28 Temmuz 2017 Cuma

KUR'AN-I KERİM’den mesajlar YAZAN MUSTAFA KEMAL BEKTAŞ -2 DÜNYAYA MEYLETMEYİN. dünya hayatı ancak bİr eğlence ve oyundan İbarettİr. : وَمَا أُوتِيتُم مِّن شَيْءٍ فَمَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَزِينَتُهَا وَمَا عِندَ اللَّهِ خَيْرٌ وَأَبْقَى أَفَلَا تَعْقِلُونَ

KUR'AN-I KERİM’den mesajlar
YAZAN MUSTAFA KEMAL BEKTAŞ





DÜNYAYA MEYLETMEYİN. dünya hayatı ancak bİr eğlence ve oyundan İbarettİr. :
وَمَا أُوتِيتُم مِّن شَيْءٍ فَمَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَزِينَتُهَا وَمَا عِندَ اللَّهِ خَيْرٌ وَأَبْقَى أَفَلَا تَعْقِلُونَ
“Ve ma utitüm min şey'in fe metaul hayatid dünya ve zinetüha ve ma indellahi hayruv ve ebka e fe la ta'kilun”
(Dünyalık olarak) size verilen her şey, dünya hayatının geçimliği ve süsüdür. Allah’ın katındaki ise daha hayırlı ve daha kalıcıdır. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz?Kasas-60
*******************
فَمَا أُوتِيتُم مِّن شَيْءٍ فَمَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَمَا عِندَ اللَّهِ خَيْرٌ وَأَبْقَى لِلَّذِينَ آمَنُوا وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
“Fe ma utitüm min şey'in fe metaul hayatid odünya ve ma indellahi hayruv ve ebka lillezie amenu ve ala rabbihim yetevekkelun” Şura-36
وَالَّذِينَ يَجْتَنِبُونَ كَبَائِرَ الْإِثْمِ وَالْفَوَاحِشَ وَإِذَا مَا غَضِبُوا هُمْ يَغْفِرُونَ
“Vellezine yectenibune kebairal ismi vel fevahişe ve iza ma ğadibu hüm yağfirun” Şura-37

وَالَّذِينَ اسْتَجَابُوا لِرَبِّهِمْ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَأَمْرُهُمْ شُورَى بَيْنَهُمْ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
“Vellezinestecabu li rabbihim ve ekamus salate ve emruhüm şura beynehüm ve mimma razaknahüm yünfikun” Şura-38
وَالَّذِينَ إِذَا أَصَابَهُمُ الْبَغْيُ هُمْ يَنتَصِرُونَ
“Vellezine iza esabehümül bağyü hüm yentesirun” Şura-39

(Dünyalık olarak) size her ne verilmişse, bu dünya hayatının geçimliğidir. Allah’ın yanında bulunanlar ise daha hayırlı ve kalıcıdır. Bu mükâfat, inananlar ve Rablerine tevekkül edenler, büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınanlar, öfkelendikleri zaman bağışlayanlar, Rablerinin çağrısına cevap verenler ve namazı dosdoğru kılanlar; işleri, aralarında şûrâ (danışma) ile olanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcayanlar, bir saldırıya uğradıkları zaman, aralarında yardımlaşanlar içindir.Şura-36-37-38-39
*******************
وَمَا هَذِهِ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌ وَإِنَّ الدَّارَ الْآخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ
“Ve ma hazihil hayatüd dünya illa lehvüv ve leib ve inned darel ahirate le hiyel hayevan lev kanu ya'lemun”
Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi!Ankebut -64
*******************
اعْلَمُوا أَنَّمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَزِينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ وَتَكَاثُرٌ فِي الْأَمْوَالِ وَالْأَوْلَادِ كَمَثَلِ غَيْثٍ أَعْجَبَ الْكُفَّارَ نَبَاتُهُ ثُمَّ يَهِيجُ فَتَرَاهُ مُصْفَرًّا ثُمَّ يَكُونُ حُطَامًا وَفِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ شَدِيدٌ وَمَغْفِرَةٌ مِّنَ اللَّهِ وَرِضْوَانٌ وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ
“İ'lemu ennemelhayatuddnuya le'ibun ve lehvun ve ziynetun ve tefahurun beynekum ve ziynetun ve tefahurun biynekum ve tekasurun fiyl'emvali vel'evladi kemeseli ğaysin a'cebelkuffare nebatuhu summe yekunu hutamen ve fiyl'ahireti 'azabun şeduydun ve mağfiretun minallahi ve ridvanun ve melhayatuddunya illa meta'ulğururi.”
Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir. (Nihayet hepsi yok olur gider). Tıpkı şöyle: Bir yağmur ki, bitirdiği bitki çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kurumaya yüz tutar da sen onu sararmış olarak görürsün. Sonra da çer çöp olur. Ahirette ise (dünyadaki amele göre ya) çetin bir azap ve(ya) Allah’ın mağfiret ve rızası vardır. Dünya hayatı, aldanış metaından başka bir şey değildir.Hadid-20
*******************
وَمَا يُغْنِي عَنْهُ مَالُهُ إِذَا تَرَدَّى
“Ve ma yuğniy 'anhü malühu iza teredda.”
 Cehenneme yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez.Leyl-11 
*******************
 أَلْهَاكُمُ التَّكَاثُرُ
“Elhakümüt tekasür” Tekasür-1
حَتَّى زُرْتُمُ الْمَقَابِرَ
“Hatta zürtümülmekabir” Tekasür-2
Çoklukla övünmek sizi, kabirlere varıncaya (ölünceye) kadar oyaladı.Tekasür-1-2 
*******************
وَقَالَ فِرْعَوْنُ يَا هَامَانُ ابْنِ لِي صَرْحًا لَّعَلِّي أَبْلُغُ الْأَسْبَابَ
“Ve kale fir'avnü ya hamanübni li sarhal le alli eblüğul esbab” Mü'min-36
أَسْبَابَ السَّمَاوَاتِ فَأَطَّلِعَ إِلَى إِلَهِ مُوسَى وَإِنِّي لَأَظُنُّهُ كَاذِبًا وَكَذَلِكَ زُيِّنَ لِفِرْعَوْنَ سُوءُ عَمَلِهِ وَصُدَّ عَنِ السَّبِيلِ وَمَا كَيْدُ فِرْعَوْنَ إِلَّا فِي تَبَابٍ
Esbabes semavati fe attalia ila ilahi müsa ve inni le ezunnühu kaziba ve kezalike züyyine li fir'avne suü amelihi ve sudde anis sebil ve ma keydü fir'avne illa fi tebab “ Mü'min-37
Firavun dedi ki: “Ey Hâmân! Bana yüksek bir kule yap, belki yollara, göklerin yollarına erişirim de Mûsâ’nın ilâhını görürüm(!) Çünkü ben, onun yalancı olduğuna inanıyorum.” Böylece Firavun’a yaptığı kötü iş süslü gösterildi ve doğru yoldan saptırıldı. Firavun’un tuzağı, tamamen sonuçsuz kaldı.Mü'min-36-37
*******************
لَا يَسْأَمُ الْإِنسَانُ مِن دُعَاء الْخَيْرِ وَإِن مَّسَّهُ الشَّرُّ فَيَؤُوسٌ قَنُوطٌ
“La yes'emül insanü min düail hayri ve im messehüş şerru fe yeusün kanut “
İnsan, hayır (mal, mülk, genişlik) istemekten usanmaz. Fakat başına bir kötülük gelince umutsuzluğa düşer, yıkılır.Fussilet-49
*******************
زُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ الشَّهَوَاتِ مِنَ النِّسَاء وَالْبَنِينَ وَالْقَنَاطِيرِ الْمُقَنطَرَةِ مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ وَالْخَيْلِ الْمُسَوَّمَةِ وَالأَنْعَامِ وَالْحَرْثِ ذَلِكَ مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَاللّهُ عِندَهُ حُسْنُ الْمَآبِ
Züyyine lin nasi hubbüş şehevati minen nisai vel benine vel kanatiyril mükantarati minez zehebi vel fiddati vel haylil müsevvemeti vel en'ami vel hars, zalike metaul hayatid dünya, vallahü indehu husnül meab”
Kadınlar, oğullar, yük yük altın ve gümüş, salma atlar, davarlar ve ekinler gibi nefsin şiddetle arzuladığı şeyler insana süslü gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçimliğidir. Oysa asıl varılacak güzel yer ancak Allah’ın katındadır. Ali İmran-14
*******************
مَّن كَانَ يُرِيدُ الْعَاجِلَةَ عَجَّلْنَا لَهُ فِيهَا مَا نَشَاء لِمَن نُّرِيدُ ثُمَّ جَعَلْنَا لَهُ جَهَنَّمَ يَصْلاهَا مَذْمُومًا مَّدْحُورًا
“Men kane yüridül acilete accelna lehu fiha ma neşaü li men nüridü sümme cealna lehu cehennem yaslaha mezmumem medhura “
Kim bu geçici dünyayı isterse orada ona, (evet) dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadar hemen veririz. Sonra da cehennemi ona mekân yaparız. O, buraya kınanmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak girer.İsra-18
*******************
وَيْلٌ لِّكُلِّ هُمَزَةٍ لُّمَزَةٍ
“Veylül li külli hümezetil lümezeh.” Hümeze-1
الَّذِي جَمَعَ مَالًا وَعَدَّدَهُ
“Ellezicemea malev ve addedeh” Hümeze-2
  Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay hâline! Hümeze-1-2
*******************
وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُبًّا جَمًّا
“Ve tühibbunelmale hubben cemmen.”
Malı aşırı biçimde seviyorsunuz.Fecr-20


ALLAH’IN DÜŞMANI BİZİM DE DÜŞMANIMIZDIR. düşmanıMız olanları dost edİnmeyİn. :
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا عَدُوِّي وَعَدُوَّكُمْ أَوْلِيَاء تُلْقُونَ إِلَيْهِم بِالْمَوَدَّةِ وَقَدْ كَفَرُوا بِمَا جَاءكُم مِّنَ الْحَقِّ يُخْرِجُونَ الرَّسُولَ وَإِيَّاكُمْ أَن تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ رَبِّكُمْ إِن كُنتُمْ خَرَجْتُمْ جِهَادًا فِي سَبِيلِي وَابْتِغَاء مَرْضَاتِي تُسِرُّونَ إِلَيْهِم بِالْمَوَدَّةِ وَأَنَا أَعْلَمُ بِمَا أَخْفَيْتُمْ وَمَا أَعْلَنتُمْ وَمَن يَفْعَلْهُ مِنكُمْ فَقَدْ ضَلَّ سَوَاء السَّبِيلِ
“Ya eyyuhelleziyne amenu la tettehizu 'aduvviy ve 'aduvvekum evliyae tulkune ileyhim bilmeveddeti ve kad keferu bima caekum minelhakki yuhricunerresule ve iyyakum en tu'minu billahi rabbikum in kuntum harectum cihaden fiy sebiyliy vebtiğae merdatiy tusirrune ileyhim bilmeveddeti ve ene a'lemu bima ahfeytum ve ma a'lentum ve men yef'alhu minkum fekad dalle sevaessebiyli.”
Ey İman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Siz onlara sevgi gösteriyorsunuz. Hâlbuki onlar size gelen hakkı inkâr ettiler. Rabbiniz olan Allah’a inandınız diye Resûlü ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer rızamı kazanmak üzere benim yolumda cihad etmek için çıktıysanız (böyle yapmayın). Onlara gizlice sevgi besliyorsunuz. Oysa ben sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa, mutlaka doğru yoldan sapmıştır.Mümtehine-1
*******************
إِن يَثْقَفُوكُمْ يَكُونُوا لَكُمْ أَعْدَاء وَيَبْسُطُوا إِلَيْكُمْ أَيْدِيَهُمْ وَأَلْسِنَتَهُم بِالسُّوءِ وَوَدُّوا لَوْ تَكْفُرُونَ
“İn yeskafukum yekunu lekum a'daen ve yebsutu ileykum eydiyehum ve elsinetehum bissui ve veddu lev tekfurune.“
Şâyet onlar sizi ele geçirirlerse, size düşman olurlar, size ellerini ve dillerini kötülükle uzatırlar ve inkâr etmenizi arzu ederler.Mümtehine-2
*******************
لَن تَنفَعَكُمْ أَرْحَامُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَفْصِلُ بَيْنَكُمْ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
“Len tenfe'akum erhamukum ve la evladukum yevmelkiyameti yefsilu beynekum vallahu bima ta'melune basiyrun.”
Yakınlarınız ve çocuklarınız size asla fayda vermeyecektir. Kıyamet günü Allah aranızı ayıracaktır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.Mümtehine-3
*******************
قَدْ كَانَتْ لَكُمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فِي إِبْرَاهِيمَ وَالَّذِينَ مَعَهُ إِذْ قَالُوا لِقَوْمِهِمْ إِنَّا بُرَاء مِنكُمْ وَمِمَّا تَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ كَفَرْنَا بِكُمْ وَبَدَا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةُ وَالْبَغْضَاء أَبَدًا حَتَّى تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَحْدَهُ إِلَّا قَوْلَ إِبْرَاهِيمَ لِأَبِيهِ لَأَسْتَغْفِرَنَّ لَكَ وَمَا أَمْلِكُ لَكَ مِنَ اللَّهِ مِن شَيْءٍ رَّبَّنَا عَلَيْكَ تَوَكَّلْنَا وَإِلَيْكَ أَنَبْنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
“Kad kanet lekum usvetun hasenetun fiy ibrahiyme velleziyne me'ahu iz kalu likavmihim inna bureau minkum ve mimma ta'budune min dunillahi keferna bikum ve beda beynena ve beynekumul'adavetu velbağdau illa kavle ibrahiyme liebiyhi leestağfirenne leke ve ma emliku leke minallahi min şey'in rabbena 'aleyke tevekkelna ve ileyke enebna ve ileykelmesiyru.”
İbrahim’de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani onlar kavimlerine, “Biz sizden ve Allah’ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah’a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir” demişlerdi. Yalnız İbrahim’in, babasına, “Senin için mutlaka bağışlama dileyeceğim. Fakat Allah’tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez” sözü başka. Onlar şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Ancak sana dayandık, içtenlikle yalnız sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır.” Mümtehine-4
*******************
رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِّلَّذِينَ كَفَرُوا وَاغْفِرْ لَنَا رَبَّنَا إِنَّكَ أَنتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
“Rabbena tec'alna fitneten lilleziyne keferu vağfir lena rabbena inneke entel'azizül hakim.”
“Ey Rabbimiz! Bizi, inkâr edenlerin zulmüne uğratma. Bizi bağışla. Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.” Mümtehine-5
*******************
لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِيهِمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَمَن يَتَوَلَّ فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ
“Lekad kane lekum fiyhim usvetun hasenetun limen kane yercullahe velyevmel'ahire ve men yetevelle feinnallahe huvelğaniyyulhamiydu.”
Andolsun, onlarda (İbrahim ve beraberindekilerde) sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü arzu edenler için güzel bir örnek vardır. Kim yüz çevirirse bilsin ki, Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır.Mümtehine-6
*******************
عَسَى اللَّهُ أَن يَجْعَلَ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَ الَّذِينَ عَادَيْتُم مِّنْهُم مَّوَدَّةً وَاللَّهُ قَدِيرٌ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
“'Asallahu en yec'ale beynekum ve beynelleziyne 'adeytum minhum meveddeten vallahu kadiyrun vallahu ğafurun rahiymun.”
Ola ki Allah sizinle, içlerinden düşman olduğunuz kimseler arasına bir sevgi (ve yakınlık) koyar. Allah, hakkıyla gücü yetendir. Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir.Mümtehine-7
*******************
لَا يَنْهَاكُمُ اللَّهُ عَنِ الَّذِينَ لَمْ يُقَاتِلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَلَمْ يُخْرِجُوكُم مِّن دِيَارِكُمْ أَن تَبَرُّوهُمْ وَتُقْسِطُوا إِلَيْهِمْ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ
“La yenhakumullahu 'anilleziyne lem yukatilukum fiyddiyni ve lem yuhricukum min diyarikum en teberruhum ve tuksitu ileyhim innallahe yuhibbulmuksitiyne.”
Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah, âdil davrananları sever. Mümtehine-8


ALLAH EMANETİ DAĞLARA TAŞLARA TEKLİF ETTİ ONLAR YÜKLENMEKTEN ÇEKİNDİ O EMANETİ İNSAN YÜKLENDİ İNSAN ÇOK ZALİM VE CAHİLDİR :
إِنَّا عَرَضْنَا الْأَمَانَةَ عَلَى السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالْجِبَالِ فَأَبَيْنَ أَن يَحْمِلْنَهَا وَأَشْفَقْنَ مِنْهَا وَحَمَلَهَا الْإِنسَانُ إِنَّهُ كَانَ ظَلُومًا جَهُولًا
“İnna aradnel emanete ales semavati vel erdi vel cibali fe ebeyne ey yahmilneha ve eşfakne minha ve hamelehel insan innehu kane zalumen cehula”
Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir.   Ahzab-72


ALLAH GÖSTERİŞ YAPANLARI, ŞIMARANLARI SEVMEZ :
وَلاَ تَكُونُوا كَالَّذِينَ خَرَجُوا مِن دِيَارِهِم بَطَرًا وَرِئَاء النَّاسِ وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللّهِ وَاللّهُ بِمَا يَعْمَلُونَ مُحِيطٌ
“Ve la tekunu kellezine haracu min diyarihim betarav ve riaen nasi ve yesuddune an sebilillah vallahü bi ma ya'melune mühiyt”
Şımarıp böbürlenmek, insanlara gösteriş yapmak ve (halkı) Allah yolundan alıkoymak için yurtlarından çıkanlar (Mekke müşrikleri) gibi olmayın. Allah, onların yaptıklarını kuşatıcıdır.Enfal-47
*******************
وَكَمْ أَهْلَكْنَا مِن قَرْيَةٍ بَطِرَتْ مَعِيشَتَهَا فَتِلْكَ مَسَاكِنُهُمْ لَمْ تُسْكَن مِّن بَعْدِهِمْ إِلَّا قَلِيلًا وَكُنَّا نَحْنُ الْوَارِثِينَ
“Ve kem ehlekna min karyetim betirat meiyşeteha fe tilke mesakinühüm lem tüskem mim ba'dihim illa kalila künna nahnül varisin”
Biz nimetler içinde şımaran nice memleket halkını helâk etmişizdir. İşte kendilerinden sonra içlerinde pek az oturulmuş yurtları! (O yurtlara) biz varis olduk, biz.Kasas-58


ALLAH GÜZEL SÖZ SÖYLEYENLERİ SEVER :
قَوْلٌ مَّعْرُوفٌ وَمَغْفِرَةٌ خَيْرٌ مِّن صَدَقَةٍ يَتْبَعُهَا أَذًى وَاللّهُ غَنِيٌّ حَلِيمٌ
“Kavlüm ma'rufüv ve mağfiratün hayrum min sadekatiy yetbeuha eza, vallahü ğaniyyün halim”
Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden gönül kırma gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah, her bakımdan sınırsız zengindir, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir).Bakara-263


HAK İLE HÜKÜM VERİN -NEFSİNİZE UYMAYIN :
يَا دَاوُودُ إِنَّا جَعَلْنَاكَ خَلِيفَةً فِي الْأَرْضِ فَاحْكُم بَيْنَ النَّاسِ بِالْحَقِّ وَلَا تَتَّبِعِ الْهَوَى فَيُضِلَّكَ عَن سَبِيلِ اللَّهِ إِنَّ الَّذِينَ يَضِلُّونَ عَن سَبِيلِ اللَّهِ لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ بِمَا نَسُوا يَوْمَ الْحِسَابِ
“Ya davudü inna cealnake hhalifeten fil erdi fahküm beynen nasi bil hakki ve la tettebiil heva fe yüdilleke an sebilillah innellezine yedillune an sebilillahi lehüm azabün şedidüm bima nesu yevmel hisab”
Ona dedik ki: “Ey Dâvûd! Gerçekten biz seni yeryüzünde halife yaptık. İnsanlar arasında hak ile hüküm ver. Nefis arzusuna uyma, yoksa seni Allah’ın yolundan saptırır. Allah’ın yolundan sapanlar için hesap gününü unutmaları sebebiyle şiddetli bir azap vardır.”Sad-26


HAKKI GİZLEMEYİN :
وَلاَ تَلْبِسُوا الْحَقَّ بِالْبَاطِلِ وَتَكْتُمُوا الْحَقَّ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ
“Ve la telbisül hakka bil batili ve tektümül hakka ve entüm ta'lemun”
Hakkı batılla karıştırıp da bile bile hakkı gizlemeyin. Bakara-42


ALLAH’A HER AN HAMD EDİN :
الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
“El hamdü lillahi rabbil alemin”
Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.Fatiha-2
*******************
دَعْوَاهُمْ فِيهَا سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَتَحِيَّتُهُمْ فِيهَا سَلاَمٌ وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
“Da'vahüm fiha sübhanekellahümme ve tehiyyetühüm fiha selam ve ahiru da'vahüm enil hamdü lillahi rabbil alemin”
Bunların oradaki duaları, “Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah’ım!”, aralarındaki esenlik dilekleri, “selâm”; dualarının sonu ise, “Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur” sözleridir.Yunus-10
*******************
قُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ وَسَلَامٌ عَلَى عِبَادِهِ الَّذِينَ اصْطَفَى آللَّهُ خَيْرٌ أَمَّا يُشْرِكُونَ
“Kulil hümdü lillahi ve selamün ala ibadihillezinastafa allahü hayrun emma yüşrikun” (Ey Muhammed!) De ki: “Hamd Allah’a mahsustur. Selâm onun seçtiği kullarına.” Allah mı daha hayırlıdır, yoksa onların ortak koştukları mı? Neml-59
*******************
وَقُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ سَيُرِيكُمْ آيَاتِهِ فَتَعْرِفُونَهَا وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ
“Ve kulil hamdü lillahi seyüriküm ayatihi fe ta'rifuneha ve ma rabbüke bi ğafilin amma ta'melun”
De ki:Hamd Allah’a mahsustur. O, âyetlerini size gösterecek ve siz de onları tanıyacaksınız. Rabbin, yaptıklarınızdan habersiz değildir.”Neml-93
*******************
وَلَهُ الْحَمْدُ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَعَشِيًّا وَحِينَ تُظْهِرُونَ
“Ve lehül hamdü fis semavati vel erdi ve aşiyyev ve hiyne tuzhirun”
Göklerde ve yerde hamd O’na mahsustur. Gündüzün sonunda ve öğle vaktine girdiğinizde Allah’ı tespih edin.Rum-18
*******************
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ قُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
“Ve lein seeltehüm men halekas semavati vel erda le yekulünnellah kulil hamdü lillah bel ekseruhüm la ya'lemun”
Andolsun, eğer onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, mutlaka “Allah” derler. De ki: “Hamd, Allah’a mahsustur.” Fakat onların çoğu bilmezler.Lokman-25
*******************
وَتَرَى الْمَلَائِكَةَ حَافِّينَ مِنْ حَوْلِ الْعَرْشِ يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَقُضِيَ بَيْنَهُم بِالْحَقِّ وَقِيلَ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

“Ve teral melaikete haffine min havlil arşi yüsebbihune bi hamdi rabbihim ve kudiye beynehüm bil hakki ve kiylel hamdü lillahi rabbil alemin”
Melekleri de, Rablerini hamd ile tesbih edip yücelterek Arş’ın etrafını kuşatmış hâlde görürsün. Artık kulların arasında adaletle hüküm verilmiş veHamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur” denilmiştir.Zümer-75
*******************
هُوَ الْحَيُّ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ فَادْعُوهُ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
“Hüvel hayyü la ilahe illa hüve fed'uhü muhlisiyne lehüd din elhamdü lillahi rabbil alemin”
O, diridir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde sadece Allah’a itaat ederek (samimi olarak) O’na ibadet edin. Hamd, âlemlerin Rabbine mahsustur.Mü'min-65
*******************
فَلِلَّهِ الْحَمْدُ رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَرَبِّ الْأَرْضِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
“Fe lillahil hamdü rabbis semavati ve rabbil erdi rabbil alemin”
Hamd, göklerin Rabbi ve yerin Rabbi, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.Casiye-36
*******************
الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَلَهُ الْحَمْدُ فِي الْآخِرَةِ وَهُوَ الْحَكِيمُ الْخَبِيرُ
“Elhamdü lillahillezi lehu ma fis semavati ve ma fil erdi ve lehüm hamdü fil ahirah ve hüvel hakimül Habir.”
Hamd, göklerdeki ve yerdeki her şey kendisinin olan Allah’a mahsustur. Hamd ahirette de O’na mahsustur. O, hüküm ve hikmet sahibidir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.Sebe-1
*******************
الْحَمْدُ لِلَّهِ فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ جَاعِلِ الْمَلَائِكَةِ رُسُلًا أُولِي أَجْنِحَةٍ مَّثْنَى وَثُلَاثَ وَرُبَاعَ يَزِيدُ فِي الْخَلْقِ مَا يَشَاء إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Elhamdü lillahi fatiris semavati vel erdi cailil melaiketi rusülen üli ecnihatim mesna ve sülase ve ruba' yezidü fil halki ma yeşa' innellahe ala külli şey'in kadir
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah’a mahsustur. O, yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter. Fatır-1
*******************
وَقَالُوا الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَذْهَبَ عَنَّا الْحَزَنَ إِنَّ رَبَّنَا لَغَفُورٌ شَكُورٌ
“Ve kalül hamdü lillahillezi ezhebe annel hazin inne rabbena le ğafurun şekur.”
Şöyle derler:Hamd, bizden hüznü gideren Allah’a mahsustur. Şüphesiz Rabbimiz çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir.”Fatır-34
*******************
وَالْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
“Vel hamdü lillahi rabbil alemin.”
Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.Saffat-182


ALLAH HASET EDENLERİ, KÖTÜLÜK YAPANLARI SEVMEZ :
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ
“Kul e'uzü birabbilfelak” Felak-1
مِن شَرِّ مَا خَلَقَ
“Minşerri ma halak” Felak-2
وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ
“Ve min şerri ğasikin iza vekab” Felak-3
وَمِن شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ
“Ve min şerrinneffasati fiyl'ukad” Felak-4
 وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ
“Ve min şerri hasidin iza hased” Felak-5
De ki: “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.” Felak-1-2-3-4-5


HAYIRLI AMEL İŞLEYİN. HAYIRLI AMELE MİRAS CENNETTİR :
وَتِلْكَ الْجَنَّةُ الَّتِي أُورِثْتُمُوهَا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
“Ve tilkel cennetülleti uristümuha bima küntüm ta'melun”
İşte bu, yapmakta olduklarınıza karşılık size mîras verilen cennettir.Zuhruf-72


HERKEZ KAZANDIĞINDAN REHİNDİR :
كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ رَهِينَةٌ
“Kullu nefsin bima kesebet rehiynetun.”
Her nefis, kazandığına karşılık bir rehindir;Müddessir-38


Allah’tan başkasına İbadet etmeyİN :

وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ لاَ تَعْبُدُونَ إِلاَّ اللّهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَاناً وَذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَقُولُوا لِلنَّاسِ حُسْناً وَأَقِيمُوا الصَّلاَةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ إِلاَّ قَلِيلاً مِّنكُمْ وَأَنتُم مِّعْرِضُونَ
“Ve iz ehazna misaka beni israile la ta'büdune illellahe ve bil valideyni ihsanev ve izl kurba vel yetam vel mesakini ve kulu lin nasi husnev ve ekiymus salate ve atüz zekah, sümme tevelleytüm ila kalilem minküm ve entüm mu'ridun”
Hani, biz İsrailoğulları’ndan, Allah’tan başkasına ibadet etmeyeceksiniz, anne babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz, herkese güzel sözler söyleyeceksiniz, namazı kılacaksınız, zekâtı vereceksiniz” diye söz almıştık. Sonra pek azınız hariç, yüz çevirerek sözünüzden döndünüz.Bakara-83


Allah, hİçbİr adamın İçİne İkİ kalp koymamıştır.  :
مَّا جَعَلَ اللَّهُ لِرَجُلٍ مِّن قَلْبَيْنِ فِي جَوْفِهِ وَمَا جَعَلَ أَزْوَاجَكُمُ اللَّائِي تُظَاهِرُونَ مِنْهُنَّ أُمَّهَاتِكُمْ وَمَا جَعَلَ أَدْعِيَاءكُمْ أَبْنَاءكُمْ ذَلِكُمْ قَوْلُكُم بِأَفْوَاهِكُمْ وَاللَّهُ يَقُولُ الْحَقَّ وَهُوَ يَهْدِي السَّبِيلَ
“Ma cealellahü li racülim min kalbeyni fi cevfih ve ma ceale ezvacekümüllai tüzahirune minhünne ümmehatiküm ve ma ceale ed'iyaeküm ebnaeküm zaliküm kavlüküm bi efvahiküm vallahü yekulül hakka ve hüve yehdis sebil”

Allah, hiçbir adamın içine iki kalp koymamıştır. Kendilerine zıhâr yaptığınız eşlerinizi de anneleriniz yapmamıştır. Yine evlatlıklarınızı da öz çocuklarınız (gibi) kılmamıştır. Bu, sizin ağızlarınızla söylediğiniz (fakat gerçekliği olmayan) sözünüzdür. Allah ise gerçeği söyler ve doğru yola iletir.Ahzab-4




İLME GÖRE AMEL ETMEYEN EŞŞEK GİBİDİR :
مَثَلُ الَّذِينَ حُمِّلُوا التَّوْرَاةَ ثُمَّ لَمْ يَحْمِلُوهَا كَمَثَلِ الْحِمَارِ يَحْمِلُ أَسْفَارًا بِئْسَ مَثَلُ الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِ اللَّهِ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ
“Meselulleziyne hummiluttevrate summe lem yahmiluha kemeselilhimari yahmilu esfaren bi'se meselulkavmilleziyne kezzebu biayatillahi vallahu la yehdiylkavmezzalimiyne.”
Tevrat’la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah’ın âyetlerini inkâr eden topluluğun hâli ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.Cumua-5


İnsanlar, “İnandık” demekle İmtİhan edİlmeden bırakılacaklarını mı zannederler  :
أَحَسِبَ النَّاسُ أَن يُتْرَكُوا أَن يَقُولُوا آمَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ
“E hasiben nasü ey yütraku ey yekulu amenna ve hüm la yüftenun”
İnsanlar, “İnandık” demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler. Ankebut-2
*******************
إِنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌ وَاللَّهُ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ
“Ennema emvalukum ve evladukum fitnetun vallahu 'indehu ecrun 'aziymun.”
Mallarınız ve çocuklarınız ancak birer imtihandır; Allah katında ise büyük bir mükâfat vardır.Teğabün-15
*******************
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِّنَ الْخَوفْ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِّنَ الأَمَوَالِ وَالأنفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ
“Ve le neblüvenneküm bi şey'im minel havfi vel cui ve naksim minel emvali vel enfüsi ves semerat, ve beşşiris sabirin”
Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.Bakara-155
*******************
ثُمَّ لَتُسْأَلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّعِيمِ
“Sümme le tüs'elünne yevmeizin anin neiym”
Sonra o gün, nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz? Tekasür-8    


ALLAH KENDİSİNİ İNKAR EDENE BİLE RIZIK VERİR AMA SONU CEHENNEMDİR :
وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ اجْعَلْ هَـَذَا بَلَدًا آمِنًا وَارْزُقْ أَهْلَهُ مِنَ الثَّمَرَاتِ مَنْ آمَنَ مِنْهُم بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ قَالَ وَمَن كَفَرَ فَأُمَتِّعُهُ قَلِيلاً ثُمَّ أَضْطَرُّهُ إِلَى عَذَابِ النَّارِ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ
“Ve iz kale ibrahimü rabbic'al haza beleden aminev verzuk ehlehu mines semerati min amene minhüm billahi vel yevmil ahir, kale ve men kefera fe ümettiuhu kalilen sümme adtarruhu ila azabin nar, ve bi'sel mesiyr”
Hani İbrahim, “Rabbim! Bu şehri güvenli bir şehir kıl. Halkından Allah’a ve ahiret gününe iman edenleri her türlü ürünle rızıklandır” demişti. Allah da, “İnkâr edeni bile az bir süre, (bu geçici kısa hayatta) rızıklandırır; sonra onu cehennem azabına girmek zorunda bırakırım. Ne kötü varılacak yerdir orası!” demişti.Bakara-126


İŞİNİZİ BİTİRMEDEN BAŞKA BİR İŞE YÖNELMEYİN :
فَإِذَا فَرَغْتَ فَانصَبْ
“Feiza ferağte fensab”
Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul.İnşirah-7


Allah ve Rasûlüne İtaat edİn  :
يَسْأَلُونَكَ عَنِ الأَنفَالِ قُلِ الأَنفَالُ لِلّهِ وَالرَّسُولِ فَاتَّقُوا اللّهَ وَأَصْلِحُوا ذَاتَ بِيْنِكُمْ وَأَطِيعُوا اللّهَ وَرَسُولَهُ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ
“Yes'eluneke anil enfal kulil enfalü lillahi ver rasul fettekullahe ve aslihu zate beyniküm ve etiy'ullahe ve rasulehu in küntüm mü'minin”
(Ey Muhammed!) Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki: “Ganimetler, Allah’a ve Resûlüne aittir. O hâlde, eğer mü’minler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Rasûlüne itaat edin.” Enfal-1
*******************
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللّهَ وَرَسُولَهُ وَلاَ تَوَلَّوْا عَنْهُ وَأَنتُمْ تَسْمَعُونَ
“Ya eyyühellezine amenu etiy'ullahe ve rasulehu vela tevellev anhü ve entüm tesmeun”
Ey iman edenler! Allah’a ve Resûlüne itaat edin ve (Kur’an’ı) dinlediğiniz hâlde ondan yüz çevirmeyin.Enfal-20
*******************
وَأَطِيعُوا اللّهَ وَرَسُولَهُ وَلاَ تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ وَاصْبِرُوا إِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ
“Ve etiy'ullahe ve rasulehu ve la tenazeu fe tefşelu ve tezhebe rihuküm vasbiru innellahe meas sabirin”
Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.Enfal-46
*******************
 مَّنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ اللّهَ وَمَن تَوَلَّى فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا
“Mey yütiir rasule fe kad etaallah ve men tevella fe ma erselnake aleyhim hafiyza”
Kim peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse, (bilsin ki) biz seni onlara bekçi göndermedik.Nisa-80


İYİLİK EDİN. ALLAH anne babaya, yakınlara, yetİmlere, yoksullara İyİlİk edeNLERİ SEVER :
وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ لاَ تَعْبُدُونَ إِلاَّ اللّهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَاناً وَذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَقُولُوا لِلنَّاسِ حُسْناً وَأَقِيمُوا الصَّلاَةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ إِلاَّ قَلِيلاً مِّنكُمْ وَأَنتُم مِّعْرِضُونَ
“Ve iz ehazna misaka beni israile la ta'büdune illellahe ve bil valideyni ihsanev ve izl kurba vel yetam vel mesakini ve kulu lin nasi husnev ve ekiymus salate ve atüz zekah, sümme tevelleytüm ila kalilem minküm ve entüm mu'ridun”
Hani, biz İsrailoğulları’ndan, “Allah’tan başkasına ibadet etmeyeceksiniz, anne babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz, herkese güzel sözler söyleyeceksiniz, namazı kılacaksınız, zekâtı vereceksiniz” diye söz almıştık. Sonra pek azınız hariç, yüz çevirerek sözünüzden döndünüz.Bakara-83
*******************
وَمَا لِأَحَدٍ عِندَهُ مِن نِّعْمَةٍ تُجْزَى
“Ve ma liehadin 'indehu min ni'metin tücza.” Leyl-19
إِلَّا ابْتِغَاء وَجْهِ رَبِّهِ الْأَعْلَى
“İllebtiğae vechi rabbihil'a'la.” Leyl-20
O, hiç kimseye karşılık bekleyerek iyilik yapmaz. (Yaptığı iyiliği) ancak yüce Rabbinin rızasını istediği için (yapar).Leyl-19-20
*******************
هَلْ جَزَاء الْإِحْسَانِ إِلَّا الْإِحْسَانُ
“Hel cezaul ihsani illel ihsan.”
İyiliğin karşılığı, yalnız iyiliktir.Rahman-60


ALLAH İnsanları arkadan çekİştİren, kaş - göz İşaretİyle alay edENLERİ SEVMEZ  :
وَيْلٌ لِّكُلِّ هُمَزَةٍ لُّمَزَةٍ
“Veylül li külli hümezetil lümezeh.” Hümeze1
الَّذِي جَمَعَ مَالًا وَعَدَّدَهُ
“Ellezicemea malev ve addedeh” Hümeze2
Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay hâline! Hümeze1-2
*******************
وَإِذَا مَرُّوا بِهِمْ يَتَغَامَزُونَ
“Ve iza merru bihim yeteğamezune.”
Mü’minler yanlarından geçtiğinde, birbirlerine kaş göz ederek onlarla alay ediyorlardı.Mutaffifin-30
*******************
وَإِذَا انقَلَبُوا إِلَى أَهْلِهِمُ انقَلَبُوا فَكِهِينَ
Ve izenkalebu ila ehlihimunkalebu fekihiyne”
Ailelerine dönerken zevk ve neşe içinde gülüşe gülüşe dönüyorlardı.Mutaffifin-31
*******************
وَإِذَا رَأَوْهُمْ قَالُوا إِنَّ هَؤُلَاء لَضَالُّونَ
“Ve iza reevhum kalu inne haulai ledallune.”
Mü’minleri gördükleri vakit, “Hiç şüphe yok, şunlar sapık kimselerdir” diyorlardı.      Mutaffifin-32
*******************
وَمَا أُرْسِلُوا عَلَيْهِمْ حَافِظِينَ
“Ve ma ursilu 'aleyhim hafiziyne.”
Hâlbuki onlar, mü’minlerin başına bekçi olarak gönderilmemişlerdi.Mutaffifin-33
*******************
فَالْيَوْمَ الَّذِينَ آمَنُوا مِنَ الْكُفَّارِ يَضْحَكُونَ
“Felyevmelleziyne amenu minelkuffari yadhakune.”
İşte bugün de mü’minler kâfirlere gülerler.Mutaffifin-34


Allah, kendİnİ beğenİp övünen hİçbİr kİmseyİ sevmez  :
لِكَيْلَا تَأْسَوْا عَلَى مَا فَاتَكُمْ وَلَا تَفْرَحُوا بِمَا آتَاكُمْ وَاللَّهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ
“Likeyla te'sev 'ala ma fatekum ve la tefrahu bima atakum vallahu la yuhibbu kulle muhtalin fehurin.”
Elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye (böyle yaptık.) Çünkü Allah, kendini beğenip övünen hiçbir kimseyi sevmez..Hadid-23


İnsan kendİnİ yeterlİ gördüğü İçİn mutlaka azgınlık eder  :
كَلَّا إِنَّ الْإِنسَانَ لَيَطْغَى
“Kella innel'insane leyatğa” Alak-6
أَن رَّآهُ اسْتَغْنَى
“En reahüsnağn”  Alak-7
Hayır, insan kendini yeterli gördüğü için mutlaka azgınlık eder.Alak-6-7


KIYAMETTE HARDAL TANESİ KADARDA OLSA AMELLERİMİZ TARTILACAK VE KARŞILIĞINI GÖRECEĞİZ :
وَنَضَعُ الْمَوَازِينَ الْقِسْطَ لِيَوْمِ الْقِيَامَةِ فَلَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْئًا وَإِن كَانَ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِّنْ خَرْدَلٍ أَتَيْنَا بِهَا وَكَفَى بِنَا حَاسِبِينَ
“Ve nedaul mevazinel kista li yevmil kiyameti fe la tuzlemü nefsün şey'a ve in kane miskale habbetim min hardelin eteyna biha ve kefa bina hasibin”
Kıyamet günü için adalet terazileri kuracağız. Öyle ki hiçbir kimseye zerre kadar zulmedilmeyecek. (Yapılan iş) bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirip ortaya koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz.Enbiya-47


ALLAH İNSANLARI karalaYANLARI, İNSANLARI KÖTÜ lakaplarla çağırANLARI VE BİRBİRİNİ  ALAYA ALANLARI SEVMEZ :
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا يَسْخَرْ قَومٌ مِّن قَوْمٍ عَسَى أَن يَكُونُوا خَيْرًا مِّنْهُمْ وَلَا نِسَاء مِّن نِّسَاء عَسَى أَن يَكُنَّ خَيْرًا مِّنْهُنَّ وَلَا تَلْمِزُوا أَنفُسَكُمْ وَلَا تَنَابَزُوا بِالْأَلْقَابِ بِئْسَ الاِسْمُ الْفُسُوقُ بَعْدَ الْإِيمَانِ وَمَن لَّمْ يَتُبْ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
“Ya eyyühellezine amenu la yeshar kavmün min kavmin asa ey yekunu hayram minhüm ve la nisaüm min nisain asa ey yekünne hayram minhünn ve la telmizu enfüseküm ve la tenabezu bil elkab bi'sel ismül füsuku ba'del iman ve mel lem yetüb fe ülaike hümüz zalimun”
Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.Hucurat-11


YAPTIĞIMIZ KÖTÜLÜĞÜN KARŞILIĞI ONUN GİBİ KÖTÜLÜKTÜR :
وَجَزَاء سَيِّئَةٍ سَيِّئَةٌ مِّثْلُهَا فَمَنْ عَفَا وَأَصْلَحَ فَأَجْرُهُ عَلَى اللَّهِ إِنَّهُ لَا يُحِبُّ الظَّالِمِينَ
“Ve cezaü seyyietin seyyietüm mislüha fe men afa ve asleha fe ecruhu alellah innehu la yühibbüz zalimin”
Bir kötülüğün karşılığı, onun gibi bir kötülüktür (ona denk bir cezadır). Ama kim affeder ve arayı düzeltirse, onun mükâfatı Allah’a aittir. Şüphesiz O, zâlimleri sevmez.Şura-40


MAL VE EVLATLARIMIZ BİZİ ALLAH'A ZİKRETMEKTEN ALIKOYMAMALIDIR :
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُلْهِكُمْ أَمْوَالُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ عَن ذِكْرِ اللَّهِ وَمَن يَفْعَلْ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
“Ya eyyuhelleziyne amenu la tulhikum emvalukum ve la evladukum 'an zikrillahi ve men yef'al zalike feulaike humulhasirune.”
Ey iman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız sizi, Allah’ı zikretmekten alıkoymasın. Her kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.Münafikun-9


ALLAH TEMİZLENMEK İÇİN MALINI HAYRA VERENLERİ KIYAMETDE ATEŞTEN UZAK TUTAR :
وَسَيُجَنَّبُهَا الْأَتْقَى
“Ve seyücennebühel'etka.” Leyl-17
الَّذِي يُؤْتِي مَالَهُ يَتَزَكَّى
“Elleziy yü'tiy malehu yetezekka.” Leyl-18
Temizlenmek için malını hayra veren en muttekî (Allah’a karşı gelmekten en çok sakınan) kimse o ateşten uzak tutulacaktır. Leyl-17-18


MECLİSLERDEN HER KESE YER AÇIN. HER KESE YER VERİNKİ ALLAH’TA DERECENİZİ YÜKSELTSİN :
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا قِيلَ لَكُمْ تَفَسَّحُوا فِي الْمَجَالِسِ فَافْسَحُوا يَفْسَحِ اللَّهُ لَكُمْ وَإِذَا قِيلَ انشُزُوا فَانشُزُوا يَرْفَعِ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَالَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ دَرَجَاتٍ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ
“Ya eyyuhelleziyne amenu iza kiyle lekum tefessehu fiylmecalisi fefsehu yefsehillahu lekum ve iza kiylenşuzu fenşuzu yerfe'illahulleziyne amenu minkum velleziyne utul'ilme derecatin vallahu bima ta'melune habiyrun.'”
Ey iman edenler! Size, “Meclislerde yer açın” denildiği zaman açın ki, Allah da size genişlik versin. Size, “Kalkın”, denildiği zaman da kalkın ki, Allah içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.    Mücadele-11


Haram helâl demeden mİras YEMEYİN :
وَتَأْكُلُونَ التُّرَاثَ أَكْلًا لَّمًّا
“Ve te'külunettürase eklen lemmen.”
Haram helâl demeden mirası alabildiğine yiyorsunuz.Fecr-19


MÜMİNLER KARDEŞTİR-ARABULUCULUK YAPIN :
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
“İnnemel mü'minune ihvetün fe aslihu beyne ehaveyküm vettekullahe lealleküm türhamun”
Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin. Hucurat-10


NAMAZINIZI Sabrederek,  dosdoğru kılarak Allah’tan yardım dİleyİn :
إِنَّ رَبَّكَ يَعْلَمُ أَنَّكَ تَقُومُ أَدْنَى مِن ثُلُثَيِ اللَّيْلِ وَنِصْفَهُ وَثُلُثَهُ وَطَائِفَةٌ مِّنَ الَّذِينَ مَعَكَ وَاللَّهُ يُقَدِّرُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ عَلِمَ أَن لَّن تُحْصُوهُ فَتَابَ عَلَيْكُمْ فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنَ الْقُرْآنِ عَلِمَ أَن سَيَكُونُ مِنكُم مَّرْضَى وَآخَرُونَ يَضْرِبُونَ فِي الْأَرْضِ يَبْتَغُونَ مِن فَضْلِ اللَّهِ وَآخَرُونَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنْهُ وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا وَمَا تُقَدِّمُوا لِأَنفُسِكُم مِّنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِندَ اللَّهِ هُوَ خَيْرًا وَأَعْظَمَ أَجْرًا وَاسْتَغْفِرُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
“İnne rabbeke ya'lemu enneke tekumu edna min suluseyilleyli ve nisfehu ve sulusehu ve taifetun minelleziyne me'ake vallahu yukaddirulleyle vennehare 'alime en len tuhsuhu fetabe 'aleykum fakreu ma teyessere minelkur'ani 'alime en seyekunu minkum merda ve aharune yadribune fiyl'ardi yebteğune min fadlillahi ve aharune yukatilune fiy sebiylillahi fakreu ma teyessere minhu ve ekiymussalate ve atuzzekate ve akridullahe kardan hasenen ve ma tukaddimu lienfusikum min hayrin teciduhu 'indallahi huve hayren ve a'zame ecren vestağfirullahe innallahe ğafurun rahiymun”.
(Ey Muhammed!) Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçirdiğini biliyor. Beraberinde bulunanlardan bir topluluk da böyle yapıyor. Allah, gece ve gündüzü düzenleyip takdir eder. Sizin buna (gecenin tümünde yahut çoğunda ibadete) gücünüzün yetmeyeceğini bildi de sizi bağışladı (yükünüzü hafifletti.) Artık, Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. Allah, içinizde hastaların bulunacağını, bir kısmınızın Allah’ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacağını, diğer bir kısmınızın ise Allah yolunda çarpışacağını bilmektedir. O hâlde, Kur’an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah’a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz, onu Allah katında daha üstün bir iyilik ve daha büyük mükâfat olarak bulursunuz. Allah’tan bağışlama dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Müzzemmil-20
*******************
الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
“Ellezine yü'minune bil ğaybi ve yükiymunas salate ve mimma razaknahüm yünfikun”
Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.Bakara-3
*******************
وَاسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ وَإِنَّهَا لَكَبِيرَةٌ إِلاَّ عَلَى الْخَاشِعِينَ
“Vesteiynu bis sabri ves salah, ve inneha le keiratün illa alel haşiiyn”
Sabrederek ve namaz kılarak (Allah’tan) yardım dileyin. Şüphesiz namaz, Allah’a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir.Bakara-45
*******************
قُلِ ادْعُوا اللّهَ أَوِ ادْعُوا الرَّحْمَـنَ أَيًّا مَّا تَدْعُوا فَلَهُ الأَسْمَاء الْحُسْنَى وَلاَ تَجْهَرْ بِصَلاَتِكَ وَلاَ تُخَافِتْ بِهَا وَابْتَغِ بَيْنَ ذَلِكَ سَبِيلاً
“Kulid'ullahe evid'ur rahman eyyem ma ted'u fe lehül esmaül husna ve la techer bi salatike ve la tühafit biha vebteği beyne zalike sebila”
De ki: “(Rabbinizi) ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O’nundur.” Namazında sesini pek yükseltme, çok da kısma. İkisi ortası bir yol tut.İsra-110
*******************
   الَّذِينَ هُمْ يُرَاؤُونَ
“Ellezine hüm yüraun”
Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar.Maun-6


NAMAZINIZI GÖSTERİŞ YAPMAK İÇİN KILMAYIN :
فَوَيْلٌ لِّلْمُصَلِّينَ
“Fe veylün lil müsallin”
Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki,Maun-4
الَّذِينَ هُمْ عَن صَلَاتِهِمْ سَاهُونَ
“Ellezine hüm an salatihim sahun”
Onlar namazlarını ciddiye almazlar.Maun-5
الَّذِينَ هُمْ يُرَاؤُونَ
“Ellezine hüm yüraun”
Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar.Maun-6


NEFİSİNİZİ TERBİYE EDİN, KÖTÜLÜKLERDEN UZAK DURUN :
يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ
“Ya eyyetühennefsülmutmeinnetü.”
(Allah, şöyle der:) “Ey huzur içinde olan nefis!” Fecr-27
ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
“İrci'iy ila rabbiki radiyeten merdiyyeten.”
“Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!” Fecr-28
فَادْخُلِي فِي عِبَادِي
“Fedhuliy fiy 'ibadiy.”
“(İyi) kullarımın arasına gir.” Fecr-29
وَادْخُلِي جَنَّتِي
“Vedhuliy cennetiy.”
“Cennetime gir.” Fecr-30
*******************
وَنَفْسٍ وَمَا سَوَّاهَا
“Ve nefsin ve ma sevvaha.” Şems-7
فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَاهَا
Feelhemeha fücureha ve takvaha.Şems-8
قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّاهَا
“Kad efleha men zekkaha.”Şems-9
Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.Şems-7-8-9


NEFİSİNİZİ KÖTÜLÜKLERDEN ARINDIRIN :
وَثِيَابَكَ فَطَهِّرْ
“Ve siyabeke fetahhir.”
Nefsini arındır. Müddessir-4
وَالرُّجْزَ فَاهْجُرْ
“Verrucze fehcur.”
Şirkten uzak dur. Müddessir-5
وَلَا تَمْنُن تَسْتَكْثِرُ
“Ve la temnun testeksiru.”
İyiliği, daha fazlasını bekleyerek (bir kazanç elde etmek için) yapma.Müddessir-6


NEFİSİN HER ARZUSUNA UYMAYIN  :
أَفَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَهَهُ هَوَاهُ وَأَضَلَّهُ اللَّهُ عَلَى عِلْمٍ وَخَتَمَ عَلَى سَمْعِهِ وَقَلْبِهِ وَجَعَلَ عَلَى بَصَرِهِ غِشَاوَةً فَمَن يَهْدِيهِ مِن بَعْدِ اللَّهِ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ
“Feraeyte menittehaze ilahehu hevahü ve edallehüllahü ala ilmiv ve hateme ala sem'ihi ve kalbihi ve ceale ala besarihi ğişaveh fe mey yehdihi mim ba'dillah e fe la tezekkerun”
Nefsinin arzusunu ilâh edinen, Allah’ın; (hâlini) bildiği için saptırdığı ve kulağını ve kalbini mühürlediği, gözüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah’tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız? Casiye-23


nefsİnİZİn cİmrİlİğİnden, hırsından korunANLAR, kurtuluşa erenlerİn ta kendİlerİdİr :
وَالَّذِينَ تَبَوَّؤُوا الدَّارَ وَالْإِيمَانَ مِن قَبْلِهِمْ يُحِبُّونَ مَنْ هَاجَرَ إِلَيْهِمْ وَلَا يَجِدُونَ فِي صُدُورِهِمْ حَاجَةً مِّمَّا أُوتُوا وَيُؤْثِرُونَ عَلَى أَنفُسِهِمْ وَلَوْ كَانَ بِهِمْ خَصَاصَةٌ وَمَن يُوقَ شُحَّ نَفْسِهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
“Velleziyne tebevveuddare vel'iymane min kablihim yuhibbune men hacere ileyhim ve la yecidune fiy sudurihim haceten mimma utu ve yu'sirune 'ala enfusihim ve lev kane bihim hasasatun ve men yuka şuhha nefsihi feulaike humulmuflihune.”
Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine’ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. Haşr-9


SADAKA VERENLER Allah’a güzel bİr borç verMİŞ SAYILIR VE KARŞILIĞI KAT KAT ÖDENİR :
إِنَّ الْمُصَّدِّقِينَ وَالْمُصَّدِّقَاتِ وَأَقْرَضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا يُضَاعَفُ لَهُمْ وَلَهُمْ أَجْرٌ كَرِيمٌ
“İnnelmusaddikiyne velmusaddikati ve akredullahe kardan hasenen yuda'afu lehum ve lehum ecrun keruymun.”
Şüphesiz ki sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar ve Allah’a güzel bir borç verenler var ya, (verdikleri) onlara kat kat ödenir. Ayrıca onlara çok değerli bir mükâfat da vardır.   Hadid-18


SALİH AMEL İşleyenler yaratıkların en hayırlısıdırlar :
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أُوْلَئِكَ هُمْ خَيْرُ الْبَرِيَّةِ
“İnnelleziyne amenu ve 'amilussalihati ülaike hüm hayrülberiyyeh”
Şüphesiz, iman edip, salih ameller işleyenler var ya; işte onlar yaratıkların en hayırlısıdırlar.Beyyine-7
*******************
إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ
“İllelleziyne amenu ve 'amilussalihati lehum erun gayru memnunin.”
Ancak iman edip de sâlih ameller işleyenler başka. Onlar için, bitmez tükenmez bir mükâfat vardır. İnşikak-25
*******************
وَمَا يَسْتَوِي الْأَعْمَى وَالْبَصِيرُ وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَلَا الْمُسِيءُ قَلِيلًا مَّا تَتَذَكَّرُونَ
“Ve ma yestevil a'ma vel besiyru vellezine amenu ve amilus salihati ve lel müsi' kalilem ma tetezekkerun”
Kör ile gören, iman edip salih ameller işleyenler ile kötülük yapan bir değildir. Siz pek az düşünüyorsunuz.Mümin-58
*******************
مَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِنَفْسِهِ وَمَنْ أَسَاء فَعَلَيْهَا ثُمَّ إِلَى رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ
“Men amile salihan fe linefsih ve men esae fe aleyha sümme ila rabbiküm türceun”
Kim salih bir amel işlerse, kendi lehine işlemiş olur. Kim de kötülük yaparsa, kendi aleyhine yapmış olur. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.Casiye-15


SONRADAN YAPTIĞINIZDAN PİŞMAN OLUP KENDİNİZE VE ÇEVRENİZE ZARAR VERMEK İSTEMİYORSANIZ SİZE GELEN HER HABERİN DOĞRULUĞUNU ARAŞTIRIN :
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن جَاءكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَأٍ فَتَبَيَّنُوا أَن تُصِيبُوا قَوْمًا بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلَى مَا فَعَلْتُمْ نَادِمِينَ
“Ya eyyühellezine amenu in caeküm fazikum bi nebein fe tebeyyenu en tüsiybu kavmem bi cehaletin fe tusbihu ala ma fealtüm nadimin”
Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.Hucurat-6


HER MÜSLÜMANA VASİYETİNİ HAZIR ETMEK FARZ KILINDI :
كُتِبَ عَلَيْكُمْ إِذَا حَضَرَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ إِن تَرَكَ خَيْرًا الْوَصِيَّةُ لِلْوَالِدَيْنِ وَالأقْرَبِينَ بِالْمَعْرُوفِ حَقًّا عَلَى الْمُتَّقِينَ
“Kütibe aleyküm iza hadara ehadekümül mevtü in terake hayra, elvasiyyetü lil valideyni vel akrabine bil ma'ruf, hakkan alel müttekiyn”
Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır (mal) bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya meşru bir tarzda vasiyette bulunması -Allah’a karşı gelmekten sakınanlar üzerinde bir hak olarak- size farz kılındı.Bakara-180


YAPMAYACAĞINIZ ŞEYLERİ SÖYLEMEYİN :
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا لِمَ تَقُولُونَ مَا لَا تَفْعَلُونَ
“Ya eyyuhelleziyne amenu lime tekulune ma la tef'alune.”
Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?  Saf-2
كَبُرَ مَقْتًا عِندَ اللَّهِ أَن تَقُولُوا مَا لَا تَفْعَلُونَ
“Kebure makten 'indallahi en tekulu ma la tef'alune.”
Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir.Saf-3


ALLAH’TAN BAŞKA KİMSEDEN YARDIM İSTEMEYİN :
إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ
“İyyake na'büdü ve iyyake nesteiyn”

(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.Fatiha-5




YETİM MALI YEMEYİN :
كَلَّا بَل لَّا تُكْرِمُونَ الْيَتِيمَ
“Kella bel la tükrimunelyetiyme.”
Hayır, hayır! Yetime ikram etmiyorsunuz.Fecr-17
*******************
فَأَمَّا الْيَتِيمَ فَلَا تَقْهَرْ
“Femmel yetiyme fela takher.”
Öyleyse sakın yetimi ezme!Duha-9
وَأَمَّا السَّائِلَ فَلَا تَنْهَرْ
“Ve emmessaile fela tenher.”
Sakın isteyeni azarlama! Duha-10
*******************
وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ عَلَى حُبِّهِ مِسْكِينًا وَيَتِيمًا وَأَسِيرًا
“Ve yut'imunetta'ame 'ala hubbihi miskiynen ve yetiymen ve esiyren.”
Onlar, seve seve yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler. İnsan-8
إِنَّمَا نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ اللَّهِ لَا نُرِيدُ مِنكُمْ جَزَاء وَلَا شُكُورًا
İnnema nut'imukum livechillahi la nuriydu minkum cezaen ve la şukuren.
(Yedirdikleri kimselere şöyle derler:) “Biz size sırf Allah rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık ve bir teşekkür beklemiyoruz.” İnsan-9


YOKSULLARI DOYURUN :
وَلَا تَحَاضُّونَ عَلَى طَعَامِ الْمِسْكِينِ
“Ve la tehaddune 'ala ta'amilmiskiyni.”
Yoksulu yedirmek konusunda birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.Fecr-18
*******************
وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ عَلَى حُبِّهِ مِسْكِينًا وَيَتِيمًا وَأَسِيرًا
“Ve yut'imunetta'ame 'ala hubbihi miskiynen ve yetiymen ve esiyren.”
Onlar, seve seve yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler. İnsan-8
إِنَّمَا نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ اللَّهِ لَا نُرِيدُ مِنكُمْ جَزَاء وَلَا شُكُورًا
“İnnema nut'imukum livechillahi la nuriydu minkum cezaen ve la şukuren.”
(Yedirdikleri kimselere şöyle derler:) “Biz size sırf Allah rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık ve bir teşekkür beklemiyoruz.” İnsan-9
*******************
وَلَا يَحُضُّ عَلَى طَعَامِ الْمِسْكِينِ
“Ve la yehuddu 'ala ta'amil miskiyni.”
“Yoksulu doyurmağa teşvik etmiyordu.”Hakka-34


BOŞ ŞEYLERLE EĞLENMEYİN (YÜKSEK BİNA YAPMAK) :
أَتَبْنُونَ بِكُلِّ رِيعٍ آيَةً تَعْبَثُونَ
“E tebnune bi külli riy'in ayeten ta'besun”
“Siz her yüksek yere bir alamet bina yapıp boş şeylerle eğleniyor musunuz?” Şuara-128


Allah, bİr kİmseyİ ancak gücünün yettİğİ şeyle yükümlü kılar  :
لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا رَبَّنَا وَلاَ تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِنَا رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا أَنتَ مَوْلاَنَا فَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
“La yükellifüllahü nefsen illa vüs'aha, leha ma kesebet ve aleyha mektesebet, rabbena la tüahizna in nesina ev ahta'na, rabbena ve la tahmil aleyna isran kema hameltehu alellezine min kablina, rabbena ve la tühammilna ma la takate lena bih, va'fü anna, vağfir lena, verhamna ente mevlane fensurna alel kavmil kafirin”
Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): “Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.”Bakara-286
*******************
 قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لاَ تَغْلُوا فِي دِينِكُمْ غَيْرَ الْحَقِّ وَلاَ تَتَّبِعُوا أَهْوَاء قَوْمٍ قَدْ ضَلُّوا مِن قَبْلُ وَأَضَلُّوا كَثِيراً وَضَلُّوا عَن سَوَاء السَّبِيلِ
“Kul ya ehlel kitabi la tağlu fi diniküm ğayral hakki ve la tettebiu ehvae kavmin kad dallu min kablü ve edallu kesirav ve dallu an sevais sebil”
De ki: “Ey Kitap ehli! Hakkın dışına çıkarak dininizde aşırı gitmeyin. Daha önce sapmış, birçoklarını da saptırmış ve dümdüz yoldan da şaşmış bir milletin arzu ve keyiflerine uymayın.”Maide-77
*******************
وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لاَ نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا أُوْلَـئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
“Vellezine amenu ve amilus salihati la nükellifü nefsen illa vüs'aha ülaike ashabül cenneh hüm fiha halidun”
İman edip salih ameller işleyenlere gelince -ki biz kişiye ancak gücünün yettiğini yükleriz- işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar.Araf-42
*******************
وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنطِقُ بِالْحَقِّ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
“Ve la nükellifü nefsen illa vüs'aha ve ledeyna kitabüy yentiku bil hakki ve hüm la yuzlemun”
Biz hiçbir kimseye gücünün yettiğinden fazla yük yüklemeyiz. Katımızda hakkı söyleyen bir kitab vardır. Onlar zulme, haksızlığa uğratılmazlar. Mü'minun-62


ZAN İLE, GIYBET İLE HAREKET ETMEYİN, OLAYIN İÇ YÜZÜNÜ ARAŞTIRIN :
وَمَا لَهُم بِهِ مِنْ عِلْمٍ إِن يَتَّبِعُونَ إِلَّا الظَّنَّ وَإِنَّ الظَّنَّ لَا يُغْنِي مِنَ الْحَقِّ شَيْئًا
“Ve ma lehum bihi mim ilm iy yettebiune illez zann ve innez zanne la yuğni minel hakki şey'a “
Hâlbuki onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece zanna uyuyorlar. Şüphesiz zan, hakikat namına hiçbir şey ifade etmez.Necm-28
*******************
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثِيراً مِّنَ الظَّنِّ إِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ إِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَب بَّعْضُكُم بَعْضًا أَيُحِبُّ أَحَدُكُمْ أَن يَأْكُلَ لَحْمَ أَخِيهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ تَوَّابٌ رَّحِيمٌ
“Ya eyyühellezine amenütenibu kesiram minez zanni inne ba'daz zanni ismüv ve la tecessesu ve la yağteb ba'duküm ba'da e yühibbü ehadüküm ey ye'küle lahme ehiyhi meyten fe kerihtümuh vettekullah innellahe tevvabür rahiym”
Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.Hucurat-12


RABBİMİZİ GECE-GÜNDÜZ TESBİH EDİN :
وَمِنَ اللَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَإِدْبَارَ النُّجُومِ
“Ve minel leyli fesebbihhu ve idbaran nucum”
Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışı sırasında O’nu tespih et.Tur-49

SADAKALARINIZI (ZEKATLARINIZI) KALPLERİ İSLAMA ISINDIRMAK İÇİN HARCAYINIZ :
إِنَّمَا الصَّدَقَاتُ لِلْفُقَرَاء وَالْمَسَاكِينِ وَالْعَامِلِينَ عَلَيْهَا وَالْمُؤَلَّفَةِ قُلُوبُهُمْ وَفِي الرِّقَابِ وَالْغَارِمِينَ وَفِي سَبِيلِ اللّهِ وَابْنِ السَّبِيلِ فَرِيضَةً مِّنَ اللّهِ وَاللّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
“İnnemas sadekatü lil fükarai vel mesakini vel amiline aleyha vel müellefeti kulubühüm ve firrikabi vle ğarimine ve fi sebilillahi vebnis sebil feridatem minallah vallahü alimün hakim”
Sadakalar (zekâtlar), Allah’tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslâm’a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Tevbe 60


KULLUK GÖREVİNİ YAPAN VE YAPMAYAN İNSANA RABBİMİZİN VERDİĞİ CEZA VE MÜKAFAAT :

kİm zerre ağırlığınca bİr hayır İşlerse, onun mükâfatını,Kİm de zerre ağırlığınca bİr kötülük İşlerse, onun cezasını görecektİr  :
فَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ
“Ve mey ya'mel miskale zerratin hayray yerah”
Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir.Zilzal-7
وَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ
“Ve mey ya'mel miskale zerratin şerray yerah”
Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.Zilzal-8
*******************
 إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَالَّذِينَ هَادُوا وَالنَّصَارَى وَالصَّابِئِينَ مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَعَمِلَ صَالِحاً فَلَهُمْ أَجْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ وَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ
“İnnellezine amenu vellezine hadu ven nesara ves sabiine min amene billahi vel yevmil ahiri ve amile salihan fe lehüm ecruhüm inde rabbihim ,ve la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun”
Şüphesiz, inananlar (Müslümanlar) ile Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sâbiîlerden (her bir grubun kendi şeriatında) “Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için Rableri katında mükâfat vardır; onlar korkuya uğramayacaklar, mahzun da olmayacaklardır” (diye hükmedilmiştir). Bakara-62


ALLAH'A YAKINLARIN KİTABI İLİYYUN’DUR :
كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الْأَبْرَارِ لَفِي عِلِّيِّينَ
“Kella inne kitabel'ebrari lefiy 'illiyyiyne.”
Hayır (sandıkları gibi değil!) iyilerin yazısı “İlliyyûn”dadır.Mutaffifin-18
*******************
وَمَا أَدْرَاكَ مَا عِلِّيُّونَ
“Ve ma edrake ma 'illiyyune. “
İlliyyûnun ne olduğunu sen ne bileceksin.Mutaffifin-19
*******************
كِتَابٌ مَّرْقُومٌ
“Kitabun merkumun. “
O, yazılmış bir kitaptır.Mutaffifin-20
*******************
يَشْهَدُهُ الْمُقَرَّبُونَ
“Yeşheduhulmukarrebune. “
Ona, Allah’a yakın olanlar şâhit olur.Mutaffifin-21


Allah’ın rızasını kazanmak İSTEYEN kalben MUTMAİN OLMALIDIR :
وَمَثَلُ الَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُمُ ابْتِغَاء مَرْضَاتِ اللّهِ وَتَثْبِيتًا مِّنْ أَنفُسِهِمْ كَمَثَلِ جَنَّةٍ بِرَبْوَةٍ أَصَابَهَا وَابِلٌ فَآتَتْ أُكُلَهَا ضِعْفَيْنِ فَإِن لَّمْ يُصِبْهَا وَابِلٌ فَطَلٌّ وَاللّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
“Ve meselüllezine yünfikune emvalehümüb tiğae merdatillahi ve tesbitem min enfüsihim ke meseli cennetim bi rabvetin esabeha vabilün fe atet üküleha di'feyn, fe il lem yüsibha vabilün fe tall, vallahü bima ta'melune basiyr”
Allah’ın rızasını kazanmak arzusuyla ve kalben mutmain olarak mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yüksekçe bir yerdeki güzel bir bahçenin durumu gibidir ki, bol yağmur alınca iki kat ürün verir. Bol yağmur almasa bile ona çiseleme yeter. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.Bakara-265


HZ. İBRAHİM’İN RABBİMİZİN VARLIĞINI ARAŞTIRMASI:
 Hz.İbrahimin,yıldızları,güneşi,ayı, rabbimmi diye etüt edip hakka yönelmesi.
فَلَمَّا جَنَّ عَلَيْهِ اللَّيْلُ رَأَى كَوْكَبًا قَالَ هَـذَا رَبِّي فَلَمَّا أَفَلَ قَالَ لا أُحِبُّ الآفِلِينَ
“Felemma cenne aleyhil leylü raa kevkeba kale haza rabbi felemma efele kale la ühibbül afilin”
Üzerine gece karanlığı basınca, bir yıldız gördü. “İşte Rabbim!” dedi. Yıldız batınca da, “Ben öyle batanları sevmem” dedi.Enam-76
فَلَمَّا رَأَى الْقَمَرَ بَازِغًا قَالَ هَـذَا رَبِّي فَلَمَّا أَفَلَ قَالَ لَئِن لَّمْ يَهْدِنِي رَبِّي لأكُونَنَّ مِنَ الْقَوْمِ الضَّالِّينَ
“Felemma rael kamera baziğan kale haza rabbi felemma efele kale leil lem yehdini rabbi le ekunenne minel kavmid dallin “
Ay’ı doğarken görünce de, “İşte Rabbim!” dedi. Ay da batınca, “Andolsun ki, Rabbim bana doğru yolu göstermezse, mutlaka ben de sapıklardan olurum” dedi.Enam-77
*******************
فَلَمَّا رَأَى الشَّمْسَ بَازِغَةً قَالَ هَـذَا رَبِّي هَـذَا أَكْبَرُ فَلَمَّا أَفَلَتْ قَالَ يَا قَوْمِ إِنِّي بَرِيءٌ مِّمَّا تُشْرِكُونَ
“Felemma raeş şemse baziğaten kale haza rabbi haza ekber felemma efelet kale ya kavmi inni beriüm mimma tüşrikun”
Güneşi doğarken görünce de, “İşte benim Rabbim! Bu daha büyük” dedi. O da batınca (kavmine dönüp), “Ey kavmim! Ben sizin Allah’a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım” dedi.Enam-78
*******************
إِنِّي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ حَنِيفًا وَمَا أَنَا مِنَ الْمُشْرِكِينَ
“İnni veccehtü vechiye lillezi fetaras semavati vel erda hanifev ve ma ene minel müşrimin”
Ben, hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben, Allah’a ortak koşanlardan değilim.” Enam-79
*******************
وَحَآجَّهُ قَوْمُهُ قَالَ أَتُحَاجُّونِّي فِي اللّهِ وَقَدْ هَدَانِ وَلاَ أَخَافُ مَا تُشْرِكُونَ بِهِ إِلاَّ أَن يَشَاء رَبِّي شَيْئًا وَسِعَ رَبِّي كُلَّ شَيْءٍ عِلْمًا أَفَلاَ تَتَذَكَّرُونَ
“Ve haccehu kavmüh kale e tühaccunni fillahi ve kad hedan ve la ehafü ma tüşrikune bihi illa ey yeşae rabbi şey'a vesia rabbi külle şey'in ilma e fe la tetezekkerun”
Kavmi onunla tartışmaya girişti. Dedi ki:Beni doğru yola iletmişken, Allah hakkında benimle tartışmaya mı kalkışıyorsunuz? Hem sizin O’na ortak koştuklarınızdan ben korkmam; ancak Rabbimin bir şey dilemiş olması başka. Rabbimin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?” Enam-80
*******************
وَكَيْفَ أَخَافُ مَا أَشْرَكْتُمْ وَلاَ تَخَافُونَ أَنَّكُمْ أَشْرَكْتُم بِاللّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ عَلَيْكُمْ سُلْطَانًا فَأَيُّ الْفَرِيقَيْنِ أَحَقُّ بِالأَمْنِ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ
“Ve keyfe ehafü ma eşraktüm ve la tehafune enneküm eşraktüm billahi ma lem yünezzil bihi aleyküm sültana fe eyyül ferikayni ehakku bil emn in küntüm ta'lemun”
Allah’ın, size, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O’na ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden ne diye korkayım? Öyle ise iki taraftan hangisi güvende olmaya daha lâyıktır? Eğer biliyorsanız söyleyin.” Enam-81


GÜNAHKARLARIN KİTABI SİCCİN’DİR :

كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الفُجَّارِ لَفِي سِجِّينٍ
“Kella inne kitabelfuccari lefiy sicciynin.”
Hayır, günahkârların yazısı, muhakkak “Siccîn”dedir.Mutaffifin-7
*******************
وَمَا أَدْرَاكَ مَا سِجِّينٌ
“Ve ma edrake ma sicciynun.”
Siccîn”in ne olduğunu sen ne bileceksin.Mutaffifin-8
*******************
كِتَابٌ مَّرْقُومٌ
“Kitabun merkumun.”
(O günahkârların yazısı) Amellerin sayılıp yazıldığı bir kitaptır.Mutaffifin-9


Her nefİs ölümü tadacaktır. RABBİMİZ Bİzİ bİr İmtİhan olarak hayır İle de şer İle de denİyor:
كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُم بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَإِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
“Küllü nefsin zaikatül mevt ve nebluküm biş şerri vel hayri fitneh ve ileyna türceun”
Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz.Enbiya-35
*******************
كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
“Küllü nefsin saikatül mevti sümme ileyna türceun”
Her can ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz.Ankebut-57


ALLAH KATINDA AHİRET YURDU CENNETTİR :
قُلْ إِن كَانَتْ لَكُمُ الدَّارُ الآَخِرَةُ عِندَ اللّهِ خَالِصَةً مِّن دُونِ النَّاسِ فَتَمَنَّوُا الْمَوْتَ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
“Kul in kanet lekümüd darul ahiratü indellahi halisatem min dunin nasi fe temennevül mevte in küntüm sadikiyn”
De ki: “Eğer (iddia ettiğiniz gibi) Allah katındaki ahiret yurdu (cennet) diğer insanlar için değil de, yalnız sizinse ve doğru söyleyenler iseniz haydi ölümü temenni edin!”Bakara-94
*******************
وَلَن يَتَمَنَّوْهُ أَبَدًا بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ وَاللّهُ عَلِيمٌ بِالظَّالِمينَ
“Ve ley yetemennevhü ebedem bima kaddemet eydihim, vallahü alimüm biz zalimin”
 Fakat kendi elleriyle önceden yaptıkları işler yüzünden ölümü hiçbir zaman temenni edemezler. Allah, o zalimleri hakkıyla bilendir.Bakara-95 
*******************
فِي سِدْرٍ مَّخْضُودٍ
“Fiy sidrin mahdudin.” Vakıa-28
وَطَلْحٍ مَّنضُودٍ
“Ve talhin mendudin.” Vakıa-29
وَظِلٍّ مَّمْدُودٍ
“Ve zillin memdudin.”  Vakıa-30
وَمَاء مَّسْكُوبٍ
“Ve main meskubin.”   Vakıa-31
وَفَاكِهَةٍ كَثِيرَةٍ
“Ve fakihetin kesiyretin.” Vakıa-32
لَّا مَقْطُوعَةٍ وَلَا مَمْنُوعَةٍ
“La maktu'atin ve la memnu'atin.” Vakıa-33
وَفُرُشٍ مَّرْفُوعَةٍ
“Ve furuşin merfu'atin.” Vakıa-34
(Onlar), dikensiz dir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili ,muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.(Diken,zahmet çekmek bu dünyaya aittir.)(Vakıa-28-34)


CENNETTE BOŞ SÖZ YOKTUR :
لَّا تَسْمَعُ فِيهَا لَاغِيَةً
“La tesme'u fiyha lağiyeten “
(8-11) O gün bir takım yüzler de vardır ki, mutludurlar; (dünyadaki) çabalarından hoşnut olmuşlardır, yüce bir cennettedirler. Orada boş bir söz işitmezler.Ğaşiye-11
*******************
لَّا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا وَلَا كِذَّابًا
“La yesme'une fiyha lağven ve la kizzaben.”
Orada ne bir boş söz işitirler, ne de bir yalan.Nebe-35


ALLAH DİLEDİĞİNİ DOĞRU YOLA SEVK EDER  :
إِنَّكَ لَا تَهْدِي مَنْ أَحْبَبْتَ وَلَكِنَّ اللَّهَ يَهْدِي مَن يَشَاء وَهُوَ أَعْلَمُ بِالْمُهْتَدِينَ
“İnneke la tehdi men ahbebte ve lakinnellahe yehdi mey yeşa' ve hüve a'lemü bil mühtedin”
Şüphesiz sen sevdiğin kimseyi doğru yola iletemezsin. Fakat Allah, dilediği kimseyi doğru yola eriştirir. O, doğru yola gelecekleri daha iyi bilir.Kasas-56


ALLAH HERKESİN AMELLERİNE GÖRE DERECE VERİR :

وَلِكُلٍّ دَرَجَاتٌ مِّمَّا عَمِلُوا وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا يَعْمَلُونَ
“Ve li küllin deracatüm mimma amilu ve ma rabbüke bi ğafilin amma ya'melun”
Herkesin amellerine göre dereceleri vardır. Rabbin onların yaptıklarından habersiz değildir.Enam-132
*******************
وَهُوَ الَّذِي جَعَلَكُمْ خَلاَئِفَ الأَرْضِ وَرَفَعَ بَعْضَكُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِّيَبْلُوَكُمْ فِي مَا آتَاكُمْ إِنَّ رَبَّكَ سَرِيعُ الْعِقَابِ وَإِنَّهُ لَغَفُورٌ رَّحِيمٌ
“Ve hüvellezi cealeküm halaifel erdi ve rafea ba'daküm fevka ba'din deracatil li yeblüveküm fi ma ataküm inne rabbeke seriul ikabi ve innehu le ğafurur rahiym”
O, sizi yeryüzünde halifeler (oraya hâkim kimseler) yapan, size verdiği nimetler konusunda sizi sınamak için bazınızı bazınıza derece derece üstün kılandır. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır. Şüphe yok ki O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.Enam-165
*******************
فَبَدَأَ بِأَوْعِيَتِهِمْ قَبْلَ وِعَاء أَخِيهِ ثُمَّ اسْتَخْرَجَهَا مِن وِعَاء أَخِيهِ كَذَلِكَ كِدْنَا لِيُوسُفَ مَا كَانَ لِيَأْخُذَ أَخَاهُ فِي دِينِ الْمَلِكِ إِلاَّ أَن يَشَاء اللّهُ نَرْفَعُ دَرَجَاتٍ مِّن نَّشَاء وَفَوْقَ كُلِّ ذِي عِلْمٍ عَلِيمٌ
“Fe bedee bi ev'iyetihim kable viai ehiyhi sümmestahraceha min viai ehiyh kezalike kidna li yusüf ma kane li ye'huze ehahü fi dinil meliki illa ey yeşaellah nerfeu deracatim men neşa' ve fevka külli zi ilmin alim”
Bunun üzerine Yûsuf, kardeşinin yükünden önce onların yüklerini aramaya başladı. Sonra su kabını kardeşinin yükünden çıkardı. İşte biz Yûsuf’a böyle bir plan öğrettik. Yoksa kralın kanunlarına göre kardeşini alıkoyamazdı. Ancak Allah’ın dilemesi başka. Biz dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır. Yusuf-76
*******************
 وَلِكُلٍّ دَرَجَاتٌ مِّمَّا عَمِلُوا وَلِيُوَفِّيَهُمْ أَعْمَالَهُمْ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
“Ve li küllin deracatüm ve hüm la yuzlemun”
 Herkesin yaptıklarına göre dereceleri vardır. (Bu da) Allah’ın onlara yaptıklarının karşılığını tastamam vermesi içindir. Asla kendilerine haksızlık yapılmaz.Ahkaf-19
*******************
بَلَى مَنْ أَسْلَمَ وَجْهَهُ لِلّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَلَهُ أَجْرُهُ عِندَ رَبِّهِ وَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ
“Bela men esleme vechehu lillahi ve hüve muhsinün fe lehu ecruhu inde rabbihi ve la havvfün aleyhim ve la hüm yahzenun “
Hayır, öyle değil! Kim “ihsan” derecesine yükselerek özünü Allah’a teslim ederse, onun mükâfatı Rabbinin katındadır. Artık onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir. Bakara-112
*******************
رَفِيعُ الدَّرَجَاتِ ذُو الْعَرْشِ يُلْقِي الرُّوحَ مِنْ أَمْرِهِ عَلَى مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ لِيُنذِرَ يَوْمَ التَّلَاقِ
“Rafiud deracati zül arş yülkir ruha min emrihi ala mey yeşaü min ibadihi li yünzira yevmet telak”
O, dereceleri hakkıyla yükseltendir, Arş’ın sahibidir. Buluşma günü hakkında (insanları) uyarmak için, irâdesiyle ilgili vahyi kullarından dilediğine, kendi indirir.Mü'min-15


ALLAH KENDİSİNE YÖNELEN HER KULUN GÖNÜL GÖZÜNÜ AÇAR :
تَبْصِرَةً وَذِكْرَى لِكُلِّ عَبْدٍ مُّنِيبٍ
“Tebsiratev ve zikra li kulli abdim munib”
Bütün bunlar, içtenlikle Allah’a yönelen her kulun gönül gözünü açmak ve ona öğüt ve ibret vermek içindir.Kaf-8


İNSANIN HER YAPTIĞINI HER AN GÖZETLEYEN GÖZETLEYİCİ MELEK VARDIR :
مَا يَلْفِظُ مِن قَوْلٍ إِلَّا لَدَيْهِ رَقِيبٌ عَتِيدٌ
“Ma yelfizu min kavlin illa ledeyhi rakiybun atid”
İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın.Kaf-18


MESCİTLER ALLAH'INDIR  :
وَأَنَّ الْمَسَاجِدَ لِلَّهِ فَلَا تَدْعُوا مَعَ اللَّهِ أَحَدًا
“Ve ennelmesacide lillahi fela ted'u ma'allahi ehaden.”
Şüphesiz mescitler, Allah’ındır. O hâlde, Allah ile birlikte hiç kimseye kulluk etmeyin.” Cin-18


KALP GÖRDÜĞÜNÜ YALANLAMAZ  :
فَأَوْحَى إِلَى عَبْدِهِ مَا أَوْحَى
“Fe evha ila abdihi ma evha”
Böylece Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti.Necm-10
*******************
مَا كَذَبَ الْفُؤَادُ مَا رَأَى
“Ma kezebel fuadu ma raa”
Kalp, (gözün) gördüğünü yalanlamadı.Necm-11
*******************
أَفَتُمَارُونَهُ عَلَى مَا يَرَى
“Efe tumarunehu ala ma yera”
(Şimdi siz) gördüğü şey hakkında onunla tartışıyor musunuz? Necm-12


Hİçbİr günahkâr başka bİr günahkârın yükünü yüklenmez  :
إِن تَكْفُرُوا فَإِنَّ اللَّهَ غَنِيٌّ عَنكُمْ وَلَا يَرْضَى لِعِبَادِهِ الْكُفْرَ وَإِن تَشْكُرُوا يَرْضَهُ لَكُمْ وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى ثُمَّ إِلَى رَبِّكُم مَّرْجِعُكُمْ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
“İn tekfüru fe innellahe ğaniyyün anküm ve la yerda li ibadihil küfr ve in teşküru yerdahü leküm ve la teziru vaziratüv vizra uhra sümme ila rabbiküm merciuküm fe yünebbiüküm bima küntüm tü'melun innehu alimüm bizatis sudur”
Eğer inkâr ederseniz, şüphesiz ki Allah sizin iman etmenize muhtaç değildir. Ama kullarının inkâr etmesine razı olmaz. Eğer şükrederseniz sizin için buna razı olur. Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O da size yaptıklarınızı haber verir. Çünkü O, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilir.Zümer-7


ÖLÜLER DUYMAZ ONLARDAN MEDET UMMAYIN :
إِنَّكَ لَا تُسْمِعُ الْمَوْتَى وَلَا تُسْمِعُ الصُّمَّ الدُّعَاء إِذَا وَلَّوْا مُدْبِرِينَ
“İnneke la tüsmiul mevta ve la tüsmius summed düae iza vellev müdbirin”
Şüphesiz sen ölülere duyuramazsın. Arkalarına dönüp kaçarlarken sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.Neml-80
*******************
فَإِنَّكَ لَا تُسْمِعُ الْمَوْتَى وَلَا تُسْمِعُ الصُّمَّ الدُّعَاء إِذَا وَلَّوْا مُدْبِرِينَ
“Fe inneke la tüsmiul mevta ve la tüsmius summed düae iza vellev müdbirin”
Şüphesiz, sen ölülere işittiremezsin. Dönüp gittikleri zaman çağrıyı sağırlara da işittiremezsin Rum-52
*******************
وَمَا يَسْتَوِي الْأَحْيَاء وَلَا الْأَمْوَاتُ إِنَّ اللَّهَ يُسْمِعُ مَن يَشَاء وَمَا أَنتَ بِمُسْمِعٍ مَّن فِي الْقُبُورِ
“Ve ma yestevil ahyaü ve lel emvat innellahe yüsmiu mey yeşa' ve ma ente bi müsmiim men fil kubur”
Diriler ile ölüler de bir olmaz. Allah, dilediğine işittirir. Sen, kabirde bulunanlara işittirecek değilsin. (Şeyhler bu emre dikkat !) Fatır-22


HER ZORLUĞUN YANINDA BİR KOLAYLIK VARDIR:
فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا
“Feinne me'al'usri yüsren” İnşirah-5
إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا
“İnne me'al'usri yüsren” İnşirah-6
Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır.İnşirah-5-6


KÖRE-TOPALA-HASTAYA GÜÇLÜK YOKTUR  :
لَيْسَ عَلَى الْأَعْمَى حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْأَعْرَجِ حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْمَرِيضِ حَرَجٌ وَمَن يُطِعِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ وَمَن يَتَوَلَّ يُعَذِّبْهُ عَذَابًا أَلِيمًا
“Leyse alel a'ma haracüv ve la alel a'raci haracüv ve la alel meriydi harac ve mey yütiilahe ve rasulehu yüdhilhü cennatin tecri min tahtihel enhar ve mey yetevelle yüazzibhü azaben elima”
Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya güçlük yoktur. (Bunlar savaşa katılmak zorunda değillerdir.) Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Kim de yüz çevirirse, onu elem dolu bir azaba uğratır.Fetih-17


 HALKIN çoğuna uyarsan senİ Allah yolundan saptırırlar.  :
وَإِن تُطِعْ أَكْثَرَ مَن فِي الأَرْضِ يُضِلُّوكَ عَن سَبِيلِ اللّهِ إِن يَتَّبِعُونَ إِلاَّ الظَّنَّ وَإِنْ هُمْ إِلاَّ يَخْرُصُونَ
“Ve in tüti'eksera men fil erdi yüdilluke an sebilillah iy yettebiune illez zanne ve in hüm illa yahrusun”
Eğer yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece yalan uyduruyorlar.Enam-116


ALLAH BU ÜMMETE BİN AYDAN HAYIRLI KADİR GECESİ HEDİYE ETMİŞTİR :
لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِّنْ أَلْفِ شَهْرٍ
“Leyletülkadri hayrün men elfi şehr”
Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Kadir-3
*******************
تَنَزَّلُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِم مِّن كُلِّ أَمْرٍ
“Tenezzelülmelaiketü verruhu fiyha biizni rabbihim min külli emr”
Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner.Kadir-4


ALLAH BİZİM YAPTIKLARIMIZI KAYDETTİRMEK İÇİN SAĞIMIZA VE SOLUMUZA KAYIT MELEKLERİ GÖREVLENDİRMİŞTİR :
إِذْ يَتَلَقَّى الْمُتَلَقِّيَانِ عَنِ الْيَمِينِ وَعَنِ الشِّمَالِ قَعِيدٌ
“İz yetelekkal mutelekkiyani anil yemini ve aniş şimali kaiyd”
Üstelik, biri insanın sağ tarafında, biri sol tarafında oturmuş iki alıcı melek de (onun yaptıklarını) alıp kaydetmektedir.Kaf-17


KIYAMET KAÇINILMAZDIR. AMELLERİMİZİ ALLAH YOLUNDA DÜZELTELİM :
لَا تَدْعُوا الْيَوْمَ ثُبُورًا وَاحِدًا وَادْعُوا ثُبُورًا كَثِيراً
La ted'ul yevme süburav vahidev ved'u süburan kesira
(Kendilerine) “Bugün bir kere yok olmayı istemeyin, birçok kere yok olmayı isteyin!” (denir.) Furkan-14
*******************
فَإِذَا جَاءتِ الصَّاخَّةُ
“Feiza caetissahhatu.” Abese-33
يَوْمَ يَفِرُّ الْمَرْءُ مِنْ أَخِيهِ
“Yevme yefirrulmer'u min ehiyhi.” Abese-34
وَأُمِّهِ وَأَبِيهِ
“Ve ummihi ve ebiyhi.” Abese-35
وَصَاحِبَتِهِ وَبَنِيهِ
“Ve sahibetihi ve beniyhi.” Abese-36
لِكُلِّ امْرِئٍ مِّنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَأْنٌ يُغْنِيهِ
“Likullimriin minhum yevmeizin şe'nun yuğniyhi.” Abese-37
Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.Abese-33-34-35-36-37
*******************
يَوْمَ لَا تَمْلِكُ نَفْسٌ لِّنَفْسٍ شَيْئًا وَالْأَمْرُ يَوْمَئِذٍ لِلَّهِ
“Yevme la temliku nefun linefsin şey'en vel'emru yevmeizin lillahi.”
O gün kimse kimseye hiçbir fayda sağlayamayacaktır. O gün buyruk, yalnız Allah’ındır.    İnfitar-19
*******************
وَإِنَّا لَجَاعِلُونَ مَا عَلَيْهَا صَعِيدًا جُرُزًا
“Ve inna le cailune ma aleyha saiydem cüruza”
Biz, elbette (zamanı gelince) yeryüzündeki her şeyi bir kuru toprak hâline getireceğiz. Kehf-8


KIYAMETE İNANMAYANA İŞTE KIYAMET ÖRNEKLERİ :
وَكَذَلِكَ أَعْثَرْنَا عَلَيْهِمْ لِيَعْلَمُوا أَنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَأَنَّ السَّاعَةَ لَا رَيْبَ فِيهَا إِذْ يَتَنَازَعُونَ بَيْنَهُمْ أَمْرَهُمْ فَقَالُوا ابْنُوا عَلَيْهِم بُنْيَانًا رَّبُّهُمْ أَعْلَمُ بِهِمْ قَالَ الَّذِينَ غَلَبُوا عَلَى أَمْرِهِمْ لَنَتَّخِذَنَّ عَلَيْهِم مَّسْجِدًا
“Ve kezalike a'serna aleyhim li ya'lemu enne va'dellahi hakkuv ve ennes saate la raybe fiha iz yetenazeune beynehüm emrahüm fe kalübnu aleyhim bünyana rabbühüm a'lemü bihim kalellezine ğalebu ala emrihim le nettehizenne aleyhim mescida”
Böylece biz, (insanları) onların hâlinden haberdar ettik ki, Allah’ın va’dinin hak olduğunu ve kıyametin gerçekleşmesinde de hiçbir şüphe olmadığını bilsinler. Hani onlar (olayın mucizevî tarafını ve asıl hikmetini bırakmışlar da) aralarında onların durumunu tartışıyorlardı. (Bazıları), “Onların üstüne bir bina yapın, Rableri onların hâlini daha iyi bilir” dediler. Duruma hâkim olanlar ise, “Üzerlerine mutlaka bir mescit yapacağız” dediler.Kehf-21
*******************
وَلَبِثُوا فِي كَهْفِهِمْ ثَلَاثَ مِئَةٍ سِنِينَ وَازْدَادُوا تِسْعًا
“Ve lebisu fi kehfihim selase mietin sinine vazdadu tis'a”
Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar. Buna dokuz daha eklediler.Kehf-25
*******************
قُلِ اللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا لَبِثُوا لَهُ غَيْبُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ أَبْصِرْ بِهِ وَأَسْمِعْ مَا لَهُم مِّن دُونِهِ مِن وَلِيٍّ وَلَا يُشْرِكُ فِي حُكْمِهِ أَحَدًا
“Kulillahü a'lemü bima lebisu lehu ğaybüs semavati vel ard ebsir bihi ve esmi' ma lehüm min dunihi miv veliyyiv ve la yüşrikü fi hukmihi ehada”

De ki:Kaldıkları süreyi Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybını bilmek O’na aittir. O, ne güzel görür; O, ne güzel işitir! Onların, O’ndan başka hiçbir dostu da yoktur. O, hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez.” Kehf-26




Ölmeyİ ve dİrİltmeyİ merak eden bİr mü'mİnİ rabbİmİzİn ona ölme ve dİrİltmeyİ göstermesİ :
أَوْ كَالَّذِي مَرَّ عَلَى قَرْيَةٍ وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَى عُرُوشِهَا قَالَ أَنَّىَ يُحْيِـي هَـَذِهِ اللّهُ بَعْدَ مَوْتِهَا فَأَمَاتَهُ اللّهُ مِئَةَ عَامٍ ثُمَّ بَعَثَهُ قَالَ كَمْ لَبِثْتَ قَالَ لَبِثْتُ يَوْمًا أَوْ بَعْضَ يَوْمٍ قَالَ بَل لَّبِثْتَ مِئَةَ عَامٍ فَانظُرْ إِلَى طَعَامِكَ وَشَرَابِكَ لَمْ يَتَسَنَّهْ وَانظُرْ إِلَى حِمَارِكَ وَلِنَجْعَلَكَ آيَةً لِّلنَّاسِ وَانظُرْ إِلَى العِظَامِ كَيْفَ نُنشِزُهَا ثُمَّ نَكْسُوهَا لَحْمًا فَلَمَّا تَبَيَّنَ لَهُ قَالَ أَعْلَمُ أَنَّ اللّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
“Ev kellezi merra ala karyetiv ve hiye haviyetün ala uruşiha, kale enna yuhyi hazihillahü ba'de mevtiha, fe ematehüllahü miete amin sümme beaseh, kale kem lebist, kale lebistü yevmen ev ba7oda yevm, kale bel lebiste miete amin fenzur ila taamike ve şerabike lem yetesenneh, venzur ila himarike ve li nec'aleke ayetel lin nasi venzur ilel izami keyfe nünşizüha sümme neksuha lahma, fe lemma tebeyyene lehu kale a'lemü ennellahe ala külli şey'in kadir “
Yahut altı üstüne gelmiş (ıpıssız duran) bir şehre uğrayan kimseyi görmedin mi? O, “Allah, burayı ölümünden sonra nasıl diriltecek (acaba)?” demişti. Bunun üzerine, Allah onu öldürüp yüzyıl ölü bıraktı, sonra diriltti ve ona sordu: “Ne kadar (ölü) kaldın?” O, “Bir gün veya bir günden daha az kaldım” diye cevap verdi. Allah, şöyle dedi: “Hayır, yüz sene kaldın. Böyle iken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış. Bir de eşeğine bak! (Böyle yapmamız) seni insanlara ibret belgesi kılmamız içindir. (Eşeğin) kemikler(in)e de bak, nasıl onları bir araya getiriyor, sonra onlara nasıl et giydiriyoruz?” Kendisine bütün bunlar apaçık belli olunca, şöyle dedi: “Şimdi, biliyorum ki; şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.”.Bakara-259
*******************
وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ أَرِنِي كَيْفَ تُحْيِـي الْمَوْتَى قَالَ أَوَلَمْ تُؤْمِن قَالَ بَلَى وَلَـكِن لِّيَطْمَئِنَّ قَلْبِي قَالَ فَخُذْ أَرْبَعَةً مِّنَ الطَّيْرِ فَصُرْهُنَّ إِلَيْكَ ثُمَّ اجْعَلْ عَلَى كُلِّ جَبَلٍ مِّنْهُنَّ جُزْءًا ثُمَّ ادْعُهُنَّ يَأْتِينَكَ سَعْيًا وَاعْلَمْ أَنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
“Ve iz kale ibrahimü rabbi erini keyfe tuhyil mevta, kale e ve lem tü'min, kale bela ve lakil li yatmeinne kalbi, kale fe huz erbeatem minet tayri fe surhünne ileyke sümmec'al ala külli cebelim minhünne cüz'en sümmed'uhünne ye'tineke sa'ya, va'lem ennellahe azizün hakim”
Hani İbrahim, “Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” demişti. (Allah ona) “İnanmıyor musun?” deyince, “Hayır (inandım) ancak kalbimin tatmin olması için” demişti. “Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır. Sonra onları parçalayıp her bir parçasını bir dağın üzerine bırak. Sonra da onları çağır. Sana uçarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” Bakara-260
*******************
ثُمَّ بَعَثْنَاكُم مِّن بَعْدِ مَوْتِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
“Sümme beasnaküm mim ba'di mevtiküm lealleküm teşkürun”
Sonra, şükredesiniz diye ölümünüzün ardından sizi tekrar dirilttik.Bakara-56
*******************
فَقُلْنَا اضْرِبُوهُ بِبَعْضِهَا كَذَلِكَ يُحْيِي اللّهُ الْمَوْتَى وَيُرِيكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
“Fe kulnadribuhü bi ba'diha, kezalike yuhyillahül mevta ve yüriküm ayatihi lealleküm ta'kilun”
“Sığırın bir parçası ile öldürülene vurun” dedik. (Denileni yaptılar ve ölü dirildi.) İşte, Allah ölüleri böyle diriltir, düşünesiniz diye mucizelerini de size böyle gösterir. Bakara-73
*******************
وَكَذَلِكَ أَعْثَرْنَا عَلَيْهِمْ لِيَعْلَمُوا أَنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَأَنَّ السَّاعَةَ لَا رَيْبَ فِيهَا إِذْ يَتَنَازَعُونَ بَيْنَهُمْ أَمْرَهُمْ فَقَالُوا ابْنُوا عَلَيْهِم بُنْيَانًا رَّبُّهُمْ أَعْلَمُ بِهِمْ قَالَ الَّذِينَ غَلَبُوا عَلَى أَمْرِهِمْ لَنَتَّخِذَنَّ عَلَيْهِم مَّسْجِدًا
“Ve kezalike a'serna aleyhim li ya'lemu enne va'dellahi hakkuv ve ennes saate la raybe fiha iz yetenazeune beynehüm emrahüm fe kalübnu aleyhim bünyana rabbühüm a'lemü bihim kalellezine ğalebu ala emrihim le nettehizenne aleyhim mescida”
Böylece biz, (insanları) onların hâlinden haberdar ettik ki, Allah’ın va’dinin hak olduğunu ve kıyametin gerçekleşmesinde de hiçbir şüphe olmadığını bilsinler. Hani onlar (olayın mucizevî tarafını ve asıl hikmetini bırakmışlar da) aralarında onların durumunu tartışıyorlardı. (Bazıları), “Onların üstüne bir bina yapın, Rableri onların hâlini daha iyi bilir” dediler. Duruma hâkim olanlar ise, “Üzerlerine mutlaka bir mescit yapacağız” dediler.Kehf-21
*******************
وَلَبِثُوا فِي كَهْفِهِمْ ثَلَاثَ مِئَةٍ سِنِينَ وَازْدَادُوا تِسْعًا
“Ve lebisu fi kehfihim selase mietin sinine vazdadu tis'a”
Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar. Buna dokuz daha eklediler.Kehf-25


KIYAMETTE HEPİMİZ ALLAH'A ARZ OLUNACAĞIZ :
يَوْمَئِذٍ تُعْرَضُونَ لَا تَخْفَى مِنكُمْ خَافِيَةٌ
“Yevmeizin tu'radune la tahfa minkum hafiyetun.”
O gün (hesap için Allah’a) arz olunursunuz. Hiçbir sırrınız gizli kalmaz.(Şeyhler avukatlığı nasıl yapacaksınız? Kim size o imkanı sunacak ? ) Hakka-18


KIYAMETTE HERKES KENDİ KİTABI İLE ÇAĞRILACAKTIR :
وَتَرَى كُلَّ أُمَّةٍ جَاثِيَةً كُلُّ أُمَّةٍ تُدْعَى إِلَى كِتَابِهَا الْيَوْمَ تُجْزَوْنَ مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
“Ve tera külle ümmetin casiyeten küllü ümmetin tüd'a ila kitabiha elyevme tüczevne ma küntüm ta'melun”
O gün her ümmeti diz çökmüş görürsün. Her ümmet kendi kitabına çağrılır. (Onlara şöyle denilir:) “Bugün (yalnızca) yaptıklarınızın karşılığı verilecektir.” Casiye-28


KIYAMETTE HERŞEY ALEYHİMİZE ŞAHİTTİR  :
بَلِ الْإِنسَانُ عَلَى نَفْسِهِ بَصِيرَةٌ
Belil'insanu 'ala nefsihi besiyretun.Kıyamet-14
وَلَوْ أَلْقَى مَعَاذِيرَهُ
Ve lev elka me'aziyrehu.Kıyamet-15
Hatta, mazeretlerini ortaya koysa da, o gün insan kendi aleyhine şahittir.Kıyamet-14-15


KIYAMETTE BİZE ÇETİN BİR ŞEKİLDE HESAP SORULACAKTIR :
مَا أَغْنَى عَنِّي مَالِيهْ
“Ma ağna 'anniy maliyeh.”
“Malım bana hiçbir yarar sağlamadı.” Hakka-28
*******************
هَلَكَ عَنِّي سُلْطَانِيهْ
“Heleke 'anniy sultaniyeh.”
“Saltanatım da yok olup gitti.” Hakka-29
*******************
خُذُوهُ فَغُلُّوهُ
“Huzuhu feğulluhu.”
(Allah, şöyle der:) “Onu yakalayıp bağlayın.Hakka- 30


KIYAMETTE BİZE YAKINLARIMIZ VE ÇOCUKLARIMIZ BİZE FAYDA VERMEZ :
لَن تَنفَعَكُمْ أَرْحَامُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَفْصِلُ بَيْنَكُمْ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
“Len tenfe'akum erhamukum ve la evladukum yevmelkiyameti yefsilu beynekum vallahu bima ta'melune basiyrun.”
Yakınlarınız ve çocuklarınız size asla fayda vermeyecektir. Kıyamet günü Allah aranızı ayıracaktır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.Mümtehine-3


AMELLERİMİZİ DÜZELTMEMİZ İÇİN RABBİMİZE GECE VE GÜNDÜZ GÜCÜMÜZ YETTİĞİNCE  ÖLÇÜLÜ BİR ŞEKİLDE İBADET EDELİM :
إِنَّ رَبَّكَ يَعْلَمُ أَنَّكَ تَقُومُ أَدْنَى مِن ثُلُثَيِ اللَّيْلِ وَنِصْفَهُ وَثُلُثَهُ وَطَائِفَةٌ مِّنَ الَّذِينَ مَعَكَ وَاللَّهُ يُقَدِّرُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ عَلِمَ أَن لَّن تُحْصُوهُ فَتَابَ عَلَيْكُمْ فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنَ الْقُرْآنِ عَلِمَ أَن سَيَكُونُ مِنكُم مَّرْضَى وَآخَرُونَ يَضْرِبُونَ فِي الْأَرْضِ يَبْتَغُونَ مِن فَضْلِ اللَّهِ وَآخَرُونَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنْهُ وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا وَمَا تُقَدِّمُوا لِأَنفُسِكُم مِّنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِندَ اللَّهِ هُوَ خَيْرًا وَأَعْظَمَ أَجْرًا وَاسْتَغْفِرُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
“İnne rabbeke ya'lemu enneke tekumu edna min suluseyilleyli ve nisfehu ve sulusehu ve taifetun minelleziyne me'ake vallahu yukaddirulleyle vennehare 'alime en len tuhsuhu fetabe 'aleykum fakreu ma teyessere minelkur'ani 'alime en seyekunu minkum merda ve aharune yadribune fiyl'ardi yebteğune min fadlillahi ve aharune yukatilune fiy sebiylillahi fakreu ma teyessere minhu ve ekiymussalate ve atuzzekate ve akridullahe kardan hasenen ve ma tukaddimu lienfusikum min hayrin teciduhu 'indallahi huve hayren ve a'zame ecren vestağfirullahe innallahe ğafurun” rahiymun.”
(Ey Muhammed!) Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçirdiğini biliyor. Beraberinde bulunanlardan bir topluluk da böyle yapıyor. Allah, gece ve gündüzü düzenleyip takdir eder. Sizin buna (gecenin tümünde yahut çoğunda ibadete) gücünüzün yetmeyeceğini bildi de sizi bağışladı (yükünüzü hafifletti.) Artık, Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. Allah, içinizde hastaların bulunacağını, bir kısmınızın Allah’ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacağını, diğer bir kısmınızın ise Allah yolunda çarpışacağını bilmektedir. O hâlde, Kur’an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah’a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz, onu Allah katında daha üstün bir iyilik ve daha büyük mükâfat olarak bulursunuz. Allah’tan bağışlama dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Müzzemmil-20

*****************
İBADET-GECE YARISI İBADET :
يَا أَيُّهَا الْمُزَّمِّلُ
“Ya eyyuhelmuzzemmilu.”
Ey örtünüp bürünen  (Peygamber)! Müzzemmil-1
قُمِ اللَّيْلَ إِلَّا قَلِيلًا
“Kumilleyle illa kaliylen.” Müzzemmil-2
نِصْفَهُ أَوِ انقُصْ مِنْهُ قَلِيلًا
“Nisfehu evinkus minhu kaliylen.” Müzzemmil-3
Kalk, birazı hariç olmak üzere geceyi; yarısını ibadetle geçir. Yahut bundan biraz eksilt. Müzzemmil-2-3
أَوْ زِدْ عَلَيْهِ وَرَتِّلِ الْقُرْآنَ تَرْتِيلًا
“Ev zid 'aleyhi ve rettililkur'ane tertiylen.”
Yahut buna biraz ekle. Kur’an’ı ağır ağır, tane tane oku.Müzzemmil-4


KORUNMUŞ OLAN KUR'ANA TEMİZ ELLER DOKUNUR :
إِنَّهُ لَقُرْآنٌ كَرِيمٌ
“İnnehu lekur'anun keriymun.”
O, elbette değerli bir Kur’an’dır.Vakıa-77
فِي كِتَابٍ مَّكْنُونٍ
“Fiy kitamin meknunin”.
Korunmuş bir kitaptadır.Vakıa-78
لَّا يَمَسُّهُ إِلَّا الْمُطَهَّرُونَ
“Lya yemessuhu illelmutahherune.”
 Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir.Vakıa-79


VESVESE VERENLERDEN VE VESVESEDEN ALLAH’A SIĞINALIM  :
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ
“Kul e'uzü birabbinnas” Nas-1
مَلِكِ النَّاسِ
“Melikinnas" Nas-2
إِلَهِ النَّاسِ
“İlahinnas” Nas-3
مِن شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ
“Min şerrilvesvasil hannas” Nas-4
الَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِ
“Elleziy yüvesvisü fiysudurinnas” Nas-5
مِنَ الْجِنَّةِ وَ النَّاسِ
“Minel cinnetivennas”  Nas-6
De ki: “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına sığınırım.”      Nas-1-2-3-4-5-6


RABBİMİZ BİZE NEYİ YASAKLADIYSA ONDAN KAÇINALIM :
أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ لاَ تَسْفِكُونَ دِمَاءكُمْ وَلاَ تُخْرِجُونَ أَنفُسَكُم مِّن دِيَارِكُمْ ثُمَّ أَقْرَرْتُمْ وَأَنتُمْ تَشْهَدُونَ
“Ve iz ehazna misakaküm la tesfikune dimaeküm ve la tuhricune enfüseküm min diyariküm sümme akrartüm ve entüm teşhedun”
Hani, “Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız” diye de sizden kesin söz almıştık. Sonra bunu böylece kabul etmiştiniz. Kendiniz de buna hâlâ şahitlik etmektesiniz.Bakara-84


SÜREKLİ YEMİN EDİP DURAN AŞAĞILIKTIR. KUSUR ARAMAYIN, SÖZ TAŞIMAYIN, GÜNAHA DALMAYIN :
وَلَا تُطِعْ كُلَّ حَلَّافٍ مَّهِينٍ
“Ve la tuti' kulle hallafin mehiyni.” Kalem-10
هَمَّازٍ مَّشَّاء بِنَمِيمٍ
“Hemmazin meşşain binemiymin.” Kalem-11
مَنَّاعٍ لِّلْخَيْرِ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ
“Menna'in lilhayri mu'tedin esiymin.” Kalem-12
عُتُلٍّ بَعْدَ ذَلِكَ زَنِيمٍ
“'utullin ba'de zalike zeniymen” Kalem-13
أَن كَانَ ذَا مَالٍ وَبَنِينَ
“En kane za malin ve beniyne.” Kalem-14
Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.Kalem-10-11-12-13 -14


YEMİN SORUMLULUK GEREKTİRİR :
لاَّ يُؤَاخِذُكُمُ اللّهُ بِاللَّغْوِ فِيَ أَيْمَانِكُمْ وَلَكِن يُؤَاخِذُكُم بِمَا كَسَبَتْ قُلُوبُكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ حَلِيمٌ
“La yüahizükümüllahü bil lağvi fi eymaniküm ve lakiy yüahizüküm bi ma kesebet kulubüküm, vallahu ğafurun halim “
Allah, sizi kasıtsız yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz, fakat sizi kalplerinizin kazandığı (bile bile yaptığınız) yeminlerden sorumlu tutar. Allah, çok bağışlayandır, halîmdir. (Hemen cezalandırmaz, mühlet verir.) Bakara-225


YEMİNİ GEREKTİĞİNDE BİR USUL DAHİLİNDE BOZABİLİRSİNİZ :
قَدْ فَرَضَ اللَّهُ لَكُمْ تَحِلَّةَ أَيْمَانِكُمْ وَاللَّهُ مَوْلَاكُمْ وَهُوَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ
“Kad feredallahu lekum tehillete eymanikum vallahu mevlakum ve luvel'aliymulhakiymu.”
Allah (gerektiğinde) yeminlerinizi bozmayı (ve kefaret ödemeyi) size meşru kılmıştır. Allah, sizin yardımcınızdır. O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.Tahrim-2


YEMİN BOZMA USULÜ :
وَخُذْ بِيَدِكَ ضِغْثًا فَاضْرِب بِّهِ وَلَا تَحْنَثْ إِنَّا وَجَدْنَاهُ صَابِرًا نِعْمَ الْعَبْدُ إِنَّهُ أَوَّابٌ
“Ve huz biyedike diğsen fadrib bihu ve la tahnes inna vecednahü sabira ni' mel abd innehu evvab”
Şöyle dedik: “Eline bir demet sap al ve onunla vur, yeminini bozma.” Gerçekten biz Eyyûb’u sabreden bir kimse olarak bulduk. O ne güzel bir kuldu! O, Allah’a çok yönelen bir kimse idi.  Sad-44


HESAP SORMA VE CEZA VERME GÜNÜNÜN SAHİBİ YALNIZCA ALLAH’TIR  :
الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
“El hamdü lillahi rabbil alemin.”Fatiha-2
الرَّحْمـنِ الرَّحِيمِ
“Er rahmanir rahiym.”Fatiha-3
مَالِكِ يَوْمِ الدِّينِ
“Maliki yevmid din.”Fatiha-4
Hamd , Âlemlerin Rabbi , Rahmân , Rahîm , hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) mâliki Allah’a mahsustur..Fatiha-2-3-4


ALLAH EĞER HER GÜNAHTAN SONRA BİZİ CEZALANDIRSAYDI YERYÜZÜNDE HİÇ BİR CANLI KALMAZDI :
وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللّهُ النَّاسَ بِظُلْمِهِم مَّا تَرَكَ عَلَيْهَا مِن دَآبَّةٍ وَلَكِن يُؤَخِّرُهُمْ إلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى فَإِذَا جَاء أَجَلُهُمْ لاَ يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلاَ يَسْتَقْدِمُونَ
“Ve lev yüahizüllahün nase bi zulmihim ma terake aleyha min dabbetiv ve lakiy yüehhiruhüm ila ecelim müsemma fe iza cae ecelühüm la yeste'hirune saatev ve la yestakdimun”
Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belirli bir süreye kadar erteler. Ecelleri geldiği zaman ise ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.Nahl-61
*******************
وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللَّهُ النَّاسَ بِمَا كَسَبُوا مَا تَرَكَ عَلَى ظَهْرِهَا مِن دَابَّةٍ وَلَكِن يُؤَخِّرُهُمْ إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى فَإِذَا جَاء أَجَلُهُمْ فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ بِعِبَادِهِ بَصِيرًا
“Ve lev yüahizüllahün nase bima kesebu ma terake ala zahriha min dabbetiv ve lakiy yüahhiruhüm ila ecelim müsemma fe iza cae ecelühüm fe innellahe kane bi ibadihi besiyra”
Eğer Allah, insanları kazandıkları yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, yerkürenin sırtında hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları belirli bir süreye kadar erteliyor. Nihayet süreleri gelince, (gerekeni yapar). Çünkü Allah, kullarını hakkıyla görmektedir.Fatır-45


Kendİnİzİ ve aİlenİzİ, yakıtı İnsanlar ve taşlar olan ateşten- CEHENNEMDEN koruyun  :
فَإِن لَّمْ تَفْعَلُوا وَلَن تَفْعَلُوا فَاتَّقُوا النَّارَ الَّتِي وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ أُعِدَّتْ لِلْكَافِرِينَ
“Fe illem tef'alu ve len tef'alu fettekun naralleti vekudühen nasü vel hicarah, üiddet lil kafirin”
Eğer, yapamazsanız -ki hiçbir zaman yapamayacaksınız- o hâlde yakıtı insanlarla taşlar olan ateşten sakının. O ateş kâfirler için hazırlanmıştır.Bakara-24
*******************
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَارًا وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلَائِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَا يَعْصُونَ اللَّهَ مَا أَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
“Ya eyyuhelleziyne amenu kuenfusekum ve ehliykum naren ve kuduhennasu velhicaretu 'aleyha melaiketun ğulazin şidadin la ya'sunallahe ma emerehum ve yef'alune ma yu'merune.”
Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah’ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır.Tahrim-6  
*******************
وَمَن يَقْتُلْ مُؤْمِنًا مُّتَعَمِّدًا فَجَزَآؤُهُ جَهَنَّمُ خَالِدًا فِيهَا وَغَضِبَ اللّهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُ وَأَعَدَّ لَهُ عَذَابًا عَظِيمًا
“Ve mey yaktül mü'minem müteammiden fe cezaühu cehnnemü haliden fiha ve ğadibellahü aleyhi ve leanehu ve eadde lehu azaben aziyma”
Kim bir mü’mini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî kalacağı cehennemdir. Allah, ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.Nisa-93
*******************
 إِنَّهَا تَرْمِي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِ
“İnneha termiy bişererin kelkasri.”
 Şüphesiz cehennem, her biri saray büyüklüğünde kıvılcımlar saçar.Mürselat-32


CEHENNEM GÖREN HER KİŞİYE AÇIKLIĞIYLA GÖSTERİLİR :
وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِمَن يَرَى
“Ve burrizetilcehiymu limen yera.”
Her şeyi alt üst eden o büyük felâket geldiği vakit, insan dünyada iken ne için çalıştığını hatırlar. Cehennem de gören her kişiye açıklığı ile gösterilir.Naziat-36


CEHENNEME NEDEN GİRİLİR :
فِي جَنَّاتٍ يَتَسَاءلُونَ
“Fiy cennatin yetesaelune.” (Müddessir-40)
عَنِ الْمُجْرِمِينَ
“'Anilmucrimiyne.” (Müddessir-41)
مَا سَلَكَكُمْ فِي سَقَرَ
“Ma selekekum fiy sekare.”(Müddessir-42)
Onlar cennetlerdedirler. Birbirlerine suçlular hakkında sorular sorarlar ve dönüp onlara şöyle derler:Sizi Sekar’a (cehenneme) ne soktu?” Müddessir-40-41-42
*******************
قَالُوا لَمْ نَكُ مِنَ الْمُصَلِّينَ
“Kalu lem neku minelmusalliyne.”
Onlar şöyle derler: “Biz namaz kılanlardan değildik.”Müddessir-43
*******************
وَلَمْ نَكُ نُطْعِمُ الْمِسْكِينَ
“Ve lem neku nut'i mulmiskiyne.”
Yoksula yedirmezdik.”Müddessir-44
*******************
وَكُنَّا نَخُوضُ مَعَ الْخَائِضِينَ
“Ve kunna nehudu me'alhaidiyne.”
Batıla dalanlarla birlikte biz de dalardık.”Müddessir-45
*******************
وَكُنَّا نُكَذِّبُ بِيَوْمِ الدِّينِ
“Ve kunna nukezzibu biyevmiddiyni.”
Ceza gününü de yalanlıyorduk.”Müddessir-46


DÜĞÜMLERE ÜFLEYENLERDEN VE HASET EDENLERDEN RABBİMİZE SIĞINALIM:
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ
“Kul e'uzü birabbilfelak”.Felak-1
مِن شَرِّ مَا خَلَقَ
“Minşerri ma halak” Felak-2
وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ
“Ve min şerri ğasikin iza vekab” Felak-3
وَمِن شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ
“Ve min şerrinneffasati fiyl'ukad” Felak-4
وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ
“Ve min şerri hasidin iza hased” Felak-5
De ki: “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.”Felak-1-2-3-4-5


RABBİMİZ HELAK NASIL EDER İNANMAYANLARA İŞTE ÖRNEKLER :
وَإِن كَانَ أَصْحَابُ الأَيْكَةِ لَظَالِمِينَ
“Ve in kane ashabül eyketi le zalimin” Hicr-78
“Eyke” halkı da şüphesiz zalim idiler.Hicr-78
فَانتَقَمْنَا مِنْهُمْ وَإِنَّهُمَا لَبِإِمَامٍ مُّبِينٍ
“Fentekamna minhüm ve innehüma le bi imamim mübin” Hicr-79
Onlardan da intikam aldık. İkisi de (Lût kavminin yaşadığı Sodom ile Şu’ayb kavminin yaşadığı Eyke) belirgin bir anayol üzerinde idiler. (İSPAT EDİYOR) Hicr-78-79
*******************
 وَإِذَا أَرَدْنَا أَن نُّهْلِكَ قَرْيَةً أَمَرْنَا مُتْرَفِيهَا فَفَسَقُوا فِيهَا فَحَقَّ عَلَيْهَا الْقَوْلُ فَدَمَّرْنَاهَا تَدْمِيرًا
“Ve iza eradna en nühlike karyeten emarna mütrafiha fe fesku fiha fe hakka aleyhel kavlü fe demmernaha tedmira”
Biz bir memleketi helâk etmek istediğimizde, onun refah içinde yaşayan şımarık elebaşlarına (itaati) emrederiz de onlar orada kötülük işlerler. Böylece o memleket hakkındaki hükmümüz gerçekleşir de oranın altını üstüne getiririz.İsra-16
*******************
  فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُشْرِقِينَ
“Fe ehazethümüs sayhatü müşrikiyn” 
 Derken güneşin doğuşu sırasında, o korkunç uğultulu ses onları yakalayıverdi. Hicr-73
فَجَعَلْنَا عَالِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِّن سِجِّيلٍ
“Fe cealna aliyeha safileha ve emtarna aleyhim hicaratem min siccil” 
Hemen onların altını üstüne getirdik. Üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık.Hicr-74
إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَاتٍ لِّلْمُتَوَسِّمِينَ
“İnne fi zalike le ayatil lil mütevessimin”Hicr-75
Şüphesiz bunda düşünüp görebilen kimseler için ibretler vardır. 
وَإِنَّهَا لَبِسَبِيلٍ مُّقيمٍ
“Ve inneha le bisebilim mükiyn” Hicr-76
O şehrin kalıntıları hâlâ mevcut olan bir yol üstünde duruyor.(İSPAT EDİYOR) Hicr76
*******************
وَإِن مَّن قَرْيَةٍ إِلاَّ نَحْنُ مُهْلِكُوهَا قَبْلَ يَوْمِ الْقِيَامَةِ أَوْ مُعَذِّبُوهَا عَذَابًا شَدِيدًا كَانَ ذَلِك فِي الْكِتَابِ مَسْطُورًا
“Ve im min karyetin illa nahnü mühlikuha kable yevmil kiyameti ev müazzibuha azaben şedida kane zalike fil kitabi mestura”
Ne kadar memleket varsa hepsini kıyamet gününden önce ya helâk edeceğiz, ya da şiddetli bir azapla cezalandıracağız. İşte bu, Kitap’ta (Levh-i Mahfuz’da) yazılmış bulunuyor.İsra-58
*******************
تُدَمِّرُ كُلَّ شَيْءٍ بِأَمْرِ رَبِّهَا فَأَصْبَحُوا لَا يُرَى إِلَّا مَسَاكِنُهُمْ كَذَلِكَ نَجْزِي الْقَوْمَ الْمُجْرِمِينَ 
“Tüdemmiru külle şey'im bi emri rabbiha fe asbehu la yüra illa mesakinühüm kezalike neczil kavmel mücrimin”
O, Rabbimin emriyle her şeyi yerle bir eder. Derken evlerinden başka hiçbir şeyleri görünmez hâle geldiler. İşte biz, suç işleyen toplumu böyle cezalandırırız.Ahkaf-25


ALLAH’IN AYETLERİNİ İNKAR EDENLER İÇİN ŞİDDETLİ AZAP VARDIR. RABBİMİZ İNTİKAM SAHİBİDİR:
نَزَّلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقاً لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَأَنزَلَ التَّوْرَاةَ وَالإِنجِيلَ
“Nezzele aleykel kitabe bil hakki müsaddikal lima beyne yedeyhi ve enzelet tevrate vel incil “ Ali İmran-3
مِن قَبْلُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَأَنزَلَ الْفُرْقَانَ إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِ اللّهِ لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ وَاللّهُ عَزِيزٌ ذُو انتِقَامٍ
“Min kablü hüdel lin nasi ve enzelel fürkan, innellezine keferu bi ayatillahi lehüm azabün şedid, vallahü azizün züntikam” Ali İmran-4
O, sana Kitab’ı hak ve kendisinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, daha önce Tevrat’ı ve İncil’i insanlar için birer hidayet olarak indirmişti. Furkan’ı da indirdi. Şüphesiz, Allah’ın âyetlerini inkâr edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah, mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir.Ali İmran-3-4


KENDİSİNİ İNKAR EDENLERİ RABBİMİZ LANETLENMİŞTİR  :
وَقَالُوا قُلُوبُنَا غُلْفٌ بَل لَّعَنَهُمُ اللَّه بِكُفْرِهِمْ فَقَلِيلاً مَّا يُؤْمِنُونَ
“Ve kalu kulubüna ğulf, bel leanehümüllahü bi küfrihim fe kalilem ma yü'minun”
“Kalplerimiz muhafazalıdır” dediler. Öyle değil. İnkârları sebebiyle Allah onları lânetlemiştir. Bu yüzden pek az iman ederler.Bakara-88
*******************
وَلَمَّا جَاءهُمْ كِتَابٌ مِّنْ عِندِ اللّهِ مُصَدِّقٌ لِّمَا مَعَهُمْ وَكَانُوا مِن قَبْلُ يَسْتَفْتِحُونَ عَلَى الَّذِينَ كَفَرُوا فَلَمَّا جَاءهُم مَّا عَرَفُوا كَفَرُوا بِهِ فَلَعْنَةُ اللَّه عَلَى الْكَافِرِينَ
“Ve lemma caehüm kitabüm min indillahi müsaddikul lima mealhüm ve kanu min kablü yesteftihune alellezine keferu, fe lemma caehüm ma arafu keferu bihi fe la'netüllahi alel kafirin”
Kendilerine ellerindekini (Tevrat’ı) tasdik eden bir kitap (Kur’an) gelince onu inkâr ettiler. Oysa, daha önce (bu kitabı getirecek peygamber ile) inkârcılara (Arap müşriklerine) karşı yardım istiyorlardı. (Tevrat’tan) tanıyıp bildikleri (bu peygamber) kendilerine gelince ise onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti inkârcıların üzerine olsun. Bakara-89


BAŞIMIZA HER NE MUSİBET GELİYORSA KENDİ YAPTIKLARIMIZ YÜZÜNDEN GELMEKTEDİR :
وَمَا أَصَابَكُم مِّن مُّصِيبَةٍ فَبِمَا كَسَبَتْ أَيْدِيكُمْ وَيَعْفُو عَن كَثِيرٍ
“Ve ma esabeküm mim müsiybetin fe bima kesebet eydiküm ve ya'fu an kesir”
Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder.Şura-30
*******************
مَا أَصَابَ مِن مُّصِيبَةٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ وَمَن يُؤْمِن بِاللَّهِ يَهْدِ قَلْبَهُ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
“Ma esabe min musiybetin illa biiznillahi ve men yu'min billahi yehdi kalbehu vallahu bikulli şey'in 'aliymun.”
Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musibet başa gelmez. Kim Allah’a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya iletir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.Teğabün-11


ALLAH KENDİSİNİ İNKAR EDENLERİN, ŞİRK EDENLERİN KALPLERİNİ VE KULAKLARINI MÜHÜRLEMEKTEDİR :
خَتَمَ اللّهُ عَلَى قُلُوبِهمْ وَعَلَى سَمْعِهِمْ وَعَلَى أَبْصَارِهِمْ غِشَاوَةٌ وَلَهُمْ عَذَابٌ عظِيمٌ
“Hatemallahü ala kulubihim ve ala sem'ihim, ve ala ebsarihim ğaşaveh, ve lehüm azabün aziym”
Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azap vardır.Bakara-7


ALLAH HİÇ BİR MEMLEKETİ UYARICI (PEYGAMBER) GÖNDERMEDEN HELAK ETMEZ. RABBİMİZ ZALİM DEĞİLDİR :
وَمَا أَهْلَكْنَا مِن قَرْيَةٍ إِلَّا لَهَا مُنذِرُونَ
“Ve ma ehlekna min karyetin illa leha münzirun” Şuara-208
ذِكْرَى وَمَا كُنَّا ظَالِمِينَ
“Zikra ve ma künna zalimin” Şuara-209
Biz hiçbir memleketi, öğüt vermek üzere (gönderdiğimiz) uyarıcıları (peygamberleri) olmadan yok etmemişizdir. Biz zalim değiliz.Şuara-208-209
*******************
وَمَا كَانَ رَبُّكَ مُهْلِكَ الْقُرَى حَتَّى يَبْعَثَ فِي أُمِّهَا رَسُولًا يَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِنَا وَمَا كُنَّا مُهْلِكِي الْقُرَى إِلَّا وَأَهْلُهَا ظَالِمُونَ
“Ve ma kane rabbüke mühlikel kura hatta yeb'ase fi ümmiha rasuley yetlu aleyhim ayatina ve ma künna mühlikil kura illa ve ehlüha zalimun”
Rabbin, ülkelerin merkezî yerlerine, kendilerine âyetlerimizi okuyan bir peygamber göndermedikçe oraları helâk edici değildir. Zaten biz, halkları zalim olmadıkça memleketleri helâk etmeyiz. Kasas-59


ALLAH DİLERSE BİZİM YERİMİZE YENİDEN HALK GETİRİR :
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللّهَ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ بِالْحقِّ إِن يَشَأْ يُذْهِبْكُمْ وَيَأْتِ بِخَلْقٍ جَدِيدٍ
“E lem tera ennellahe halekas semavati vel erda bil hakk iy yeşe' yüzhibküm ve ye'ti bi halkin cedid”
Allah’ın, gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yarattığını görmedin mi? Dilerse sizi giderir ve yeni bir halk getirir.İbrahim-19
*******************
إِن يَشَأْ يُذْهِبْكُمْ وَيَأْتِ بِخَلْقٍ جَدِيدٍ
“İy yeşe' yüzhibküm ve ye'ti bi halkin cedid”
Eğer Allah dilerse, sizi giderir ve yeni bir halk getirir.Fatır-16
وَمَا ذَلِكَ عَلَى اللَّهِ بِعَزِيزٍ
“Ve ma zalike alellahi bi aziz “
Bu, Allah’a göre zor bir şey değildir.Fatır-17

RABBİMİZ BİZİ DİNLENSİN DİYE GECEYİ, RIZIK ARAMAK VE ŞÜKRETMEK İÇİN GÜNDÜZÜ YARATTI :
وَجَعَلْنَا اللَّيْلَ لِبَاسًا
“Ve ce'alnelleyle libasen.”
Geceyi (sizi örten) bir elbise yaptık.Nebe-10
*******************
وَمِن رَّحْمَتِهِ جَعَلَ لَكُمُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ لِتَسْكُنُوا فِيهِ وَلِتَبْتَغُوا مِن فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
“Ve mir rahmetihi ceale lekümül leyle ven nehara li teskünu fihi ve li tebteğu min fadlihi ve lealleküm teşkürun”
Allah, rahmetinden ötürü geceyi içinde dinlenesiniz; gündüzü de, lütfundan isteyesiniz ve şükredesiniz diye sizin için yarattı.Kasas-73

RABBİMİZ BİZE UYKUYU DİNLENMEK İÇİN YARATTI. SAĞLIĞIMIZ İÇİN ÖLÇÜLÜ İBADET YAPMALIYIZ :
وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتًا
“Ve ce'alna nevmekum subaten.”
Uykunuzu bir dinlenme (sebebi) kıldık.Nebe-9

RABBİMİZ GÜNDÜZÜ ÇALIŞIP RIZIK KAZANMAMIZ İÇİN YARATTI :
وَجَعَلْنَا النَّهَارَ مَعَاشًا
“Ve ce'alnennehare me'aşen.”
Gündüzü de geçimi temin zamanı kıldık.Nebe-11
*******************
وَمِن رَّحْمَتِهِ جَعَلَ لَكُمُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ لِتَسْكُنُوا فِيهِ وَلِتَبْتَغُوا مِن فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
“Ve mir rahmetihi ceale lekümül leyle ven nehara li teskünu fihi ve li tebteğu min fadlihi ve lealleküm teşkürun”
Allah, rahmetinden ötürü geceyi içinde dinlenesiniz; gündüzü de, lütfundan isteyesiniz ve şükredesiniz diye sizin için yarattı.Kasas-73

RABBİMİZ DİLEMEDİKÇE KİMSE MUCİZE GÖSTEREMEZ

Allah’ın İznİ olmadan hİçbİr peygamber bİr mucize getİremez.  :
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلاً مِّن قَبْلِكَ وَجَعَلْنَا لَهُمْ أَزْوَاجًا وَذُرِّيَّةً وَمَا كَانَ لِرَسُولٍ أَن يَأْتِيَ بِآيَةٍ إِلاَّ بِإِذْنِ اللّهِ لِكُلِّ أَجَلٍ كِتَابٌ
“Ve le kad erselna rusülem min kablike ve cealna lehüm ezvacev ve zürriyyeh ve ma kane li rasulin ey ye'tiye bi ayetin illa bi iznillah li külli ecelin kitab”
Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlara da eşler ve çocuklar verdik. Allah’ın izni olmadan hiçbir peygamber bir mucize getiremez. Her ecelin (vadenin) bir yazısı vardır.   Rad-38
*******************
وَتَرَى الشَّمْسَ إِذَا طَلَعَت تَّزَاوَرُ عَن كَهْفِهِمْ ذَاتَ الْيَمِينِ وَإِذَا غَرَبَت تَّقْرِضُهُمْ ذَاتَ الشِّمَالِ وَهُمْ فِي فَجْوَةٍ مِّنْهُ ذَلِكَ مِنْ آيَاتِ اللَّهِ مَن يَهْدِ اللَّهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِي وَمَن يُضْلِلْ فَلَن تَجِدَ لَهُ وَلِيًّا مُّرْشِدًا
“Ve teraş şemse iza taleat tezaveru an kehfihim zatel yemini ve iza ğarabet takriduhüm zateş şimali ve hüm fi fecvetim minh zalike min ayatillah mey yehdillahü fe hüvel mühted ve mey yudlil fe len tecide lehu veliyyem mürşida”
(Orada olsaydın) güneş doğduğunda onun; mağaralarının sağ tarafına kaydığını, batarken de onlara dokunmadan sol tarafa gittiğini görürdün. Kendileri ise mağaranın geniş bir yerinde idiler. Bu, Allah’ın mucizelerindendir. Allah, kime hidayet ederse işte o, doğru yolu bulandır. Kimi de şaşırtırsa, artık ona doğru yolu gösterecek bir dost bulamazsın.(GÜNEŞ IŞIĞININ ÖNEMİNE DİKKAT ÇEKİYOR) Kehf-17    
*******************
وَتَحْسَبُهُمْ أَيْقَاظًا وَهُمْ رُقُودٌ وَنُقَلِّبُهُمْ ذَاتَ الْيَمِينِ وَذَاتَ الشِّمَالِ وَكَلْبُهُم بَاسِطٌ ذِرَاعَيْهِ بِالْوَصِيدِ لَوِ اطَّلَعْتَ عَلَيْهِمْ لَوَلَّيْتَ مِنْهُمْ فِرَارًا وَلَمُلِئْتَ مِنْهُمْ رُعْبًا
“Ve tahsebühüm eykazav ve hüm rukudüv ve nükallibühüm zatel yemini ve zateş şimali ve kelbühüm basitun ziraayhi bil vesiyd levit tala'te aleyhim le velleyte minhüm firarav ve le müli''e minhüm ru''a”
Uykuda oldukları hâlde, sen onları uyanık sanırsın. Biz onları sağa sola çeviriyorduk. Köpekleri de mağaranın girişinde iki kolunu uzatmış (yatmakta idi.) Onları görseydin, mutlaka onlardan yüz çevirip kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı. (MAĞARA) -SAĞA SOLA ÇEVRİLEREK YARA BERE OLUŞMAMASI MUCİZESİ. Kehf-18

KUR'AN-I KERİM’den mesajlar
YAZAN MUSTAFA KEMAL BEKTAŞ


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder