1 Temmuz 2018 Pazar

TOPLUMUMUZ İYİ DEĞİL. TOPLUMUMUZUN PSİKOLOJİSİ BOZUK BİLESİNİZ !

TOPLUMUMUZUN PSİKOLOJİSİ BOZUK BİLESİNİZ!

Bu gün bir psikolog arkadaşımla uzun boylu sohbet ettik. Aslında iyi de oldu. Fikir alışverişinde bulundum. Son zamanlarda etrafımda o kadar garip hadiseler cereyan ediyor ki! Bunlara bir anlam veremiyordum bu sayede görüş açım değişti. Şu bir gerçek ki aslında sağlıklı da olsak bir psikologla yıl içinde bir kez de olsa terapi yapmak gerek. İnsanlar illaki sinir şartelleri atıp off durumuna geçince psikologa gitmemeli o duruma gelmeden bir terapi alsalar hayat daha güzel yaşanır diye düşünüyorum.
Konuya psikologla başladım. Galiba sizlerde sadede gel Mustafa Kemal Bektaş diye söylediğinizi duyar gibiyim.:
Efendim bir kez daha öğrendim ki bizim toplumumuzun bam tellerinde biraz arıza var. Ufacık bir konuyu birebir konuşamıyoruz. Anında kavga hazır. Neden bu hale geldik? Bu soruyu psikolog arkadaşıma sorduğumda birinci sebebin ekonomik koşulların nefes aldırtmayacak şekilde artması, diğeri de aile içi çatışmalar ve muhtelif baskılar sebebiyle trenin raydan çıktığı ya da çıkmak üzere olduğunu söyledi.
Bir haber okudum irkildim. Konya'nın Ilgın ilçesinde vatandaşın birisi iddiaya göre gürültü yaptığı gerekçesiyle, komşusunun çiftliğindeki eşeği, av tüfeğiyle vurarak yaralıyor! Haber nasıl? Yahu bu eşek zaten illaki gürültü yapacak. o kadar mı tahammülsüz olduk anlamıyorum!
Ankara Polatlı’da kaybolan 8 yaşındaki Eylül’ün cansız bedeni, köye bir km uzaklıkta yeni dikilmiş elektrik direğinin dibinde gömülü halde bulundu. Türkiye'nin kanını donduran vahşi cinayetle ilgili detaylar da dehşete düşürdü. Eylül’ün boğularak öldürüldüğü, vücudunda kesici ve delici alet tarafından bırakılan izlere rastlandığı öğrenildi. Tutuklu Uğur K.’nın cinayeti intikam duygusuyla işlemiş olabileceği üzerinde duruluyor. Ayrıca zanlının pedofil eğilimi gösterdiğine ilişkin bulgulara ulaşıldı. Bu adamı assan ne olacak. Bunun gibi kaç hasta var. Bunları toplayıp Ruh Sağlığı hastanelerinde tedavi uygulanmalı, kontrolde tutulmalı, halkın içine salınmamalı.

Ve yine Ağrı'nın Bezirhane köyünde ortalıklardan kaybolan ve bir daha kendisinden haber alınamayan kayıp çocuk Leyla ile ilgili çelişkili haberler gelmeye devam ediyor. 

Bu kaçıncı dostlar insan çocuğunu sokaklara kontrolsüzce salınır mı? Televizyonda kısa bir video filmini izledim çocuk kafasına göre yolda ilerliyor vatandaş da kamera ile videosunu çekiyor. Sonuç? Çocuk kayıp.

Sizin anlayacağınız akıl sağlığı yerinde olmayanlar etrafta kol geziyor herkes tedbirini alsın.

Elazığ’da bulunan Mezre Ortaokulu’nda müdür olarak görev yapan Hayri Uğur, sosyal medyada ağza alınmayacak hakaretler yağdırıyor. Tepki görünce de "tehditleriniz vız gelir tırıs gider" diye yanıt veriyor. Okul Müdürü Uğur, "Hesap vakti yaklaşıyor" diye tehdit ederek pazartesiyi işaret ediyor! Elazığ’da bulunan Mezre Ortaokulu’nda müdür olarak görev yapan Hayri Uğur sosyal medya hesabı Twitter'dan Atatürk 'e hakaret edip. “Tek Millet Tek Devlet Tek Bayrak Tek Vatan“ yazan H.U. Atatürk’le ilgili bir paylaşıma, " Atatürk bir sıradan askerdi. İmanlı, ihlaslı, abdestli, namazlı olan TSK’sı kurtardı bu milleti. Her ilde pavyon garılarıyla yatan Atatürk kurtarmadı bunu bilin" diyerek yanıt veriyor.

“Tek Millet Tek Devlet Tek Bayrak Tek Vatan“  eyvallah. Ama şimdi bu müdüre ne diyelim! “Müdürüm senin derdin ne? Şimdi pazartesi geçti ne yapacaksın Atatürk’ü sevenleri öldürecek misin? Elbette tek başına Atatürk kurtarmadı. O bir milli liderdi. Liderlik yaptı orduyu iyi kanalize etti zaferler geldi. İstanbul’u Fatih Sultan Mehmet tek başına mı aldı? O’da  liderdi, Yavuz’da liderdi. Her ilde pavyon garılarıyla yattığını nereden biliyorsun Ahlakım aslında söylemeye müsait değil ama demekte istemiyorum beni mecbur bırakıyorsun. Buraya utanarak yazıyorum.  "Şeyini sen mi tuttun müdürüm?"Padişahlarımızın da bir sürü hanımı olan ayrıca cariye ordusu olan padişahlarımız vardı. Ayrıca Padişahımız olup deli lakaplı İbrahim padişahımızda vardı. Fatih sultan Mehmet’i Yavuz Sultan selim’i öne çıkarılıyor da deli olan padişahımıza neden sahip çıkılmıyor? Kaç tane padişah içki içiyordu. Bir tanesi sarhoşken öldü. İktidar uğruna kaç tane padişah çocuklarını katlettirdi! Bu soruları da sordun mu? Bunları karıştırmak toplumu kutuplaştırmak senin eline ne geçirecek müdürüm!” Toplumu geren, toplumu suça iten, toplumu kutuplaştırmaya çalışan bu müdürümüz hakkında gerekli işlemi yapacak savcımız yok mudur? Buradan suç duyurusunda bulunuyorum.

Ben bir ülkücüyüm aynı zamanda Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ü milli lider olarak seven birisiyim. Aynı zamanda Bilge KAĞAN’ dan, Alparslan dahil olmak üzere Padişahları ayırt etmeden Osmanlı İmparatorluğundaki padişahları da severim. Ne kadar hatalı olursa olsunlar. Allah c.c Hazretleri bile kıyamette hesap soracak iken bu müdür kim oluyor ki ölmüş insanın arkasından gıybet yapıyor.

Neyse bu konuyu burada noktalayıp başka konuyu açacağım:

Sevgili dostlar benim köşemde yazdığım yazılarımda bir anormallik var mı? Varsa söyleyin. Ben yazılarımda taraf tutmadan ülkücü de olsam yeri geldim mi ülkücülerinde varsa bir şeyi onu da yazmaktan çekinmem. Beni tanıyanlar tanır. Ne zaman facebook’tan yazılarımı paylaşsam koşturarak facebook’a beni şikayet edip yayın yasağı koydururlar! Yapın kardeşim sorun yok.
Biliyorsunuz üç tane haber sitesinde köşe yazmaktaydım. Yazdığım konuları biliyorsunuz az çok ekonomiden tutun güncel ne varsa belgeleriyle kaynaklarıyla yazarım. Her gün tüm basını takip ettiğim gibi yazılarıma kaynak bulmak amacıyla yüzlerce sayfa kitabı karıştırır okurum. Buna rağmen seçim zamanında yazdığım haber sitesinin bir tanesi “gelen baskılara dayanamadık” deyip sorgusuz sualsiz köşemi ve yazılarımı siliverdi. Saygı nerede? “Seçimden sonra size yazı tekrar yazdıracağız falan filan!...”
Sizlerden her gün güncel konular, makaleler yağmur gibi yağıyor. Konu bol. Ne istersen yaz. Ama ben kaynağa dayandırmadığımı yazmam. Önüme önce Anayasamızı sonra Türk Ceza kanununu ve basın kanunu koyar Allah’ın huzurunda hesap verecek olarak kendimi görür yazarım. Yazılarımdan rahatsız olan varsa okumasın efendim.
Psikolog arkadaşıma soruyorum “neden çetrefilli konular hep bana gönderiliyor, Köşe yazımda yazmam isteniyor?” Arkadaşımın bana cevabı sana “yayınlayacağından güvendikleri için, seni kendi dünyasında gördükleri için sana gönderiyor” dedi. Ne diyeyim ben herkese teşekkür ederim o güveni sağladığım içinde mutluyum.
İnsanlarımızda değişti efendim. Facebook’a kayıtlı iken yazdıklarımdan rahatsız olsa gerek baktım ki arkadaşlıktan silivermiş. Silsin ne yapayım zorlamı arkadaş, dost olacağız.
Telefonla arıyorsunuz müsait değilim döneceğim diyor üç gün beklesen dönmüyor! Ne olursa olsun her konuda ciddiyet gerek değil mi? Her şey garip vesselam.
Yine yıkılan Veteriner Tarım Meslek Lisesi ile ilgili yüksek yargılar kararını vermiş bakıyoruz Tekkeköy’de okulun arkasındaki ufak araziye okul yapımını habersiz planlıyorlar. Kamu arazilerini kamulaştırırken o araziye eşdeğer bir arazi gösterilmesi gerekiyor. Kaç yıldır eşdeğer arazi gösterilmemiş sonra bu arazi Belediyeye ait olmadığı gibi, bu arazi Maliye Bakanlığına ait olup okul yapılması amacıyla Milli eğitim Bakanlığına tahsis edilmiştir. Danıştay 8. Dairesi, Bölge İdare Mahkemesi, İdare Mahkemesi Okul Aile Birliğini haklı görüp okul yapılmasına hükmetmişken bakıyorsunuz Tekkeköy’de arazi planlanıp okul yapımı için kolları sıvayanlar var.
Veteriner Araştırma Enstitüsünde eğitim alması gereken öğrenciler şehrin 30 km. dışına birde Tekkeköy’den de dışarı’da iki araç değiştirilerek gidilen bir yere yapılmaya o araziyi ele geçirip ranta dönüştürülmesine çanak tutuyorlar. Niçin! Tekkeköy’de oturdukları için Atakum’a gelmemek için. Yargı kararları ne olacak onu düşünen yok! Emsal arazi gösterildi mi? Onu da düşünen yok. Maliye Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı suç duyurursunda bulundu onu da takan yok! Bu okul ile ilgili öğrenciler Avrupa’da da ödül alan akıllı okul projesi var. Onu o bölgeye uygulanması için Milli eğitim Müdürümüzde projeyi benimsedi. Onu da takan yok! Herkes kendi menfaatine göre bir yol tutmuş gidiyor. Umurunda mı yargı varmış yokmuş?
O zaman bende kalkıp gidip “Cumhurbaşkanımızın külliyesinin önüne bir dükkân yapayım mahkeme çık derse temizler çıkarım.” Ya da “Batı parkta yer çevirip doğal sebze üretirim halkımızdan gelen giden yesin. Mahkeme çık derse temizler çıkarız” olmaz mı?
Sonra yüze yakın molozu kamyonlarla oraya döktürmek, ağaçları kurumakla kaderine bırakılmak, Büyükşehrimize yakışıyor mu? Halkına kindar hareket etmek ise neyin nesi? Bunlar hoş şeyler mi?
Bu okuldan mezun olup, “o araziyi size yedirmezler” diyor çok değerli arkadaşımızın biri!  Makamınız yüksek olup kendinizi farklı görebilirsiniz de “biz kimiz ki size yedirmezler” diyor anlamadım! O arazide bizim cebimize giren, çıkan var mı? O araziye villamı yapacağız? Yanı başında özel okullar varken bu okul mu oraya yakışmıyor? Sayın Samsun Valimiz “İlk adım’da, Canik’te Atakumda okul için arasa bulamıyoruz tekli eğitim sistemine dönüş yapmamız için derslik açığımız var” derken Büyükşehrimizde “kent park yapacağım” diyor. Bu ne tezatlık şimdi? Sayın Belediye Başkanımızdan yenisi de dâhil kaç kez randevu istedik cevap bile vermediler. “Biz halk değimliyiz”. Bir araya gelip konuşur bunu kökünden çözebiliriz. “Biz düşman değiliz ki bu ülkenin vatandaşıyız. Ne uzatıp duruyoruz anlamadım!”
Konu uzadı bir psikologdan başladık konu ta nerelere geldi. Şu bir gerçek ki hakikaten toplum olarak psikolojimiz iyice bozulmuş durumda. Siz siz olun tartışırken karşınızda ki kişinin ruh haline dikkate alın. Sohbetlerinizde Peygamber s.a.v efendimizin yaptığı gibi “Karşınızdaki kişinin kültür ve eğitim seviyesine göre konuşun”

Saygılarımla


Mustafa Kemal BEKTAŞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder