ULUSAL İSTİKLAL MARŞIMIZ SİZİN
NEYİNİZE BATTTI?
27’nci dönem milletvekili seçilen adaylardan HDP Eş Genel Başkanları yemin
töreni öncesi TBMM'de İstiklal Marşı okunurken salona girmemişler. Gerçi
İçeride de olsalar bu saygısızlığı muhtelif yerlerde yaptılar. Onunla
kalmadılar şanlı bayrağımıza da uzandılar.
İstiklal Marşını hazmedemeyen, bu anlı şanlı bayrağımızı kabullenemeyenlerin
bu zihniyetlerin Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde yeri yoktur.
Şu kahramanlara bir göz atın ve ne
için savaşmışlar ve ne için can vermişler. Bakalım ibret alacak mısınız?
Nene Hatun: 93 harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus
savaşında Erzurum savunmasının kahramanlarındandır. Kurtuluş savaşında Kara
Fatma diye bilinen Erzurumlu Fatma Seher Hanımın yaptığı kahramanlık hala
dillere destandır. 1888’de Erzurum’da doğan, Subay Dervişlerden Binbaşı
Ahmet Bey ile evlendiğinde Balkan Savaşı’na katıldı, askerlik hayatını eşi ile
birlikte paylaştı
Halide Çavuş: Kurtuluş Savaşı'nda cephelerde
savaşan ve o yıllarında Anadolu Ajansı'nın kurulmasında rol alarak gazetecilik
de yapan Halide Onbaşımız (Halide Edip Adıvar 1884-1964)
Nezahat Onbaşı: Babası Albay Hafız Halit Bey,
komutasındaki 70. alayla birlikte Geyve Savaşı, Konya İsyanı, Birinci
ve İkinci İnönü Savaşları ile Sakarya ve Gediz Muharebelerinde yer almış ve gösterdiği kahramanlıklarla savaşan
bir kadınımızdı. (Nezahat Baysel Ö. 24 Eylül 1994)
Şerife Bacı: Kurtuluş Savaşı'nda yaşlı kadın ve
erkekler ile birlikte İnebolu'da bulunan cephaneleri Ankara'ya götürülmesinde çocuğu ve kağnısıyla yer alırken kış şartları
nedeniyle Aralık 1921'de donarak ölen Şerife bacımız. (Ö. 1921)
Halime Çavuş: Kastamonu’da doğan, anne-babasının “kızım gitme” şeklinde yalvarışlarını dinlemeden milli mücadeleye
katılan Halime Çavuş, uzun yıllar “Halim Çavuş” zannedildi. Kurtuluş
Savaşı’na giderken erkek kılığına girdi, erkek gibi tıraş oldu, saçını kazıttı
ve kimseye kadın olduğunu söylemeden Türk askerinin arasına karıştı. Mühimmat
taşımada birçok görev yaptı. Düşmanın açtığı ateş sonucu bir ayağı sakat kaldı.
Hafız Selman İzbeli: Kurtuluş
Savaşı öncesi ve sonrasında Kastamonu’daki kadınları toplamış, asker için
çorap, fanila ördürüp cepheye gönderdi.
Gördesli Makbule: Koca yayla/Akhisar ‘lı olan bu
kadınımız, milli mücadelemizde daha bir yıllık evli iken eşinin yanında Milli
Mücadele'ye katılmıştır. 15 Mayıs 1919 tarihinde Yunan ordusunun İzmir'i işgaliyle Batı Anadolu'yu işgale başlaması
sonucu 7 Kasım 1921'de kocası Halil Efe ile Türk çetelerine katıldı. Yunan
kuvvetleriyle çıkan çatışmalarda bulundu. Koca yayla baskınında geri
çekilen silah arkadaşlarına cesaret vermek için hızla öne atılınca başından
vurularak şehit olmuştur.
Çete Emir Ayşe: Yunan askeri Aydın’a doğru geldiğinde iki arkadaşı ile birlikte
Menderes’in diğer tarafına geçmeye çalışan Emir Ayşe, arkadaşlarının kayıktan
düşüp boğulması sonucunda geri dönmüş ve Çanakkale’de ölen kocasından kalan tek
hatıra elmas küpelerini bozdurup kendine bir tüfek almış, dağa çıkmış ve Yörük
Ali Efe’ye katıldı. Aydın’ın kurtuluşu olan 7 Eylül tarihine kadar Yunanlarla
savaşmış, savaş sonrasında başarılı olanlara Atatürk İstasyon Meydanı’nda
Çete Emir Ayşe’nin de aralarında bulunduğu kahramanlara İstiklal Madalyası
takmıştı. “Savaştım Yunana karşı, elimde
kalan en değerli şey Atatürk’ün göğsüme taktığı İstiklal Madalyası'dır” demiştir.
Tayyar Rahmiye: 1920 yılında Türkler ile Fransızlar
arasında yapılan Kurtuluş Savaşına katılmış, savaştaki görevi keşif ve cephe
gerisinde kundakçılık yapmaktı ve bu görevlerini birçok kahramanlıkla
gerçekleştirdi. Daha sonra kendi de savaşta çarpışmalara katıldı. 1920’de
Fransızlara karşı harekete geçildiği sırada Türk askerlerinde yorgunluk ve
korku sebepleriyle bir duraksama olunca, “Ben
kadın olduğum halde ayakta duruyorum da, siz erkek olarak yerlerde sürünmekten
utanmıyor musunuz?” demiş ve askerlerin toparlanmasını sağlamıştır. Aynı
muharebede ateş hattında kalan iki arkadaşını korumak için ileriye atıldığında şehit oldu
Seyit Onbaşı: 18 Mart 1915’de Müttefik donanması Çanakkale Boğazı’nı geçmek için
saldırıya geçtiği sırada Seyit onbaşı Rumeli Mecidiye Tablası’nda görevliydi.
Çatışma sırasında Fransız savaş gemisi Bouvet vurularak hareketsiz kalıp
batmaya başladı. Gemi mürettebatını kurtarmak için yardımına koşan İngiliz
Ocean ve Fransız Irresistible gemileri geldi. Ancak çatışma sırasında Seyit
Ali’nin görevli olduğu topun vinci arızalanınca bunun üzerine Seyit Ali 257 kg ağırlığındaki
top mermilerini sırtlayarak top kundağına yerleştirdi. Seyit Ali, üçüncü
atışında İngiliz gemisi Ocean’a isabet sağladı ve batırdı.
Şahin bey: Antep’te doğana Şahin beyin asıl adı Mehmet Sait’tir. Şahan Bey olarak da
bilinir. Rüştiyeden ayrılıp er olarak Yemen Cephesi’ne gitti. Alayını, mahsur
kaldığı Aynel cebel Kalesi’nden kurtardığı için teğmen yapıldı. Fransızlar
Antep’i işgal edince, Kilis Kuva-yı Milliye Komutanı olarak işgal kuvvetleriyle
çarpıştı. Uzun süre, Fransızların Antep’e destek kuvvet göndermesine engel
oldu. Bostancı sırtlarında Fransızları Antep’e sokmamak için kahramanca
savaşırken şehit düştü. (1877-1920)
Sütçü İmam: Maraşlı olup asıl adı Ali, lakabı
Hacı imam’dır.Uzunoluk Mescidinde imamlık yaparken aynı zamanda süt de
sattığından “Sütçü imam” olarak da bilinir. İşgalci Fransız kuvvetleri
içindeki Ermeni askerlerin Müslüman kadınlara sarkıntılık etmesi üzerine çıkan
olaylarda, bir Fransız askerini öldürüp şehrin dışına çıkarak Maraş’ta
bağımsızlık mücadelesini başlattı. (1884-1922)
Okudunuz Bu ceddimizden kadınlarımız, erkeklerimiz bu vatanın her santimini
kahramanlıklarla savundular. Kimisi şehit oldu kimisi gazi oldu. Sakat
ayaklarla, sakat vücutlarla yine savunmaya ve mücadeleye devam ettiler. Sizde
azıcık sıkılma varsa bu insanlardan ders alırdınız. Bak oraya Gazi Mustafa
Kemal ATATÜRK’ü, Kazım Karabekir’i, Mareşal Fevzi ÇAKMAK’ı ve daha birçok
kahramanları bile yazmadım!
Sanıyorsunuz ki size bir dünya vadeden o mikrop ülkeler sizi bu coğrafyada,
bu topraklarda yaşatacaklar. Onların derdi böl, parçala yut. Günün birinde
işiniz bittiğinde, sizden alacaklarını aldıklarında bir duvar kenarında, ya da
dağda bir ağaç dibinde bir mağara kurşuna dizecekler. Sizi bu Dünya’da, bu
topraklarda yaşatacaklarını mı sanıyorsunuz. Siz neyin hesabını yapıyorsunuz?
Kız aldık kız verdik. Milli mücadeleyi birlikte yaptık! İstediğiniz kadar
çocuk yaptınız kimse karışmadı. İstediğiniz yere seyahat ettiniz kimse
karışmadı. İçinizden milletvekili, bakan başbakan hatta cumhurbaşkanı da oldu.
80 milyon insanın hatırası, kurtuluş savaşı mücadelesi veren yiğit erkek ve
kadınlarımızın hatırası olan istiklal marşına, bayrağına saygısızlık yapıldığı
anda orada KAL, çizmeyi aşma deriz! Size yakışan istifa etmektir. Siz bu mikrop
ülkelerin maşasısınız. Olmayan bir TÜRK KÜRT ayrımın ile bizi bölmeye
çalışıyorlar. Bu oyun yüzünden binlerce vatan evladımızı, kundakta ki
bebeklerimizi bile kaybettik.
İstiklal Marşını hazmedemeyen, bu anlı şanlı bayrağımızı kabullenemeyen bu
zihniyetlerin TBMM de yeri yoktur.
Askerlerinde yorgunluk ve korku sebepleriyle bir duraksama olunca, “Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum
da, siz erkek olarak yerlerde sürünmekten utanmıyor musunuz?” diyen Tayyar
Rahmiye’nin kılı kadar olamazsınız.
Sizin neyin eş bakanısınız? Hangi kafanın eş başkanısınız? Siz neyin
başı-başkanısınız? Siz dilim varmıyor seviyenize inmekle istemiyorum ama beni
zorluyorsunuz bunu demeye! Siz eşeğin şeyi bile olamazsınız! Bu kafa ile o
mikrop ülkelerin ancak kuklası olur, tarihin çöplüğünde bir tarafta atılı
kalırsınız!
Kurtuluş savaşında cephaneyi cepheye bebeği ile götürürken donarak ölen
Şerife Bacının bu resmide size kapak olsun!! Sizlere şahsım adına hakkımı helal
etmiyorum.
Size atamız Bilge KAĞAN’ın
sözü ile cevap veriyorum:
"Ey Türk; üstte gök çökmedikçe,
altta yer delinmedikçe,
senin ilini ve töreni kim bozabilir.
Titre ve kendine dön."
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE !
Bu gök çökmedikçe, yer delinmedikçe sizin gibi
işbirlikçiler ve bu mikrop ülkeler bu toprakların bir karışını parçalamaya
güçleri yetmeyecektir. Kürt kardeşlerimizle de asla aramızı açamayacaksınız!
Buna asla da müsaade etmeyiz.
Saygılarımla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder