KUR'AN-I KERİM’den mesajlar
YAZAN MUSTAFA KEMAL BEKTAŞ
DÜNYAYA MEYLETMEYİN. dünya hayatı ancak bİr
eğlence ve oyundan İbarettİr. :
وَمَا أُوتِيتُم مِّن
شَيْءٍ فَمَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَزِينَتُهَا وَمَا عِندَ اللَّهِ خَيْرٌ
وَأَبْقَى أَفَلَا تَعْقِلُونَ
“Ve ma utitüm min şey'in fe metaul hayatid
dünya ve zinetüha ve ma indellahi hayruv ve ebka e fe la ta'kilun”
(Dünyalık olarak) size
verilen her şey, dünya hayatının geçimliği ve süsüdür. Allah’ın katındaki ise daha hayırlı ve daha kalıcıdır. Hâlâ
aklınızı kullanmıyor musunuz?Kasas-60
*******************
فَمَا أُوتِيتُم مِّن
شَيْءٍ فَمَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَمَا عِندَ اللَّهِ خَيْرٌ وَأَبْقَى
لِلَّذِينَ آمَنُوا وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
“Fe ma utitüm min şey'in
fe metaul hayatid odünya ve ma indellahi hayruv ve ebka lillezie amenu ve ala
rabbihim yetevekkelun” Şura-36
وَالَّذِينَ
يَجْتَنِبُونَ كَبَائِرَ الْإِثْمِ وَالْفَوَاحِشَ وَإِذَا مَا غَضِبُوا هُمْ
يَغْفِرُونَ
“Vellezine yectenibune
kebairal ismi vel fevahişe ve iza ma ğadibu hüm yağfirun” Şura-37
وَالَّذِينَ
اسْتَجَابُوا لِرَبِّهِمْ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَأَمْرُهُمْ شُورَى بَيْنَهُمْ
وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
“Vellezinestecabu li
rabbihim ve ekamus salate ve emruhüm şura beynehüm ve mimma razaknahüm
yünfikun” Şura-38
وَالَّذِينَ إِذَا
أَصَابَهُمُ الْبَغْيُ هُمْ يَنتَصِرُونَ
“Vellezine
iza esabehümül bağyü hüm yentesirun” Şura-39
(Dünyalık olarak) size her
ne verilmişse, bu dünya hayatının geçimliğidir. Allah’ın yanında bulunanlar ise daha hayırlı ve kalıcıdır. Bu
mükâfat, inananlar ve Rablerine tevekkül edenler, büyük günahlardan ve çirkin
işlerden kaçınanlar, öfkelendikleri zaman bağışlayanlar, Rablerinin çağrısına
cevap verenler ve namazı dosdoğru kılanlar; işleri, aralarında şûrâ (danışma)
ile olanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcayanlar, bir
saldırıya uğradıkları zaman, aralarında yardımlaşanlar içindir.Şura-36-37-38-39
*******************
وَمَا هَذِهِ
الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌ وَإِنَّ الدَّارَ الْآخِرَةَ لَهِيَ
الْحَيَوَانُ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ
“Ve ma hazihil hayatüd
dünya illa lehvüv ve leib ve inned darel ahirate le hiyel hayevan lev kanu
ya'lemun”
Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve
oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat
odur. Keşke bilselerdi!Ankebut -64
*******************
اعْلَمُوا أَنَّمَا
الْحَيَاةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَزِينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ
وَتَكَاثُرٌ فِي الْأَمْوَالِ وَالْأَوْلَادِ كَمَثَلِ غَيْثٍ أَعْجَبَ
الْكُفَّارَ نَبَاتُهُ ثُمَّ يَهِيجُ فَتَرَاهُ مُصْفَرًّا ثُمَّ يَكُونُ حُطَامًا
وَفِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ شَدِيدٌ وَمَغْفِرَةٌ مِّنَ اللَّهِ وَرِضْوَانٌ وَمَا
الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ
“İ'lemu
ennemelhayatuddnuya le'ibun ve lehvun ve ziynetun ve tefahurun beynekum ve
ziynetun ve tefahurun biynekum ve tekasurun fiyl'emvali vel'evladi kemeseli
ğaysin a'cebelkuffare nebatuhu summe yekunu hutamen ve fiyl'ahireti 'azabun
şeduydun ve mağfiretun minallahi ve ridvanun ve melhayatuddunya illa
meta'ulğururi.”
Bilin ki, dünya hayatı
ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal
ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir. (Nihayet hepsi yok olur gider). Tıpkı şöyle: Bir yağmur ki,
bitirdiği bitki çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kurumaya yüz tutar da sen onu
sararmış olarak görürsün. Sonra da çer çöp olur. Ahirette ise (dünyadaki amele
göre ya) çetin bir azap ve(ya) Allah’ın mağfiret ve rızası vardır. Dünya
hayatı, aldanış metaından başka bir şey değildir.Hadid-20
*******************
وَمَا يُغْنِي عَنْهُ
مَالُهُ إِذَا تَرَدَّى
“Ve
ma yuğniy 'anhü malühu iza teredda.”
Cehenneme
yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez.Leyl-11
*******************
أَلْهَاكُمُ التَّكَاثُرُ
“Elhakümüt
tekasür” Tekasür-1
حَتَّى زُرْتُمُ
الْمَقَابِرَ
“Hatta zürtümülmekabir”
Tekasür-2
Çoklukla övünmek sizi,
kabirlere varıncaya (ölünceye) kadar oyaladı.Tekasür-1-2
*******************
وَقَالَ فِرْعَوْنُ
يَا هَامَانُ ابْنِ لِي صَرْحًا لَّعَلِّي أَبْلُغُ الْأَسْبَابَ
“Ve
kale fir'avnü ya hamanübni li sarhal le alli eblüğul esbab” Mü'min-36
أَسْبَابَ
السَّمَاوَاتِ فَأَطَّلِعَ إِلَى إِلَهِ مُوسَى وَإِنِّي لَأَظُنُّهُ كَاذِبًا
وَكَذَلِكَ زُيِّنَ لِفِرْعَوْنَ سُوءُ عَمَلِهِ وَصُدَّ عَنِ السَّبِيلِ وَمَا
كَيْدُ فِرْعَوْنَ إِلَّا فِي تَبَابٍ
“Esbabes
semavati fe attalia ila ilahi müsa ve inni le ezunnühu kaziba ve kezalike
züyyine li fir'avne suü amelihi ve sudde anis sebil ve ma keydü fir'avne illa
fi tebab “ Mü'min-37
Firavun dedi ki:
“Ey Hâmân! Bana yüksek bir kule yap, belki yollara,
göklerin yollarına erişirim de Mûsâ’nın ilâhını görürüm(!) Çünkü ben, onun yalancı olduğuna
inanıyorum.” Böylece Firavun’a yaptığı kötü iş süslü gösterildi ve doğru yoldan
saptırıldı. Firavun’un tuzağı, tamamen sonuçsuz kaldı.Mü'min-36-37
*******************
لَا يَسْأَمُ
الْإِنسَانُ مِن دُعَاء الْخَيْرِ وَإِن مَّسَّهُ الشَّرُّ فَيَؤُوسٌ قَنُوطٌ
“La
yes'emül insanü min düail hayri ve im messehüş şerru fe yeusün kanut “
İnsan, hayır (mal, mülk,
genişlik) istemekten usanmaz. Fakat başına bir kötülük gelince umutsuzluğa
düşer, yıkılır.Fussilet-49
*******************
زُيِّنَ لِلنَّاسِ
حُبُّ الشَّهَوَاتِ مِنَ النِّسَاء وَالْبَنِينَ وَالْقَنَاطِيرِ الْمُقَنطَرَةِ
مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ وَالْخَيْلِ الْمُسَوَّمَةِ وَالأَنْعَامِ
وَالْحَرْثِ ذَلِكَ مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَاللّهُ عِندَهُ حُسْنُ
الْمَآبِ
“ Züyyine lin nasi hubbüş şehevati minen nisai vel benine
vel kanatiyril mükantarati minez zehebi vel fiddati vel haylil müsevvemeti vel
en'ami vel hars, zalike metaul hayatid dünya, vallahü indehu husnül meab”
Kadınlar, oğullar, yük yük
altın ve gümüş, salma atlar, davarlar ve ekinler gibi nefsin şiddetle
arzuladığı şeyler insana süslü gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçimliğidir. Oysa asıl varılacak güzel yer ancak Allah’ın katındadır. Ali
İmran-14
*******************
مَّن كَانَ يُرِيدُ
الْعَاجِلَةَ عَجَّلْنَا لَهُ فِيهَا مَا نَشَاء لِمَن نُّرِيدُ ثُمَّ جَعَلْنَا
لَهُ جَهَنَّمَ يَصْلاهَا مَذْمُومًا مَّدْحُورًا
“Men
kane yüridül acilete accelna lehu fiha ma neşaü li men nüridü sümme cealna lehu
cehennem yaslaha mezmumem medhura “
Kim bu geçici dünyayı
isterse orada ona, (evet) dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadar hemen veririz. Sonra da cehennemi ona mekân yaparız. O, buraya kınanmış ve
Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak girer.İsra-18
*******************
وَيْلٌ لِّكُلِّ
هُمَزَةٍ لُّمَزَةٍ
“Veylül
li külli hümezetil lümezeh.” Hümeze-1
الَّذِي جَمَعَ
مَالًا وَعَدَّدَهُ
“Ellezicemea malev ve
addedeh” Hümeze-2
Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her
kişinin vay hâline! Hümeze-1-2
*******************
وَتُحِبُّونَ
الْمَالَ حُبًّا جَمًّا
“Ve
tühibbunelmale hubben cemmen.”
Malı aşırı biçimde
seviyorsunuz.Fecr-20
ALLAH’IN DÜŞMANI BİZİM DE DÜŞMANIMIZDIR.
düşmanıMız olanları dost edİnmeyİn. :
يَا أَيُّهَا
الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا عَدُوِّي وَعَدُوَّكُمْ أَوْلِيَاء تُلْقُونَ
إِلَيْهِم بِالْمَوَدَّةِ وَقَدْ كَفَرُوا بِمَا جَاءكُم مِّنَ الْحَقِّ يُخْرِجُونَ
الرَّسُولَ وَإِيَّاكُمْ أَن تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ رَبِّكُمْ إِن كُنتُمْ
خَرَجْتُمْ جِهَادًا فِي سَبِيلِي وَابْتِغَاء مَرْضَاتِي تُسِرُّونَ إِلَيْهِم
بِالْمَوَدَّةِ وَأَنَا أَعْلَمُ بِمَا أَخْفَيْتُمْ وَمَا أَعْلَنتُمْ وَمَن
يَفْعَلْهُ مِنكُمْ فَقَدْ ضَلَّ سَوَاء السَّبِيلِ
“Ya eyyuhelleziyne amenu
la tettehizu 'aduvviy ve 'aduvvekum evliyae tulkune ileyhim bilmeveddeti ve kad
keferu bima caekum minelhakki yuhricunerresule ve iyyakum en tu'minu billahi
rabbikum in kuntum harectum cihaden fiy sebiyliy vebtiğae merdatiy tusirrune
ileyhim bilmeveddeti ve ene a'lemu bima ahfeytum ve ma a'lentum ve men yef'alhu
minkum fekad dalle sevaessebiyli.”
Ey İman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız
olanları dost edinmeyin. Siz onlara sevgi
gösteriyorsunuz. Hâlbuki onlar size gelen hakkı inkâr ettiler. Rabbiniz olan
Allah’a inandınız diye Resûlü ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer rızamı
kazanmak üzere benim yolumda cihad etmek için çıktıysanız (böyle yapmayın).
Onlara gizlice sevgi besliyorsunuz. Oysa ben sizin gizlediğinizi de, açığa
vurduğunuzu da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa, mutlaka doğru yoldan
sapmıştır.Mümtehine-1
*******************
إِن يَثْقَفُوكُمْ
يَكُونُوا لَكُمْ أَعْدَاء وَيَبْسُطُوا إِلَيْكُمْ أَيْدِيَهُمْ وَأَلْسِنَتَهُم
بِالسُّوءِ وَوَدُّوا لَوْ تَكْفُرُونَ
“İn
yeskafukum yekunu lekum a'daen ve yebsutu ileykum eydiyehum ve elsinetehum
bissui ve veddu lev tekfurune.“
Şâyet onlar sizi ele
geçirirlerse, size düşman olurlar, size ellerini ve
dillerini kötülükle uzatırlar ve inkâr etmenizi arzu ederler.Mümtehine-2
*******************
لَن
تَنفَعَكُمْ أَرْحَامُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَفْصِلُ
بَيْنَكُمْ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
“Len
tenfe'akum erhamukum ve la evladukum yevmelkiyameti yefsilu beynekum vallahu
bima ta'melune basiyrun.”
Yakınlarınız ve
çocuklarınız size asla fayda vermeyecektir. Kıyamet günü Allah aranızı ayıracaktır. Allah, yaptıklarınızı
hakkıyla görendir.Mümtehine-3
*******************
قَدْ كَانَتْ لَكُمْ
أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فِي إِبْرَاهِيمَ وَالَّذِينَ مَعَهُ إِذْ قَالُوا لِقَوْمِهِمْ
إِنَّا بُرَاء مِنكُمْ وَمِمَّا تَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ كَفَرْنَا بِكُمْ
وَبَدَا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةُ وَالْبَغْضَاء أَبَدًا حَتَّى
تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَحْدَهُ إِلَّا قَوْلَ إِبْرَاهِيمَ لِأَبِيهِ لَأَسْتَغْفِرَنَّ
لَكَ وَمَا أَمْلِكُ لَكَ مِنَ اللَّهِ مِن شَيْءٍ رَّبَّنَا عَلَيْكَ
تَوَكَّلْنَا وَإِلَيْكَ أَنَبْنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
“Kad kanet lekum usvetun
hasenetun fiy ibrahiyme velleziyne me'ahu iz kalu likavmihim inna bureau minkum
ve mimma ta'budune min dunillahi keferna bikum ve beda beynena ve
beynekumul'adavetu velbağdau illa kavle ibrahiyme liebiyhi leestağfirenne leke
ve ma emliku leke minallahi min şey'in rabbena 'aleyke tevekkelna ve ileyke
enebna ve ileykelmesiyru.”
İbrahim’de ve onunla
birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani onlar
kavimlerine, “Biz sizden ve Allah’ı
bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah’a
inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir”
demişlerdi. Yalnız
İbrahim’in, babasına, “Senin için mutlaka bağışlama dileyeceğim. Fakat
Allah’tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez” sözü başka.
Onlar şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Ancak sana dayandık, içtenlikle yalnız sana
yöneldik. Dönüş de ancak sanadır.” Mümtehine-4
*******************
رَبَّنَا لَا
تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِّلَّذِينَ كَفَرُوا وَاغْفِرْ لَنَا رَبَّنَا إِنَّكَ
أَنتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
“Rabbena
tec'alna fitneten lilleziyne keferu vağfir lena rabbena inneke entel'azizül
hakim.”
“Ey Rabbimiz! Bizi,
inkâr edenlerin zulmüne uğratma. Bizi bağışla. Ey
Rabbimiz! Şüphesiz sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.”
Mümtehine-5
*******************
لَقَدْ كَانَ لَكُمْ
فِيهِمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَمَن يَتَوَلَّ فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ
“Lekad
kane lekum fiyhim usvetun hasenetun limen kane yercullahe velyevmel'ahire ve
men yetevelle feinnallahe huvelğaniyyulhamiydu.”
Andolsun, onlarda
(İbrahim ve beraberindekilerde) sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü arzu
edenler için güzel bir örnek vardır. Kim yüz çevirirse bilsin
ki, Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye
lâyıktır.Mümtehine-6
*******************
عَسَى اللَّهُ أَن
يَجْعَلَ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَ الَّذِينَ عَادَيْتُم مِّنْهُم مَّوَدَّةً وَاللَّهُ
قَدِيرٌ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
“'Asallahu en yec'ale
beynekum ve beynelleziyne 'adeytum minhum meveddeten vallahu kadiyrun vallahu
ğafurun rahiymun.”
Ola ki Allah sizinle, içlerinden düşman olduğunuz kimseler arasına bir
sevgi (ve yakınlık) koyar. Allah, hakkıyla
gücü yetendir. Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir.Mümtehine-7
*******************
لَا يَنْهَاكُمُ
اللَّهُ عَنِ الَّذِينَ لَمْ يُقَاتِلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَلَمْ يُخْرِجُوكُم مِّن
دِيَارِكُمْ أَن تَبَرُّوهُمْ وَتُقْسِطُوا إِلَيْهِمْ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ
الْمُقْسِطِينَ
“La yenhakumullahu
'anilleziyne lem yukatilukum fiyddiyni ve lem yuhricukum min diyarikum en
teberruhum ve tuksitu ileyhim innallahe yuhibbulmuksitiyne.”
Allah, sizi, din konusunda
sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik
etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah, âdil davrananları sever. Mümtehine-8
ALLAH EMANETİ DAĞLARA TAŞLARA TEKLİF ETTİ ONLAR
YÜKLENMEKTEN ÇEKİNDİ O EMANETİ İNSAN YÜKLENDİ İNSAN ÇOK ZALİM VE CAHİLDİR :
إِنَّا عَرَضْنَا
الْأَمَانَةَ عَلَى السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالْجِبَالِ فَأَبَيْنَ أَن
يَحْمِلْنَهَا وَأَشْفَقْنَ مِنْهَا وَحَمَلَهَا الْإِنسَانُ إِنَّهُ كَانَ
ظَلُومًا جَهُولًا
“İnna aradnel emanete
ales semavati vel erdi vel cibali fe ebeyne ey yahmilneha ve eşfakne minha ve
hamelehel insan innehu kane zalumen cehula”
Şüphesiz biz emaneti
göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan
çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok
zalimdir, çok cahildir. Ahzab-72
ALLAH GÖSTERİŞ YAPANLARI, ŞIMARANLARI SEVMEZ :
وَلاَ تَكُونُوا
كَالَّذِينَ خَرَجُوا مِن دِيَارِهِم بَطَرًا وَرِئَاء النَّاسِ وَيَصُدُّونَ عَن
سَبِيلِ اللّهِ وَاللّهُ بِمَا يَعْمَلُونَ مُحِيطٌ
“Ve la tekunu kellezine
haracu min diyarihim betarav ve riaen nasi ve yesuddune an sebilillah vallahü
bi ma ya'melune mühiyt”
Şımarıp böbürlenmek,
insanlara gösteriş yapmak ve (halkı) Allah yolundan alıkoymak için yurtlarından
çıkanlar (Mekke müşrikleri) gibi olmayın. Allah,
onların yaptıklarını kuşatıcıdır.Enfal-47
*******************
وَكَمْ أَهْلَكْنَا
مِن قَرْيَةٍ بَطِرَتْ مَعِيشَتَهَا فَتِلْكَ مَسَاكِنُهُمْ لَمْ تُسْكَن مِّن
بَعْدِهِمْ إِلَّا قَلِيلًا وَكُنَّا نَحْنُ الْوَارِثِينَ
“Ve kem ehlekna min
karyetim betirat meiyşeteha fe tilke mesakinühüm lem tüskem mim ba'dihim illa
kalila künna nahnül varisin”
Biz nimetler içinde
şımaran nice memleket halkını helâk etmişizdir. İşte kendilerinden sonra içlerinde pek az
oturulmuş yurtları! (O yurtlara) biz varis olduk, biz.Kasas-58
ALLAH GÜZEL SÖZ SÖYLEYENLERİ SEVER :
قَوْلٌ مَّعْرُوفٌ
وَمَغْفِرَةٌ خَيْرٌ مِّن صَدَقَةٍ يَتْبَعُهَا أَذًى وَاللّهُ غَنِيٌّ حَلِيمٌ
“Kavlüm ma'rufüv ve
mağfiratün hayrum min sadekatiy yetbeuha eza, vallahü ğaniyyün halim”
Güzel bir söz ve bağışlama,
peşinden gönül kırma gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah, her bakımdan sınırsız zengindir,
halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir).Bakara-263
HAK İLE HÜKÜM VERİN -NEFSİNİZE UYMAYIN :
يَا دَاوُودُ إِنَّا
جَعَلْنَاكَ خَلِيفَةً فِي الْأَرْضِ فَاحْكُم بَيْنَ النَّاسِ بِالْحَقِّ وَلَا
تَتَّبِعِ الْهَوَى فَيُضِلَّكَ عَن سَبِيلِ اللَّهِ إِنَّ الَّذِينَ يَضِلُّونَ
عَن سَبِيلِ اللَّهِ لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ بِمَا نَسُوا يَوْمَ الْحِسَابِ
“Ya davudü inna cealnake
hhalifeten fil erdi fahküm beynen nasi bil hakki ve la tettebiil heva fe
yüdilleke an sebilillah innellezine yedillune an sebilillahi lehüm azabün
şedidüm bima nesu yevmel hisab”
Ona dedik ki: “Ey
Dâvûd! Gerçekten biz seni yeryüzünde halife yaptık. İnsanlar arasında hak ile hüküm ver. Nefis arzusuna uyma, yoksa
seni Allah’ın yolundan saptırır. Allah’ın yolundan
sapanlar için hesap gününü unutmaları sebebiyle şiddetli bir azap
vardır.”Sad-26
HAKKI GİZLEMEYİN :
وَلاَ تَلْبِسُوا
الْحَقَّ بِالْبَاطِلِ وَتَكْتُمُوا الْحَقَّ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ
“Ve la telbisül hakka bil
batili ve tektümül hakka ve entüm ta'lemun”
Hakkı batılla karıştırıp
da bile bile hakkı gizlemeyin. Bakara-42
ALLAH’A HER AN HAMD EDİN :
الْحَمْدُ للّهِ
رَبِّ الْعَالَمِينَ
“El hamdü lillahi rabbil
alemin”
Hamd (övme ve övülme),
âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.Fatiha-2
*******************
دَعْوَاهُمْ فِيهَا
سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَتَحِيَّتُهُمْ فِيهَا سَلاَمٌ وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ
الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
“Da'vahüm
fiha sübhanekellahümme ve tehiyyetühüm fiha selam ve ahiru da'vahüm enil hamdü
lillahi rabbil alemin”
Bunların oradaki
duaları, “Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah’ım!”, aralarındaki esenlik
dilekleri, “selâm”; dualarının sonu ise, “Hamd âlemlerin Rabbi
Allah’a mahsustur” sözleridir.Yunus-10
*******************
قُلِ الْحَمْدُ
لِلَّهِ وَسَلَامٌ عَلَى عِبَادِهِ الَّذِينَ اصْطَفَى آللَّهُ خَيْرٌ أَمَّا
يُشْرِكُونَ
“Kulil
hümdü lillahi ve selamün ala ibadihillezinastafa allahü hayrun emma yüşrikun” (Ey Muhammed!) De ki: “Hamd Allah’a mahsustur. Selâm onun
seçtiği kullarına.” Allah mı daha hayırlıdır, yoksa onların ortak koştukları
mı? Neml-59
*******************
وَقُلِ الْحَمْدُ
لِلَّهِ سَيُرِيكُمْ آيَاتِهِ فَتَعْرِفُونَهَا وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا
تَعْمَلُونَ
“Ve
kulil hamdü lillahi seyüriküm ayatihi fe ta'rifuneha ve ma rabbüke bi ğafilin
amma ta'melun”
De ki: “Hamd Allah’a mahsustur. O,
âyetlerini size gösterecek ve siz de onları tanıyacaksınız. Rabbin,
yaptıklarınızdan habersiz değildir.”Neml-93
*******************
وَلَهُ الْحَمْدُ فِي
السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَعَشِيًّا وَحِينَ تُظْهِرُونَ
“Ve
lehül hamdü fis semavati vel erdi ve aşiyyev ve hiyne tuzhirun”
Göklerde ve yerde hamd
O’na mahsustur. Gündüzün sonunda ve öğle vaktine
girdiğinizde Allah’ı tespih edin.Rum-18
*******************
وَلَئِن سَأَلْتَهُم
مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ قُلِ الْحَمْدُ
لِلَّهِ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
“Ve
lein seeltehüm men halekas semavati vel erda le yekulünnellah kulil hamdü
lillah bel ekseruhüm la ya'lemun”
Andolsun, eğer
onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, mutlaka “Allah” derler. De
ki: “Hamd, Allah’a mahsustur.”
Fakat onların çoğu bilmezler.Lokman-25
*******************
وَتَرَى
الْمَلَائِكَةَ حَافِّينَ مِنْ حَوْلِ الْعَرْشِ يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ
وَقُضِيَ بَيْنَهُم بِالْحَقِّ وَقِيلَ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
“Ve
teral melaikete haffine min havlil arşi yüsebbihune bi hamdi rabbihim ve kudiye
beynehüm bil hakki ve kiylel hamdü lillahi rabbil alemin”
Melekleri de, Rablerini
hamd ile tesbih edip yücelterek Arş’ın etrafını kuşatmış hâlde görürsün. Artık kulların arasında adaletle hüküm verilmiş ve “Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur” denilmiştir.Zümer-75
*******************
هُوَ الْحَيُّ لَا
إِلَهَ إِلَّا هُوَ فَادْعُوهُ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ
الْعَالَمِينَ
“Hüvel
hayyü la ilahe illa hüve fed'uhü muhlisiyne lehüd din elhamdü lillahi rabbil
alemin”
O, diridir. O’ndan
başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde sadece Allah’a itaat ederek (samimi olarak)
O’na ibadet edin. Hamd,
âlemlerin Rabbine mahsustur.Mü'min-65
*******************
فَلِلَّهِ الْحَمْدُ
رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَرَبِّ الْأَرْضِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
“Fe
lillahil hamdü rabbis semavati ve rabbil erdi rabbil alemin”
Hamd, göklerin Rabbi ve
yerin Rabbi, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.Casiye-36
*******************
الْحَمْدُ لِلَّهِ
الَّذِي لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَلَهُ الْحَمْدُ فِي
الْآخِرَةِ وَهُوَ الْحَكِيمُ الْخَبِيرُ
“Elhamdü
lillahillezi lehu ma fis semavati ve ma fil erdi ve lehüm hamdü fil ahirah ve
hüvel hakimül Habir.”
Hamd, göklerdeki ve
yerdeki her şey kendisinin olan Allah’a mahsustur. Hamd ahirette de O’na
mahsustur. O, hüküm ve
hikmet sahibidir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.Sebe-1
*******************
الْحَمْدُ لِلَّهِ
فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ جَاعِلِ الْمَلَائِكَةِ رُسُلًا أُولِي
أَجْنِحَةٍ مَّثْنَى وَثُلَاثَ وَرُبَاعَ يَزِيدُ فِي الْخَلْقِ مَا يَشَاء إِنَّ
اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Elhamdü lillahi fatiris
semavati vel erdi cailil melaiketi rusülen üli ecnihatim mesna ve sülase ve
ruba' yezidü fil halki ma yeşa' innellahe ala külli şey'in kadir
Hamd, gökleri ve yeri
yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah’a
mahsustur. O, yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz
Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter. Fatır-1
*******************
وَقَالُوا الْحَمْدُ
لِلَّهِ الَّذِي أَذْهَبَ عَنَّا الْحَزَنَ إِنَّ رَبَّنَا لَغَفُورٌ شَكُورٌ
“Ve
kalül hamdü lillahillezi ezhebe annel hazin inne rabbena le ğafurun şekur.”
Şöyle derler: “Hamd, bizden hüznü gideren Allah’a mahsustur. Şüphesiz Rabbimiz çok bağışlayandır, şükrün karşılığını
verendir.”Fatır-34
*******************
وَالْحَمْدُ لِلَّهِ
رَبِّ الْعَالَمِينَ
“Vel
hamdü lillahi rabbil alemin.”
Hamd, âlemlerin Rabbi olan
Allah’a mahsustur.Saffat-182
ALLAH HASET EDENLERİ, KÖTÜLÜK YAPANLARI SEVMEZ
:
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ
الْفَلَقِ
“Kul
e'uzü birabbilfelak” Felak-1
مِن شَرِّ مَا خَلَقَ
“Minşerri
ma halak” Felak-2
وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ
إِذَا وَقَبَ
“Ve
min şerri ğasikin iza vekab” Felak-3
وَمِن شَرِّ
النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ
“Ve
min şerrinneffasati fiyl'ukad” Felak-4
وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا
حَسَدَ
“Ve
min şerri hasidin iza hased” Felak-5
De ki: “Yarattığı
şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere
üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin
kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.” Felak-1-2-3-4-5
HAYIRLI AMEL İŞLEYİN. HAYIRLI AMELE MİRAS
CENNETTİR :
وَتِلْكَ الْجَنَّةُ
الَّتِي أُورِثْتُمُوهَا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
“Ve
tilkel cennetülleti uristümuha bima küntüm ta'melun”
İşte bu, yapmakta olduklarınıza karşılık size mîras verilen cennettir.Zuhruf-72
HERKEZ KAZANDIĞINDAN REHİNDİR :
كُلُّ نَفْسٍ بِمَا
كَسَبَتْ رَهِينَةٌ
“Kullu nefsin bima
kesebet rehiynetun.”
Her nefis, kazandığına
karşılık bir rehindir;Müddessir-38
Allah’tan başkasına İbadet etmeyİN :
وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ
لاَ تَعْبُدُونَ إِلاَّ اللّهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَاناً وَذِي الْقُرْبَى
وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَقُولُوا لِلنَّاسِ حُسْناً وَأَقِيمُوا
الصَّلاَةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ إِلاَّ قَلِيلاً مِّنكُمْ
وَأَنتُم مِّعْرِضُونَ
“Ve
iz ehazna misaka beni israile la ta'büdune illellahe ve bil valideyni ihsanev
ve izl kurba vel yetam vel mesakini ve kulu lin nasi husnev ve ekiymus salate
ve atüz zekah, sümme tevelleytüm ila kalilem minküm ve entüm mu'ridun”
Hani, biz
İsrailoğulları’ndan, “Allah’tan başkasına ibadet
etmeyeceksiniz, anne babaya, yakınlara, yetimlere,
yoksullara iyilik edeceksiniz, herkese güzel sözler söyleyeceksiniz, namazı
kılacaksınız, zekâtı vereceksiniz” diye söz almıştık. Sonra pek azınız hariç,
yüz çevirerek sözünüzden döndünüz.Bakara-83
Allah, hİçbİr adamın İçİne İkİ kalp
koymamıştır. :
مَّا جَعَلَ اللَّهُ
لِرَجُلٍ مِّن قَلْبَيْنِ فِي جَوْفِهِ وَمَا جَعَلَ أَزْوَاجَكُمُ اللَّائِي
تُظَاهِرُونَ مِنْهُنَّ أُمَّهَاتِكُمْ وَمَا جَعَلَ أَدْعِيَاءكُمْ أَبْنَاءكُمْ
ذَلِكُمْ قَوْلُكُم بِأَفْوَاهِكُمْ وَاللَّهُ يَقُولُ الْحَقَّ وَهُوَ يَهْدِي
السَّبِيلَ
“Ma
cealellahü li racülim min kalbeyni fi cevfih ve ma ceale ezvacekümüllai
tüzahirune minhünne ümmehatiküm ve ma ceale ed'iyaeküm ebnaeküm zaliküm
kavlüküm bi efvahiküm vallahü yekulül hakka ve hüve yehdis sebil”
Allah, hiçbir adamın içine
iki kalp koymamıştır. Kendilerine zıhâr yaptığınız eşlerinizi de anneleriniz
yapmamıştır. Yine evlatlıklarınızı da öz çocuklarınız (gibi) kılmamıştır. Bu,
sizin ağızlarınızla söylediğiniz (fakat gerçekliği olmayan) sözünüzdür. Allah ise gerçeği söyler ve doğru yola iletir.Ahzab-4
İLME GÖRE AMEL ETMEYEN EŞŞEK GİBİDİR :
مَثَلُ الَّذِينَ
حُمِّلُوا التَّوْرَاةَ ثُمَّ لَمْ يَحْمِلُوهَا كَمَثَلِ الْحِمَارِ يَحْمِلُ
أَسْفَارًا بِئْسَ مَثَلُ الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِ اللَّهِ
وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ
“Meselulleziyne
hummiluttevrate summe lem yahmiluha kemeselilhimari yahmilu esfaren bi'se
meselulkavmilleziyne kezzebu biayatillahi vallahu la yehdiylkavmezzalimiyne.”
Tevrat’la yükümlü tutulup
da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu
gibidir. Allah’ın âyetlerini inkâr eden topluluğun
hâli ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.Cumua-5
İnsanlar, “İnandık” demekle İmtİhan edİlmeden
bırakılacaklarını mı zannederler :
أَحَسِبَ النَّاسُ
أَن يُتْرَكُوا أَن يَقُولُوا آمَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ
“E
hasiben nasü ey yütraku ey yekulu amenna ve hüm la yüftenun”
İnsanlar, “İnandık”
demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler. Ankebut-2
*******************
إِنَّمَا
أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌ وَاللَّهُ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ
“Ennema
emvalukum ve evladukum fitnetun vallahu 'indehu ecrun 'aziymun.”
Mallarınız ve çocuklarınız
ancak birer imtihandır;
Allah katında ise büyük bir
mükâfat vardır.Teğabün-15
*******************
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ
بِشَيْءٍ مِّنَ الْخَوفْ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِّنَ الأَمَوَالِ وَالأنفُسِ
وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ
“Ve
le neblüvenneküm bi şey'im minel havfi vel cui ve naksim minel emvali vel
enfüsi ves semerat, ve beşşiris sabirin”
Andolsun ki sizi biraz
korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.Bakara-155
*******************
ثُمَّ لَتُسْأَلُنَّ
يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّعِيمِ
“Sümme
le tüs'elünne yevmeizin anin neiym”
Sonra o gün, nimetlerden
mutlaka hesaba çekileceksiniz? Tekasür-8
ALLAH KENDİSİNİ İNKAR EDENE BİLE RIZIK VERİR
AMA SONU CEHENNEMDİR :
وَإِذْ قَالَ
إِبْرَاهِيمُ رَبِّ اجْعَلْ هَـَذَا بَلَدًا آمِنًا وَارْزُقْ أَهْلَهُ مِنَ
الثَّمَرَاتِ مَنْ آمَنَ مِنْهُم بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ قَالَ وَمَن كَفَرَ
فَأُمَتِّعُهُ قَلِيلاً ثُمَّ أَضْطَرُّهُ إِلَى عَذَابِ النَّارِ وَبِئْسَ
الْمَصِيرُ
“Ve iz kale ibrahimü
rabbic'al haza beleden aminev verzuk ehlehu mines semerati min amene minhüm
billahi vel yevmil ahir, kale ve men kefera fe ümettiuhu kalilen sümme
adtarruhu ila azabin nar, ve bi'sel mesiyr”
Hani İbrahim,
“Rabbim! Bu şehri güvenli bir şehir kıl. Halkından Allah’a ve ahiret gününe
iman edenleri her türlü ürünle rızıklandır” demişti. Allah da, “İnkâr edeni bile az bir süre, (bu
geçici kısa hayatta) rızıklandırır; sonra onu cehennem azabına girmek zorunda
bırakırım. Ne kötü varılacak yerdir orası!” demişti.Bakara-126
İŞİNİZİ BİTİRMEDEN BAŞKA BİR İŞE YÖNELMEYİN :
فَإِذَا فَرَغْتَ
فَانصَبْ
“Feiza
ferağte fensab”
Öyleyse, bir işi bitirince
diğerine koyul.İnşirah-7
Allah ve Rasûlüne İtaat edİn :
يَسْأَلُونَكَ عَنِ
الأَنفَالِ قُلِ الأَنفَالُ لِلّهِ وَالرَّسُولِ فَاتَّقُوا اللّهَ وَأَصْلِحُوا
ذَاتَ بِيْنِكُمْ وَأَطِيعُوا اللّهَ وَرَسُولَهُ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ
“Yes'eluneke
anil enfal kulil enfalü lillahi ver rasul fettekullahe ve aslihu zate beyniküm
ve etiy'ullahe ve rasulehu in küntüm mü'minin”
(Ey Muhammed!)
Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki: “Ganimetler, Allah’a ve Resûlüne
aittir. O hâlde, eğer
mü’minler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve
Rasûlüne itaat edin.” Enfal-1
*******************
يَا أَيُّهَا
الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللّهَ وَرَسُولَهُ وَلاَ تَوَلَّوْا عَنْهُ
وَأَنتُمْ تَسْمَعُونَ
“Ya
eyyühellezine amenu etiy'ullahe ve rasulehu vela tevellev anhü ve entüm tesmeun”
Ey iman edenler! Allah’a
ve Resûlüne itaat edin ve (Kur’an’ı) dinlediğiniz hâlde ondan yüz çevirmeyin.Enfal-20
*******************
وَأَطِيعُوا اللّهَ
وَرَسُولَهُ وَلاَ تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ وَاصْبِرُوا
إِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ
“Ve
etiy'ullahe ve rasulehu ve la tenazeu fe tefşelu ve tezhebe rihuküm vasbiru
innellahe meas sabirin”
Allah’a ve Resûl’üne itaat
edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden
gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.Enfal-46
*******************
مَّنْ يُطِعِ الرَّسُولَ
فَقَدْ أَطَاعَ اللّهَ وَمَن تَوَلَّى فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا
“Mey
yütiir rasule fe kad etaallah ve men tevella fe ma erselnake aleyhim hafiyza”
Kim peygambere itaat ederse,
Allah’a itaat etmiş olur. Kim yüz
çevirirse, (bilsin ki) biz seni onlara bekçi göndermedik.Nisa-80
İYİLİK EDİN. ALLAH anne babaya, yakınlara,
yetİmlere, yoksullara İyİlİk edeNLERİ SEVER :
وَإِذْ أَخَذْنَا
مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ لاَ تَعْبُدُونَ إِلاَّ اللّهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ
إِحْسَاناً وَذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَقُولُوا لِلنَّاسِ
حُسْناً وَأَقِيمُوا الصَّلاَةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ إِلاَّ
قَلِيلاً مِّنكُمْ وَأَنتُم مِّعْرِضُونَ
“Ve
iz ehazna misaka beni israile la ta'büdune illellahe ve bil valideyni ihsanev
ve izl kurba vel yetam vel mesakini ve kulu lin nasi husnev ve ekiymus salate
ve atüz zekah, sümme tevelleytüm ila kalilem minküm ve entüm mu'ridun”
Hani, biz İsrailoğulları’ndan, “Allah’tan
başkasına ibadet etmeyeceksiniz, anne babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara
iyilik edeceksiniz, herkese güzel sözler söyleyeceksiniz, namazı kılacaksınız,
zekâtı vereceksiniz” diye söz almıştık. Sonra pek
azınız hariç, yüz çevirerek sözünüzden döndünüz.Bakara-83
*******************
وَمَا لِأَحَدٍ
عِندَهُ مِن نِّعْمَةٍ تُجْزَى
“Ve
ma liehadin 'indehu min ni'metin tücza.” Leyl-19
إِلَّا ابْتِغَاء
وَجْهِ رَبِّهِ الْأَعْلَى
“İllebtiğae
vechi rabbihil'a'la.” Leyl-20
O, hiç kimseye karşılık
bekleyerek iyilik yapmaz. (Yaptığı iyiliği) ancak yüce Rabbinin rızasını
istediği için (yapar).Leyl-19-20
*******************
هَلْ جَزَاء
الْإِحْسَانِ إِلَّا الْإِحْسَانُ
“Hel
cezaul ihsani illel ihsan.”
İyiliğin karşılığı, yalnız
iyiliktir.Rahman-60
ALLAH İnsanları arkadan çekİştİren, kaş - göz
İşaretİyle alay edENLERİ SEVMEZ :
وَيْلٌ لِّكُلِّ
هُمَزَةٍ لُّمَزَةٍ
“Veylül
li külli hümezetil lümezeh.” Hümeze1
الَّذِي جَمَعَ
مَالًا وَعَدَّدَهُ
“Ellezicemea
malev ve addedeh” Hümeze2
Mal toplayan ve
onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz
işaretiyle alay eden her kişinin vay hâline! Hümeze1-2
*******************
وَإِذَا مَرُّوا
بِهِمْ يَتَغَامَزُونَ
“Ve
iza merru bihim yeteğamezune.”
Mü’minler yanlarından
geçtiğinde, birbirlerine kaş göz ederek onlarla alay ediyorlardı.Mutaffifin-30
*******************
وَإِذَا انقَلَبُوا
إِلَى أَهْلِهِمُ انقَلَبُوا فَكِهِينَ
“Ve
izenkalebu ila ehlihimunkalebu fekihiyne”
Ailelerine dönerken zevk
ve neşe içinde gülüşe gülüşe dönüyorlardı.Mutaffifin-31
*******************
وَإِذَا رَأَوْهُمْ
قَالُوا إِنَّ هَؤُلَاء لَضَالُّونَ
“Ve
iza reevhum kalu inne haulai ledallune.”
Mü’minleri gördükleri
vakit, “Hiç şüphe yok, şunlar sapık kimselerdir” diyorlardı. Mutaffifin-32
*******************
وَمَا أُرْسِلُوا
عَلَيْهِمْ حَافِظِينَ
“Ve
ma ursilu 'aleyhim hafiziyne.”
Hâlbuki onlar, mü’minlerin
başına bekçi olarak gönderilmemişlerdi.Mutaffifin-33
*******************
فَالْيَوْمَ
الَّذِينَ آمَنُوا مِنَ الْكُفَّارِ يَضْحَكُونَ
“Felyevmelleziyne
amenu minelkuffari yadhakune.”
İşte bugün de mü’minler
kâfirlere gülerler.Mutaffifin-34
Allah, kendİnİ beğenİp övünen hİçbİr kİmseyİ
sevmez :
لِكَيْلَا تَأْسَوْا
عَلَى مَا فَاتَكُمْ وَلَا تَفْرَحُوا بِمَا آتَاكُمْ وَاللَّهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ
مُخْتَالٍ فَخُورٍ
“Likeyla
te'sev 'ala ma fatekum ve la tefrahu bima atakum vallahu la yuhibbu kulle
muhtalin fehurin.”
Elinizden çıkana
üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle
şımarmayasınız diye (böyle yaptık.) Çünkü Allah, kendini beğenip övünen hiçbir
kimseyi sevmez..Hadid-23
İnsan kendİnİ yeterlİ gördüğü İçİn mutlaka
azgınlık eder :
كَلَّا إِنَّ
الْإِنسَانَ لَيَطْغَى
“Kella
innel'insane leyatğa” Alak-6
أَن رَّآهُ
اسْتَغْنَى
“En reahüsnağn” Alak-7
Hayır, insan kendini yeterli gördüğü için
mutlaka azgınlık eder.Alak-6-7
KIYAMETTE HARDAL TANESİ KADARDA OLSA
AMELLERİMİZ TARTILACAK VE KARŞILIĞINI GÖRECEĞİZ :
وَنَضَعُ
الْمَوَازِينَ الْقِسْطَ لِيَوْمِ الْقِيَامَةِ فَلَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْئًا
وَإِن كَانَ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِّنْ خَرْدَلٍ أَتَيْنَا بِهَا وَكَفَى بِنَا
حَاسِبِينَ
“Ve
nedaul mevazinel kista li yevmil kiyameti fe la tuzlemü nefsün şey'a ve in kane
miskale habbetim min hardelin eteyna biha ve kefa bina hasibin”
Kıyamet günü için adalet
terazileri kuracağız. Öyle ki hiçbir kimseye zerre kadar zulmedilmeyecek.
(Yapılan iş) bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirip ortaya
koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz.Enbiya-47
ALLAH İNSANLARI karalaYANLARI, İNSANLARI KÖTÜ
lakaplarla çağırANLARI VE BİRBİRİNİ
ALAYA ALANLARI SEVMEZ :
يَا أَيُّهَا
الَّذِينَ آمَنُوا لَا يَسْخَرْ قَومٌ مِّن قَوْمٍ عَسَى أَن يَكُونُوا خَيْرًا
مِّنْهُمْ وَلَا نِسَاء مِّن نِّسَاء عَسَى أَن يَكُنَّ خَيْرًا مِّنْهُنَّ وَلَا
تَلْمِزُوا أَنفُسَكُمْ وَلَا تَنَابَزُوا بِالْأَلْقَابِ بِئْسَ الاِسْمُ
الْفُسُوقُ بَعْدَ الْإِيمَانِ وَمَن لَّمْ يَتُبْ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
“Ya
eyyühellezine amenu la yeshar kavmün min kavmin asa ey yekunu hayram minhüm ve
la nisaüm min nisain asa ey yekünne hayram minhünn ve la telmizu enfüseküm ve
la tenabezu bil elkab bi'sel ismül füsuku ba'del iman ve mel lem yetüb fe
ülaike hümüz zalimun”
Ey iman edenler! Bir
topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler.
Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha
iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın.
İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zâlimlerin ta
kendileridir.Hucurat-11
YAPTIĞIMIZ KÖTÜLÜĞÜN KARŞILIĞI ONUN GİBİ
KÖTÜLÜKTÜR :
وَجَزَاء سَيِّئَةٍ
سَيِّئَةٌ مِّثْلُهَا فَمَنْ عَفَا وَأَصْلَحَ فَأَجْرُهُ عَلَى اللَّهِ إِنَّهُ
لَا يُحِبُّ الظَّالِمِينَ
“Ve
cezaü seyyietin seyyietüm mislüha fe men afa ve asleha fe ecruhu alellah innehu
la yühibbüz zalimin”
Bir kötülüğün karşılığı,
onun gibi bir kötülüktür (ona denk bir cezadır). Ama kim affeder ve arayı düzeltirse, onun
mükâfatı Allah’a aittir. Şüphesiz O, zâlimleri sevmez.Şura-40
MAL VE EVLATLARIMIZ BİZİ ALLAH'A ZİKRETMEKTEN
ALIKOYMAMALIDIR :
يَا أَيُّهَا
الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُلْهِكُمْ أَمْوَالُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ عَن ذِكْرِ
اللَّهِ وَمَن يَفْعَلْ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
“Ya eyyuhelleziyne amenu
la tulhikum emvalukum ve la evladukum 'an zikrillahi ve men yef'al zalike
feulaike humulhasirune.”
Ey iman edenler!
Mallarınız ve evlatlarınız sizi, Allah’ı zikretmekten alıkoymasın. Her kim bunu yaparsa,
işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.Münafikun-9
ALLAH TEMİZLENMEK İÇİN MALINI HAYRA VERENLERİ
KIYAMETDE ATEŞTEN UZAK TUTAR :
وَسَيُجَنَّبُهَا
الْأَتْقَى
“Ve seyücennebühel'etka.”
Leyl-17
الَّذِي يُؤْتِي
مَالَهُ يَتَزَكَّى
“Elleziy
yü'tiy malehu yetezekka.” Leyl-18
Temizlenmek için malını
hayra veren en muttekî (Allah’a karşı gelmekten en çok sakınan) kimse o ateşten
uzak tutulacaktır. Leyl-17-18
MECLİSLERDEN HER KESE YER AÇIN. HER KESE YER
VERİNKİ ALLAH’TA DERECENİZİ YÜKSELTSİN :
يَا أَيُّهَا
الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا قِيلَ لَكُمْ تَفَسَّحُوا فِي الْمَجَالِسِ فَافْسَحُوا
يَفْسَحِ اللَّهُ لَكُمْ وَإِذَا قِيلَ انشُزُوا فَانشُزُوا يَرْفَعِ اللَّهُ
الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَالَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ دَرَجَاتٍ وَاللَّهُ
بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ
“Ya
eyyuhelleziyne amenu iza kiyle lekum tefessehu fiylmecalisi fefsehu
yefsehillahu lekum ve iza kiylenşuzu fenşuzu yerfe'illahulleziyne amenu minkum
velleziyne utul'ilme derecatin vallahu bima ta'melune habiyrun.'”
Ey iman edenler! Size, “Meclislerde
yer açın” denildiği zaman açın ki, Allah da size genişlik versin. Size, “Kalkın”,
denildiği zaman da kalkın ki, Allah içinizden inananların ve kendilerine ilim
verilenlerin derecelerini yükseltsin. Allah,
yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. Mücadele-11
Haram helâl demeden mİras YEMEYİN :
وَتَأْكُلُونَ
التُّرَاثَ أَكْلًا لَّمًّا
“Ve te'külunettürase
eklen lemmen.”
Haram helâl demeden mirası
alabildiğine yiyorsunuz.Fecr-19
MÜMİNLER KARDEŞTİR-ARABULUCULUK YAPIN :
إِنَّمَا
الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ
لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
“İnnemel mü'minune
ihvetün fe aslihu beyne ehaveyküm vettekullahe lealleküm türhamun”
Mü’minler ancak
kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.
Hucurat-10
NAMAZINIZI Sabrederek, dosdoğru kılarak Allah’tan yardım dİleyİn :
إِنَّ رَبَّكَ
يَعْلَمُ أَنَّكَ تَقُومُ أَدْنَى مِن ثُلُثَيِ اللَّيْلِ وَنِصْفَهُ وَثُلُثَهُ
وَطَائِفَةٌ مِّنَ الَّذِينَ مَعَكَ وَاللَّهُ يُقَدِّرُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ
عَلِمَ أَن لَّن تُحْصُوهُ فَتَابَ عَلَيْكُمْ فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنَ
الْقُرْآنِ عَلِمَ أَن سَيَكُونُ مِنكُم مَّرْضَى وَآخَرُونَ يَضْرِبُونَ فِي
الْأَرْضِ يَبْتَغُونَ مِن فَضْلِ اللَّهِ وَآخَرُونَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ
اللَّهِ فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنْهُ وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا
الزَّكَاةَ وَأَقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا وَمَا تُقَدِّمُوا لِأَنفُسِكُم
مِّنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِندَ اللَّهِ هُوَ خَيْرًا وَأَعْظَمَ أَجْرًا
وَاسْتَغْفِرُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
“İnne
rabbeke ya'lemu enneke tekumu edna min suluseyilleyli ve nisfehu ve sulusehu ve
taifetun minelleziyne me'ake vallahu yukaddirulleyle vennehare 'alime en len
tuhsuhu fetabe 'aleykum fakreu ma teyessere minelkur'ani 'alime en seyekunu
minkum merda ve aharune yadribune fiyl'ardi yebteğune min fadlillahi ve aharune
yukatilune fiy sebiylillahi fakreu ma teyessere minhu ve ekiymussalate ve
atuzzekate ve akridullahe kardan hasenen ve ma tukaddimu lienfusikum min hayrin
teciduhu 'indallahi huve hayren ve a'zame ecren vestağfirullahe innallahe
ğafurun rahiymun”.
(Ey Muhammed!) Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte
ikisine yakın kısmını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçirdiğini biliyor.
Beraberinde bulunanlardan bir topluluk da böyle yapıyor. Allah, gece ve gündüzü
düzenleyip takdir eder. Sizin buna (gecenin tümünde yahut çoğunda ibadete)
gücünüzün yetmeyeceğini bildi de sizi bağışladı (yükünüzü hafifletti.) Artık,
Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. Allah, içinizde hastaların bulunacağını,
bir kısmınızın Allah’ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacağını,
diğer bir kısmınızın ise Allah yolunda çarpışacağını bilmektedir. O hâlde,
Kur’an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin,
Allah’a güzel bir borç verin. Kendiniz için
önceden ne iyilik gönderirseniz, onu Allah katında daha üstün bir iyilik ve
daha büyük mükâfat olarak bulursunuz. Allah’tan bağışlama dileyin. Şüphesiz
Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Müzzemmil-20
*******************
الَّذِينَ
يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ
يُنفِقُونَ
“Ellezine
yü'minune bil ğaybi ve yükiymunas salate ve mimma razaknahüm yünfikun”
Onlar gaybe inanırlar,
namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık
olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.Bakara-3
*******************
وَاسْتَعِينُوا
بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ وَإِنَّهَا لَكَبِيرَةٌ إِلاَّ عَلَى الْخَاشِعِينَ
“Vesteiynu
bis sabri ves salah, ve inneha le keiratün illa alel haşiiyn”
Sabrederek ve namaz
kılarak (Allah’tan) yardım dileyin. Şüphesiz namaz, Allah’a derinden saygı
duyanlardan başkasına ağır gelir.Bakara-45
*******************
قُلِ ادْعُوا اللّهَ
أَوِ ادْعُوا الرَّحْمَـنَ أَيًّا مَّا تَدْعُوا فَلَهُ الأَسْمَاء الْحُسْنَى
وَلاَ تَجْهَرْ بِصَلاَتِكَ وَلاَ تُخَافِتْ بِهَا وَابْتَغِ بَيْنَ ذَلِكَ
سَبِيلاً
“Kulid'ullahe
evid'ur rahman eyyem ma ted'u fe lehül esmaül husna ve la techer bi salatike ve
la tühafit biha vebteği beyne zalike sebila”
De ki:
“(Rabbinizi) ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle
çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O’nundur.” Namazında sesini pek yükseltme, çok da kısma. İkisi ortası bir
yol tut.İsra-110
*******************
الَّذِينَ هُمْ
يُرَاؤُونَ
“Ellezine hüm yüraun”
Onlar (namazlarıyla) gösteriş
yaparlar.Maun-6
NAMAZINIZI GÖSTERİŞ YAPMAK İÇİN KILMAYIN :
فَوَيْلٌ
لِّلْمُصَلِّينَ
“Fe veylün lil müsallin”
Yazıklar olsun o namaz
kılanlara ki,Maun-4
الَّذِينَ هُمْ عَن
صَلَاتِهِمْ سَاهُونَ
“Ellezine
hüm an salatihim sahun”
Onlar namazlarını ciddiye
almazlar.Maun-5
الَّذِينَ هُمْ
يُرَاؤُونَ
“Ellezine hüm yüraun”
Onlar (namazlarıyla)
gösteriş yaparlar.Maun-6
NEFİSİNİZİ TERBİYE EDİN, KÖTÜLÜKLERDEN UZAK
DURUN :
يَا أَيَّتُهَا
النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ
“Ya
eyyetühennefsülmutmeinnetü.”
(Allah, şöyle der:) “Ey huzur içinde olan nefis!” Fecr-27
ارْجِعِي إِلَى
رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
“İrci'iy
ila rabbiki radiyeten merdiyyeten.”
“Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!” Fecr-28
فَادْخُلِي فِي
عِبَادِي
“Fedhuliy
fiy 'ibadiy.”
“(İyi) kullarımın arasına
gir.” Fecr-29
وَادْخُلِي جَنَّتِي
“Vedhuliy
cennetiy.”
“Cennetime gir.” Fecr-30
*******************
وَنَفْسٍ وَمَا
سَوَّاهَا
“Ve
nefsin ve ma sevvaha.” Şems-7
فَأَلْهَمَهَا
فُجُورَهَا وَتَقْوَاهَا
Feelhemeha fücureha ve
takvaha.Şems-8
قَدْ أَفْلَحَ مَن
زَكَّاهَا
“Kad efleha men
zekkaha.”Şems-9
Nefse ve onu düzgün bir
biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma
yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.Şems-7-8-9
NEFİSİNİZİ KÖTÜLÜKLERDEN ARINDIRIN :
وَثِيَابَكَ
فَطَهِّرْ
“Ve
siyabeke fetahhir.”
Nefsini arındır. Müddessir-4
وَالرُّجْزَ
فَاهْجُرْ
“Verrucze
fehcur.”
Şirkten uzak dur. Müddessir-5
وَلَا تَمْنُن
تَسْتَكْثِرُ
“Ve
la temnun testeksiru.”
İyiliği, daha fazlasını
bekleyerek (bir kazanç elde etmek için) yapma.Müddessir-6
NEFİSİN HER ARZUSUNA UYMAYIN :
أَفَرَأَيْتَ مَنِ
اتَّخَذَ إِلَهَهُ هَوَاهُ وَأَضَلَّهُ اللَّهُ عَلَى عِلْمٍ وَخَتَمَ عَلَى
سَمْعِهِ وَقَلْبِهِ وَجَعَلَ عَلَى بَصَرِهِ غِشَاوَةً فَمَن يَهْدِيهِ مِن
بَعْدِ اللَّهِ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ
“Feraeyte menittehaze
ilahehu hevahü ve edallehüllahü ala ilmiv ve hateme ala sem'ihi ve kalbihi ve
ceale ala besarihi ğişaveh fe mey yehdihi mim ba'dillah e fe la tezekkerun”
Nefsinin arzusunu ilâh
edinen, Allah’ın; (hâlini) bildiği için saptırdığı ve kulağını ve kalbini
mühürlediği, gözüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah’tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâlâ
düşünüp ibret almayacak mısınız? Casiye-23
nefsİnİZİn cİmrİlİğİnden, hırsından korunANLAR,
kurtuluşa erenlerİn ta kendİlerİdİr :
وَالَّذِينَ
تَبَوَّؤُوا الدَّارَ وَالْإِيمَانَ مِن قَبْلِهِمْ يُحِبُّونَ مَنْ هَاجَرَ
إِلَيْهِمْ وَلَا يَجِدُونَ فِي صُدُورِهِمْ حَاجَةً مِّمَّا أُوتُوا
وَيُؤْثِرُونَ عَلَى أَنفُسِهِمْ وَلَوْ كَانَ بِهِمْ خَصَاصَةٌ وَمَن يُوقَ شُحَّ
نَفْسِهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
“Velleziyne
tebevveuddare vel'iymane min kablihim yuhibbune men hacere ileyhim ve la
yecidune fiy sudurihim haceten mimma utu ve yu'sirune 'ala enfusihim ve lev
kane bihim hasasatun ve men yuka şuhha nefsihi feulaike humulmuflihune.”
Onlardan
(muhacirlerden) önce o yurda (Medine’ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine
yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı
içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde
bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından
korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. Haşr-9
SADAKA VERENLER Allah’a güzel bİr borç verMİŞ
SAYILIR VE KARŞILIĞI KAT KAT ÖDENİR :
إِنَّ
الْمُصَّدِّقِينَ وَالْمُصَّدِّقَاتِ وَأَقْرَضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا
يُضَاعَفُ لَهُمْ وَلَهُمْ أَجْرٌ كَرِيمٌ
“İnnelmusaddikiyne
velmusaddikati ve akredullahe kardan hasenen yuda'afu lehum ve lehum ecrun
keruymun.”
Şüphesiz ki sadaka veren
erkeklerle sadaka veren kadınlar ve Allah’a güzel bir borç verenler var ya,
(verdikleri) onlara kat kat ödenir. Ayrıca onlara çok
değerli bir mükâfat da vardır. Hadid-18
SALİH AMEL İşleyenler yaratıkların en
hayırlısıdırlar :
إِنَّ الَّذِينَ
آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أُوْلَئِكَ هُمْ خَيْرُ الْبَرِيَّةِ
“İnnelleziyne amenu ve
'amilussalihati ülaike hüm hayrülberiyyeh”
Şüphesiz, iman edip, salih
ameller işleyenler var ya; işte onlar yaratıkların en hayırlısıdırlar.Beyyine-7
*******************
إِلَّا الَّذِينَ
آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ
“İllelleziyne
amenu ve 'amilussalihati lehum erun gayru memnunin.”
Ancak iman edip de sâlih
ameller işleyenler başka. Onlar için, bitmez tükenmez bir mükâfat vardır. İnşikak-25
*******************
وَمَا يَسْتَوِي
الْأَعْمَى وَالْبَصِيرُ وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَلَا
الْمُسِيءُ قَلِيلًا مَّا تَتَذَكَّرُونَ
“Ve
ma yestevil a'ma vel besiyru vellezine amenu ve amilus salihati ve lel müsi'
kalilem ma tetezekkerun”
Kör ile gören, iman edip
salih ameller işleyenler ile kötülük yapan bir değildir. Siz pek az düşünüyorsunuz.Mümin-58
*******************
مَنْ عَمِلَ صَالِحًا
فَلِنَفْسِهِ وَمَنْ أَسَاء فَعَلَيْهَا ثُمَّ إِلَى رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ
“Men
amile salihan fe linefsih ve men esae fe aleyha sümme ila rabbiküm türceun”
Kim salih bir amel
işlerse, kendi lehine işlemiş olur. Kim de
kötülük yaparsa, kendi aleyhine yapmış olur. Sonra Rabbinize
döndürüleceksiniz.Casiye-15
SONRADAN YAPTIĞINIZDAN PİŞMAN OLUP KENDİNİZE VE
ÇEVRENİZE ZARAR VERMEK İSTEMİYORSANIZ SİZE GELEN HER HABERİN DOĞRULUĞUNU
ARAŞTIRIN :
يَا أَيُّهَا
الَّذِينَ آمَنُوا إِن جَاءكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَأٍ فَتَبَيَّنُوا أَن تُصِيبُوا
قَوْمًا بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلَى مَا فَعَلْتُمْ نَادِمِينَ
“Ya
eyyühellezine amenu in caeküm fazikum bi nebein fe tebeyyenu en tüsiybu kavmem
bi cehaletin fe tusbihu ala ma fealtüm nadimin”
Ey iman edenler! Size bir
fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza
pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.Hucurat-6
HER MÜSLÜMANA VASİYETİNİ HAZIR ETMEK FARZ
KILINDI :
كُتِبَ عَلَيْكُمْ
إِذَا حَضَرَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ إِن تَرَكَ خَيْرًا الْوَصِيَّةُ
لِلْوَالِدَيْنِ وَالأقْرَبِينَ بِالْمَعْرُوفِ حَقًّا عَلَى الْمُتَّقِينَ
“Kütibe aleyküm iza
hadara ehadekümül mevtü in terake hayra, elvasiyyetü lil valideyni vel akrabine
bil ma'ruf, hakkan alel müttekiyn”
Sizden birinize ölüm gelip
çattığı zaman, eğer geride bir hayır (mal) bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın
akrabaya meşru bir tarzda vasiyette bulunması -Allah’a karşı gelmekten
sakınanlar üzerinde bir hak olarak- size farz kılındı.Bakara-180
YAPMAYACAĞINIZ ŞEYLERİ SÖYLEMEYİN :
يَا أَيُّهَا
الَّذِينَ آَمَنُوا لِمَ تَقُولُونَ مَا لَا تَفْعَلُونَ
“Ya eyyuhelleziyne amenu
lime tekulune ma la tef'alune.”
Ey iman edenler!
Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?
Saf-2
كَبُرَ مَقْتًا عِندَ
اللَّهِ أَن تَقُولُوا مَا لَا تَفْعَلُونَ
“Kebure
makten 'indallahi en tekulu ma la tef'alune.”
Yapmayacağınız şeyleri
söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir.Saf-3
ALLAH’TAN BAŞKA KİMSEDEN YARDIM İSTEMEYİN :
إِيَّاكَ نَعْبُدُ
وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ
“İyyake na'büdü ve iyyake
nesteiyn”
(Allahım!) Yalnız sana
ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.Fatiha-5
YETİM MALI YEMEYİN :
كَلَّا بَل لَّا
تُكْرِمُونَ الْيَتِيمَ
“Kella bel la
tükrimunelyetiyme.”
Hayır, hayır! Yetime ikram
etmiyorsunuz.Fecr-17
*******************
فَأَمَّا الْيَتِيمَ
فَلَا تَقْهَرْ
“Femmel
yetiyme fela takher.”
Öyleyse sakın yetimi ezme!Duha-9
وَأَمَّا السَّائِلَ
فَلَا تَنْهَرْ
“Ve
emmessaile fela tenher.”
Sakın isteyeni azarlama! Duha-10
*******************
وَيُطْعِمُونَ
الطَّعَامَ عَلَى حُبِّهِ مِسْكِينًا وَيَتِيمًا وَأَسِيرًا
“Ve
yut'imunetta'ame 'ala hubbihi miskiynen ve yetiymen ve esiyren.”
Onlar, seve seve yiyeceği
yoksula, yetime ve esire yedirirler. İnsan-8
إِنَّمَا
نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ اللَّهِ لَا نُرِيدُ مِنكُمْ جَزَاء وَلَا شُكُورًا
İnnema nut'imukum
livechillahi la nuriydu minkum cezaen ve la şukuren.
(Yedirdikleri kimselere şöyle derler:) “Biz size sırf Allah
rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık ve bir teşekkür beklemiyoruz.” İnsan-9
YOKSULLARI DOYURUN :
وَلَا تَحَاضُّونَ
عَلَى طَعَامِ الْمِسْكِينِ
“Ve la tehaddune 'ala
ta'amilmiskiyni.”
Yoksulu yedirmek konusunda
birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.Fecr-18
*******************
وَيُطْعِمُونَ
الطَّعَامَ عَلَى حُبِّهِ مِسْكِينًا وَيَتِيمًا وَأَسِيرًا
“Ve
yut'imunetta'ame 'ala hubbihi miskiynen ve yetiymen ve esiyren.”
Onlar, seve seve yiyeceği
yoksula, yetime ve esire yedirirler. İnsan-8
إِنَّمَا
نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ اللَّهِ لَا نُرِيدُ مِنكُمْ جَزَاء وَلَا شُكُورًا
“İnnema nut'imukum
livechillahi la nuriydu minkum cezaen ve la şukuren.”
(Yedirdikleri kimselere
şöyle derler:) “Biz size sırf Allah rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık
ve bir teşekkür beklemiyoruz.” İnsan-9
*******************
وَلَا يَحُضُّ عَلَى
طَعَامِ الْمِسْكِينِ
“Ve
la yehuddu 'ala ta'amil miskiyni.”
“Yoksulu doyurmağa teşvik etmiyordu.”Hakka-34
BOŞ ŞEYLERLE EĞLENMEYİN (YÜKSEK BİNA YAPMAK) :
أَتَبْنُونَ بِكُلِّ
رِيعٍ آيَةً تَعْبَثُونَ
“E
tebnune bi külli riy'in ayeten ta'besun”
“Siz her yüksek yere bir
alamet bina yapıp boş şeylerle eğleniyor musunuz?” Şuara-128
Allah, bİr kİmseyİ ancak gücünün yettİğİ şeyle
yükümlü kılar :
لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ
نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ
رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا رَبَّنَا وَلاَ
تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِنَا
رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ
لَنَا وَارْحَمْنَا أَنتَ مَوْلاَنَا فَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
“La yükellifüllahü nefsen
illa vüs'aha, leha ma kesebet ve aleyha mektesebet, rabbena la tüahizna in
nesina ev ahta'na, rabbena ve la tahmil aleyna isran kema hameltehu alellezine
min kablina, rabbena ve la tühammilna ma la takate lena bih, va'fü anna, vağfir
lena, verhamna ente mevlane fensurna alel kavmil kafirin”
Allah, bir kimseyi ancak
gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun
kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek
dua ediniz): “Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük
yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet,
bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım
et.”Bakara-286
*******************
قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ
لاَ تَغْلُوا فِي دِينِكُمْ غَيْرَ الْحَقِّ وَلاَ تَتَّبِعُوا أَهْوَاء قَوْمٍ
قَدْ ضَلُّوا مِن قَبْلُ وَأَضَلُّوا كَثِيراً وَضَلُّوا عَن سَوَاء السَّبِيلِ
“Kul
ya ehlel kitabi la tağlu fi diniküm ğayral hakki ve la tettebiu ehvae kavmin
kad dallu min kablü ve edallu kesirav ve dallu an sevais sebil”
De ki: “Ey Kitap ehli!
Hakkın dışına çıkarak dininizde aşırı gitmeyin. Daha önce sapmış, birçoklarını
da saptırmış ve dümdüz yoldan da şaşmış bir milletin arzu ve keyiflerine
uymayın.”Maide-77
*******************
وَالَّذِينَ آمَنُوا
وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لاَ نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا أُوْلَـئِكَ
أَصْحَابُ الْجَنَّةِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
“Vellezine
amenu ve amilus salihati la nükellifü nefsen illa vüs'aha ülaike ashabül cenneh
hüm fiha halidun”
İman edip salih ameller
işleyenlere gelince -ki biz kişiye ancak gücünün yettiğini yükleriz- işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada
ebedî kalıcıdırlar.Araf-42
*******************
وَلَا نُكَلِّفُ
نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنطِقُ بِالْحَقِّ وَهُمْ لَا
يُظْلَمُونَ
“Ve
la nükellifü nefsen illa vüs'aha ve ledeyna kitabüy yentiku bil hakki ve hüm la
yuzlemun”
Biz hiçbir kimseye gücünün
yettiğinden fazla yük yüklemeyiz. Katımızda hakkı
söyleyen bir kitab vardır. Onlar zulme, haksızlığa uğratılmazlar. Mü'minun-62
ZAN İLE, GIYBET İLE HAREKET ETMEYİN, OLAYIN İÇ
YÜZÜNÜ ARAŞTIRIN :
وَمَا لَهُم بِهِ
مِنْ عِلْمٍ إِن يَتَّبِعُونَ إِلَّا الظَّنَّ وَإِنَّ الظَّنَّ لَا يُغْنِي مِنَ
الْحَقِّ شَيْئًا
“Ve ma lehum bihi mim ilm
iy yettebiune illez zann ve innez zanne la yuğni minel hakki şey'a “
Hâlbuki onların bu
hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece zanna
uyuyorlar. Şüphesiz zan, hakikat namına hiçbir şey ifade etmez.Necm-28
*******************
يَا أَيُّهَا
الَّذِينَ آمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثِيراً مِّنَ الظَّنِّ إِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ
إِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَب بَّعْضُكُم بَعْضًا أَيُحِبُّ أَحَدُكُمْ
أَن يَأْكُلَ لَحْمَ أَخِيهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ
اللَّهَ تَوَّابٌ رَّحِيمٌ
“Ya eyyühellezine
amenütenibu kesiram minez zanni inne ba'daz zanni ismüv ve la tecessesu ve la
yağteb ba'duküm ba'da e yühibbü ehadüküm ey ye'küle lahme ehiyhi meyten fe
kerihtümuh vettekullah innellahe tevvabür rahiym”
Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır.
Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin
gıybetini yapmayın. Herhangi
biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz!
Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok
merhamet edendir.Hucurat-12
RABBİMİZİ GECE-GÜNDÜZ TESBİH EDİN :
وَمِنَ اللَّيْلِ فَسَبِّحْهُ
وَإِدْبَارَ النُّجُومِ
“Ve
minel leyli fesebbihhu ve idbaran nucum”
Gecenin bir kısmında ve
yıldızların batışı sırasında O’nu tespih et.Tur-49
SADAKALARINIZI (ZEKATLARINIZI) KALPLERİ İSLAMA
ISINDIRMAK İÇİN HARCAYINIZ :
إِنَّمَا
الصَّدَقَاتُ لِلْفُقَرَاء وَالْمَسَاكِينِ وَالْعَامِلِينَ عَلَيْهَا
وَالْمُؤَلَّفَةِ قُلُوبُهُمْ وَفِي الرِّقَابِ وَالْغَارِمِينَ وَفِي سَبِيلِ
اللّهِ وَابْنِ السَّبِيلِ فَرِيضَةً مِّنَ اللّهِ وَاللّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
“İnnemas sadekatü lil
fükarai vel mesakini vel amiline aleyha vel müellefeti kulubühüm ve firrikabi
vle ğarimine ve fi sebilillahi vebnis sebil feridatem minallah vallahü alimün
hakim”
Sadakalar (zekâtlar),
Allah’tan bir farz olarak ancak
fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslâm’a ısındırılacak
olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda cihad
edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Tevbe
60
KULLUK GÖREVİNİ YAPAN VE YAPMAYAN İNSANA
RABBİMİZİN VERDİĞİ CEZA VE MÜKAFAAT :
kİm zerre ağırlığınca bİr hayır İşlerse, onun
mükâfatını,Kİm de zerre ağırlığınca bİr kötülük İşlerse, onun cezasını
görecektİr :
فَمَن يَعْمَلْ
مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ
“Ve
mey ya'mel miskale zerratin hayray yerah”
Artık kim zerre
ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir.Zilzal-7
وَمَن يَعْمَلْ
مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ
“Ve
mey ya'mel miskale zerratin şerray yerah”
Kim de zerre ağırlığınca
bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.Zilzal-8
*******************
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا
وَالَّذِينَ هَادُوا وَالنَّصَارَى وَالصَّابِئِينَ مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ
وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَعَمِلَ صَالِحاً فَلَهُمْ أَجْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ وَلاَ
خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ
“İnnellezine
amenu vellezine hadu ven nesara ves sabiine min amene billahi vel yevmil ahiri
ve amile salihan fe lehüm ecruhüm inde rabbihim ,ve la havfün aleyhim ve la hüm
yahzenun”
Şüphesiz,
inananlar (Müslümanlar) ile Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sâbiîlerden (her bir
grubun kendi şeriatında) “Allah’a
ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için Rableri katında
mükâfat vardır; onlar korkuya uğramayacaklar, mahzun da olmayacaklardır” (diye hükmedilmiştir). Bakara-62
ALLAH'A YAKINLARIN KİTABI İLİYYUN’DUR :
كَلَّا إِنَّ كِتَابَ
الْأَبْرَارِ لَفِي عِلِّيِّينَ
“Kella inne
kitabel'ebrari lefiy 'illiyyiyne.”
Hayır (sandıkları
gibi değil!) iyilerin yazısı “İlliyyûn”dadır.Mutaffifin-18
*******************
وَمَا أَدْرَاكَ مَا
عِلِّيُّونَ
“Ve ma edrake ma
'illiyyune. “
“İlliyyûn”un ne olduğunu sen ne bileceksin.Mutaffifin-19
*******************
كِتَابٌ مَّرْقُومٌ
“Kitabun merkumun. “
O, yazılmış bir kitaptır.Mutaffifin-20
*******************
يَشْهَدُهُ
الْمُقَرَّبُونَ
“Yeşheduhulmukarrebune. “
Ona, Allah’a yakın olanlar
şâhit olur.Mutaffifin-21
Allah’ın rızasını kazanmak İSTEYEN kalben
MUTMAİN OLMALIDIR :
وَمَثَلُ
الَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُمُ ابْتِغَاء مَرْضَاتِ اللّهِ وَتَثْبِيتًا
مِّنْ أَنفُسِهِمْ كَمَثَلِ جَنَّةٍ بِرَبْوَةٍ أَصَابَهَا وَابِلٌ فَآتَتْ
أُكُلَهَا ضِعْفَيْنِ فَإِن لَّمْ يُصِبْهَا وَابِلٌ فَطَلٌّ وَاللّهُ بِمَا
تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
“Ve meselüllezine
yünfikune emvalehümüb tiğae merdatillahi ve tesbitem min enfüsihim ke meseli
cennetim bi rabvetin esabeha vabilün fe atet üküleha di'feyn, fe il lem yüsibha
vabilün fe tall, vallahü bima ta'melune basiyr”
Allah’ın rızasını kazanmak
arzusuyla ve kalben mutmain olarak mallarını Allah yolunda harcayanların
durumu, yüksekçe bir yerdeki güzel bir bahçenin durumu gibidir ki, bol yağmur
alınca iki kat ürün verir. Bol yağmur almasa
bile ona çiseleme yeter. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.Bakara-265
HZ. İBRAHİM’İN RABBİMİZİN VARLIĞINI ARAŞTIRMASI:
Hz.İbrahimin,yıldızları,güneşi,ayı, rabbimmi diye etüt edip hakka
yönelmesi.
فَلَمَّا جَنَّ
عَلَيْهِ اللَّيْلُ رَأَى كَوْكَبًا قَالَ هَـذَا رَبِّي فَلَمَّا أَفَلَ قَالَ لا
أُحِبُّ الآفِلِينَ
“Felemma cenne aleyhil
leylü raa kevkeba kale haza rabbi felemma efele kale la ühibbül afilin”
Üzerine gece karanlığı basınca, bir yıldız gördü. “İşte Rabbim!” dedi.
Yıldız batınca da, “Ben öyle batanları sevmem” dedi.Enam-76
فَلَمَّا رَأَى
الْقَمَرَ بَازِغًا قَالَ هَـذَا رَبِّي فَلَمَّا أَفَلَ قَالَ لَئِن لَّمْ
يَهْدِنِي رَبِّي لأكُونَنَّ مِنَ الْقَوْمِ الضَّالِّينَ
“Felemma rael kamera
baziğan kale haza rabbi felemma efele kale leil lem yehdini rabbi le ekunenne
minel kavmid dallin “
Ay’ı doğarken görünce de,
“İşte Rabbim!” dedi. Ay da batınca, “Andolsun ki, Rabbim bana doğru yolu
göstermezse, mutlaka ben de sapıklardan olurum” dedi.Enam-77
*******************
فَلَمَّا رَأَى
الشَّمْسَ بَازِغَةً قَالَ هَـذَا رَبِّي هَـذَا أَكْبَرُ فَلَمَّا أَفَلَتْ قَالَ
يَا قَوْمِ إِنِّي بَرِيءٌ مِّمَّا تُشْرِكُونَ
“Felemma raeş şemse
baziğaten kale haza rabbi haza ekber felemma efelet kale ya kavmi inni beriüm
mimma tüşrikun”
Güneşi doğarken görünce
de, “İşte benim Rabbim! Bu daha büyük” dedi. O da batınca (kavmine dönüp), “Ey
kavmim! Ben sizin Allah’a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım” dedi.Enam-78
*******************
إِنِّي وَجَّهْتُ
وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ حَنِيفًا وَمَا أَنَا مِنَ
الْمُشْرِكِينَ
“İnni veccehtü vechiye
lillezi fetaras semavati vel erda hanifev ve ma ene minel müşrimin”
“Ben, hakka yönelen birisi olarak yüzümü,
gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben, Allah’a ortak koşanlardan değilim.” Enam-79
*******************
وَحَآجَّهُ قَوْمُهُ
قَالَ أَتُحَاجُّونِّي فِي اللّهِ وَقَدْ هَدَانِ وَلاَ أَخَافُ مَا تُشْرِكُونَ
بِهِ إِلاَّ أَن يَشَاء رَبِّي شَيْئًا وَسِعَ رَبِّي كُلَّ شَيْءٍ عِلْمًا
أَفَلاَ تَتَذَكَّرُونَ
“Ve haccehu kavmüh kale e
tühaccunni fillahi ve kad hedan ve la ehafü ma tüşrikune bihi illa ey yeşae
rabbi şey'a vesia rabbi külle şey'in ilma e fe la tetezekkerun”
Kavmi onunla
tartışmaya girişti. Dedi ki: “Beni doğru yola iletmişken, Allah
hakkında benimle tartışmaya mı kalkışıyorsunuz? Hem sizin O’na ortak koştuklarınızdan
ben korkmam; ancak Rabbimin bir şey dilemiş olması başka. Rabbimin ilmi her
şeyi kuşatmıştır. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?” Enam-80
*******************
وَكَيْفَ أَخَافُ مَا
أَشْرَكْتُمْ وَلاَ تَخَافُونَ أَنَّكُمْ أَشْرَكْتُم بِاللّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ
بِهِ عَلَيْكُمْ سُلْطَانًا فَأَيُّ الْفَرِيقَيْنِ أَحَقُّ بِالأَمْنِ إِن
كُنتُمْ تَعْلَمُونَ
“Ve keyfe ehafü ma
eşraktüm ve la tehafune enneküm eşraktüm billahi ma lem yünezzil bihi aleyküm
sültana fe eyyül ferikayni ehakku bil emn in küntüm ta'lemun”
“Allah’ın, size, hakkında hiçbir delil
indirmediği şeyleri O’na ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin ortak
koştuğunuz şeylerden ne diye korkayım? Öyle ise
iki taraftan hangisi güvende olmaya daha lâyıktır? Eğer biliyorsanız söyleyin.”
Enam-81
GÜNAHKARLARIN KİTABI SİCCİN’DİR :
كَلَّا إِنَّ كِتَابَ
الفُجَّارِ لَفِي سِجِّينٍ
“Kella
inne kitabelfuccari lefiy sicciynin.”
Hayır, günahkârların yazısı, muhakkak “Siccîn”dedir.Mutaffifin-7
*******************
وَمَا أَدْرَاكَ مَا
سِجِّينٌ
“Ve
ma edrake ma sicciynun.”
“Siccîn”in ne olduğunu sen ne bileceksin.Mutaffifin-8
*******************
كِتَابٌ مَّرْقُومٌ
“Kitabun merkumun.”
(O günahkârların
yazısı) Amellerin sayılıp
yazıldığı bir kitaptır.Mutaffifin-9
Her nefİs ölümü tadacaktır. RABBİMİZ Bİzİ bİr
İmtİhan olarak hayır İle de şer İle de denİyor:
كُلُّ نَفْسٍ
ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُم بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَإِلَيْنَا
تُرْجَعُونَ
“Küllü nefsin zaikatül
mevt ve nebluküm biş şerri vel hayri fitneh ve ileyna türceun”
Her nefis ölümü
tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak
bize döndürüleceksiniz.Enbiya-35
*******************
كُلُّ نَفْسٍ
ذَائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
“Küllü
nefsin saikatül mevti sümme ileyna türceun”
Her can ölümü tadacaktır.
Sonra bize döndürüleceksiniz.Ankebut-57
ALLAH KATINDA AHİRET YURDU CENNETTİR :
قُلْ إِن كَانَتْ
لَكُمُ الدَّارُ الآَخِرَةُ عِندَ اللّهِ خَالِصَةً مِّن دُونِ النَّاسِ
فَتَمَنَّوُا الْمَوْتَ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
“Kul in kanet lekümüd
darul ahiratü indellahi halisatem min dunin nasi fe temennevül mevte in küntüm
sadikiyn”
De ki: “Eğer
(iddia ettiğiniz gibi) Allah katındaki ahiret yurdu (cennet)
diğer insanlar için değil de, yalnız sizinse ve doğru söyleyenler iseniz haydi
ölümü temenni edin!”Bakara-94
*******************
وَلَن يَتَمَنَّوْهُ
أَبَدًا بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ وَاللّهُ عَلِيمٌ بِالظَّالِمينَ
“Ve ley yetemennevhü
ebedem bima kaddemet eydihim, vallahü alimüm biz zalimin”
Fakat kendi elleriyle önceden yaptıkları işler yüzünden ölümü hiçbir
zaman temenni edemezler.
Allah, o zalimleri hakkıyla
bilendir.Bakara-95
*******************
فِي سِدْرٍ
مَّخْضُودٍ
“Fiy sidrin mahdudin.”
Vakıa-28
وَطَلْحٍ مَّنضُودٍ
“Ve
talhin mendudin.” Vakıa-29
وَظِلٍّ مَّمْدُودٍ
“Ve zillin memdudin.” Vakıa-30
وَمَاء مَّسْكُوبٍ
“Ve
main meskubin.” Vakıa-31
وَفَاكِهَةٍ
كَثِيرَةٍ
“Ve
fakihetin kesiyretin.” Vakıa-32
لَّا مَقْطُوعَةٍ
وَلَا مَمْنُوعَةٍ
“La
maktu'atin ve la memnu'atin.” Vakıa-33
وَفُرُشٍ
مَّرْفُوعَةٍ
“Ve
furuşin merfu'atin.” Vakıa-34
(Onlar), dikensiz dir
ağaçları ve meyveleri küme küme dizili ,muz ağaçları altında, yayılmış sürekli
bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli
meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.(Diken,zahmet çekmek bu dünyaya aittir.)(Vakıa-28-34)
CENNETTE BOŞ SÖZ YOKTUR :
لَّا تَسْمَعُ فِيهَا
لَاغِيَةً
“La
tesme'u fiyha lağiyeten “
(8-11) O gün bir
takım yüzler de vardır ki, mutludurlar; (dünyadaki) çabalarından hoşnut
olmuşlardır, yüce bir cennettedirler. Orada boş bir söz
işitmezler.Ğaşiye-11
*******************
لَّا يَسْمَعُونَ
فِيهَا لَغْوًا وَلَا كِذَّابًا
“La
yesme'une fiyha lağven ve la kizzaben.”
Orada ne bir boş söz
işitirler, ne de bir yalan.Nebe-35
ALLAH DİLEDİĞİNİ DOĞRU YOLA SEVK EDER :
إِنَّكَ لَا تَهْدِي
مَنْ أَحْبَبْتَ وَلَكِنَّ اللَّهَ يَهْدِي مَن يَشَاء وَهُوَ أَعْلَمُ
بِالْمُهْتَدِينَ
“İnneke la tehdi men
ahbebte ve lakinnellahe yehdi mey yeşa' ve hüve a'lemü bil mühtedin”
Şüphesiz sen sevdiğin
kimseyi doğru yola iletemezsin. Fakat Allah, dilediği kimseyi doğru yola
eriştirir. O, doğru yola gelecekleri daha iyi
bilir.Kasas-56
ALLAH HERKESİN AMELLERİNE GÖRE DERECE VERİR :
وَلِكُلٍّ دَرَجَاتٌ
مِّمَّا عَمِلُوا وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا يَعْمَلُونَ
“Ve
li küllin deracatüm mimma amilu ve ma rabbüke bi ğafilin amma ya'melun”
Herkesin amellerine göre
dereceleri vardır. Rabbin onların yaptıklarından habersiz
değildir.Enam-132
*******************
وَهُوَ الَّذِي
جَعَلَكُمْ خَلاَئِفَ الأَرْضِ وَرَفَعَ بَعْضَكُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ
لِّيَبْلُوَكُمْ فِي مَا آتَاكُمْ إِنَّ رَبَّكَ سَرِيعُ الْعِقَابِ وَإِنَّهُ
لَغَفُورٌ رَّحِيمٌ
“Ve
hüvellezi cealeküm halaifel erdi ve rafea ba'daküm fevka ba'din deracatil li
yeblüveküm fi ma ataküm inne rabbeke seriul ikabi ve innehu le ğafurur rahiym”
O, sizi yeryüzünde
halifeler (oraya hâkim kimseler) yapan, size verdiği nimetler
konusunda sizi sınamak için bazınızı bazınıza derece derece üstün kılandır. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır. Şüphe yok ki O, çok
bağışlayandır, çok merhamet edendir.Enam-165
*******************
فَبَدَأَ
بِأَوْعِيَتِهِمْ قَبْلَ وِعَاء أَخِيهِ ثُمَّ اسْتَخْرَجَهَا مِن وِعَاء أَخِيهِ
كَذَلِكَ كِدْنَا لِيُوسُفَ مَا كَانَ لِيَأْخُذَ أَخَاهُ فِي دِينِ الْمَلِكِ
إِلاَّ أَن يَشَاء اللّهُ نَرْفَعُ دَرَجَاتٍ مِّن نَّشَاء وَفَوْقَ كُلِّ ذِي عِلْمٍ
عَلِيمٌ
“Fe bedee bi ev'iyetihim
kable viai ehiyhi sümmestahraceha min viai ehiyh kezalike kidna li yusüf ma
kane li ye'huze ehahü fi dinil meliki illa ey yeşaellah nerfeu deracatim men
neşa' ve fevka külli zi ilmin alim”
Bunun üzerine
Yûsuf, kardeşinin yükünden önce onların yüklerini aramaya başladı. Sonra su
kabını kardeşinin yükünden çıkardı. İşte biz Yûsuf’a böyle bir plan öğrettik.
Yoksa kralın kanunlarına göre kardeşini alıkoyamazdı. Ancak Allah’ın dilemesi
başka. Biz dilediğimiz kimsenin
derecelerini yükseltiriz. Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır.
Yusuf-76
*******************
وَلِكُلٍّ دَرَجَاتٌ مِّمَّا
عَمِلُوا وَلِيُوَفِّيَهُمْ أَعْمَالَهُمْ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
“Ve
li küllin deracatüm ve hüm la yuzlemun”
Herkesin
yaptıklarına göre dereceleri vardır. (Bu da) Allah’ın onlara yaptıklarının karşılığını tastamam
vermesi içindir. Asla kendilerine haksızlık yapılmaz.Ahkaf-19
*******************
بَلَى مَنْ أَسْلَمَ
وَجْهَهُ لِلّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَلَهُ أَجْرُهُ عِندَ رَبِّهِ وَلاَ خَوْفٌ
عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ
“Bela
men esleme vechehu lillahi ve hüve muhsinün fe lehu ecruhu inde rabbihi ve la
havvfün aleyhim ve la hüm yahzenun “
Hayır, öyle değil! Kim “ihsan” derecesine yükselerek özünü Allah’a teslim ederse,
onun mükâfatı Rabbinin katındadır. Artık onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir. Bakara-112
*******************
رَفِيعُ الدَّرَجَاتِ
ذُو الْعَرْشِ يُلْقِي الرُّوحَ مِنْ أَمْرِهِ عَلَى مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ
لِيُنذِرَ يَوْمَ التَّلَاقِ
“Rafiud deracati zül arş
yülkir ruha min emrihi ala mey yeşaü min ibadihi li yünzira yevmet telak”
O, dereceleri hakkıyla
yükseltendir, Arş’ın sahibidir. Buluşma günü hakkında
(insanları) uyarmak için, irâdesiyle ilgili vahyi kullarından dilediğine, kendi
indirir.Mü'min-15
ALLAH KENDİSİNE YÖNELEN HER KULUN GÖNÜL GÖZÜNÜ
AÇAR :
تَبْصِرَةً وَذِكْرَى
لِكُلِّ عَبْدٍ مُّنِيبٍ
“Tebsiratev ve zikra li
kulli abdim munib”
Bütün bunlar,
içtenlikle Allah’a yönelen her kulun gönül gözünü
açmak ve ona öğüt ve ibret vermek içindir.Kaf-8
İNSANIN HER YAPTIĞINI HER AN GÖZETLEYEN
GÖZETLEYİCİ MELEK VARDIR :
مَا يَلْفِظُ مِن
قَوْلٍ إِلَّا لَدَيْهِ رَقِيبٌ عَتِيدٌ
“Ma yelfizu min kavlin
illa ledeyhi rakiybun atid”
İnsan hiçbir söz söylemez
ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek
bulunmasın.Kaf-18
MESCİTLER ALLAH'INDIR :
وَأَنَّ الْمَسَاجِدَ
لِلَّهِ فَلَا تَدْعُوا مَعَ اللَّهِ أَحَدًا
“Ve ennelmesacide lillahi
fela ted'u ma'allahi ehaden.”
“Şüphesiz mescitler, Allah’ındır. O hâlde, Allah ile birlikte hiç kimseye kulluk etmeyin.” Cin-18
KALP GÖRDÜĞÜNÜ YALANLAMAZ :
فَأَوْحَى إِلَى
عَبْدِهِ مَا أَوْحَى
“Fe evha ila abdihi ma
evha”
Böylece Allah kuluna
vahyedeceğini vahyetti.Necm-10
*******************
مَا كَذَبَ
الْفُؤَادُ مَا رَأَى
“Ma kezebel fuadu ma raa”
Kalp, (gözün) gördüğünü
yalanlamadı.Necm-11
*******************
أَفَتُمَارُونَهُ
عَلَى مَا يَرَى
“Efe
tumarunehu ala ma yera”
(Şimdi siz) gördüğü şey hakkında onunla tartışıyor musunuz? Necm-12
Hİçbİr günahkâr başka bİr günahkârın yükünü
yüklenmez :
إِن تَكْفُرُوا
فَإِنَّ اللَّهَ غَنِيٌّ عَنكُمْ وَلَا يَرْضَى لِعِبَادِهِ الْكُفْرَ وَإِن
تَشْكُرُوا يَرْضَهُ لَكُمْ وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى ثُمَّ إِلَى
رَبِّكُم مَّرْجِعُكُمْ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ إِنَّهُ عَلِيمٌ
بِذَاتِ الصُّدُورِ
“İn tekfüru fe innellahe
ğaniyyün anküm ve la yerda li ibadihil küfr ve in teşküru yerdahü leküm ve la
teziru vaziratüv vizra uhra sümme ila rabbiküm merciuküm fe yünebbiüküm bima
küntüm tü'melun innehu alimüm bizatis sudur”
Eğer inkâr
ederseniz, şüphesiz ki Allah sizin iman etmenize muhtaç değildir. Ama
kullarının inkâr etmesine razı olmaz. Eğer şükrederseniz sizin için buna razı
olur. Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın
yükünü yüklenmez. Sonra
dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O da size yaptıklarınızı haber verir. Çünkü O,
göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilir.Zümer-7
ÖLÜLER DUYMAZ ONLARDAN MEDET UMMAYIN :
إِنَّكَ لَا تُسْمِعُ
الْمَوْتَى وَلَا تُسْمِعُ الصُّمَّ الدُّعَاء إِذَا وَلَّوْا مُدْبِرِينَ
“İnneke la tüsmiul mevta
ve la tüsmius summed düae iza vellev müdbirin”
Şüphesiz sen ölülere
duyuramazsın. Arkalarına dönüp kaçarlarken sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.Neml-80
*******************
فَإِنَّكَ لَا
تُسْمِعُ الْمَوْتَى وَلَا تُسْمِعُ الصُّمَّ الدُّعَاء إِذَا وَلَّوْا
مُدْبِرِينَ
“Fe
inneke la tüsmiul mevta ve la tüsmius summed düae iza vellev müdbirin”
Şüphesiz, sen ölülere
işittiremezsin. Dönüp gittikleri zaman çağrıyı sağırlara da işittiremezsin Rum-52
*******************
وَمَا يَسْتَوِي
الْأَحْيَاء وَلَا الْأَمْوَاتُ إِنَّ اللَّهَ يُسْمِعُ مَن يَشَاء وَمَا أَنتَ
بِمُسْمِعٍ مَّن فِي الْقُبُورِ
“Ve
ma yestevil ahyaü ve lel emvat innellahe yüsmiu mey yeşa' ve ma ente bi müsmiim
men fil kubur”
Diriler ile ölüler de bir
olmaz. Allah, dilediğine işittirir. Sen, kabirde bulunanlara işittirecek
değilsin. (Şeyhler bu emre dikkat !) Fatır-22
HER ZORLUĞUN YANINDA BİR KOLAYLIK VARDIR:
فَإِنَّ مَعَ
الْعُسْرِ يُسْرًا
“Feinne
me'al'usri yüsren” İnşirah-5
إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا
“İnne me'al'usri yüsren”
İnşirah-6
Elbette zorluğun
yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık
daha vardır.İnşirah-5-6
KÖRE-TOPALA-HASTAYA GÜÇLÜK YOKTUR :
لَيْسَ عَلَى
الْأَعْمَى حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْأَعْرَجِ حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْمَرِيضِ حَرَجٌ
وَمَن يُطِعِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا
الْأَنْهَارُ وَمَن يَتَوَلَّ يُعَذِّبْهُ عَذَابًا أَلِيمًا
“Leyse alel a'ma haracüv
ve la alel a'raci haracüv ve la alel meriydi harac ve mey yütiilahe ve rasulehu
yüdhilhü cennatin tecri min tahtihel enhar ve mey yetevelle yüazzibhü azaben
elima”
Köre güçlük yoktur, topala
güçlük yoktur, hastaya güçlük yoktur. (Bunlar
savaşa katılmak zorunda değillerdir.) Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse,
Allah onu, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Kim de yüz çevirirse, onu
elem dolu bir azaba uğratır.Fetih-17
HALKIN
çoğuna uyarsan senİ Allah yolundan saptırırlar.
:
وَإِن تُطِعْ
أَكْثَرَ مَن فِي الأَرْضِ يُضِلُّوكَ عَن سَبِيلِ اللّهِ إِن يَتَّبِعُونَ إِلاَّ
الظَّنَّ وَإِنْ هُمْ إِلاَّ يَخْرُصُونَ
“Ve in tüti'eksera men
fil erdi yüdilluke an sebilillah iy yettebiune illez zanne ve in hüm illa
yahrusun”
Eğer yeryüzündekilerin
çoğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve
onlar sadece yalan uyduruyorlar.Enam-116
ALLAH BU ÜMMETE BİN AYDAN HAYIRLI KADİR GECESİ
HEDİYE ETMİŞTİR :
لَيْلَةُ الْقَدْرِ
خَيْرٌ مِّنْ أَلْفِ شَهْرٍ
“Leyletülkadri
hayrün men elfi şehr”
Kadir gecesi bin aydan
daha hayırlıdır. Kadir-3
*******************
تَنَزَّلُ
الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِم مِّن كُلِّ أَمْرٍ
“Tenezzelülmelaiketü
verruhu fiyha biizni rabbihim min külli emr”
Melekler ve Ruh (Cebrail)
o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner.Kadir-4
ALLAH BİZİM YAPTIKLARIMIZI KAYDETTİRMEK İÇİN
SAĞIMIZA VE SOLUMUZA KAYIT MELEKLERİ GÖREVLENDİRMİŞTİR :
إِذْ يَتَلَقَّى
الْمُتَلَقِّيَانِ عَنِ الْيَمِينِ وَعَنِ الشِّمَالِ قَعِيدٌ
“İz
yetelekkal mutelekkiyani anil yemini ve aniş şimali kaiyd”
Üstelik, biri insanın sağ tarafında, biri sol
tarafında oturmuş iki alıcı melek de (onun yaptıklarını) alıp kaydetmektedir.Kaf-17
KIYAMET KAÇINILMAZDIR. AMELLERİMİZİ ALLAH
YOLUNDA DÜZELTELİM :
لَا تَدْعُوا
الْيَوْمَ ثُبُورًا وَاحِدًا وَادْعُوا ثُبُورًا كَثِيراً
La ted'ul yevme süburav
vahidev ved'u süburan kesira
(Kendilerine) “Bugün bir kere yok olmayı istemeyin, birçok kere yok olmayı
isteyin!” (denir.) Furkan-14
*******************
فَإِذَا جَاءتِ
الصَّاخَّةُ
“Feiza
caetissahhatu.” Abese-33
يَوْمَ يَفِرُّ
الْمَرْءُ مِنْ أَخِيهِ
“Yevme
yefirrulmer'u min ehiyhi.” Abese-34
وَأُمِّهِ وَأَبِيهِ
“Ve
ummihi ve ebiyhi.” Abese-35
وَصَاحِبَتِهِ
وَبَنِيهِ
“Ve
sahibetihi ve beniyhi.” Abese-36
لِكُلِّ امْرِئٍ
مِّنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَأْنٌ يُغْنِيهِ
“Likullimriin
minhum yevmeizin şe'nun yuğniyhi.” Abese-37
Kişinin kardeşinden,
annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır
edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini
meşgul edecek bir işi vardır.Abese-33-34-35-36-37
*******************
يَوْمَ لَا تَمْلِكُ
نَفْسٌ لِّنَفْسٍ شَيْئًا وَالْأَمْرُ يَوْمَئِذٍ لِلَّهِ
“Yevme
la temliku nefun linefsin şey'en vel'emru yevmeizin lillahi.”
O gün kimse kimseye hiçbir
fayda sağlayamayacaktır. O gün buyruk, yalnız Allah’ındır.
İnfitar-19
*******************
وَإِنَّا
لَجَاعِلُونَ مَا عَلَيْهَا صَعِيدًا جُرُزًا
“Ve
inna le cailune ma aleyha saiydem cüruza”
Biz, elbette (zamanı
gelince) yeryüzündeki her şeyi bir kuru toprak hâline getireceğiz. Kehf-8
KIYAMETE İNANMAYANA İŞTE KIYAMET ÖRNEKLERİ :
وَكَذَلِكَ
أَعْثَرْنَا عَلَيْهِمْ لِيَعْلَمُوا أَنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَأَنَّ
السَّاعَةَ لَا رَيْبَ فِيهَا إِذْ يَتَنَازَعُونَ بَيْنَهُمْ أَمْرَهُمْ
فَقَالُوا ابْنُوا عَلَيْهِم بُنْيَانًا رَّبُّهُمْ أَعْلَمُ بِهِمْ قَالَ
الَّذِينَ غَلَبُوا عَلَى أَمْرِهِمْ لَنَتَّخِذَنَّ عَلَيْهِم مَّسْجِدًا
“Ve
kezalike a'serna aleyhim li ya'lemu enne va'dellahi hakkuv ve ennes saate la
raybe fiha iz yetenazeune beynehüm emrahüm fe kalübnu aleyhim bünyana rabbühüm
a'lemü bihim kalellezine ğalebu ala emrihim le nettehizenne aleyhim mescida”
Böylece biz,
(insanları) onların hâlinden haberdar ettik ki, Allah’ın
va’dinin hak olduğunu ve kıyametin gerçekleşmesinde de hiçbir şüphe olmadığını
bilsinler. Hani onlar (olayın mucizevî tarafını ve
asıl hikmetini bırakmışlar da) aralarında onların durumunu tartışıyorlardı.
(Bazıları), “Onların üstüne bir bina yapın, Rableri onların hâlini daha iyi
bilir” dediler. Duruma hâkim olanlar ise, “Üzerlerine mutlaka bir mescit
yapacağız” dediler.Kehf-21
*******************
وَلَبِثُوا فِي
كَهْفِهِمْ ثَلَاثَ مِئَةٍ سِنِينَ وَازْدَادُوا تِسْعًا
“Ve
lebisu fi kehfihim selase mietin sinine vazdadu tis'a”
Onlar mağaralarında üç yüz
yıl kaldılar. Buna dokuz daha eklediler.Kehf-25
*******************
قُلِ اللَّهُ
أَعْلَمُ بِمَا لَبِثُوا لَهُ غَيْبُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ أَبْصِرْ بِهِ
وَأَسْمِعْ مَا لَهُم مِّن دُونِهِ مِن وَلِيٍّ وَلَا يُشْرِكُ فِي حُكْمِهِ
أَحَدًا
“Kulillahü
a'lemü bima lebisu lehu ğaybüs semavati vel ard ebsir bihi ve esmi' ma lehüm
min dunihi miv veliyyiv ve la yüşrikü fi hukmihi ehada”
De ki: “Kaldıkları süreyi Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin
gaybını bilmek O’na aittir. O, ne güzel
görür; O, ne güzel işitir! Onların, O’ndan başka hiçbir dostu da yoktur. O,
hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez.” Kehf-26
Ölmeyİ ve dİrİltmeyİ merak eden bİr mü'mİnİ
rabbİmİzİn ona ölme ve dİrİltmeyİ göstermesİ :
أَوْ كَالَّذِي مَرَّ
عَلَى قَرْيَةٍ وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَى عُرُوشِهَا قَالَ أَنَّىَ يُحْيِـي
هَـَذِهِ اللّهُ بَعْدَ مَوْتِهَا فَأَمَاتَهُ اللّهُ مِئَةَ عَامٍ ثُمَّ بَعَثَهُ
قَالَ كَمْ لَبِثْتَ قَالَ لَبِثْتُ يَوْمًا أَوْ بَعْضَ يَوْمٍ قَالَ بَل
لَّبِثْتَ مِئَةَ عَامٍ فَانظُرْ إِلَى طَعَامِكَ وَشَرَابِكَ لَمْ يَتَسَنَّهْ
وَانظُرْ إِلَى حِمَارِكَ وَلِنَجْعَلَكَ آيَةً لِّلنَّاسِ وَانظُرْ إِلَى
العِظَامِ كَيْفَ نُنشِزُهَا ثُمَّ نَكْسُوهَا لَحْمًا فَلَمَّا تَبَيَّنَ لَهُ
قَالَ أَعْلَمُ أَنَّ اللّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
“Ev kellezi merra ala
karyetiv ve hiye haviyetün ala uruşiha, kale enna yuhyi hazihillahü ba'de
mevtiha, fe ematehüllahü miete amin sümme beaseh, kale kem lebist, kale lebistü
yevmen ev ba7oda yevm, kale bel lebiste miete amin fenzur ila taamike ve
şerabike lem yetesenneh, venzur ila himarike ve li nec'aleke ayetel lin nasi
venzur ilel izami keyfe nünşizüha sümme neksuha lahma, fe lemma tebeyyene lehu
kale a'lemü ennellahe ala külli şey'in kadir “
Yahut altı üstüne
gelmiş (ıpıssız duran) bir şehre uğrayan kimseyi görmedin mi? O, “Allah, burayı ölümünden sonra nasıl diriltecek (acaba)?”
demişti. Bunun üzerine, Allah onu öldürüp yüzyıl ölü bıraktı, sonra diriltti ve
ona sordu: “Ne kadar (ölü) kaldın?” O, “Bir gün veya bir günden daha az kaldım”
diye cevap verdi. Allah, şöyle dedi: “Hayır, yüz sene kaldın. Böyle iken
yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış. Bir de eşeğine bak! (Böyle
yapmamız) seni insanlara ibret belgesi kılmamız içindir. (Eşeğin) kemikler(in)e
de bak, nasıl onları bir araya getiriyor, sonra onlara nasıl et giydiriyoruz?” Kendisine bütün bunlar apaçık belli olunca, şöyle dedi: “Şimdi,
biliyorum ki; şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.”.Bakara-259
*******************
وَإِذْ قَالَ
إِبْرَاهِيمُ رَبِّ أَرِنِي كَيْفَ تُحْيِـي الْمَوْتَى قَالَ أَوَلَمْ تُؤْمِن
قَالَ بَلَى وَلَـكِن لِّيَطْمَئِنَّ قَلْبِي قَالَ فَخُذْ أَرْبَعَةً مِّنَ
الطَّيْرِ فَصُرْهُنَّ إِلَيْكَ ثُمَّ اجْعَلْ عَلَى كُلِّ جَبَلٍ مِّنْهُنَّ
جُزْءًا ثُمَّ ادْعُهُنَّ يَأْتِينَكَ سَعْيًا وَاعْلَمْ أَنَّ اللّهَ عَزِيزٌ
حَكِيمٌ
“Ve
iz kale ibrahimü rabbi erini keyfe tuhyil mevta, kale e ve lem tü'min, kale
bela ve lakil li yatmeinne kalbi, kale fe huz erbeatem minet tayri fe surhünne
ileyke sümmec'al ala külli cebelim minhünne cüz'en sümmed'uhünne ye'tineke
sa'ya, va'lem ennellahe azizün hakim”
Hani İbrahim, “Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster”
demişti. (Allah ona) “İnanmıyor musun?” deyince, “Hayır (inandım) ancak
kalbimin tatmin olması için” demişti. “Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine
alıştır. Sonra onları parçalayıp her bir parçasını bir dağın üzerine bırak.
Sonra da onları çağır. Sana uçarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah mutlak güç
sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” Bakara-260
*******************
ثُمَّ بَعَثْنَاكُم مِّن
بَعْدِ مَوْتِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
“Sümme
beasnaküm mim ba'di mevtiküm lealleküm teşkürun”
Sonra, şükredesiniz diye ölümünüzün ardından sizi tekrar dirilttik.Bakara-56
*******************
فَقُلْنَا اضْرِبُوهُ
بِبَعْضِهَا كَذَلِكَ يُحْيِي اللّهُ الْمَوْتَى وَيُرِيكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ
تَعْقِلُونَ
“Fe
kulnadribuhü bi ba'diha, kezalike yuhyillahül mevta ve yüriküm ayatihi
lealleküm ta'kilun”
“Sığırın bir parçası ile öldürülene vurun” dedik. (Denileni
yaptılar ve ölü dirildi.) İşte, Allah ölüleri böyle diriltir, düşünesiniz diye
mucizelerini de size böyle gösterir.
Bakara-73
*******************
وَكَذَلِكَ
أَعْثَرْنَا عَلَيْهِمْ لِيَعْلَمُوا أَنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَأَنَّ
السَّاعَةَ لَا رَيْبَ فِيهَا إِذْ يَتَنَازَعُونَ بَيْنَهُمْ أَمْرَهُمْ
فَقَالُوا ابْنُوا عَلَيْهِم بُنْيَانًا رَّبُّهُمْ أَعْلَمُ بِهِمْ قَالَ
الَّذِينَ غَلَبُوا عَلَى أَمْرِهِمْ لَنَتَّخِذَنَّ عَلَيْهِم مَّسْجِدًا
“Ve
kezalike a'serna aleyhim li ya'lemu enne va'dellahi hakkuv ve ennes saate la
raybe fiha iz yetenazeune beynehüm emrahüm fe kalübnu aleyhim bünyana rabbühüm
a'lemü bihim kalellezine ğalebu ala emrihim le nettehizenne aleyhim mescida”
Böylece biz,
(insanları) onların hâlinden haberdar ettik ki, Allah’ın va’dinin hak olduğunu ve kıyametin gerçekleşmesinde de
hiçbir şüphe olmadığını bilsinler. Hani onlar
(olayın mucizevî tarafını ve asıl hikmetini bırakmışlar da) aralarında onların
durumunu tartışıyorlardı. (Bazıları),
“Onların üstüne bir bina yapın, Rableri onların hâlini daha iyi bilir” dediler.
Duruma hâkim olanlar ise, “Üzerlerine mutlaka bir mescit yapacağız”
dediler.Kehf-21
*******************
وَلَبِثُوا فِي
كَهْفِهِمْ ثَلَاثَ مِئَةٍ سِنِينَ وَازْدَادُوا تِسْعًا
“Ve
lebisu fi kehfihim selase mietin sinine vazdadu tis'a”
Onlar
mağaralarında üç yüz yıl kaldılar. Buna dokuz daha eklediler.Kehf-25
KIYAMETTE HEPİMİZ ALLAH'A ARZ OLUNACAĞIZ :
يَوْمَئِذٍ
تُعْرَضُونَ لَا تَخْفَى مِنكُمْ خَافِيَةٌ
“Yevmeizin
tu'radune la tahfa minkum hafiyetun.”
O gün (hesap için Allah’a)
arz olunursunuz. Hiçbir sırrınız gizli kalmaz.(Şeyhler avukatlığı nasıl yapacaksınız? Kim
size o imkanı sunacak ? ) Hakka-18
KIYAMETTE HERKES KENDİ KİTABI İLE ÇAĞRILACAKTIR
:
وَتَرَى كُلَّ
أُمَّةٍ جَاثِيَةً كُلُّ أُمَّةٍ تُدْعَى إِلَى كِتَابِهَا الْيَوْمَ تُجْزَوْنَ
مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
“Ve
tera külle ümmetin casiyeten küllü ümmetin tüd'a ila kitabiha elyevme tüczevne
ma küntüm ta'melun”
O gün her ümmeti diz
çökmüş görürsün. Her ümmet kendi kitabına çağrılır. (Onlara şöyle denilir:) “Bugün (yalnızca) yaptıklarınızın karşılığı
verilecektir.” Casiye-28
KIYAMETTE HERŞEY ALEYHİMİZE ŞAHİTTİR :
بَلِ الْإِنسَانُ
عَلَى نَفْسِهِ بَصِيرَةٌ
Belil'insanu 'ala nefsihi
besiyretun.Kıyamet-14
وَلَوْ أَلْقَى
مَعَاذِيرَهُ
Ve lev elka
me'aziyrehu.Kıyamet-15
Hatta, mazeretlerini
ortaya koysa da, o gün insan kendi aleyhine şahittir.Kıyamet-14-15
KIYAMETTE BİZE ÇETİN BİR ŞEKİLDE HESAP
SORULACAKTIR :
مَا أَغْنَى عَنِّي
مَالِيهْ
“Ma
ağna 'anniy maliyeh.”
“Malım bana hiçbir yarar sağlamadı.” Hakka-28
*******************
هَلَكَ عَنِّي
سُلْطَانِيهْ
“Heleke
'anniy sultaniyeh.”
“Saltanatım da yok olup gitti.” Hakka-29
*******************
خُذُوهُ فَغُلُّوهُ
“Huzuhu
feğulluhu.”
(Allah, şöyle der:) “Onu yakalayıp bağlayın.”Hakka- 30
KIYAMETTE BİZE YAKINLARIMIZ VE ÇOCUKLARIMIZ BİZE
FAYDA VERMEZ :
لَن تَنفَعَكُمْ
أَرْحَامُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَفْصِلُ بَيْنَكُمْ
وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
“Len tenfe'akum erhamukum
ve la evladukum yevmelkiyameti yefsilu beynekum vallahu bima ta'melune
basiyrun.”
Yakınlarınız ve
çocuklarınız size asla fayda vermeyecektir. Kıyamet günü Allah aranızı
ayıracaktır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla
görendir.Mümtehine-3
AMELLERİMİZİ DÜZELTMEMİZ İÇİN RABBİMİZE GECE VE
GÜNDÜZ GÜCÜMÜZ YETTİĞİNCE ÖLÇÜLÜ BİR
ŞEKİLDE İBADET EDELİM :
إِنَّ رَبَّكَ
يَعْلَمُ أَنَّكَ تَقُومُ أَدْنَى مِن ثُلُثَيِ اللَّيْلِ وَنِصْفَهُ وَثُلُثَهُ
وَطَائِفَةٌ مِّنَ الَّذِينَ مَعَكَ وَاللَّهُ يُقَدِّرُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ
عَلِمَ أَن لَّن تُحْصُوهُ فَتَابَ عَلَيْكُمْ فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنَ
الْقُرْآنِ عَلِمَ أَن سَيَكُونُ مِنكُم مَّرْضَى وَآخَرُونَ يَضْرِبُونَ فِي
الْأَرْضِ يَبْتَغُونَ مِن فَضْلِ اللَّهِ وَآخَرُونَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ
اللَّهِ فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنْهُ وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا
الزَّكَاةَ وَأَقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا وَمَا تُقَدِّمُوا لِأَنفُسِكُم
مِّنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِندَ اللَّهِ هُوَ خَيْرًا وَأَعْظَمَ أَجْرًا
وَاسْتَغْفِرُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
“İnne rabbeke ya'lemu
enneke tekumu edna min suluseyilleyli ve nisfehu ve sulusehu ve taifetun
minelleziyne me'ake vallahu yukaddirulleyle vennehare 'alime en len tuhsuhu
fetabe 'aleykum fakreu ma teyessere minelkur'ani 'alime en seyekunu minkum
merda ve aharune yadribune fiyl'ardi yebteğune min fadlillahi ve aharune
yukatilune fiy sebiylillahi fakreu ma teyessere minhu ve ekiymussalate ve
atuzzekate ve akridullahe kardan hasenen ve ma tukaddimu lienfusikum min hayrin
teciduhu 'indallahi huve hayren ve a'zame ecren vestağfirullahe innallahe
ğafurun” rahiymun.”
(Ey Muhammed!)
Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte ikisine
yakın kısmını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçirdiğini biliyor. Beraberinde bulunanlardan bir topluluk da böyle yapıyor. Allah,
gece ve gündüzü düzenleyip takdir eder. Sizin buna (gecenin tümünde yahut çoğunda ibadete) gücünüzün
yetmeyeceğini bildi de sizi bağışladı (yükünüzü hafifletti.) Artık, Kur’an’dan
kolayınıza geleni okuyun. Allah, içinizde hastaların bulunacağını, bir kısmınızın Allah’ın
lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacağını, diğer bir kısmınızın ise
Allah yolunda çarpışacağını bilmektedir. O hâlde, Kur’an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı dosdoğru
kılın, zekâtı verin, Allah’a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz, onu Allah katında
daha üstün bir iyilik ve daha büyük mükâfat olarak bulursunuz. Allah’tan bağışlama
dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Müzzemmil-20
*****************
İBADET-GECE YARISI İBADET :
يَا أَيُّهَا
الْمُزَّمِّلُ
“Ya
eyyuhelmuzzemmilu.”
Ey örtünüp bürünen (Peygamber)! Müzzemmil-1
قُمِ اللَّيْلَ
إِلَّا قَلِيلًا
“Kumilleyle
illa kaliylen.” Müzzemmil-2
نِصْفَهُ أَوِ انقُصْ
مِنْهُ قَلِيلًا
“Nisfehu evinkus minhu
kaliylen.” Müzzemmil-3
Kalk, birazı hariç olmak
üzere geceyi; yarısını ibadetle geçir. Yahut bundan biraz eksilt. Müzzemmil-2-3
أَوْ زِدْ عَلَيْهِ
وَرَتِّلِ الْقُرْآنَ تَرْتِيلًا
“Ev
zid 'aleyhi ve rettililkur'ane tertiylen.”
Yahut buna biraz ekle.
Kur’an’ı ağır ağır, tane tane oku.Müzzemmil-4
KORUNMUŞ OLAN KUR'ANA TEMİZ ELLER DOKUNUR :
إِنَّهُ
لَقُرْآنٌ كَرِيمٌ
“İnnehu lekur'anun
keriymun.”
O, elbette değerli bir
Kur’an’dır.Vakıa-77
فِي كِتَابٍ
مَّكْنُونٍ
“Fiy
kitamin meknunin”.
Korunmuş bir kitaptadır.Vakıa-78
لَّا يَمَسُّهُ
إِلَّا الْمُطَهَّرُونَ
“Lya
yemessuhu illelmutahherune.”
Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir.Vakıa-79
VESVESE VERENLERDEN VE VESVESEDEN ALLAH’A
SIĞINALIM :
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ
النَّاسِ
“Kul e'uzü birabbinnas”
Nas-1
مَلِكِ النَّاسِ
“Melikinnas" Nas-2
إِلَهِ النَّاسِ
“İlahinnas” Nas-3
مِن شَرِّ
الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ
“Min şerrilvesvasil
hannas” Nas-4
الَّذِي يُوَسْوِسُ فِي
صُدُورِ النَّاسِ
“Elleziy yüvesvisü
fiysudurinnas” Nas-5
مِنَ الْجِنَّةِ وَ
النَّاسِ
“Minel
cinnetivennas” Nas-6
De ki: “Cinlerden ve
insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin
kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına
sığınırım.” Nas-1-2-3-4-5-6
RABBİMİZ BİZE NEYİ YASAKLADIYSA ONDAN KAÇINALIM
:
أَخَذْنَا
مِيثَاقَكُمْ لاَ تَسْفِكُونَ دِمَاءكُمْ وَلاَ تُخْرِجُونَ أَنفُسَكُم مِّن
دِيَارِكُمْ ثُمَّ أَقْرَرْتُمْ وَأَنتُمْ تَشْهَدُونَ
“Ve iz ehazna misakaküm
la tesfikune dimaeküm ve la tuhricune enfüseküm min diyariküm sümme akrartüm ve
entüm teşhedun”
Hani, “Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz,
birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız” diye de sizden kesin söz
almıştık. Sonra bunu böylece kabul etmiştiniz. Kendiniz de buna hâlâ şahitlik
etmektesiniz.Bakara-84
SÜREKLİ YEMİN EDİP DURAN AŞAĞILIKTIR. KUSUR
ARAMAYIN, SÖZ TAŞIMAYIN, GÜNAHA DALMAYIN :
وَلَا تُطِعْ كُلَّ
حَلَّافٍ مَّهِينٍ
“Ve
la tuti' kulle hallafin mehiyni.” Kalem-10
هَمَّازٍ مَّشَّاء
بِنَمِيمٍ
“Hemmazin
meşşain binemiymin.” Kalem-11
مَنَّاعٍ لِّلْخَيْرِ
مُعْتَدٍ أَثِيمٍ
“Menna'in
lilhayri mu'tedin esiymin.” Kalem-12
عُتُلٍّ بَعْدَ
ذَلِكَ زَنِيمٍ
“'utullin
ba'de zalike zeniymen” Kalem-13
أَن كَانَ ذَا مَالٍ
وَبَنِينَ
“En
kane za malin ve beniyne.” Kalem-14
Yemin edip duran,
aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep
engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir
de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.Kalem-10-11-12-13 -14
YEMİN SORUMLULUK GEREKTİRİR :
لاَّ يُؤَاخِذُكُمُ
اللّهُ بِاللَّغْوِ فِيَ أَيْمَانِكُمْ وَلَكِن يُؤَاخِذُكُم بِمَا كَسَبَتْ
قُلُوبُكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ حَلِيمٌ
“La yüahizükümüllahü bil
lağvi fi eymaniküm ve lakiy yüahizüküm bi ma kesebet kulubüküm, vallahu ğafurun
halim “
Allah, sizi kasıtsız
yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz, fakat sizi kalplerinizin kazandığı (bile
bile yaptığınız) yeminlerden sorumlu tutar. Allah, çok bağışlayandır, halîmdir. (Hemen cezalandırmaz, mühlet verir.) Bakara-225
YEMİNİ GEREKTİĞİNDE BİR USUL DAHİLİNDE
BOZABİLİRSİNİZ :
قَدْ فَرَضَ اللَّهُ
لَكُمْ تَحِلَّةَ أَيْمَانِكُمْ وَاللَّهُ مَوْلَاكُمْ وَهُوَ الْعَلِيمُ
الْحَكِيمُ
“Kad feredallahu lekum
tehillete eymanikum vallahu mevlakum ve luvel'aliymulhakiymu.”
Allah (gerektiğinde)
yeminlerinizi bozmayı (ve kefaret ödemeyi) size meşru kılmıştır. Allah, sizin yardımcınızdır. O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet
sahibidir.Tahrim-2
YEMİN BOZMA USULÜ :
وَخُذْ بِيَدِكَ
ضِغْثًا فَاضْرِب بِّهِ وَلَا تَحْنَثْ إِنَّا وَجَدْنَاهُ صَابِرًا نِعْمَ
الْعَبْدُ إِنَّهُ أَوَّابٌ
“Ve huz biyedike diğsen
fadrib bihu ve la tahnes inna vecednahü sabira ni' mel abd innehu evvab”
Şöyle dedik: “Eline bir demet sap al ve onunla vur, yeminini bozma.” Gerçekten biz Eyyûb’u sabreden bir kimse olarak bulduk. O ne güzel
bir kuldu! O, Allah’a çok yönelen bir kimse idi. Sad-44
HESAP SORMA VE CEZA VERME GÜNÜNÜN SAHİBİ
YALNIZCA ALLAH’TIR :
الْحَمْدُ للّهِ
رَبِّ الْعَالَمِينَ
“El
hamdü lillahi rabbil alemin.”Fatiha-2
الرَّحْمـنِ
الرَّحِيمِ
“Er
rahmanir rahiym.”Fatiha-3
مَالِكِ يَوْمِ
الدِّينِ
“Maliki yevmid
din.”Fatiha-4
Hamd , Âlemlerin
Rabbi , Rahmân , Rahîm , hesap ve ceza gününün (ahiret gününün)
mâliki Allah’a mahsustur..Fatiha-2-3-4
ALLAH EĞER HER GÜNAHTAN SONRA BİZİ
CEZALANDIRSAYDI YERYÜZÜNDE HİÇ BİR CANLI KALMAZDI :
وَلَوْ يُؤَاخِذُ
اللّهُ النَّاسَ بِظُلْمِهِم مَّا تَرَكَ عَلَيْهَا مِن دَآبَّةٍ وَلَكِن
يُؤَخِّرُهُمْ إلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى فَإِذَا جَاء أَجَلُهُمْ لاَ يَسْتَأْخِرُونَ
سَاعَةً وَلاَ يَسْتَقْدِمُونَ
“Ve
lev yüahizüllahün nase bi zulmihim ma terake aleyha min dabbetiv ve lakiy
yüehhiruhüm ila ecelim müsemma fe iza cae ecelühüm la yeste'hirune saatev ve la
yestakdimun”
Eğer Allah, insanları
zulümleri yüzünden hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belirli bir süreye kadar erteler. Ecelleri geldiği
zaman ise ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.Nahl-61
*******************
وَلَوْ يُؤَاخِذُ
اللَّهُ النَّاسَ بِمَا كَسَبُوا مَا تَرَكَ عَلَى ظَهْرِهَا مِن دَابَّةٍ وَلَكِن
يُؤَخِّرُهُمْ إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى فَإِذَا جَاء أَجَلُهُمْ فَإِنَّ اللَّهَ
كَانَ بِعِبَادِهِ بَصِيرًا
“Ve
lev yüahizüllahün nase bima kesebu ma terake ala zahriha min dabbetiv ve lakiy
yüahhiruhüm ila ecelim müsemma fe iza cae ecelühüm fe innellahe kane bi ibadihi
besiyra”
Eğer Allah, insanları
kazandıkları yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, yerkürenin sırtında hiçbir
canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları belirli bir süreye kadar
erteliyor. Nihayet süreleri gelince, (gerekeni yapar). Çünkü Allah, kullarını
hakkıyla görmektedir.Fatır-45
Kendİnİzİ ve aİlenİzİ, yakıtı İnsanlar ve taşlar
olan ateşten- CEHENNEMDEN koruyun :
فَإِن لَّمْ
تَفْعَلُوا وَلَن تَفْعَلُوا فَاتَّقُوا النَّارَ الَّتِي وَقُودُهَا النَّاسُ
وَالْحِجَارَةُ أُعِدَّتْ لِلْكَافِرِينَ
“Fe
illem tef'alu ve len tef'alu fettekun naralleti vekudühen nasü vel hicarah,
üiddet lil kafirin”
Eğer, yapamazsanız
-ki hiçbir zaman yapamayacaksınız- o hâlde yakıtı insanlarla taşlar olan ateşten sakının. O ateş kâfirler için hazırlanmıştır.Bakara-24
*******************
يَا أَيُّهَا
الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَارًا وَقُودُهَا النَّاسُ
وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلَائِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَا يَعْصُونَ اللَّهَ مَا
أَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
“Ya eyyuhelleziyne amenu
kuenfusekum ve ehliykum naren ve kuduhennasu velhicaretu 'aleyha melaiketun
ğulazin şidadin la ya'sunallahe ma emerehum ve yef'alune ma yu'merune.”
Ey iman edenler! Kendinizi
ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah’ın kendilerine verdiği
emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler
vardır.Tahrim-6
*******************
وَمَن يَقْتُلْ
مُؤْمِنًا مُّتَعَمِّدًا فَجَزَآؤُهُ جَهَنَّمُ خَالِدًا فِيهَا وَغَضِبَ اللّهُ
عَلَيْهِ وَلَعَنَهُ وَأَعَدَّ لَهُ عَذَابًا عَظِيمًا
“Ve
mey yaktül mü'minem müteammiden fe cezaühu cehnnemü haliden fiha ve ğadibellahü
aleyhi ve leanehu ve eadde lehu azaben aziyma”
Kim bir mü’mini kasten
öldürürse, cezası, içinde ebedî kalacağı cehennemdir. Allah, ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap
hazırlamıştır.Nisa-93
*******************
إِنَّهَا
تَرْمِي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِ
“İnneha
termiy bişererin kelkasri.”
Şüphesiz cehennem, her biri saray
büyüklüğünde kıvılcımlar saçar.Mürselat-32
CEHENNEM GÖREN HER KİŞİYE AÇIKLIĞIYLA GÖSTERİLİR
:
وَبُرِّزَتِ
الْجَحِيمُ لِمَن يَرَى
“Ve burrizetilcehiymu
limen yera.”
Her şeyi alt üst
eden o büyük felâket geldiği vakit, insan dünyada iken ne için çalıştığını
hatırlar. Cehennem de gören her kişiye
açıklığı ile gösterilir.Naziat-36
CEHENNEME NEDEN GİRİLİR :
فِي جَنَّاتٍ
يَتَسَاءلُونَ
“Fiy cennatin
yetesaelune.” (Müddessir-40)
عَنِ الْمُجْرِمِينَ
“'Anilmucrimiyne.”
(Müddessir-41)
مَا سَلَكَكُمْ فِي
سَقَرَ
“Ma selekekum fiy
sekare.”(Müddessir-42)
Onlar
cennetlerdedirler. Birbirlerine suçlular hakkında sorular sorarlar ve dönüp
onlara şöyle derler: “Sizi Sekar’a (cehenneme) ne soktu?” Müddessir-40-41-42
*******************
قَالُوا لَمْ نَكُ
مِنَ الْمُصَلِّينَ
“Kalu lem neku
minelmusalliyne.”
Onlar şöyle derler: “Biz namaz kılanlardan değildik.”Müddessir-43
*******************
وَلَمْ نَكُ نُطْعِمُ
الْمِسْكِينَ
“Ve lem neku nut'i
mulmiskiyne.”
“Yoksula yedirmezdik.”Müddessir-44
*******************
وَكُنَّا نَخُوضُ
مَعَ الْخَائِضِينَ
“Ve
kunna nehudu me'alhaidiyne.”
“Batıla
dalanlarla birlikte biz de dalardık.”Müddessir-45
*******************
وَكُنَّا نُكَذِّبُ
بِيَوْمِ الدِّينِ
“Ve
kunna nukezzibu biyevmiddiyni.”
“Ceza
gününü de yalanlıyorduk.”Müddessir-46
DÜĞÜMLERE ÜFLEYENLERDEN VE HASET EDENLERDEN
RABBİMİZE SIĞINALIM:
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ
الْفَلَقِ
“Kul e'uzü birabbilfelak”.Felak-1
مِن شَرِّ مَا خَلَقَ
“Minşerri ma halak”
Felak-2
وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ
إِذَا وَقَبَ
“Ve
min şerri ğasikin iza vekab” Felak-3
وَمِن شَرِّ
النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ
“Ve min şerrinneffasati
fiyl'ukad” Felak-4
وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ
إِذَا حَسَدَ
“Ve min şerri hasidin iza
hased” Felak-5
De ki: “Yarattığı
şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden,
haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine
sığınırım.”Felak-1-2-3-4-5
RABBİMİZ HELAK NASIL EDER İNANMAYANLARA İŞTE
ÖRNEKLER :
وَإِن كَانَ
أَصْحَابُ الأَيْكَةِ لَظَالِمِينَ
“Ve
in kane ashabül eyketi le zalimin” Hicr-78
“Eyke” halkı da
şüphesiz zalim idiler.Hicr-78
فَانتَقَمْنَا
مِنْهُمْ وَإِنَّهُمَا لَبِإِمَامٍ مُّبِينٍ
“Fentekamna
minhüm ve innehüma le bi imamim mübin” Hicr-79
Onlardan da intikam aldık. İkisi de (Lût kavminin yaşadığı Sodom ile Şu’ayb kavminin yaşadığı
Eyke) belirgin bir anayol üzerinde idiler. (İSPAT EDİYOR) Hicr-78-79
*******************
وَإِذَا أَرَدْنَا
أَن نُّهْلِكَ قَرْيَةً أَمَرْنَا مُتْرَفِيهَا فَفَسَقُوا فِيهَا فَحَقَّ
عَلَيْهَا الْقَوْلُ فَدَمَّرْنَاهَا تَدْمِيرًا
“Ve
iza eradna en nühlike karyeten emarna mütrafiha fe fesku fiha fe hakka aleyhel
kavlü fe demmernaha tedmira”
Biz bir memleketi helâk
etmek istediğimizde, onun refah içinde yaşayan şımarık elebaşlarına (itaati)
emrederiz de onlar orada kötülük işlerler. Böylece o memleket hakkındaki
hükmümüz gerçekleşir de oranın altını üstüne getiririz.İsra-16
*******************
فَأَخَذَتْهُمُ
الصَّيْحَةُ مُشْرِقِينَ
“Fe
ehazethümüs sayhatü müşrikiyn”
Derken güneşin doğuşu sırasında,
o korkunç uğultulu ses onları yakalayıverdi. Hicr-73
فَجَعَلْنَا
عَالِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِّن سِجِّيلٍ
“Fe
cealna aliyeha safileha ve emtarna aleyhim hicaratem min siccil”
Hemen onların altını
üstüne getirdik. Üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık.Hicr-74
إِنَّ فِي ذَلِكَ
لآيَاتٍ لِّلْمُتَوَسِّمِينَ
“İnne
fi zalike le ayatil lil mütevessimin”Hicr-75
Şüphesiz bunda düşünüp görebilen kimseler için ibretler vardır.
وَإِنَّهَا
لَبِسَبِيلٍ مُّقيمٍ
“Ve
inneha le bisebilim mükiyn” Hicr-76
O şehrin kalıntıları hâlâ
mevcut olan bir yol üstünde duruyor.(İSPAT EDİYOR) Hicr76
*******************
وَإِن مَّن قَرْيَةٍ
إِلاَّ نَحْنُ مُهْلِكُوهَا قَبْلَ يَوْمِ الْقِيَامَةِ أَوْ مُعَذِّبُوهَا
عَذَابًا شَدِيدًا كَانَ ذَلِك فِي الْكِتَابِ مَسْطُورًا
“Ve
im min karyetin illa nahnü mühlikuha kable yevmil kiyameti ev müazzibuha azaben
şedida kane zalike fil kitabi mestura”
Ne kadar memleket varsa
hepsini kıyamet gününden önce ya helâk edeceğiz, ya da şiddetli bir azapla
cezalandıracağız. İşte bu, Kitap’ta (Levh-i Mahfuz’da) yazılmış bulunuyor.İsra-58
*******************
تُدَمِّرُ كُلَّ
شَيْءٍ بِأَمْرِ رَبِّهَا فَأَصْبَحُوا لَا يُرَى إِلَّا مَسَاكِنُهُمْ كَذَلِكَ
نَجْزِي الْقَوْمَ الْمُجْرِمِينَ
“Tüdemmiru külle şey'im
bi emri rabbiha fe asbehu la yüra illa mesakinühüm kezalike neczil kavmel
mücrimin”
O, Rabbimin emriyle her
şeyi yerle bir eder.” Derken evlerinden başka hiçbir şeyleri
görünmez hâle geldiler. İşte biz, suç işleyen toplumu böyle
cezalandırırız.Ahkaf-25
ALLAH’IN AYETLERİNİ İNKAR EDENLER İÇİN ŞİDDETLİ
AZAP VARDIR. RABBİMİZ İNTİKAM SAHİBİDİR:
نَزَّلَ عَلَيْكَ
الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقاً لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَأَنزَلَ التَّوْرَاةَ
وَالإِنجِيلَ
“Nezzele
aleykel kitabe bil hakki müsaddikal lima beyne yedeyhi ve enzelet tevrate vel
incil “ Ali İmran-3
مِن قَبْلُ هُدًى
لِّلنَّاسِ وَأَنزَلَ الْفُرْقَانَ إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِ اللّهِ
لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ وَاللّهُ عَزِيزٌ ذُو انتِقَامٍ
“Min
kablü hüdel lin nasi ve enzelel fürkan, innellezine keferu bi ayatillahi lehüm
azabün şedid, vallahü azizün züntikam” Ali İmran-4
O, sana Kitab’ı hak
ve kendisinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, daha önce Tevrat’ı ve
İncil’i insanlar için birer hidayet olarak indirmişti. Furkan’ı da indirdi. Şüphesiz, Allah’ın âyetlerini inkâr
edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah, mutlak güç sahibidir, intikam
sahibidir.Ali
İmran-3-4
KENDİSİNİ İNKAR EDENLERİ RABBİMİZ
LANETLENMİŞTİR :
وَقَالُوا قُلُوبُنَا
غُلْفٌ بَل لَّعَنَهُمُ اللَّه بِكُفْرِهِمْ فَقَلِيلاً مَّا يُؤْمِنُونَ
“Ve
kalu kulubüna ğulf, bel leanehümüllahü bi küfrihim fe kalilem ma yü'minun”
“Kalplerimiz muhafazalıdır” dediler. Öyle değil. İnkârları
sebebiyle Allah onları lânetlemiştir. Bu yüzden pek az iman ederler.Bakara-88
*******************
وَلَمَّا جَاءهُمْ
كِتَابٌ مِّنْ عِندِ اللّهِ مُصَدِّقٌ لِّمَا مَعَهُمْ وَكَانُوا مِن قَبْلُ
يَسْتَفْتِحُونَ عَلَى الَّذِينَ كَفَرُوا فَلَمَّا جَاءهُم مَّا عَرَفُوا
كَفَرُوا بِهِ فَلَعْنَةُ اللَّه عَلَى الْكَافِرِينَ
“Ve lemma caehüm kitabüm
min indillahi müsaddikul lima mealhüm ve kanu min kablü yesteftihune alellezine
keferu, fe lemma caehüm ma arafu keferu bihi fe la'netüllahi alel kafirin”
Kendilerine ellerindekini
(Tevrat’ı) tasdik eden bir kitap (Kur’an) gelince onu inkâr ettiler. Oysa, daha önce (bu
kitabı getirecek peygamber ile) inkârcılara (Arap müşriklerine) karşı yardım
istiyorlardı. (Tevrat’tan) tanıyıp bildikleri (bu peygamber) kendilerine
gelince ise onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti inkârcıların üzerine olsun. Bakara-89
BAŞIMIZA HER NE MUSİBET GELİYORSA KENDİ
YAPTIKLARIMIZ YÜZÜNDEN GELMEKTEDİR :
وَمَا أَصَابَكُم
مِّن مُّصِيبَةٍ فَبِمَا كَسَبَتْ أَيْدِيكُمْ وَيَعْفُو عَن كَثِيرٍ
“Ve ma esabeküm mim
müsiybetin fe bima kesebet eydiküm ve ya'fu an kesir”
Başınıza her ne musibet
gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de
çoğunu affeder.Şura-30
*******************
مَا أَصَابَ مِن
مُّصِيبَةٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ وَمَن يُؤْمِن بِاللَّهِ يَهْدِ قَلْبَهُ
وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
“Ma
esabe min musiybetin illa biiznillahi ve men yu'min billahi yehdi kalbehu
vallahu bikulli şey'in 'aliymun.”
Allah’ın izni olmaksızın
hiçbir musibet başa gelmez. Kim Allah’a
inanırsa, Allah onun kalbini doğruya iletir. Allah, her şeyi hakkıyla
bilendir.Teğabün-11
ALLAH KENDİSİNİ İNKAR EDENLERİN, ŞİRK EDENLERİN
KALPLERİNİ VE KULAKLARINI MÜHÜRLEMEKTEDİR :
خَتَمَ اللّهُ عَلَى
قُلُوبِهمْ وَعَلَى سَمْعِهِمْ وَعَلَى أَبْصَارِهِمْ غِشَاوَةٌ وَلَهُمْ عَذَابٌ
عظِيمٌ
“Hatemallahü
ala kulubihim ve ala sem'ihim, ve ala ebsarihim ğaşaveh, ve lehüm azabün aziym”
Allah, onların kalplerini
ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde vardır. Onlar için
büyük bir azap vardır.Bakara-7
ALLAH HİÇ BİR MEMLEKETİ UYARICI (PEYGAMBER)
GÖNDERMEDEN HELAK ETMEZ. RABBİMİZ ZALİM DEĞİLDİR :
وَمَا أَهْلَكْنَا
مِن قَرْيَةٍ إِلَّا لَهَا مُنذِرُونَ
“Ve
ma ehlekna min karyetin illa leha münzirun” Şuara-208
ذِكْرَى وَمَا كُنَّا
ظَالِمِينَ
“Zikra ve ma künna
zalimin” Şuara-209
Biz hiçbir memleketi, öğüt
vermek üzere (gönderdiğimiz) uyarıcıları (peygamberleri) olmadan yok
etmemişizdir. Biz zalim değiliz.Şuara-208-209
*******************
وَمَا كَانَ رَبُّكَ
مُهْلِكَ الْقُرَى حَتَّى يَبْعَثَ فِي أُمِّهَا رَسُولًا يَتْلُو عَلَيْهِمْ
آيَاتِنَا وَمَا كُنَّا مُهْلِكِي الْقُرَى إِلَّا وَأَهْلُهَا ظَالِمُونَ
“Ve
ma kane rabbüke mühlikel kura hatta yeb'ase fi ümmiha rasuley yetlu aleyhim
ayatina ve ma künna mühlikil kura illa ve ehlüha zalimun”
Rabbin, ülkelerin merkezî
yerlerine, kendilerine âyetlerimizi okuyan bir peygamber göndermedikçe oraları
helâk edici değildir. Zaten biz, halkları zalim olmadıkça memleketleri helâk
etmeyiz. Kasas-59
ALLAH DİLERSE BİZİM YERİMİZE YENİDEN HALK
GETİRİR :
أَلَمْ تَرَ أَنَّ
اللّهَ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ بِالْحقِّ إِن يَشَأْ يُذْهِبْكُمْ
وَيَأْتِ بِخَلْقٍ جَدِيدٍ
“E lem tera ennellahe
halekas semavati vel erda bil hakk iy yeşe' yüzhibküm ve ye'ti bi halkin cedid”
Allah’ın, gökleri ve yeri
hak ve hikmete uygun olarak yarattığını görmedin mi? Dilerse sizi giderir ve
yeni bir halk getirir.İbrahim-19
*******************
إِن يَشَأْ
يُذْهِبْكُمْ وَيَأْتِ بِخَلْقٍ جَدِيدٍ
“İy
yeşe' yüzhibküm ve ye'ti bi halkin cedid”
Eğer Allah dilerse, sizi
giderir ve yeni bir halk getirir.Fatır-16
وَمَا ذَلِكَ عَلَى
اللَّهِ بِعَزِيزٍ
“Ve
ma zalike alellahi bi aziz “
Bu, Allah’a göre zor bir
şey değildir.Fatır-17
RABBİMİZ BİZİ DİNLENSİN DİYE GECEYİ, RIZIK
ARAMAK VE ŞÜKRETMEK İÇİN GÜNDÜZÜ YARATTI :
وَجَعَلْنَا
اللَّيْلَ لِبَاسًا
“Ve
ce'alnelleyle libasen.”
Geceyi (sizi örten) bir
elbise yaptık.Nebe-10
*******************
وَمِن رَّحْمَتِهِ جَعَلَ لَكُمُ اللَّيْلَ
وَالنَّهَارَ لِتَسْكُنُوا فِيهِ وَلِتَبْتَغُوا مِن فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ
تَشْكُرُونَ
“Ve
mir rahmetihi ceale lekümül leyle ven nehara li teskünu fihi ve li tebteğu min
fadlihi ve lealleküm teşkürun”
Allah, rahmetinden ötürü
geceyi içinde dinlenesiniz; gündüzü de, lütfundan isteyesiniz ve şükredesiniz
diye sizin için yarattı.Kasas-73
RABBİMİZ BİZE UYKUYU DİNLENMEK İÇİN YARATTI.
SAĞLIĞIMIZ İÇİN ÖLÇÜLÜ İBADET YAPMALIYIZ :
وَجَعَلْنَا
نَوْمَكُمْ سُبَاتًا
“Ve ce'alna nevmekum
subaten.”
Uykunuzu bir dinlenme
(sebebi) kıldık.Nebe-9
RABBİMİZ GÜNDÜZÜ ÇALIŞIP RIZIK KAZANMAMIZ İÇİN
YARATTI :
وَجَعَلْنَا
النَّهَارَ مَعَاشًا
“Ve ce'alnennehare
me'aşen.”
Gündüzü de geçimi temin
zamanı kıldık.Nebe-11
*******************
وَمِن رَّحْمَتِهِ جَعَلَ لَكُمُ اللَّيْلَ
وَالنَّهَارَ لِتَسْكُنُوا فِيهِ وَلِتَبْتَغُوا مِن فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ
تَشْكُرُونَ
“Ve
mir rahmetihi ceale lekümül leyle ven nehara li teskünu fihi ve li tebteğu min
fadlihi ve lealleküm teşkürun”
Allah, rahmetinden
ötürü geceyi içinde dinlenesiniz; gündüzü de, lütfundan
isteyesiniz ve şükredesiniz diye sizin için yarattı.Kasas-73
RABBİMİZ DİLEMEDİKÇE KİMSE MUCİZE GÖSTEREMEZ
Allah’ın İznİ olmadan
hİçbİr peygamber bİr mucize getİremez. :
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا
رُسُلاً مِّن قَبْلِكَ وَجَعَلْنَا لَهُمْ أَزْوَاجًا وَذُرِّيَّةً وَمَا كَانَ
لِرَسُولٍ أَن يَأْتِيَ بِآيَةٍ إِلاَّ بِإِذْنِ اللّهِ لِكُلِّ أَجَلٍ كِتَابٌ
“Ve le kad erselna
rusülem min kablike ve cealna lehüm ezvacev ve zürriyyeh ve ma kane li rasulin
ey ye'tiye bi ayetin illa bi iznillah li külli ecelin kitab”
Andolsun, senden
önce de peygamberler gönderdik. Onlara da eşler ve çocuklar verdik. Allah’ın izni olmadan hiçbir peygamber
bir mucize getiremez. Her
ecelin (vadenin) bir yazısı vardır.
Rad-38
*******************
وَتَرَى الشَّمْسَ
إِذَا طَلَعَت تَّزَاوَرُ عَن كَهْفِهِمْ ذَاتَ الْيَمِينِ وَإِذَا غَرَبَت
تَّقْرِضُهُمْ ذَاتَ الشِّمَالِ وَهُمْ فِي فَجْوَةٍ مِّنْهُ ذَلِكَ مِنْ آيَاتِ
اللَّهِ مَن يَهْدِ اللَّهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِي وَمَن يُضْلِلْ فَلَن تَجِدَ لَهُ
وَلِيًّا مُّرْشِدًا
“Ve
teraş şemse iza taleat tezaveru an kehfihim zatel yemini ve iza ğarabet
takriduhüm zateş şimali ve hüm fi fecvetim minh zalike min ayatillah mey
yehdillahü fe hüvel mühted ve mey yudlil fe len tecide lehu veliyyem mürşida”
(Orada olsaydın) güneş doğduğunda onun; mağaralarının sağ tarafına kaydığını,
batarken de onlara dokunmadan sol tarafa gittiğini görürdün. Kendileri ise
mağaranın geniş bir yerinde idiler. Bu, Allah’ın mucizelerindendir. Allah, kime hidayet ederse işte o, doğru yolu bulandır. Kimi de
şaşırtırsa, artık ona doğru yolu gösterecek bir dost bulamazsın.(GÜNEŞ IŞIĞININ ÖNEMİNE DİKKAT ÇEKİYOR) Kehf-17
*******************
وَتَحْسَبُهُمْ أَيْقَاظًا وَهُمْ رُقُودٌ
وَنُقَلِّبُهُمْ ذَاتَ الْيَمِينِ وَذَاتَ الشِّمَالِ وَكَلْبُهُم بَاسِطٌ
ذِرَاعَيْهِ بِالْوَصِيدِ لَوِ اطَّلَعْتَ عَلَيْهِمْ لَوَلَّيْتَ مِنْهُمْ
فِرَارًا وَلَمُلِئْتَ مِنْهُمْ رُعْبًا
“Ve tahsebühüm eykazav ve
hüm rukudüv ve nükallibühüm zatel yemini ve zateş şimali ve kelbühüm basitun
ziraayhi bil vesiyd levit tala'te aleyhim le velleyte minhüm firarav ve le
müli''e minhüm ru''a”
Uykuda oldukları hâlde,
sen onları uyanık sanırsın. Biz onları sağa sola çeviriyorduk. Köpekleri de
mağaranın girişinde iki kolunu uzatmış (yatmakta idi.) Onları görseydin,
mutlaka onlardan yüz çevirip kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile
dolardı. (MAĞARA) -SAĞA SOLA ÇEVRİLEREK YARA BERE
OLUŞMAMASI MUCİZESİ. Kehf-18
KUR'AN-I KERİM’den mesajlar
YAZAN MUSTAFA KEMAL BEKTAŞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder