? Buradan suç duyurusunda bulunuyorum.
Ben bir ülkücüyüm aynı zamanda Gazi Mustafa Kemal
ATATÜRK’ü milli lider olarak seven birisiyim. Aynı zamanda Bilge KAĞAN’ dan,
Alparslan dahil olmak üzere Padişahları ayırt etmeden Osmanlı
İmparatorluğundaki padişahları da severim. Ne kadar hatalı olursa olsunlar.
Allah c.c Hazretleri bile kıyamette hesap soracak iken bu müdür kim oluyor ki
ölmüş insanın arkasından gıybet yapıyor.
Neyse bu konuyu burada noktalayıp başka konuyu
açacağım:
Sevgili
dostlar benim köşemde yazdığım yazılarımda bir anormallik var mı? Varsa
söyleyin. Ben yazılarımda taraf tutmadan ülkücü de olsam yeri geldim mi
ülkücülerinde varsa bir şeyi onu da yazmaktan çekinmem. Beni tanıyanlar tanır.
Ne zaman facebook’tan yazılarımı paylaşsam koşturarak facebook’a beni şikayet
edip yayın yasağı koydururlar! Yapın kardeşim sorun yok.
Biliyorsunuz
üç tane haber sitesinde köşe yazmaktaydım. Yazdığım konuları biliyorsunuz az
çok ekonomiden tutun güncel ne varsa belgeleriyle kaynaklarıyla yazarım. Her
gün tüm basını takip ettiğim gibi yazılarıma kaynak bulmak amacıyla yüzlerce
sayfa kitabı karıştırır okurum. Buna rağmen seçim zamanında yazdığım haber
sitesinin bir tanesi “gelen baskılara
dayanamadık” deyip sorgusuz sualsiz köşemi ve yazılarımı siliverdi. Saygı
nerede? “Seçimden sonra size yazı tekrar
yazdıracağız falan filan!...”
Sizlerden
her gün güncel konular, makaleler yağmur gibi yağıyor. Konu bol. Ne istersen
yaz. Ama ben kaynağa dayandırmadığımı yazmam. Önüme önce Anayasamızı sonra Türk
Ceza kanununu ve basın kanunu koyar Allah’ın huzurunda hesap verecek olarak
kendimi görür yazarım. Yazılarımdan rahatsız olan varsa okumasın efendim.
Psikolog
arkadaşıma soruyorum “neden çetrefilli
konular hep bana gönderiliyor, Köşe yazımda yazmam isteniyor?” Arkadaşımın
bana cevabı sana “yayınlayacağından
güvendikleri için, seni kendi dünyasında gördükleri için sana gönderiyor”
dedi. Ne diyeyim ben herkese teşekkür ederim o güveni sağladığım içinde
mutluyum.
İnsanlarımızda
değişti efendim. Facebook’a kayıtlı iken yazdıklarımdan rahatsız olsa gerek
baktım ki arkadaşlıktan silivermiş. Silsin ne yapayım zorlamı arkadaş, dost
olacağız.
Telefonla
arıyorsunuz müsait değilim döneceğim diyor üç gün beklesen dönmüyor! Ne olursa
olsun her konuda ciddiyet gerek değil mi? Her şey garip vesselam.
Yine
yıkılan Veteriner Tarım Meslek Lisesi ile ilgili yüksek yargılar kararını
vermiş bakıyoruz Tekkeköy’de okulun arkasındaki ufak araziye okul yapımını
habersiz planlıyorlar. Kamu arazilerini kamulaştırırken o araziye eşdeğer bir
arazi gösterilmesi gerekiyor. Kaç yıldır eşdeğer arazi gösterilmemiş sonra bu
arazi Belediyeye ait olmadığı gibi, bu arazi Maliye Bakanlığına ait olup okul
yapılması amacıyla Milli eğitim Bakanlığına tahsis edilmiştir. Danıştay 8.
Dairesi, Bölge İdare Mahkemesi, İdare Mahkemesi Okul Aile Birliğini haklı görüp
okul yapılmasına hükmetmişken bakıyorsunuz Tekkeköy’de arazi planlanıp okul
yapımı için kolları sıvayanlar var.
Veteriner
Araştırma Enstitüsünde eğitim alması gereken öğrenciler şehrin 30 km. dışına
birde Tekkeköy’den de dışarı’da iki araç değiştirilerek gidilen bir yere
yapılmaya o araziyi ele geçirip ranta dönüştürülmesine çanak tutuyorlar. Niçin!
Tekkeköy’de oturdukları için Atakum’a gelmemek için. Yargı kararları ne olacak
onu düşünen yok! Emsal arazi gösterildi mi? Onu da düşünen yok. Maliye
Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı suç duyurursunda bulundu onu da takan yok! Bu
okul ile ilgili öğrenciler Avrupa’da da ödül alan akıllı okul projesi var. Onu
o bölgeye uygulanması için Milli eğitim Müdürümüzde projeyi benimsedi. Onu da
takan yok! Herkes kendi menfaatine göre bir yol tutmuş gidiyor. Umurunda mı
yargı varmış yokmuş?
O
zaman bende kalkıp gidip “Cumhurbaşkanımızın
külliyesinin önüne bir dükkân yapayım mahkeme çık derse temizler çıkarım.”
Ya da “Batı parkta yer çevirip doğal
sebze üretirim halkımızdan gelen giden yesin. Mahkeme çık derse temizler
çıkarız” olmaz mı?
Sonra
yüze yakın molozu kamyonlarla oraya döktürmek, ağaçları kurumakla kaderine
bırakılmak, Büyükşehrimize yakışıyor mu? Halkına kindar hareket etmek ise neyin
nesi? Bunlar hoş şeyler mi?
Bu
okuldan mezun olup, “o araziyi size
yedirmezler” diyor çok değerli arkadaşımızın biri! Makamınız yüksek olup kendinizi farklı
görebilirsiniz de “biz kimiz ki size
yedirmezler” diyor anlamadım! O arazide bizim cebimize giren, çıkan var mı?
O araziye villamı yapacağız? Yanı başında özel okullar varken bu okul mu oraya
yakışmıyor? Sayın Samsun Valimiz “İlk
adım’da, Canik’te Atakumda okul için arasa bulamıyoruz tekli eğitim sistemine
dönüş yapmamız için derslik açığımız var” derken Büyükşehrimizde “kent park yapacağım” diyor. Bu ne
tezatlık şimdi? Sayın Belediye Başkanımızdan yenisi de dâhil kaç kez randevu
istedik cevap bile vermediler. “Biz halk
değimliyiz”. Bir araya gelip konuşur bunu kökünden çözebiliriz. “Biz düşman değiliz ki bu ülkenin vatandaşıyız.
Ne uzatıp duruyoruz anlamadım!”
Konu
uzadı bir psikologdan başladık konu ta nerelere geldi. Şu bir gerçek ki
hakikaten toplum olarak psikolojimiz iyice bozulmuş durumda. Siz siz olun
tartışırken karşınızda ki kişinin ruh haline dikkate alın. Sohbetlerinizde
Peygamber s.a.v efendimizin yaptığı gibi “Karşınızdaki
kişinin kültür ve eğitim seviyesine göre konuşun”
Saygılarımla
Mustafa Kemal BEKTAŞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder