28 Temmuz 2017 Cuma

KUR'AN-I KERİM’den mesajlar YAZAN MUSTAFA KEMAL BEKTAŞ - 1 Yirminci yüzyıl bilgi-bilişim çağında iletişimin ve teknolojinin son derece hızla kabuk değiştirmesiyle hem mahsurları ve hem de son derece faydaları görülmüştür. Şöyle ki dünyanın neresinde ikamet ederseniz edin İnternet kullanımı sayesinde istediğin kimse ile bilgi alışverişinde bulunabilmek hızlı bilgi çağı teknolojisi sayesinde artık çok kolay hale gelmiştir.

KUR'AN-I KERİM’den mesajlar
YAZAN MUSTAFA KEMAL BEKTAŞ - 1
Tüm noksanlıklardan münezzeh tek olan alemlerin  Rabbine sonsuz kere hamd olsun. Fahri Kainatın efendisi Hz. Muhammet Mustafa S.A.V. efendimize de sonsuz kere Salatüs Selam olsun….
Yirminci yüzyıl bilgi-bilişim  çağında iletişimin ve teknolojinin son derece hızla kabuk değiştirmesiyle hem mahsurları ve hem de son derece faydaları görülmüştür.  Şöyle ki dünyanın neresinde ikamet ederseniz edin İnternet kullanımı sayesinde  istediğin kimse ile bilgi alışverişinde bulunabilmek hızlı bilgi çağı teknolojisi sayesinde artık çok kolay hale gelmiştir. Bu faydaların yanı sıra art niyetli kimselere de gün doğmuştur. İlimden yoksun kişiler yada farklı dinlere sahip olup müslümanlığı bozma ve müslümanları birbirine düşürme,nifak sokma gayesi güdenlere  sınırsız serbestlik hakkı sağlamış ve bir bilgi kirliliğine neden olmuştur. Eğer dinimizle ilgili en temel konularda ki bilgilerden yoksunsak temeli ve çatısı eğreti bir bina misali ufak bir rüzgarla savrulur ve yıkılırız.
Biz müslüman toplumunun yıllardan beridir en büyük hastalığı okumamışız, araştırmamışız, ilim yapmamışız, ilmi camilerde vaazlardan öğrenmişiz yada bu kolayımıza gelmiştir. Din adamlarımızda kendilerini yetiştirmemişler ,vaazdan vaaza, hutbeden hutbeye  ilim kitaplarının yüzünü açmışlar; yada bir akımın, bir mezhebin, bir şeyhin müridi olmuşlar, onların öğretileriyle cemaate dinimizi telkin etmişlerdir.
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de Alak Suresinin 1,2,3,4 üncü Ayeti Kerimesinde “Yaratan Rabbinin adıyla oku!* O, insanı “alak”dan yarattı. * Oku! Senin Rabbin en cömert olandır. * O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.” demiştir. Üstelik Rabbimiz tarafından fahri kainatın efendisi sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammet Mustafa S.A.V. efendimize Cebrail A.S. meleği ile gönderdiği ilk ayeti kerimesidir.
Dinimizin Hak Teala tarafından olgunlaştırılmasıyla Peygamberimizin rahmete ermesinden  beridir sayısız hak dostları, Veli ve Evliya-i Kiram  gelmiş görevini tamamlayıp onlarda Hak Teala’nın rahmetine kavuşmuşlardır. Bu hak dostları çalışmışlar, çabalamışlar Hak Teala’ya kayıtsız ve şartsız teslimiyetleri, ibadet ve zikirlerinde ki samimiyet duyguları içerisinde bu yüksek derecelere erişmişler ve derecelerini muhafaza etmişler, (İsra 21, Enam-132, Enam-165, Zuhruf-32, Mücadele-11, Yusuf-76, Ahkaf-19, Bakara-112, Mü'min-15 ) Rabbimiz tarafından da karşılığında bazı olağan üstü halleriyle mükafatlandırılmışlardır. (Kaf-8, Mutaffifin 18-19-20-21, Bakara-265, Enam 132-165, Rad-38, Yusuf-76, Bakara-112,Mü'min-15
Bu bir bayrak yarışıdır. Bu Rabbimizin bayrağını her nesil yarış halinde kıyamete kadar taşıyacaklardır. Onlar şu anda Rabbimizin rahmet katındadırlar. Bize Rabbimizden başka kimse yada Rabbimizin onayı ile fahri kainatın efendisi Hazreti Muhammet Mustafa S.A.V. efendimizden başka kimse Şefaatte bulunamazlar.(Bakara-48, Bakara-254, Bakara-255, Zümer-44, ) Onlar Rabbimizin hak dostu, veli ve evliya-ı kiramı ise biz Rabbimizin hak dostu değilmiyiz? Araya aracı koymaya mecburmuyuz? Onlar çalıştılar çabaladılar o dereceyi ihsan ettiler, bizde araya aracı koymadan çalışırsak o dereceyi Rabbimiz de bize ihsan edecektir. Rabbimiz tüm noksanlıklardan münezzehtir, bizi her zaman görmekte, gözetlemekte ve duymaktadır. Araya aracı koymadan da kendisi bizi hesaba çekecektir. Orada avukatlık sistemi yoktur. Birileri kıyamette   bizi avukat gibi savunacağını düşünmesin (Şeyh efendiler). Zira o günde günahının artmaması ve yakasına yapışmaması için  anne-baba dahi evladından kaçacak, evlat da anne –babadan kaçacaktır. O avukatlık yapacak zatlar (Şeyh efendiler) dahi başı derdine düşecektir.
İnsanlarımız kandırılmasın bu  torpilci zihniyet sadece dünyaya mahsus olup, Rabbimizin katında hiç bir geçerliliği yoktur. Kur’an-ı Hakimi özümseyerek incelersek araya aracı koyduğumuzda şirk durumuna düşeceğimizi her müslümanın bilmesi gerekir. Bizim hak dostu o veli ve evliya-ı kirama bir sözümüz, saygısızlığımız olmamakla beraber bize yakışan ve bir mü’min olarak yapmamız gereken Rabbimize yakınlaşmakta kullandıkları ilmi metotları benimsemek ve uygulamak, Rabbimize kayıtsız ve şartsız teslimiyet ve ona her an hamdü sena ile zikretmeye devam etmektir..
İslam toplumu olarak bizim başımıza ne geldiyse ilim yapmadığımızdan ve ilme göre amel etmediğimizden, okumadığımızdan, araştırmadığımızdan başımıza gelmiş bu nedenle de din simsarlarının eline  ve cehalete düşmüşüzdür.
Din öteden beridir saltanatın-iktidarın gücü; kolaycıların, çıkarcıların, riyakarların, münafıkların, maddi hırsın, ihtirasın gelir kapısı olmuştur. Dünya kurulduğundan beridir işlerine geldikleri gibi Allah’ın emirlerine uymuşlar işlerine geldikleri gibi de Allah’ın emirlerine aykırı hareket etmişlerdir. Hatta kendi gelir kapıları kapanacağından dolayı Allah’ın alemlere rahmet ve bereket olarak gönderdiği Zebur-Tevrat-İncil kutsal kitaplarımızı bile tahrif etmekten çekinmemişlerdir.
Kaldı ki günümüzde bile Kur’an-ı Hakimi bile ortadan kaldırmak için bütün gayretleriyle çaba sarf etmektedirler. Buna paralel olarak bir çok önemli  dini eserlerde (Akaid,fıkıh, tefsir, ledünni kaynaklar) değişikliklere uğratılarak amacına aykırı bir eser halini almaya başlamıştır.
Saygıdeğer bir İlahiyatçı ilim adamımızın  Dünyada en büyük istismar din alanında yapılır. Bu müslümanlar için de geçerlidir. İstismarcılar ortamı çok iyi hazırlarlar. Onların tuzağına düşmemenin yolu aklı çok iyi kullanmak, duygusallığa kaçmamak ve Kur’an’ı tek ölçü almaktır. Yazılı yayınların büyük bir bölümü, din istismarı yoluyla menfaat elde etmeye çalışanların insanları kendi köleleri yapmaya yönelik yalanlarıdır. Kur’an-ı Kerimi bilmek çok iyi bir şeydir. Ancak ona uyulmazsa bir işe yaramaz. Cahil ve yarı cahil vatandaşlarımız, sadece akıllarını kullansalar bu tuzaklara düşmezler ” dediği gibi amacım dilimin döndüğünce öncelikle Kur’an-ı Kerim ve daha sonrasında da Peygamberimizin sünnetleri, sahih hadis ve sahih kaynaklar ışığında bu din istismarcılarına karşı halkımızı olabildiğince aydınlatmak ve uyarmaktır.
Bu eserde mümkün olduğunca Kur’an-ı Kerim’in mana bütünlüğünden, özünden ayrılmamak kaydıyla genelde toplumun her ferdinin bir şekilde   her zaman hurafelere, bid’at lara düştüğü konuları bizzat Rabbimizin kendi kelamı ve kendi emirlerinin topluluğu olan Kur’an-ı Kerimin ayetleriyle belirtmeyi uygun gördüm.Rabbim hepimizden razı olsun. Kıyamette bizi rezil rüsvah durumda koymasın. Cenneti alada tüm mü’min kardeşlerimizle birlikte doya doya Rabbimizi seyretmeyi bize ihsan eylesin
   Mustafa Kemal BEKTAŞ




RABBİMİZ KUR’AN- KERİMDE KENDİSİNİ NASIL TANITIYOR

ALLAH :
وَلِلّهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُ فَأَيْنَمَا تُوَلُّوا فَثَمَّ وَجْهُ اللّهِ إِنَّ اللّهَ وَاسِعٌ عَلِيمٌ
“Ve lillahil meşriku vel mağribü fe eynema tüvellu fe semme vechüllah, innallahe vasiun alim “
Doğu da, Batı da (tüm yeryüzü) Allah’ındır. Nereye dönerseniz Allah’ın yüzü işte oradadır. Şüphesiz Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.Bakara-115    
*******************
وَهُوَ الَّذِي يَتَوَفَّاكُم بِاللَّيْلِ وَيَعْلَمُ مَا جَرَحْتُم بِالنَّهَارِ ثُمَّ يَبْعَثُكُمْ فِيهِ لِيُقْضَى أَجَلٌ مُّسَمًّى ثُمَّ إِلَيْهِ مَرْجِعُكُمْ ثُمَّ يُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
“Ve hüvellezi yeteveffaküm bil leyli ve ya'lemü ma cerahtüm bin nehari sümme yeb'asüküm fihi li yukda ecelüm müsemma sümme ileyhi merciuküm sümme yünebbiüküm bi ma küntüm ta'melun”
O, geceleyin sizi ölü gibi kendinizden geçirip alan (uyutan) ve gündüzün kazandıklarınızı bilen, sonra da belirlenmiş eceliniz tamamlanıncaya kadar gündüzleri sizi tekrar diriltendir (uyandırandır). Sonra dönüşünüz yalnız O’nadır. Sonra O, işlemekte olduklarınızı size haber verecektir.Enam-60
*******************
فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُوا لِي وَلاَ تَكْفُرُونِ
“Fezküruni ezkürküm veşküru li ve la tekfürun “
Öyleyse yalnız beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin.   Bakara-152
*******************
يَوْمَ تَجِدُ كُلُّ نَفْسٍ مَّا عَمِلَتْ مِنْ خَيْرٍ مُّحْضَرًا وَمَا عَمِلَتْ مِن سُوَءٍ تَوَدُّ لَوْ أَنَّ بَيْنَهَا وَبَيْنَهُ أَمَدًا بَعِيدًا وَيُحَذِّرُكُمُ اللّهُ نَفْسَهُ وَاللّهُ رَؤُوفُ بِالْعِبَادِ
“Yevme tecidü küllü nefsim ma amilet min hayrim muhdarav ve ma amilet min su', teveddü lev enne beyneha ve beynehu emedem beiyda, ve yühazzirukümüllahü nefseh, vallahü raufüm bil ibad”
Herkesin yaptığı iyiliği ve yaptığı kötülüğü hazır bulacağı günde kişi, kötülükleri ile kendi arasında uzak bir mesafe bulunmasını ister. Yine Allah, sizi kendisine karşı dikkatli olmanız hakkında uyarmaktadır. Allah, kullarını çok esirgeyicidir.Ali İmran-30
*******************
قَالَ رَبِّ اجْعَل لِّيَ آيَةً قَالَ آيَتُكَ أَلاَّ تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ إِلاَّ رَمْزًا وَاذْكُر رَّبَّكَ كَثِيراً وَسَبِّحْ بِالْعَشِيِّ وَالإِبْكَارِ
“Kale rabbic'al li ayeh, kale ayetüke ella tükellimen nase selasete eyyamin illa ramza, vezkür rabbeke kesirav ve sebbih bil aşiyyi vel ibkar “
Zekeriya, “Rabbim! (çocuğum olacağına dair) bana bir alâmet ver” dedi. Allah da şöyle dedi: “Senin için alâmet, insanlarla üç gün konuşamaman, ancak işaretleşebilmendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et.Ali İmran-41
*******************
وَإِلَـهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ لاَّ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الرَّحْمَنُ الرَّحِيمُ
“Ve ilahüküm ilahüv vahid, la ilahe illa hüver rahmanür rahiym “
Sizin ilâhınız bir tek ilâhtır. O’ndan başka ilâh yoktur. O, Rahmân’dır, Rahîm’dir.”       Bakara-163
*******************
شَهِدَ اللّهُ أَنَّهُ لاَ إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ وَالْمَلاَئِكَةُ وَأُوْلُوا الْعِلْمِ قَآئِمَاً بِالْقِسْطِ لاَ إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
“Şehidellahü ennehu la ilahe illa hüve vel melaiketü ve ülül ilmi kaimem bil kist, la ilahe illa hüvel azizül hakim”
“Allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan başka ilâh olmadığına adaletle şâhitlik ettiler. O’ndan başka ilâh yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.Ali İmran-18
*******************
لِلّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَا فِيهِنَّ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
“Lillahi mülküs semavati vel erdi va ma fihinn ve hüve ala külli şey'in kadir”
Göklerin, yerin ve bunlardaki her şeyin hükümranlığı yalnızca Allah’ındır. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.Maide-120


ALLAH KENDİSİNE  GÖNÜLDEN BAĞLANILMASINI İSTİYOR :
Allah kendisine gönülden bağlanılmasını örnekle bildiriyor
قُلْ أَتُحَآجُّونَنَا فِي اللّهِ وَهُوَ رَبُّنَا وَرَبُّكُمْ وَلَنَا أَعْمَالُنَا وَلَكُمْ أَعْمَالُكُمْ وَنَحْنُ لَهُ مُخْلِصُونَ
“Kul etühaccunena fillahi ve hüve rabbüna ve rabbüküm, ve lena amalüna ve leküm a'malüküm, ve nahnü lehu muhlisun”
Onlara de ki: “Allah hakkında mı bizimle tartışıp duruyorsunuz? Hâlbuki O, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz size aittir. Biz O’na gönülden bağlanmış kimseleriz.” Bakara-139


ALLAH EN GİZLİ  ŞEYLERİ BİLİR :
أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ
“Ela ya'lemu men haleka ve huvelletiyfulhabiyru. “
“Yaratan bilmez mi? O, en gizli şeyleri bilir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.”Mülk-14


ALLAH KATINDA ŞAHİTLİK :
وَالَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ أُوْلَئِكَ هُمُ الصِّدِّيقُونَ وَالشُّهَدَاء عِندَ رَبِّهِمْ لَهُمْ أَجْرُهُمْ وَنُورُهُمْ وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ
“Velleziyne amenu billahi ve rusulihi ulaik humussiddiykune veşşuhedau'inde rabbihim lehum ecruhum ve nuruhum velleziyne keferu ve kezzebu biayatina ulaik ashabulcahiymi.”
Allah’a ve Peygamberlerine iman edenler var ya, işte onlar sıddîklar (sözü özü doğru kimseler) ve Allah katında şahitlerdir. Onların mükâfatları ve nurları vardır. İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince; işte onlar cehennemliklerdir.Hadid-19


ALLAH'A BORÇ VERMEK :
إِنَّ رَبَّكَ يَعْلَمُ أَنَّكَ تَقُومُ أَدْنَى مِن ثُلُثَيِ اللَّيْلِ وَنِصْفَهُ وَثُلُثَهُ وَطَائِفَةٌ مِّنَ الَّذِينَ مَعَكَ وَاللَّهُ يُقَدِّرُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ عَلِمَ أَن لَّن تُحْصُوهُ فَتَابَ عَلَيْكُمْ فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنَ الْقُرْآنِ عَلِمَ أَن سَيَكُونُ مِنكُم مَّرْضَى وَآخَرُونَ يَضْرِبُونَ فِي الْأَرْضِ يَبْتَغُونَ مِن فَضْلِ اللَّهِ وَآخَرُونَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنْهُ وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا وَمَا تُقَدِّمُوا لِأَنفُسِكُم مِّنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِندَ اللَّهِ هُوَ خَيْرًا وَأَعْظَمَ أَجْرًا وَاسْتَغْفِرُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
“İnne rabbeke ya'lemu enneke tekumu edna min suluseyilleyli ve nisfehu ve sulusehu ve taifetun minelleziyne me'ake vallahu yukaddirulleyle vennehare 'alime en len tuhsuhu fetabe 'aleykum fakreu ma teyessere minelkur'ani 'alime en seyekunu minkum merda ve aharune yadribune fiyl'ardi yebteğune min fadlillahi ve aharune yukatilune fiy sebiylillahi fakreu ma teyessere minhu ve ekiymussalate ve atuzzekate ve akridullahe kardan hasenen ve ma tukaddimu lienfusikum min hayrin teciduhu 'indallahi huve hayren ve a'zame ecren vestağfirullahe innallahe ğafurun rahiymun.”
(Ey Muhammed!) Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçirdiğini biliyor. Beraberinde bulunanlardan bir topluluk da böyle yapıyor. Allah, gece ve gündüzü düzenleyip takdir eder. Sizin buna (gecenin tümünde yahut çoğunda ibadete) gücünüzün yetmeyeceğini bildi de sizi bağışladı (yükünüzü hafifletti.) Artık, Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. Allah, içinizde hastaların bulunacağını, bir kısmınızın Allah’ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacağını, diğer bir kısmınızın ise Allah yolunda çarpışacağını bilmektedir. O hâlde, Kur’an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah’a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz, onu Allah katında daha üstün bir iyilik ve daha büyük mükâfat olarak bulursunuz. Allah’tan bağışlama dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Müzzemmil-20
*******************
إِنَّ الْمُصَّدِّقِينَ وَالْمُصَّدِّقَاتِ وَأَقْرَضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا يُضَاعَفُ لَهُمْ وَلَهُمْ أَجْرٌ كَرِيمٌ
“İnnelmusaddikiyne velmusaddikati ve akredullahe kardan hasenen yuda'afu lehum ve lehum ecrun keruymun.”
Şüphesiz ki sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar ve Allah’a güzel bir borç verenler var ya, (verdikleri) onlara kat kat ödenir. Ayrıca onlara çok değerli bir mükâfat da vardır.   Hadid-18
*******************
إِن تُقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا يُضَاعِفْهُ لَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللَّهُ شَكُورٌ حَلِيمٌ
“İn tukridullahe kardan hasenen yuda'ifhu lekum ve yağfir lekum vallahu şekurin haliymun. “
Eğer siz Allah’a güzel bir borç verirseniz, Allah onu size, kat kat öder ve sizi bağışlar. Allah, şükrün karşılığını verendir, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir).   Teğabün-17


ALLAH'A KARŞI GELMEK :
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيِ اللَّهِ وَرَسُولِهِ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
“Ya eyyühellezine amenu la tükaddimu beyne yedeyillahi ve rasulihi vettekullah innellahe semiun alim “
Ey iman edenler! Allah’ın ve Peygamberinin önüne geçmeyin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.Hucurat-1


ALLAH'A KARŞI YALAN İSNADI :
وَمُصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ وَلِأُحِلَّ لَكُم بَعْضَ الَّذِي حُرِّمَ عَلَيْكُمْ وَجِئْتُكُم بِآيَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ فَاتَّقُوا اللّهَ وَأَطِيعُونِ
“Ve müsaddikal lima beyne yedeyye minet tevrati ve li ühille leküm ba'dallezi hurrime aleyküm ve ci'tüküm bi ayetim mir rabbiküm fettekullahe ve etiy'un”
“Benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri helâl kılmak için gönderildim ve Rabbiniz tarafından size bir mucize de getirdim. Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”Ali İmran-50
*******************
وَإِنَّ مِنْهُمْ لَفَرِيقًا يَلْوُونَ أَلْسِنَتَهُم بِالْكِتَابِ لِتَحْسَبُوهُ مِنَ الْكِتَابِ وَمَا هُوَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَقُولُونَ هُوَ مِنْ عِندِ اللّهِ وَمَا هُوَ مِنْ عِندِ اللّهِ وَيَقُولُونَ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ وَهُمْ يَعْلَمُونَ
“Ve inne minhüm le feritkay yelvune elsinetehüm bil kitabi li tahsebuhü minel kitabi ve ma hüve minel kitab, ve yekulune hüve min indillahi ve ma hüve min indillah, ve yekulune alellahil kezibe ve hüm ya'lemun “
Onlardan (Kitap ehlinden) bir grup var ki, Kitab’dan olmadığı hâlde Kitab’dan sanasınız diye (okudukları) Kitap’tanmış gibi dillerini eğip bükerler ve, “Bu, Allah katındandır” derler. Hâlbuki o, Allah katından değildir. Bile bile Allah’a karşı yalan söylerler.Ali İmran-78
*******************
وَمَا ظَنُّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّ اللّهَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى النَّاسِ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لاَ يَشْكُرُونَ
“Ve ma zannüllezine yefterune alellahil kezibe yevmel kiyameh innellahe lezu fadlin alen nasi ve lakinne ekserahüm la yeşkürun”
Allah’a karşı yalan uyduranların, kıyamet günü hakkındaki zanları nedir? Şüphesiz Allah insanlara karşı çok lütufkârdır, fakat onların çoğu (O’nun nimetlerine) şükretmezler. Yunus-60
*******************
قُلْ إِنَّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ لاَ يُفْلِحُونَ
“Kul innillezine yefterune alellahil kezibe la yüflihun”
De ki:Allah hakkında yalan uyduranlar asla kurtuluşa eremezler.”Yunus-69
*******************
فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّن كَذَبَ عَلَى اللَّهِ وَكَذَّبَ بِالصِّدْقِ إِذْ جَاءهُ أَلَيْسَ فِي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِّلْكَافِرِينَ
“Fe men azlemü mimmen kezebe alellahi ve kezzebe bis sidki iz caeh e leyse fi cehenneme mesvel lil kafirin”
Kim, Allah’a karşı yalan uyduran ve kendisine geldiğinde, doğruyu (Kur’an’ı) yalanlayandan daha zalimdir? Cehennemde kâfirler için kalacak bir yer mi yok!?Zümer-32
*******************
وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَى عَلَى اللّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِآيَاتِهِ إِنَّهُ لاَ يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ
“Ve men azlemü kmimmeniftera alellahi keziben ev kezzebe bi ayatih innehu la yüflihuz zalimun “
Kim Allah’a karşı yalan uydurandan, ya da O’nun âyetlerini yalanlayandan daha zalimdir? Şüphesiz ki, zalimler kurtuluşa eremez.Enam-21 
*******************
وَلاَ تَقُولُوا لِمَا تَصِفُ أَلْسِنَتُكُمُ الْكَذِبَ هَـذَا حَلاَلٌ وَهَـذَا حَرَامٌ لِّتَفْتَرُوا عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ إِنَّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ لاَ يُفْلِحُونَ
 “Ve la tekulu lima tesifü elsinetükümül kezibe haza halalüv ve haza haramül li tefteru alellahil kezib innellezine yefterune alellahil kezibe la yüflihun “
Dilleriniz yalana alışageldiğinden dolayı, Allah’a karşı yalan uydurmak için, “Şu helâldir”, “Şu haramdır” demeyin. Şüphesiz, Allah’a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler..   
Nahl-116   
*******************
وَيَجْعَلُونَ لِلّهِ مَا يَكْرَهُونَ وَتَصِفُ أَلْسِنَتُهُمُ الْكَذِبَ أَنَّ لَهُمُ الْحُسْنَى لاَ جَرَمَ أَنَّ لَهُمُ الْنَّارَ وَأَنَّهُم مُّفْرَطُونَ
“Ve yec'alune lillahi ma yekrahune ve tesifü elsinetühümül kezibe enne lehümül husna la cerame enne lehümün nara ve ennehüm müfratun”
Hoşlarına gitmeyen şeyleri Allah’a isnad ederler. En güzel sonuç kendilerininmiş diye dilleri de yalan uyduruyor. Hiç şüphe yok ki onlara cehennem vardır ve onlar oraya en önde sokulacaklardır.Nahl-62 
*******************
فَبِمَا نَقْضِهِم مِّيثَاقَهُمْ لَعنَّاهُمْ وَجَعَلْنَا قُلُوبَهُمْ قَاسِيَةً يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَن مَّوَاضِعِهِ وَنَسُوا حَظًّا مِّمَّا ذُكِّرُوا بِهِ وَلاَ تَزَالُ تَطَّلِعُ عَلَىَ خَآئِنَةٍ مِّنْهُمْ إِلاَّ قَلِيلاً مِّنْهُمُ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاصْفَحْ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ
“Fe bima nakdihim misakahüm leannahüm ve cealna kulubehüm kasiyeh yüharrifunel kelime ammevadiihi ve nesu hazzam mimma zükkiru bih ve la tezalü tettaliu ala hainetim minhüm illa kalilem minhüm fa'fü anhüm vasfah innellahe yühibbül muhsinin”
İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lânetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. Kelimeleri yerlerinden kaydırarak (tahrif edip) değiştiriyorlar. Akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. (Ey Muhammed!) İçlerinden pek azı hariç, onların daima bir hainliğini görüyorsun. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Çünkü Allah, iyilik yapanları sever.Maide-13
*******************
يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ لاَ يَحْزُنكَ الَّذِينَ يُسَارِعُونَ فِي الْكُفْرِ مِنَ الَّذِينَ قَالُوا آمَنَّا بِأَفْوَاهِهِمْ وَلَمْ تُؤْمِن قُلُوبُهُمْ وَمِنَ الَّذِينَ هِادُوا سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ سَمَّاعُونَ لِقَوْمٍ آخَرِينَ لَمْ يَأْتُوكَ يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ مِن بَعْدِ مَوَاضِعِهِ يَقُولُونَ إِنْ أُوتِيتُمْ هَـذَا فَخُذُوهُ وَإِن لَّمْ تُؤْتَوْهُ فَاحْذَرُوا وَمَن يُرِدِ اللّهُ فِتْنَتَهُ فَلَن تَمْلِكَ لَهُ مِنَ اللّهِ شَيْئًا أُوْلَـئِكَ الَّذِينَ لَمْ يُرِدِ اللّهُ أَن يُطَهِّرَ قُلُوبَهُمْ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَلَهُمْ فِي الآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ
“Ya eyyüher rasulü la yahzünkellezine yüsariune fil küfri minellezine kalu amenna bi efvahihim ve lem tü'min kulubühüm ve minellezine hadu semmaune lil kezibi semmaune li kavmin aharine lem ye'tuk yüharrifunel kelime mim ba'di mevadiih yekulune in utitüm haza fe huzuhü ve il lem tü'tevhü fahzeru ve mey yüridillahü fitnetehu fe len temlike lehu minellahi şey'a ülaikellezine lem yüridillahü ey yütahhira kulubehüm lehüm fid dünya hizyüv ve lehüm fil ahirati azabün aziym”
Ey Peygamber! Kalpten inanmadıkları hâlde, ağızlarıyla “İnandık” diyenler (münafıklar) ile Yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar (Yahudiler) yalan uydurmak için (seni) dinlerler , sana gelmeyen bir topluluk hesabına dinlerler. Kelimelerin (ifade içindeki) yerlerini bildikten sonra yerlerini değiştirir ve şöyle derler: “Eğer size şu hüküm verilirse, onu tutun. O verilmezse sakının.” Allah, kimin azaba uğramasını istemişse artık sen onun için asla Allah’a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah’ın kalplerini temizlemeyi istemediği kimselerdir. Onlara dünyada bir rüsvaylık, ahirette ise yine onlara büyük bir azap vardır.Maide-41
*******************
فَخَلَفَ مِن بَعْدِهِمْ خَلْفٌ وَرِثُوا الْكِتَابَ يَأْخُذُونَ عَرَضَ هَـذَا الأدْنَى وَيَقُولُونَ سَيُغْفَرُ لَنَا وَإِن يَأْتِهِمْ عَرَضٌ مُّثْلُهُ يَأْخُذُوهُ أَلَمْ يُؤْخَذْ عَلَيْهِم مِّيثَاقُ الْكِتَابِ أَن لاَّ يِقُولُوا عَلَى اللّهِ إِلاَّ الْحَقَّ وَدَرَسُوا مَا فِيهِ وَالدَّارُ الآخِرَةُ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ يَتَّقُونَ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ
“Fe halefe mim ba'dihim hayfüv verisül kitabe ye'huzune arada hazel edna ve yekulune se yuğferulena ve iy ye'tihim aradum mislühu ye'huzuh e lem yü'haz aleyhim misakul kitabi el la yekulü alellahi illel hakka ve derasu ma fih ved darul ahiratü hayrul lillezine yettekun e fela ta'kilun”
Derken, onların ardından yerlerine Kitab’a (Tevrat’a) varis olan (kötü) bir nesil geldi. Şu geçici dünyanın değersiz malını alır ve “(nasıl olsa) biz bağışlanacağız” derlerdi. Kendilerine benzeri bir mal gelse onu da alırlar. Allah hakkında, gerçek dışında bir şey söylemeyeceklerine dair onlardan Kitap’ta söz alınmamış mıydı? Onun içindekileri okumamışlar mıydı? Hâlbuki, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hiç düşünmüyor musunuz?Araf-169
*******************
قَالَ لَهُم مُّوسَى وَيْلَكُمْ لَا تَفْتَرُوا عَلَى اللَّهِ كَذِبًا فَيُسْحِتَكُمْ بِعَذَابٍ وَقَدْ خَابَ مَنِ افْتَرَى
“Kale lehüm musa veyleküm la tefteru alellahi keziben fe yüshiteküm bi azab ve kad habe meniftera “
Mûsâ, onlara şöyle dedi: “Yazıklar olsun size! Allah’a karşı yalan uydurmayın, yoksa sizi azap ile yok eder. Allah’a karşı yalan uyduran mutlaka hüsrana uğramıştır.”Taha-61
*******************
وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَى عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءهُ أَلَيْسَ فِي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِّلْكَافِرِينَ
“Ve men azlenü minmeniftera alellahi keziben ev kezzebe bil hakki lemma caeh e leyse fi cehenneme mesvel lil kafirin”    
Allah’a karşı yalan uyduran, yahut kendisine geldiğinde, gerçeği yalanlayandan daha zalim kimdir? Cehennemde kâfirler için bir yer mi yok?  Ankebut -68  


ALLAH'I BİREBİR GÖRMEK :
وَإِذْ قُلْتُمْ يَا مُوسَى لَن نُّؤْمِنَ لَكَ حَتَّى نَرَى اللَّهَ جَهْرَةً فَأَخَذَتْكُمُ الصَّاعِقَةُ وَأَنتُمْ تَنظُرُونَ
“Ve iz kultüm ya musa len nü'mine leke hatta nerallahe cehraten fe ehazetkümüs saikatü ve entüm tenzurun “
Hani siz, “Ey Mûsâ! Biz Allah’ı açıktan açığa görmedikçe sana asla inanmayızdemiştiniz. Bunun üzerine siz bakıp dururken sizi yıldırım çarpmıştı.Bakara-55


ALLAH'I UNUTMAYIN :
وَلَا تَكُونُوا كَالَّذِينَ نَسُوا اللَّهَ فَأَنسَاهُمْ أَنفُسَهُمْ أُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
“Ve la tekunu kelleziyne nesullahe feensahum enfusehum ulaike humulfasikune.”
Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar fasık kimselerin ta kendileridir..Haşr-19


ALLAH'IN DİLEMEDİKÇE KİMSE DİLEYEMEZ :
وَمَا تَشَاؤُونَ إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ
“Ve ma teşaune illa en yeşaallahu rabbul'alemiyne.”
Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.Tekvir-29  
*******************
يَمْحُو اللّهُ مَا يَشَاء وَيُثْبِتُ وَعِندَهُ أُمُّ الْكِتَابِ
“Yemhullahü ma yeşaü ve yüsbit ve indehu ümmül kitab”
Allah, dilediğini siler, dilediğini de sabit kılıp bırakır. Ana kitap (Levh-i Mahfuz) O’nun yanındadır. Rad-39


ALLAH’TAN BAŞKA HİÇ BİR GERÇEK DOST VE YARDIMCI BULAMAZSINIZ :
وَمَا أَنتُم بِمُعْجِزِينَ فِي الْأَرْضِ وَمَا لَكُم مِّن دُونِ اللَّهِ مِن وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ
“Ve ma entüm bi mu'cizine fil ard ve ma leküm min dunillahi miv veliyyiv ve la nasiyr”
Yeryüzünde O’nu âciz bırakamazsınız. Sizin için Allah’tan başka hiçbir dost ve yardımcı yoktur.Şura-31


ALLAH'IN HELAL KILDIĞINI KENDİNİZE HARAM KILMAYIN :
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ لِمَ تُحَرِّمُ مَا أَحَلَّ اللَّهُ لَكَ تَبْتَغِي مَرْضَاتَ أَزْوَاجِكَ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
“Ya eyyuhennebiyyu lime tuharrimu ma ehallellahu leke tebteğiy merdate ezvacike vallahu ğafurun rahiymun.”
Ey peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak, Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.Tahrim-1


ALLAH’IN HUZURUNDA ÇEKİŞİLMEZ :
قَالَ لَا تَخْتَصِمُوا لَدَيَّ وَقَدْ قَدَّمْتُ إِلَيْكُم بِالْوَعِيدِ
“Kale la tahtesimu ledeyye ve kad kaddemtu ileykum bil veiyd “
Allah, şöyle der: “Benim huzurumda çekişmeyin. Çünkü ben bu (konudaki) uyarıyı size önceden yaptım.” Kaf-28


ALLAH'IN İNDİRDİĞİNİ BEĞENMEYENİN AMELİ BOŞA GİDER :
ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ كَرِهُوا مَا أَنزَلَ اللَّهُ فَأَحْبَطَ أَعْمَالَهُمْ
“Zalike bi ennehüm kerihu ma enzelellahü fe ahbeta a'malehüm”
Bu, Allah’ın indirdiğini beğenmemeleri, bu sebeple de Allah’ın onların amellerini boşa çıkarmasındandır. Muhammed-9


ALLAH'IN KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YOKTUR. :
سُنَّةَ اللَّهِ فِي الَّذِينَ خَلَوْا مِن قَبْلُ وَلَن تَجِدَ لِسُنَّةِ اللَّهِ تَبْدِيلًا
“Sünnetellahi fillezine halev min kabl ve len tecide li sünnetillahi tebdila”
Daha önce gelip geçenler hakkında da Allah’ın kanunu böyledir. Allah’ın kanununda asla değişme bulamazsın.Ahzab-62
*******************
اسْتِكْبَارًا فِي الْأَرْضِ وَمَكْرَ السَّيِّئِ وَلَا يَحِيقُ الْمَكْرُ السَّيِّئُ إِلَّا بِأَهْلِهِ فَهَلْ يَنظُرُونَ إِلَّا سُنَّتَ الْأَوَّلِينَ فَلَن تَجِدَ لِسُنَّتِ اللَّهِ تَبْدِيلًا وَلَن تَجِدَ لِسُنَّتِ اللَّهِ تَحْوِيلًا
“İstikbaran fil erdi ve mekras seyyi' ve la yehiykul mekrus seyyiü illa bi ehlih fe hel yenzurune illa sünnetel evvelin fe len tecide li sünnetillahi tebdila ve len tecide li sünnetillahi tahvila”
Yeryüzünde büyüklük taslamak ve kötü tuzak kurmak için (böyle davranıyorlardı). Oysa kötü tuzak, ancak sahibini kuşatır. Onlar ancak öncekilere uygulanan kanunu bekliyorlar. Sen Allah’ın kanununda hiçbir değişiklik bulamazsın. Sen, Allah’ın kanununda hiçbir sapma bulamazsın. Fatır-43
*******************
سُنَّةَ اللَّهِ الَّتِي قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلُ وَلَن تَجِدَ لِسُنَّةِ اللَّهِ تَبْدِيلًا
 “Sünnetellahilleti kad halet min kabl Ve len tecide li sünnetillahi tebdila”
Allah’ın öteden beri işleyip duran kanunu (budur). Allah’ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın.Fetih-23


ALLAH'IN KUDRETİ SONSUZDUR :
Allah kendisinin ne kadar kudretli olduğunu delillerle bildiriyor:
إِنَّ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَاخْتِلاَفِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَالْفُلْكِ الَّتِي تَجْرِي فِي الْبَحْرِ بِمَا يَنفَعُ النَّاسَ وَمَا أَنزَلَ اللّهُ مِنَ السَّمَاء مِن مَّاء فَأَحْيَا بِهِ الأرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ الرِّيَاحِ وَالسَّحَابِ الْمُسَخِّرِ بَيْنَ السَّمَاء وَالأَرْضِ لآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
“İnne fi halkis semavati vel erdi vahtilafil leyli ven nehari vel fülkilleti tecri fil bahri bima yenfeun nase ve ma enzelellahü mines semai mim main fe ahya bihil erda ba'de mevtiha ve besse fiha min külli dabbetiv ve tasrifir riyahi ves sehabil müsahhari beynes semai vel erdi le ayatil li kavmiy ya'kilun”
Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah’ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır..Bakara-164   
*******************
هُوَ الَّذِي يُحْيِي وَيُمِيتُ فَإِذَا قَضَى أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُن فَيَكُونُ
“Hüvellezi yuhyi ve yümit fe iza kada emran fe innema yekulü lehu kün fe yekun”
O, yaşatan ve öldürendir. Bir şeye karar verdiğinde, ona sadece “ol” der, o da oluverir. Mü'min-68


ALLAH'IN SINIRLARINI AŞAN KENDİSİNE ZULMEDER :
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاء فَطَلِّقُوهُنَّ لِعِدَّتِهِنَّ وَأَحْصُوا الْعِدَّةَ وَاتَّقُوا اللَّهَ رَبَّكُمْ لَا تُخْرِجُوهُنَّ مِن بُيُوتِهِنَّ وَلَا يَخْرُجْنَ إِلَّا أَن يَأْتِينَ بِفَاحِشَةٍ مُّبَيِّنَةٍ وَتِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ وَمَن يَتَعَدَّ حُدُودَ اللَّهِ فَقَدْ ظَلَمَ نَفْسَهُ لَا تَدْرِي لَعَلَّ اللَّهَ يُحْدِثُ بَعْدَ ذَلِكَ أَمْرًا
“Ya eyyuhennebiyyu iza tallaktumunnisae fetallikuhunne li'iddetihinne ve ahsil'iddete vettekullahe rabbekum la tuhricuhunne min buyutihinne ve la yahrucne illa en ye'tiyne bifahişetin mubeyyinetin ve tilke hududullahi ve men yete'adde hududallahi fekad zaleme nefsehu la tedriy le'allellahe yuhdisu ba'de zalike emren.”
Ey peygamber! Kadınları boşamak istediğinizde, onları iddetlerini dikkate alarak (temizlik hâlinde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz olan Allah’a karşı gelmekten sakının. Apaçık bir hayâsızlık yapmaları dışında onları (bekleme süresince) evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş olur. Bilemezsin, olur ki Allah, sonra yeni bir durum ortaya çıkarır.Talak-1


ALLAH'IN YARATIŞINDA HİÇ BİR KUSUR GÖREMEZSİNİZ :
الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ طِبَاقًا مَّا تَرَى فِي خَلْقِ الرَّحْمَنِ مِن تَفَاوُتٍ فَارْجِعِ الْبَصَرَ هَلْ تَرَى مِن فُطُورٍ
 Elleziy haleka seb'a semavatin tibakan ma tera fiy halkirrahmani min tefavutin ferci'ilbasare hel tera min futurin.”
O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun?Mülk-3


İLİMDE RABBİMİZ SONSUZ BİR İLİME SAHİPTİR  :

وَكَيْفَ تَصْبِرُ عَلَى مَا لَمْ تُحِطْ بِهِ خُبْرًا
Ve keyfe tasbiru ala ma lem tühit bihi hubra
İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredebilirsin?” Kehf-68
*******************
 قَالَ يَا آدَمُ أَنبِئْهُم بِأَسْمَآئِهِمْ فَلَمَّا أَنبَأَهُمْ بِأَسْمَآئِهِمْ قَالَ أَلَمْ أَقُل لَّكُمْ إِنِّي أَعْلَمُ غَيْبَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَأَعْلَمُ مَا تُبْدُونَ وَمَا كُنتُمْ تَكْتُمُونَ
“Kale ya ademü embi'hüm bi esmaihim, felemma embeehüm bi esmaihim kale e lem ekul leküm inni a'lemü ğaybes semavati vel erdi ve a'lemü ma tübdune ve ma küntüm tektümun”
Allah, şöyle dedi: “Ey Âdem! Onlara bunların isimlerini söyle.” Âdem, meleklere onların isimlerini bildirince Allah,Size, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ki ben bilirim, yine açığa vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da ben bilirim demedim mi?” dedi.Bakara-33
*******************
قُلْ إِن تُخْفُوا مَا فِي صُدُورِكُمْ أَوْ تُبْدُوهُ يَعْلَمْهُ اللّهُ وَيَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأرْضِ وَاللّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
“Kul in tuhfu ma fi suduriküm ev tübduhü ya'lemhüllah, ve ya'lemü ma fis semavati ve ma fil ard, vallahü ala külli şey'in kadir “
De ki: İçinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız da Allah onu bilir. Göklerdeki her şeyi, yerdeki her şeyi de bilir. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” Ali İmran-29
*******************
هُوَ الَّذِي جَعَلَ الشَّمْسَ ضِيَاء وَالْقَمَرَ نُورًا وَقَدَّرَهُ مَنَازِلَ لِتَعْلَمُوا عَدَدَ السِّنِينَ وَالْحِسَابَ مَا خَلَقَ اللّهُ ذَلِكَ إِلاَّ بِالْحَقِّ يُفَصِّلُ الآيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ
“Hüvellezi cealeş şemse diyaev vel kamera nurav ve kadderahu menazile li ta'lemu adedes sinine vel hisab ma halekallahü zalike illa bil hakk yüfassilül ayati li kavmiy ya'lemun “
O, güneşi bir ışık (kaynağı), ayı da (geceleyin) bir aydınlık (kaynağı) kılan, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona menziller takdir edendir. Allah, bunları (boş yere değil) ancak gerçek ile (hikmeti gereğince) yaratmıştır. O, âyetlerini, bilen bir topluma ayrı ayrı açıklamaktadır. Yunus-5
*******************
إِنَّ فِي اخْتِلاَفِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَمَا خَلَقَ اللّهُ فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ لآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَّقُونَ
“İnne fihtilafil leyli ven nehari ve ma halekallahü fis semavati vel erdi le ayatil li kavmiy yettekun “
Şüphesiz gece ve gündüzün ard arda değişmesinde, Allah’ın göklerde ve yeryüzünde yarattığı şeylerde, Allah’a karşı gelmekten sakınan bir toplum için pek çok deliller vardır.Yunus-6
*******************
اللّهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَأَنزَلَ مِنَ السَّمَاء مَاء فَأَخْرَجَ بِهِ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقًا لَّكُمْ وَسَخَّرَ لَكُمُ الْفُلْكَ لِتَجْرِيَ فِي الْبَحْرِ بِأَمْرِهِ وَسَخَّرَ لَكُمُ الأَنْهَارَ
“Allahüllezi halekas semavati vel erda ve enzele mines semai maen fe ahrace bihi mines semerati rizkal leküm ve sehhara lekümül fülke li tecriye fil bahri bi emrih ve sehhara lekümül enha”
Allah, gökleri ve yeri yaratan, gökten yağmur indiren ve onunla size rızık olarak türlü meyveler çıkaran, emri gereğince denizde yüzmek üzere gemileri emrinize veren, nehirleri de hizmetinize sunandır. İbrahim-32
*******************
وَسَخَّر لَكُمُ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ دَآئِبَينَ وَسَخَّرَ لَكُمُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ
“Ve sehha lekümüş şemse vel kamera daibeyn ve sehhara lekümül leyle ven nehar”
O, âdetleri üzere hareket eden güneşi ve ayı sizin hizmetinize sunan, geceyi ve gündüzü sizin emrinize verendir.İbrahim-33
*******************
لَّـكِنِ اللّهُ يَشْهَدُ بِمَا أَنزَلَ إِلَيْكَ أَنزَلَهُ بِعِلْمِهِ وَالْمَلآئِكَةُ يَشْهَدُونَ وَكَفَى بِاللّهِ شَهِيدًا
“Lakinillahü yeşhedü bi ma enzele ileyke enzelehu bi ilmih vel melaiketü yeşhedun ve kefa billahi şehida “
Fakat Allah, sana indirdiğini kendi ilmiyle indirmiş olduğuna şahitlik eder. Melekler de buna şahitlik eder. Şahit olarak Allah yeter.Nisa-166
*******************
وَلَقَدْ آتَيْنَا دَاوُودَ وَسُلَيْمَانَ عِلْمًا وَقَالَا الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي فَضَّلَنَا عَلَى كَثِيرٍ مِّنْ عِبَادِهِ الْمُؤْمِنِينَ
“Ve le kad ateyna davede ve süleymane ilma ve kalel hamdü lillahillezi faddalena ala kesirim min ibadihil mü'minin”
Andolsun! Biz Dâvûd’a ve Süleyman’a ilim verdik. Onlar, “Hamd, bizi mü’min kullarının birçoğundan üstün kılan Allah’a mahsustur” dediler.Neml-15
*******************
وَلَقَدْ جَعَلْنَا فِي السَّمَاء بُرُوجًا وَزَيَّنَّاهَا لِلنَّاظِرِينَ
“Ve le kad cealna fis semai bürucev ve zeyyennaha lin nazirin”
Andolsun, biz gökte burçlar yaptık ve onu, bakanlar için süsledik.(ÇOK ANLAMLI AYET) Hicr-16
وَحَفِظْنَاهَا مِن كُلِّ شَيْطَانٍ رَّجِيمٍ
“Ve hafiznaha min külli şeytanir racim”
Onu kovulmuş her şeytandan koruduk..(ÇOK ANLAMLI AYET) Hicr-17
إِلاَّ مَنِ اسْتَرَقَ السَّمْعَ فَأَتْبَعَهُ شِهَابٌ مُّبِينٌ
“İlla menisterekas sem'a fe etbeahu şihabüm mübin”
Ancak kulak hırsızlığı eden olursa, onu da parlak bir ateş takip etmektedir. Hicr-18
*******************
قَالَ إِنَّمَا أَشْكُو بَثِّي وَحُزْنِي إِلَى اللّهِ وَأَعْلَمُ مِنَ اللّهِ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
“Kale innema eşku bessi ve huzni ilellahi ve a'lemü minellahi ma la ta'lemun”
Yakub, “Ben tasa ve üzüntümü ancak Allah’a arz ederim. Ben, Allah tarafından sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim” dedi.Yusuf-86
*******************
فَلَمَّا أَن جَاء الْبَشِيرُ أَلْقَاهُ عَلَى وَجْهِهِ فَارْتَدَّ بَصِيرًا قَالَ أَلَمْ أَقُل لَّكُمْ إِنِّي أَعْلَمُ مِنَ اللّهِ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
“Fe lemma en cael beşiru elkahü ala vechihi fertedde besiyra kale elem ekul leküm inni a'lemü minellahi ma la ta'lemun”
Müjdeci gelip gömleği Yakub’un yüzüne koyunca gözleri açılıverdi. Yakub, “Ben size, Allah tarafından, sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim demedim mi?” dedi.(Hz.Yakup) Yusuf-86-96
*******************
كَمَا أَرْسَلْنَا فِيكُمْ رَسُولاً مِّنكُمْ يَتْلُو عَلَيْكُمْ آيَاتِنَا وَيُزَكِّيكُمْ وَيُعَلِّمُكُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُعَلِّمُكُم مَّا لَمْ تَكُونُوا تَعْلَمُونَ
“Kema erselna fiküm rasulem minküm yetlu aleyküm ayatina ve yüzekkiküm ve yüallimükümül kitabv vel hikmete ve yüallimüküm ma lem tekunu ta'lemun”
Nitekim kendi aranızdan, size âyetlerimizi okuyan, sizi her kötülükten arındıran, size kitap ve hikmeti öğreten, ayrıca bilmediklerinizi de öğreten bir peygamber gönderdik.Bakara-151
*******************
وَظَلَّلْنَا عَلَيْكُمُ الْغَمَامَ وَأَنزَلْنَا عَلَيْكُمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوَى كُلُوا مِن طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَمَا ظَلَمُونَا وَلَـكِن كَانُوا أَنفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ
“Ve zallelna aleykümül ğamame ve enzelna aleykümül menne ves selva, külu min tayyibati ma razaknaküm, ve ma zalemuna ve lakin kanu enfüsehüm yazlimun”
Bulutu üstünüze gölge yaptık. Size, kudret helvası ile bıldırcın indirdik. “Verdiğimiz rızıkların iyi ve güzel olanlarından yiyin” (dedik). Onlar (verdiğimiz nimetlere nankörlük etmekle) bize zulmetmediler, fakat kendilerine zulmediyorlardı. (Sürekli güneş olsaydı?)    Bakara-57 
*******************
وَأَمَّا الْجِدَارُ فَكَانَ لِغُلَامَيْنِ يَتِيمَيْنِ فِي الْمَدِينَةِ وَكَانَ تَحْتَهُ كَنزٌ لَّهُمَا وَكَانَ أَبُوهُمَا صَالِحًا فَأَرَادَ رَبُّكَ أَنْ يَبْلُغَا أَشُدَّهُمَا وَيَسْتَخْرِجَا كَنزَهُمَا رَحْمَةً مِّن رَّبِّكَ وَمَا فَعَلْتُهُ عَنْ أَمْرِي ذَلِكَ تَأْوِيلُ مَا لَمْ تَسْطِع عَّلَيْهِ صَبْرًا
“Ve emmel cidaru fe kane li ğulameyni yetimeyni fil medineti ve kane tahtehu kenzül lehüma ve kane ebuhüma saliha fe erade rabbüke ey yeblüğa eşüddehüma ve yestahrica kenzehüma rahmetem mir rabbik ve ma fealtühu an emri zalike te'vilü ma lem testi' aleyhi sabra”
“Duvar ise şehirdeki iki yetim çocuğa ait idi. Altında onlara ait bir define vardı. Babaları da iyi bir insandı. Rabbin, onların olgunluk çağına ulaşmalarını ve Rabbinden bir rahmet olarak definelerini çıkarmalarını istedi. Bunları ben kendi görüşüme göre yapmadım. İşte senin, sabredemediğin şeylerin içyüzü budur.” Kehf-82
*******************
قَالَ سَآوِي إِلَى جَبَلٍ يَعْصِمُنِي مِنَ الْمَاء قَالَ لاَ عَاصِمَ الْيَوْمَ مِنْ أَمْرِ اللّهِ إِلاَّ مَن رَّحِمَ وَحَالَ بَيْنَهُمَا الْمَوْجُ فَكَانَ مِنَ الْمُغْرَقِينَ
“Kale seavi ila cebeliy ya'simüni minel ma' kale la asimel yevme min emrillahi illa mer rahim ve hale beynehümel mevcü fe kane minel muğrakiyn”
O, “Ben, kendimi sudan koruyacak bir dağa sığınacağım” dedi. Nûh, “Bugün Allah’ın rahmet ettikleri hariç, O’nun azabından korunacak hiç kimse yoktur” dedi. Derken aralarına dalga giriverdi de oğlu boğulanlardan oldu.Hud-43
وَقِيلَ يَا أَرْضُ ابْلَعِي مَاءكِ وَيَا سَمَاء أَقْلِعِي وَغِيضَ الْمَاء وَقُضِيَ الأَمْرُ وَاسْتَوَتْ عَلَى الْجُودِيِّ وَقِيلَ بُعْداً لِّلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
“Ve kiyle ya erdubleiy maeki ve ya semaü akliiy ve ğidal maü ve kudiyel emru vestevet alel cudiyyi ve kiyle bu'del lil kavmiz zalimin”
Ey yeryüzü! Yut suyunu. Ey gök! Tut suyunu” denildi. Su çekildi, iş bitirildi. Gemi de Cûdî’ye oturdu ve “Zalimler topluluğu, Allah’ın rahmetinden uzak olsun!” denildi.Hud-44
وَنَادَى نُوحٌ رَّبَّهُ فَقَالَ رَبِّ إِنَّ ابُنِي مِنْ أَهْلِي وَإِنَّ وَعْدَكَ الْحَقُّ وَأَنتَ أَحْكَمُ الْحَاكِمِينَ
“Ve nada nuhur rabbehu fe kale rabbi innebni min ehli ve inne va'dekel hakku ve ente ahkemül hakimin “Hud-45
Nûh, Rabbine seslenip şöyle dedi: “Rabbim! Şüphesiz oğlum da âilemdendir. Senin va’din elbette gerçektir. Sen de hükmedenlerin en iyi hükmedenisin.”Hud-45
قَالَ يَا نُوحُ إِنَّهُ لَيْسَ مِنْ أَهْلِكَ إِنَّهُ عَمَلٌ غَيْرُ صَالِحٍ فَلاَ تَسْأَلْنِ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ إِنِّي أَعِظُكَ أَن تَكُونَ مِنَ الْجَاهِلِينَ
“Kale ya nuhu innehu leyse min ehlik innehu amelün ğayru salihin fe la tes'elni ma leyse leke bihi ilm inni eizuke en ketune minel cahilin”
Allah, Ey Nûh! O, asla senin âilenden değildir. Onun yaptığı, iyi olmayan bir iştir. O hâlde, hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi benden isteme. Ben, sana cahillerden olmamanı öğütlerim” dedi.Hud-46
*******************
وَلاَ تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ إِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤَادَ كُلُّ أُولـئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْؤُولاً
“Ve la takfü ma leyse leke bihi ilm innes sem'a vel besara vel füade küllü ülaike kane anhü mes'ula “
Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.(ÖNEMLİ) İsra-36 
*******************
وَإِذَا مَسَّ الْإِنسَانَ ضُرٌّ دَعَا رَبَّهُ مُنِيبًا إِلَيْهِ ثُمَّ إِذَا خَوَّلَهُ نِعْمَةً مِّنْهُ نَسِيَ مَا كَانَ يَدْعُو إِلَيْهِ مِن قَبْلُ وَجَعَلَ لِلَّهِ أَندَادًا لِّيُضِلَّ عَن سَبِيلِهِ قُلْ تَمَتَّعْ بِكُفْرِكَ قَلِيلًا إِنَّكَ مِنْ أَصْحَابِ النَّارِ
“Ve iza messel insane durrun dea rabbehu müniben ileyhi sümme iza havvelehu ni'metem minhü nesiye ma kane yed'u ileyhi min kabül ve ceale lillahi endadel li yüdille an sebilih kul temetta' bi küfrike kalilen inneke min ashabin nar”
İnsana bir zarar dokunduğu zaman Rabbine yönelerek O’na yalvarır. Sonra kendi tarafından ona bir nimet verdiği zaman daha önce O’na yalvardığını unutur ve Allah’ın yolundan saptırmak için O’na eşler koşar. De ki: “Küfrünle az bir süre yaşayıp geçin! Şüphesiz sen cehennemliklerdensin.”  Zümer-8
أَمَّنْ هُوَ قَانِتٌ آنَاء اللَّيْلِ سَاجِدًا وَقَائِمًا يَحْذَرُ الْآخِرَةَ وَيَرْجُو رَحْمَةَ رَبِّهِ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الَّذِينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ إِنَّمَا يَتَذَكَّرُ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ
“Emmen hüve kanitün anael leyli sacidev ve kaimey yahzerul ahirate ve yercu rahmete rabbih kul hel yestevillezine ya'lemune vellezine la ya'lemun innema yetezekkeru ülül elbab”
(Böyle bir kimse mi Allah katında makbuldür,) yoksa gece vakitlerinde, secde hâlinde ve ayakta, ahiretten korkarak ve Rabbinin rahmetini umarak itaat ve kulluk eden mi? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.Zümer-9
*******************
وَعَلَّمَ آدَمَ الأَسْمَاء كُلَّهَا ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى الْمَلاَئِكَةِ فَقَالَ أَنبِئُونِي بِأَسْمَاء هَـؤُلاء إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
“Ve alleme ademel esmae külleha sümme aradahüm alel melaiketi fe kale embiuni bi esmai haülai in küntüm sadikiyn”
Allah, Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin” dedi.Bakara-31
*******************
فَوَجَدَا عَبْدًا مِّنْ عِبَادِنَا آتَيْنَاهُ رَحْمَةً مِنْ عِندِنَا وَعَلَّمْنَاهُ مِن لَّدُنَّا عِلْمًا
“Fe veceda abdem min ibadina ateynahü rahmetem min indina ateynahü rahmetem min indina ve allemnahü mil ledünna ilma”
Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.(Hz.Musa) Kehf-65
*******************
فَإِن لَّمْ يَسْتَجِيبُوا لَكُمْ فَاعْلَمُوا أَنَّمَا أُنزِلِ بِعِلْمِ اللّهِ وَأَن لاَّ إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ فَهَلْ أَنتُم مُّسْلِمُونَ
“Fe illem yestecibu leküm fa'lemu ennema ünzile bi ilmillahi ve el la ilahe illa hu fe hel entüm müslimun”
Eğer size (bu konuda) cevap veremedilerse, bilin ki o (Kur’an) ancak Allah’ın ilmiyle indirilmiştir ve O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Artık müslüman oluyor musunuz? Hud-14
*******************
هُوَ الَّذِيَ أَنزَلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ مِنْهُ آيَاتٌ مُّحْكَمَاتٌ هُنَّ أُمُّ الْكِتَابِ وَأُخَرُ مُتَشَابِهَاتٌ فَأَمَّا الَّذِينَ في قُلُوبِهِمْ زَيْغٌ فَيَتَّبِعُونَ مَا تَشَابَهَ مِنْهُ ابْتِغَاء الْفِتْنَةِ وَابْتِغَاء تَأْوِيلِهِ وَمَا يَعْلَمُ تَأْوِيلَهُ إِلاَّ اللّهُ وَالرَّاسِخُونَ فِي الْعِلْمِ يَقُولُونَ آمَنَّا بِهِ كُلٌّ مِّنْ عِندِ رَبِّنَا وَمَا يَذَّكَّرُ إِلاَّ أُوْلُوا الألْبَابِ
“Hüvellezi enzele aleykel kitabe minhü ayatüm muhkematün hünne ümmül kitabi ve üharu müteşabihat, fe emmellezine fi kulubihim zeyğun fe yettebiune ma teşabehe minhübtiğael fitneti vebtiğae te'vilih, ve ma ya'lemü te'vilehu illellah, ver rasihune fil ilmi yekulune amenna bihi küllüm min indi rabbina, ve ma yezzekkeru illa ülül elbab “
O, sana Kitab’ı indirendir. Onun (Kur’an’ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabihtir. Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. Oysa onun gerçek manasını ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar, “Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır” derler. (Bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar.Ali İmran-7
*******************
قَالَ لَهُ مُوسَى هَلْ أَتَّبِعُكَ عَلَى أَن تُعَلِّمَنِ مِمَّا عُلِّمْتَ رُشْدًا
“Kale lehu musa hel ettebiuke ala en tüallimeni mimma ullimte ruşda”
Mûsâ ona, Sana öğretilen bilgilerden bana, doğruya iletici bir bilgi öğretmen için sana tabi olayım mı?” dedi.Kehf-66
*******************
وَلَمَّا بَلَغَ أَشُدَّهُ وَاسْتَوَى آتَيْنَاهُ حُكْمًا وَعِلْمًا وَكَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ
“Ve lemma beleğa eşüddehu vesteva ateynahü hukmev ve ilma ve kezalike neczil muhsinin”
Mûsâ, olgunluk çağına ulaşıp gelişimini tamamlayınca, biz ona ilim ve hikmet verdik. Biz, iyilik edenleri böyle mükâfatlandırırız.Kasas-14
*******************
وَسَخَّرَ لَكُمُ اللَّيْلَ وَالْنَّهَارَ وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ وَالْنُّجُومُ مُسَخَّرَاتٌ بِأَمْرِهِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
“Ve sehhara lekümül leyle ven nehara veş şemse vel kaner ven nücumü müsahharatüm bi emrih inne fi zalike le ayatil li kavmiy ya'kilun”
O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi. Bütün yıldızlar da O’nun emri ile sizin hizmetinize verilmiştir. Şüphesiz bunlarda aklını kullanan bir millet için ibretler vardır. (UZAY ÇALIŞMASI) Nahl-12
*******************
اللّهُ لاَ إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مَن ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِّنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاء وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ
“Allahü la ilahe illa hüvel hayyül kayyum, la te'huzühu sinetüv vela nevm, lehu ma fis semavati ve ma fil ard, men zellezi yeşfeu indehu illa bi iznih, ya'lemü ma beyne eydihim ve ma halfehüm, ve al yühiytune bi şey'im min ilmihi illa bi ma şa', vesia kürsiyyühüs semavati vel ard, ve la yeudühu hifzuhüma, ve hüvel aliyyül aziym”
Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Diridir, kayyumdur. O’nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyukoruyup gözetmek O’na güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.(Ayet-el Kürsü) Bakara-255
*******************
وَلَمَّا بَلَغَ أَشُدَّهُ آتَيْنَاهُ حُكْمًا وَعِلْمًا وَكَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ
“Ve lemma beleğa eşüddehu ateynahü hukmev ve ilma ve kezalike neczil muhsinin”
Olgunluk çağına erişince, ona hikmet ve ilim verdik. İşte biz, iyi davrananları böyle mükâfatlandırırız.(Hz.Yusuf''a) Yusuf-22
*******************
انظُرْ كَيْفَ فَضَّلْنَا بَعْضَهُمْ عَلَى بَعْضٍ وَلَلآخِرَةُ أَكْبَرُ دَرَجَاتٍ وَأَكْبَرُ تَفْضِيلاً
“Ünzur keyfe faddalna ba'dahüm ala ba'd ve lel ahiratü ekberu deracativ ve ekberu tefdiyla”
Bak nasıl, onların kimini kimine üstün kıldık. Elbette ahiretteki dereceler daha büyüktür, üstünlükler daha büyüktür.İsra-21
*******************
وَهُوَ الَّذِي جَعَلَكُمْ خَلاَئِفَ الأَرْضِ وَرَفَعَ بَعْضَكُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِّيَبْلُوَكُمْ فِي مَا آتَاكُمْ إِنَّ رَبَّكَ سَرِيعُ الْعِقَابِ وَإِنَّهُ لَغَفُورٌ رَّحِيمٌ
“Ve hüvellezi cealeküm halaifel erdi ve rafea ba'daküm fevka ba'din deracatil li yeblüveküm fi ma ataküm inne rabbeke seriul ikabi ve innehu le ğafurur rahiym”
O, sizi yeryüzünde halifeler (oraya hâkim kimseler) yapan, size verdiği nimetler konusunda sizi sınamak için bazınızı bazınıza derece derece üstün kılandır. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır. Şüphe yok ki O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.Enam-165
*******************
فَبَعَثَ اللّهُ غُرَابًا يَبْحَثُ فِي الأَرْضِ لِيُرِيَهُ كَيْفَ يُوَارِي سَوْءةَ أَخِيهِ قَالَ يَا وَيْلَتَا أَعَجَزْتُ أَنْ أَكُونَ مِثْلَ هَـذَا الْغُرَابِ فَأُوَارِيَ سَوْءةَ أَخِي فَأَصْبَحَ مِنَ النَّادِمِينَ
“Fe beasellahü ğurabey yebhasü fil erdi li yüriyehu keyfe yüvari sev'ete ehiyh kale ya veyleta eaceztü en ekune misle hazel ğurabi fe üvariye sev'ete ehiy fe asbeha minen nadimin”
Nihayet Allah, ona kardeşinin ölmüş cesedini nasıl örtüp gizleyeceğini göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi.Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini örtmekten âciz miyim ben?” dedi. Artık pişmanlık duyanlardan olmuştu.Maide-31
*******************
وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الرُّوحِ قُلِ الرُّوحُ مِنْ أَمْرِ رَبِّي وَمَا أُوتِيتُم مِّن الْعِلْمِ إِلاَّ قَلِيلاً
“Ve yes'eluneke anir ruh kulir ruhu min emri rabbi ve ma utitüm minel ilmi illa kalila”
Sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: “Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size pek az ilim verilmiştir.” İsra-85
*******************
وَلَئِنْ أَتَيْتَ الَّذِينَ أُوْتُوا الْكِتَابَ بِكُلِّ آيَةٍ مَّا تَبِعُوا قِبْلَتَكَ وَمَا أَنتَ بِتَابِعٍ قِبْلَتَهُمْ وَمَا بَعْضُهُم بِتَابِعٍ قِبْلَةَ بَعْضٍ وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءهُم مِّن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ إِنَّكَ إِذَاً لَّمِنَ الظَّالِمِينَ
“Ve le in eteytellezine utül kitabe bi külli ayetim ma tebiu kibletek, ve ma ba'duhüm bi tabiin kiblete ba'd, ve leinitteba'te ehvaehüm mim ba'di ma caeke minel ilmi inneke izel le minez zalimin”
Andolsun, sen kendilerine kitap verilenlere her türlü mucizeyi getirsen de, onlar yine senin kıblene uymazlar. Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar birbirlerinin kıblesine de uymazlar. Andolsun, eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, o takdirde sen de mutlaka zalimlerden olursun.Bakara-145


İLİM- Allah’a karşı ancak; kulları İçİnden âlİm olanlar derİn saygı duyarlar :
وَمِنَ النَّاسِ وَالدَّوَابِّ وَالْأَنْعَامِ مُخْتَلِفٌ أَلْوَانُهُ كَذَلِكَ إِنَّمَا يَخْشَى اللَّهَ مِنْ عِبَادِهِ الْعُلَمَاء إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ غَفُورٌ
“Ve minen nasi ved devabbi vel en'ami muhtelifün elvanühu kezalik innema yahşellahe min ibadihil ulema' innellahe azizün ğafur”
İnsanlardan, (yeryüzünde) hareket eden (diğer) canlılardan ve hayvanlardan yine böyle çeşitli renklerde olanlar vardır. Allah’a karşı ancak; kulları içinden âlim olanlar derin saygı duyarlar. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.Fatır-28


RABBİMİZİN İLİM ÖĞRETMENLİĞİ  :
يَا أَبَتِ إِنِّي قَدْ جَاءنِي مِنَ الْعِلْمِ مَا لَمْ يَأْتِكَ فَاتَّبِعْنِي أَهْدِكَ صِرَاطًا سَوِيًّا
“Ya ebeti inni kad caeni minel ilmi ma lem ye'tike fettebi'ni ehdike siratan seviyya” 
 Babacığım! Doğrusu, sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Bana uy ki seni doğru yola ileteyim.” (Hz.İbrahim.A.S) Meryem-43
*******************
لَقَدْ أَحْصَاهُمْ وَعَدَّهُمْ عَدًّا
“Le kad ahsahüm ve addehüm adda”
Andolsun, Allah onları ilmiyle kuşatmış ve tek tek saymıştır.Meryem-94
*******************
وَكَذَلِكَ نُرِي إِبْرَاهِيمَ مَلَكُوتَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَلِيَكُونَ مِنَ الْمُوقِنِينَ
“Ve kezalike nüri ibrahime melekutes semavati vel erdi ve li yekune minel mukinin”
İşte böylece İbrahim’e göklerdeki ve yerdeki hükümranlığı ve nizamı gösteriyorduk ki kesin ilme erenlerden olsun.Enam-75
*******************
إِنَّ اللّهَ فَالِقُ الْحَبِّ وَالنَّوَى يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَمُخْرِجُ الْمَيِّتِ مِنَ الْحَيِّ ذَلِكُمُ اللّهُ فَأَنَّى تُؤْفَكُونَ
“İnnellahe falikul habbi ven neva yuhricül hayye minel meyyiti ve muhricül meyyiti minel hayy zalikümüllahü fe enna tü'fekun”
Şüphesiz Allah, taneyi ve çekirdeği yarıp filizlendirendir. Ölüden diriyi çıkarır. Diriden de ölüyü çıkarandır. İşte budur Allah! Peki (O’ndan) nasıl çevriliyorsunuz? Enam-95
*******************
فَالِقُ الإِصْبَاحِ وَجَعَلَ اللَّيْلَ سَكَنًا وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ حُسْبَانًا ذَلِكَ تَقْدِيرُ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ
“Falikul isbah ve cealel leyle sekenev veş şemse vel kamera husbana zalike takdirul azizil alim”
O, karanlığı yarıp sabahı çıkarandır. Geceyi dinlenme zamanı, güneşi ve ayı da ince birer hesap ölçüsü kıldı. Bütün bunlar mutlak güç sahibinin, hakkıyla bilenin takdiridir (ölçüp biçmesidir).Enam-96
*******************
وَهُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ النُّجُومَ لِتَهْتَدُوا بِهَا فِي ظُلُمَاتِ الْبَرِّ وَالْبَحْرِ قَدْ فَصَّلْنَا الآيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ
“Ve hüvellezi ceale lekümün nücume li tehtedu biha fi zulümatil berri vel bahr kad fassalnel ayati li kavmiy ya'lemun”
O, sayelerinde, kara ve denizin karanlıklarında yolunuzu bulasınız diye sizin için yıldızları yaratandır. Bilen bir toplum için âyetleri ayrı ayrı açıkladık.Enam-97
*******************
وَهُوَ الَّذِيَ أَنشَأَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ فَمُسْتَقَرٌّ وَمُسْتَوْدَعٌ قَدْ فَصَّلْنَا الآيَاتِ لِقَوْمٍ يَفْقَهُونَ
“Ve hüvellezi enşeeküm min nefsiv vahidetin fe müstekarruv ve müstevda' kad fassalnel ayati li kavmiy yefkahun”
O, sizi bir tek candan yaratandır. Sizin bir karar kılma yeriniz, bir de emanet bırakılma yeriniz var. Biz anlayan bir toplum için âyetleri ayrı ayrı açıklamışızdır.Enam-98
*******************
وَهُوَ الَّذِيَ أَنزَلَ مِنَ السَّمَاء مَاء فَأَخْرَجْنَا بِهِ نَبَاتَ كُلِّ شَيْءٍ فَأَخْرَجْنَا مِنْهُ خَضِرًا نُّخْرِجُ مِنْهُ حَبًّا مُّتَرَاكِبًا وَمِنَ النَّخْلِ مِن طَلْعِهَا قِنْوَانٌ دَانِيَةٌ وَجَنَّاتٍ مِّنْ أَعْنَابٍ وَالزَّيْتُونَ وَالرُّمَّانَ مُشْتَبِهًا وَغَيْرَ مُتَشَابِهٍ انظُرُوا إِلِى ثَمَرِهِ إِذَا أَثْمَرَ وَيَنْعِهِ إِنَّ فِي ذَلِكُمْ لآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
“Ve hüvellezi enzele mines semai maa fe ahracna bihi nebate külli şey'in fe ahracna minhü hadiran nuhricü minhü habbem müterakiba veminen nahli min tal'iha kinvanün daniyetüv ve cennatim min a'nabiv vez zeytune ver rummane müştebihev ve ğayra müteşabih ünzuru ila semerihi iza esmera ve yen'ih inne fi zaliküm le ayatil li kavmiy yü'minun”
O, gökten su indirendir. İşte biz onunla her türlü bitkiyi çıkarıp onlardan yeşillik meydana getirir ve o yeşil bitkilerden, üst üste binmiş taneler, -hurma ağacının tomurcuğunda da aşağıya sarkmış salkımlar- üzüm bahçeleri, zeytin ve nar çıkarırız: (Her biri) birbirine benzer ve (her biri) birbirinden farklı. Bunların meyvesine, bir meyve verdiği zaman, bir de olgunlaştığı zaman bakın. Şüphesiz bunda inanan bir topluluk için (Allah’ın varlığını gösteren) ibretler vardır
Enam-99
*******************
بَدِيعُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ أَنَّى يَكُونُ لَهُ وَلَدٌ وَلَمْ تَكُن لَّهُ صَاحِبَةٌ وَخَلَقَ كُلَّ شَيْءٍ وهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
“Bedrius semavati vel ard enna yekunü lehu veledüv ve lem tekül lehu sahibeh ve haleka külle şey' ve hüve bi külli şey'in alim”
O, gökleri ve yeri örnekleri yokken yaratandır. O’nun bir eşi olmadığı hâlde, nasıl bir çocuğu olabilir? Hâlbuki her şeyi O yarattı. O, her şeyi hakkıyla bilendir.Enam-101
*******************
وَلُوطًا آتَيْنَاهُ حُكْمًا وَعِلْمًا وَنَجَّيْنَاهُ مِنَ الْقَرْيَةِ الَّتِي كَانَت تَّعْمَلُ الْخَبَائِثَ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمَ سَوْءٍ فَاسِقِينَ
“Ve lutan ateynahü hukmev ve ilmev ve necceynahü minel karyetilleti kanet ta'melül habis innehüm kanu kavme sev'in fasikiyn”
Biz, Lût’a da bir hikmet ve bir ilim verdik ve onu çirkin işler yapan memleketten kurtardık. Gerçekten onlar kötü bir toplum idiler, fasık (Allah’ın emrinden çıkan kimseler) idiler.Enbiya-74
*******************
فَفَهَّمْنَاهَا سُلَيْمَانَ وَكُلًّا آتَيْنَا حُكْمًا وَعِلْمًا وَسَخَّرْنَا مَعَ دَاوُودَ الْجِبَالَ يُسَبِّحْنَ وَالطَّيْرَ وَكُنَّا فَاعِلِينَ
“Fe fehhemnaha süleyman ve küllen ateyna hukmev ve ilmev ve sehharna mea davudel cibale yüsebbihne vet tayr ve künna failin”
Biz hüküm vermeyi Süleyman’a kavratmıştık. Zaten her birine hükümranlık ve ilim vermiştik. Dâvûd ile birlikte, Allah’ı tespih etmeleri için dağları ve kuşları onun emrine verdik. Bunları yapan biz idik.Enbiya-79
*******************
وَعَلَّمْنَاهُ صَنْعَةَ لَبُوسٍ لَّكُمْ لِتُحْصِنَكُم مِّن بَأْسِكُمْ فَهَلْ أَنتُمْ شَاكِرُونَ
“Ve allemnahü san'ate lebusil leküm li tuhsineküm mim be'siküm fe hel entüm şakirun”
Bir de Davud’a, sizin için, zırh yapma sanatını öğrettik ki, savaşlarınızda sizi korusun. Şimdi siz şükrediyor musunuz?Enbiya-80
*******************
اللّهُ الَّذِي رَفَعَ السَّمَاوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ كُلٌّ يَجْرِي لأَجَلٍ مُّسَمًّى يُدَبِّرُ الأَمْرَ يُفَصِّلُ الآيَاتِ لَعَلَّكُم بِلِقَاء رَبِّكُمْ تُوقِنُونَ
“Allahüllezi rafeas semavati bi ğayri amedin teravneha sümmesteva alel arşi ve sehharaş şemse vel kamer yüdebbirul emra yüfassilül ayati lealleküm bi likai rabbiküm tukinun”
Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş’a kurulan, güneşi ve ayı buyruğu altına alandır. Bunların hepsi belli bir zamana kadar akıp gitmektedir. O, her işi (hakkıyla) düzenler, yürütür, âyetleri ayrı ayrı açıklar ki Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanasınız. Rad-2
*******************
وَهُوَ الَّذِي مَدَّ الأَرْضَ وَجَعَلَ فِيهَا رَوَاسِيَ وَأَنْهَارًا وَمِن كُلِّ الثَّمَرَاتِ جَعَلَ فِيهَا زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ يُغْشِي اللَّيْلَ النَّهَارَ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
“Ve hüvellezi meddel erda ve ceale fiha ravasiye ve enhara ve min küllis semerati ceale fiha zevceynisneyni yuğşil leylen nehar inne fi zalike le ayatil li kavmiy yetefekkerun “
O, yeri yayıp döşeyen, orada dağlar, nehirler meydana getiren, orada her türlü meyveden (erkekli-dişili) iki eş yaratandır. O, geceyi gündüze bürüyor. Şüphesiz bunlarda, düşünen bir kavim için (Allah’ın varlığını gösteren) deliller vardır.Rad-3
*******************
وَفِي الأَرْضِ قِطَعٌ مُّتَجَاوِرَاتٌ وَجَنَّاتٌ مِّنْ أَعْنَابٍ وَزَرْعٌ وَنَخِيلٌ صِنْوَانٌ وَغَيْرُ صِنْوَانٍ يُسْقَى بِمَاء وَاحِدٍ وَنُفَضِّلُ بَعْضَهَا عَلَى بَعْضٍ فِي الأُكُلِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
“Ve fil erdi kitaum mütecaviratüv ve cennatüm min a'nabiv ve zer'uv ve nehiylün sinvanüv ve ğayru sinvaniy yüska bi maiv vahidiv ve nüfaddilü ba'daha ala ba'din fil ükül inne fi zalike le ayatil li kavmiy ya'kilun”
Yeryüzünde birbirine komşu kara parçaları, üzüm bağları, ekinler; bir kökten çıkan çok gövdeli ve tek gövdeli hurma ağaçları vardır ki hepsi aynı su ile sulanır. Ama biz ürünleri konusunda bir kısmını bir kısmına üstün kılıyoruz. Şüphesiz bunda aklını kullanan bir kavim için (Allah’ın varlığını gösteren) deliller vardır.Rad-4-
*******************
اللّهُ يَعْلَمُ مَا تَحْمِلُ كُلُّ أُنثَى وَمَا تَغِيضُ الأَرْحَامُ وَمَا تَزْدَادُ وَكُلُّ شَيْءٍ عِندَهُ بِمِقْدَارٍ
“Allahü ya'lemü ma tahmilü küllü ünsa ve ma teğiydul erhamü ve ma tezdad ve küllü şey'in indehu bi mikdar”
Allah, her dişinin neye gebe olduğunu, rahimlerin artırdığı şeyi ve eksilttiği şeyi bilir. Her şey O’nun katında bir ölçü iledir.Rad-8
*******************
آتُونِي زُبَرَ الْحَدِيدِ حَتَّى إِذَا سَاوَى بَيْنَ الصَّدَفَيْنِ قَالَ انفُخُوا حَتَّى إِذَا جَعَلَهُ نَارًا قَالَ آتُونِي أُفْرِغْ عَلَيْهِ قِطْرًا
“Atuni züberal hadid hatta iza sava beynes sadafeyni kalenfühu hatta iza cealehu naran kale atuni üfriğ aleyhi kidra”
“Bana (yeterince) demir madeni getirin” dedi. İki yamacın arasındaki boşluğu (dağlarla) bir hizaya getirince, “körükleyin!” dedi. Demiri eritip kor (gibi) yapınca da, “Bana erimiş bakır getirin, bunun üzerine boşaltayım” dedi.Kehf-96
فَمَا اسْطَاعُوا أَن يَظْهَرُوهُ وَمَا اسْتَطَاعُوا لَهُ نَقْبًا
“Femestau ey yazheruhü ve mestetau lehu nakba”
Artık onu ne aşabildiler, ne de delebildiler.Kehf-97
*******************
فَبَعَثَ اللّهُ غُرَابًا يَبْحَثُ فِي الأَرْضِ لِيُرِيَهُ كَيْفَ يُوَارِي سَوْءةَ أَخِيهِ قَالَ يَا وَيْلَتَا أَعَجَزْتُ أَنْ أَكُونَ مِثْلَ هَـذَا الْغُرَابِ فَأُوَارِيَ سَوْءةَ أَخِي فَأَصْبَحَ مِنَ النَّادِمِينَ
“Fe beasellahü ğurabey yebhasü fil erdi li yüriyehu keyfe yüvari sev'ete ehiyh kale ya veyleta eaceztü en ekune misle hazel ğurabi fe üvariye sev'ete ehiy fe asbeha minen nadimin”
Nihayet Allah, ona kardeşinin ölmüş cesedini nasıl örtüp gizleyeceğini göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. “Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini örtmekten âciz miyim ben?” dedi. Artık pişmanlık duyanlardan olmuştu.Maide-31
*******************
وَوَرِثَ سُلَيْمَانُ دَاوُودَ وَقَالَ يَا أَيُّهَا النَّاسُ عُلِّمْنَا مَنطِقَ الطَّيْرِ وَأُوتِينَا مِن كُلِّ شَيْءٍ إِنَّ هَذَا لَهُوَ الْفَضْلُ الْمُبِينُ
“Ve verise süleymanü davude ve kale ya eyyühen nasü ullimna mentikat tayri ve utina min külli şey' inne haza le hüvel fadlül mübin”
Süleyman, Dâvûd’a varis oldu ve, “Ey insanlar, bize kuş dili öğretildi ve bize her şey verildi. Şüphesiz bu, apaçık bir lütuftur” dedi.Neml-16
*******************
اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ
“İkre' bismi rabbikelleziy halak”  Alak-1
خَلَقَ الْإِنسَانَ مِنْ عَلَقٍ
“Halekal'insane min 'alak” Alak-2
Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı “alak”dan yarattı.Alak-1-2
*******************
اقْرَأْ وَرَبُّكَ الْأَكْرَمُ
“İkre' ve rabbükel'ekrem”
Oku! Senin Rabbin en cömert olandır.Alak-3
*******************
الَّذِي عَلَّمَ بِالْقَلَمِ
“Elleziy 'alleme bilkalem” Alak-4
عَلَّمَ الْإِنسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ
“Allemel'insane ma lem ya'lem” Alak-5
O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.Alak-4-5


Göklerdekİ ve yerdekİ her şey ALLAH'IN EMRİNDEDİR :
وَقَالُوا اتَّخَذَ اللّهُ وَلَدًا سُبْحَانَهُ بَل لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ كُلٌّ لَّهُ قَانِتُونَ
“Ve kalüttehazellahü veleden sübhaneh, bel lehu ma fis semavati vel ard, küllül lehu kanitün “
“Allah, çocuk edindi” dediler. O, bundan uzaktır. Hayır! Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ındır. Hepsi O’na boyun eğmiştir.Bakara-116


RABBİMİZ HERŞEYİ BİR ÖLÇÜ VE DENGEYE GÖRE YARATILDI :
إِنَّا كُلَّ شَيْءٍ خَلَقْنَاهُ بِقَدَرٍ
“İnna kulle şey'in halaknahu bi kader” Kamer-49
Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık..Kamer-49
وَمَا أَمْرُنَا إِلَّا وَاحِدَةٌ كَلَمْحٍ بِالْبَصَرِ
“Ve ma emruna illa vahidetun ke lemhim bil besar” Kamer-50
Emrimiz ancak bir tek emirdir. Göz kırpması gibidir. (Anında gerçekleşir.)Kamer-50

TECELLİ-Allah, bİr İnsanla ancak vahİy yoluyla, yahut perde arkasından konuşur. :
وَمَا كَانَ لِبَشَرٍ أَن يُكَلِّمَهُ اللَّهُ إِلَّا وَحْيًا أَوْ مِن وَرَاء حِجَابٍ أَوْ يُرْسِلَ رَسُولًا فَيُوحِيَ بِإِذْنِهِ مَا يَشَاء إِنَّهُ عَلِيٌّ حَكِيمٌ
“Ve ma kane li beşerin ey yükellimehüllahü illa vahyen ev miv verai hicabin ev yurile rasulen fe yuhiye bi iznihi ma yeşa' innehu aliyyün hakim”
Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla, yahut perde arkasından konuşur. Yahut bir elçi gönderip, izniyle ona dilediğini vahyeder. Şüphesiz O yücedir, hüküm ve hikmet sahibidir.    Şura-51
*******************
وَلَمَّا جَاء مُوسَى لِمِيقَاتِنَا وَكَلَّمَهُ رَبُّهُ قَالَ رَبِّ أَرِنِي أَنظُرْ إِلَيْكَ قَالَ لَن تَرَانِي وَلَـكِنِ انظُرْ إِلَى الْجَبَلِ فَإِنِ اسْتَقَرَّ مَكَانَهُ فَسَوْفَ تَرَانِي فَلَمَّا تَجَلَّى رَبُّهُ لِلْجَبَلِ جَعَلَهُ دَكًّا وَخَرَّ موسَى صَعِقًا فَلَمَّا أَفَاقَ قَالَ سُبْحَانَكَ تُبْتُ إِلَيْكَ وَأَنَا أَوَّلُ الْمُؤْمِنِينَ
“Ve lemma cae musa li mikatina ve kelemehu rabbühu kale rabbi erini enzir ileyk kale len terani ve lakininzur ilel cebeli fe inistekarra mekanehu fe sevfe terani felemma tecella rabbühu lil cebeli cealehu dekkev ve harra musa saika felemma efaka kale sübhaneke tübtü ileyke ve ene evvelül mü'minin”
Mûsâ, belirlediğimiz yere (Tûr’a) gelip Rabbi de ona konuşunca, “Rabbim! Bana (kendini) göster, sana bakayım” dedi. Allah da, “Beni (dünyada) katiyen göremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin.” dedi. Rabbi, dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi. Mûsâ da baygın düştü. Ayılınca, “Seni eksikliklerden uzak tutarım Allah’ım! Sana tövbe ettim. Ben inananların ilkiyim” dedi.Araf-143


RABBİMİZ BİZİ SÜREKLİ GÖZETLEMEKTEDİR :
إِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِ
“İnne rabbeke lebil mirsadi”
Şüphesiz Rabbin, gözetlemededir.Fecr-14


ALLAH SERVET TOPLAYANLARI HUZURUNA ÇAĞIRACAK VE HESAP SORACAKTIR :
تَدْعُو مَنْ أَدْبَرَ وَتَوَلَّى
“Ted'u men edbere ve tevella. “Mearic-17
وَجَمَعَ فَأَوْعَى
“Ve cema'a feev'a.” Mearic-18
O, (hakka) arka döneni ve (imandan) yüz çevireni; servet toplayıp yığanı kendine çağırır.Mearic-17-18


RABBİMİZ BİZE ŞAH DAMARIMIZDAN DAHA YAKIN :
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
“Ve le kad halaknel insane ve na'lemu ma tuvesvisu bihi nefsuh ve nahnu akrabu ileyhi min hablil verid”
Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz, ona şah damarından daha yakınız.Kaf-16


ŞEFAAT YALNIZCA ALLAH'A AİTTİR :
قُل لِّلَّهِ الشَّفَاعَةُ جَمِيعًا لَّهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
“Kul lillahiş şefaatü cemia lehu mülküs semavati vel ard sümme ileyhi türceun”
De ki: “Şefaat tümüyle Allah’a aittir. Göklerin ve yerin hükümranlığı O’nundur. Sonra yalnız O’na döndürüleceksiniz.” Zümer-44
*******************
 وَاتَّقُوا يَوْماً لاَّ تَجْزِي نَفْسٌ عَن نَّفْسٍ شَيْئاً وَلاَ يُقْبَلُ مِنْهَا شَفَاعَةٌ وَلاَ يُؤْخَذُ مِنْهَا عَدْلٌ وَلاَ هُمْ يُنصَرُونَ
“Vetteku yevmel la teczi nefsün an nefsin şey'ev ve la yukbelü minha şefaatüv ve la yü'hazü minha adlüv ve la hüm yünsarun”
Öyle bir günden sakının ki, o gün hiç kimse bir başkası adına bir şey ödeyemez. Hiçbir kimseden herhangi bir şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz. Onlara yardım da edilmez..  Bakara-48
*******************
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَنفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاكُم مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِيَ يَوْمٌ لاَّ بَيْعٌ فِيهِ وَلاَ خُلَّةٌ وَلاَ شَفَاعَةٌ وَالْكَافِرُونَ هُمُ الظَّالِمُونَ
“Ya eyyühellezine amenu enfiku mimma rezaknaküm min kabli ey ye'tiye yevmül la bey'un fihi ve la hulletüv ve la şefaah, vel kafirune hümüz zalimun”
Ey iman edenler! Hiçbir alışverişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin olmadığı kıyamet günü gelmeden önce, size rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayın. İnkâr edenler ise zalimlerin ta kendileridir.Bakara-254
*******************
إِنَّ رَبَّكُمُ اللّهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ يُدَبِّرُ الأَمْرَ مَا مِن شَفِيعٍ إِلاَّ مِن بَعْدِ إِذْنِهِ ذَلِكُمُ اللّهُ رَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ أَفَلاَ تَذَكَّرُونَ
“İnne rabbe kümüllahüllezi halekas semavati vel erda fi sitteti eyyamin sümmesteva alel arşi yüdebbirul emr ma min şefiin illa mim ba'di iznih zalikümüllahü rabbüküm fa'büduh efela tezekkerun”
Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan, sonra da Arş’a kurulup işleri yerli yerince düzene koyan Allah’tır. O'nun izni olmaksızın, hiç kimse şefaatçi olamaz. İşte O, Rabbiniz Allah’tır. O hâlde O'na kulluk edin. Hâlâ düşünmüyor musunuz?Yunus-3

RABBİMİZİn  YARATICILIK KUDRETİ VE EN GİZLİ ŞEYLERİ DAHİ BİLDİĞİ GERÇEĞİ :

YARATILIŞ GERÇEĞİ  :
وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ مِن بَعْدِ مَا أَهْلَكْنَا الْقُرُونَ الْأُولَى بَصَائِرَ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَرَحْمَةً لَّعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ
“Ve le kad ateyna musel kitabe mim ba'di ma ehleknel kurunel ula besaira lin nasi ve hüdev ve rahmetel leallehüm yetezekkerun”
 Andolsun, ilk nesilleri yok ettikten sonra Mûsâ’ya -düşünüp ibret alsınlar diye- insanların kalp gözünü açan deliller ve bir hidayet rehberi, bir rahmet olarak Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik.Kasas-43
وَمَا كُنتَ بِجَانِبِ الْغَرْبِيِّ إِذْ قَضَيْنَا إِلَى مُوسَى الْأَمْرَ وَمَا كُنتَ مِنَ الشَّاهِدِينَ
Ve ma künte bi canibil ğarbiyyi iz kadayna ila musel emra ve ma künte mineş şahidin”
(Ey Muhammed!) Mûsâ’ya o emri verdiğimiz zaman sen (vadinin) batı tarafında değildin. (O olayı) görenlerden de değildin.Kasas-44
*******************
وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاء وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا لَاعِبِينَ
“Ve ma halaknes semae vel erda ve ma beynehüma laibin”
Biz yeri, göğü ve arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.Enbiya-16
لَوْ أَرَدْنَا أَن نَّتَّخِذَ لَهْوًا لَّاتَّخَذْنَاهُ مِن لَّدُنَّا إِن كُنَّا فَاعِلِينَ
“Lev eradna en nettehize lehvel lettehaznahü mil ledünna in künna failin”
Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, onu kendi katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık böyle yapardık.Enbiya-17
*******************
وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا لَاعِبِينَ
“Ve ma halaknes semavati vel erda ve ma beynehüma laibiyn”
Biz, gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, eğlenmek için yaratmadık. Duhan-38
*******************
إِن يَشَأْ يُذْهِبْكُمْ أَيُّهَا النَّاسُ وَيَأْتِ بِآخَرِينَ وَكَانَ اللّهُ عَلَى ذَلِكَ قَدِيرًا
“İy yeşe' yüzhibküm eyyühen nasü ve ye7ti bi aharin ve kanellahü ala zalike kadira”
Ey insanlar! Allah dilerse sizi yok eder ve başkalarını getirir. Allah, buna hakkıyla gücü yetendir. (Yaratılışın sonsuz bir şekilde devam ettiğini işaret ediyor) Nisa-133
*******************
أَلَمْ يَرَوْا كَمْ أَهْلَكْنَا مِن قَبْلِهِم مِّن قَرْنٍ مَّكَّنَّاهُمْ فِي الأَرْضِ مَا لَمْ نُمَكِّن لَّكُمْ وَأَرْسَلْنَا السَّمَاء عَلَيْهِم مِّدْرَارًا وَجَعَلْنَا الأَنْهَارَ تَجْرِي مِن تَحْتِهِمْ فَأَهْلَكْنَاهُم بِذُنُوبِهِمْ وَأَنْشَأْنَا مِن بَعْدِهِمْ قَرْنًا آخَرِينَ

“E lem yerav kem ehlekna min kablihim min karnim mekkennahüm fil erdi ma lem nümekkil leküm ve erselnes semae aleyhim midrara ve cealnel enhara tecri min tahtihim fe ehleknahüm bi zünubihim ve enşe'na mim ba'dihim karnen aharin”
Onlardan önce nice nesilleri helâk ettiğimizi görmediler mi? Yeryüzünde size vermediğimiz imkân ve iktidarı onlara vermiştik. Onlara bol bol yağmur yağdırmıştık. Topraklarından nehirler akıttık. Sonra da günahları sebebiyle onları helâk ettik ve arkalarından başka bir nesil var ettik.Enam-6
*******************
إِنَّهُ هُوَ يُبْدِئُ وَيُعِيدُ
“İnnehu hüve yübdiü ve yü'iydü.”
Şüphesiz O, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra onu tekrarlar.Buruç-13  


YARATILIŞ-İNSANI YARATMAK DAHA KOLAYDIR :
أَأَنتُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمِ السَّمَاء بَنَاهَا
Eentum eşeddu halkan emissema'u benaha.
(Ey inkârcılar!) Sizi yaratmak mı daha zor, yoksa göğü yaratmak mı? Onu Allah kurmuştur.Naziat-27
رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوَّاهَا
“Refe'a semkeha fesevvaha.”
Onu yükseltmiş ve ona düzen ve âhenk vermiştir.Naziat-28
وَأَغْطَشَ لَيْلَهَا وَأَخْرَجَ ضُحَاهَا
“Ve ağtaşe leyleha ve ahrece duhaha.”
O göğün gecesini karanlık yaptı, ışığını da çıkardı.Naziat-29
وَالْأَرْضَ بَعْدَ ذَلِكَ دَحَاهَا
“Vel'arda ba'de zalike dehaha.”
Ardından yeri düzenleyip döşedi.Naziat-30
أَخْرَجَ مِنْهَا مَاءهَا وَمَرْعَاهَا
“Ahrece minha aeha ve mer'aha.”
Ondan suyunu ve merasını çıkardı.Naziat-31
وَالْجِبَالَ أَرْسَاهَا
Velcibale ersaha.
Dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.Naziat-32


Allah dİleseydİ Bİzİ tek bİr ümmet yapardı. :
كَانَ النَّاسُ أُمَّةً وَاحِدَةً فَبَعَثَ اللّهُ النَّبِيِّينَ مُبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَ وَأَنزَلَ مَعَهُمُ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِيَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ فِيمَا اخْتَلَفُوا فِيهِ وَمَا اخْتَلَفَ فِيهِ إِلاَّ الَّذِينَ أُوتُوهُ مِن بَعْدِ مَا جَاءتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ فَهَدَى اللّهُ الَّذِينَ آمَنُوا لِمَا اخْتَلَفُوا فِيهِ مِنَ الْحَقِّ بِإِذْنِهِ وَاللّهُ يَهْدِي مَن يَشَاء إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Kanen nasü ümmetev vahideten fe beasellahün nebiyyine mübeşşirine ve münzirine ve enzele mealhümül kitabe bil hakki li yahküme beynen nasi fimahtelefu fih, ve mahtelefe fihi illellezine utuhü mim ba'di ma caethümül beyyinatü bağyem beynehüm, fe hedellahüllezine amenu limahtelefu fihi minel hakki bi iznih, vallahü yehdi mey yeşaü ila siratim müstekiym
İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere kitapları hak olarak indirdi. Kendilerine apaçık âyetler geldikten sonra o konuda ancak; kitap verilenler, aralarındaki kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenleri, kendi izniyle, onların hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe iletti. Allah, dilediğini doğru yola iletir.Bakara-213
*******************
إِنَّ هَذِهِ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَأَنَا رَبُّكُمْ فَاعْبُدُونِ
“İnne hazihi ümmetüküm ümmetev vahidetev ve ene rabbüküm fa'büdun”
Şüphesiz bu (İslâm), tek ümmet (din) olarak sizin ümmetiniz (dininiz)dir. Ben de Rabbinizim. Onun için sadece bana kulluk edin.Enbiya-92
*******************
وَأَنزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِنًا عَلَيْهِ فَاحْكُم بَيْنَهُم بِمَا أَنزَلَ اللّهُ وَلاَ تَتَّبِعْ أَهْوَاءهُمْ عَمَّا جَاءكَ مِنَ الْحَقِّ لِكُلٍّ جَعَلْنَا مِنكُمْ شِرْعَةً وَمِنْهَاجًا وَلَوْ شَاء اللّهُ لَجَعَلَكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلَـكِن لِّيَبْلُوَكُمْ فِي مَا آتَاكُم فَاسْتَبِقُوا الخَيْرَاتِ إِلَى الله مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ
“Ve enzelna ileykel kitabe bil hakki müsaddikal lima beyne yedeyhi minel kitabi ve mühayminen aleyhi fahküm beynehüm bima enzelellahü ve la tettebi' ehvaehüm amma caeke minel hakk li küllin cealna minküm şir'atev ve minhaca ve lev şaellahü le cealeküm ümmetev vahidetev ve lakil li yeblüveküm fi ma ataküm festebikul hayrat ilellahi merciuküm cemian fe yünebbiüküm bi ma küntüm fihi tahtelifun”
(Ey Muhammed!) Sana da o Kitab’ı (Kur’an’ı) hak, önündeki kitapları doğrulayıcı, onları gözetici olarak indirdik. Artık, Allah’ın indirdiği ile aralarında hükmet ve sana gelen haktan ayrılıp da onların arzularına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol koyduk. Eğer Allah dileseydi, elbette sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat verdiği şeylerde sizi imtihan etmek için ümmetlere ayırdı. Öyle ise iyiliklerde yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman anlaşmazlığa düşmüş olduğunuz şeyleri size bildirecektir.Maide-48
*******************
وَلَوْ شَاء اللّهُ لَجَعَلَكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلكِن يُضِلُّ مَن يَشَاء وَيَهْدِي مَن يَشَاء وَلَتُسْأَلُنَّ عَمَّا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
“Ve lev şaellahü le cealleküm ümmetev vahidetev ve lakiy yüdillü mey yeşaü ve yehdoi mey yeşa' ve le tüs'elünne amma küntüm ta'melun”
Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz. Nahl-93
*******************
وَلَوْ شَاء رَبُّكَ لَجَعَلَ النَّاسَ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلاَ يَزَالُونَ مُخْتَلِفِينَ
“Ve lev şae rabbüke le cealen nase ümmetev vahidetev ve la yezalune muhtelifin “
Hud-118
إِلاَّ مَن رَّحِمَ رَبُّكَ وَلِذَلِكَ خَلَقَهُمْ وَتَمَّتْ كَلِمَةُ رَبِّكَ لأَمْلأنَّ جَهَنَّمَ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ
“İlla mer rahime rabbük ve li zalike halekahüm ve temmet kelimetü rabbike le emleenne cehenneme minel cinneti ve nasi ecmeiyn” Hud-119
Rabbin dileseydi, insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam edeceklerdir. Zaten onları bunun için yarattı. Rabbinin, “Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım” sözü kesinleşti. Hud-118-119
*******************
 وَلَوْ شَاء اللَّهُ لَجَعَلَهُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلَكِن يُدْخِلُ مَن يَشَاء فِي رَحْمَتِهِ وَالظَّالِمُونَ مَا لَهُم مِّن وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ
“Ve lev şaellahü le cealehüm ümmetev vahidetev ve lakiy yüdhilü mey yeşaü fi rahmetih vezzalimune ma lehüm miv veliyyiv ve la nesiyr”
Allah dileseydi, onları (aynı dine mensup) bir tek ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini rahmetine sokar. Zalimlerin ise bir dost ve yardımcısı yoktur.Şura-8


RABBİMİZ ne göklerİn ve NEDE yerİn yaratılışına İNSANLARI ŞAHİT TUTMAMIŞTIR :
مَا أَشْهَدتُّهُمْ خَلْقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَا خَلْقَ أَنفُسِهِمْ وَمَا كُنتُ مُتَّخِذَ الْمُضِلِّينَ عَضُدًا
“Ma eşhedtühüm halkas semavati vel erdi ve la halka enfüsihim ve ma küntü müttehizel müdilline aduda”
Ben onları ne göklerin ve yerin yaratılışına, ne de kendilerinin yaratılışına şahit tuttum. Saptıranları da hiçbir zaman yardımcı edinmiş değilim.Kehf-51   
*******************
وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُوا بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُوا يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
“Ve iz ehaze rabbüke mim beni ademe min zuhurihim zürriyyetehüm ve eşhedehüm ala enfüsihim elestü bi rabbiküm kalu bela şehidna en tekulu yevmel kiyameti inna künna an haza ğafilin”
Hani Rabbin (ezelde) Âdemoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine karşı şahit tutarak, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” demişti. Onlar da, “Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin)” demişlerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, “Biz bundan habersizdik” dememeniz içindir.Araf-172


PARMAK UÇLARINDAKİ MUCİZE :
بَلَى قَادِرِينَ عَلَى أَن نُّسَوِّيَ بَنَانَهُ
“Bela kadiriyne 'ala en nusevviye benanehu.”
Evet bizim, onun parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter.Kıyame-4


YER YÜZÜNDE MELEKLER YAŞASAYDI RABBİMİZ MELEKLERDEN BİR PEYGAMBER GÖNDERİRDİ :
وَلَوْ نَشَاء لَجَعَلْنَا مِنكُم مَّلَائِكَةً فِي الْأَرْضِ يَخْلُفُونَ
“Ve lev neşaü le cealna minküm melaiketen fil erdi yahlüfun”
Eğer dileseydik, içinizden yeryüzünde sizin yerinize geçecek melekler yaratırdık.    Zuhruf-60
*******************
وَقَالُوا لَوْلا أُنزِلَ عَلَيْهِ مَلَكٌ وَلَوْ أَنزَلْنَا مَلَكًا لَّقُضِيَ الأمْرُ ثُمَّ لاَ يُنظَرُونَ
“Ve kalu lev la ünzile aleyhi melek ve lev enzelna melekel lekudiyel emru sümme la yünzarun”
Bir de dediler ki: “Ona (açıktan göreceğimiz) bir melek indirilse ya!” Eğer (öyle) bir melek indirseydik artık iş bitirilmiş olurdu, sonra da kendilerine göz açtırılmazdı. (Hemen helâk edilirlerdi.) (ÖNEMLİ) Enam-8
*******************
وَلَوْ جَعَلْنَاهُ مَلَكًا لَّجَعَلْنَاهُ رَجُلاً وَلَلَبَسْنَا عَلَيْهِم مَّا يَلْبِسُونَ
“Ve lev cealnahü melekel le cealnahü racülev ve lelebesna aleyhim ma yelbisun”
Eğer onu (Peygamberi) bir melek kılsaydık yine onu bir adam (suretinde) yapardık ve onları yine içinde bulundukları karmaşaya düşürmüş olurduk.Enam-9
*******************
قُل لَّوْ كَانَ فِي الأَرْضِ مَلآئِكَةٌ يَمْشُونَ مُطْمَئِنِّينَ لَنَزَّلْنَا عَلَيْهِم مِّنَ السَّمَاء مَلَكًا رَّسُولاً
Kul lev kane fil erdi melaiketüy yemşune mutmeinnine le nezzelna aleyhim mines semai meleker rasula”
De ki: “Eğer yeryüzünde, (insanlar yerine) yerleşip dolaşan melekler olsaydı, elbette onlara gökten bir melek peygamber indirirdik.İsra-95
*******************
يَوْمَ يَرَوْنَ الْمَلَائِكَةَ لَا بُشْرَى يَوْمَئِذٍ لِّلْمُجْرِمِينَ وَيَقُولُونَ حِجْرًا مَّحْجُورًا
“Yevme yeravnel melaikete la büşra yevmeizil lil mücrimine ve yekulune hicram mahcura”
Fakat melekleri görecekleri gün, işte o gün suçlulara hiçbir müjde yoktur. “Eyvah! Biz Allah’ın rahmetinden tamamen uzaklaştırılmışız” diyecekler.(Melekler kıyamet de görülecektir.) (ÖNEMLİ) Furkan-22   
*******************
مَا نُنَزِّلُ الْمَلائِكَةَ إِلاَّ بِالحَقِّ وَمَا كَانُوا إِذًا مُّنظَرِينَ
“Ma nünezzilül melaikete illa bil hakki ve ma kanu izem münzarin”
Biz, melekleri ancak hak ve hikmete uygun olarak indiririz. O zaman da onlara mühlet verilmez. (ÖNEMLİ) Hicr-8


MELEKLER ELLİ BİN YIL OLAN BİR GÜNDE YÜKSELİRLER :
سَأَلَ سَائِلٌ بِعَذَابٍ وَاقِعٍ
“Seele sailun bi'azabin vaki'in.” Mearic-1
لِّلْكَافِرينَ لَيْسَ لَهُ دَافِعٌ
“Lilkafirne leyse lehu dafi'un.” Mearic-2
مِّنَ اللَّهِ ذِي الْمَعَارِجِ
“Minallahi ziylme'arici.” Mearic-3
Soran birisi, yükselme yollarının sahibi Allah tarafından kâfirlere kesinlikle inecek olan ve hiç kimsenin uzaklaştıramayacağı azabı sordu.Mearic-1-2-3
تَعْرُجُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ إِلَيْهِ فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ
Ta'ruculmelaiketu verruhu ileyhi fiy yevmin kane mikdaruhu hamsiyne elfe senetin.
Melekler ve Ruh (Cebrail) ona süresi elli bin yıl olan bir günde yükselir.Mearic-4


Gaybın anahtarları yalnızca RABBİMİZİN katındadır. GAYBI ancak RABBİMİZ bİlİr. :
 الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
“Ellezine yü'minune bil ğaybi ve yükiymunas salate ve mimma razaknahüm yünfikun”
Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.Bakara-3
*******************
أَاطَّلَعَ الْغَيْبَ أَمِ اتَّخَذَ عِندَ الرَّحْمَنِ عَهْدًا
“Ettaleal ğaybe emittehaze inder rahmani ahda”
Gaybı mı görüp bilmiş, yoksa Rahmân’dan bir söz mü almış? Meryem-78
*******************
وَعِندَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لاَ يَعْلَمُهَا إِلاَّ هُوَ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَمَا تَسْقُطُ مِن وَرَقَةٍ إِلاَّ يَعْلَمُهَا وَلاَ حَبَّةٍ فِي ظُلُمَاتِ الأَرْضِ وَلاَ رَطْبٍ وَلاَ يَابِسٍ إِلاَّ فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ

“Ve indehu mefatihul ğaybi la ya'lemüha illa hu ve ya'lemü ma fil berri vel bahr ve ma teskutu miv verakatin illa ya'lemüha ve la habbetin fi zulümatil erdi ve la ratbiv ve la yavisin illa fi kitabim mübin”
Gaybın anahtarları yalnızca O’nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu bilmesin. Yerin karanlıklarında da hiçbir tane, hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta (Allah’ın bilgisi dâhilinde, Levh-i Mahfuz’da) olmasın. Enam-59
*******************
وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ بِالْحَقِّ وَيَوْمَ يَقُولُ كُن فَيَكُونُ قَوْلُهُ الْحَقُّ وَلَهُ الْمُلْكُ يَوْمَ يُنفَخُ فِي الصُّوَرِ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ وَهُوَ الْحَكِيمُ الْخَبِيرُ
“Ve hüvellezi halekas semavati vel erda bil hakk ve yevme yekulü kün fe yekun kavlühül hakk ve lehül mülkü yevme yünfehu fis sur alimül ğaybi veş şehadeh ve hüvel hakimül habir “
O, gökleri ve yeri, hak ve hikmete uygun olarak yaratandır. Allah’ın “ol” deyip de her şeyin oluvereceği günü hatırla. O’nun sözü gerçektir. Sûr’a üflendiği gün de mülk (hükümranlık) O’nundur. Gaybı da, görülen âlemi de bilendir. O, hüküm ve hikmet sahibidir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.Enam-73
*******************
أَلَمْ يَعْلَمُوا أَنَّ اللّهَ يَعْلَمُ سِرَّهُمْ وَنَجْوَاهُمْ وَأَنَّ اللّهَ عَلاَّمُ الْغُيُوبِ
“E lem ya'lemu ennellahe ya'lemü sirrahüm ve necvahüm ve ennellahe allamül ğuyub”
Allah’ın, içlerinde gizlediklerini ve fısıltılarını bildiğini ve Allah’ın gaybleri çok iyi bilen olduğunu bilmediler mi? Tevbe-78
وَقُلِ اعْمَلُوا فَسَيَرَى اللّهُ عَمَلَكُمْ وَرَسُولُهُ وَالْمُؤْمِنُونَ وَسَتُرَدُّونَ إِلَى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
“Ve kuli'melu fe se yerallahü ameleküm ve rasulühu vel mü'minun ve se türaddune ila alimil ğaybi veş şehadeti fe yünebbiüküm bi ma küntüm ta'melun”
De ki: “Çalışın, yapın. Yaptıklarınızı Allah da, Resûlü de, mü’minler de göreceklerdir. Sonra gaybı da, görülen âlemi de bilen Allah’ın huzuruna döndürüleceksiniz. O da size bütün yapmakta olduğunuz şeyleri haber verecektir.Tevbe-105
*******************
عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ الْكَبِيرُ الْمُتَعَالِ
“Alimül ğaybi vaş şehadetil kebirul müteal”
O, gaybı da görülen âlemi de bilendir, çok büyüktür, çok yücedir. Rad-9
*******************
قُلِ اللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا لَبِثُوا لَهُ غَيْبُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ أَبْصِرْ بِهِ وَأَسْمِعْ مَا لَهُم مِّن دُونِهِ مِن وَلِيٍّ وَلَا يُشْرِكُ فِي حُكْمِهِ أَحَدًا
“Kulillahü a'lemü bima lebisu lehu ğaybüs semavati vel ard ebsir bihi ve esmi' ma lehüm min dunihi miv veliyyiv ve la yüşrikü fi hukmihi ehada”
De ki: “Kaldıkları süreyi Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybını bilmek O’na aittir. O, ne güzel görür; O, ne güzel işitir! Onların, O’ndan başka hiçbir dostu da yoktur. O, hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez.”Kehf-26
*******************
ارْجِعُوا إِلَى أَبِيكُمْ فَقُولُوا يَا أَبَانَا إِنَّ ابْنَكَ سَرَقَ وَمَا شَهِدْنَا إِلاَّ بِمَا عَلِمْنَا وَمَا كُنَّا لِلْغَيْبِ حَافِظِينَ
“İrciu illa ebiküm fe kulu ya ebana innebneke serak ve ma şehidna illa bima alimna ve ma künna lilğaybi hafiziyn”
“Siz babanıza dönün ve deyin ki: “Ey babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık etti, biz ancak bildiğimize şahitlik ettik. (Sana söz verdiğimiz zaman) gaybı (oğlunun hırsızlık edeceğini) bilemezdik.”Yusuf-81
*******************
ذَلِكَ مِنْ أَنبَاء الْغَيْبِ نُوحِيهِ إِلَيْكَ وَمَا كُنتَ لَدَيْهِمْ إِذْ أَجْمَعُوا أَمْرَهُمْ وَهُمْ يَمْكُرُونَ
“Zalike min embail ğaybi nuhiyhi ileyk ve ma künte ledeyhim iz ecmeu emrahüm ve hüm yemkürun”
İşte bu (kıssa), gayb haberlerindendir. Onu sana biz vahiy yolu ile bildiriyoruz. Yoksa onlar tuzak kurarak işlerine karar verdikleri zaman sen onların yanında değildin.  Yusuf-102
*******************
وَلِلّهِ غَيْبُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَا أَمْرُ السَّاعَةِ إِلاَّ كَلَمْحِ الْبَصَرِ أَوْ هُوَ أَقْرَبُ إِنَّ اللّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
“Ve lillahi ğaybüs semavati vel ard ve ma emrus saati illa ke lemhil besari ev hüve akrab innellahe ala külli şey'in kadir “
 Göklerin ve yerin gaybı Allah’a aittir. Kıyamet’in kopması, bir göz kırpması gibi veya daha az bir zamandır. Şüphesiz Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.Nahl-77
*******************
قُل لاَّ أَمْلِكُ لِنَفْسِي نَفْعًا وَلاَ ضَرًّا إِلاَّ مَا شَاء اللّهُ وَلَوْ كُنتُ أَعْلَمُ الْغَيْبَ لاَسْتَكْثَرْتُ مِنَ الْخَيْرِ وَمَا مَسَّنِيَ السُّوءُ إِنْ أَنَا إِلاَّ نَذِيرٌ وَبَشِيرٌ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
“Kul la emlikü li nefsi nef'av ve la darran illa ma şaellah ve lev küntü a'lemül ğaybe lesteksertü minel hayr ve ma messeniyes suü in ene illa neziruv ve beşirul li kavmiy yü'minun”
De ki: “Allah dilemedikçe ben kendime bir zarar verme ve bir fayda sağlama gücüne sahip değilim. Eğer ben gaybı biliyor olsaydım, daha çok hayır elde etmek isterdim ve bana kötülük dokunmazdı. Ben inanan bir kavim için sadece bir uyarıcı ve bir müjdeciyim.” Araf-188
*******************
قُل لَّا يَعْلَمُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ الْغَيْبَ إِلَّا اللَّهُ وَمَا يَشْعُرُونَ أَيَّانَ يُبْعَثُونَ
“Kul la ya'lemü men fis semavati vel erdil ğaybe illellah ve ma yeş'urune eyyane yüb'asun”
De ki:Göktekiler ve yerdekiler gaybı bilemezler, ancak Allah bilir. Onlar öldükten sonra ne zaman diriltileceklerinin de farkında değildirler.”  Neml-65
*******************
ذَلِكَ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
“Zalike alimül ğaybi veş şehadetil aziyzür rahiym”
İşte Allah, gaybı da görünen âlemi de bilendir, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.  Secde-6
*******************
عَالِمُ الْغَيْبِ فَلَا يُظْهِرُ عَلَى غَيْبِهِ أَحَدًا
“'Almulğaybi fela yuzhiru 'ala ğaybihi ehaden.”
O, gaybı bilendir. Hiç kimseye gaybını bildirmez.Cin-26
*******************
 إِلَّا مَنِ ارْتَضَى مِن رَّسُولٍ فَإِنَّهُ يَسْلُكُ مِن بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ رَصَدًا
“İlla menirteda min resulin feinnehu yesluku min beyni yedeyhi ve min halfihi resaden.” Cin-27
لِيَعْلَمَ أَن قَدْ أَبْلَغُوا رِسَالَاتِ رَبِّهِمْ وَأَحَاطَ بِمَا لَدَيْهِمْ وَأَحْصَى كُلَّ شَيْءٍ عَدَدًا
“Liya'leme en kad ebleğu risalati rabbuhim ve ebata bima lediyhim ve ahsa kulle şey'in 'adeden. “ Cin-28
Ancak seçtiği resûller başka. (Onlara bildirir.) Fakat O, Resûlün önünde ve arkasında gözetleyici (melek)ler yürütür ki resûllerin, Rablerinin vahiylerini tebliğ ettiklerini bilsin. Allah, onların her hâlini kuşatmış ve her şeyi inceden inceye sayıp dökmüştür.Cin-27-28
*******************
لِّكُلِّ نَبَإٍ مُّسْتَقَرٌّ وَسَوْفَ تَعْلَمُونَ
“Li külli nebeim müstekarruv ve sevfe ta'lemun”
Her haberin gerçekleşeceği bir zamanı vardır. İleride bileceksiniz.Enam-67
*******************
وَلاَ أَقُولُ لَكُمْ عِندِي خَزَآئِنُ اللّهِ وَلاَ أَعْلَمُ الْغَيْبَ وَلاَ أَقُولُ إِنِّي مَلَكٌ وَلاَ أَقُولُ لِلَّذِينَ تَزْدَرِي أَعْيُنُكُمْ لَن يُؤْتِيَهُمُ اللّهُ خَيْرًا اللّهُ أَعْلَمُ بِمَا فِي أَنفُسِهِمْ إِنِّي إِذًا لَّمِنَ الظَّالِمِينَ
“Ve la ekulü leküm indi hazinüllahi ve la a'lemül ğaybe ve la ekulü inni meleküv ve la ekulü lillezine tezderi a'yünüküm ley yü'tiyehümüllahü hayra allahü a'lemü bima fi enfüsihim inni izel le minez zalimin”
Size ben, “Allah’ın hazineleri yanımdadır”, demiyorum; gaybı da bilmem. “Ben bir meleğim” de demiyorum. Sizin hor gördüğünüz kimseler için, “Allah, onlara asla hiçbir hayır vermez” de diyemem. Allah, onların içlerindekini daha iyi bilir. Böyle bir şey söylersem, o zaman ben gerçekten zâlimlerden olurum.Hud-31
*******************
إِنَّ اللَّهَ عَالِمُ غَيْبِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
“İnnellahe alimü ğaybis semavati vel ard innehu alimüm bi zatüs sudur”
Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilendir. Şüphesiz O, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.Fatır-38
*******************
إِنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ غَيْبَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاللَّهُ بَصِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ
“İnnellahe ya'lemü ğaybes semavati vel ard vallahü basiyrum bima ta'melun”
Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.Hucurat-18


RABBİMİZ gaybı da görünen âlemİ de bİlendİr :
يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِي الْأَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنزِلُ مِنَ السَّمَاء وَمَا يَعْرُجُ فِيهَا وَهُوَ الرَّحِيمُ الْغَفُورُ
“Ya'lemü ma yelicü fil erdi ve ma yahrucü minha ve ma yenzilü mines semai ve ma ya'rucü fiha ve hüver rahiymül ğafur”
Allah, yere gireni, yerden çıkanı; gökten ineni ve oraya yükseleni bilir. O, çok merhamet edicidir, çok bağışlayıcıdır.Sebe-2
*******************
عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
“'Alimulğaybi veşşehadetil'aziyzulhakiymu.”
O, gaybı da görünen âlemi de bilendir, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. Teğabün-18


Kıyametİn bİlgİsİ yalnız RABBİMİZİN katındadır  :
يَسْأَلُكَ النَّاسُ عَنِ السَّاعَةِ قُلْ إِنَّمَا عِلْمُهَا عِندَ اللَّهِ وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّ السَّاعَةَ تَكُونُ قَرِيبًا
“Yes'elüken nasü anis saah kul innema ilmüha indellah ve ma yüdrike lealles saat tekunü kariba”
İnsanlar sana kıyametin vaktini soruyorlar. De ki: “Onun ilmi ancak Allah katındadır.” Ne bilirsin, belki de kıyamet yakında gerçekleşir.Ahzab-63
*******************
وَتَبَارَكَ الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَعِندَهُ عِلْمُ السَّاعَةِ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
“Ve tebarakellezi lehu mülküs semavati vel erdi ve ma beynehüma ve indehu ilmüs saah ve ileyhi türceun”
Göklerin, yerin ve ikisi arasındaki her şeyin hükümranlığı kendisine ait olan Allah yücedir! Kıyametin bilgisi de yalnız O’nun katındadır ve yalnızca O’na döndürüleceksiniz.   Zuhruf-85
*******************
يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا
“Yes'eluneke 'anissa'ati eyyane mursaha”
Sana, kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar.Naziat-42
*******************
فِيمَ أَنتَ مِن ذِكْرَاهَا
“Fiyme ente min zikraha.”
Onu bilip söylemek nerede, sen nerede?Naziat-43
*******************
إِلَى رَبِّكَ مُنتَهَاهَا
“İla rabbike muntehaha.”
Onun nihai bilgisi yalnız Rabbine âittir.Naziat-44
*******************
إِنَّمَا أَنتَ مُنذِرُ مَن يَخْشَاهَا
“İnnema ente munziru men yahşaha.”
Sen, ancak ondan korkanları uyarıcısın.Naziat-45


GAYBI CİNLERİN BİLEMİYECEĞİ :
لَا يَسَّمَّعُونَ إِلَى الْمَلَإِ الْأَعْلَى وَيُقْذَفُونَ مِن كُلِّ جَانِبٍ
“La yessemmeune ilel meleil a'la ve yukzefune min külli canib” ).Saffat-8
دُحُورًا وَلَهُمْ عَذَابٌ وَاصِبٌ
“Dühurav ve lehüm azabüv vasib” Saffat-9
Onlar, yüce topluluğu (ileri gelen melekler topluluğunu) dinleyemezler. Kovulmaları için her taraftan taşa tutulurlar. Onlar için sürekli bir azap da vardır.Saffat-8-9-10

إِلَّا مَنْ خَطِفَ الْخَطْفَةَ فَأَتْبَعَهُ شِهَابٌ ثَاقِبٌ
İlla men hatfel hatfete fe etbeahu şihabün sakib
Ancak onlardan söz kapan olur. Onu da delip geçen bir alev izler (ve yok eder).Saffat-10
*******************

فَلَمَّا قَضَيْنَا عَلَيْهِ الْمَوْتَ مَا دَلَّهُمْ عَلَى مَوْتِهِ إِلَّا دَابَّةُ الْأَرْضِ تَأْكُلُ مِنسَأَتَهُ فَلَمَّا خَرَّ تَبَيَّنَتِ الْجِنُّ أَن لَّوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ الْغَيْبَ مَا لَبِثُوا فِي الْعَذَابِ الْمُهِينِ
“Felemma kadayna aleyhil mevte ma dellehüm ala mevtihi illa dabbetül erdi te'külü minseeteh Fe lemma harra tebeyyenetil cinnü el lev kanu ya'lemunel ğaybe ma lebisu fil azabil mühin”
Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun ölümünü onlara ancak değneğini yemekte olan bir kurt gösterdi. Süleyman’ın cesedi yıkılınca cinler anladılar ki, eğer gaybı bilmiş olsalardı aşağılayıcı azap içinde kalmamış olacaklardı.Sebe-14


CİNLER GÖKTEN HABER ALAMAZLAR :
وَأَنَّا لَمَسْنَا السَّمَاء فَوَجَدْنَاهَا مُلِئَتْ حَرَسًا شَدِيدًا وَشُهُبًا
“Ve enna lemesnessemae fevecednaha muliet haresen şediyden ve şuhuben.”
Kuşkusuz biz göğe ulaşmak istedik, fakat onu çetin bekçilerle ve yakıcı ışıklarla dolu bulduk.”Cin-8
*******************
وَأَنَّا كُنَّا نَقْعُدُ مِنْهَا مَقَاعِدَ لِلسَّمْعِ فَمَن يَسْتَمِعِ الْآنَ يَجِدْ لَهُ شِهَابًا رَّصَدًا
“Ve enna kunna nak'udu minha meka'ide lissem'i femen yestemi'il'ane yecid lehu şihahaben resaden.”
Hâlbuki biz, (daha önce) göğün bazı yerlerinde gayb haberlerini dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinlemeye kalkacak olursa, kendini gözetleyen yakıcı bir ışık bulur.” Cin-9


DAĞLAR HAREKETLİDİR :
وَتَرَى الْجِبَالَ تَحْسَبُهَا جَامِدَةً وَهِيَ تَمُرُّ مَرَّ السَّحَابِ صُنْعَ اللَّهِ الَّذِي أَتْقَنَ كُلَّ شَيْءٍ إِنَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَفْعَلُونَ
 “Ve teral cibale tahsebüha camidetev ve hiye temürru merras sehab sun'allahillezi etkane külle şey' innehu habirum bima tefalun”
Dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın. Hâlbuki onlar bulutların geçişi gibi hareket ederler. Bunu, her şeyi sağlam ve yerli yerince yapan Allah yapmıştır. Şüphesiz O, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.Neml-88


UZLET-VECD ÖRNEĞİ :
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مَرْيَمَ إِذِ انتَبَذَتْ مِنْ أَهْلِهَا مَكَانًا شَرْقِيًّا
“Vezkür fil kitabi meryem izintebezet min ehliha mekanen şerkiyya”  Meryem-16
فَاتَّخَذَتْ مِن دُونِهِمْ حِجَابًا فَأَرْسَلْنَا إِلَيْهَا رُوحَنَا فَتَمَثَّلَ لَهَا بَشَرًا سَوِيًّا
Fettehazet min dunihim hicaben fe erselna ileyha ruhana fe temessele leha beşaren seviyya Meryem-17
(Ey Muhammed!) Kitap’ta (Kur’an’da) Meryem’i de an. Hani ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmiş ve (kendini onlardan uzak tutmak için) onlarla arasında bir perde germişti. Biz, ona Cebrail’i göndermiştik de ona tam bir insan şeklinde görünmüştü.     Meryem-16-17


EN BÜYÜK YEMİN  (YILDIZLARIN YERİNİ ANCAK RABBİMİZ BİLİR) :
فَلَا أُقْسِمُ بِمَوَاقِعِ النُّجُومِ
“Fela uksimu bimevaki'innnucumi.” Vakıa-75
وَإِنَّهُ لَقَسَمٌ لَّوْ تَعْلَمُونَ عَظِيمٌ
“Ve innehu lekasemun lev ta'lemune 'aziymun.” Vakıa-76
 Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir.   Vakıa-75-76

RABBİMİZİn BU ÜMMETE MİRAS KILDIĞI KUR’AN-I KERİM MUCİZESİ :

KUR'AN BU ÜMMETE MİRAS KILINDI :
ثُمَّ أَوْرَثْنَا الْكِتَابَ الَّذِينَ اصْطَفَيْنَا مِنْ عِبَادِنَا فَمِنْهُمْ ظَالِمٌ لِّنَفْسِهِ وَمِنْهُم مُّقْتَصِدٌ وَمِنْهُمْ سَابِقٌ بِالْخَيْرَاتِ بِإِذْنِ اللَّهِ ذَلِكَ هُوَ الْفَضْلُ الْكَبِيرُ
“Sümme evrasnel kitabellezinestafeyna min ibadina fe minhüm zalimül li nefsih ve minhüm muktesidve minhüm sabikum bil hayrati bi iznillah zalike hüvel fadlül kebir“
Sonra biz, o kitabı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere (Muhammed’in ümmetine) miras olarak verdik. Onlardan kendine zulmedenler vardır. Onlardan ortada olanlar vardır. Yine onlardan Allah’ın izniyle hayırlı işlerde öne geçenler vardır. İşte bu büyük lütuftur.Fatır-32


KUR'AN-IN İNDİRİLME AMACI VE İNDİRİLME GERÇEĞİ :
فَإِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ
“Fe innema yessernahü bi lisanike leallehüm yetezekkerun”
(Ey Muhammed!) Biz Onu (Kur’an’ı) senin dilinle kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alsınlar.Duhan-58
*******************
أَوْ يُوبِقْهُنَّ بِمَا كَسَبُوا وَيَعْفُ عَن كَثِيرٍ
“Ev yubikhünne bima kesebu ve ya'fü an kesir”
Yahut (içlerindekilerin) yaptıklarından dolayı onları helâk eder, birçoğunu da affeder.  Şura-34
وَيَعْلَمَ الَّذِينَ يُجَادِلُونَ فِي آيَاتِنَا مَا لَهُم مِّن مَّحِيصٍ
“Ve ya'lemellezine yücadilune fi ayatina ma lehüm mim mehiys”
Allah, böyle yapar ki, âyetlerimiz hakkında tartışanlar, kendileri için kaçacak bir yer olmadığını bilsinler.Şura-35
*******************
وَقُرْآناً فَرَقْنَاهُ لِتَقْرَأَهُ عَلَى النَّاسِ عَلَى مُكْثٍ وَنَزَّلْنَاهُ تَنزِيلاً
“Ve kur'anen feraknahü li takraehu alen nasi ala müksiv ve nezzelnahü tenzila”
Biz Kur’an’ı, insanlara dura dura okuyasın diye âyet âyet ayırdık ve onu peyderpey indirdik.(ÖZÜMSEYEREK OKUMAYA DİKKAT ÇEKİYOR) İsra-106
*******************
رَسُولٌ مِّنَ اللَّهِ يَتْلُو صُحُفًا مُّطَهَّرَةً
“Rasulüm minallahi yetlu suhufem mütahherah”
Bu delil, tertemiz sahifeleri okuyan, Allah tarafından gönderilen bir peygamberdir.  Beyyine-2
فِيهَا كُتُبٌ قَيِّمَةٌ
“Fiha kütübün kayyimeh”
O sahifelerde dosdoğru hükümler vardır. Beyyine-3
*******************
هَذَا بَصَائِرُ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّقَوْمِ يُوقِنُونَ
“Haza besairu lin nasi ve hüdev ve rahmetül li kavmiy yukinun”
Bu Kur’an, insanlar için kalp gözleri (konumundaki bir nur), kesin olarak inanan bir toplum için de bir hidayet ve bir rahmettir.Casiye-20
*******************
هَـذَا بَلاَغٌ لِّلنَّاسِ وَلِيُنذَرُوا بِهِ وَلِيَعْلَمُوا أَنَّمَا هُوَ إِلَـهٌ وَاحِدٌ وَلِيَذَّكَّرَ أُوْلُوا الأَلْبَابِ
“Haza belağul lin nasi ve li yünzeru bihi ve liya'lemu ennema hüve ilahüv vahidüv ve liyezzekkera ülül elbab”
Bu Kur’an; kendisiyle uyarılsınlar, Allah’ın ancak tek ilâh olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara bir bildiridir.İbrahim-52
*******************
وَهَـذَا كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ مُبَارَكٌ مُّصَدِّقُ الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ وَلِتُنذِرَ أُمَّ الْقُرَى وَمَنْ حَوْلَهَا وَالَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالآخِرَةِ يُؤْمِنُونَ بِهِ وَهُمْ عَلَى صَلاَتِهِمْ يُحَافِظُونَ
“Ve haza kitabün enzelnahü mübaraküm müsaddikullezi beyne yedeyhi ve li tünzira ümmel kura ve men havleha vellezine yü'minune bil ahirati yü'minune bihi ve hüm ala salatihim yühafizun”
İşte bu (Kur’an) da, bereket kaynağı, kendinden öncekileri (ilâhî kitapları) tasdik eden ve şehirler anasını (Mekke’yi) ve bütün çevresini (tüm insanlığı) uyarasın diye indirdiğimiz bir kitaptır. Ahirete iman edenler, ona da inanırlar. Onlar namazlarını vaktinde kılarlar..Furkan-32
*******************
إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِّلْعَالَمِينَ
“İn huve illa zikrun lil'alemiyne.” Tekvir-27
لِمَن شَاء مِنكُمْ أَن يَسْتَقِيمَ
“Limen şae minkum en yestekiyme,.” Tekvir-28
O, âlemler için, içinizden dürüst olmak isteyenler için, ancak bir öğüttür.Tekvir-27-28
*******************
وَمَا كُنتَ تَرْجُو أَن يُلْقَى إِلَيْكَ الْكِتَابُ إِلَّا رَحْمَةً مِّن رَّبِّكَ فَلَا تَكُونَنَّ ظَهِيرًا لِّلْكَافِرِينَ
“Ve ma künte tercu ey yülka ileykel kitabü illa rahmetem mir rabbike fe la tekunenne zahiral lil kafirin”
Sen, bu kitabın sana verileceğini ummuyordun. Ancak o, Rabbinden bir rahmet olarak sana verildi. Öyle ise kâfirlere sakın arka çıkma.Kasas-86
*******************
وَإِنَّهُ لَفِي زُبُرِ الْأَوَّلِينَ
“Ve innehu lefi zübüril evvelin”
Şüphesiz bu (Kur’an’ın indirileceği) öncekilerin kitaplarında da vardı.Şuara-196
*******************
نَزَّلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقاً لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَأَنزَلَ التَّوْرَاةَ وَالإِنجِيلَ
“Nezzele aleykel kitabe bil hakki müsaddikal lima beyne yedeyhi ve enzelet tevrate vel İncil” Ali İmran-3
مِن قَبْلُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَأَنزَلَ الْفُرْقَانَ إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِ اللّهِ لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ وَاللّهُ عَزِيزٌ ذُو انتِقَامٍ
“Min kablü hüdel lin nasi ve enzelel fürkan, innellezine keferu bi ayatillahi lehüm azabün şedid, vallahü azizün züntikam” Ali İmran-4
O, sana Kitab’ı hak ve kendisinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, daha önce Tevrat’ı ve İncil’i insanlar için birer hidayet olarak indirmişti. Furkan’ı da indirdi. Şüphesiz, Allah’ın âyetlerini inkâr edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah, mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir.Ali İmran-3-4
*******************
ذَلِكَ الْكِتَابُ لاَ رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِّلْمُتَّقِينَ
“Zalikel kitabü la raybe fih, hüdel lil müttekiyn”
Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.Bakara-2
*******************
إِنَّهُ لَقَوْلٌ فَصْلٌ
“İnnehu likavlün faslün.”
Şüphesiz o Kur’an, hak ile batılı ayırd eden bir sözdür.Tarık-13
وَمَا هُوَ بِالْهَزْلِ
“Ve ma hüve bilhezli.”
O, boş bir söz değildir.Tarık-14


KUR'AN ALEMLERE ÖĞÜTTÜR :
إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِّلْعَالَمِينَ
“İn hüve illa zikrul lil alemin”
“Bu Kur’an, âlemler için ancak bir öğüttür.” Sad-87
*******************
وَإِنَّهُ لَتَذْكِرَةٌ لِّلْمُتَّقِينَ
“Ve innehu letezkiretun lilmuttekiyne.”
Şüphesiz Kur’an, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir öğüttür.Hakka-48


RAHMET (KUR’AN-TEVRAT) :
وَلَمَّا سَكَتَ عَن مُّوسَى الْغَضَبُ أَخَذَ الأَلْوَاحَ وَفِي نُسْخَتِهَا هُدًى وَرَحْمَةٌ لِّلَّذِينَ هُمْ لِرَبِّهِمْ يَرْهَبُونَ
“Ve lemma sekete am musel ğadabü ehazel elvah ve fi nüshatiha hüdev ve rahmetül lillezine hüm li rabbihim yerhebun”
Mûsâ’nın öfkesi dinince (attığı) levhaları aldı. Onların yazısında Rableri için korku duyanlara bir hidayet ve bir rahmet vardı. Araf-154


KUR'AN AYETLERİNİ İNKAR EDEN KÖTÜLÜĞE BATMIŞ DEMEKTİR :
وَالَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِنَا هُمْ أَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ
Velleziyne keferu biayatina hüm ashabülmeş'emeti.
Âyetlerimizi inkâr edenler ise; kötülüğe batmış kimselerdir.Beled-19
عَلَيْهِمْ نَارٌ مُّؤْصَدَةٌ
Aleyhim narün mü'sadetün.
Üzerlerinde etrafı sımsıkı kapatılmış bir ateş vardır.Beled-20


KUR'AN OKUNURKEN SUSULUR-SAYGI GÖSTERİLİR :
وَإِذْ صَرَفْنَا إِلَيْكَ نَفَرًا مِّنَ الْجِنِّ يَسْتَمِعُونَ الْقُرْآنَ فَلَمَّا حَضَرُوهُ قَالُوا أَنصِتُوا فَلَمَّا قُضِيَ وَلَّوْا إِلَى قَوْمِهِم مُّنذِرِينَ
“Ve iz sarafna ileyke neferam minel cinni yestemiunel kur'an felemma hadaruhü kalu ensitu felemma kudiye vellev ila kavmihim münzirin”

Hani Kur’an’ı dinlemek üzere cinlerden bir grubu sana yöneltmiştik. Onlar, onun huzuruna gelince birbirlerine, “Susun!” dediler. Kur’an’ın okunması bitince de uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.Ahkaf-29




KUR'AN OKURKEN AĞLANIR :
أَفَمِنْ هَذَا الْحَدِيثِ تَعْجَبُونَ
“E fe min hazel hadisi ta'cebun” Necm-59
وَتَضْحَكُونَ وَلَا تَبْكُونَ
“Ve tadhakune ve la tebkun” Necm-60
وَأَنتُمْ سَامِدُونَ
“Ve entum samidun” Necm-61
Şimdi siz gaflet içinde eğlenerek bu söze mi (Kur’an’a mı) şaşıyorsunuz, gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz? Necm-59-60-61


KUR'AN TÜM ALEMLERE ÖĞÜTTÜR :
كَلَّا إِنَّهَا تَذْكِرَةٌ
“Kella inneha tezkiretun.”
Hayır, böyle yapma! Çünkü bu (Kur’an) bir öğüttür.Abese-11
فَمَن شَاء ذَكَرَهُ
“Femen şae zekerehu.”
Dileyen ondan öğüt alır.Abese-12
فِي صُحُفٍ مُّكَرَّمَةٍ
“Fiy suhufin mukerremetin.” Abese-13
مَّرْفُوعَةٍ مُّطَهَّرَةٍ
“Merfu'atin mutahheretin.” Abese-14
بِأَيْدِي سَفَرَةٍ
“Bieydin seferetin.” Abese-15
كِرَامٍ بَرَرَةٍ
“Kiramin bereretin.” Abese-16

O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.Abese13-14-15-16


KUR'AN İNANAN TÜM İNSANLARA, TÜM ALEMLERE ŞİFA KAYNAĞIDIR :
وَلَوْ جَعَلْنَاهُ قُرْآنًا أَعْجَمِيًّا لَّقَالُوا لَوْلَا فُصِّلَتْ آيَاتُهُ أَأَعْجَمِيٌّ وَعَرَبِيٌّ قُلْ هُوَ لِلَّذِينَ آمَنُوا هُدًى وَشِفَاء وَالَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ فِي آذَانِهِمْ وَقْرٌ وَهُوَ عَلَيْهِمْ عَمًى أُوْلَئِكَ يُنَادَوْنَ مِن مَّكَانٍ بَعِيدٍ
“Ve lev cealnahü kur'anen a'cemiyyüv ve arabiyy kul hüve lillezine amenu hüdev ve şifa' vellezine la yü'minune fi azanihim vakruv ve hüve aleyhim ama ülaike yünadevne mim mekanim beiyd”
Eğer biz onu başka dilde bir Kur’an yapsaydık onlar mutlaka, “Onun âyetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Başka dilde bir kitap ve Arap bir peygamber öyle mi?” derlerdi. De ki: “O, inananlar için bir hidayet ve şifâdır. İnanmayanların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur’an onlara kapalı ve anlaşılmaz gelir. (Sanki) onlara uzak bir yerden sesleniliyor (da anlamıyorlar).Fussilet-44


KUR'AN-I KERİM ŞİİR KİTABI DEĞİLDİR :
وَمَا عَلَّمْنَاهُ الشِّعْرَ وَمَا يَنبَغِي لَهُ إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ وَقُرْآنٌ مُّبِينٌ
“Ve ma alemnahüş şi'ra ve ma yembeğiy leh in hüve illa zikruv ve kur'anüm mübiyn”
Biz, o Peygamber’e şiir öğretmedik. Bu, ona yaraşmaz da. O(na verdiğimiz) ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur’an’dır.Yasin-69


RABBİMİZ KIYAMETDE KUR'AN-I KERİMDEN HERKESİ HESAPA ÇEKECEKTİR :
وَإِنَّهُ لَذِكْرٌ لَّكَ وَلِقَوْمِكَ وَسَوْفَ تُسْأَلُونَ
“Ve innehu lezikrul leke ve li kavmik ve sevfe tüs'elun”
Şüphesiz bu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüt ve bir şereftir, ondan hesaba çekileceksiniz.Zuhruf-44


KUR'AN-I KERİM RABBİMİZ KATINDAKİ DERECESİNE GÖRE SADECE PEYGAMBERİMİZE İNDİRİLMİŞTİR  :
وَقَالُوا لَوْلَا نُزِّلَ هَذَا الْقُرْآنُ عَلَى رَجُلٍ مِّنَ الْقَرْيَتَيْنِ عَظِيمٍ
“Ve kalu lev la nüzzile hazel kur'anü ala racülim minel karyeteyni aziym” 
“Bu Kur’an, iki şehrin birinden bir büyük adama indirilseydi ya!” dediler.Zuhruf-31
أَهُمْ يَقْسِمُونَ رَحْمَةَ رَبِّكَ نَحْنُ قَسَمْنَا بَيْنَهُم مَّعِيشَتَهُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَرَفَعْنَا بَعْضَهُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِيَتَّخِذَ بَعْضُهُم بَعْضًا سُخْرِيًّا وَرَحْمَتُ رَبِّكَ خَيْرٌ مِّمَّا يَجْمَعُونَ
“E hüm yaksimune rahmete rabbik nahnü kasemna beynahüm meiyşetehüm fil hayatid dünya ve rafa'na ba'dahüm fevka ba'din deracatil li yettehize ba'duhüm ba'dan suhriyya ve rahmetü rabbike hayrum mimma yecmeun”
Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için, (çeşitli alanlarda) kimini kimine, derece derece üstün kıldık. Rabbinin rahmeti, onların biriktirdikleri (dünyalık) şeylerden daha hayırlıdır.Zuhruf-32


KUR'ANI İYİ ANLAMAK İÇİN AĞIR AĞIR OKUYUN :
أَوْ زِدْ عَلَيْهِ وَرَتِّلِ الْقُرْآنَ تَرْتِيلًا
“Ev zid 'aleyhi ve rettililkur'ane tertiylen.”
Yahut buna biraz ekle. Kur’an’ı ağır ağır, tane tane oku.Müzzemmil-4


KUR'AN-I KERİMİ DAĞA İNDİRİLSEYDİ DAĞ PARÇA PARÇA OLURDU :
لَوْ أَنزَلْنَا هَذَا الْقُرْآنَ عَلَى جَبَلٍ لَّرَأَيْتَهُ خَاشِعًا مُّتَصَدِّعًا مِّنْ خَشْيَةِ اللَّهِ وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ
“Lev enzelna hazelkur'ane 'ala cebelin lereeytehu haşi'an mutesaddi 'an min haşyetillahi ve tilkel'emsalu nadribuha linnasi le'allehum yetefekkerune.”
Eğer biz, bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek parça parça olmuş görürdün. İşte misaller! Biz onları insanlara düşünsünler diye veriyoruz.  Haşr-21


KUR'AN-I KERİMİ GÖRMEZDEN GELENE ŞEYTAN MUSALLAT EDİLİR :
وَمَن يَعْشُ عَن ذِكْرِ الرَّحْمَنِ نُقَيِّضْ لَهُ شَيْطَانًا فَهُوَ لَهُ قَرِينٌ
“Ve mey ya'şü an zikrir rahmani nükayyid lehu şeytanen fe hüve lehu karin “
Kim, Rahmân’ın Zikri’ni görmezlikten gelirse, biz onun başına bir şeytan sararız. Artık o, onun ayrılmaz dostudur.Zuhruf-36


KUR'AN-I KERİMİN BÜYÜKLÜĞÜNE KİMSE ULAŞAMAZ :
إِنَّ الَّذِينَ يُجَادِلُونَ فِي آيَاتِ اللَّهِ بِغَيْرِ سُلْطَانٍ أَتَاهُمْ إِن فِي صُدُورِهِمْ إِلَّا كِبْرٌ مَّا هُم بِبَالِغِيهِ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ
“İnnellezine yücadilune fi ayatillahi bi ğayri sültanin etahüm in fi sudurihim illa kibrum ma hüm bi baligiyh festeiz billah innehu hüves semiul besiyr”
Allah’ın âyetleri hakkında, kendilerine gelmiş bir delilleri olmaksızın tartışanlar var ya, onların kalplerinde ancak bir büyüklük taslama vardır. Onlar, tasladıkları büyüklüğe asla ulaşmazlar. Sen Allah’a sığın. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.Mü'min-56


KUR'AN-I KERİM KIYAMETE KADAR RABBİMİZİN KORUMASI ALTINDA OLUP HİÇ BİR HARFİNİ DEĞİŞTİRMEYE RABBİMİZ MÜSAADE ETMEZ :
وَتَمَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ صِدْقًا وَعَدْلاً لاَّ مُبَدِّلِ لِكَلِمَاتِهِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
“Ve temmet kelimetü rabbike sidkav ve adla la mübeddile li kelimatih ve hüves semiul alim”
Rabbinin kelimesi (Kur’an) doğruluk ve adalet bakımından tamdır. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (ÖNEMLİ).Enam-115
*******************
إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ
“İnna nahnü nezzelnez zikra ve inna lehu le hafizun”
Şüphesiz o Zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz. (ÖNEMLİ) Hicr-9


KUR'ANI KERİM ÖĞÜT ALMAK İÇİN KOLAYLAŞTIRILMIŞTIR :
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ
“Ve le kad yessernal kur'ane liz zikri fe hel mim muddekir “
Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan? Kamer-17
*******************
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ
“Ve le kad yessernel kur'ane liz zikri fe hel mim muddekir”
Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan? Kamer-22
*******************
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ
“Ve le kad yessernel kur'ane liz zikri fe hel min muddekir”
Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan? Kamer-32
*******************
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ
Ve le kad yessernel kur'ane liz zikri fe hel mim muddekir
Andolsun, biz Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan? Kamer-40


KUR'ANLA HÜKMETMEYENLER ZALİMLERİN KENDİLERİDİR :
وَكَتَبْنَا عَلَيْهِمْ فِيهَا أَنَّ النَّفْسَ بِالنَّفْسِ وَالْعَيْنَ بِالْعَيْنِ وَالأَنفَ بِالأَنفِ وَالأُذُنَ بِالأُذُنِ وَالسِّنَّ بِالسِّنِّ وَالْجُرُوحَ قِصَاصٌ فَمَن تَصَدَّقَ بِهِ فَهُوَ كَفَّارَةٌ لَّهُ وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أنزَلَ اللّهُ فَأُوْلَـئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
“Ve ketebna aleyhim fiha ennen nefse bin nefsi vel ayne bil ayni vel enfe bil enfi vel üzüne bil üzüni ves sinne bis sinni vel cüruha kisas fe men tesaddeka bihi fe hüve keffaratül leh ve mel lem yahküm bima enzelellahü fe ülaike hümüz zalimun
Onda (Tevrat’ta) üzerlerine şunu da yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş kısas edilir. Yaralar da kısasa tabidir. Kim de bu hakkını bağışlar, sadakasına sayarsa o, kendisi için keffaret olur. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, zalimlerin ta kendileridir. Maide-45”
*******************
وَأَنِ احْكُم بَيْنَهُم بِمَا أَنزَلَ اللّهُ وَلاَ تَتَّبِعْ أَهْوَاءهُمْ وَاحْذَرْهُمْ أَن يَفْتِنُوكَ عَن بَعْضِ مَا أَنزَلَ اللّهُ إِلَيْكَ فَإِن تَوَلَّوْا فَاعْلَمْ أَنَّمَا يُرِيدُ اللّهُ أَن يُصِيبَهُم بِبَعْضِ ذُنُوبِهِمْ وَإِنَّ كَثِيراً مِّنَ النَّاسِ لَفَاسِقُونَ
“Ve enihküm beynehüm bi ma enzelellahü ve la tettebi' ehvaehüm vahzerhüm ey yeftinuke amba'di ma enzelellahü ileyk fe in tevellev fa'lem ennema yüridüllahü ey yüsiybehüm bi ba'di zünubihim ve inne kesiram minen nasi le fasikun”
Aralarında, Allah’ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından (Kur’an’ın bazı hükümlerinden) seni şaşırtmalarından sakın. Eğer yüz çevirirlerse, bil ki şüphesiz Allah, bazı günahları sebebiyle onları bir musibete çarptırmak istiyor. İnsanlardan birçoğu muhakkak ki yoldan çıkmışlardır.Maide-49
*******************
قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لَسْتُمْ عَلَى شَيْءٍ حَتَّىَ تُقِيمُوا التَّوْرَاةَ وَالإِنجِيلَ وَمَا أُنزِلَ إِلَيْكُم مِّن رَّبِّكُمْ وَلَيَزِيدَنَّ كَثِيراً مِّنْهُم مَّا أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ طُغْيَانًا وَكُفْرًا فَلاَ تَأْسَ عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
“Kul ya ehlel kitabi lestüm alal şey'in hatta tükiymüt tevrate vel incile ve ma ünzile ileyküm mir rabbiküm ve le yezidenne kesiram minhüm ma ünzile ileyke mir rabbike tuğyanev ve küfra fe la te'se alel kavmil kafirin”
De ki: “Ey Kitap ehli! Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni (Kur’an’ı) uygulamadıkça hiçbir şey üzere değilsiniz.” Andolsun ki sana Rabbinden indirilen bu Kur’an, onlardan çoğunun taşkınlık ve küfrünü artıracaktır. Öyle ise o kâfirler toplumu için üzülme. Maide-68


KALPLER KUR'AN-I KERİMLE YUMUŞAR :
اللَّهُ نَزَّلَ أَحْسَنَ الْحَدِيثِ كِتَابًا مُّتَشَابِهًا مَّثَانِيَ تَقْشَعِرُّ مِنْهُ جُلُودُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ ثُمَّ تَلِينُ جُلُودُهُمْ وَقُلُوبُهُمْ إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ ذَلِكَ هُدَى اللَّهِ يَهْدِي بِهِ مَنْ يَشَاء وَمَن يُضْلِلْ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ هَادٍ
Allahü nezzele ahsenel hadisi kitabem müteşebihem mesaniye takşeirru minhü ccüludüllezine yahşevne rabbehüm sümme telinü cüludühüm ve kulubühüm ila zikrillah zalike hüdellahi yehdi bihi mey yeşa' ve mey yudlilillahü fe ma lehu min had “
Allah, sözün en güzelini; âyetleri, (güzellikte) birbirine benzeyen ve (hükümleri, öğütleri, kıssaları) tekrarlanan bir kitap olarak indirmiştir. Rablerinden korkanların derileri (vücutları) ondan dolayı gerginleşir. Sonra derileri de (vücutları da) kalpleri de Allah’ın zikrine karşı yumuşar. İşte bu Kur’an Allah’ın hidayet rehberidir. Onunla dilediğini doğru yola iletir. Allah, kimi saptırırsa artık onun için hiçbir yol gösterici yoktur.Zümer-23


İLİM SAHİPLERİ KUR'AN-I KERİMİN GERÇEK OLDUĞUNU BİLİR :
وَيَرَى الَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ الَّذِي أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ هُوَ الْحَقَّ وَيَهْدِي إِلَى صِرَاطِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ
“Ve yerallezine ütül ilmellezi ünzile ileyke mir rabbike hüvel hakka ve yehdi ila siratil azizil Hamid”
Kendilerine ilim verilenler, Rabbinden sana indirilen Kur’an’ın gerçek olduğunu ve onun, mutlak güç sahibi ve övgüye lâyık Allah’ın yoluna ilettiğini görürler.Sebe-6


İNSAN SEÇMEYİN/ KUR'AN-I HAKİMDEN ÖĞÜDÜ HERKESE VERİN :
عَبَسَ وَتَوَلَّى
“Abese ve tevella.” Abese-1
أَن جَاءهُ الْأَعْمَى
“En caihul'a'ma.” Abese-2
Kendisine o âmâ geldi diye Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü.Abese-1-2
*******************
وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّهُ يَزَّكَّى
“Ve ma yudriyke le'allehu yezzekka.”
(Ey Muhammed!) Ne bilirsin, belki de o arınacak, Abese-3
*******************
أَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنفَعَهُ الذِّكْرَى
“Ev yezzekkeru fetenfe'ahuzzikra.”
Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek.Abese-4
*******************
أَمَّا مَنِ اسْتَغْنَى
“Emma menistağna.”
Kendini muhtaç hissetmeyene gelince; Abese-5
*******************
فَأَنتَ لَهُ تَصَدَّى
“Feente lehu tesadda.”
Sen, ona yöneliyorsun.Abese-6
*******************
وَمَا عَلَيْكَ أَلَّا يَزَّكَّى
“Ve ma 'aleyke ella yezzekka.”
(İstemiyorsa) onun arınmamasından sana ne! Abese-7
*******************
وَأَمَّا مَن جَاءكَ يَسْعَى
“Ve emma men caeke yes'a.” Abese-8
وَهُوَ يَخْشَى
“Ve huve yahşa.” Abese-9
فَأَنتَ عَنْهُ تَلَهَّى
“Feente 'anhu telehha.” Abese-10
Allah’a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.Abese-8-9-10
*******************
كَلَّا إِنَّهَا تَذْكِرَةٌ
“Kella inneha tezkiretun.”
Hayır, böyle yapma! Çünkü bu (Kur’an) bir öğüttür.Abese-11
*******************
فَمَن شَاء ذَكَرَهُ
“Femen şae zekerehu.”
Dileyen ondan öğüt alır.Abese-12
*******************
فِي صُحُفٍ مُّكَرَّمَةٍ
“Fiy suhufin mukerremetin.” Abese-13
مَّرْفُوعَةٍ مُّطَهَّرَةٍ
“Merfu'atin mutahheretin.” Abese-14
بِأَيْدِي سَفَرَةٍ
“Bieydin seferetin” Abese-15
كِرَامٍ بَرَرَةٍ
“Kiramin bereretin.” Abese-16
O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.Abese-13-14-15-16

RABBİMİZ TÜM İNSANLARA HANGİ DİNİ SEÇMİŞTİR :

Allah katında dİn İslâm’dır. :
شَرَعَ لَكُم مِّنَ الدِّينِ مَا وَصَّى بِهِ نُوحًا وَالَّذِي أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ وَمَا وَصَّيْنَا بِهِ إِبْرَاهِيمَ وَمُوسَى وَعِيسَى أَنْ أَقِيمُوا الدِّينَ وَلَا تَتَفَرَّقُوا فِيهِ كَبُرَ عَلَى الْمُشْرِكِينَ مَا تَدْعُوهُمْ إِلَيْهِ اللَّهُ يَجْتَبِي إِلَيْهِ مَن يَشَاء وَيَهْدِي إِلَيْهِ مَن يُنِيبُ
“Şeraa leküm mined dini ma vessa bihi nuhav vellezi evhayna ileyke ve ma vessayna bihi ibrahime ve musa ve iysa en ekiymüd dine ve la teteferraku fih kebüra alel müşrikine ma ted'uhüm ileyh allahü yectebi ileyhi mey yeşaü ve yehdi ileyhi mey yünib”
Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!” diye Nûh’a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve İsâ’ya emrettiğini size de din kıldı. Fakat senin kendilerini çağırdığın şey (İslâm dini), Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, ona dilediğini seçer. İçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaştırır.Şura-13
*******************
إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ وَمَا اخْتَلَفَ الَّذِينَ أُوْتُوا الْكِتَابَ إِلاَّ مِن بَعْدِ مَا جَاءهُمُ الْعِلْمُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ وَمَن يَكْفُرْ بِآيَاتِ اللّهِ فَإِنَّ اللّهِ سَرِيعُ الْحِسَابِ
“İnned dine indellahil islam, ve mahtelefellezine utül kitabe illa mem ba'di ma caehümül ilmü bağyem beynehüm, ve mey yekfür bi ayatillahi fe innellahe seriul hisab”
Şüphesiz Allah katında din İslâm’dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah’ın âyetlerini inkâr ederse, bilsin ki Allah hesabı çok çabuk görendir.Ali İmran-19
*******************
وَوَصَّى بِهَا إِبْرَاهِيمُ بَنِيهِ وَيَعْقُوبُ يَا بَنِيَّ إِنَّ اللّهَ اصْطَفَى لَكُمُ الدِّينَ فَلاَ تَمُوتُنَّ إَلاَّ وَأَنتُم مُّسْلِمُونَ
“Ve vassa biha ibrahimü benihi ve ya'kub, ya beniyye innellahestafa lekümüd dine fe la temutünne illa ve entüm müslimun”
İbrahim, bunu kendi oğullarına da vasiyet etti, Yakub da öyle: “Oğullarım! Allah, sizin için bu dini (İslâm’ı) seçti. Siz de ancak müslümanlar olarak ölündedi.Bakara-132
*******************
لاَ إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ قَد تَّبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِن بِاللّهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَىَ لاَ انفِصَامَ لَهَا وَاللّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
“La ikrahe fid dini kad tebeyyener ruşdü minel ğayy, fe mey yekfür bit tağuti ve yü'mim billahi fe kadistemseke bil urvetil vüska lenfisame leha, vallahü semiun alim”  
Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O hâlde, kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.Bakara-256
*******************
يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لاَ تَغْلُوا فِي دِينِكُمْ وَلاَ تَقُولُوا عَلَى اللّهِ إِلاَّ الْحَقِّ إِنَّمَا الْمَسِيحُ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ رَسُولُ اللّهِ وَكَلِمَتُهُ أَلْقَاهَا إِلَى مَرْيَمَ وَرُوحٌ مِّنْهُ فَآمِنُوا بِاللّهِ وَرُسُلِهِ وَلاَ تَقُولُوا ثَلاَثَةٌ انتَهُوا خَيْرًا لَّكُمْ إِنَّمَا اللّهُ إِلَـهٌ وَاحِدٌ سُبْحَانَهُ أَن يَكُونَ لَهُ وَلَدٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَات وَمَا فِي الأَرْضِ وَكَفَى بِاللّهِ وَكِيلاً
“Ya ehlel kitabi la tağlu fi diniküm ve la tekulu alellahi illel hakk innemel mesihu iysebnü meryeme rasulüllahi ve kelimetüh elkaha ila meryeme ve ruhum minhü fe aminu billahi ve rusülih ve la tekulu selaseh intehu hayral leküm innemellahü ilahüv vahid sübhanehu ey yekune lehu veled lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa billahi vekila”
Ey ehl-i kitap! Dininizde aşırı gitmeyin ve Allah hakkında, gerçekten başkasını söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesîh, ancak Allah'ın resûlüdür, (o) Allah'ın, Meryem'e ulaştırdığı «kün: Ol» kelimesi(nin eseri)dir, O'ndan bir ruhtur. (O'nun tarafından gönderilmiş, yahut teyit edilmiş, yahut da Cebrail tarafından üfürülmüş bir ruhtur). Şu halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. «(Tanrı) üçtür» demeyin, sizin için hayırlı olmak üzere bundan vazgeçin. Allah ancak bir tek Allah'tır. O, çocuğu olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Vekil olarak Allah yeter.Nisa-171
*******************
إِنَّ الَّذِينَ فَرَّقُوا دِينَهُمْ وَكَانُوا شِيَعًا لَّسْتَ مِنْهُمْ فِي شَيْءٍ إِنَّمَا أَمْرُهُمْ إِلَى اللّهِ ثُمَّ يُنَبِّئُهُم بِمَا كَانُوا يَفْعَلُونَ
“İnnellezine ferreku dinehüm ve kanu şiyeal leste minhüm fi şey' innema emruhüm ilellahi sümme yünebbiühüm bima kanu yef'alun”

Şu dinlerini parça parça edenler ve kendileri de grup grup ayrılmış olanlar var ya, (senin) onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra (O), yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.Enam-159




İSLAM DİNİNE YARDIM EDENE RABBİMİZDE MUTLAKA YARDIM EDER:
الَّذِينَ أُخْرِجُوا مِن دِيَارِهِمْ بِغَيْرِ حَقٍّ إِلَّا أَن يَقُولُوا رَبُّنَا اللَّهُ وَلَوْلَا دَفْعُ اللَّهِ النَّاسَ بَعْضَهُم بِبَعْضٍ لَّهُدِّمَتْ صَوَامِعُ وَبِيَعٌ وَصَلَوَاتٌ وَمَسَاجِدُ يُذْكَرُ فِيهَا اسْمُ اللَّهِ كَثِيراً وَلَيَنصُرَنَّ اللَّهُ مَن يَنصُرُهُ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ
“Ellezine uhricu min diyarihim bi ğayri hakkin illa ey yekulu rabbünellah ve lev la def'ullahin nase ba'dahüm bi ba'dil lehüddimet savamiu ve biyeuv ve salevatüv ve mesacidü yüzkeru fihesmüllahi kesira ve le yensurannellahü mey yensuruh innellahe le kaviyyün aziz”
Onlar, haksız yere, sırf, “Rabbimiz Allah’tır” demelerinden dolayı yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah’ın, insanların bir kısmını bir kısmıyla defetmesi olmasaydı, içlerinde Allah’ın adı çok anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler muhakkak yerle bir edilirdi. Şüphesiz ki Allah, kendi dinine yardım edene mutlaka yardım eder. Şüphesiz ki Allah, çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.Hac-40


HZ. İSA'NIN DURUMU :
إِنْ هُوَ إِلَّا عَبْدٌ أَنْعَمْنَا عَلَيْهِ وَجَعَلْنَاهُ مَثَلًا لِّبَنِي إِسْرَائِيلَ
“İn hüve illa abdün en'amna aleyhi ve cealnahü meselel li beni israil “
İsa, sadece, kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğulları’na örnek kıldığımız bir kuldur.   Zuhruf-59

RABBİMİZ PEYGAMBERİMİZE NASIL BİR GÖREV VERMİŞTİR:

HZ. MUHAMMED S.A.V EFENDİMİZ ALEMLERE RAHMET OLARAK GÖNDERİLMİŞTİR :
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
 “Ve ma erselnake illa rahmetel lil alemin “
(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.Enbiya-107


ALLAH VE MELEKLERDE  HZ. MUHAMMED S.A.V EFENDİMİZE SALAT EDİYOR :
إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا
“İnnellahe ve melaiketehu yüsallune alen nebiyy ya eyyühellezine amenu sallu aleyhi ve sellimu teslima”
Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin.Ahzab-56


ÖĞÜT ALMAYANLARLA UĞRAŞMA :
فَذَرْهُمْ يَخُوضُوا وَيَلْعَبُوا حَتَّى يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي يُوعَدُونَ
“Fezerhum yehudu ve yel'adune.”
Sen onları bırak, uyarıldıkları günlerine kavuşuncaya kadar batıl inançlarına dalsınlar ve oynasınlar.Mearic-42
*******************
كَذَلِكَ مَا أَتَى الَّذِينَ مِن قَبْلِهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا قَالُوا سَاحِرٌ أَوْ مَجْنُونٌ
“Kezalike ma etellezine min kablihim mir rasulin illa kalu sahirun ev mecnun”
İşte böyle! Onlardan öncekilere hiçbir peygamber gelmemişti ki, “O bir büyücüdür” yahut “bir delidir” demiş olmasınlar.Zariyat-52
أَتَوَاصَوْا بِهِ بَلْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ
“E tevasav bih bel hum kavmun tağun”
Onlar bunu birbirlerine tavsiye mi ettiler (ki hep aynı şeyleri söylüyorlar)? Hayır, onlar azgın bir topluluktur.Zariyat-53
فَتَوَلَّ عَنْهُمْ فَمَا أَنتَ بِمَلُومٍ
“Fe tevelle anhum fe ma ente bi melun”
Onun için, onlardan yüz çevir. Artık kınanacak değilsin.Zariyat-54
وَذَكِّرْ فَإِنَّ الذِّكْرَى تَنفَعُ الْمُؤْمِنِينَ
“Ve zekkir fe innez zikra tenfeul mu'minin”
 Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt mü’minlere fayda verir.Zariyat-55


PEYGAMBER ÜCRET İSTEMEZ :
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِينَِّ الْعَالَمِينَ
“Ve ma es'elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemin”
“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.Şuara-109
*******************
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ
“Ve ma es'elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemin”
“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.” Şuara-127
*******************
 وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ
“Ve ma es'elüküm aleyhi men ecr in ecriye illa ala rabbil alemin”
Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.” Şuara-145
*******************
 وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ
“Ve ma es'elüküm aleyhi men ecr in ecriye illa ala rabbil alemin”
Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.” Şuara-164
*******************
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ
“Ve ma es'elüküm aleyhi men ecr in ecriye illa ala rabbil alemin”
Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”  Şuara-180
*******************
اتَّبِعُوا مَن لاَّ يَسْأَلُكُمْ أَجْرًا وَهُم مُّهْتَدُونَ
“İttebiu mel la yes'elüküm ecrav vehüm mühtedun”
Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir.”Yasin-21
*******************
قُلْ مَا سَأَلْتُكُم مِّنْ أَجْرٍ فَهُوَ لَكُمْ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى اللَّهِ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ
“Kul ma seeltüküm min ecrin fe hüve leküm in ecriye illa alellah ve hüve ala külli şey'in şehid “
De ki: “Sizden herhangi bir ücret istemişsem, o sizin olsun. Benim ücretim ancak Allah’a aittir. O, her şeye hakkıyla şahittir.” Sebe-47
*******************
قُلْ مَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ وَمَا أَنَا مِنَ الْمُتَكَلِّفِينَ
“Kul ma es'elüküm aleyhi min ecriv ve ma enen minel mütekellifin”
(Ey Muhammed!) De ki: “Bundan (tebliğ görevinden) dolayı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Ben kendiliğinden yükümlülük altına girenlerden değilim.” Sad-86
*******************
أَمْ تَسْأَلُهُمْ أَجْرًا فَهُم مِّن مَّغْرَمٍ مُّثْقَلُونَ
“Em tes'eluhum ecran fe hum mim mağramim muskalun”
Yoksa sen onlardan (tebliğ görevine karşılık) bir ücret istiyorsun da onlar, borçtan ağır bir yük altında mı kalmışlardır? Tur-40


PEYGAMBER EFENDİMİZ HZ. MUHAMMED S.A.V. EFENDİMİZ  TÜREDİ BİR PEYGAMBER DEĞİLDİR :
قُلْ مَا كُنتُ بِدْعًا مِّنْ الرُّسُلِ وَمَا أَدْرِي مَا يُفْعَلُ بِي وَلَا بِكُمْ إِنْ أَتَّبِعُ إِلَّا مَا يُوحَى إِلَيَّ وَمَا أَنَا إِلَّا نَذِيرٌ مُّبِينٌ
“Kul ma küntü bid'am miner rusüli ve ma edri ma yüfahü bi ve la biküm in ettebiu illa ma yuha ileyye ve ma ene ila nezirum mübin”
De ki: “Ben türedi bir peygamber değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.” Ahkaf-9


PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED S.A.V. EFENDİMİZ ÜZERİMİZE ŞAHİT GETİRİLDİ :
إِنَّا أَرْسَلْنَا إِلَيْكُمْ رَسُولًا شَاهِدًا عَلَيْكُمْ كَمَا أَرْسَلْنَا إِلَى فِرْعَوْنَ رَسُولًا
İnna erselna ileykum resulen şahiden 'aleykum kema erselna ila fir'avne resulen.”
(Ey Mekkeliler!) Şüphesiz biz size üzerinize şahitlik edecek bir peygamber gönderdik. Nitekim, Firavun’a da bir peygamber göndermiştik.Müzzemmil-15


PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED S.A.V. EFENDİMİZİN GÖREVİ :
فَذَكِّرْ إِنَّمَا أَنتَ مُذَكِّرٌ
“Fezekkir innema ente müzekkirün.”
Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin.Ğaşiye-21
لَّسْتَ عَلَيْهِم بِمُصَيْطِرٍ
“Leste'aleyhim bimusaytirin.”
 Sen, onlar üzerinde bir zorba değilsin.Ğaşiye-22   
*******************
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ شَاهِدًا وَمُبَشِّرًا وَنَذِيرًا
“Ya eyyühen nebiyyü inna erselnake şahidev ve mübeşşirav ve nezira” Ahzab-45
وَدَاعِيًا إِلَى اللَّهِ بِإِذْنِهِ وَسِرَاجًا مُّنِيرًا
“Ve daiyen ilellahi bi iznihi ve siracem münira” Ahzab-46
Ey Peygamber! Biz seni bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı; Allah’ın izniyle kendi yoluna çağıran bir davetçi ve aydınlatıcı bir kandil olarak gönderdik.Ahzab-45-46
*******************
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا كَافَّةً لِّلنَّاسِ بَشِيرًا وَنَذِيرًا وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
“Ve ma erselnake illa kaffetel lin nasi beşirav ve nezirav ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun”
Biz, seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bilmezler.Sebe-28
*******************
إِنْ أَنتَ إِلَّا نَذِيرٌ
“İn ente illa nezir”
Sen, ancak bir uyarıcısın. Fatır-23
*******************
قُلْ إِنَّمَا أَنَا مُنذِرٌ وَمَا مِنْ إِلَهٍ إِلَّا اللَّهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ
“Kul innema ene münziruv ve ma min ilahin illellahül vahidül kahhar”
(Ey Muhammed!) De ki: “Ben ancak bir uyarıcıyım. Her şey üzerinde mutlak otorite sahibi olan bir Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur.Sad-65   
*******************
يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ مَا أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ وَإِن لَّمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُ وَاللّهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِ إِنَّ اللّهَ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ
“Ya eyyüher rasulü belliğ ma ünzile ileyke mir rabbik ve il lem tef'al fe ma bellağte risaleteh vallahü ya'simüke minen nas innellahe la yehdil kavmel kafirun”
Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O’nun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah, seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir.Maide-67
*******************
وَمَا نُرْسِلُ الْمُرْسَلِينَ إِلاَّ مُبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَ فَمَنْ آمَنَ وَأَصْلَحَ فَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ
“Ve ma nürsilül mürseline illa mübeşşirine ve münzirin fe men amene ve asleha fe la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun”
Biz peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kim iman eder ve kendini düzeltirse onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir.Enam-48
*******************
اتَّبِعْ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ لا إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ وَأَعْرِضْ عَنِ الْمُشْرِكِينَ
“İttebi' ma uhiye ileyke mir rabbik la ilahe illa hu ve a'rid anil müşrikin”
Ey Muhammed! Sen, Rabbinden sana vahyedilene uy. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Allah’a ortak koşanlardan yüz çevir. Enam-106
*******************
وَلَوْ شَاء اللّهُ مَا أَشْرَكُوا وَمَا جَعَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا وَمَا أَنتَ عَلَيْهِم بِوَكِيلٍ
“Ve lev şaellahü ma eşraku ve ma cealnake aleyhim hafiyza ve ma ente aleyhim bi vekil”
Allah dileseydi ortak koşmazlardı. Biz seni onların başına bir bekçi yapmadık. Sen onlara vekil (onlardan sorumlu) da değilsin. Enam-107
*******************
أُبَلِّغُكُمْ رِسَالاتِ رَبِّي وَأَنَا لَكُمْ نَاصِحٌ أَمِينٌ
Übelliğuküm risalati rabbi ve ene leküm nasihun emin”
“Rabbimin vahyettiklerini size tebliğ ediyorum. Ben sizin için güvenilir bir nasihatçıyım.”   Araf-68
*******************
وَإِن مَّا نُرِيَنَّكَ بَعْضَ الَّذِي نَعِدُهُمْ أَوْ نَتَوَفَّيَنَّكَ فَإِنَّمَا عَلَيْكَ الْبَلاَغُ وَعَلَيْنَا الْحِسَابُ
“Ve im ma nüriyenneke ba'dallezi neidühüm ev neteveffeyenneke fe innema aleykel belağu ve aleynel hisab”
Onlara va’dettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek de, (göstermeden) senin ruhunu alsak da senin görevin sadece tebliğ etmektir. Hesap görmek ise bize aittir.Rad-40
*******************
وَقَالَ الَّذِينَ أَشْرَكُوا لَوْ شَاء اللّهُ مَا عَبَدْنَا مِن دُونِهِ مِن شَيْءٍ نَّحْنُ وَلا آبَاؤُنَا وَلاَ حَرَّمْنَا مِن دُونِهِ مِن شَيْءٍ كَذَلِكَ فَعَلَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ فَهَلْ عَلَى الرُّسُلِ إِلاَّ الْبَلاغُ الْمُبِينُ
“Ve kalellezine eşraku lev şaellahü ma abedna min dunihi min şey'in nahnü ve la abaüna ve la harramna min dunihi min şey' kezalike fealellezine min kablihim fe hel aler rusüli illel belağul mübin”
Allah’a ortak koşanlar, dediler ki: “Allah dileseydi ne biz, ne de atalarımız O’ndan başka hiçbir şeye tapmazdık, O’nun emri olmadan hiçbir şeyi de haram kılmazdık.” Kendilerinden öncekiler de böyle yapmıştı. Peygamberlere düşen sadece apaçık bir tebliğdir. Nahl-35
*******************
فَإِن تَوَلَّوْا فَإِنَّمَا عَلَيْكَ الْبَلاَغُ الْمُبِينُ
“Fe in tevellev fe innemü aleykel belağul mübin”
Ey Muhammed! Eğer yüz çevirirlerse, artık sana düşen açık bir tebliğden ibarettir. Nahl-82
*******************
وَمَا نُرْسِلُ الْمُرْسَلِينَ إِلَّا مُبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَ وَيُجَادِلُ الَّذِينَ كَفَرُوا بِالْبَاطِلِ لِيُدْحِضُوا بِهِ الْحَقَّ وَاتَّخَذُوا آيَاتِي وَمَا أُنذِرُوا هُزُوًا
“Ve ma nürsilül mürseline illa mübeşşirine ve münzirin ve yücadilüllezine kefeu bil batili li yüdhidu bihil hakka vettehazu ayati ve ma ünziru hüzüva”
Biz, peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. İnkâr edenler ise, hakkı batılla çürütmek için mücadele ederler. Âyetlerimizi ve kendilerine yapılan uyarıları alaya alırlar. Kehf-56
*******************
وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ فَإِن تَوَلَّيْتُمْ فَإِنَّمَا عَلَى رَسُولِنَا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ
“Ve etiy'ullahe ve etiy'urresule fein tevelleytum feinnema 'ala resulinelbelağulmubiynu.”
Allah’a itaat edin, peygambere de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki elçimize düşen sadece apaçık bir tebliğdir.Teğabün-12
*******************
قَالَ يَا قَوْمِ إِنِّي لَكُمْ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
“Kale ya kavmi inniy lekum neziyrun mubiynun.”
Nûh, şöyle dedi: “Ey kavmim! Şüphesiz, ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım.”Nuh-2
*******************
إِلَّا بَلَاغًا مِّنَ اللَّهِ وَرِسَالَاتِهِ وَمَن يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَإِنَّ لَهُ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا
“İlla belağan minallahi ve risalatihi ve men ya'sillahe ve resulehu feinne lehu nare cehenneme halidiyne fiyha ebeden.”
“Ancak Allah’tan gelenleri tebliğ edebilirim ve O’nun vahiylerini açıklayabilirim. Kim Allah’a ve Resûlüne karşı gelirse, şüphesiz onlar için, içinde ebedî kalacakları cehennem ateşi vardır.” Cin-23
*******************
إِنَّمَا أَنتَ مُنذِرُ مَن يَخْشَاهَا
“İnnema ente munziru men yahşaha.”
Sen, ancak ondan korkanları uyarıcısın.Naziat-45
*******************
وَمَا عَلَيْنَا إِلاَّ الْبَلاَغُ الْمُبِينُ
“Ve ma aleyna illel belağul mübin”
“Bize düşen ancak apaçık bir tebliğdir.”Yasin-17
*******************
مَّنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ اللّهَ وَمَن تَوَلَّى فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا
“Mey yütiir rasule fe kad etaallah ve men tevella fe ma erselnake aleyhim hafiyza “
Kim peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse, (bilsin ki) biz seni onlara bekçi göndermedik.Nisa-80
*******************
أَنزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ بِمَا أَرَاكَ اللّهُ وَلاَ تَكُن لِّلْخَآئِنِينَ خَصِيمًا
“İnna enzelna ileykel kitabe bil hakki li tahküme beynen nasi bima erakellah ve la tekül lil hainine hasiyma”
(Ey Muhammed!) Biz sana Kitab’ı (Kur’an’ı) hak olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah’ın sana öğrettikleri ile hüküm veresin. Sakın hainlerin savunucusu olma.Nisa-105


PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED S.A.V. EFENDİMİZİN SON PEYGAMBER OLDUĞUNUN TEYİDİ :
مَّا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَا أَحَدٍ مِّن رِّجَالِكُمْ وَلَكِن رَّسُولَ اللَّهِ وَخَاتَمَ النَّبِيِّينَ وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا
“Ma kane muhammedün eba ehadim mir ricaliküm ve lakir rasulellahi ve hatemen nebiyyin ve kanellahü bi külli şey'in alima”
Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Resûlü ve nebîlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.Ahzab-40


GÜNEŞİN DOĞUŞU VE BATIŞINDAN ÖNCE TESBİH ETMEK :
فَاصْبِرْ عَلَى مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ الْغُرُوبِ
“Fasbr ala ma yekulune ve sebbih bi hamdi rabbike kable tuluiş şemsi ve kablel ğurub”
O hâlde onların söylediklerine sabret ve güneşin doğuşundan önce de, batışından önce de Rabbini hamd ederek tespih et.Kaf-39

RABBİMİZ İNSANI NİÇİN VE NASIL YARATMIŞTIR.  :

İNSAnın YARATILIŞ FITRATI :
لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ
“Lekad halaknel'insane fiy ahseni takviymin”
Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.Tin-4
ثُمَّ رَدَدْنَاهُ أَسْفَلَ سَافِلِينَ
“Sümme redednahü esfele safiliyne”
Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik.Tin-5


ŞEYTAN KENDİSİNE UYAN İNSANLARI KIYAMETDE YAPAYALNIZ BIRAKACAKTIR :
وَقَالَ الشَّيْطَانُ لَمَّا قُضِيَ الأَمْرُ إِنَّ اللّهَ وَعَدَكُمْ وَعْدَ الْحَقِّ وَوَعَدتُّكُمْ فَأَخْلَفْتُكُمْ وَمَا كَانَ لِيَ عَلَيْكُم مِّن سُلْطَانٍ إِلاَّ أَن دَعَوْتُكُمْ فَاسْتَجَبْتُمْ لِي فَلاَ تَلُومُونِي وَلُومُوا أَنفُسَكُم مَّا أَنَا بِمُصْرِخِكُمْ وَمَا أَنتُمْ بِمُصْرِخِيَّ إِنِّي كَفَرْتُ بِمَا أَشْرَكْتُمُونِ مِن قَبْلُ إِنَّ الظَّالِمِينَ لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
“Ve kaleş şeytanü lemma kudiyel emru innellahe veadeküm va'del hakki ve veadtüküm fe ahleftüküm ve ma kane liye aleyküm min sültanin illa en deavtüküm festecebtüm li fe la telumuni ve lumu enfüseküm ma ene bi musrihiküm ve ma entüm ib musrihiyy inni kefertü bima eşraktümuni min kabl innez zalimine lehüm azabün elim “
İş bitirilince şeytan da diyecek ki: “Şüphesiz Allah, size gerçek olanı söz verdi. Ben de size söz verdim ama yalancı çıktım. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi çağırdım, siz de hemen bana geliverdiniz. O hâlde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Şüphesiz ben, daha önce sizin, beni Allah’a ortak koşmanızı kabul etmemiştim. Şüphesiz, zalimlere elem dolu bir azap vardır.İbrahim-22
*******************
الشَّيْطَانُ يَعِدُكُمُ الْفَقْرَ وَيَأْمُرُكُم بِالْفَحْشَاء وَاللّهُ يَعِدُكُم مَّغْفِرَةً مِّنْهُ وَفَضْلاً وَاللّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ
“Eşşeytanü yeidükümül fakra ve ye'müruküm bil fahşa', vallahü yeidüküm mağfiratem minhü ve fadla, vallahü vasiun alim”
Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size, çirkinliği ve hayâsızlığı emreder. Allah ise size kendi katından mağfiret ve bol nimet va’dediyor. Şüphesiz Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.Bakara-268


İLK İNSAN HZ. ADEM’İN YARATILIŞI VE CENNETTEN ÇIKARILIŞI, ŞEYTANIN KİBRİ VE RABBİMİZİN ŞEYTANA KIYAMETE KADAR SÜRE VERİLMESİ :
وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي جَاعِلٌ فِي الأَرْضِ خَلِيفَةً قَالُوا أَتَجْعَلُ فِيهَا مَن يُفْسِدُ فِيهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَاء وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَ قَالَ إِنِّي أَعْلَمُ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
“Ve iz kale rabbüke lil melaiketi inni cailün fil erdi halifeh, kalu e tec'alü fiha mey yüfsidü fiha ve yesfiküd dima', ve nahnü nüsebbihu bi hamdike ve nükaddisü lek, kale inni a'lemü ma la ta'lemun”
Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti.Bakara-30
*******************
وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي خَالِقٌ بَشَرًا مِّن صَلْصَالٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ
“Ve iz kale rabbüke lil melaiketi inni haliküm beşeram min salsalim min hameim mesnun”  Hicr-28
فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُوا لَهُ سَاجِدِينَ
“Fe iza sevveytühu ve nefahtü fihi mir ruhiy fekau lehu sacidin” Hicr-29
 Hani Rabbin meleklere, “Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım. Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman, onun için hemen saygı ile eğilin” demişti.Hicr-28-29
*******************
وَلَقَدْ خَلَقْنَاكُمْ ثُمَّ صَوَّرْنَاكُمْ ثُمَّ قُلْنَا لِلْمَلآئِكَةِ اسْجُدُوا لآدَمَ فَسَجَدُوا إِلاَّ إِبْلِيسَ لَمْ يَكُن مِّنَ السَّاجِدِينَ
“Ve le kad halaknaküm sümme savvernaküm sümme kulna lil melaiketiscüdu li ademe fe secedu illa iblis lem yeküm mines sacidin”
Andolsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” dedik. İblis’ten başka hepsi saygı ile eğildiler. O, saygı ile eğilenlerden olmadıAraf-11
*******************
إِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَائِكَةِ إِنِّي خَالِقٌ بَشَرًا مِن طِينٍ
“İz kale rabbüke lil melaiketi inni halikum beşeram min tiyn”
Hani, Rabbin meleklere şöyle demişti: “Muhakkak ben çamurdan bir insan yaratacağım.”    Sad-71
فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُوا لَهُ سَاجِدِينَ
“Fe iza sevveytühu ve nefahtü fihi mir ruhiy fekau lehu sacidin”
Onu şekillendirip içine ruhumdan üflediğim zaman onun için saygı ile eğilin.” Sad-72
*******************
فَأَزَلَّهُمَا الشَّيْطَانُ عَنْهَا فَأَخْرَجَهُمَا مِمَّا كَانَا فِيهِ وَقُلْنَا اهْبِطُوا بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ وَلَكُمْ فِي الأَرْضِ مُسْتَقَرٌّ وَمَتَاعٌ إِلَى حِينٍ
“Fe ezellehümeş şeytanü anha fe ahracehüma mimma kana fih, ve kulnehbitu ba'duküm li ba'din adüvv, ve leküm fil erdi müstekarruv ve metaun ila hiyn”
Derken, şeytan ayaklarını oradan kaydırdı. Onları içinde bulundukları konumdan çıkardı. Bunun üzerine biz de, “Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde belli bir süre barınak ve yararlanma vardır” dedik.Bakara-36
*******************
فَتَلَقَّى آدَمُ مِن رَّبِّهِ كَلِمَاتٍ فَتَابَ عَلَيْهِ إِنَّهُ هُوَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ
“Fe telekka ademü mir rabbihi kelimatin fe tabe aleyh, innehu hüvet tevvabür” rahiym
Derken, Âdem (vahy yoluyla) Rabbinden birtakım kelimeler aldı, (onlarla amel edip Rabb’ine yalvardı. O da) bunun üzerine tövbesini kabul etti. Şüphesiz O, tövbeleri çok kabul edendir, çok bağışlayandır.Bakara-37
*******************
فَسَجَدَ الْمَلآئِكَةُ كُلُّهُمْ أَجْمَعُونَ
“Fe secedel melaiketü küllühüm ecmeun”
Bunun üzerine bütün melekler saygı ile eğildiler. Hicr-30
*******************
وَلَقَدْ خَلَقْنَاكُمْ ثُمَّ صَوَّرْنَاكُمْ ثُمَّ قُلْنَا لِلْمَلآئِكَةِ اسْجُدُوا لآدَمَ فَسَجَدُوا إِلاَّ إِبْلِيسَ لَمْ يَكُن مِّنَ السَّاجِدِينَ
“Ve le kad halaknaküm sümme savvernaküm sümme kulna lil melaiketiscüdu li ademe fe secedu illa iblis lem yeküm mines sacidin”
Andolsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” dedik. İblis’ten başka hepsi saygı ile eğildiler. O, saygı ile eğilenlerden olmadıAraf-11
*******************
وَإِذْ قُلْنَا لِلْمَلآئِكَةِ اسْجُدُوا لآدَمَ فَسَجَدُوا إَلاَّ إِبْلِيسَ قَالَ أَأَسْجُدُ لِمَنْ خَلَقْتَ طِينًا
“Ve iz kulna lil melaiketiscüdu li ademe fe secedu illa iblis kale e escüdü li men halakte tiyna”
Hani meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik, onlar da saygı ile eğilmişlerdi. Yalnız İblis saygı ile eğilmemiş, “Hiç ben, çamur hâlinde yarattığın kimse için saygı ile eğilir miyim?” demişti.İsra-61
*******************
فَسَجَدَ الْمَلَائِكَةُ كُلُّهُمْ أَجْمَعُونَ
“Fe secedel melaiketü küllühüm ecmeun”
Derken bütün melekler topluca saygı ile eğildiler. Sad-73
*******************
إِلاَّ إِبْلِيسَ أَبَى أَن يَكُونَ مَعَ السَّاجِدِينَ
“İlla iblis eba ey yekune meas sacidin”
Ancak İblis, saygı ile eğilenlerle beraber olmaktan kaçındı.Hicr-31
*******************

إِلَّا إِبْلِيسَ اسْتَكْبَرَ وَكَانَ مِنْ الْكَافِرِينَ
“İlla iblis istekbera ve kane minel kafirin”
Ancak İblis eğilmedi. O büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu.Sad-74
*******************
قَالَ يَا إِبْلِيسُ مَا لَكَ أَلاَّ تَكُونَ مَعَ السَّاجِدِينَ
“Kale ya iblisü ma leke ella tekune meas sacidin”
Allah,Ey İblis! Saygı ile eğilenlerle beraber olmamandaki maksadın ne?” dedi..Hicr-32
*******************
قَالَ مَا مَنَعَكَ أَلاَّ تَسْجُدَ إِذْ أَمَرْتُكَ قَالَ أَنَا خَيْرٌ مِّنْهُ خَلَقْتَنِي مِن نَّارٍ وَخَلَقْتَهُ مِن طِينٍ
“Kale ma meneake ella tescüde iz emartük kale ene hayrum minhhalakteni min nariv ve halaktehu min tiyn”
Allah,Sana emrettiğim zaman seni saygı ile eğilmekten ne alıkoydu?” dedi. (O da) “Ben ondan hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın. Onu ise çamurdan yarattın” dedi. Araf-12
*******************
قَالَ يَا إِبْلِيسُ مَا مَنَعَكَ أَن تَسْجُدَ لِمَا خَلَقْتُ بِيَدَيَّ أَسْتَكْبَرْتَ أَمْ كُنتَ مِنَ الْعَالِينَ
“Kale ya iblisü ma meneake en tescüde li ma halaktü bi yedeyy estekberte em künte minel alin”
Allah, Ey İblis! Ellerimle yarattığıma saygı ile eğilmekten seni ne alıkoydu? Büyüklük mü tasladın, yoksa üstünlerden mi oldun?” dedi.Sad-75
*******************
قَالَ لَمْ أَكُن لِّأَسْجُدَ لِبَشَرٍ خَلَقْتَهُ مِن صَلْصَالٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ
“Kale lem ekül li escüde li beşerin halaktehu min salsalim min hameim mesnun “
İblis dedi ki:Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş balçıktan yarattığın insan için saygı ile eğilemem.”Hicr-33
*******************
قَالَ أَنَا خَيْرٌ مِّنْهُ خَلَقْتَنِي مِن نَّارٍ وَخَلَقْتَهُ مِن طِينٍ
“Kale ene hayrum minh halakteni min nariv ve halaktehu min tiyn”
İblis,Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın” dedi.   Sad-76
*******************
وَإِذْ قُلْنَا لِلْمَلاَئِكَةِ اسْجُدُوا لآدَمَ فَسَجَدُوا إِلاَّ إِبْلِيسَ أَبَى وَاسْتَكْبَرَ وَكَانَ مِنَ الْكَافِرِينَ
“Ve iz kulna lil melaiketiscüdu li ademe fe secedu illa iblis, eba vestekbera ve kane minel kafirin”
Hani meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu.Bakara-34
*******************
قَالَ فَاخْرُجْ مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌ
Kale fahruc minha fe inneke racim” Hicr-34
وَإِنَّ عَلَيْكَ اللَّعْنَةَ إِلَى يَوْمِ الدِّينِ
“Ve inne aleykel la'nete ila yevmid din” Hicr-35
Allah,Öyleyse çık oradan, çünkü sen kovuldun. Şüphesiz hesap gününe kadar lânet senin üzerinedirdedi.Hicr-34-35
*******************
قَالَ فَاهْبِطْ مِنْهَا فَمَا يَكُونُ لَكَ أَن تَتَكَبَّرَ فِيهَا فَاخْرُجْ إِنَّكَ مِنَ الصَّاغِرِينَ
“Kale fehbit minha fe ma yekunü leke en tetekebbera fiha fahruc inneke mines” sağirin
Allah,Şimdi in aşağı oradan. Çünkü senin orada büyüklük taslamak haddine değil! Hemen çık! Çünkü sen aşağılıklardansındedi. Araf-13
*******************
قَالَ فَاخْرُجْ مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌ
“Kale fahruc minha fe inneke racim”  Sad-77
وَإِنَّ عَلَيْكَ لَعْنَتِي إِلَى يَوْمِ الدِّينِ
“Ve inne aleyke la'neti ila yevmid din” Sad-78
Allah: Çık oradan (cennetten)! Sen artık kovulmuş birisin, ceza gününe kadar lânetim senin üzerindedir! buyurdu. Sad-77-78    
*******************
قَالَ رَبِّ فَأَنظِرْنِي إِلَى يَوْمِ يُبْعَثُونَ
“Kale rabbi fe enzirni ila yevmi yüb'asun”
İblis: “Rabbim! Öyle ise onların tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver” dedi.    Hicr-36
قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ الْمُنظَرِينَ
Kale fe inneke minel münzarin” Hicr-37
إِلَى يَومِ الْوَقْتِ الْمَعْلُومِ
“İla yevmil vaktil ma'lum“ Hicr-38
Allah da, "O hâlde, sen vakti (yalnızca benim tarafımdan) bilinen güne (kıyamete) kadar mühlet verilenlerdensin" dedi.Hicr-37-38
*******************
قَالَ فَأَنظِرْنِي إِلَى يَوْمِ يُبْعَثُونَ
“Kale enzirni ila yevmi yüb'asun”
Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver.” Araf-14
قَالَ إِنَّكَ مِنَ المُنظَرِينَ
“Kale inneke minel münzarin”
Allah da,Sen süre verilenlerdensindedi.Araf-15
*******************
قَالَ أَرَأَيْتَكَ هَـذَا الَّذِي كَرَّمْتَ عَلَيَّ لَئِنْ أَخَّرْتَنِ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ لأَحْتَنِكَنَّ ذُرِّيَّتَهُ إَلاَّ قَلِيلاً
“Kale e raeyteke hazellezi kerramte aleyye le in ehherteni ila yevmil kiyameti le ahtenikenne zürriyyetehu illa kalila”
Yine demişti ki:Benden üstün tuttuğun kişi bu mu, söyler misin? Andolsun eğer beni kıyamete kadar ertelersen, onun soyunu, pek azı hariç, (azdırarak) kontrolüm altına alacağım.”  İsra-62
قَالَ اذْهَبْ فَمَن تَبِعَكَ مِنْهُمْ فَإِنَّ جَهَنَّمَ جَزَآؤُكُمْ جَزَاء مَّوْفُورًا
“Kalezheb fe men tebiake minhüm fe inne cehenneme ceazüküm cezaem mevfura”
Allah, şöyle dedi:Çekil, git.” Onlardan kim sana uyarsa, kuşkusuz cehennem tam bir karşılık olarak hepinizin cezası olacaktır.” İsra-63
*******************
قَالَ رَبِّ فَأَنظِرْنِي إِلَى يَوْمِ يُبْعَثُونَ
Kale rabbi fe enzirni ila yevmi yüb'asun
İblis, Ey Rabbim! Öyle ise bana insanların diriltilecekleri güne kadar mühlet verdedi.  Sad-79
قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ الْمُنظَرِينَ
“Kale fe inneke minel münzarin” Sad-80
إِلَى يَوْمِ الْوَقْتِ الْمَعْلُومِ
“İla yevmil vaktil ma'mum”  Sad-81
Allah, şöyle dedi:Sen o bilinen vakte (kıyamet gününe) kadar mühlet verilenlerdensin.”      Sad-80-81
*******************
وَلأُضِلَّنَّهُمْ وَلأُمَنِّيَنَّهُمْ وَلآمُرَنَّهُمْ فَلَيُبَتِّكُنَّ آذَانَ الأَنْعَامِ وَلآمُرَنَّهُمْ فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلْقَ اللّهِ وَمَن يَتَّخِذِ الشَّيْطَانَ وَلِيًّا مِّن دُونِ اللّهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَانًا مُّبِينًا
“Ve le üdillennehüm ve le ümenniyennehüm ve le amürrannehüm fe le yübettikünne azanel en'ami ve le amürannehüm fe le yüğayyirunne halkallah ve mey yettehiziş şeytane veliyyem min dunillahi fe kad hasira husranem mübina”
Onları mutlaka saptıracağım, mutlaka onları kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim de (putlara adak için) hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler.Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o apaçık bir hüsrana düşmüştür.( İblisin bu ayet de belirtildiği gibi doğa dengesini değiştirtdirmeye uğraşacağına uyarmak istiyor).Nisa-119
*******************
قَالَ رَبِّ بِمَا أَغْوَيْتَنِي لأُزَيِّنَنَّ لَهُمْ فِي الأَرْضِ وَلأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ
“Kale rabbi bima ağveyteni le üzeyyinenne lehüm fil erdi ve le uğviyennehüm ecmeiyn” Hicr-39
إِلاَّ عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ
“İlla ibadeke minhümül muhlesiyn” Hicr-40
İblis,Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi. Hicr-39-40
قَالَ هَذَا صِرَاطٌ عَلَيَّ مُسْتَقِيمٌ
“Kale haza siratun aleyye müstekiym” Hicr-41
إِنَّ عِبَادِي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ إِلاَّ مَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْغَاوِينَ
“İnne ibadi leyse leke aleyhim sültanün illa menittebeake minel ğavin” Hicr-42
Allah, “İşte bu bana ulaştıran dosdoğru yoldur. Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yokturdedi.Hicr-41-42
*******************
قَالَ فَبِمَا أَغْوَيْتَنِي لأَقْعُدَنَّ لَهُمْ صِرَاطَكَ الْمُسْتَقِيمَ
“Kale fe bima ağveyteni le ak'udenne lehüm siratakel müstekiym”
Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için senin dosdoğru yolunun üzerinde elbette oturacağım.”Araf-16
*******************
وَاسْتَفْزِزْ مَنِ اسْتَطَعْتَ مِنْهُمْ بِصَوْتِكَ وَأَجْلِبْ عَلَيْهِم بِخَيْلِكَ وَرَجِلِكَ وَشَارِكْهُمْ فِي الأَمْوَالِ وَالأَوْلادِ وَعِدْهُمْ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ إِلاَّ غُرُورًا
“Vestefziz menisteta'te minhüm bi savtike ve eclib aleyhim bi haylike ve racilike ve şarikhüm fil emvali vel evladi veidhüm ve ma yeidühümüş şeytanü illa ğurura”
“(Haydi) onlardan gücünün yettiğinin ayağını çağrınla kaydır. Atlıların ve yayalarınla onların üzerine yürü. Onların mallarına ve evlatlarına ortak ol. Onlara vaadlerde bulun.” Hâlbuki şeytan onlara aldatmadan başka bir şey va’detmez. İsra-64
*******************
قَالَ فَبِعِزَّتِكَ لَأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ
“Kale fe bi izzetike le uğviyennehüm ecmeiyn” Sad-82
إِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ
“İlla ibadeke minhümül muhlesiyn” Sad-83
İblis, “Senin şerefine andolsun ki, içlerinden ihlâslı kulların hariç, elbette onların hepsini azdıracağımdedi.Sad-82-83
*******************
ثُمَّ لآتِيَنَّهُم مِّن بَيْنِ أَيْدِيهِمْ وَمِنْ خَلْفِهِمْ وَعَنْ أَيْمَانِهِمْ وَعَن شَمَآئِلِهِمْ وَلاَ تَجِدُ أَكْثَرَهُمْ شَاكِرِينَ
“Sümme le atiyennehüm mim beyni eydihim ve min halfihim ve an eymanihim ve an şemailihim ve la tecidü ekserahüm şakirin”
Sonra (pusu kurup) onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve sen onların çoğunu şükreden (kimse)ler bulamayacaksın.”Araf-17  
*******************
وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمَوْعِدُهُمْ أَجْمَعِينَ
“Ve inne cehenneme le mev'idühüm ecmeiyn”
Şüphesiz cehennem, onların hepsinin buluşacağı yerdir.Hicr-43
لَهَا سَبْعَةُ أَبْوَابٍ لِّكُلِّ بَابٍ مِّنْهُمْ جُزْءٌ مَّقْسُومٌ
“Leha seb'atü ebvab likülli babim minhüm cüz'üm maksum”
Onun yedi kapısı vardır ve her kapıya onlardan bir grup ayrılmıştır.Hicr-44
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
“İnnel müttekiyne fi cennativ ve uyun”
Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, cennetler içinde ve pınarlar başındadır.   Hicr-45
ادْخُلُوهَا بِسَلاَمٍ آمِنِينَ
“Üdhuluha bi selamin aminin”
Onlara, “Girin oraya esenlikle, güven içinde” denilir.Hicr-46
*******************
قَالَ فَالْحَقُّ وَالْحَقَّ أَقُولُ
“Kale fel hakku vel hakka ekul “ Sad-84
لَأَمْلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنكَ وَمِمَّن تَبِعَكَ مِنْهُمْ أَجْمَعِينَ
“Le emleenne cehenneme minke ve mimmen tebiake minhüm ecmeiyn” Sad-85
Andolsun, cehennemi seninle ve onlardan sana uyanların hepsiyle dolduracağım.” Sad-84-85
*******************
قَالَ اخْرُجْ مِنْهَا مَذْؤُومًا مَّدْحُورًا لَّمَن تَبِعَكَ مِنْهُمْ لأَمْلأنَّ جَهَنَّمَ مِنكُمْ أَجْمَعِينَ
“Kalehruc minha mez'umem medhura le men tebiake minhüm le emleenne cehenneme minküm ecmeiyn”
Allah, dedi ki:Yerilmiş ve kovulmuş olarak çık oradan. Andolsun, onlardan sana kim uyarsa sizin, hepinizi cehenneme doldururum.”.”Araf-18
*******************
إِنَّهُ لَيْسَ لَهُ سُلْطَانٌ عَلَى الَّذِينَ آمَنُوا وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
“İnnehu leyse lehu sültanün alellezine amenu ve ala rabbihim yetevekkelun”

Gerçek şu ki; şeytanın, inanan ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler üzerinde bir hâkimiyeti yoktur.Nahl-99    




İMAN’IN ŞARTLARI :
آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مِن رَّبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ آمَنَ بِاللّهِ وَمَلآئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّن رُّسُلِهِ وَقَالُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
“Amener rasulü bi ma ünzile ileyhi mir rabbihi vel mü'minun, küllün amene billahi ve melaiketihi ve kütübihi ve rusülih, la nüferriku beyne ehadim mir rusülih, ve kalu semi'na ve eta'na ğufraneke rabbena ve ileykel masiyr”
Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: “Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.”Bakara-285
*******************
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا آمِنُوا بِاللّهِ وَرَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي نَزَّلَ عَلَى رَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِيَ أَنزَلَ مِن قَبْلُ وَمَن يَكْفُرْ بِاللّهِ وَمَلاَئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلاَلاً بَعِيدًا
“Ya eyyühellezine amenu aminu billahi ve rasulihi vel kitabillezi nezzele ala rasulihi vel kitabillezi enzele min kabl ve me yekfür billahi ve melaiketihi ve kütübihi ve rusülihi vel yevmil ahiri fe kad dalle dalalem beiyda”
Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüş olur. Nisa-136


İNSAN BAŞI BOŞ BIRAKILMAMIŞTIR. :
أَيَحْسَبُ الْإِنسَانُ أَن يُتْرَكَ سُدًى
“Eyahsebul'insanu en yutreke suden.”
İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder.Kıyame-36


İNSAN HER İSTEDİĞİNE SAHİP OLAMAZ :
أَمْ لِلْإِنسَانِ مَا تَمَنَّى
“Em lil insani ma temenna”
Yoksa insan (kayıtsız şartsız), her temenni ettiği şeye sahip mi olacaktır? Necm-24


İNSAN NANKÖRDÜR-ASLININ TOPRAK OLDUĞUNU UNUTUR :
قُتِلَ الْإِنسَانُ مَا أَكْفَرَهُ
“Kutilel'insanu ma ekferehu.”
Kahrolası (inkârcı) insan! Ne nankördür o! Abese-17
*******************
مِنْ أَيِّ شَيْءٍ خَلَقَهُ
“Min eyyi şey'in halekahu.”
Allah, onu hangi şeyden yarattı? Abese-18
*******************
مِن نُّطْفَةٍ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُ
“Min nutfetin halekahu fekadderehu.”
Az bir sudan (meniden). Onu yarattı ve ona ölçülü bir şekil verdi. Abese-19
*******************
ثُمَّ السَّبِيلَ يَسَّرَهُ
“Summessebiyle yesserehu.”
Sonra ona yolu kolaylaştırdı. Abese-20
*******************
ثُمَّ أَمَاتَهُ فَأَقْبَرَهُ
“Summe ematehu feakberehu.”
Sonra onu öldürdü ve kabre koydu.Abese-21
*******************
ثُمَّ إِذَا شَاء أَنشَرَهُ
“Summe iza şea enşerehu.”
Sonra, dilediği vakit onu diriltir.Abese-22
*******************
كَلَّا لَمَّا يَقْضِ مَا أَمَرَهُ
“Kella lemma yakdi ma emerehu.”
Hayır, hayır o, Allah’ın kendisine emrettiğini yerine getirmedi. (İman etmedi.) Abese-23
*******************
فَلْيَنظُرِ الْإِنسَانُ إِلَى طَعَامِهِ
“Felyenzuril'insanu ila ta'amihi.”
Her şeyden önce insan, yediği yemeğine bir baksın! Abese-24


CİN VE İNSANLAR RABBİMİZE KULLUK ETMESİ İÇİN YARATILMIŞTIR :
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
“Ve ma halaktul cinne vel inse illa li ya'budun”
 Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım..Zariyat-56

İNSANIN GÖREVİ NEDİR :

İMAN EDEN TÜM İNSANLAR HER AN TÖVBE ETMELİDİR :
وَمَن تَابَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَإِنَّهُ يَتُوبُ إِلَى اللَّهِ مَتَابًا
“Ve men tabe ve amile salihan fe innehu yetubü ilellahi metaba”
Kim de tövbe eder ve salih amel işlerse işte o, Allah’a, tövbesi kabul edilmiş olarak döner.Furkan-71
*******************
إِلاَّ الَّذِينَ تَابُوا وَأَصْلَحُوا وَبَيَّنُوا فَأُوْلَـئِكَ أَتُوبُ عَلَيْهِمْ وَأَنَا التَّوَّابُ الرَّحِيمُ
“İllellezine tabu ve aslehu ve beyyenu fe ülaike etubü aleyhim, ve enet tevvabür rahiym”
Ancak tövbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar (lânetlenmekten) kurtulmuşlardır. Çünkü ben onların tövbelerini kabul ederim. Zira ben tövbeleri çok kabul edenim, çok merhamet edenim.Bakara-160


TÖVBEYİ İÇTEN EDİN. RabbİMİz TÜM kötülüklerİMİzİ örter :
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا تُوبُوا إِلَى اللَّهِ تَوْبَةً نَّصُوحًا عَسَى رَبُّكُمْ أَن يُكَفِّرَ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ يَوْمَ لَا يُخْزِي اللَّهُ النَّبِيَّ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ نُورُهُمْ يَسْعَى بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَبِأَيْمَانِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَا إِنَّكَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
“Ya eyyuhelleziyne amenu tubu ilellahi tevbeten nesuhan asa rabbukum en yukeffire 'ankum seyyiatikum ve yudhilekum cennatin tecriy min tahtihel'enharu yevme la yuhzillahunnebiyye velleziyne amenu me'ahu nuruhum yes'a beyne eydiyhim ve bieymanihim yekulune rabbena etmin lena nurena vağfir lena inneke 'ala kulli şey'in kadiyrun.”
Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. “Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter” derler.Tahrim-8


HER İNSAN ADALETLİ DAVRANMALIDIR. Allah, adaletlİ davrananları sever  :
وَإِن طَائِفَتَانِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ اقْتَتَلُوا فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا فَإِن بَغَتْ إِحْدَاهُمَا عَلَى الْأُخْرَى فَقَاتِلُوا الَّتِي تَبْغِي حَتَّى تَفِيءَ إِلَى أَمْرِ اللَّهِ فَإِن فَاءتْ فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا بِالْعَدْلِ وَأَقْسِطُوا إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ
“Ve in taifetani minel mü'mininaktetelu fe aslihu beynehüma fe im beğat ihdalüma alel uhra fe katilületi tebğiy hatta tefie ila emrillah fe in faet fe aslihu beynehüma bil adli ve aksitu innellahe yühibbül müksitiyn “
 Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer (Allah’ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever.Hucurat-9


Allah’a karşı gelmekten sakının. HER AN AF DİLEYİN :
آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مِن رَّبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ آمَنَ بِاللّهِ وَمَلآئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّن رُّسُلِهِ وَقَالُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
“Amener rasulü bi ma ünzile ileyhi mir rabbihi vel mü'minun, küllün amene billahi ve melaiketihi ve kütübihi ve rusülih, la nüferriku beyne ehadim mir rusülih, ve kalu semi'na ve eta'na ğufraneke rabbena ve ileykel masiyr “
Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: “Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.”  Bakara-285
*******************
وَاذْكُرُوا نِعْمَةَ اللّهِ عَلَيْكُمْ وَمِيثَاقَهُ الَّذِي وَاثَقَكُم بِهِ إِذْ قُلْتُمْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا وَاتَّقُوا اللّهَ إِنَّ اللّهَ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
“Vezküru ni'metellahi aleyküm ve misakahüllezi vasekaküm bihi iz kultüm semi'na ve eta'na vettekullah innellahe alimün bi zatis sudur “
Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve “işittik, itaat ettik” dediğinizde ona verdiğiniz ve sizi kendisiyle bağladığı sağlam sözü hatırlayın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir. Maide-7


BAŞBAŞA KALDIĞINIZDA İYİLİK VE TAKVA KONUŞUN :
الرَّسُولِ وَتَنَاجَوْا بِالْبِرِّ وَالتَّقْوَى وَاتَّقُوا اللَّهَ الَّذِي إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
“Ya eyyuhelleziyne amenu iza tenaceytum fela tetenacev bil'ismi vel'udvani ve ma'siyetirresuli ve tenacev bilbirri vettakva vettekullahelleziy ileyhi tuhşerune.”
Ey iman edenler! Siz baş başa gizlice konuştuğunuz zaman, günah, düşmanlık ve peygambere isyanı konuşmayın. İyilik ve takvayı konuşun ve huzuruna toplanacağınız Allah’a karşı gelmekten sakının.Mücadile-9
*******************
 إِنَّمَا النَّجْوَى مِنَ الشَّيْطَانِ لِيَحْزُنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَلَيْسَ بِضَارِّهِمْ شَيْئًا إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
“İnnemennecva mineşşeytani liyahzunelleziyne amenu ve leyse bidarrihim şey'en illa biiznillahi ve 'alellahi felyetevekkelilmu'minune.”
O kötü fısıltılar iman edenleri üzmek için ancak şeytandan kaynaklanmaktadır. Oysa şeytan, Allah’ın izni olmadıkça, mü’minlere hiçbir zarar verebilecek değildir. Öyle ise mü’minler ancak Allah’a tevekkül etsinler.Mücadile-10


Allah, böbürlenİp şımaranları sevmez  :
إِنَّ قَارُونَ كَانَ مِن قَوْمِ مُوسَى فَبَغَى عَلَيْهِمْ وَآتَيْنَاهُ مِنَ الْكُنُوزِ مَا إِنَّ مَفَاتِحَهُ لَتَنُوءُ بِالْعُصْبَةِ أُولِي الْقُوَّةِ إِذْ قَالَ لَهُ قَوْمُهُ لَا تَفْرَحْ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْفَرِحِينَ
“İnne karune kane min kavmi masu fe beğa aleyhim ve ateynahü minel künuzi ma inne mefatihahu le tenuü bil usbeti ülil kuvveti iz kale lehu kavmühu la tefrah innellahe la yühibbül ferihiyn”
 Şüphesiz Kârûn, Mûsâ’nın kavmindendi. Onlara karşı azgınlık etti. Biz ona, anahtarlarını (bile taşımak) güçlü bir topluluğa ağır gelecek hazineler verdik. Hani, kavmi kendisine şöyle demişti: “Böbürlenme! Çünkü Allah, böbürlenip şımaranları sevmez.”Kasas-76   
*******************
وَلاَ تَمْشِ فِي الأَرْضِ مَرَحًا إِنَّكَ لَن تَخْرِقَ الأَرْضَ وَلَن تَبْلُغَ الْجِبَالَ طُولاً
“Ve la temşi fil erdi merah inneka len tahrikal erda ve len teblüğal cibale tula”
Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin.İsra-37  
*******************
وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمْشِ فِي الْأَرْضِ مَرَحًا إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ
“Ve la tüsa'ir haddeke lin nasi ve la temşi fil erdi meraha innellahe la yühibbü külle muhtalin fehur “
“Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah, hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez.”Lokman-18


ALLAH BÜYÜKLÜK TASLAYANLARI SEVMEZ :
قَالَ الَّذِينَ اسْتَكْبَرُوا إِنَّا كُلٌّ فِيهَا إِنَّ اللَّهَ قَدْ حَكَمَ بَيْنَ الْعِبَادِ
“Kalellezi nestekberu inna küllün fiha innellahe kad hakeme beynel ibad”
Büyüklük taslayanlar ise şöyle derler: “Biz hepimiz ateşin içindeyiz. Şüphesiz Allah, kullar arasında (böyle) hüküm vermiştir.”Mü'min-48 
*******************
فَإِنِ اسْتَكْبَرُوا فَالَّذِينَ عِندَ رَبِّكَ يُسَبِّحُونَ لَهُ بِاللَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَهُمْ لَا يَسْأَمُونَ
“Fe inistekberu fellezine inde rabbike yüsebbihune lehu bil leyli ven nehari ve hüm la yes'emun (37. Ayet secde ayetidir.) “
Eğer onlar büyüklük taslarlarsa, bilsinler ki Rabbinin yanında bulunanlar (melekler), gece gündüz hiç usanmadan O’nu tespih ederler.Fussilet-38


adaklarını yerİne getİrİrler :
يُوفُونَ بِالنَّذْرِ وَيَخَافُونَ يَوْمًا كَانَ شَرُّهُ مُسْتَطِيرًا
“Yufune binnezri ve yehafune yevmen kane şerruhu mustetiyren. “
O kullar adaklarını yerine getirirler. Kötülüğü her yanı kuşatmış bir günden korkarlar.İnsan-7


Kim cİmrİlİk yaparsa ancak kendİ zararına cİmrİlİk yapmış olur. ALLAH CİMRİLERİ SEVMEZ :
وَأَمَّا مَن بَخِلَ وَاسْتَغْنَى
“Ve emma men bahile vestağna.“ Leyl-8
وَكَذَّبَ بِالْحُسْنَى
Ve kezzebe bilhusna.” Leyl-9
فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْعُسْرَى
Fesenüyessirühu lil'usra.” Leyl-10
Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah’a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz..Leyl-8-9-10 
*******************
هَاأَنتُمْ هَؤُلَاء تُدْعَوْنَ لِتُنفِقُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَمِنكُم مَّن يَبْخَلُ وَمَن يَبْخَلْ فَإِنَّمَا يَبْخَلُ عَن نَّفْسِهِ وَاللَّهُ الْغَنِيُّ وَأَنتُمُ الْفُقَرَاء وَإِن تَتَوَلَّوْا يَسْتَبْدِلْ قَوْمًا غَيْرَكُمْ ثُمَّ لَا يَكُونُوا أَمْثَالَكُمْ
“Ha entüm haülai tüd'avne li tünfiku fi sebilillah fe minküm mey yebhal vallahül ğaniyyü ve entümül fükara' ve in tetevellev yestebdil kavmen ğayraküm sümme la yekunu emsaleküm”
İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz. Ama içinizden cimrilik yapanlar var. Kim cimrilik yaparsa ancak kendi zararına cimrilik yapmış olur. Allah, her bakımdan sınırsız zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer O’ndan yüz çevirecek olursanız, yerinize başka bir toplum getirir de onlar sizin gibi olmazlar.Muhammed-38


DuaMız olmasa, RabbİmİZ Bİze ne dİye değer versİn  :
قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا
“Kul ma ya'beü bi küm rabbi lev la düaüküm fe kad kezzebtüm fe sevfe yekunü lizama”
(Ey Muhammed!) De ki: “Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin! Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı bırakmayacak.”Furkan-77
*******************
وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ إِنَّ الَّذِينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِي سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِرِينَ
“Ve kale rabbükümüd'uni estecib leküm innellezine yestekbirune an ibateti seyedhulune cehenneme dahirin”
Rabbiniz şöyle dedi:Bana dua edin, duânıza cevap vereyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler aşağılanmış bir hâlde cehenneme gireceklerdir.”Mü'min-60
*******************
ادْعُوا رَبَّكُمْ تَضَرُّعًا وَخُفْيَةً إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُعْتَدِينَ
“Üd'u rabbeküm tedarruav ve hufyeh innehu la yühibbül mu'tedin”
Rabbinize alçak gönüllüce ve için için dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez.    Araf-55
*******************
الْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي وَهَبَ لِي عَلَى الْكِبَرِ إِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَاقَ إِنَّ رَبِّي لَسَمِيعُ الدُّعَاء
“Elhamdü lillahillezi vehebe li alel kiberi ismaiyle ve ishak inne rabbi le semiud düa'”    “Hamd, iyice yaşlanmış iken bana İsmail’i ve İshak’ı veren Allah’a mahsustur. Şüphesiz Rabbim duayı işitendir.”  İbrahim-39
*******************
وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجِيبُوا لِي وَلْيُؤْمِنُوا بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ
“Ve iza seeleke ibadi anni fe inni karib, ücibü da'veted dai iza deani felyestecibu li vel yü'minu bi leallehüm yarşüdun”
Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler. Bakara-186


KUR'AN-I KERİM’den mesajlar

YAZAN MUSTAFA KEMAL BEKTAŞ -1-




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder