KUR'AN-I
KERİM’den mesajlar
YAZAN MUSTAFA KEMAL BEKTAŞ - 1
Tüm
noksanlıklardan münezzeh tek olan alemlerin
Rabbine sonsuz kere hamd olsun. Fahri Kainatın efendisi Hz. Muhammet
Mustafa S.A.V. efendimize de sonsuz kere Salatüs Selam olsun….
Yirminci
yüzyıl bilgi-bilişim çağında iletişimin
ve teknolojinin son derece hızla kabuk değiştirmesiyle hem mahsurları ve hem de
son derece faydaları görülmüştür. Şöyle
ki dünyanın neresinde ikamet ederseniz edin İnternet kullanımı sayesinde istediğin kimse ile bilgi alışverişinde
bulunabilmek hızlı bilgi çağı teknolojisi sayesinde artık çok kolay hale
gelmiştir. Bu faydaların yanı sıra art niyetli kimselere de gün doğmuştur.
İlimden yoksun kişiler yada farklı dinlere sahip olup müslümanlığı bozma ve
müslümanları birbirine düşürme,nifak sokma gayesi güdenlere sınırsız serbestlik hakkı sağlamış ve bir
bilgi kirliliğine neden olmuştur. Eğer dinimizle ilgili en temel konularda ki
bilgilerden yoksunsak temeli ve çatısı eğreti bir bina misali ufak bir rüzgarla
savrulur ve yıkılırız.
Biz
müslüman toplumunun yıllardan beridir en büyük hastalığı okumamışız,
araştırmamışız, ilim yapmamışız, ilmi camilerde vaazlardan öğrenmişiz yada bu
kolayımıza gelmiştir. Din adamlarımızda kendilerini yetiştirmemişler ,vaazdan
vaaza, hutbeden hutbeye ilim
kitaplarının yüzünü açmışlar; yada bir akımın, bir mezhebin, bir şeyhin müridi
olmuşlar, onların öğretileriyle cemaate dinimizi telkin etmişlerdir.
Yüce
Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de Alak Suresinin 1,2,3,4 üncü Ayeti Kerimesinde “Yaratan Rabbinin adıyla oku!* O, insanı “alak”dan yarattı. * Oku! Senin Rabbin en cömert olandır.
* O, kalemle
yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.” demiştir. Üstelik Rabbimiz tarafından fahri kainatın
efendisi sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammet Mustafa S.A.V. efendimize Cebrail
A.S. meleği ile gönderdiği ilk ayeti kerimesidir.
Dinimizin
Hak Teala tarafından olgunlaştırılmasıyla Peygamberimizin rahmete
ermesinden beridir sayısız hak dostları,
Veli ve Evliya-i Kiram gelmiş görevini
tamamlayıp onlarda Hak Teala’nın rahmetine kavuşmuşlardır. Bu hak dostları
çalışmışlar, çabalamışlar Hak Teala’ya kayıtsız ve şartsız teslimiyetleri,
ibadet ve zikirlerinde ki samimiyet duyguları içerisinde bu yüksek derecelere
erişmişler ve derecelerini muhafaza etmişler, (İsra 21, Enam-132, Enam-165, Zuhruf-32, Mücadele-11,
Yusuf-76, Ahkaf-19, Bakara-112, Mü'min-15 )
Rabbimiz tarafından da karşılığında bazı olağan üstü halleriyle
mükafatlandırılmışlardır. (Kaf-8,
Mutaffifin 18-19-20-21, Bakara-265, Enam 132-165, Rad-38, Yusuf-76, Bakara-112,Mü'min-15)
Bu
bir bayrak yarışıdır. Bu Rabbimizin bayrağını her nesil yarış halinde kıyamete
kadar taşıyacaklardır. Onlar şu anda Rabbimizin rahmet katındadırlar. Bize
Rabbimizden başka kimse yada Rabbimizin onayı ile fahri kainatın efendisi Hazreti
Muhammet Mustafa S.A.V. efendimizden başka kimse Şefaatte bulunamazlar.(Bakara-48, Bakara-254, Bakara-255,
Zümer-44, ) Onlar Rabbimizin hak dostu,
veli ve evliya-ı kiramı ise biz Rabbimizin hak dostu değilmiyiz? Araya aracı
koymaya mecburmuyuz? Onlar çalıştılar çabaladılar o dereceyi ihsan ettiler,
bizde araya aracı koymadan çalışırsak o dereceyi Rabbimiz de bize ihsan
edecektir. Rabbimiz tüm noksanlıklardan münezzehtir, bizi her zaman görmekte,
gözetlemekte ve duymaktadır. Araya aracı koymadan da kendisi bizi hesaba
çekecektir. Orada avukatlık sistemi yoktur. Birileri kıyamette bizi avukat gibi savunacağını düşünmesin
(Şeyh efendiler). Zira o günde günahının artmaması ve yakasına yapışmaması için anne-baba dahi evladından kaçacak, evlat da
anne –babadan kaçacaktır. O avukatlık yapacak zatlar (Şeyh efendiler) dahi başı
derdine düşecektir.
İnsanlarımız
kandırılmasın bu torpilci zihniyet
sadece dünyaya mahsus olup, Rabbimizin katında hiç bir geçerliliği yoktur.
Kur’an-ı Hakimi özümseyerek incelersek araya aracı koyduğumuzda şirk durumuna
düşeceğimizi her müslümanın bilmesi gerekir. Bizim hak dostu o veli ve evliya-ı
kirama bir sözümüz, saygısızlığımız olmamakla beraber bize yakışan ve bir
mü’min olarak yapmamız gereken Rabbimize yakınlaşmakta kullandıkları ilmi
metotları benimsemek ve uygulamak, Rabbimize kayıtsız ve şartsız teslimiyet ve
ona her an hamdü sena ile zikretmeye devam etmektir..
İslam
toplumu olarak bizim başımıza ne geldiyse ilim yapmadığımızdan ve ilme göre
amel etmediğimizden, okumadığımızdan, araştırmadığımızdan başımıza gelmiş bu
nedenle de din simsarlarının eline ve
cehalete düşmüşüzdür.
Din
öteden beridir saltanatın-iktidarın gücü; kolaycıların, çıkarcıların,
riyakarların, münafıkların, maddi hırsın, ihtirasın gelir kapısı olmuştur. Dünya
kurulduğundan beridir işlerine geldikleri gibi Allah’ın emirlerine uymuşlar
işlerine geldikleri gibi de Allah’ın emirlerine aykırı hareket etmişlerdir.
Hatta kendi gelir kapıları kapanacağından dolayı Allah’ın alemlere rahmet ve
bereket olarak gönderdiği Zebur-Tevrat-İncil kutsal kitaplarımızı bile tahrif
etmekten çekinmemişlerdir.
Kaldı
ki günümüzde bile Kur’an-ı Hakimi bile ortadan kaldırmak için bütün
gayretleriyle çaba sarf etmektedirler. Buna paralel olarak bir çok önemli dini eserlerde (Akaid,fıkıh, tefsir, ledünni
kaynaklar) değişikliklere uğratılarak amacına aykırı bir eser halini almaya
başlamıştır.
Saygıdeğer bir
İlahiyatçı ilim adamımızın “Dünyada en büyük istismar din
alanında yapılır. Bu müslümanlar için de geçerlidir. İstismarcılar ortamı çok
iyi hazırlarlar. Onların tuzağına düşmemenin yolu aklı çok iyi kullanmak,
duygusallığa kaçmamak ve Kur’an’ı tek ölçü almaktır. Yazılı yayınların büyük
bir bölümü, din istismarı yoluyla menfaat elde etmeye çalışanların insanları
kendi köleleri yapmaya yönelik yalanlarıdır. Kur’an-ı Kerimi bilmek çok iyi bir
şeydir. Ancak ona uyulmazsa bir işe yaramaz. Cahil ve yarı cahil
vatandaşlarımız, sadece akıllarını kullansalar bu tuzaklara düşmezler ” dediği gibi amacım dilimin döndüğünce öncelikle
Kur’an-ı Kerim ve daha sonrasında da Peygamberimizin sünnetleri, sahih hadis ve
sahih kaynaklar ışığında bu din istismarcılarına karşı halkımızı olabildiğince
aydınlatmak ve uyarmaktır.
Bu
eserde mümkün olduğunca Kur’an-ı Kerim’in mana bütünlüğünden, özünden ayrılmamak
kaydıyla genelde toplumun her ferdinin bir şekilde her zaman hurafelere, bid’at lara düştüğü
konuları bizzat Rabbimizin kendi kelamı ve kendi emirlerinin topluluğu olan
Kur’an-ı Kerimin ayetleriyle belirtmeyi uygun gördüm.Rabbim hepimizden razı
olsun. Kıyamette bizi rezil rüsvah durumda koymasın. Cenneti alada tüm mü’min
kardeşlerimizle birlikte doya doya Rabbimizi seyretmeyi bize ihsan eylesin
Mustafa Kemal BEKTAŞ
RABBİMİZ KUR’AN- KERİMDE KENDİSİNİ NASIL
TANITIYOR
ALLAH :
وَلِلّهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُ فَأَيْنَمَا
تُوَلُّوا فَثَمَّ وَجْهُ اللّهِ إِنَّ اللّهَ وَاسِعٌ عَلِيمٌ
“Ve lillahil meşriku vel
mağribü fe eynema tüvellu fe semme vechüllah, innallahe vasiun alim “
Doğu da, Batı da
(tüm yeryüzü) Allah’ındır. Nereye dönerseniz Allah’ın yüzü işte oradadır.
Şüphesiz Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla
bilendir.Bakara-115
*******************
وَهُوَ الَّذِي يَتَوَفَّاكُم بِاللَّيْلِ
وَيَعْلَمُ مَا جَرَحْتُم بِالنَّهَارِ ثُمَّ يَبْعَثُكُمْ فِيهِ لِيُقْضَى أَجَلٌ
مُّسَمًّى ثُمَّ إِلَيْهِ مَرْجِعُكُمْ ثُمَّ يُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ
تَعْمَلُونَ
“Ve hüvellezi
yeteveffaküm bil leyli ve ya'lemü ma cerahtüm bin nehari sümme yeb'asüküm fihi
li yukda ecelüm müsemma sümme ileyhi merciuküm sümme yünebbiüküm bi ma küntüm
ta'melun”
O, geceleyin sizi ölü
gibi kendinizden geçirip alan (uyutan) ve gündüzün kazandıklarınızı bilen,
sonra da belirlenmiş eceliniz tamamlanıncaya kadar gündüzleri
sizi tekrar diriltendir
(uyandırandır). Sonra
dönüşünüz yalnız O’nadır. Sonra O, işlemekte olduklarınızı size haber
verecektir.Enam-60
*******************
فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُوا لِي
وَلاَ تَكْفُرُونِ
“Fezküruni ezkürküm
veşküru li ve la tekfürun “
Öyleyse yalnız beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin. Bakara-152
*******************
يَوْمَ تَجِدُ كُلُّ نَفْسٍ مَّا عَمِلَتْ مِنْ
خَيْرٍ مُّحْضَرًا وَمَا عَمِلَتْ مِن سُوَءٍ تَوَدُّ لَوْ أَنَّ بَيْنَهَا
وَبَيْنَهُ أَمَدًا بَعِيدًا وَيُحَذِّرُكُمُ اللّهُ نَفْسَهُ وَاللّهُ رَؤُوفُ
بِالْعِبَادِ
“Yevme tecidü küllü
nefsim ma amilet min hayrim muhdarav ve ma amilet min su', teveddü lev enne
beyneha ve beynehu emedem beiyda, ve yühazzirukümüllahü nefseh, vallahü raufüm
bil ibad”
Herkesin yaptığı
iyiliği ve yaptığı kötülüğü hazır bulacağı günde kişi, kötülükleri ile kendi
arasında uzak bir mesafe bulunmasını ister. Yine Allah, sizi kendisine karşı
dikkatli olmanız hakkında uyarmaktadır. Allah, kullarını çok
esirgeyicidir.Ali
İmran-30
*******************
قَالَ رَبِّ اجْعَل لِّيَ آيَةً قَالَ آيَتُكَ
أَلاَّ تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ إِلاَّ رَمْزًا وَاذْكُر رَّبَّكَ
كَثِيراً وَسَبِّحْ بِالْعَشِيِّ وَالإِبْكَارِ
“Kale rabbic'al li ayeh,
kale ayetüke ella tükellimen nase selasete eyyamin illa ramza, vezkür rabbeke
kesirav ve sebbih bil aşiyyi vel ibkar “
Zekeriya, “Rabbim!
(çocuğum olacağına dair) bana bir alâmet ver” dedi. Allah da şöyle dedi: “Senin
için alâmet, insanlarla üç gün konuşamaman, ancak işaretleşebilmendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et.”Ali İmran-41
*******************
وَإِلَـهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ لاَّ إِلَهَ
إِلاَّ هُوَ الرَّحْمَنُ الرَّحِيمُ
“Ve ilahüküm ilahüv
vahid, la ilahe illa hüver rahmanür rahiym “
“Sizin ilâhınız bir tek ilâhtır. O’ndan
başka ilâh yoktur. O, Rahmân’dır, Rahîm’dir.”
Bakara-163
*******************
شَهِدَ اللّهُ أَنَّهُ لاَ إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ
وَالْمَلاَئِكَةُ وَأُوْلُوا الْعِلْمِ قَآئِمَاً بِالْقِسْطِ لاَ إِلَـهَ إِلاَّ
هُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
“Şehidellahü ennehu la
ilahe illa hüve vel melaiketü ve ülül ilmi kaimem bil kist, la ilahe illa hüvel
azizül hakim”
“Allah, melekler
ve ilim sahipleri, ondan başka ilâh olmadığına adaletle şâhitlik ettiler. O’ndan başka ilâh yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve
hikmet sahibidir.”Ali İmran-18
*******************
لِلّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَا
فِيهِنَّ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
“Lillahi mülküs semavati
vel erdi va ma fihinn ve hüve ala külli şey'in kadir”
“Göklerin, yerin ve bunlardaki her şeyin
hükümranlığı yalnızca Allah’ındır. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.”Maide-120
ALLAH
KENDİSİNE GÖNÜLDEN BAĞLANILMASINI
İSTİYOR :
Allah
kendisine gönülden bağlanılmasını örnekle bildiriyor
قُلْ أَتُحَآجُّونَنَا فِي اللّهِ وَهُوَ
رَبُّنَا وَرَبُّكُمْ وَلَنَا أَعْمَالُنَا وَلَكُمْ أَعْمَالُكُمْ وَنَحْنُ لَهُ
مُخْلِصُونَ
“Kul etühaccunena fillahi
ve hüve rabbüna ve rabbüküm, ve lena amalüna ve leküm a'malüküm, ve nahnü lehu
muhlisun”
Onlara de ki:
“Allah hakkında mı bizimle tartışıp duruyorsunuz? Hâlbuki O, bizim de Rabbimiz,
sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz size
aittir. Biz O’na gönülden bağlanmış kimseleriz.” Bakara-139
ALLAH EN
GİZLİ ŞEYLERİ BİLİR :
أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ
الْخَبِيرُ
“Ela ya'lemu men haleka
ve huvelletiyfulhabiyru. “
“Yaratan bilmez
mi? O, en gizli şeyleri bilir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.”Mülk-14
ALLAH
KATINDA ŞAHİTLİK :
وَالَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ
أُوْلَئِكَ هُمُ الصِّدِّيقُونَ وَالشُّهَدَاء عِندَ رَبِّهِمْ لَهُمْ أَجْرُهُمْ
وَنُورُهُمْ وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ
الْجَحِيمِ
“Velleziyne amenu billahi
ve rusulihi ulaik humussiddiykune veşşuhedau'inde rabbihim lehum ecruhum ve
nuruhum velleziyne keferu ve kezzebu biayatina ulaik ashabulcahiymi.”
Allah’a ve Peygamberlerine
iman edenler var ya, işte onlar sıddîklar (sözü özü doğru kimseler) ve Allah
katında şahitlerdir. Onların
mükâfatları ve nurları vardır. İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince;
işte onlar cehennemliklerdir.Hadid-19
ALLAH'A
BORÇ VERMEK :
إِنَّ رَبَّكَ يَعْلَمُ أَنَّكَ تَقُومُ أَدْنَى
مِن ثُلُثَيِ اللَّيْلِ وَنِصْفَهُ وَثُلُثَهُ وَطَائِفَةٌ مِّنَ الَّذِينَ مَعَكَ
وَاللَّهُ يُقَدِّرُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ عَلِمَ أَن لَّن تُحْصُوهُ فَتَابَ
عَلَيْكُمْ فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ مِنَ الْقُرْآنِ عَلِمَ أَن سَيَكُونُ
مِنكُم مَّرْضَى وَآخَرُونَ يَضْرِبُونَ فِي الْأَرْضِ يَبْتَغُونَ مِن فَضْلِ
اللَّهِ وَآخَرُونَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَاقْرَؤُوا مَا تَيَسَّرَ
مِنْهُ وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا
حَسَنًا وَمَا تُقَدِّمُوا لِأَنفُسِكُم مِّنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِندَ اللَّهِ
هُوَ خَيْرًا وَأَعْظَمَ أَجْرًا وَاسْتَغْفِرُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ
رَّحِيمٌ
“İnne rabbeke ya'lemu
enneke tekumu edna min suluseyilleyli ve nisfehu ve sulusehu ve taifetun
minelleziyne me'ake vallahu yukaddirulleyle vennehare 'alime en len tuhsuhu
fetabe 'aleykum fakreu ma teyessere minelkur'ani 'alime en seyekunu minkum
merda ve aharune yadribune fiyl'ardi yebteğune min fadlillahi ve aharune
yukatilune fiy sebiylillahi fakreu ma teyessere minhu ve ekiymussalate ve
atuzzekate ve akridullahe kardan hasenen ve ma tukaddimu lienfusikum min hayrin
teciduhu 'indallahi huve hayren ve a'zame ecren vestağfirullahe innallahe
ğafurun rahiymun.”
(Ey Muhammed!)
Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını ve üçte
birini ibadetle geçirdiğini biliyor. Beraberinde bulunanlardan bir topluluk da
böyle yapıyor. Allah, gece ve gündüzü düzenleyip takdir eder. Sizin buna
(gecenin tümünde yahut çoğunda ibadete) gücünüzün yetmeyeceğini bildi de sizi
bağışladı (yükünüzü hafifletti.) Artık, Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun.
Allah, içinizde hastaların bulunacağını, bir kısmınızın Allah’ın lütfundan
rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacağını, diğer bir kısmınızın ise Allah
yolunda çarpışacağını bilmektedir. O hâlde, Kur’an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın,
zekâtı verin, Allah’a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz, onu Allah katında
daha üstün bir iyilik ve daha büyük mükâfat olarak bulursunuz. Allah’tan
bağışlama dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Müzzemmil-20
*******************
إِنَّ الْمُصَّدِّقِينَ وَالْمُصَّدِّقَاتِ
وَأَقْرَضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا يُضَاعَفُ لَهُمْ وَلَهُمْ أَجْرٌ كَرِيمٌ
“İnnelmusaddikiyne
velmusaddikati ve akredullahe kardan hasenen yuda'afu lehum ve lehum ecrun
keruymun.”
Şüphesiz ki sadaka veren erkeklerle sadaka veren
kadınlar ve Allah’a güzel bir borç verenler var ya, (verdikleri) onlara kat kat
ödenir. Ayrıca onlara
çok değerli bir mükâfat da vardır.
Hadid-18
*******************
إِن تُقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا
يُضَاعِفْهُ لَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللَّهُ شَكُورٌ حَلِيمٌ
“İn tukridullahe kardan
hasenen yuda'ifhu lekum ve yağfir lekum vallahu şekurin haliymun. “
Eğer siz Allah’a güzel bir borç verirseniz, Allah
onu size, kat kat öder ve sizi bağışlar. Allah, şükrün karşılığını verendir, halîmdir (hemen
cezalandırmaz, mühlet verir).
Teğabün-17
ALLAH'A
KARŞI GELMEK :
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُقَدِّمُوا
بَيْنَ يَدَيِ اللَّهِ وَرَسُولِهِ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ
عَلِيمٌ
“Ya eyyühellezine amenu
la tükaddimu beyne yedeyillahi ve rasulihi vettekullah innellahe semiun alim “
Ey iman edenler!
Allah’ın ve Peygamberinin önüne geçmeyin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.Hucurat-1
ALLAH'A
KARŞI YALAN İSNADI :
وَمُصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ
التَّوْرَاةِ وَلِأُحِلَّ لَكُم بَعْضَ الَّذِي حُرِّمَ عَلَيْكُمْ وَجِئْتُكُم
بِآيَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ فَاتَّقُوا اللّهَ وَأَطِيعُونِ
“Ve müsaddikal lima beyne
yedeyye minet tevrati ve li ühille leküm ba'dallezi hurrime aleyküm ve ci'tüküm
bi ayetim mir rabbiküm fettekullahe ve etiy'un”
“Benden önce gelen
Tevrat’ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri helâl kılmak
için gönderildim ve Rabbiniz tarafından size bir mucize de getirdim. Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”Ali İmran-50
*******************
وَإِنَّ مِنْهُمْ لَفَرِيقًا يَلْوُونَ
أَلْسِنَتَهُم بِالْكِتَابِ لِتَحْسَبُوهُ مِنَ الْكِتَابِ وَمَا هُوَ مِنَ
الْكِتَابِ وَيَقُولُونَ هُوَ مِنْ عِندِ اللّهِ وَمَا هُوَ مِنْ عِندِ اللّهِ
وَيَقُولُونَ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ وَهُمْ يَعْلَمُونَ
“Ve inne minhüm le
feritkay yelvune elsinetehüm bil kitabi li tahsebuhü minel kitabi ve ma hüve
minel kitab, ve yekulune hüve min indillahi ve ma hüve min indillah, ve
yekulune alellahil kezibe ve hüm ya'lemun “
Onlardan (Kitap
ehlinden) bir grup var ki, Kitab’dan olmadığı hâlde Kitab’dan sanasınız diye
(okudukları) Kitap’tanmış gibi dillerini eğip bükerler ve, “Bu, Allah
katındandır” derler. Hâlbuki o, Allah katından değildir. Bile bile Allah’a karşı yalan söylerler.Ali İmran-78
*******************
وَمَا ظَنُّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّهِ
الْكَذِبَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّ اللّهَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى النَّاسِ
وَلَـكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لاَ يَشْكُرُونَ
“Ve
ma zannüllezine yefterune alellahil kezibe yevmel kiyameh innellahe lezu fadlin
alen nasi ve lakinne ekserahüm la yeşkürun”
Allah’a karşı yalan
uyduranların, kıyamet günü hakkındaki zanları nedir?
Şüphesiz Allah insanlara karşı çok lütufkârdır, fakat onların çoğu (O’nun
nimetlerine) şükretmezler. Yunus-60
*******************
قُلْ إِنَّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّهِ
الْكَذِبَ لاَ يُفْلِحُونَ
“Kul innillezine
yefterune alellahil kezibe la yüflihun”
De ki: “Allah hakkında yalan uyduranlar asla kurtuluşa eremezler.”Yunus-69
*******************
فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّن كَذَبَ عَلَى اللَّهِ
وَكَذَّبَ بِالصِّدْقِ إِذْ جَاءهُ أَلَيْسَ فِي جَهَنَّمَ مَثْوًى
لِّلْكَافِرِينَ
“Fe men azlemü mimmen
kezebe alellahi ve kezzebe bis sidki iz caeh e leyse fi cehenneme mesvel lil
kafirin”
Kim, Allah’a karşı yalan uyduran ve kendisine geldiğinde, doğruyu (Kur’an’ı) yalanlayandan daha
zalimdir? Cehennemde kâfirler için kalacak bir yer mi yok!?Zümer-32
*******************
وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَى عَلَى اللّهِ
كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِآيَاتِهِ إِنَّهُ لاَ يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ
“Ve
men azlemü kmimmeniftera alellahi keziben ev kezzebe bi ayatih innehu la
yüflihuz zalimun “
Kim Allah’a karşı yalan uydurandan, ya da
O’nun âyetlerini yalanlayandan daha zalimdir? Şüphesiz ki, zalimler kurtuluşa eremez.Enam-21
*******************
وَلاَ تَقُولُوا لِمَا تَصِفُ أَلْسِنَتُكُمُ
الْكَذِبَ هَـذَا حَلاَلٌ وَهَـذَا حَرَامٌ لِّتَفْتَرُوا عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ
إِنَّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ لاَ يُفْلِحُونَ
“Ve la tekulu lima
tesifü elsinetükümül kezibe haza halalüv ve haza haramül li tefteru alellahil
kezib innellezine yefterune alellahil kezibe la yüflihun “
Dilleriniz yalana
alışageldiğinden dolayı, Allah’a karşı yalan uydurmak için, “Şu
helâldir”, “Şu haramdır” demeyin. Şüphesiz, Allah’a karşı yalan uyduranlar,
kurtuluşa eremezler..
Nahl-116
*******************
وَيَجْعَلُونَ لِلّهِ مَا يَكْرَهُونَ وَتَصِفُ
أَلْسِنَتُهُمُ الْكَذِبَ أَنَّ لَهُمُ الْحُسْنَى لاَ جَرَمَ أَنَّ لَهُمُ
الْنَّارَ وَأَنَّهُم مُّفْرَطُونَ
“Ve yec'alune lillahi ma
yekrahune ve tesifü elsinetühümül kezibe enne lehümül husna la cerame enne
lehümün nara ve ennehüm müfratun”
Hoşlarına gitmeyen şeyleri
Allah’a isnad ederler. En
güzel sonuç kendilerininmiş diye dilleri de yalan uyduruyor. Hiç şüphe yok ki
onlara cehennem vardır ve onlar oraya en önde sokulacaklardır.Nahl-62
*******************
فَبِمَا نَقْضِهِم مِّيثَاقَهُمْ لَعنَّاهُمْ
وَجَعَلْنَا قُلُوبَهُمْ قَاسِيَةً يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَن مَّوَاضِعِهِ
وَنَسُوا حَظًّا مِّمَّا ذُكِّرُوا بِهِ وَلاَ تَزَالُ تَطَّلِعُ عَلَىَ خَآئِنَةٍ
مِّنْهُمْ إِلاَّ قَلِيلاً مِّنْهُمُ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاصْفَحْ إِنَّ اللّهَ
يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ
“Fe
bima nakdihim misakahüm leannahüm ve cealna kulubehüm kasiyeh yüharrifunel
kelime ammevadiihi ve nesu hazzam mimma zükkiru bih ve la tezalü tettaliu ala
hainetim minhüm illa kalilem minhüm fa'fü anhüm vasfah innellahe yühibbül
muhsinin”
İşte, verdikleri
sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lânetledik, kalplerini de kaskatı
kıldık. Kelimeleri yerlerinden
kaydırarak (tahrif edip) değiştiriyorlar. Akıllarından
çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. (Ey Muhammed!)
İçlerinden pek azı hariç, onların daima bir hainliğini görüyorsun. Yine de sen
onları affet ve aldırış etme. Çünkü Allah, iyilik yapanları sever.Maide-13
*******************
يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ لاَ يَحْزُنكَ
الَّذِينَ يُسَارِعُونَ فِي الْكُفْرِ مِنَ الَّذِينَ قَالُوا آمَنَّا
بِأَفْوَاهِهِمْ وَلَمْ تُؤْمِن قُلُوبُهُمْ وَمِنَ الَّذِينَ هِادُوا سَمَّاعُونَ
لِلْكَذِبِ سَمَّاعُونَ لِقَوْمٍ آخَرِينَ لَمْ يَأْتُوكَ يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ
مِن بَعْدِ مَوَاضِعِهِ يَقُولُونَ إِنْ أُوتِيتُمْ هَـذَا فَخُذُوهُ وَإِن لَّمْ
تُؤْتَوْهُ فَاحْذَرُوا وَمَن يُرِدِ اللّهُ فِتْنَتَهُ فَلَن تَمْلِكَ لَهُ مِنَ
اللّهِ شَيْئًا أُوْلَـئِكَ الَّذِينَ لَمْ يُرِدِ اللّهُ أَن يُطَهِّرَ
قُلُوبَهُمْ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَلَهُمْ فِي الآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ
“Ya eyyüher rasulü la
yahzünkellezine yüsariune fil küfri minellezine kalu amenna bi efvahihim ve lem
tü'min kulubühüm ve minellezine hadu semmaune lil kezibi semmaune li kavmin
aharine lem ye'tuk yüharrifunel kelime mim ba'di mevadiih yekulune in utitüm
haza fe huzuhü ve il lem tü'tevhü fahzeru ve mey yüridillahü fitnetehu fe len
temlike lehu minellahi şey'a ülaikellezine lem yüridillahü ey yütahhira
kulubehüm lehüm fid dünya hizyüv ve lehüm fil ahirati azabün aziym”
Ey Peygamber!
Kalpten inanmadıkları hâlde, ağızlarıyla “İnandık” diyenler (münafıklar) ile
Yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar (Yahudiler) yalan uydurmak
için (seni) dinlerler , sana gelmeyen bir topluluk hesabına dinlerler. Kelimelerin (ifade içindeki) yerlerini bildikten sonra yerlerini
değiştirir ve şöyle derler: “Eğer size şu hüküm
verilirse, onu tutun. O verilmezse sakının.” Allah, kimin azaba uğramasını
istemişse artık sen onun için asla Allah’a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar,
Allah’ın kalplerini temizlemeyi istemediği kimselerdir. Onlara dünyada bir
rüsvaylık, ahirette ise yine onlara büyük bir azap vardır.Maide-41
*******************
فَخَلَفَ مِن بَعْدِهِمْ خَلْفٌ وَرِثُوا
الْكِتَابَ يَأْخُذُونَ عَرَضَ هَـذَا الأدْنَى وَيَقُولُونَ سَيُغْفَرُ لَنَا
وَإِن يَأْتِهِمْ عَرَضٌ مُّثْلُهُ يَأْخُذُوهُ أَلَمْ يُؤْخَذْ عَلَيْهِم
مِّيثَاقُ الْكِتَابِ أَن لاَّ يِقُولُوا عَلَى اللّهِ إِلاَّ الْحَقَّ وَدَرَسُوا
مَا فِيهِ وَالدَّارُ الآخِرَةُ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ يَتَّقُونَ أَفَلاَ
تَعْقِلُونَ
“Fe
halefe mim ba'dihim hayfüv verisül kitabe ye'huzune arada hazel edna ve
yekulune se yuğferulena ve iy ye'tihim aradum mislühu ye'huzuh e lem yü'haz
aleyhim misakul kitabi el la yekulü alellahi illel hakka ve derasu ma fih ved
darul ahiratü hayrul lillezine yettekun e fela ta'kilun”
Derken, onların
ardından yerlerine Kitab’a (Tevrat’a) varis olan (kötü) bir nesil geldi. Şu
geçici dünyanın değersiz malını alır ve “(nasıl olsa) biz bağışlanacağız”
derlerdi. Kendilerine benzeri bir mal gelse onu da alırlar. Allah hakkında, gerçek dışında bir şey söylemeyeceklerine dair
onlardan Kitap’ta söz alınmamış mıydı? Onun
içindekileri okumamışlar mıydı? Hâlbuki, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar
için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hiç düşünmüyor musunuz?Araf-169
*******************
قَالَ لَهُم مُّوسَى وَيْلَكُمْ لَا تَفْتَرُوا
عَلَى اللَّهِ كَذِبًا فَيُسْحِتَكُمْ بِعَذَابٍ وَقَدْ خَابَ مَنِ افْتَرَى
“Kale
lehüm musa veyleküm la tefteru alellahi keziben fe yüshiteküm bi azab ve kad
habe meniftera “
Mûsâ, onlara şöyle
dedi: “Yazıklar olsun size! Allah’a karşı yalan uydurmayın, yoksa sizi azap ile yok eder. Allah’a
karşı yalan uyduran mutlaka hüsrana uğramıştır.”Taha-61
*******************
وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَى عَلَى اللَّهِ
كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءهُ أَلَيْسَ فِي جَهَنَّمَ مَثْوًى
لِّلْكَافِرِينَ
“Ve men azlenü
minmeniftera alellahi keziben ev kezzebe bil hakki lemma caeh e leyse fi
cehenneme mesvel lil kafirin”
Allah’a karşı yalan
uyduran, yahut kendisine geldiğinde, gerçeği yalanlayandan daha zalim kimdir? Cehennemde kâfirler için bir yer mi yok? Ankebut -68
ALLAH'I
BİREBİR GÖRMEK :
وَإِذْ قُلْتُمْ يَا مُوسَى لَن نُّؤْمِنَ لَكَ
حَتَّى نَرَى اللَّهَ جَهْرَةً فَأَخَذَتْكُمُ الصَّاعِقَةُ وَأَنتُمْ تَنظُرُونَ
“Ve iz kultüm ya musa len
nü'mine leke hatta nerallahe cehraten fe ehazetkümüs saikatü ve entüm tenzurun
“
Hani siz, “Ey
Mûsâ! Biz Allah’ı açıktan açığa görmedikçe sana
asla inanmayız” demiştiniz. Bunun üzerine siz bakıp dururken sizi yıldırım çarpmıştı.Bakara-55
ALLAH'I
UNUTMAYIN :
وَلَا تَكُونُوا كَالَّذِينَ نَسُوا اللَّهَ
فَأَنسَاهُمْ أَنفُسَهُمْ أُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
“Ve la tekunu kelleziyne
nesullahe feensahum enfusehum ulaike humulfasikune.”
Allah’ı unutan ve bu
yüzden Allah’ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın.
İşte onlar fasık kimselerin ta kendileridir..Haşr-19
ALLAH'IN
DİLEMEDİKÇE KİMSE DİLEYEMEZ :
وَمَا تَشَاؤُونَ إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ
رَبُّ الْعَالَمِينَ
“Ve ma teşaune illa en
yeşaallahu rabbul'alemiyne.”
Âlemlerin Rabbi
olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.Tekvir-29
*******************
يَمْحُو اللّهُ مَا يَشَاء وَيُثْبِتُ وَعِندَهُ
أُمُّ الْكِتَابِ
“Yemhullahü ma yeşaü ve yüsbit
ve indehu ümmül kitab”
Allah, dilediğini siler,
dilediğini de sabit kılıp bırakır. Ana kitap (Levh-i
Mahfuz) O’nun yanındadır. Rad-39
ALLAH’TAN
BAŞKA HİÇ BİR GERÇEK DOST VE YARDIMCI BULAMAZSINIZ :
وَمَا أَنتُم بِمُعْجِزِينَ فِي الْأَرْضِ وَمَا
لَكُم مِّن دُونِ اللَّهِ مِن وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ
“Ve
ma entüm bi mu'cizine fil ard ve ma leküm min dunillahi miv veliyyiv ve la
nasiyr”
Yeryüzünde O’nu
âciz bırakamazsınız. Sizin için Allah’tan
başka hiçbir dost ve yardımcı yoktur.Şura-31
ALLAH'IN
HELAL KILDIĞINI KENDİNİZE HARAM KILMAYIN :
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ لِمَ تُحَرِّمُ مَا
أَحَلَّ اللَّهُ لَكَ تَبْتَغِي مَرْضَاتَ أَزْوَاجِكَ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
“Ya eyyuhennebiyyu lime
tuharrimu ma ehallellahu leke tebteğiy merdate ezvacike vallahu ğafurun
rahiymun.”
Ey peygamber!
Eşlerinin rızasını arayarak, Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin
sen kendine haram ediyorsun? Allah çok
bağışlayandır, çok merhamet edendir.Tahrim-1
ALLAH’IN
HUZURUNDA ÇEKİŞİLMEZ :
قَالَ لَا تَخْتَصِمُوا لَدَيَّ وَقَدْ قَدَّمْتُ
إِلَيْكُم بِالْوَعِيدِ
“Kale la tahtesimu
ledeyye ve kad kaddemtu ileykum bil veiyd “
Allah, şöyle der: “Benim huzurumda çekişmeyin. Çünkü ben
bu (konudaki) uyarıyı size önceden yaptım.” Kaf-28
ALLAH'IN
İNDİRDİĞİNİ BEĞENMEYENİN AMELİ BOŞA GİDER :
ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ كَرِهُوا مَا أَنزَلَ
اللَّهُ فَأَحْبَطَ أَعْمَالَهُمْ
“Zalike bi ennehüm kerihu
ma enzelellahü fe ahbeta a'malehüm”
Bu, Allah’ın indirdiğini beğenmemeleri, bu sebeple de Allah’ın
onların amellerini boşa çıkarmasındandır. Muhammed-9
ALLAH'IN
KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YOKTUR. :
سُنَّةَ اللَّهِ فِي الَّذِينَ خَلَوْا مِن قَبْلُ
وَلَن تَجِدَ لِسُنَّةِ اللَّهِ تَبْدِيلًا
“Sünnetellahi fillezine
halev min kabl ve len tecide li sünnetillahi tebdila”
Daha önce gelip
geçenler hakkında da Allah’ın kanunu böyledir. Allah’ın
kanununda asla değişme bulamazsın.Ahzab-62
*******************
اسْتِكْبَارًا فِي الْأَرْضِ وَمَكْرَ
السَّيِّئِ وَلَا يَحِيقُ الْمَكْرُ السَّيِّئُ إِلَّا بِأَهْلِهِ فَهَلْ
يَنظُرُونَ إِلَّا سُنَّتَ الْأَوَّلِينَ فَلَن تَجِدَ لِسُنَّتِ اللَّهِ
تَبْدِيلًا وَلَن تَجِدَ لِسُنَّتِ اللَّهِ تَحْوِيلًا
“İstikbaran fil erdi ve
mekras seyyi' ve la yehiykul mekrus seyyiü illa bi ehlih fe hel yenzurune illa
sünnetel evvelin fe len tecide li sünnetillahi tebdila ve len tecide li
sünnetillahi tahvila”
Yeryüzünde
büyüklük taslamak ve kötü tuzak kurmak için (böyle davranıyorlardı). Oysa kötü
tuzak, ancak sahibini kuşatır. Onlar ancak öncekilere uygulanan kanunu
bekliyorlar. Sen Allah’ın kanununda hiçbir değişiklik bulamazsın. Sen, Allah’ın kanununda hiçbir sapma bulamazsın. Fatır-43
*******************
سُنَّةَ اللَّهِ الَّتِي قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلُ
وَلَن تَجِدَ لِسُنَّةِ اللَّهِ تَبْدِيلًا
“Sünnetellahilleti kad halet min kabl Ve len tecide li
sünnetillahi tebdila”
Allah’ın öteden
beri işleyip duran kanunu (budur). Allah’ın kanununda asla
bir değişiklik bulamazsın.Fetih-23
ALLAH'IN
KUDRETİ SONSUZDUR :
Allah
kendisinin ne kadar kudretli olduğunu delillerle bildiriyor:
إِنَّ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ
وَاخْتِلاَفِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَالْفُلْكِ الَّتِي تَجْرِي فِي الْبَحْرِ
بِمَا يَنفَعُ النَّاسَ وَمَا أَنزَلَ اللّهُ مِنَ السَّمَاء مِن مَّاء فَأَحْيَا
بِهِ الأرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٍ وَتَصْرِيفِ
الرِّيَاحِ وَالسَّحَابِ الْمُسَخِّرِ بَيْنَ السَّمَاء وَالأَرْضِ لآيَاتٍ
لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
“İnne fi halkis semavati
vel erdi vahtilafil leyli ven nehari vel fülkilleti tecri fil bahri bima
yenfeun nase ve ma enzelellahü mines semai mim main fe ahya bihil erda ba'de
mevtiha ve besse fiha min külli dabbetiv ve tasrifir riyahi ves sehabil
müsahhari beynes semai vel erdi le ayatil li kavmiy ya'kilun”
Şüphesiz, göklerin
ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara
yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah’ın gökyüzünden
indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit
canlıyı yaymasında, rüzgârları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları
evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için
deliller vardır..Bakara-164
*******************
هُوَ الَّذِي يُحْيِي وَيُمِيتُ فَإِذَا قَضَى
أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُن فَيَكُونُ
“Hüvellezi yuhyi ve yümit
fe iza kada emran fe innema yekulü lehu kün fe yekun”
O, yaşatan ve öldürendir. Bir şeye karar verdiğinde, ona sadece “ol” der, o da oluverir.
Mü'min-68
ALLAH'IN
SINIRLARINI AŞAN KENDİSİNE ZULMEDER :
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِذَا طَلَّقْتُمُ
النِّسَاء فَطَلِّقُوهُنَّ لِعِدَّتِهِنَّ وَأَحْصُوا الْعِدَّةَ وَاتَّقُوا
اللَّهَ رَبَّكُمْ لَا تُخْرِجُوهُنَّ مِن بُيُوتِهِنَّ وَلَا يَخْرُجْنَ إِلَّا
أَن يَأْتِينَ بِفَاحِشَةٍ مُّبَيِّنَةٍ وَتِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ وَمَن يَتَعَدَّ
حُدُودَ اللَّهِ فَقَدْ ظَلَمَ نَفْسَهُ لَا تَدْرِي لَعَلَّ اللَّهَ يُحْدِثُ
بَعْدَ ذَلِكَ أَمْرًا
“Ya eyyuhennebiyyu iza
tallaktumunnisae fetallikuhunne li'iddetihinne ve ahsil'iddete vettekullahe
rabbekum la tuhricuhunne min buyutihinne ve la yahrucne illa en ye'tiyne
bifahişetin mubeyyinetin ve tilke hududullahi ve men yete'adde hududallahi
fekad zaleme nefsehu la tedriy le'allellahe yuhdisu ba'de zalike emren.”
Ey peygamber!
Kadınları boşamak istediğinizde, onları iddetlerini dikkate alarak (temizlik
hâlinde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz olan Allah’a karşı gelmekten
sakının. Apaçık bir hayâsızlık yapmaları dışında onları (bekleme süresince)
evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş
olur. Bilemezsin, olur ki Allah, sonra yeni bir
durum ortaya çıkarır.Talak-1
ALLAH'IN
YARATIŞINDA HİÇ BİR KUSUR GÖREMEZSİNİZ :
الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ طِبَاقًا مَّا
تَرَى فِي خَلْقِ الرَّحْمَنِ مِن تَفَاوُتٍ فَارْجِعِ الْبَصَرَ هَلْ تَرَى مِن
فُطُورٍ
“Elleziy haleka seb'a semavatin tibakan ma tera fiy halkirrahmani
min tefavutin ferci'ilbasare hel tera min futurin.”
O, yedi göğü
tabaka tabaka yaratandır. Rahmân’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk
göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve
düzensizlik) görüyor musun?Mülk-3
İLİMDE
RABBİMİZ SONSUZ BİR İLİME SAHİPTİR :
وَكَيْفَ تَصْبِرُ عَلَى مَا لَمْ تُحِطْ بِهِ
خُبْرًا
Ve keyfe tasbiru ala ma
lem tühit bihi hubra
“İç
yüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredebilirsin?” Kehf-68
*******************
قَالَ
يَا آدَمُ أَنبِئْهُم بِأَسْمَآئِهِمْ فَلَمَّا أَنبَأَهُمْ بِأَسْمَآئِهِمْ قَالَ
أَلَمْ أَقُل لَّكُمْ إِنِّي أَعْلَمُ غَيْبَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَأَعْلَمُ
مَا تُبْدُونَ وَمَا كُنتُمْ تَكْتُمُونَ
“Kale
ya ademü embi'hüm bi esmaihim, felemma embeehüm bi esmaihim kale e lem ekul
leküm inni a'lemü ğaybes semavati vel erdi ve a'lemü ma tübdune ve ma küntüm
tektümun”
Allah, şöyle dedi:
“Ey Âdem! Onlara bunların isimlerini söyle.” Âdem, meleklere onların isimlerini
bildirince Allah, “Size, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz
ki ben bilirim, yine açığa vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da ben
bilirim demedim mi?” dedi.Bakara-33
*******************
قُلْ إِن تُخْفُوا مَا فِي صُدُورِكُمْ أَوْ
تُبْدُوهُ يَعْلَمْهُ اللّهُ وَيَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأرْضِ
وَاللّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
“Kul
in tuhfu ma fi suduriküm ev tübduhü ya'lemhüllah, ve ya'lemü ma fis semavati ve
ma fil ard, vallahü ala külli şey'in kadir “
De ki: “İçinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız
da Allah onu bilir. Göklerdeki her şeyi, yerdeki her şeyi de bilir. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” Ali İmran-29
*******************
هُوَ الَّذِي جَعَلَ الشَّمْسَ ضِيَاء
وَالْقَمَرَ نُورًا وَقَدَّرَهُ مَنَازِلَ لِتَعْلَمُوا عَدَدَ السِّنِينَ
وَالْحِسَابَ مَا خَلَقَ اللّهُ ذَلِكَ إِلاَّ بِالْحَقِّ يُفَصِّلُ الآيَاتِ
لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ
“Hüvellezi
cealeş şemse diyaev vel kamera nurav ve kadderahu menazile li ta'lemu adedes
sinine vel hisab ma halekallahü zalike illa bil hakk yüfassilül ayati li kavmiy
ya'lemun “
O, güneşi bir ışık
(kaynağı), ayı da (geceleyin) bir aydınlık (kaynağı) kılan, yılların sayısını
ve hesabı bilmeniz için ona menziller takdir edendir. Allah, bunları (boş yere değil) ancak gerçek ile (hikmeti
gereğince) yaratmıştır. O, âyetlerini, bilen bir topluma ayrı ayrı
açıklamaktadır. Yunus-5
*******************
إِنَّ فِي اخْتِلاَفِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ
وَمَا خَلَقَ اللّهُ فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ لآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَّقُونَ
“İnne fihtilafil leyli
ven nehari ve ma halekallahü fis semavati vel erdi le ayatil li kavmiy yettekun
“
Şüphesiz gece ve gündüzün
ard arda değişmesinde, Allah’ın göklerde ve yeryüzünde yarattığı şeylerde,
Allah’a karşı gelmekten sakınan bir toplum için pek çok deliller vardır.Yunus-6
*******************
اللّهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ
وَأَنزَلَ مِنَ السَّمَاء مَاء فَأَخْرَجَ بِهِ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقًا لَّكُمْ
وَسَخَّرَ لَكُمُ الْفُلْكَ لِتَجْرِيَ فِي الْبَحْرِ بِأَمْرِهِ وَسَخَّرَ لَكُمُ
الأَنْهَارَ
“Allahüllezi
halekas semavati vel erda ve enzele mines semai maen fe ahrace bihi mines
semerati rizkal leküm ve sehhara lekümül fülke li tecriye fil bahri bi emrih ve
sehhara lekümül enha”
Allah, gökleri ve yeri
yaratan, gökten yağmur indiren ve onunla size rızık olarak türlü meyveler
çıkaran, emri gereğince denizde yüzmek üzere gemileri emrinize veren, nehirleri
de hizmetinize sunandır. İbrahim-32
*******************
وَسَخَّر لَكُمُ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ
دَآئِبَينَ وَسَخَّرَ لَكُمُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ
“Ve
sehha lekümüş şemse vel kamera daibeyn ve sehhara lekümül leyle ven nehar”
O, âdetleri üzere hareket
eden güneşi ve ayı sizin hizmetinize sunan, geceyi ve gündüzü sizin emrinize
verendir.İbrahim-33
*******************
لَّـكِنِ اللّهُ يَشْهَدُ بِمَا أَنزَلَ
إِلَيْكَ أَنزَلَهُ بِعِلْمِهِ وَالْمَلآئِكَةُ يَشْهَدُونَ وَكَفَى بِاللّهِ
شَهِيدًا
“Lakinillahü
yeşhedü bi ma enzele ileyke enzelehu bi ilmih vel melaiketü yeşhedun ve kefa
billahi şehida “
Fakat Allah, sana indirdiğini kendi ilmiyle indirmiş olduğuna şahitlik
eder. Melekler de buna şahitlik eder. Şahit
olarak Allah yeter.Nisa-166
*******************
وَلَقَدْ آتَيْنَا دَاوُودَ وَسُلَيْمَانَ
عِلْمًا وَقَالَا الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي فَضَّلَنَا عَلَى كَثِيرٍ مِّنْ
عِبَادِهِ الْمُؤْمِنِينَ
“Ve
le kad ateyna davede ve süleymane ilma ve kalel hamdü lillahillezi faddalena
ala kesirim min ibadihil mü'minin”
Andolsun! Biz Dâvûd’a ve Süleyman’a ilim verdik. Onlar, “Hamd, bizi mü’min kullarının birçoğundan üstün kılan
Allah’a mahsustur” dediler.Neml-15
*******************
وَلَقَدْ جَعَلْنَا فِي السَّمَاء بُرُوجًا
وَزَيَّنَّاهَا لِلنَّاظِرِينَ
“Ve
le kad cealna fis semai bürucev ve zeyyennaha lin nazirin”
Andolsun, biz gökte burçlar yaptık ve onu, bakanlar için süsledik.(ÇOK
ANLAMLI AYET) Hicr-16
وَحَفِظْنَاهَا مِن كُلِّ شَيْطَانٍ رَّجِيمٍ
“Ve
hafiznaha min külli şeytanir racim”
Onu kovulmuş her şeytandan
koruduk..(ÇOK ANLAMLI AYET) Hicr-17
إِلاَّ مَنِ اسْتَرَقَ السَّمْعَ فَأَتْبَعَهُ
شِهَابٌ مُّبِينٌ
“İlla
menisterekas sem'a fe etbeahu şihabüm mübin”
Ancak kulak hırsızlığı
eden olursa, onu da parlak bir ateş takip etmektedir. Hicr-18
*******************
قَالَ إِنَّمَا أَشْكُو بَثِّي وَحُزْنِي إِلَى
اللّهِ وَأَعْلَمُ مِنَ اللّهِ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
“Kale
innema eşku bessi ve huzni ilellahi ve a'lemü minellahi ma la ta'lemun”
Yakub, “Ben tasa ve üzüntümü ancak Allah’a arz ederim. Ben, Allah tarafından sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim” dedi.Yusuf-86
*******************
فَلَمَّا أَن جَاء الْبَشِيرُ أَلْقَاهُ عَلَى
وَجْهِهِ فَارْتَدَّ بَصِيرًا قَالَ أَلَمْ أَقُل لَّكُمْ إِنِّي أَعْلَمُ مِنَ
اللّهِ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
“Fe lemma en cael beşiru
elkahü ala vechihi fertedde besiyra kale elem ekul leküm inni a'lemü minellahi
ma la ta'lemun”
Müjdeci gelip gömleği
Yakub’un yüzüne koyunca gözleri açılıverdi. Yakub, “Ben size, Allah
tarafından, sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim demedim mi?” dedi.(Hz.Yakup) Yusuf-86-96
*******************
كَمَا أَرْسَلْنَا فِيكُمْ رَسُولاً مِّنكُمْ
يَتْلُو عَلَيْكُمْ آيَاتِنَا وَيُزَكِّيكُمْ وَيُعَلِّمُكُمُ الْكِتَابَ
وَالْحِكْمَةَ وَيُعَلِّمُكُم مَّا لَمْ تَكُونُوا تَعْلَمُونَ
“Kema
erselna fiküm rasulem minküm yetlu aleyküm ayatina ve yüzekkiküm ve
yüallimükümül kitabv vel hikmete ve yüallimüküm ma lem tekunu ta'lemun”
Nitekim kendi aranızdan, size âyetlerimizi okuyan, sizi her kötülükten
arındıran, size kitap ve hikmeti öğreten, ayrıca bilmediklerinizi de öğreten
bir peygamber gönderdik.Bakara-151
*******************
وَظَلَّلْنَا عَلَيْكُمُ الْغَمَامَ
وَأَنزَلْنَا عَلَيْكُمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوَى كُلُوا مِن طَيِّبَاتِ مَا
رَزَقْنَاكُمْ وَمَا ظَلَمُونَا وَلَـكِن كَانُوا أَنفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ
“Ve
zallelna aleykümül ğamame ve enzelna aleykümül menne ves selva, külu min
tayyibati ma razaknaküm, ve ma zalemuna ve lakin kanu enfüsehüm yazlimun”
Bulutu üstünüze gölge
yaptık. Size, kudret helvası ile bıldırcın indirdik. “Verdiğimiz rızıkların iyi
ve güzel olanlarından yiyin” (dedik). Onlar
(verdiğimiz nimetlere nankörlük etmekle) bize zulmetmediler, fakat kendilerine
zulmediyorlardı. (Sürekli güneş olsaydı?)
Bakara-57
*******************
وَأَمَّا الْجِدَارُ فَكَانَ لِغُلَامَيْنِ
يَتِيمَيْنِ فِي الْمَدِينَةِ وَكَانَ تَحْتَهُ كَنزٌ لَّهُمَا وَكَانَ أَبُوهُمَا
صَالِحًا فَأَرَادَ رَبُّكَ أَنْ يَبْلُغَا أَشُدَّهُمَا وَيَسْتَخْرِجَا
كَنزَهُمَا رَحْمَةً مِّن رَّبِّكَ وَمَا فَعَلْتُهُ عَنْ أَمْرِي ذَلِكَ
تَأْوِيلُ مَا لَمْ تَسْطِع عَّلَيْهِ صَبْرًا
“Ve
emmel cidaru fe kane li ğulameyni yetimeyni fil medineti ve kane tahtehu kenzül
lehüma ve kane ebuhüma saliha fe erade rabbüke ey yeblüğa eşüddehüma ve
yestahrica kenzehüma rahmetem mir rabbik ve ma fealtühu an emri zalike te'vilü
ma lem testi' aleyhi sabra”
“Duvar ise şehirdeki iki yetim çocuğa ait idi.
Altında onlara ait bir define vardı. Babaları da iyi bir insandı. Rabbin, onların olgunluk çağına
ulaşmalarını ve Rabbinden bir rahmet olarak definelerini çıkarmalarını istedi.
Bunları ben kendi görüşüme göre yapmadım. İşte senin, sabredemediğin şeylerin
içyüzü budur.” Kehf-82
*******************
قَالَ سَآوِي إِلَى جَبَلٍ يَعْصِمُنِي مِنَ
الْمَاء قَالَ لاَ عَاصِمَ الْيَوْمَ مِنْ أَمْرِ اللّهِ إِلاَّ مَن رَّحِمَ
وَحَالَ بَيْنَهُمَا الْمَوْجُ فَكَانَ مِنَ الْمُغْرَقِينَ
“Kale
seavi ila cebeliy ya'simüni minel ma' kale la asimel yevme min emrillahi illa
mer rahim ve hale beynehümel mevcü fe kane minel muğrakiyn”
O, “Ben, kendimi
sudan koruyacak bir dağa sığınacağım” dedi. Nûh, “Bugün Allah’ın rahmet ettikleri hariç, O’nun azabından
korunacak hiç kimse yoktur” dedi. Derken aralarına
dalga giriverdi de oğlu boğulanlardan oldu.Hud-43
وَقِيلَ يَا أَرْضُ ابْلَعِي مَاءكِ وَيَا
سَمَاء أَقْلِعِي وَغِيضَ الْمَاء وَقُضِيَ الأَمْرُ وَاسْتَوَتْ عَلَى
الْجُودِيِّ وَقِيلَ بُعْداً لِّلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
“Ve
kiyle ya erdubleiy maeki ve ya semaü akliiy ve ğidal maü ve kudiyel emru
vestevet alel cudiyyi ve kiyle bu'del lil kavmiz zalimin”
Ey yeryüzü! Yut suyunu. Ey
gök! Tut suyunu” denildi. Su çekildi, iş bitirildi. Gemi de Cûdî’ye oturdu ve “Zalimler topluluğu, Allah’ın rahmetinden
uzak olsun!” denildi.Hud-44
وَنَادَى نُوحٌ رَّبَّهُ فَقَالَ رَبِّ إِنَّ ابُنِي
مِنْ أَهْلِي وَإِنَّ وَعْدَكَ الْحَقُّ وَأَنتَ أَحْكَمُ الْحَاكِمِينَ
“Ve
nada nuhur rabbehu fe kale rabbi innebni min ehli ve inne va'dekel hakku ve
ente ahkemül hakimin “Hud-45
Nûh, Rabbine seslenip
şöyle dedi: “Rabbim! Şüphesiz oğlum da âilemdendir. Senin va’din elbette
gerçektir. Sen de hükmedenlerin en iyi hükmedenisin.”Hud-45
قَالَ يَا نُوحُ إِنَّهُ لَيْسَ مِنْ أَهْلِكَ
إِنَّهُ عَمَلٌ غَيْرُ صَالِحٍ فَلاَ تَسْأَلْنِ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ
إِنِّي أَعِظُكَ أَن تَكُونَ مِنَ الْجَاهِلِينَ
“Kale
ya nuhu innehu leyse min ehlik innehu amelün ğayru salihin fe la tes'elni ma
leyse leke bihi ilm inni eizuke en ketune minel cahilin”
Allah, “Ey Nûh! O, asla senin âilenden değildir.
Onun yaptığı, iyi olmayan bir iştir. O hâlde, hakkında hiçbir bilgin olmayan
şeyi benden isteme. Ben, sana cahillerden olmamanı öğütlerim” dedi.Hud-46
*******************
وَلاَ تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ إِنَّ
السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤَادَ كُلُّ أُولـئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْؤُولاً
“Ve
la takfü ma leyse leke bihi ilm innes sem'a vel besara vel füade küllü ülaike
kane anhü mes'ula “
Hakkında kesin bilgi
sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi
ondan sorumludur.(ÖNEMLİ) İsra-36
*******************
وَإِذَا مَسَّ الْإِنسَانَ ضُرٌّ دَعَا رَبَّهُ
مُنِيبًا إِلَيْهِ ثُمَّ إِذَا خَوَّلَهُ نِعْمَةً مِّنْهُ نَسِيَ مَا كَانَ
يَدْعُو إِلَيْهِ مِن قَبْلُ وَجَعَلَ لِلَّهِ أَندَادًا لِّيُضِلَّ عَن سَبِيلِهِ
قُلْ تَمَتَّعْ بِكُفْرِكَ قَلِيلًا إِنَّكَ مِنْ أَصْحَابِ النَّارِ
“Ve
iza messel insane durrun dea rabbehu müniben ileyhi sümme iza havvelehu
ni'metem minhü nesiye ma kane yed'u ileyhi min kabül ve ceale lillahi endadel
li yüdille an sebilih kul temetta' bi küfrike kalilen inneke min ashabin nar”
İnsana bir zarar dokunduğu
zaman Rabbine yönelerek O’na yalvarır. Sonra kendi tarafından ona bir nimet
verdiği zaman daha önce O’na yalvardığını unutur ve Allah’ın yolundan saptırmak
için O’na eşler koşar.
De ki: “Küfrünle az bir süre
yaşayıp geçin! Şüphesiz sen cehennemliklerdensin.” Zümer-8
أَمَّنْ هُوَ قَانِتٌ آنَاء اللَّيْلِ سَاجِدًا
وَقَائِمًا يَحْذَرُ الْآخِرَةَ وَيَرْجُو رَحْمَةَ رَبِّهِ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي
الَّذِينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ إِنَّمَا يَتَذَكَّرُ أُوْلُوا
الْأَلْبَابِ
“Emmen
hüve kanitün anael leyli sacidev ve kaimey yahzerul ahirate ve yercu rahmete
rabbih kul hel yestevillezine ya'lemune vellezine la ya'lemun innema
yetezekkeru ülül elbab”
(Böyle bir kimse mi Allah katında makbuldür,)
yoksa gece vakitlerinde, secde hâlinde ve ayakta, ahiretten korkarak ve Rabbinin
rahmetini umarak itaat ve kulluk eden mi? De ki: “Hiç bilenlerle
bilmeyenler bir olur mu?” Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.Zümer-9
*******************
وَعَلَّمَ آدَمَ الأَسْمَاء كُلَّهَا ثُمَّ
عَرَضَهُمْ عَلَى الْمَلاَئِكَةِ فَقَالَ أَنبِئُونِي بِأَسْمَاء هَـؤُلاء إِن
كُنتُمْ صَادِقِينَ
“Ve
alleme ademel esmae külleha sümme aradahüm alel melaiketi fe kale embiuni bi
esmai haülai in küntüm sadikiyn”
Allah, Âdem’e bütün
varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları
meleklere göstererek, “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların
isimlerini bildirin” dedi.Bakara-31
*******************
فَوَجَدَا عَبْدًا مِّنْ عِبَادِنَا آتَيْنَاهُ
رَحْمَةً مِنْ عِندِنَا وَعَلَّمْنَاهُ مِن لَّدُنَّا عِلْمًا
“Fe
veceda abdem min ibadina ateynahü rahmetem min indina ateynahü rahmetem min
indina ve allemnahü mil ledünna ilma”
Derken
kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.(Hz.Musa) Kehf-65
*******************
فَإِن لَّمْ يَسْتَجِيبُوا لَكُمْ فَاعْلَمُوا
أَنَّمَا أُنزِلِ بِعِلْمِ اللّهِ وَأَن لاَّ إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ فَهَلْ أَنتُم
مُّسْلِمُونَ
“Fe
illem yestecibu leküm fa'lemu ennema ünzile bi ilmillahi ve el la ilahe illa hu
fe hel entüm müslimun”
Eğer size (bu
konuda) cevap veremedilerse, bilin ki o (Kur’an) ancak Allah’ın
ilmiyle indirilmiştir ve O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Artık
müslüman oluyor musunuz? Hud-14
*******************
هُوَ الَّذِيَ أَنزَلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ
مِنْهُ آيَاتٌ مُّحْكَمَاتٌ هُنَّ أُمُّ الْكِتَابِ وَأُخَرُ مُتَشَابِهَاتٌ
فَأَمَّا الَّذِينَ في قُلُوبِهِمْ زَيْغٌ فَيَتَّبِعُونَ مَا تَشَابَهَ مِنْهُ
ابْتِغَاء الْفِتْنَةِ وَابْتِغَاء تَأْوِيلِهِ وَمَا يَعْلَمُ تَأْوِيلَهُ إِلاَّ
اللّهُ وَالرَّاسِخُونَ فِي الْعِلْمِ يَقُولُونَ آمَنَّا بِهِ كُلٌّ مِّنْ عِندِ
رَبِّنَا وَمَا يَذَّكَّرُ إِلاَّ أُوْلُوا الألْبَابِ
“Hüvellezi
enzele aleykel kitabe minhü ayatüm muhkematün hünne ümmül kitabi ve üharu
müteşabihat, fe emmellezine fi kulubihim zeyğun fe yettebiune ma teşabehe
minhübtiğael fitneti vebtiğae te'vilih, ve ma ya'lemü te'vilehu illellah, ver
rasihune fil ilmi yekulune amenna bihi küllüm min indi rabbina, ve ma
yezzekkeru illa ülül elbab “
O, sana Kitab’ı
indirendir. Onun (Kur’an’ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de
müteşabihtir. Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık
yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. Oysa onun gerçek manasını ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş
olanlar, “Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır” derler. (Bu inceliği) ancak
akıl sahipleri düşünüp anlar.Ali İmran-7
*******************
قَالَ لَهُ مُوسَى هَلْ أَتَّبِعُكَ عَلَى أَن
تُعَلِّمَنِ مِمَّا عُلِّمْتَ رُشْدًا
“Kale
lehu musa hel ettebiuke ala en tüallimeni mimma ullimte ruşda”
Mûsâ ona, “Sana öğretilen bilgilerden bana, doğruya
iletici bir bilgi öğretmen için sana tabi olayım mı?” dedi.Kehf-66
*******************
وَلَمَّا بَلَغَ أَشُدَّهُ وَاسْتَوَى
آتَيْنَاهُ حُكْمًا وَعِلْمًا وَكَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ
“Ve
lemma beleğa eşüddehu vesteva ateynahü hukmev ve ilma ve kezalike neczil
muhsinin”
Mûsâ, olgunluk çağına
ulaşıp gelişimini tamamlayınca, biz ona ilim ve hikmet verdik. Biz, iyilik
edenleri böyle mükâfatlandırırız.Kasas-14
*******************
وَسَخَّرَ لَكُمُ اللَّيْلَ وَالْنَّهَارَ
وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ وَالْنُّجُومُ مُسَخَّرَاتٌ بِأَمْرِهِ إِنَّ فِي ذَلِكَ
لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
“Ve
sehhara lekümül leyle ven nehara veş şemse vel kaner ven nücumü müsahharatüm bi
emrih inne fi zalike le ayatil li kavmiy ya'kilun”
O, geceyi, gündüzü, güneşi
ve ayı sizin hizmetinize verdi. Bütün yıldızlar da O’nun emri ile sizin
hizmetinize verilmiştir. Şüphesiz bunlarda aklını kullanan bir millet için
ibretler vardır. (UZAY ÇALIŞMASI) Nahl-12
*******************
اللّهُ لاَ إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ
الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ
وَمَا فِي الأَرْضِ مَن ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ
مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِّنْ
عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاء وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ
يَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ
“Allahü
la ilahe illa hüvel hayyül kayyum, la te'huzühu sinetüv vela nevm, lehu ma fis
semavati ve ma fil ard, men zellezi yeşfeu indehu illa bi iznih, ya'lemü ma
beyne eydihim ve ma halfehüm, ve al yühiytune bi şey'im min ilmihi illa bi ma
şa', vesia kürsiyyühüs semavati vel ard, ve la yeudühu hifzuhüma, ve hüvel
aliyyül aziym”
Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır.
Diridir, kayyumdur. O’nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki
her şey, yerdeki her şey O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında şefaatte
bulunacak kimdir? O,
kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını)
bilir. Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey
kavrayamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp
kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri
koruyukoruyup gözetmek
O’na güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.(Ayet-el Kürsü) Bakara-255
*******************
وَلَمَّا بَلَغَ أَشُدَّهُ آتَيْنَاهُ حُكْمًا
وَعِلْمًا وَكَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ
“Ve
lemma beleğa eşüddehu ateynahü hukmev ve ilma ve kezalike neczil muhsinin”
Olgunluk çağına erişince,
ona hikmet ve ilim verdik. İşte biz, iyi davrananları böyle mükâfatlandırırız.(Hz.Yusuf''a) Yusuf-22
*******************
انظُرْ كَيْفَ فَضَّلْنَا بَعْضَهُمْ عَلَى
بَعْضٍ وَلَلآخِرَةُ أَكْبَرُ دَرَجَاتٍ وَأَكْبَرُ تَفْضِيلاً
“Ünzur
keyfe faddalna ba'dahüm ala ba'd ve lel ahiratü ekberu deracativ ve ekberu tefdiyla”
Bak nasıl, onların kimini
kimine üstün kıldık. Elbette ahiretteki dereceler daha büyüktür, üstünlükler daha büyüktür.İsra-21
*******************
وَهُوَ الَّذِي جَعَلَكُمْ خَلاَئِفَ الأَرْضِ
وَرَفَعَ بَعْضَكُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِّيَبْلُوَكُمْ فِي مَا آتَاكُمْ
إِنَّ رَبَّكَ سَرِيعُ الْعِقَابِ وَإِنَّهُ لَغَفُورٌ رَّحِيمٌ
“Ve
hüvellezi cealeküm halaifel erdi ve rafea ba'daküm fevka ba'din deracatil li
yeblüveküm fi ma ataküm inne rabbeke seriul ikabi ve innehu le ğafurur rahiym”
O, sizi yeryüzünde
halifeler (oraya hâkim kimseler) yapan, size verdiği nimetler konusunda sizi
sınamak için bazınızı bazınıza derece derece üstün kılandır. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır.
Şüphe yok ki O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.Enam-165
*******************
فَبَعَثَ اللّهُ غُرَابًا يَبْحَثُ فِي الأَرْضِ
لِيُرِيَهُ كَيْفَ يُوَارِي سَوْءةَ أَخِيهِ قَالَ يَا وَيْلَتَا أَعَجَزْتُ أَنْ
أَكُونَ مِثْلَ هَـذَا الْغُرَابِ فَأُوَارِيَ سَوْءةَ أَخِي فَأَصْبَحَ مِنَ
النَّادِمِينَ
“Fe
beasellahü ğurabey yebhasü fil erdi li yüriyehu keyfe yüvari sev'ete ehiyh kale
ya veyleta eaceztü en ekune misle hazel ğurabi fe üvariye sev'ete ehiy fe
asbeha minen nadimin”
Nihayet Allah, ona
kardeşinin ölmüş cesedini nasıl örtüp gizleyeceğini göstermek için yeri
eşeleyen bir karga gönderdi. “Yazıklar olsun
bana! Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini örtmekten âciz miyim ben?”
dedi. Artık pişmanlık duyanlardan olmuştu.Maide-31
*******************
وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الرُّوحِ قُلِ الرُّوحُ
مِنْ أَمْرِ رَبِّي وَمَا أُوتِيتُم مِّن الْعِلْمِ إِلاَّ قَلِيلاً
“Ve yes'eluneke anir ruh kulir ruhu min emri rabbi ve ma utitüm
minel ilmi illa kalila”
Sana ruh hakkında
soru soruyorlar. De ki: “Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size
pek az ilim verilmiştir.” İsra-85
*******************
وَلَئِنْ أَتَيْتَ الَّذِينَ أُوْتُوا
الْكِتَابَ بِكُلِّ آيَةٍ مَّا تَبِعُوا قِبْلَتَكَ وَمَا أَنتَ بِتَابِعٍ
قِبْلَتَهُمْ وَمَا بَعْضُهُم بِتَابِعٍ قِبْلَةَ بَعْضٍ وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ
أَهْوَاءهُم مِّن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ إِنَّكَ إِذَاً لَّمِنَ
الظَّالِمِينَ
“Ve
le in eteytellezine utül kitabe bi külli ayetim ma tebiu kibletek, ve ma
ba'duhüm bi tabiin kiblete ba'd, ve leinitteba'te ehvaehüm mim ba'di ma caeke
minel ilmi inneke izel le minez zalimin”
Andolsun, sen
kendilerine kitap verilenlere her türlü mucizeyi getirsen de, onlar yine senin
kıblene uymazlar. Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar birbirlerinin
kıblesine de uymazlar. Andolsun, eğer sana gelen bunca
ilimden sonra onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, o takdirde sen de
mutlaka zalimlerden olursun.Bakara-145
İLİM-
Allah’a karşı ancak; kulları İçİnden âlİm olanlar derİn saygı duyarlar :
وَمِنَ النَّاسِ وَالدَّوَابِّ وَالْأَنْعَامِ
مُخْتَلِفٌ أَلْوَانُهُ كَذَلِكَ إِنَّمَا يَخْشَى اللَّهَ مِنْ عِبَادِهِ
الْعُلَمَاء إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ غَفُورٌ
“Ve minen nasi ved
devabbi vel en'ami muhtelifün elvanühu kezalik innema yahşellahe min ibadihil
ulema' innellahe azizün ğafur”
İnsanlardan, (yeryüzünde)
hareket eden (diğer) canlılardan ve hayvanlardan yine böyle çeşitli renklerde
olanlar vardır. Allah’a karşı ancak; kulları içinden âlim olanlar derin saygı
duyarlar. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, çok
bağışlayandır.Fatır-28
RABBİMİZİN
İLİM ÖĞRETMENLİĞİ :
يَا أَبَتِ إِنِّي قَدْ جَاءنِي مِنَ الْعِلْمِ
مَا لَمْ يَأْتِكَ فَاتَّبِعْنِي أَهْدِكَ صِرَاطًا سَوِيًّا
“Ya
ebeti inni kad caeni minel ilmi ma lem ye'tike fettebi'ni ehdike siratan
seviyya”
“Babacığım! Doğrusu, sana gelmeyen bir ilim bana geldi.
Bana uy ki seni doğru yola ileteyim.” (Hz.İbrahim.A.S) Meryem-43
*******************
لَقَدْ أَحْصَاهُمْ وَعَدَّهُمْ عَدًّا
“Le
kad ahsahüm ve addehüm adda”
Andolsun, Allah onları ilmiyle kuşatmış ve tek tek saymıştır.Meryem-94
*******************
وَكَذَلِكَ نُرِي إِبْرَاهِيمَ مَلَكُوتَ
السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَلِيَكُونَ مِنَ الْمُوقِنِينَ
“Ve
kezalike nüri ibrahime melekutes semavati vel erdi ve li yekune minel mukinin”
İşte böylece İbrahim’e göklerdeki ve yerdeki hükümranlığı ve nizamı
gösteriyorduk ki kesin ilme erenlerden olsun.Enam-75
*******************
إِنَّ اللّهَ فَالِقُ الْحَبِّ وَالنَّوَى
يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَمُخْرِجُ الْمَيِّتِ مِنَ الْحَيِّ ذَلِكُمُ
اللّهُ فَأَنَّى تُؤْفَكُونَ
“İnnellahe
falikul habbi ven neva yuhricül hayye minel meyyiti ve muhricül meyyiti minel
hayy zalikümüllahü fe enna tü'fekun”
Şüphesiz Allah, taneyi ve çekirdeği yarıp filizlendirendir. Ölüden diriyi
çıkarır. Diriden de ölüyü çıkarandır. İşte budur
Allah! Peki (O’ndan) nasıl çevriliyorsunuz? Enam-95
*******************
فَالِقُ الإِصْبَاحِ وَجَعَلَ اللَّيْلَ سَكَنًا
وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ حُسْبَانًا ذَلِكَ تَقْدِيرُ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ
“Falikul
isbah ve cealel leyle sekenev veş şemse vel kamera husbana zalike takdirul
azizil alim”
O, karanlığı yarıp sabahı
çıkarandır. Geceyi dinlenme zamanı, güneşi ve ayı da ince birer hesap ölçüsü
kıldı. Bütün bunlar mutlak güç sahibinin, hakkıyla
bilenin takdiridir (ölçüp biçmesidir).Enam-96
*******************
وَهُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ النُّجُومَ
لِتَهْتَدُوا بِهَا فِي ظُلُمَاتِ الْبَرِّ وَالْبَحْرِ قَدْ فَصَّلْنَا الآيَاتِ
لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ
“Ve
hüvellezi ceale lekümün nücume li tehtedu biha fi zulümatil berri vel bahr kad
fassalnel ayati li kavmiy ya'lemun”
O, sayelerinde, kara ve denizin karanlıklarında yolunuzu bulasınız diye sizin
için yıldızları yaratandır. Bilen bir toplum
için âyetleri ayrı ayrı açıkladık.Enam-97
*******************
وَهُوَ الَّذِيَ أَنشَأَكُم مِّن نَّفْسٍ
وَاحِدَةٍ فَمُسْتَقَرٌّ وَمُسْتَوْدَعٌ قَدْ فَصَّلْنَا الآيَاتِ لِقَوْمٍ
يَفْقَهُونَ
“Ve
hüvellezi enşeeküm min nefsiv vahidetin fe müstekarruv ve müstevda' kad
fassalnel ayati li kavmiy yefkahun”
O, sizi bir tek candan
yaratandır. Sizin bir karar kılma yeriniz, bir de emanet bırakılma yeriniz var. Biz anlayan bir toplum için âyetleri ayrı ayrı
açıklamışızdır.Enam-98
*******************
وَهُوَ الَّذِيَ أَنزَلَ مِنَ السَّمَاء مَاء
فَأَخْرَجْنَا بِهِ نَبَاتَ كُلِّ شَيْءٍ فَأَخْرَجْنَا مِنْهُ خَضِرًا نُّخْرِجُ
مِنْهُ حَبًّا مُّتَرَاكِبًا وَمِنَ النَّخْلِ مِن طَلْعِهَا قِنْوَانٌ دَانِيَةٌ
وَجَنَّاتٍ مِّنْ أَعْنَابٍ وَالزَّيْتُونَ وَالرُّمَّانَ مُشْتَبِهًا وَغَيْرَ
مُتَشَابِهٍ انظُرُوا إِلِى ثَمَرِهِ إِذَا أَثْمَرَ وَيَنْعِهِ إِنَّ فِي
ذَلِكُمْ لآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
“Ve
hüvellezi enzele mines semai maa fe ahracna bihi nebate külli şey'in fe ahracna
minhü hadiran nuhricü minhü habbem müterakiba veminen nahli min tal'iha
kinvanün daniyetüv ve cennatim min a'nabiv vez zeytune ver rummane müştebihev
ve ğayra müteşabih ünzuru ila semerihi iza esmera ve yen'ih inne fi zaliküm le
ayatil li kavmiy yü'minun”
O, gökten su indirendir.
İşte biz onunla her türlü bitkiyi çıkarıp onlardan yeşillik meydana getirir ve
o yeşil bitkilerden, üst üste binmiş taneler, -hurma ağacının tomurcuğunda da
aşağıya sarkmış salkımlar- üzüm bahçeleri, zeytin ve nar çıkarırız: (Her biri)
birbirine benzer ve (her biri) birbirinden farklı. Bunların meyvesine, bir
meyve verdiği zaman, bir de olgunlaştığı zaman bakın. Şüphesiz bunda inanan bir topluluk için (Allah’ın varlığını
gösteren) ibretler vardır
Enam-99
*******************
بَدِيعُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ أَنَّى
يَكُونُ لَهُ وَلَدٌ وَلَمْ تَكُن لَّهُ صَاحِبَةٌ وَخَلَقَ كُلَّ شَيْءٍ وهُوَ
بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
“Bedrius
semavati vel ard enna yekunü lehu veledüv ve lem tekül lehu sahibeh ve haleka
külle şey' ve hüve bi külli şey'in alim”
O, gökleri ve yeri
örnekleri yokken yaratandır. O’nun bir eşi olmadığı hâlde, nasıl bir çocuğu
olabilir? Hâlbuki her şeyi O yarattı. O, her şeyi hakkıyla bilendir.Enam-101
*******************
وَلُوطًا آتَيْنَاهُ حُكْمًا وَعِلْمًا
وَنَجَّيْنَاهُ مِنَ الْقَرْيَةِ الَّتِي كَانَت تَّعْمَلُ الْخَبَائِثَ إِنَّهُمْ
كَانُوا قَوْمَ سَوْءٍ فَاسِقِينَ
“Ve
lutan ateynahü hukmev ve ilmev ve necceynahü minel karyetilleti kanet ta'melül
habis innehüm kanu kavme sev'in fasikiyn”
Biz, Lût’a da bir hikmet
ve bir ilim verdik ve onu çirkin işler yapan memleketten kurtardık. Gerçekten onlar kötü bir toplum idiler, fasık (Allah’ın emrinden
çıkan kimseler) idiler.Enbiya-74
*******************
فَفَهَّمْنَاهَا سُلَيْمَانَ وَكُلًّا آتَيْنَا
حُكْمًا وَعِلْمًا وَسَخَّرْنَا مَعَ دَاوُودَ الْجِبَالَ يُسَبِّحْنَ وَالطَّيْرَ
وَكُنَّا فَاعِلِينَ
“Fe
fehhemnaha süleyman ve küllen ateyna hukmev ve ilmev ve sehharna mea davudel
cibale yüsebbihne vet tayr ve künna failin”
Biz hüküm vermeyi
Süleyman’a kavratmıştık. Zaten her birine hükümranlık ve ilim vermiştik. Dâvûd
ile birlikte, Allah’ı tespih etmeleri için dağları ve kuşları onun emrine
verdik. Bunları yapan biz idik.Enbiya-79
*******************
وَعَلَّمْنَاهُ صَنْعَةَ لَبُوسٍ لَّكُمْ
لِتُحْصِنَكُم مِّن بَأْسِكُمْ فَهَلْ أَنتُمْ شَاكِرُونَ
“Ve
allemnahü san'ate lebusil leküm li tuhsineküm mim be'siküm fe hel entüm
şakirun”
Bir de Davud’a, sizin
için, zırh yapma sanatını öğrettik ki, savaşlarınızda sizi korusun. Şimdi siz şükrediyor musunuz?Enbiya-80
*******************
اللّهُ الَّذِي رَفَعَ السَّمَاوَاتِ بِغَيْرِ
عَمَدٍ تَرَوْنَهَا ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ
وَالْقَمَرَ كُلٌّ يَجْرِي لأَجَلٍ مُّسَمًّى يُدَبِّرُ الأَمْرَ يُفَصِّلُ
الآيَاتِ لَعَلَّكُم بِلِقَاء رَبِّكُمْ تُوقِنُونَ
“Allahüllezi
rafeas semavati bi ğayri amedin teravneha sümmesteva alel arşi ve sehharaş
şemse vel kamer yüdebbirul emra yüfassilül ayati lealleküm bi likai rabbiküm
tukinun”
Allah, gökleri gördüğünüz
herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş’a kurulan, güneşi ve ayı
buyruğu altına alandır. Bunların hepsi belli bir zamana kadar akıp gitmektedir.
O, her işi (hakkıyla) düzenler, yürütür, âyetleri ayrı ayrı açıklar ki
Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanasınız. Rad-2
*******************
وَهُوَ الَّذِي مَدَّ الأَرْضَ وَجَعَلَ فِيهَا
رَوَاسِيَ وَأَنْهَارًا وَمِن كُلِّ الثَّمَرَاتِ جَعَلَ فِيهَا زَوْجَيْنِ
اثْنَيْنِ يُغْشِي اللَّيْلَ النَّهَارَ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ
يَتَفَكَّرُونَ
“Ve
hüvellezi meddel erda ve ceale fiha ravasiye ve enhara ve min küllis semerati
ceale fiha zevceynisneyni yuğşil leylen nehar inne fi zalike le ayatil li
kavmiy yetefekkerun “
O, yeri yayıp döşeyen,
orada dağlar, nehirler meydana getiren, orada her türlü meyveden
(erkekli-dişili) iki eş yaratandır. O, geceyi gündüze bürüyor. Şüphesiz bunlarda, düşünen bir kavim için
(Allah’ın varlığını gösteren) deliller vardır.Rad-3
*******************
وَفِي الأَرْضِ قِطَعٌ مُّتَجَاوِرَاتٌ
وَجَنَّاتٌ مِّنْ أَعْنَابٍ وَزَرْعٌ وَنَخِيلٌ صِنْوَانٌ وَغَيْرُ صِنْوَانٍ
يُسْقَى بِمَاء وَاحِدٍ وَنُفَضِّلُ بَعْضَهَا عَلَى بَعْضٍ فِي الأُكُلِ إِنَّ
فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
“Ve
fil erdi kitaum mütecaviratüv ve cennatüm min a'nabiv ve zer'uv ve nehiylün
sinvanüv ve ğayru sinvaniy yüska bi maiv vahidiv ve nüfaddilü ba'daha ala
ba'din fil ükül inne fi zalike le ayatil li kavmiy ya'kilun”
Yeryüzünde birbirine komşu
kara parçaları, üzüm bağları, ekinler; bir kökten çıkan çok gövdeli ve tek
gövdeli hurma ağaçları vardır ki hepsi aynı su ile sulanır. Ama biz ürünleri
konusunda bir kısmını bir kısmına üstün kılıyoruz. Şüphesiz bunda aklını kullanan bir kavim
için (Allah’ın varlığını gösteren) deliller vardır.Rad-4-
*******************
اللّهُ يَعْلَمُ مَا تَحْمِلُ كُلُّ أُنثَى
وَمَا تَغِيضُ الأَرْحَامُ وَمَا تَزْدَادُ وَكُلُّ شَيْءٍ عِندَهُ بِمِقْدَارٍ
“Allahü
ya'lemü ma tahmilü küllü ünsa ve ma teğiydul erhamü ve ma tezdad ve küllü
şey'in indehu bi mikdar”
Allah, her dişinin neye
gebe olduğunu, rahimlerin artırdığı şeyi ve eksilttiği şeyi bilir. Her şey
O’nun katında bir ölçü iledir.Rad-8
*******************
آتُونِي زُبَرَ الْحَدِيدِ حَتَّى إِذَا سَاوَى
بَيْنَ الصَّدَفَيْنِ قَالَ انفُخُوا حَتَّى إِذَا جَعَلَهُ نَارًا قَالَ آتُونِي
أُفْرِغْ عَلَيْهِ قِطْرًا
“Atuni
züberal hadid hatta iza sava beynes sadafeyni kalenfühu hatta iza cealehu naran
kale atuni üfriğ aleyhi kidra”
“Bana (yeterince) demir
madeni getirin” dedi. İki yamacın arasındaki boşluğu (dağlarla) bir hizaya
getirince, “körükleyin!” dedi. Demiri eritip kor (gibi) yapınca da, “Bana
erimiş bakır getirin, bunun üzerine boşaltayım” dedi.Kehf-96
فَمَا اسْطَاعُوا أَن يَظْهَرُوهُ وَمَا
اسْتَطَاعُوا لَهُ نَقْبًا
“Femestau
ey yazheruhü ve mestetau lehu nakba”
Artık onu ne
aşabildiler, ne de delebildiler.Kehf-97
*******************
فَبَعَثَ اللّهُ غُرَابًا يَبْحَثُ فِي الأَرْضِ
لِيُرِيَهُ كَيْفَ يُوَارِي سَوْءةَ أَخِيهِ قَالَ يَا وَيْلَتَا أَعَجَزْتُ أَنْ
أَكُونَ مِثْلَ هَـذَا الْغُرَابِ فَأُوَارِيَ سَوْءةَ أَخِي فَأَصْبَحَ مِنَ
النَّادِمِينَ
“Fe
beasellahü ğurabey yebhasü fil erdi li yüriyehu keyfe yüvari sev'ete ehiyh kale
ya veyleta eaceztü en ekune misle hazel ğurabi fe üvariye sev'ete ehiy fe
asbeha minen nadimin”
Nihayet Allah, ona kardeşinin ölmüş cesedini
nasıl örtüp gizleyeceğini göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi.
“Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini örtmekten âciz
miyim ben?” dedi. Artık pişmanlık duyanlardan olmuştu.Maide-31
*******************
وَوَرِثَ سُلَيْمَانُ دَاوُودَ وَقَالَ يَا
أَيُّهَا النَّاسُ عُلِّمْنَا مَنطِقَ الطَّيْرِ وَأُوتِينَا مِن كُلِّ شَيْءٍ
إِنَّ هَذَا لَهُوَ الْفَضْلُ الْمُبِينُ
“Ve
verise süleymanü davude ve kale ya eyyühen nasü ullimna mentikat tayri ve utina
min külli şey' inne haza le hüvel fadlül mübin”
Süleyman, Dâvûd’a varis
oldu ve, “Ey insanlar, bize kuş dili öğretildi ve bize her şey verildi. Şüphesiz bu, apaçık bir lütuftur” dedi.Neml-16
*******************
اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ
“İkre'
bismi rabbikelleziy halak” Alak-1
خَلَقَ الْإِنسَانَ مِنْ عَلَقٍ
“Halekal'insane
min 'alak” Alak-2
Yaratan Rabbinin adıyla
oku! O, insanı “alak”dan yarattı.Alak-1-2
*******************
اقْرَأْ وَرَبُّكَ الْأَكْرَمُ
“İkre'
ve rabbükel'ekrem”
Oku! Senin Rabbin en
cömert olandır.Alak-3
*******************
الَّذِي عَلَّمَ بِالْقَلَمِ
“Elleziy 'alleme
bilkalem” Alak-4
عَلَّمَ الْإِنسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ
“Allemel'insane ma lem
ya'lem” Alak-5
O, kalemle yazmayı
öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.Alak-4-5
Göklerdekİ
ve yerdekİ her şey ALLAH'IN EMRİNDEDİR :
وَقَالُوا اتَّخَذَ اللّهُ وَلَدًا سُبْحَانَهُ
بَل لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ كُلٌّ لَّهُ قَانِتُونَ
“Ve
kalüttehazellahü veleden sübhaneh, bel lehu ma fis semavati vel ard, küllül
lehu kanitün “
“Allah, çocuk
edindi” dediler. O, bundan uzaktır. Hayır! Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ındır. Hepsi O’na boyun
eğmiştir.Bakara-116
RABBİMİZ
HERŞEYİ BİR ÖLÇÜ VE DENGEYE GÖRE YARATILDI :
إِنَّا كُلَّ شَيْءٍ خَلَقْنَاهُ بِقَدَرٍ
“İnna
kulle şey'in halaknahu bi kader” Kamer-49
Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık..Kamer-49
وَمَا أَمْرُنَا إِلَّا وَاحِدَةٌ كَلَمْحٍ
بِالْبَصَرِ
“Ve ma emruna illa vahidetun ke lemhim bil besar” Kamer-50
Emrimiz ancak bir tek
emirdir. Göz kırpması gibidir. (Anında
gerçekleşir.)Kamer-50
TECELLİ-Allah,
bİr İnsanla ancak vahİy yoluyla, yahut perde arkasından konuşur. :
وَمَا كَانَ لِبَشَرٍ أَن يُكَلِّمَهُ اللَّهُ
إِلَّا وَحْيًا أَوْ مِن وَرَاء حِجَابٍ أَوْ يُرْسِلَ رَسُولًا فَيُوحِيَ بِإِذْنِهِ
مَا يَشَاء إِنَّهُ عَلِيٌّ حَكِيمٌ
“Ve ma kane li beşerin ey
yükellimehüllahü illa vahyen ev miv verai hicabin ev yurile rasulen fe yuhiye
bi iznihi ma yeşa' innehu aliyyün hakim”
Allah, bir insanla ancak
vahiy yoluyla, yahut perde arkasından konuşur. Yahut bir elçi gönderip, izniyle
ona dilediğini vahyeder. Şüphesiz O
yücedir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Şura-51
*******************
وَلَمَّا جَاء مُوسَى لِمِيقَاتِنَا وَكَلَّمَهُ
رَبُّهُ قَالَ رَبِّ أَرِنِي أَنظُرْ إِلَيْكَ قَالَ لَن تَرَانِي وَلَـكِنِ
انظُرْ إِلَى الْجَبَلِ فَإِنِ اسْتَقَرَّ مَكَانَهُ فَسَوْفَ تَرَانِي فَلَمَّا
تَجَلَّى رَبُّهُ لِلْجَبَلِ جَعَلَهُ دَكًّا وَخَرَّ موسَى صَعِقًا فَلَمَّا
أَفَاقَ قَالَ سُبْحَانَكَ تُبْتُ إِلَيْكَ وَأَنَا أَوَّلُ الْمُؤْمِنِينَ
“Ve
lemma cae musa li mikatina ve kelemehu rabbühu kale rabbi erini enzir ileyk
kale len terani ve lakininzur ilel cebeli fe inistekarra mekanehu fe sevfe
terani felemma tecella rabbühu lil cebeli cealehu dekkev ve harra musa saika
felemma efaka kale sübhaneke tübtü ileyke ve ene evvelül mü'minin”
Mûsâ, belirlediğimiz
yere (Tûr’a) gelip Rabbi de ona konuşunca, “Rabbim! Bana (kendini) göster, sana
bakayım” dedi. Allah
da, “Beni (dünyada) katiyen göremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde
durursa sen de beni görebilirsin.” dedi. Rabbi, dağa tecelli edince onu
darmadağın ediverdi. Mûsâ da baygın düştü. Ayılınca, “Seni
eksikliklerden uzak tutarım Allah’ım! Sana tövbe ettim. Ben inananların
ilkiyim” dedi.Araf-143
RABBİMİZ
BİZİ SÜREKLİ GÖZETLEMEKTEDİR :
إِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِ
“İnne rabbeke lebil mirsadi”
Şüphesiz Rabbin,
gözetlemededir.Fecr-14
ALLAH
SERVET TOPLAYANLARI HUZURUNA ÇAĞIRACAK VE HESAP SORACAKTIR :
تَدْعُو مَنْ أَدْبَرَ وَتَوَلَّى
“Ted'u
men edbere ve tevella. “Mearic-17
وَجَمَعَ فَأَوْعَى
“Ve cema'a feev'a.”
Mearic-18
O, (hakka) arka
döneni ve (imandan) yüz çevireni; servet toplayıp yığanı
kendine çağırır.Mearic-17-18
RABBİMİZ
BİZE ŞAH DAMARIMIZDAN DAHA YAKIN :
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا
تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
“Ve le kad halaknel
insane ve na'lemu ma tuvesvisu bihi nefsuh ve nahnu akrabu ileyhi min hablil
verid”
Andolsun, insanı biz
yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz, ona şah
damarından daha yakınız.Kaf-16
ŞEFAAT
YALNIZCA ALLAH'A AİTTİR :
قُل لِّلَّهِ الشَّفَاعَةُ جَمِيعًا لَّهُ
مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
“Kul lillahiş şefaatü
cemia lehu mülküs semavati vel ard sümme ileyhi türceun”
De ki: “Şefaat tümüyle
Allah’a aittir. Göklerin ve yerin hükümranlığı O’nundur.
Sonra yalnız O’na döndürüleceksiniz.” Zümer-44
*******************
وَاتَّقُوا
يَوْماً لاَّ تَجْزِي نَفْسٌ عَن نَّفْسٍ شَيْئاً وَلاَ يُقْبَلُ مِنْهَا
شَفَاعَةٌ وَلاَ يُؤْخَذُ مِنْهَا عَدْلٌ وَلاَ هُمْ يُنصَرُونَ
“Vetteku
yevmel la teczi nefsün an nefsin şey'ev ve la yukbelü minha şefaatüv ve la
yü'hazü minha adlüv ve la hüm yünsarun”
Öyle bir günden sakının
ki, o gün hiç kimse bir başkası adına bir şey ödeyemez. Hiçbir kimseden
herhangi bir şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz. Onlara yardım da
edilmez.. Bakara-48
*******************
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَنفِقُوا
مِمَّا رَزَقْنَاكُم مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِيَ يَوْمٌ لاَّ بَيْعٌ فِيهِ وَلاَ
خُلَّةٌ وَلاَ شَفَاعَةٌ وَالْكَافِرُونَ هُمُ الظَّالِمُونَ
“Ya
eyyühellezine amenu enfiku mimma rezaknaküm min kabli ey ye'tiye yevmül la
bey'un fihi ve la hulletüv ve la şefaah, vel kafirune hümüz zalimun”
Ey iman edenler! Hiçbir
alışverişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin olmadığı kıyamet günü gelmeden
önce, size rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayın. İnkâr edenler
ise zalimlerin ta kendileridir.Bakara-254
*******************
إِنَّ رَبَّكُمُ اللّهُ الَّذِي خَلَقَ
السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ
يُدَبِّرُ الأَمْرَ مَا مِن شَفِيعٍ إِلاَّ مِن بَعْدِ إِذْنِهِ ذَلِكُمُ اللّهُ
رَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ أَفَلاَ تَذَكَّرُونَ
“İnne
rabbe kümüllahüllezi halekas semavati vel erda fi sitteti eyyamin sümmesteva
alel arşi yüdebbirul emr ma min şefiin illa mim ba'di iznih zalikümüllahü
rabbüküm fa'büduh efela tezekkerun”
Şüphesiz ki
Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan, sonra da Arş’a
kurulup işleri yerli yerince düzene koyan Allah’tır. O'nun izni olmaksızın, hiç kimse
şefaatçi olamaz. İşte O, Rabbiniz Allah’tır. O hâlde O'na kulluk edin. Hâlâ
düşünmüyor musunuz?Yunus-3
RABBİMİZİn
YARATICILIK KUDRETİ VE EN GİZLİ ŞEYLERİ DAHİ BİLDİĞİ GERÇEĞİ :
YARATILIŞ GERÇEĞİ :
وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ مِن بَعْدِ
مَا أَهْلَكْنَا الْقُرُونَ الْأُولَى بَصَائِرَ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَرَحْمَةً
لَّعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ
“Ve le kad ateyna musel
kitabe mim ba'di ma ehleknel kurunel ula besaira lin nasi ve hüdev ve rahmetel
leallehüm yetezekkerun”
Andolsun, ilk
nesilleri yok ettikten sonra Mûsâ’ya -düşünüp ibret alsınlar diye- insanların
kalp gözünü açan deliller ve bir hidayet rehberi, bir rahmet olarak Kitab’ı
(Tevrat’ı) verdik.Kasas-43
وَمَا كُنتَ بِجَانِبِ الْغَرْبِيِّ إِذْ
قَضَيْنَا إِلَى مُوسَى الْأَمْرَ وَمَا كُنتَ مِنَ الشَّاهِدِينَ
“Ve
ma künte bi canibil ğarbiyyi iz kadayna ila musel emra ve ma künte mineş
şahidin”
(Ey Muhammed!) Mûsâ’ya o emri verdiğimiz zaman sen (vadinin)
batı tarafında değildin. (O olayı) görenlerden de değildin.Kasas-44
*******************
وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاء وَالْأَرْضَ وَمَا
بَيْنَهُمَا لَاعِبِينَ
“Ve
ma halaknes semae vel erda ve ma beynehüma laibin”
Biz yeri, göğü ve
arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.Enbiya-16
لَوْ أَرَدْنَا أَن نَّتَّخِذَ لَهْوًا
لَّاتَّخَذْنَاهُ مِن لَّدُنَّا إِن كُنَّا فَاعِلِينَ
“Lev
eradna en nettehize lehvel lettehaznahü mil ledünna in künna failin”
Eğer bir eğlence edinmek
isteseydik, onu kendi katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık böyle yapardık.Enbiya-17
*******************
وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ
وَمَا بَيْنَهُمَا لَاعِبِينَ
“Ve
ma halaknes semavati vel erda ve ma beynehüma laibiyn”
Biz, gökleri, yeri ve
bunlar arasında bulunanları, eğlenmek için yaratmadık. Duhan-38
*******************
إِن يَشَأْ يُذْهِبْكُمْ أَيُّهَا النَّاسُ
وَيَأْتِ بِآخَرِينَ وَكَانَ اللّهُ عَلَى ذَلِكَ قَدِيرًا
“İy yeşe'
yüzhibküm eyyühen nasü ve ye7ti bi aharin ve kanellahü ala zalike kadira”
Ey insanlar! Allah dilerse
sizi yok eder ve başkalarını getirir. Allah, buna hakkıyla gücü yetendir. (Yaratılışın sonsuz bir şekilde devam ettiğini işaret ediyor) Nisa-133
*******************
أَلَمْ يَرَوْا كَمْ أَهْلَكْنَا مِن قَبْلِهِم
مِّن قَرْنٍ مَّكَّنَّاهُمْ فِي الأَرْضِ مَا لَمْ نُمَكِّن لَّكُمْ وَأَرْسَلْنَا
السَّمَاء عَلَيْهِم مِّدْرَارًا وَجَعَلْنَا الأَنْهَارَ تَجْرِي مِن تَحْتِهِمْ
فَأَهْلَكْنَاهُم بِذُنُوبِهِمْ وَأَنْشَأْنَا مِن بَعْدِهِمْ قَرْنًا آخَرِينَ
“E
lem yerav kem ehlekna min kablihim min karnim mekkennahüm fil erdi ma lem
nümekkil leküm ve erselnes semae aleyhim midrara ve cealnel enhara tecri min
tahtihim fe ehleknahüm bi zünubihim ve enşe'na mim ba'dihim karnen aharin”
Onlardan önce nice
nesilleri helâk ettiğimizi görmediler mi? Yeryüzünde
size vermediğimiz imkân ve iktidarı onlara vermiştik. Onlara bol bol yağmur
yağdırmıştık. Topraklarından nehirler akıttık. Sonra
da günahları sebebiyle onları helâk ettik ve arkalarından başka bir nesil var
ettik.Enam-6
*******************
إِنَّهُ هُوَ يُبْدِئُ وَيُعِيدُ
“İnnehu
hüve yübdiü ve yü'iydü.”
Şüphesiz O, başlangıçta
yaratmayı yapar, sonra onu tekrarlar.Buruç-13
YARATILIŞ-İNSANI YARATMAK
DAHA KOLAYDIR :
أَأَنتُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمِ السَّمَاء
بَنَاهَا
Eentum eşeddu halkan
emissema'u benaha.
(Ey inkârcılar!) Sizi yaratmak mı daha
zor, yoksa göğü yaratmak mı? Onu Allah kurmuştur.Naziat-27
رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوَّاهَا
“Refe'a
semkeha fesevvaha.”
Onu yükseltmiş ve ona
düzen ve âhenk vermiştir.Naziat-28
وَأَغْطَشَ لَيْلَهَا وَأَخْرَجَ ضُحَاهَا
“Ve ağtaşe leyleha ve
ahrece duhaha.”
O göğün gecesini karanlık
yaptı, ışığını da çıkardı.Naziat-29
وَالْأَرْضَ بَعْدَ ذَلِكَ دَحَاهَا
“Vel'arda ba'de zalike
dehaha.”
Ardından yeri düzenleyip
döşedi.Naziat-30
أَخْرَجَ مِنْهَا مَاءهَا وَمَرْعَاهَا
“Ahrece minha aeha ve
mer'aha.”
Ondan suyunu ve merasını
çıkardı.Naziat-31
وَالْجِبَالَ أَرْسَاهَا
Velcibale ersaha.
Dağları sağlam bir şekilde
yerleştirdi.Naziat-32
Allah dİleseydİ Bİzİ tek
bİr ümmet yapardı. :
كَانَ النَّاسُ أُمَّةً وَاحِدَةً فَبَعَثَ
اللّهُ النَّبِيِّينَ مُبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَ وَأَنزَلَ مَعَهُمُ الْكِتَابَ
بِالْحَقِّ لِيَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ فِيمَا اخْتَلَفُوا فِيهِ وَمَا اخْتَلَفَ
فِيهِ إِلاَّ الَّذِينَ أُوتُوهُ مِن بَعْدِ مَا جَاءتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ بَغْيًا
بَيْنَهُمْ فَهَدَى اللّهُ الَّذِينَ آمَنُوا لِمَا اخْتَلَفُوا فِيهِ مِنَ
الْحَقِّ بِإِذْنِهِ وَاللّهُ يَهْدِي مَن يَشَاء إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Kanen nasü ümmetev
vahideten fe beasellahün nebiyyine mübeşşirine ve münzirine ve enzele mealhümül
kitabe bil hakki li yahküme beynen nasi fimahtelefu fih, ve mahtelefe fihi
illellezine utuhü mim ba'di ma caethümül beyyinatü bağyem beynehüm, fe
hedellahüllezine amenu limahtelefu fihi minel hakki bi iznih, vallahü yehdi mey
yeşaü ila siratim müstekiym
İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve
beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında
hüküm vermek üzere kitapları hak olarak indirdi. Kendilerine apaçık âyetler geldikten sonra o konuda ancak; kitap
verilenler, aralarındaki kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun
üzerine Allah iman edenleri, kendi izniyle, onların hakkında ayrılığa
düştükleri gerçeğe iletti. Allah, dilediğini doğru yola iletir.Bakara-213
*******************
إِنَّ هَذِهِ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً
وَأَنَا رَبُّكُمْ فَاعْبُدُونِ
“İnne
hazihi ümmetüküm ümmetev vahidetev ve ene rabbüküm fa'büdun”
Şüphesiz bu (İslâm), tek
ümmet (din) olarak sizin ümmetiniz (dininiz)dir. Ben de Rabbinizim. Onun için sadece bana kulluk edin.Enbiya-92
*******************
وَأَنزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ
مُصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِنًا عَلَيْهِ
فَاحْكُم بَيْنَهُم بِمَا أَنزَلَ اللّهُ وَلاَ تَتَّبِعْ أَهْوَاءهُمْ عَمَّا
جَاءكَ مِنَ الْحَقِّ لِكُلٍّ جَعَلْنَا مِنكُمْ شِرْعَةً وَمِنْهَاجًا وَلَوْ
شَاء اللّهُ لَجَعَلَكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلَـكِن لِّيَبْلُوَكُمْ فِي مَا
آتَاكُم فَاسْتَبِقُوا الخَيْرَاتِ إِلَى الله مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا
فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ
“Ve
enzelna ileykel kitabe bil hakki müsaddikal lima beyne yedeyhi minel kitabi ve
mühayminen aleyhi fahküm beynehüm bima enzelellahü ve la tettebi' ehvaehüm amma
caeke minel hakk li küllin cealna minküm şir'atev ve minhaca ve lev şaellahü le
cealeküm ümmetev vahidetev ve lakil li yeblüveküm fi ma ataküm festebikul
hayrat ilellahi merciuküm cemian fe yünebbiüküm bi ma küntüm fihi tahtelifun”
(Ey Muhammed!) Sana da o Kitab’ı (Kur’an’ı)
hak, önündeki kitapları doğrulayıcı, onları gözetici olarak indirdik. Artık,
Allah’ın indirdiği ile aralarında hükmet ve sana gelen haktan ayrılıp da
onların arzularına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol koyduk. Eğer Allah dileseydi, elbette sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat
verdiği şeylerde sizi imtihan etmek için ümmetlere ayırdı. Öyle ise iyiliklerde
yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman anlaşmazlığa düşmüş olduğunuz şeyleri size
bildirecektir.Maide-48
*******************
وَلَوْ شَاء اللّهُ لَجَعَلَكُمْ أُمَّةً
وَاحِدَةً وَلكِن يُضِلُّ مَن يَشَاء وَيَهْدِي مَن يَشَاء وَلَتُسْأَلُنَّ عَمَّا
كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
“Ve
lev şaellahü le cealleküm ümmetev vahidetev ve lakiy yüdillü mey yeşaü ve
yehdoi mey yeşa' ve le tüs'elünne amma küntüm ta'melun”
Allah dileseydi, sizi tek
bir ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola
iletir. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka
sorguya çekileceksiniz. Nahl-93
*******************
وَلَوْ شَاء رَبُّكَ لَجَعَلَ النَّاسَ أُمَّةً
وَاحِدَةً وَلاَ يَزَالُونَ مُخْتَلِفِينَ
“Ve
lev şae rabbüke le cealen nase ümmetev vahidetev ve la yezalune muhtelifin “
Hud-118
إِلاَّ مَن رَّحِمَ رَبُّكَ وَلِذَلِكَ
خَلَقَهُمْ وَتَمَّتْ كَلِمَةُ رَبِّكَ لأَمْلأنَّ جَهَنَّمَ مِنَ الْجِنَّةِ
وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ
“İlla
mer rahime rabbük ve li zalike halekahüm ve temmet kelimetü rabbike le emleenne
cehenneme minel cinneti ve nasi ecmeiyn” Hud-119
Rabbin dileseydi,
insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet
ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam edeceklerdir. Zaten onları bunun için yarattı. Rabbinin, “Andolsun ki cehennemi
hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım” sözü kesinleşti.
Hud-118-119
*******************
وَلَوْ
شَاء اللَّهُ لَجَعَلَهُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلَكِن يُدْخِلُ مَن يَشَاء فِي
رَحْمَتِهِ وَالظَّالِمُونَ مَا لَهُم مِّن وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ
“Ve
lev şaellahü le cealehüm ümmetev vahidetev ve lakiy yüdhilü mey yeşaü fi
rahmetih vezzalimune ma lehüm miv veliyyiv ve la nesiyr”
Allah dileseydi, onları
(aynı dine mensup) bir tek ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini rahmetine sokar.
Zalimlerin ise bir dost ve yardımcısı yoktur.Şura-8
RABBİMİZ ne göklerİn ve
NEDE yerİn yaratılışına İNSANLARI ŞAHİT TUTMAMIŞTIR :
مَا أَشْهَدتُّهُمْ
خَلْقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَا خَلْقَ أَنفُسِهِمْ وَمَا كُنتُ مُتَّخِذَ
الْمُضِلِّينَ عَضُدًا
“Ma eşhedtühüm halkas
semavati vel erdi ve la halka enfüsihim ve ma küntü müttehizel müdilline aduda”
Ben onları ne göklerin ve
yerin yaratılışına, ne de kendilerinin yaratılışına şahit tuttum. Saptıranları da hiçbir zaman yardımcı
edinmiş değilim.Kehf-51
*******************
وَإِذْ أَخَذَ
رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى
أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُوا بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُوا يَوْمَ
الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
“Ve
iz ehaze rabbüke mim beni ademe min zuhurihim zürriyyetehüm ve eşhedehüm ala
enfüsihim elestü bi rabbiküm kalu bela şehidna en tekulu yevmel kiyameti inna
künna an haza ğafilin”
Hani Rabbin (ezelde)
Âdemoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine karşı
şahit tutarak, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” demişti. Onlar da, “Evet,
şahit olduk (ki Rabbimizsin)” demişlerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, “Biz
bundan habersizdik” dememeniz içindir.Araf-172
PARMAK UÇLARINDAKİ MUCİZE
:
بَلَى قَادِرِينَ
عَلَى أَن نُّسَوِّيَ بَنَانَهُ
“Bela kadiriyne 'ala en
nusevviye benanehu.”
Evet bizim, onun parmak
uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter.Kıyame-4
YER YÜZÜNDE MELEKLER
YAŞASAYDI RABBİMİZ MELEKLERDEN BİR PEYGAMBER GÖNDERİRDİ :
وَلَوْ نَشَاء
لَجَعَلْنَا مِنكُم مَّلَائِكَةً فِي الْأَرْضِ يَخْلُفُونَ
“Ve lev neşaü le cealna
minküm melaiketen fil erdi yahlüfun”
Eğer dileseydik, içinizden
yeryüzünde sizin yerinize geçecek melekler yaratırdık. Zuhruf-60
*******************
وَقَالُوا لَوْلا
أُنزِلَ عَلَيْهِ مَلَكٌ وَلَوْ أَنزَلْنَا مَلَكًا لَّقُضِيَ الأمْرُ ثُمَّ لاَ
يُنظَرُونَ
“Ve
kalu lev la ünzile aleyhi melek ve lev enzelna melekel lekudiyel emru sümme la
yünzarun”
Bir de dediler ki: “Ona
(açıktan göreceğimiz) bir melek indirilse ya!” Eğer (öyle) bir melek
indirseydik artık iş bitirilmiş olurdu, sonra da kendilerine göz açtırılmazdı.
(Hemen helâk edilirlerdi.)
(ÖNEMLİ) Enam-8
*******************
وَلَوْ جَعَلْنَاهُ
مَلَكًا لَّجَعَلْنَاهُ رَجُلاً وَلَلَبَسْنَا عَلَيْهِم مَّا يَلْبِسُونَ
“Ve
lev cealnahü melekel le cealnahü racülev ve lelebesna aleyhim ma yelbisun”
Eğer onu (Peygamberi) bir
melek kılsaydık yine onu bir adam (suretinde) yapardık ve onları yine içinde
bulundukları karmaşaya düşürmüş olurduk.Enam-9
*******************
قُل لَّوْ كَانَ فِي
الأَرْضِ مَلآئِكَةٌ يَمْشُونَ مُطْمَئِنِّينَ لَنَزَّلْنَا عَلَيْهِم مِّنَ
السَّمَاء مَلَكًا رَّسُولاً
“ Kul lev kane fil erdi melaiketüy yemşune mutmeinnine le
nezzelna aleyhim mines semai meleker rasula”
De ki: “Eğer yeryüzünde,
(insanlar yerine) yerleşip dolaşan melekler olsaydı, elbette onlara gökten bir
melek peygamber indirirdik.”İsra-95
*******************
يَوْمَ يَرَوْنَ
الْمَلَائِكَةَ لَا بُشْرَى يَوْمَئِذٍ لِّلْمُجْرِمِينَ وَيَقُولُونَ حِجْرًا
مَّحْجُورًا
“Yevme
yeravnel melaikete la büşra yevmeizil lil mücrimine ve yekulune hicram mahcura”
Fakat melekleri
görecekleri gün, işte o gün suçlulara hiçbir müjde yoktur. “Eyvah! Biz Allah’ın
rahmetinden tamamen uzaklaştırılmışız” diyecekler.(Melekler kıyamet de görülecektir.)
(ÖNEMLİ) Furkan-22
*******************
مَا نُنَزِّلُ
الْمَلائِكَةَ إِلاَّ بِالحَقِّ وَمَا كَانُوا إِذًا مُّنظَرِينَ
“Ma
nünezzilül melaikete illa bil hakki ve ma kanu izem münzarin”
Biz, melekleri ancak hak
ve hikmete uygun olarak indiririz. O zaman da onlara mühlet verilmez. (ÖNEMLİ) Hicr-8
MELEKLER ELLİ BİN YIL
OLAN BİR GÜNDE YÜKSELİRLER :
سَأَلَ سَائِلٌ
بِعَذَابٍ وَاقِعٍ
“Seele
sailun bi'azabin vaki'in.” Mearic-1
لِّلْكَافِرينَ
لَيْسَ لَهُ دَافِعٌ
“Lilkafirne
leyse lehu dafi'un.” Mearic-2
مِّنَ اللَّهِ ذِي
الْمَعَارِجِ
“Minallahi
ziylme'arici.” Mearic-3
Soran birisi, yükselme yollarının sahibi
Allah tarafından kâfirlere kesinlikle inecek olan ve hiç kimsenin
uzaklaştıramayacağı azabı sordu.Mearic-1-2-3
تَعْرُجُ الْمَلَائِكَةُ
وَالرُّوحُ إِلَيْهِ فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ
Ta'ruculmelaiketu verruhu
ileyhi fiy yevmin kane mikdaruhu hamsiyne elfe senetin.
Melekler ve Ruh (Cebrail)
ona süresi elli bin yıl olan bir günde yükselir.Mearic-4
Gaybın anahtarları
yalnızca RABBİMİZİN katındadır. GAYBI ancak RABBİMİZ bİlİr. :
الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ
الصَّلاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
“Ellezine
yü'minune bil ğaybi ve yükiymunas salate ve mimma razaknahüm yünfikun”
Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden
de Allah yolunda harcarlar.Bakara-3
*******************
أَاطَّلَعَ الْغَيْبَ أَمِ اتَّخَذَ عِندَ
الرَّحْمَنِ عَهْدًا
“Ettaleal
ğaybe emittehaze inder rahmani ahda”
Gaybı mı görüp bilmiş, yoksa Rahmân’dan bir söz mü almış? Meryem-78
*******************
وَعِندَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لاَ يَعْلَمُهَا
إِلاَّ هُوَ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَمَا تَسْقُطُ مِن وَرَقَةٍ
إِلاَّ يَعْلَمُهَا وَلاَ حَبَّةٍ فِي ظُلُمَاتِ الأَرْضِ وَلاَ رَطْبٍ وَلاَ
يَابِسٍ إِلاَّ فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ
“Ve
indehu mefatihul ğaybi la ya'lemüha illa hu ve ya'lemü ma fil berri vel bahr ve
ma teskutu miv verakatin illa ya'lemüha ve la habbetin fi zulümatil erdi ve la
ratbiv ve la yavisin illa fi kitabim mübin”
Gaybın anahtarları
yalnızca O’nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu
bilmesin. Yerin karanlıklarında da hiçbir tane, hiçbir yaş, hiçbir kuru şey
yoktur ki apaçık bir kitapta (Allah’ın bilgisi dâhilinde, Levh-i Mahfuz’da)
olmasın. Enam-59
*******************
وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ
بِالْحَقِّ وَيَوْمَ يَقُولُ كُن فَيَكُونُ قَوْلُهُ الْحَقُّ وَلَهُ الْمُلْكُ
يَوْمَ يُنفَخُ فِي الصُّوَرِ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ وَهُوَ الْحَكِيمُ
الْخَبِيرُ
“Ve
hüvellezi halekas semavati vel erda bil hakk ve yevme yekulü kün fe yekun
kavlühül hakk ve lehül mülkü yevme yünfehu fis sur alimül ğaybi veş şehadeh ve
hüvel hakimül habir “
O, gökleri ve
yeri, hak ve hikmete uygun olarak yaratandır. Allah’ın “ol” deyip de her şeyin
oluvereceği günü hatırla. O’nun sözü gerçektir. Sûr’a üflendiği gün de mülk (hükümranlık) O’nundur. Gaybı da,
görülen âlemi de bilendir. O, hüküm ve
hikmet sahibidir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.Enam-73
*******************
أَلَمْ يَعْلَمُوا أَنَّ اللّهَ يَعْلَمُ
سِرَّهُمْ وَنَجْوَاهُمْ وَأَنَّ اللّهَ عَلاَّمُ الْغُيُوبِ
“E
lem ya'lemu ennellahe ya'lemü sirrahüm ve necvahüm ve ennellahe allamül ğuyub”
Allah’ın,
içlerinde gizlediklerini ve fısıltılarını bildiğini ve Allah’ın gaybleri çok iyi bilen olduğunu bilmediler mi? Tevbe-78
وَقُلِ اعْمَلُوا فَسَيَرَى اللّهُ عَمَلَكُمْ
وَرَسُولُهُ وَالْمُؤْمِنُونَ وَسَتُرَدُّونَ إِلَى عَالِمِ الْغَيْبِ
وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
“Ve
kuli'melu fe se yerallahü ameleküm ve rasulühu vel mü'minun ve se türaddune ila
alimil ğaybi veş şehadeti fe yünebbiüküm bi ma küntüm ta'melun”
De ki: “Çalışın,
yapın. Yaptıklarınızı Allah da, Resûlü de, mü’minler de göreceklerdir. Sonra gaybı da, görülen âlemi de bilen
Allah’ın huzuruna döndürüleceksiniz. O da size bütün yapmakta olduğunuz şeyleri
haber verecektir.” Tevbe-105
*******************
عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ الْكَبِيرُ
الْمُتَعَالِ
“Alimül
ğaybi vaş şehadetil kebirul müteal”
O, gaybı da görülen âlemi
de bilendir, çok büyüktür, çok yücedir. Rad-9
*******************
قُلِ اللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا لَبِثُوا لَهُ
غَيْبُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ أَبْصِرْ بِهِ وَأَسْمِعْ مَا لَهُم مِّن
دُونِهِ مِن وَلِيٍّ وَلَا يُشْرِكُ فِي حُكْمِهِ أَحَدًا
“Kulillahü
a'lemü bima lebisu lehu ğaybüs semavati vel ard ebsir bihi ve esmi' ma lehüm
min dunihi miv veliyyiv ve la yüşrikü fi hukmihi ehada”
De ki: “Kaldıkları
süreyi Allah daha iyi bilir. Göklerin
ve yerin gaybını bilmek O’na aittir. O, ne güzel
görür; O, ne güzel işitir! Onların, O’ndan başka hiçbir dostu da yoktur. O,
hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez.”Kehf-26
*******************
ارْجِعُوا إِلَى أَبِيكُمْ فَقُولُوا يَا
أَبَانَا إِنَّ ابْنَكَ سَرَقَ وَمَا شَهِدْنَا إِلاَّ بِمَا عَلِمْنَا وَمَا
كُنَّا لِلْغَيْبِ حَافِظِينَ
“İrciu
illa ebiküm fe kulu ya ebana innebneke serak ve ma şehidna illa bima alimna ve
ma künna lilğaybi hafiziyn”
“Siz babanıza dönün ve deyin ki: “Ey babamız!
Şüphesiz oğlun hırsızlık etti,
biz ancak bildiğimize
şahitlik ettik. (Sana söz verdiğimiz zaman) gaybı (oğlunun hırsızlık edeceğini)
bilemezdik.”Yusuf-81
*******************
ذَلِكَ مِنْ أَنبَاء الْغَيْبِ نُوحِيهِ
إِلَيْكَ وَمَا كُنتَ لَدَيْهِمْ إِذْ أَجْمَعُوا أَمْرَهُمْ وَهُمْ يَمْكُرُونَ
“Zalike
min embail ğaybi nuhiyhi ileyk ve ma künte ledeyhim iz ecmeu emrahüm ve hüm
yemkürun”
İşte bu (kıssa), gayb
haberlerindendir. Onu sana biz vahiy yolu ile bildiriyoruz. Yoksa onlar tuzak kurarak işlerine karar verdikleri zaman sen
onların yanında değildin. Yusuf-102
*******************
وَلِلّهِ غَيْبُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَا
أَمْرُ السَّاعَةِ إِلاَّ كَلَمْحِ الْبَصَرِ أَوْ هُوَ أَقْرَبُ إِنَّ اللّهَ
عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
“Ve
lillahi ğaybüs semavati vel ard ve ma emrus saati illa ke lemhil besari ev hüve
akrab innellahe ala külli şey'in kadir “
Göklerin ve yerin gaybı
Allah’a aittir. Kıyamet’in kopması, bir göz kırpması gibi veya daha az bir
zamandır. Şüphesiz
Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.Nahl-77
*******************
قُل لاَّ أَمْلِكُ لِنَفْسِي نَفْعًا وَلاَ
ضَرًّا إِلاَّ مَا شَاء اللّهُ وَلَوْ كُنتُ أَعْلَمُ الْغَيْبَ لاَسْتَكْثَرْتُ
مِنَ الْخَيْرِ وَمَا مَسَّنِيَ السُّوءُ إِنْ أَنَا إِلاَّ نَذِيرٌ وَبَشِيرٌ
لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
“Kul
la emlikü li nefsi nef'av ve la darran illa ma şaellah ve lev küntü a'lemül
ğaybe lesteksertü minel hayr ve ma messeniyes suü in ene illa neziruv ve
beşirul li kavmiy yü'minun”
De ki: “Allah
dilemedikçe ben kendime bir zarar verme ve bir fayda sağlama gücüne sahip
değilim. Eğer ben gaybı biliyor olsaydım, daha
çok hayır elde etmek isterdim ve bana kötülük dokunmazdı. Ben inanan bir kavim için sadece bir uyarıcı ve bir müjdeciyim.”
Araf-188
*******************
قُل لَّا يَعْلَمُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ
وَالْأَرْضِ الْغَيْبَ إِلَّا اللَّهُ وَمَا يَشْعُرُونَ أَيَّانَ يُبْعَثُونَ
“Kul
la ya'lemü men fis semavati vel erdil ğaybe illellah ve ma yeş'urune eyyane
yüb'asun”
De ki: “Göktekiler ve yerdekiler gaybı bilemezler, ancak Allah bilir. Onlar öldükten sonra ne zaman diriltileceklerinin de farkında
değildirler.” Neml-65
*******************
ذَلِكَ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ
الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
“Zalike
alimül ğaybi veş şehadetil aziyzür rahiym”
İşte Allah, gaybı da görünen âlemi de bilendir, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir. Secde-6
*******************
عَالِمُ الْغَيْبِ فَلَا يُظْهِرُ عَلَى
غَيْبِهِ أَحَدًا
“'Almulğaybi
fela yuzhiru 'ala ğaybihi ehaden.”
O, gaybı bilendir. Hiç kimseye
gaybını bildirmez.Cin-26
*******************
إِلَّا مَنِ ارْتَضَى مِن رَّسُولٍ فَإِنَّهُ يَسْلُكُ
مِن بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ رَصَدًا
“İlla
menirteda min resulin feinnehu yesluku min beyni yedeyhi ve min halfihi
resaden.” Cin-27
لِيَعْلَمَ أَن قَدْ أَبْلَغُوا رِسَالَاتِ
رَبِّهِمْ وَأَحَاطَ بِمَا لَدَيْهِمْ وَأَحْصَى كُلَّ شَيْءٍ عَدَدًا
“Liya'leme
en kad ebleğu risalati rabbuhim ve ebata bima lediyhim ve ahsa kulle şey'in
'adeden. “ Cin-28
Ancak seçtiği resûller başka. (Onlara bildirir.) Fakat O, Resûlün önünde ve arkasında gözetleyici
(melek)ler yürütür ki resûllerin, Rablerinin vahiylerini tebliğ ettiklerini
bilsin. Allah, onların her hâlini kuşatmış ve her şeyi inceden inceye sayıp
dökmüştür.Cin-27-28
*******************
لِّكُلِّ نَبَإٍ مُّسْتَقَرٌّ وَسَوْفَ
تَعْلَمُونَ
“Li
külli nebeim müstekarruv ve sevfe ta'lemun”
Her haberin gerçekleşeceği
bir zamanı vardır. İleride bileceksiniz.Enam-67
*******************
وَلاَ أَقُولُ لَكُمْ عِندِي خَزَآئِنُ اللّهِ
وَلاَ أَعْلَمُ الْغَيْبَ وَلاَ أَقُولُ إِنِّي مَلَكٌ وَلاَ أَقُولُ لِلَّذِينَ
تَزْدَرِي أَعْيُنُكُمْ لَن يُؤْتِيَهُمُ اللّهُ خَيْرًا اللّهُ أَعْلَمُ بِمَا
فِي أَنفُسِهِمْ إِنِّي إِذًا لَّمِنَ الظَّالِمِينَ
“Ve
la ekulü leküm indi hazinüllahi ve la a'lemül ğaybe ve la ekulü inni meleküv ve
la ekulü lillezine tezderi a'yünüküm ley yü'tiyehümüllahü hayra allahü a'lemü
bima fi enfüsihim inni izel le minez zalimin”
Size ben, “Allah’ın
hazineleri yanımdadır”, demiyorum; gaybı da bilmem. “Ben bir meleğim” de demiyorum. Sizin hor gördüğünüz kimseler için,
“Allah, onlara asla hiçbir hayır vermez” de diyemem. Allah, onların
içlerindekini daha iyi bilir. Böyle bir şey söylersem, o zaman ben gerçekten
zâlimlerden olurum.Hud-31
*******************
إِنَّ اللَّهَ عَالِمُ غَيْبِ السَّمَاوَاتِ
وَالْأَرْضِ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
“İnnellahe
alimü ğaybis semavati vel ard innehu alimüm bi zatüs sudur”
Şüphesiz Allah, göklerin
ve yerin gaybını bilendir. Şüphesiz O, göğüslerin özünü (kalplerde olanı)
hakkıyla bilendir.Fatır-38
*******************
إِنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ غَيْبَ السَّمَاوَاتِ
وَالْأَرْضِ وَاللَّهُ بَصِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ
“İnnellahe
ya'lemü ğaybes semavati vel ard vallahü basiyrum bima ta'melun”
Şüphesiz Allah, göklerin
ve yerin gaybını bilir.
Allah, yaptıklarınızı hakkıyla
görendir.Hucurat-18
RABBİMİZ gaybı da görünen
âlemİ de bİlendİr :
يَعْلَمُ مَا يَلِجُ
فِي الْأَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنزِلُ مِنَ السَّمَاء وَمَا
يَعْرُجُ فِيهَا وَهُوَ الرَّحِيمُ الْغَفُورُ
“Ya'lemü
ma yelicü fil erdi ve ma yahrucü minha ve ma yenzilü mines semai ve ma ya'rucü
fiha ve hüver rahiymül ğafur”
Allah, yere gireni, yerden
çıkanı; gökten ineni ve oraya yükseleni bilir. O, çok merhamet edicidir, çok bağışlayıcıdır.Sebe-2
*******************
عَالِمُ الْغَيْبِ
وَالشَّهَادَةِ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
“'Alimulğaybi
veşşehadetil'aziyzulhakiymu.”
O, gaybı da görünen âlemi
de bilendir, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. Teğabün-18
Kıyametİn bİlgİsİ yalnız
RABBİMİZİN katındadır :
يَسْأَلُكَ النَّاسُ
عَنِ السَّاعَةِ قُلْ إِنَّمَا عِلْمُهَا عِندَ اللَّهِ وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّ
السَّاعَةَ تَكُونُ قَرِيبًا
“Yes'elüken nasü anis
saah kul innema ilmüha indellah ve ma yüdrike lealles saat tekunü kariba”
İnsanlar sana kıyametin
vaktini soruyorlar. De ki: “Onun ilmi ancak Allah katındadır.” Ne bilirsin,
belki de kıyamet yakında gerçekleşir.Ahzab-63
*******************
وَتَبَارَكَ الَّذِي
لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَعِندَهُ عِلْمُ
السَّاعَةِ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
“Ve
tebarakellezi lehu mülküs semavati vel erdi ve ma beynehüma ve indehu ilmüs
saah ve ileyhi türceun”
Göklerin, yerin ve
ikisi arasındaki her şeyin hükümranlığı kendisine ait olan Allah yücedir! Kıyametin bilgisi de yalnız O’nun
katındadır ve yalnızca O’na döndürüleceksiniz. Zuhruf-85
*******************
يَسْأَلُونَكَ عَنِ
السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا
“Yes'eluneke
'anissa'ati eyyane mursaha”
Sana, kıyametin ne zaman
kopacağını soruyorlar.Naziat-42
*******************
فِيمَ أَنتَ مِن
ذِكْرَاهَا
“Fiyme
ente min zikraha.”
Onu bilip söylemek nerede,
sen nerede?Naziat-43
*******************
إِلَى
رَبِّكَ مُنتَهَاهَا
“İla
rabbike muntehaha.”
Onun nihai bilgisi yalnız
Rabbine âittir.Naziat-44
*******************
إِنَّمَا أَنتَ
مُنذِرُ مَن يَخْشَاهَا
“İnnema
ente munziru men yahşaha.”
Sen, ancak ondan
korkanları uyarıcısın.Naziat-45
GAYBI CİNLERİN
BİLEMİYECEĞİ :
لَا يَسَّمَّعُونَ
إِلَى الْمَلَإِ الْأَعْلَى وَيُقْذَفُونَ مِن كُلِّ جَانِبٍ
“La
yessemmeune ilel meleil a'la ve yukzefune min külli canib” ).Saffat-8
دُحُورًا وَلَهُمْ
عَذَابٌ وَاصِبٌ
“Dühurav
ve lehüm azabüv vasib” Saffat-9
Onlar, yüce topluluğu
(ileri gelen melekler topluluğunu) dinleyemezler. Kovulmaları için her taraftan
taşa tutulurlar. Onlar için sürekli bir azap da
vardır.Saffat-8-9-10
إِلَّا مَنْ خَطِفَ
الْخَطْفَةَ فَأَتْبَعَهُ شِهَابٌ ثَاقِبٌ
İlla men hatfel hatfete
fe etbeahu şihabün sakib
Ancak onlardan söz kapan
olur. Onu da delip geçen bir alev izler (ve yok
eder).Saffat-10
*******************
فَلَمَّا قَضَيْنَا
عَلَيْهِ الْمَوْتَ مَا دَلَّهُمْ عَلَى مَوْتِهِ إِلَّا دَابَّةُ الْأَرْضِ
تَأْكُلُ مِنسَأَتَهُ فَلَمَّا خَرَّ تَبَيَّنَتِ الْجِنُّ أَن لَّوْ كَانُوا
يَعْلَمُونَ الْغَيْبَ مَا لَبِثُوا فِي الْعَذَابِ الْمُهِينِ
“Felemma
kadayna aleyhil mevte ma dellehüm ala mevtihi illa dabbetül erdi te'külü
minseeteh Fe lemma harra tebeyyenetil cinnü el lev kanu ya'lemunel ğaybe ma
lebisu fil azabil mühin”
Süleyman’ın
ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun ölümünü onlara ancak değneğini yemekte olan
bir kurt gösterdi. Süleyman’ın
cesedi yıkılınca cinler anladılar ki, eğer gaybı bilmiş olsalardı aşağılayıcı
azap içinde kalmamış olacaklardı.Sebe-14
CİNLER GÖKTEN HABER
ALAMAZLAR :
وَأَنَّا لَمَسْنَا
السَّمَاء فَوَجَدْنَاهَا مُلِئَتْ حَرَسًا شَدِيدًا وَشُهُبًا
“Ve
enna lemesnessemae fevecednaha muliet haresen şediyden ve şuhuben.”
“Kuşkusuz
biz göğe ulaşmak istedik, fakat onu çetin bekçilerle ve yakıcı ışıklarla dolu
bulduk.”Cin-8
*******************
وَأَنَّا كُنَّا
نَقْعُدُ مِنْهَا مَقَاعِدَ لِلسَّمْعِ فَمَن يَسْتَمِعِ الْآنَ يَجِدْ لَهُ
شِهَابًا رَّصَدًا
“Ve enna kunna nak'udu
minha meka'ide lissem'i femen yestemi'il'ane yecid lehu şihahaben resaden.”
“Hâlbuki biz, (daha önce) göğün bazı
yerlerinde gayb haberlerini dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinlemeye kalkacak olursa, kendini gözetleyen
yakıcı bir ışık bulur.” Cin-9
DAĞLAR HAREKETLİDİR :
وَتَرَى الْجِبَالَ
تَحْسَبُهَا جَامِدَةً وَهِيَ تَمُرُّ مَرَّ السَّحَابِ صُنْعَ اللَّهِ الَّذِي
أَتْقَنَ كُلَّ شَيْءٍ إِنَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَفْعَلُونَ
“Ve teral cibale tahsebüha camidetev ve hiye temürru merras
sehab sun'allahillezi etkane külle şey' innehu habirum bima tefalun”
Dağları görürsün, onları
hareketsiz sanırsın. Hâlbuki onlar bulutların geçişi gibi hareket ederler. Bunu, her şeyi sağlam ve yerli yerince yapan Allah yapmıştır.
Şüphesiz O, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.Neml-88
UZLET-VECD ÖRNEĞİ :
وَاذْكُرْ فِي
الْكِتَابِ مَرْيَمَ إِذِ انتَبَذَتْ مِنْ أَهْلِهَا مَكَانًا شَرْقِيًّا
“Vezkür fil kitabi meryem
izintebezet min ehliha mekanen şerkiyya”
Meryem-16
فَاتَّخَذَتْ مِن
دُونِهِمْ حِجَابًا فَأَرْسَلْنَا إِلَيْهَا رُوحَنَا فَتَمَثَّلَ لَهَا بَشَرًا سَوِيًّا
Fettehazet min dunihim
hicaben fe erselna ileyha ruhana fe temessele leha beşaren seviyya Meryem-17
(Ey Muhammed!) Kitap’ta (Kur’an’da)
Meryem’i de an. Hani ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmiş ve
(kendini onlardan uzak tutmak için) onlarla arasında bir perde germişti. Biz,
ona Cebrail’i göndermiştik de ona tam bir insan şeklinde görünmüştü. Meryem-16-17
EN BÜYÜK YEMİN (YILDIZLARIN YERİNİ ANCAK RABBİMİZ BİLİR) :
فَلَا أُقْسِمُ
بِمَوَاقِعِ النُّجُومِ
“Fela
uksimu bimevaki'innnucumi.” Vakıa-75
وَإِنَّهُ لَقَسَمٌ
لَّوْ تَعْلَمُونَ عَظِيمٌ
“Ve
innehu lekasemun lev ta'lemune 'aziymun.” Vakıa-76
Yıldızların yerlerine
yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir. Vakıa-75-76
RABBİMİZİn BU ÜMMETE MİRAS KILDIĞI KUR’AN-I
KERİM MUCİZESİ :
KUR'AN BU ÜMMETE MİRAS
KILINDI :
ثُمَّ أَوْرَثْنَا
الْكِتَابَ الَّذِينَ اصْطَفَيْنَا مِنْ عِبَادِنَا فَمِنْهُمْ ظَالِمٌ
لِّنَفْسِهِ وَمِنْهُم مُّقْتَصِدٌ وَمِنْهُمْ سَابِقٌ بِالْخَيْرَاتِ بِإِذْنِ
اللَّهِ ذَلِكَ هُوَ الْفَضْلُ الْكَبِيرُ
“Sümme evrasnel
kitabellezinestafeyna min ibadina fe minhüm zalimül li nefsih ve minhüm
muktesidve minhüm sabikum bil hayrati bi iznillah zalike hüvel fadlül kebir“
Sonra biz, o kitabı
kullarımızdan seçtiğimiz kimselere (Muhammed’in ümmetine) miras olarak verdik. Onlardan kendine zulmedenler vardır. Onlardan ortada olanlar
vardır. Yine onlardan Allah’ın izniyle hayırlı işlerde öne geçenler vardır.
İşte bu büyük lütuftur.Fatır-32
KUR'AN-IN İNDİRİLME AMACI
VE İNDİRİLME GERÇEĞİ :
فَإِنَّمَا
يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ
“Fe
innema yessernahü bi lisanike leallehüm yetezekkerun”
(Ey Muhammed!) Biz Onu (Kur’an’ı) senin dilinle kolaylaştırdık
ki, düşünüp öğüt alsınlar.Duhan-58
*******************
أَوْ يُوبِقْهُنَّ
بِمَا كَسَبُوا وَيَعْفُ عَن كَثِيرٍ
“Ev
yubikhünne bima kesebu ve ya'fü an kesir”
Yahut (içlerindekilerin)
yaptıklarından dolayı onları helâk eder, birçoğunu da affeder. Şura-34
وَيَعْلَمَ الَّذِينَ
يُجَادِلُونَ فِي آيَاتِنَا مَا لَهُم مِّن مَّحِيصٍ
“Ve
ya'lemellezine yücadilune fi ayatina ma lehüm mim mehiys”
Allah, böyle yapar ki,
âyetlerimiz hakkında tartışanlar, kendileri için kaçacak bir yer olmadığını
bilsinler.Şura-35
*******************
وَقُرْآناً
فَرَقْنَاهُ لِتَقْرَأَهُ عَلَى النَّاسِ عَلَى مُكْثٍ وَنَزَّلْنَاهُ تَنزِيلاً
“Ve
kur'anen feraknahü li takraehu alen nasi ala müksiv ve nezzelnahü tenzila”
Biz Kur’an’ı, insanlara
dura dura okuyasın diye âyet âyet ayırdık ve onu peyderpey indirdik.(ÖZÜMSEYEREK OKUMAYA DİKKAT ÇEKİYOR) İsra-106
*******************
رَسُولٌ مِّنَ
اللَّهِ يَتْلُو صُحُفًا مُّطَهَّرَةً
“Rasulüm
minallahi yetlu suhufem mütahherah”
Bu delil, tertemiz
sahifeleri okuyan, Allah tarafından gönderilen bir peygamberdir. Beyyine-2
فِيهَا كُتُبٌ
قَيِّمَةٌ
“Fiha kütübün kayyimeh”
O sahifelerde dosdoğru
hükümler vardır. Beyyine-3
*******************
هَذَا بَصَائِرُ
لِلنَّاسِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّقَوْمِ يُوقِنُونَ
“Haza
besairu lin nasi ve hüdev ve rahmetül li kavmiy yukinun”
Bu Kur’an, insanlar için
kalp gözleri (konumundaki bir nur), kesin olarak inanan bir toplum için de bir
hidayet ve bir rahmettir.Casiye-20
*******************
هَـذَا بَلاَغٌ
لِّلنَّاسِ وَلِيُنذَرُوا بِهِ وَلِيَعْلَمُوا أَنَّمَا هُوَ إِلَـهٌ وَاحِدٌ
وَلِيَذَّكَّرَ أُوْلُوا الأَلْبَابِ
“Haza
belağul lin nasi ve li yünzeru bihi ve liya'lemu ennema hüve ilahüv vahidüv ve
liyezzekkera ülül elbab”
Bu Kur’an; kendisiyle
uyarılsınlar, Allah’ın ancak tek ilâh olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri
düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara bir bildiridir.İbrahim-52
*******************
وَهَـذَا كِتَابٌ
أَنزَلْنَاهُ مُبَارَكٌ مُّصَدِّقُ الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ وَلِتُنذِرَ أُمَّ
الْقُرَى وَمَنْ حَوْلَهَا وَالَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالآخِرَةِ يُؤْمِنُونَ بِهِ
وَهُمْ عَلَى صَلاَتِهِمْ يُحَافِظُونَ
“Ve
haza kitabün enzelnahü mübaraküm müsaddikullezi beyne yedeyhi ve li tünzira
ümmel kura ve men havleha vellezine yü'minune bil ahirati yü'minune bihi ve hüm
ala salatihim yühafizun”
İşte bu (Kur’an) da,
bereket kaynağı, kendinden öncekileri (ilâhî kitapları) tasdik eden ve şehirler
anasını (Mekke’yi) ve bütün çevresini (tüm insanlığı) uyarasın diye
indirdiğimiz bir kitaptır. Ahirete iman
edenler, ona da inanırlar. Onlar namazlarını vaktinde kılarlar..Furkan-32
*******************
إِنْ هُوَ إِلَّا
ذِكْرٌ لِّلْعَالَمِينَ
“İn
huve illa zikrun lil'alemiyne.” Tekvir-27
لِمَن شَاء مِنكُمْ
أَن يَسْتَقِيمَ
“Limen
şae minkum en yestekiyme,.” Tekvir-28
O, âlemler için, içinizden
dürüst olmak isteyenler için, ancak bir öğüttür.Tekvir-27-28
*******************
وَمَا كُنتَ تَرْجُو
أَن يُلْقَى إِلَيْكَ الْكِتَابُ إِلَّا رَحْمَةً مِّن رَّبِّكَ فَلَا تَكُونَنَّ
ظَهِيرًا لِّلْكَافِرِينَ
“Ve
ma künte tercu ey yülka ileykel kitabü illa rahmetem mir rabbike fe la
tekunenne zahiral lil kafirin”
Sen, bu kitabın sana
verileceğini ummuyordun. Ancak o, Rabbinden bir rahmet olarak sana verildi. Öyle ise kâfirlere sakın arka çıkma.Kasas-86
*******************
وَإِنَّهُ لَفِي
زُبُرِ الْأَوَّلِينَ
“Ve
innehu lefi zübüril evvelin”
Şüphesiz bu (Kur’an’ın
indirileceği) öncekilerin kitaplarında da vardı.Şuara-196
*******************
نَزَّلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ
مُصَدِّقاً لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَأَنزَلَ التَّوْرَاةَ وَالإِنجِيلَ
“Nezzele
aleykel kitabe bil hakki müsaddikal lima beyne yedeyhi ve enzelet tevrate vel
İncil” Ali İmran-3
مِن قَبْلُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَأَنزَلَ
الْفُرْقَانَ إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِ اللّهِ لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ
وَاللّهُ عَزِيزٌ ذُو انتِقَامٍ
“Min
kablü hüdel lin nasi ve enzelel fürkan, innellezine keferu bi ayatillahi lehüm
azabün şedid, vallahü azizün züntikam” Ali İmran-4
O, sana Kitab’ı hak ve
kendisinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, daha önce Tevrat’ı ve
İncil’i insanlar için birer hidayet olarak indirmişti. Furkan’ı da indirdi.
Şüphesiz, Allah’ın âyetlerini inkâr edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah, mutlak güç sahibidir, intikam
sahibidir.Ali İmran-3-4
*******************
ذَلِكَ الْكِتَابُ لاَ رَيْبَ فِيهِ هُدًى
لِّلْمُتَّقِينَ
“Zalikel
kitabü la raybe fih, hüdel lil müttekiyn”
Bu, kendisinde şüphe
olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.Bakara-2
*******************
إِنَّهُ لَقَوْلٌ فَصْلٌ
“İnnehu
likavlün faslün.”
Şüphesiz o Kur’an, hak ile
batılı ayırd eden bir sözdür.Tarık-13
وَمَا هُوَ بِالْهَزْلِ
“Ve ma hüve bilhezli.”
O, boş bir söz değildir.Tarık-14
KUR'AN ALEMLERE ÖĞÜTTÜR :
إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِّلْعَالَمِينَ
“İn
hüve illa zikrul lil alemin”
“Bu Kur’an, âlemler için
ancak bir öğüttür.” Sad-87
*******************
وَإِنَّهُ لَتَذْكِرَةٌ لِّلْمُتَّقِينَ
“Ve
innehu letezkiretun lilmuttekiyne.”
Şüphesiz Kur’an, Allah’a
karşı gelmekten sakınanlara bir öğüttür.Hakka-48
RAHMET (KUR’AN-TEVRAT) :
وَلَمَّا سَكَتَ عَن
مُّوسَى الْغَضَبُ أَخَذَ الأَلْوَاحَ وَفِي نُسْخَتِهَا هُدًى وَرَحْمَةٌ
لِّلَّذِينَ هُمْ لِرَبِّهِمْ يَرْهَبُونَ
“Ve lemma sekete am musel
ğadabü ehazel elvah ve fi nüshatiha hüdev ve rahmetül lillezine hüm li rabbihim
yerhebun”
Mûsâ’nın öfkesi
dinince (attığı) levhaları aldı. Onların yazısında Rableri
için korku duyanlara bir hidayet ve bir rahmet vardı. Araf-154
KUR'AN AYETLERİNİ İNKAR
EDEN KÖTÜLÜĞE BATMIŞ DEMEKTİR :
وَالَّذِينَ كَفَرُوا
بِآيَاتِنَا هُمْ أَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ
Velleziyne keferu
biayatina hüm ashabülmeş'emeti.
Âyetlerimizi inkâr edenler
ise; kötülüğe batmış kimselerdir.Beled-19
عَلَيْهِمْ نَارٌ
مُّؤْصَدَةٌ
Aleyhim narün mü'sadetün.
Üzerlerinde etrafı sımsıkı
kapatılmış bir ateş vardır.Beled-20
KUR'AN OKUNURKEN
SUSULUR-SAYGI GÖSTERİLİR :
وَإِذْ صَرَفْنَا
إِلَيْكَ نَفَرًا مِّنَ الْجِنِّ يَسْتَمِعُونَ الْقُرْآنَ فَلَمَّا حَضَرُوهُ
قَالُوا أَنصِتُوا فَلَمَّا قُضِيَ وَلَّوْا إِلَى قَوْمِهِم مُّنذِرِينَ
“Ve
iz sarafna ileyke neferam minel cinni yestemiunel kur'an felemma hadaruhü kalu
ensitu felemma kudiye vellev ila kavmihim münzirin”
Hani Kur’an’ı dinlemek
üzere cinlerden bir grubu sana yöneltmiştik. Onlar, onun huzuruna gelince
birbirlerine, “Susun!” dediler. Kur’an’ın
okunması bitince de uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.Ahkaf-29
KUR'AN OKURKEN AĞLANIR :
أَفَمِنْ
هَذَا الْحَدِيثِ تَعْجَبُونَ
“E
fe min hazel hadisi ta'cebun” Necm-59
وَتَضْحَكُونَ وَلَا
تَبْكُونَ
“Ve
tadhakune ve la tebkun” Necm-60
وَأَنتُمْ سَامِدُونَ
“Ve entum samidun”
Necm-61
Şimdi siz gaflet içinde
eğlenerek bu söze mi (Kur’an’a mı) şaşıyorsunuz, gülüyorsunuz da
ağlamıyorsunuz? Necm-59-60-61
KUR'AN TÜM ALEMLERE
ÖĞÜTTÜR :
كَلَّا إِنَّهَا
تَذْكِرَةٌ
“Kella
inneha tezkiretun.”
Hayır, böyle
yapma! Çünkü bu (Kur’an) bir öğüttür.Abese-11
فَمَن شَاء ذَكَرَهُ
“Femen
şae zekerehu.”
Dileyen ondan öğüt alır.Abese-12
فِي صُحُفٍ
مُّكَرَّمَةٍ
“Fiy
suhufin mukerremetin.” Abese-13
مَّرْفُوعَةٍ
مُّطَهَّرَةٍ
“Merfu'atin
mutahheretin.” Abese-14
بِأَيْدِي سَفَرَةٍ
“Bieydin
seferetin.” Abese-15
كِرَامٍ بَرَرَةٍ
“Kiramin
bereretin.” Abese-16
O, şerefli ve sâdık yazıcı
meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.Abese13-14-15-16
KUR'AN İNANAN TÜM
İNSANLARA, TÜM ALEMLERE ŞİFA KAYNAĞIDIR :
وَلَوْ جَعَلْنَاهُ
قُرْآنًا أَعْجَمِيًّا لَّقَالُوا لَوْلَا فُصِّلَتْ آيَاتُهُ أَأَعْجَمِيٌّ
وَعَرَبِيٌّ قُلْ هُوَ لِلَّذِينَ آمَنُوا هُدًى وَشِفَاء وَالَّذِينَ لَا
يُؤْمِنُونَ فِي آذَانِهِمْ وَقْرٌ وَهُوَ عَلَيْهِمْ عَمًى أُوْلَئِكَ
يُنَادَوْنَ مِن مَّكَانٍ بَعِيدٍ
“Ve lev cealnahü kur'anen
a'cemiyyüv ve arabiyy kul hüve lillezine amenu hüdev ve şifa' vellezine la yü'minune
fi azanihim vakruv ve hüve aleyhim ama ülaike yünadevne mim mekanim beiyd”
Eğer biz onu başka
dilde bir Kur’an yapsaydık onlar mutlaka, “Onun âyetleri genişçe açıklanmalı
değil miydi? Başka dilde bir kitap ve Arap bir peygamber öyle mi?” derlerdi. De ki: “O, inananlar için bir hidayet ve şifâdır. İnanmayanların
kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur’an onlara kapalı ve anlaşılmaz gelir.
(Sanki) onlara uzak bir yerden sesleniliyor (da anlamıyorlar).” Fussilet-44
KUR'AN-I KERİM ŞİİR
KİTABI DEĞİLDİR :
وَمَا عَلَّمْنَاهُ
الشِّعْرَ وَمَا يَنبَغِي لَهُ إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ وَقُرْآنٌ مُّبِينٌ
“Ve ma alemnahüş şi'ra ve
ma yembeğiy leh in hüve illa zikruv ve kur'anüm mübiyn”
Biz, o Peygamber’e şiir
öğretmedik. Bu, ona yaraşmaz da. O(na verdiğimiz) ancak bir öğüt ve apaçık bir
Kur’an’dır.Yasin-69
RABBİMİZ KIYAMETDE
KUR'AN-I KERİMDEN HERKESİ HESAPA ÇEKECEKTİR :
وَإِنَّهُ لَذِكْرٌ
لَّكَ وَلِقَوْمِكَ وَسَوْفَ تُسْأَلُونَ
“Ve innehu lezikrul leke
ve li kavmik ve sevfe tüs'elun”
Şüphesiz bu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüt ve bir
şereftir, ondan hesaba çekileceksiniz.Zuhruf-44
KUR'AN-I KERİM RABBİMİZ
KATINDAKİ DERECESİNE GÖRE SADECE PEYGAMBERİMİZE İNDİRİLMİŞTİR :
وَقَالُوا لَوْلَا
نُزِّلَ هَذَا الْقُرْآنُ عَلَى رَجُلٍ مِّنَ الْقَرْيَتَيْنِ عَظِيمٍ
“Ve
kalu lev la nüzzile hazel kur'anü ala racülim minel karyeteyni aziym”
“Bu Kur’an, iki şehrin birinden bir büyük
adama indirilseydi ya!” dediler.Zuhruf-31
أَهُمْ يَقْسِمُونَ
رَحْمَةَ رَبِّكَ نَحْنُ قَسَمْنَا بَيْنَهُم مَّعِيشَتَهُمْ فِي الْحَيَاةِ
الدُّنْيَا وَرَفَعْنَا بَعْضَهُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِيَتَّخِذَ بَعْضُهُم
بَعْضًا سُخْرِيًّا وَرَحْمَتُ رَبِّكَ خَيْرٌ مِّمَّا يَجْمَعُونَ
“E
hüm yaksimune rahmete rabbik nahnü kasemna beynahüm meiyşetehüm fil hayatid
dünya ve rafa'na ba'dahüm fevka ba'din deracatil li yettehize ba'duhüm ba'dan
suhriyya ve rahmetü rabbike hayrum mimma yecmeun”
Rabbinin rahmetini
onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz
paylaştırdık. Birbirlerine
iş gördürmeleri için, (çeşitli alanlarda) kimini kimine, derece derece üstün
kıldık. Rabbinin rahmeti, onların biriktirdikleri
(dünyalık) şeylerden daha hayırlıdır.Zuhruf-32
KUR'ANI İYİ ANLAMAK İÇİN
AĞIR AĞIR OKUYUN :
أَوْ زِدْ عَلَيْهِ
وَرَتِّلِ الْقُرْآنَ تَرْتِيلًا
“Ev zid 'aleyhi ve rettililkur'ane
tertiylen.”
Yahut buna biraz
ekle. Kur’an’ı ağır ağır, tane
tane oku.Müzzemmil-4
KUR'AN-I KERİMİ DAĞA
İNDİRİLSEYDİ DAĞ PARÇA PARÇA OLURDU :
لَوْ أَنزَلْنَا
هَذَا الْقُرْآنَ عَلَى جَبَلٍ لَّرَأَيْتَهُ خَاشِعًا مُّتَصَدِّعًا مِّنْ
خَشْيَةِ اللَّهِ وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ
يَتَفَكَّرُونَ
“Lev enzelna hazelkur'ane
'ala cebelin lereeytehu haşi'an mutesaddi 'an min haşyetillahi ve tilkel'emsalu
nadribuha linnasi le'allehum yetefekkerune.”
Eğer biz, bu Kur’an’ı bir
dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek parça parça
olmuş görürdün. İşte misaller! Biz onları insanlara
düşünsünler diye veriyoruz. Haşr-21
KUR'AN-I KERİMİ GÖRMEZDEN
GELENE ŞEYTAN MUSALLAT EDİLİR :
وَمَن يَعْشُ عَن
ذِكْرِ الرَّحْمَنِ نُقَيِّضْ لَهُ شَيْطَانًا فَهُوَ لَهُ قَرِينٌ
“Ve mey ya'şü an zikrir
rahmani nükayyid lehu şeytanen fe hüve lehu karin “
Kim, Rahmân’ın Zikri’ni
görmezlikten gelirse, biz onun başına bir şeytan sararız. Artık o, onun
ayrılmaz dostudur.Zuhruf-36
KUR'AN-I KERİMİN
BÜYÜKLÜĞÜNE KİMSE ULAŞAMAZ :
إِنَّ الَّذِينَ
يُجَادِلُونَ فِي آيَاتِ اللَّهِ بِغَيْرِ سُلْطَانٍ أَتَاهُمْ إِن فِي
صُدُورِهِمْ إِلَّا كِبْرٌ مَّا هُم بِبَالِغِيهِ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ إِنَّهُ
هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ
“İnnellezine yücadilune fi
ayatillahi bi ğayri sültanin etahüm in fi sudurihim illa kibrum ma hüm bi
baligiyh festeiz billah innehu hüves semiul besiyr”
Allah’ın âyetleri
hakkında, kendilerine gelmiş bir delilleri olmaksızın tartışanlar var ya,
onların kalplerinde ancak bir büyüklük taslama vardır. Onlar, tasladıkları
büyüklüğe asla ulaşmazlar. Sen Allah’a sığın. Şüphesiz O, hakkıyla
işitendir, hakkıyla görendir.Mü'min-56
KUR'AN-I KERİM KIYAMETE
KADAR RABBİMİZİN KORUMASI ALTINDA OLUP HİÇ BİR HARFİNİ DEĞİŞTİRMEYE RABBİMİZ
MÜSAADE ETMEZ :
وَتَمَّتْ كَلِمَتُ
رَبِّكَ صِدْقًا وَعَدْلاً لاَّ مُبَدِّلِ لِكَلِمَاتِهِ وَهُوَ السَّمِيعُ
الْعَلِيمُ
“Ve
temmet kelimetü rabbike sidkav ve adla la mübeddile li kelimatih ve hüves
semiul alim”
Rabbinin kelimesi (Kur’an)
doğruluk ve adalet bakımından tamdır. Onun kelimelerini değiştirebilecek
yoktur. O, hakkıyla
işitendir, hakkıyla bilendir. (ÖNEMLİ).Enam-115
*******************
إِنَّا نَحْنُ
نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ
“İnna nahnü nezzelnez
zikra ve inna lehu le hafizun”
Şüphesiz o Zikr’i (Kur’an’ı) biz
indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz. (ÖNEMLİ) Hicr-9
KUR'ANI KERİM ÖĞÜT ALMAK
İÇİN KOLAYLAŞTIRILMIŞTIR :
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا
الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ
“Ve le kad yessernal
kur'ane liz zikri fe hel mim muddekir “
Andolsun biz, Kur’an’ı
düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan? Kamer-17
*******************
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا
الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ
“Ve
le kad yessernel kur'ane liz zikri fe hel mim muddekir”
Andolsun biz, Kur’an’ı
düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan? Kamer-22
*******************
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا
الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ
“Ve
le kad yessernel kur'ane liz zikri fe hel min muddekir”
Andolsun biz, Kur’an’ı
düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan? Kamer-32
*******************
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا
الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ
Ve le kad yessernel
kur'ane liz zikri fe hel mim muddekir
Andolsun, biz Kur’an’ı düşünüp
öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan? Kamer-40
KUR'ANLA HÜKMETMEYENLER
ZALİMLERİN KENDİLERİDİR :
وَكَتَبْنَا
عَلَيْهِمْ فِيهَا أَنَّ النَّفْسَ بِالنَّفْسِ وَالْعَيْنَ بِالْعَيْنِ وَالأَنفَ
بِالأَنفِ وَالأُذُنَ بِالأُذُنِ وَالسِّنَّ بِالسِّنِّ وَالْجُرُوحَ قِصَاصٌ
فَمَن تَصَدَّقَ بِهِ فَهُوَ كَفَّارَةٌ لَّهُ وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أنزَلَ
اللّهُ فَأُوْلَـئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
“Ve ketebna aleyhim fiha
ennen nefse bin nefsi vel ayne bil ayni vel enfe bil enfi vel üzüne bil üzüni
ves sinne bis sinni vel cüruha kisas fe men tesaddeka bihi fe hüve keffaratül
leh ve mel lem yahküm bima enzelellahü fe ülaike hümüz zalimun
Onda (Tevrat’ta)
üzerlerine şunu da yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe
diş kısas edilir. Yaralar da kısasa tabidir. Kim de bu hakkını bağışlar,
sadakasına sayarsa o, kendisi için keffaret olur. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, zalimlerin ta
kendileridir. Maide-45”
*******************
وَأَنِ احْكُم
بَيْنَهُم بِمَا أَنزَلَ اللّهُ وَلاَ تَتَّبِعْ أَهْوَاءهُمْ وَاحْذَرْهُمْ أَن
يَفْتِنُوكَ عَن بَعْضِ مَا أَنزَلَ اللّهُ إِلَيْكَ فَإِن تَوَلَّوْا فَاعْلَمْ
أَنَّمَا يُرِيدُ اللّهُ أَن يُصِيبَهُم بِبَعْضِ ذُنُوبِهِمْ وَإِنَّ كَثِيراً
مِّنَ النَّاسِ لَفَاسِقُونَ
“Ve
enihküm beynehüm bi ma enzelellahü ve la tettebi' ehvaehüm vahzerhüm ey
yeftinuke amba'di ma enzelellahü ileyk fe in tevellev fa'lem ennema yüridüllahü
ey yüsiybehüm bi ba'di zünubihim ve inne kesiram minen nasi le fasikun”
Aralarında, Allah’ın
indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah’ın sana indirdiğinin bir
kısmından (Kur’an’ın bazı hükümlerinden) seni şaşırtmalarından sakın. Eğer yüz çevirirlerse, bil ki şüphesiz Allah, bazı günahları
sebebiyle onları bir musibete çarptırmak istiyor. İnsanlardan birçoğu muhakkak
ki yoldan çıkmışlardır.Maide-49
*******************
قُلْ يَا أَهْلَ
الْكِتَابِ لَسْتُمْ عَلَى شَيْءٍ حَتَّىَ تُقِيمُوا التَّوْرَاةَ وَالإِنجِيلَ
وَمَا أُنزِلَ إِلَيْكُم مِّن رَّبِّكُمْ وَلَيَزِيدَنَّ كَثِيراً مِّنْهُم مَّا
أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ طُغْيَانًا وَكُفْرًا فَلاَ تَأْسَ عَلَى الْقَوْمِ
الْكَافِرِينَ
“Kul
ya ehlel kitabi lestüm alal şey'in hatta tükiymüt tevrate vel incile ve ma
ünzile ileyküm mir rabbiküm ve le yezidenne kesiram minhüm ma ünzile ileyke mir
rabbike tuğyanev ve küfra fe la te'se alel kavmil kafirin”
De ki: “Ey Kitap
ehli! Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni (Kur’an’ı)
uygulamadıkça hiçbir şey üzere değilsiniz.” Andolsun ki sana Rabbinden
indirilen bu Kur’an, onlardan çoğunun taşkınlık ve küfrünü artıracaktır. Öyle ise o kâfirler toplumu için üzülme.
Maide-68
KALPLER KUR'AN-I KERİMLE
YUMUŞAR :
اللَّهُ نَزَّلَ
أَحْسَنَ الْحَدِيثِ كِتَابًا مُّتَشَابِهًا مَّثَانِيَ تَقْشَعِرُّ مِنْهُ
جُلُودُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ ثُمَّ تَلِينُ جُلُودُهُمْ وَقُلُوبُهُمْ
إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ ذَلِكَ هُدَى اللَّهِ يَهْدِي بِهِ مَنْ يَشَاء وَمَن
يُضْلِلْ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ هَادٍ
“Allahü
nezzele ahsenel hadisi kitabem müteşebihem mesaniye takşeirru minhü
ccüludüllezine yahşevne rabbehüm sümme telinü cüludühüm ve kulubühüm ila zikrillah
zalike hüdellahi yehdi bihi mey yeşa' ve mey yudlilillahü fe ma lehu min had “
Allah, sözün en güzelini;
âyetleri, (güzellikte) birbirine benzeyen ve (hükümleri, öğütleri, kıssaları)
tekrarlanan bir kitap olarak indirmiştir. Rablerinden korkanların derileri
(vücutları) ondan dolayı gerginleşir. Sonra derileri de (vücutları da) kalpleri
de Allah’ın zikrine karşı yumuşar. İşte bu Kur’an
Allah’ın hidayet rehberidir. Onunla dilediğini doğru yola iletir. Allah, kimi
saptırırsa artık onun için hiçbir yol gösterici yoktur.Zümer-23
İLİM SAHİPLERİ KUR'AN-I
KERİMİN GERÇEK OLDUĞUNU BİLİR :
وَيَرَى الَّذِينَ
أُوتُوا الْعِلْمَ الَّذِي أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ هُوَ الْحَقَّ وَيَهْدِي
إِلَى صِرَاطِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ
“Ve yerallezine ütül
ilmellezi ünzile ileyke mir rabbike hüvel hakka ve yehdi ila siratil azizil
Hamid”
Kendilerine ilim
verilenler, Rabbinden sana indirilen Kur’an’ın gerçek olduğunu ve onun, mutlak güç sahibi ve övgüye lâyık
Allah’ın yoluna ilettiğini görürler.Sebe-6
İNSAN SEÇMEYİN/ KUR'AN-I
HAKİMDEN ÖĞÜDÜ HERKESE VERİN :
عَبَسَ وَتَوَلَّى
“Abese
ve tevella.” Abese-1
أَن جَاءهُ
الْأَعْمَى
“En
caihul'a'ma.” Abese-2
Kendisine o âmâ geldi diye
Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü.Abese-1-2
*******************
وَمَا يُدْرِيكَ
لَعَلَّهُ يَزَّكَّى
“Ve ma yudriyke le'allehu
yezzekka.”
(Ey Muhammed!) Ne
bilirsin, belki de o arınacak, Abese-3
*******************
أَوْ يَذَّكَّرُ
فَتَنفَعَهُ الذِّكْرَى
“Ev yezzekkeru
fetenfe'ahuzzikra.”
Yahut öğüt alacak da bu
öğüt kendisine fayda verecek.Abese-4
*******************
أَمَّا مَنِ
اسْتَغْنَى
“Emma menistağna.”
Kendini muhtaç
hissetmeyene gelince; Abese-5
*******************
فَأَنتَ لَهُ
تَصَدَّى
“Feente lehu tesadda.”
Sen, ona yöneliyorsun.Abese-6
*******************
وَمَا عَلَيْكَ
أَلَّا يَزَّكَّى
“Ve
ma 'aleyke ella yezzekka.”
(İstemiyorsa) onun arınmamasından sana ne! Abese-7
*******************
وَأَمَّا مَن جَاءكَ
يَسْعَى
“Ve emma men caeke
yes'a.” Abese-8
وَهُوَ يَخْشَى
“Ve huve yahşa.” Abese-9
فَأَنتَ عَنْهُ
تَلَهَّى
“Feente 'anhu telehha.”
Abese-10
Allah’a karşı derin bir
saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.Abese-8-9-10
*******************
كَلَّا إِنَّهَا
تَذْكِرَةٌ
“Kella inneha
tezkiretun.”
Hayır, böyle yapma! Çünkü
bu (Kur’an) bir öğüttür.Abese-11
*******************
فَمَن شَاء ذَكَرَهُ
“Femen şae zekerehu.”
Dileyen ondan öğüt alır.Abese-12
*******************
فِي صُحُفٍ
مُّكَرَّمَةٍ
“Fiy suhufin
mukerremetin.” Abese-13
مَّرْفُوعَةٍ
مُّطَهَّرَةٍ
“Merfu'atin
mutahheretin.” Abese-14
بِأَيْدِي سَفَرَةٍ
“Bieydin
seferetin” Abese-15
كِرَامٍ بَرَرَةٍ
“Kiramin bereretin.”
Abese-16
O, şerefli ve sâdık yazıcı
meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.Abese-13-14-15-16
RABBİMİZ TÜM İNSANLARA HANGİ DİNİ SEÇMİŞTİR :
Allah katında dİn İslâm’dır. :
شَرَعَ لَكُم مِّنَ
الدِّينِ مَا وَصَّى بِهِ نُوحًا وَالَّذِي أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ وَمَا وَصَّيْنَا
بِهِ إِبْرَاهِيمَ وَمُوسَى وَعِيسَى أَنْ أَقِيمُوا الدِّينَ وَلَا تَتَفَرَّقُوا
فِيهِ كَبُرَ عَلَى الْمُشْرِكِينَ مَا تَدْعُوهُمْ إِلَيْهِ اللَّهُ يَجْتَبِي
إِلَيْهِ مَن يَشَاء وَيَهْدِي إِلَيْهِ مَن يُنِيبُ
“Şeraa leküm mined dini
ma vessa bihi nuhav vellezi evhayna ileyke ve ma vessayna bihi ibrahime ve musa
ve iysa en ekiymüd dine ve la teteferraku fih kebüra alel müşrikine ma ted'uhüm
ileyh allahü yectebi ileyhi mey yeşaü ve yehdi ileyhi mey yünib”
“Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa
düşmeyin!” diye Nûh’a
emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve İsâ’ya emrettiğini size
de din kıldı. Fakat senin kendilerini çağırdığın şey (İslâm dini), Allah’a
ortak koşanlara ağır geldi. Allah, ona dilediğini seçer. İçtenlikle kendine
yönelenleri de ona ulaştırır.Şura-13
*******************
إِنَّ الدِّينَ عِندَ
اللّهِ الإِسْلاَمُ وَمَا اخْتَلَفَ الَّذِينَ أُوْتُوا الْكِتَابَ إِلاَّ مِن
بَعْدِ مَا جَاءهُمُ الْعِلْمُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ وَمَن يَكْفُرْ بِآيَاتِ اللّهِ
فَإِنَّ اللّهِ سَرِيعُ الْحِسَابِ
“İnned dine indellahil
islam, ve mahtelefellezine utül kitabe illa mem ba'di ma caehümül ilmü bağyem
beynehüm, ve mey yekfür bi ayatillahi fe innellahe seriul hisab”
Şüphesiz Allah katında din
İslâm’dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim
geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa
düştüler. Kim Allah’ın âyetlerini inkâr ederse, bilsin ki Allah hesabı çok
çabuk görendir.Ali İmran-19
*******************
وَوَصَّى بِهَا
إِبْرَاهِيمُ بَنِيهِ وَيَعْقُوبُ يَا بَنِيَّ إِنَّ اللّهَ اصْطَفَى لَكُمُ
الدِّينَ فَلاَ تَمُوتُنَّ إَلاَّ وَأَنتُم مُّسْلِمُونَ
“Ve vassa biha ibrahimü
benihi ve ya'kub, ya beniyye innellahestafa lekümüd dine fe la temutünne illa ve entüm müslimun”
İbrahim, bunu
kendi oğullarına da vasiyet etti, Yakub da öyle: “Oğullarım! Allah, sizin için bu dini (İslâm’ı) seçti. Siz de ancak
müslümanlar olarak ölün”
dedi.Bakara-132
*******************
لاَ إِكْرَاهَ فِي
الدِّينِ قَد تَّبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ
وَيُؤْمِن بِاللّهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَىَ لاَ انفِصَامَ
لَهَا وَاللّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
“La ikrahe fid dini kad
tebeyyener ruşdü minel ğayy, fe mey yekfür bit tağuti ve yü'mim billahi fe
kadistemseke bil urvetil vüska lenfisame leha, vallahü semiun alim”
Dinde zorlama yoktur.
Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O hâlde, kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen
sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla
bilendir.Bakara-256
*******************
يَا أَهْلَ
الْكِتَابِ لاَ تَغْلُوا فِي دِينِكُمْ وَلاَ تَقُولُوا عَلَى اللّهِ إِلاَّ
الْحَقِّ إِنَّمَا الْمَسِيحُ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ رَسُولُ اللّهِ وَكَلِمَتُهُ
أَلْقَاهَا إِلَى مَرْيَمَ وَرُوحٌ مِّنْهُ فَآمِنُوا بِاللّهِ وَرُسُلِهِ وَلاَ
تَقُولُوا ثَلاَثَةٌ انتَهُوا خَيْرًا لَّكُمْ إِنَّمَا اللّهُ إِلَـهٌ وَاحِدٌ
سُبْحَانَهُ أَن يَكُونَ لَهُ وَلَدٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَات وَمَا فِي
الأَرْضِ وَكَفَى بِاللّهِ وَكِيلاً
“Ya ehlel kitabi la tağlu
fi diniküm ve la tekulu alellahi illel hakk innemel mesihu iysebnü meryeme
rasulüllahi ve kelimetüh elkaha ila meryeme ve ruhum minhü fe aminu billahi ve
rusülih ve la tekulu selaseh intehu hayral leküm innemellahü ilahüv vahid
sübhanehu ey yekune lehu veled lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa
billahi vekila”
Ey ehl-i kitap! Dininizde aşırı gitmeyin ve Allah hakkında, gerçekten başkasını
söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesîh, ancak Allah'ın
resûlüdür, (o) Allah'ın, Meryem'e ulaştırdığı «kün: Ol» kelimesi(nin eseri)dir,
O'ndan bir ruhtur. (O'nun tarafından gönderilmiş, yahut teyit edilmiş, yahut da
Cebrail tarafından üfürülmüş bir ruhtur). Şu halde Allah'a ve peygamberlerine
iman edin. «(Tanrı) üçtür» demeyin, sizin için hayırlı olmak üzere bundan
vazgeçin. Allah ancak bir tek Allah'tır. O, çocuğu olmaktan münezzehtir.
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Vekil olarak Allah yeter.Nisa-171
*******************
إِنَّ الَّذِينَ
فَرَّقُوا دِينَهُمْ وَكَانُوا شِيَعًا لَّسْتَ مِنْهُمْ فِي شَيْءٍ إِنَّمَا
أَمْرُهُمْ إِلَى اللّهِ ثُمَّ يُنَبِّئُهُم بِمَا كَانُوا يَفْعَلُونَ
“İnnellezine ferreku
dinehüm ve kanu şiyeal leste minhüm fi şey' innema emruhüm ilellahi sümme
yünebbiühüm bima kanu yef'alun”
Şu dinlerini parça parça
edenler ve kendileri de grup grup ayrılmış olanlar var ya, (senin) onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi ancak
Allah’a kalmıştır. Sonra (O), yapmakta
olduklarını kendilerine haber verecektir.Enam-159
İSLAM DİNİNE YARDIM EDENE RABBİMİZDE MUTLAKA
YARDIM EDER:
الَّذِينَ أُخْرِجُوا
مِن دِيَارِهِمْ بِغَيْرِ حَقٍّ إِلَّا أَن يَقُولُوا رَبُّنَا اللَّهُ وَلَوْلَا
دَفْعُ اللَّهِ النَّاسَ بَعْضَهُم بِبَعْضٍ لَّهُدِّمَتْ صَوَامِعُ وَبِيَعٌ
وَصَلَوَاتٌ وَمَسَاجِدُ يُذْكَرُ فِيهَا اسْمُ اللَّهِ كَثِيراً وَلَيَنصُرَنَّ
اللَّهُ مَن يَنصُرُهُ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ
“Ellezine uhricu min
diyarihim bi ğayri hakkin illa ey yekulu rabbünellah ve lev la def'ullahin nase
ba'dahüm bi ba'dil lehüddimet savamiu ve biyeuv ve salevatüv ve mesacidü
yüzkeru fihesmüllahi kesira ve le yensurannellahü mey yensuruh innellahe le
kaviyyün aziz”
Onlar, haksız
yere, sırf, “Rabbimiz Allah’tır” demelerinden dolayı yurtlarından çıkarılmış
kimselerdir. Eğer Allah’ın, insanların bir kısmını bir kısmıyla defetmesi
olmasaydı, içlerinde Allah’ın adı çok anılan manastırlar, kiliseler, havralar
ve mescitler muhakkak yerle bir edilirdi. Şüphesiz ki Allah, kendi dinine yardım edene mutlaka yardım eder. Şüphesiz ki Allah, çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.Hac-40
HZ. İSA'NIN DURUMU :
إِنْ هُوَ إِلَّا عَبْدٌ أَنْعَمْنَا عَلَيْهِ
وَجَعَلْنَاهُ مَثَلًا لِّبَنِي إِسْرَائِيلَ
“İn hüve illa abdün
en'amna aleyhi ve cealnahü meselel li beni israil “
İsa, sadece, kendisine
nimet verdiğimiz ve İsrailoğulları’na örnek kıldığımız bir kuldur. Zuhruf-59
RABBİMİZ PEYGAMBERİMİZE NASIL BİR GÖREV
VERMİŞTİR:
HZ.
MUHAMMED S.A.V EFENDİMİZ ALEMLERE RAHMET OLARAK GÖNDERİLMİŞTİR :
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ
إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
“Ve ma erselnake illa rahmetel lil alemin “
(Ey Muhammed!)
Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.Enbiya-107
ALLAH VE
MELEKLERDE HZ. MUHAMMED S.A.V EFENDİMİZE
SALAT EDİYOR :
إِنَّ اللَّهَ
وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا
صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا
“İnnellahe ve melaiketehu
yüsallune alen nebiyy ya eyyühellezine amenu sallu aleyhi ve sellimu teslima”
Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât
ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin,
selâm edin.Ahzab-56
ÖĞÜT
ALMAYANLARLA UĞRAŞMA :
فَذَرْهُمْ يَخُوضُوا
وَيَلْعَبُوا حَتَّى يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي يُوعَدُونَ
“Fezerhum yehudu ve
yel'adune.”
Sen onları bırak,
uyarıldıkları günlerine kavuşuncaya kadar batıl inançlarına dalsınlar ve
oynasınlar.Mearic-42
*******************
كَذَلِكَ مَا أَتَى
الَّذِينَ مِن قَبْلِهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا قَالُوا سَاحِرٌ أَوْ مَجْنُونٌ
“Kezalike
ma etellezine min kablihim mir rasulin illa kalu sahirun ev mecnun”
İşte böyle! Onlardan
öncekilere hiçbir peygamber gelmemişti ki, “O bir büyücüdür” yahut “bir
delidir” demiş olmasınlar.Zariyat-52
أَتَوَاصَوْا بِهِ
بَلْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ
“E
tevasav bih bel hum kavmun tağun”
Onlar bunu birbirlerine
tavsiye mi ettiler (ki hep aynı şeyleri söylüyorlar)? Hayır, onlar azgın bir
topluluktur.Zariyat-53
فَتَوَلَّ عَنْهُمْ
فَمَا أَنتَ بِمَلُومٍ
“Fe
tevelle anhum fe ma ente bi melun”
Onun için, onlardan yüz
çevir. Artık kınanacak değilsin.Zariyat-54
وَذَكِّرْ فَإِنَّ
الذِّكْرَى تَنفَعُ الْمُؤْمِنِينَ
“Ve
zekkir fe innez zikra tenfeul mu'minin”
Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt mü’minlere
fayda verir.Zariyat-55
PEYGAMBER
ÜCRET İSTEMEZ :
وَمَا أَسْأَلُكُمْ
عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِينَِّ الْعَالَمِينَ
“Ve ma es'elüküm aleyhi
min ecr in ecriye illa ala rabbil alemin”
“Buna karşılık sizden
hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a
aittir.”Şuara-109
*******************
وَمَا أَسْأَلُكُمْ
عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ
“Ve
ma es'elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemin”
“Buna karşılık sizden
hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a
aittir.” Şuara-127
*******************
وَمَا
أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ
الْعَالَمِينَ
“Ve
ma es'elüküm aleyhi men ecr in ecriye illa ala rabbil alemin”
Buna karşılık sizden
hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a
aittir.” Şuara-145
*******************
وَمَا
أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ
الْعَالَمِينَ
“Ve
ma es'elüküm aleyhi men ecr in ecriye illa ala rabbil alemin”
Buna karşılık sizden
hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a
aittir.” Şuara-164
*******************
وَمَا أَسْأَلُكُمْ
عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ
“Ve
ma es'elüküm aleyhi men ecr in ecriye illa ala rabbil alemin”
Buna karşılık sizden
hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a
aittir.” Şuara-180
*******************
اتَّبِعُوا مَن لاَّ
يَسْأَلُكُمْ أَجْرًا وَهُم مُّهْتَدُونَ
“İttebiu
mel la yes'elüküm ecrav vehüm mühtedun”
“Sizden
hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir.”Yasin-21
*******************
قُلْ مَا سَأَلْتُكُم
مِّنْ أَجْرٍ فَهُوَ لَكُمْ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى اللَّهِ وَهُوَ عَلَى
كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ
“Kul
ma seeltüküm min ecrin fe hüve leküm in ecriye illa alellah ve hüve ala külli
şey'in şehid “
De ki: “Sizden herhangi
bir ücret istemişsem, o sizin olsun. Benim ücretim ancak Allah’a aittir. O, her şeye hakkıyla şahittir.” Sebe-47
*******************
قُلْ مَا
أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ وَمَا أَنَا مِنَ الْمُتَكَلِّفِينَ
“Kul
ma es'elüküm aleyhi min ecriv ve ma enen minel mütekellifin”
(Ey Muhammed!) De ki: “Bundan (tebliğ görevinden) dolayı sizden
hiçbir ücret istemiyorum. Ben kendiliğinden yükümlülük altına girenlerden
değilim.” Sad-86
*******************
أَمْ تَسْأَلُهُمْ
أَجْرًا فَهُم مِّن مَّغْرَمٍ مُّثْقَلُونَ
“Em
tes'eluhum ecran fe hum mim mağramim muskalun”
Yoksa sen onlardan (tebliğ
görevine karşılık) bir ücret istiyorsun da onlar, borçtan ağır bir yük altında
mı kalmışlardır? Tur-40
PEYGAMBER
EFENDİMİZ HZ. MUHAMMED S.A.V. EFENDİMİZ
TÜREDİ BİR PEYGAMBER DEĞİLDİR :
قُلْ مَا كُنتُ
بِدْعًا مِّنْ الرُّسُلِ وَمَا أَدْرِي مَا يُفْعَلُ بِي وَلَا بِكُمْ إِنْ
أَتَّبِعُ إِلَّا مَا يُوحَى إِلَيَّ وَمَا أَنَا إِلَّا نَذِيرٌ مُّبِينٌ
“Kul ma küntü bid'am
miner rusüli ve ma edri ma yüfahü bi ve la biküm in ettebiu illa ma yuha ileyye
ve ma ene ila nezirum mübin”
De ki: “Ben türedi bir
peygamber değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana
vahyedilene uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.” Ahkaf-9
PEYGAMBERİMİZ
HZ. MUHAMMED S.A.V. EFENDİMİZ ÜZERİMİZE ŞAHİT GETİRİLDİ :
إِنَّا أَرْسَلْنَا
إِلَيْكُمْ رَسُولًا شَاهِدًا عَلَيْكُمْ كَمَا أَرْسَلْنَا إِلَى فِرْعَوْنَ
رَسُولًا
“İnna erselna ileykum resulen şahiden 'aleykum kema erselna ila
fir'avne resulen.”
(Ey Mekkeliler!) Şüphesiz biz size
üzerinize şahitlik edecek bir peygamber gönderdik. Nitekim, Firavun’a da bir peygamber
göndermiştik.Müzzemmil-15
PEYGAMBERİMİZ
HZ. MUHAMMED S.A.V. EFENDİMİZİN GÖREVİ :
فَذَكِّرْ إِنَّمَا
أَنتَ مُذَكِّرٌ
“Fezekkir innema ente
müzekkirün.”
Artık sen öğüt ver! Sen
ancak bir öğüt vericisin.Ğaşiye-21
لَّسْتَ عَلَيْهِم
بِمُصَيْطِرٍ
“Leste'aleyhim
bimusaytirin.”
Sen, onlar üzerinde bir zorba değilsin.Ğaşiye-22
*******************
يَا أَيُّهَا
النَّبِيُّ إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ شَاهِدًا وَمُبَشِّرًا وَنَذِيرًا
“Ya
eyyühen nebiyyü inna erselnake şahidev ve mübeşşirav ve nezira” Ahzab-45
وَدَاعِيًا إِلَى
اللَّهِ بِإِذْنِهِ وَسِرَاجًا مُّنِيرًا
“Ve
daiyen ilellahi bi iznihi ve siracem münira” Ahzab-46
Ey Peygamber! Biz seni bir
şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı; Allah’ın izniyle kendi yoluna çağıran bir
davetçi ve aydınlatıcı bir kandil olarak gönderdik.Ahzab-45-46
*******************
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ
إِلَّا كَافَّةً لِّلنَّاسِ بَشِيرًا وَنَذِيرًا وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا
يَعْلَمُونَ
“Ve
ma erselnake illa kaffetel lin nasi beşirav ve nezirav ve lakinne ekseran nasi
la ya'lemun”
Biz, seni ancak bütün insanlara
müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bilmezler.Sebe-28
*******************
إِنْ أَنتَ إِلَّا
نَذِيرٌ
“İn
ente illa nezir”
Sen, ancak bir uyarıcısın. Fatır-23
*******************
قُلْ إِنَّمَا أَنَا
مُنذِرٌ وَمَا مِنْ إِلَهٍ إِلَّا اللَّهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ
“Kul
innema ene münziruv ve ma min ilahin illellahül vahidül kahhar”
(Ey Muhammed!) De ki: “Ben ancak bir uyarıcıyım. Her şey
üzerinde mutlak otorite sahibi olan bir Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur.” Sad-65
*******************
يَا أَيُّهَا
الرَّسُولُ بَلِّغْ مَا أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ وَإِن لَّمْ تَفْعَلْ فَمَا
بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُ وَاللّهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِ إِنَّ اللّهَ لاَ
يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ
“Ya
eyyüher rasulü belliğ ma ünzile ileyke mir rabbik ve il lem tef'al fe ma
bellağte risaleteh vallahü ya'simüke minen nas innellahe la yehdil kavmel
kafirun”
Ey Peygamber! Rabbinden
sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O’nun verdiği peygamberlik
görevini yerine getirmemiş olursun. Allah, seni
insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kâfirler topluluğunu hidayete
erdirmeyecektir.Maide-67
*******************
وَمَا نُرْسِلُ
الْمُرْسَلِينَ إِلاَّ مُبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَ فَمَنْ آمَنَ وَأَصْلَحَ فَلاَ
خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ
“Ve
ma nürsilül mürseline illa mübeşşirine ve münzirin fe men amene ve asleha fe la
havfün aleyhim ve la hüm yahzenun”
Biz peygamberleri ancak
müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kim iman eder ve kendini
düzeltirse onlara korku yoktur. Onlar
mahzun da olacak değillerdir.Enam-48
*******************
اتَّبِعْ مَا أُوحِيَ
إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ لا إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ وَأَعْرِضْ عَنِ الْمُشْرِكِينَ
“İttebi'
ma uhiye ileyke mir rabbik la ilahe illa hu ve a'rid anil müşrikin”
Ey Muhammed! Sen, Rabbinden
sana vahyedilene uy. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Allah’a ortak koşanlardan yüz çevir. Enam-106
*******************
وَلَوْ شَاء اللّهُ
مَا أَشْرَكُوا وَمَا جَعَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا وَمَا أَنتَ عَلَيْهِم
بِوَكِيلٍ
“Ve
lev şaellahü ma eşraku ve ma cealnake aleyhim hafiyza ve ma ente aleyhim bi
vekil”
Allah dileseydi ortak
koşmazlardı. Biz seni onların başına bir bekçi yapmadık. Sen onlara vekil
(onlardan sorumlu) da değilsin. Enam-107
*******************
أُبَلِّغُكُمْ
رِسَالاتِ رَبِّي وَأَنَا لَكُمْ نَاصِحٌ أَمِينٌ
“Übelliğuküm risalati
rabbi ve ene leküm nasihun emin”
“Rabbimin vahyettiklerini size tebliğ ediyorum. Ben sizin için
güvenilir bir nasihatçıyım.” Araf-68
*******************
وَإِن مَّا
نُرِيَنَّكَ بَعْضَ الَّذِي نَعِدُهُمْ أَوْ نَتَوَفَّيَنَّكَ فَإِنَّمَا عَلَيْكَ
الْبَلاَغُ وَعَلَيْنَا الْحِسَابُ
“Ve
im ma nüriyenneke ba'dallezi neidühüm ev neteveffeyenneke fe innema aleykel
belağu ve aleynel hisab”
Onlara va’dettiğimiz
azabın bir kısmını sana göstersek de, (göstermeden) senin ruhunu alsak da senin
görevin sadece tebliğ etmektir. Hesap görmek ise bize aittir.Rad-40
*******************
وَقَالَ الَّذِينَ
أَشْرَكُوا لَوْ شَاء اللّهُ مَا عَبَدْنَا مِن دُونِهِ مِن شَيْءٍ نَّحْنُ وَلا
آبَاؤُنَا وَلاَ حَرَّمْنَا مِن دُونِهِ مِن شَيْءٍ كَذَلِكَ فَعَلَ الَّذِينَ مِن
قَبْلِهِمْ فَهَلْ عَلَى الرُّسُلِ إِلاَّ الْبَلاغُ الْمُبِينُ
“Ve
kalellezine eşraku lev şaellahü ma abedna min dunihi min şey'in nahnü ve la
abaüna ve la harramna min dunihi min şey' kezalike fealellezine min kablihim fe
hel aler rusüli illel belağul mübin”
Allah’a ortak
koşanlar, dediler ki: “Allah dileseydi ne biz, ne de atalarımız O’ndan başka
hiçbir şeye tapmazdık, O’nun emri olmadan hiçbir şeyi de haram kılmazdık.”
Kendilerinden öncekiler de böyle yapmıştı. Peygamberlere düşen sadece
apaçık bir tebliğdir. Nahl-35
*******************
فَإِن تَوَلَّوْا
فَإِنَّمَا عَلَيْكَ الْبَلاَغُ الْمُبِينُ
“Fe
in tevellev fe innemü aleykel belağul mübin”
Ey Muhammed! Eğer yüz
çevirirlerse, artık sana düşen açık bir tebliğden ibarettir. Nahl-82
*******************
وَمَا نُرْسِلُ
الْمُرْسَلِينَ إِلَّا مُبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَ وَيُجَادِلُ الَّذِينَ كَفَرُوا
بِالْبَاطِلِ لِيُدْحِضُوا بِهِ الْحَقَّ وَاتَّخَذُوا آيَاتِي وَمَا أُنذِرُوا
هُزُوًا
“Ve
ma nürsilül mürseline illa mübeşşirine ve münzirin ve yücadilüllezine kefeu bil
batili li yüdhidu bihil hakka vettehazu ayati ve ma ünziru hüzüva”
Biz, peygamberleri ancak
müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. İnkâr edenler ise, hakkı batılla çürütmek için mücadele ederler.
Âyetlerimizi ve kendilerine yapılan uyarıları alaya alırlar. Kehf-56
*******************
وَأَطِيعُوا اللَّهَ
وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ فَإِن تَوَلَّيْتُمْ فَإِنَّمَا عَلَى رَسُولِنَا
الْبَلَاغُ الْمُبِينُ
“Ve
etiy'ullahe ve etiy'urresule fein tevelleytum feinnema 'ala resulinelbelağulmubiynu.”
Allah’a itaat edin,
peygambere de itaat edin. Eğer yüz
çevirirseniz, bilin ki elçimize düşen sadece apaçık bir tebliğdir.Teğabün-12
*******************
قَالَ يَا قَوْمِ
إِنِّي لَكُمْ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
“Kale
ya kavmi inniy lekum neziyrun mubiynun.”
Nûh, şöyle dedi: “Ey
kavmim! Şüphesiz, ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım.”Nuh-2
*******************
إِلَّا بَلَاغًا
مِّنَ اللَّهِ وَرِسَالَاتِهِ وَمَن يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَإِنَّ لَهُ
نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا
“İlla
belağan minallahi ve risalatihi ve men ya'sillahe ve resulehu feinne lehu nare
cehenneme halidiyne fiyha ebeden.”
“Ancak Allah’tan gelenleri tebliğ edebilirim ve O’nun
vahiylerini açıklayabilirim. Kim Allah’a ve
Resûlüne karşı gelirse, şüphesiz onlar için, içinde ebedî kalacakları cehennem
ateşi vardır.” Cin-23
*******************
إِنَّمَا أَنتَ
مُنذِرُ مَن يَخْشَاهَا
“İnnema
ente munziru men yahşaha.”
Sen, ancak ondan
korkanları uyarıcısın.Naziat-45
*******************
وَمَا عَلَيْنَا
إِلاَّ الْبَلاَغُ الْمُبِينُ
“Ve
ma aleyna illel belağul mübin”
“Bize düşen ancak apaçık bir tebliğdir.”Yasin-17
*******************
مَّنْ يُطِعِ
الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ اللّهَ وَمَن تَوَلَّى فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ
حَفِيظًا
“Mey
yütiir rasule fe kad etaallah ve men tevella fe ma erselnake aleyhim hafiyza “
Kim peygambere itaat
ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse, (bilsin ki) biz seni
onlara bekçi göndermedik.Nisa-80
*******************
أَنزَلْنَا إِلَيْكَ
الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ بِمَا أَرَاكَ اللّهُ وَلاَ
تَكُن لِّلْخَآئِنِينَ خَصِيمًا
“İnna
enzelna ileykel kitabe bil hakki li tahküme beynen nasi bima erakellah ve la
tekül lil hainine hasiyma”
(Ey Muhammed!) Biz sana Kitab’ı (Kur’an’ı) hak olarak indirdik
ki, insanlar arasında
Allah’ın sana öğrettikleri
ile hüküm veresin. Sakın hainlerin savunucusu olma.Nisa-105
PEYGAMBERİMİZ
HZ. MUHAMMED S.A.V. EFENDİMİZİN SON PEYGAMBER OLDUĞUNUN TEYİDİ :
مَّا كَانَ مُحَمَّدٌ
أَبَا أَحَدٍ مِّن رِّجَالِكُمْ وَلَكِن رَّسُولَ اللَّهِ وَخَاتَمَ النَّبِيِّينَ
وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا
“Ma kane muhammedün eba
ehadim mir ricaliküm ve lakir rasulellahi ve hatemen nebiyyin ve kanellahü bi
külli şey'in alima”
Muhammed, sizin
erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Resûlü ve
nebîlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.Ahzab-40
GÜNEŞİN
DOĞUŞU VE BATIŞINDAN ÖNCE TESBİH ETMEK :
فَاصْبِرْ عَلَى مَا
يَقُولُونَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ
الْغُرُوبِ
“Fasbr
ala ma yekulune ve sebbih bi hamdi rabbike kable tuluiş şemsi ve kablel ğurub”
O hâlde onların
söylediklerine sabret ve güneşin doğuşundan önce de, batışından
önce de Rabbini hamd ederek tespih et.Kaf-39
RABBİMİZ İNSANI NİÇİN VE NASIL YARATMIŞTIR. :
İNSAnın YARATILIŞ FITRATI :
لَقَدْ خَلَقْنَا
الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ
“Lekad
halaknel'insane fiy ahseni takviymin”
Biz, gerçekten insanı en
güzel bir biçimde yarattık.Tin-4
ثُمَّ رَدَدْنَاهُ
أَسْفَلَ سَافِلِينَ
“Sümme
redednahü esfele safiliyne”
Sonra onu, aşağıların
aşağısına indirdik.Tin-5
ŞEYTAN KENDİSİNE UYAN İNSANLARI KIYAMETDE
YAPAYALNIZ BIRAKACAKTIR :
وَقَالَ الشَّيْطَانُ
لَمَّا قُضِيَ الأَمْرُ إِنَّ اللّهَ وَعَدَكُمْ وَعْدَ الْحَقِّ وَوَعَدتُّكُمْ
فَأَخْلَفْتُكُمْ وَمَا كَانَ لِيَ عَلَيْكُم مِّن سُلْطَانٍ إِلاَّ أَن
دَعَوْتُكُمْ فَاسْتَجَبْتُمْ لِي فَلاَ تَلُومُونِي وَلُومُوا أَنفُسَكُم مَّا
أَنَا بِمُصْرِخِكُمْ وَمَا أَنتُمْ بِمُصْرِخِيَّ إِنِّي كَفَرْتُ بِمَا
أَشْرَكْتُمُونِ مِن قَبْلُ إِنَّ الظَّالِمِينَ لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
“Ve
kaleş şeytanü lemma kudiyel emru innellahe veadeküm va'del hakki ve veadtüküm
fe ahleftüküm ve ma kane liye aleyküm min sültanin illa en deavtüküm
festecebtüm li fe la telumuni ve lumu enfüseküm ma ene bi musrihiküm ve ma
entüm ib musrihiyy inni kefertü bima eşraktümuni min kabl innez zalimine lehüm
azabün elim “
İş bitirilince şeytan da
diyecek ki: “Şüphesiz Allah, size gerçek olanı söz verdi. Ben de size söz
verdim ama yalancı çıktım. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Ben
sadece sizi çağırdım, siz de hemen bana geliverdiniz. O hâlde beni kınamayın,
kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız.
Şüphesiz ben, daha önce sizin, beni Allah’a ortak koşmanızı kabul etmemiştim.
Şüphesiz, zalimlere elem dolu bir azap vardır.”İbrahim-22
*******************
الشَّيْطَانُ
يَعِدُكُمُ الْفَقْرَ وَيَأْمُرُكُم بِالْفَحْشَاء وَاللّهُ يَعِدُكُم مَّغْفِرَةً
مِّنْهُ وَفَضْلاً وَاللّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ
“Eşşeytanü
yeidükümül fakra ve ye'müruküm bil fahşa', vallahü yeidüküm mağfiratem minhü ve
fadla, vallahü vasiun alim”
Şeytan sizi fakirlikle
korkutur ve size, çirkinliği ve hayâsızlığı emreder. Allah ise size kendi katından mağfiret ve
bol nimet va’dediyor. Şüphesiz Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla
bilendir.Bakara-268
İLK İNSAN HZ. ADEM’İN YARATILIŞI VE CENNETTEN
ÇIKARILIŞI, ŞEYTANIN KİBRİ VE RABBİMİZİN ŞEYTANA KIYAMETE KADAR SÜRE VERİLMESİ
:
وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ
لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي جَاعِلٌ فِي الأَرْضِ خَلِيفَةً قَالُوا أَتَجْعَلُ فِيهَا
مَن يُفْسِدُ فِيهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَاء وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ
وَنُقَدِّسُ لَكَ قَالَ إِنِّي أَعْلَمُ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
“Ve iz kale rabbüke lil
melaiketi inni cailün fil erdi halifeh, kalu e tec'alü fiha mey yüfsidü fiha ve
yesfiküd dima', ve nahnü nüsebbihu bi hamdike ve nükaddisü lek, kale inni
a'lemü ma la ta'lemun”
Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir
halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada
bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana
hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben
sizin bilmediğinizi bilirim” demişti.Bakara-30
*******************
وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ
لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي خَالِقٌ بَشَرًا مِّن صَلْصَالٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ
“Ve
iz kale rabbüke lil melaiketi inni haliküm beşeram min salsalim min hameim
mesnun” Hicr-28
فَإِذَا سَوَّيْتُهُ
وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُوا لَهُ سَاجِدِينَ
“Fe
iza sevveytühu ve nefahtü fihi mir ruhiy fekau lehu sacidin” Hicr-29
Hani Rabbin meleklere, “Ben kuru bir
çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım. Onu düzenleyip
içine ruhumdan üflediğim zaman, onun için hemen saygı ile eğilin” demişti.Hicr-28-29
*******************
وَلَقَدْ
خَلَقْنَاكُمْ ثُمَّ صَوَّرْنَاكُمْ ثُمَّ قُلْنَا لِلْمَلآئِكَةِ اسْجُدُوا
لآدَمَ فَسَجَدُوا إِلاَّ إِبْلِيسَ لَمْ يَكُن مِّنَ السَّاجِدِينَ
“Ve
le kad halaknaküm sümme savvernaküm sümme kulna lil melaiketiscüdu li ademe fe
secedu illa iblis lem yeküm mines sacidin”
Andolsun, sizi
yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, “Âdem
için saygı ile eğilin” dedik. İblis’ten başka hepsi saygı ile eğildiler. O,
saygı ile eğilenlerden olmadı. Araf-11
*******************
إِذْ قَالَ رَبُّكَ
لِلْمَلَائِكَةِ إِنِّي خَالِقٌ بَشَرًا مِن طِينٍ
“İz
kale rabbüke lil melaiketi inni halikum beşeram min tiyn”
Hani, Rabbin meleklere şöyle demişti: “Muhakkak ben çamurdan bir insan
yaratacağım.” Sad-71
فَإِذَا سَوَّيْتُهُ
وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُوا لَهُ سَاجِدِينَ
“Fe iza sevveytühu ve
nefahtü fihi mir ruhiy fekau lehu sacidin”
“Onu şekillendirip içine ruhumdan
üflediğim zaman onun için saygı ile eğilin.” Sad-72
*******************
فَأَزَلَّهُمَا
الشَّيْطَانُ عَنْهَا فَأَخْرَجَهُمَا مِمَّا كَانَا فِيهِ وَقُلْنَا اهْبِطُوا
بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ وَلَكُمْ فِي الأَرْضِ مُسْتَقَرٌّ وَمَتَاعٌ إِلَى
حِينٍ
“Fe
ezellehümeş şeytanü anha fe ahracehüma mimma kana fih, ve kulnehbitu ba'duküm
li ba'din adüvv, ve leküm fil erdi müstekarruv ve metaun ila hiyn”
Derken, şeytan ayaklarını oradan kaydırdı. Onları içinde bulundukları konumdan çıkardı. Bunun üzerine biz de, “Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde
belli bir süre barınak ve yararlanma vardır” dedik.Bakara-36
*******************
فَتَلَقَّى آدَمُ مِن
رَّبِّهِ كَلِمَاتٍ فَتَابَ عَلَيْهِ إِنَّهُ هُوَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ
“Fe
telekka ademü mir rabbihi kelimatin fe tabe aleyh, innehu hüvet tevvabür”
rahiym
Derken, Âdem (vahy yoluyla) Rabbinden birtakım kelimeler aldı, (onlarla
amel edip Rabb’ine yalvardı. O da) bunun üzerine tövbesini kabul etti. Şüphesiz O, tövbeleri çok kabul edendir,
çok bağışlayandır.Bakara-37
*******************
فَسَجَدَ
الْمَلآئِكَةُ كُلُّهُمْ أَجْمَعُونَ
“Fe
secedel melaiketü küllühüm ecmeun”
Bunun üzerine bütün melekler saygı ile eğildiler. Hicr-30
*******************
وَلَقَدْ
خَلَقْنَاكُمْ ثُمَّ صَوَّرْنَاكُمْ ثُمَّ قُلْنَا لِلْمَلآئِكَةِ اسْجُدُوا
لآدَمَ فَسَجَدُوا إِلاَّ إِبْلِيسَ لَمْ يَكُن مِّنَ السَّاجِدِينَ
“Ve
le kad halaknaküm sümme savvernaküm sümme kulna lil melaiketiscüdu li ademe fe
secedu illa iblis lem yeküm mines sacidin”
Andolsun, sizi
yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, “Âdem
için saygı ile eğilin” dedik. İblis’ten başka hepsi saygı ile eğildiler. O,
saygı ile eğilenlerden olmadı. Araf-11
*******************
وَإِذْ قُلْنَا
لِلْمَلآئِكَةِ اسْجُدُوا لآدَمَ فَسَجَدُوا إَلاَّ إِبْلِيسَ قَالَ أَأَسْجُدُ
لِمَنْ خَلَقْتَ طِينًا
“Ve
iz kulna lil melaiketiscüdu li ademe fe secedu illa iblis kale e escüdü li men
halakte tiyna”
Hani meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik, onlar da saygı
ile eğilmişlerdi. Yalnız İblis saygı ile eğilmemiş, “Hiç
ben, çamur hâlinde yarattığın kimse için saygı ile eğilir miyim?” demişti.İsra-61
*******************
فَسَجَدَ
الْمَلَائِكَةُ كُلُّهُمْ أَجْمَعُونَ
“Fe
secedel melaiketü küllühüm ecmeun”
Derken bütün melekler topluca saygı ile
eğildiler. Sad-73
*******************
إِلاَّ إِبْلِيسَ
أَبَى أَن يَكُونَ مَعَ السَّاجِدِينَ
“İlla
iblis eba ey yekune meas sacidin”
Ancak İblis, saygı ile eğilenlerle beraber olmaktan kaçındı.Hicr-31
*******************
إِلَّا إِبْلِيسَ
اسْتَكْبَرَ وَكَانَ مِنْ الْكَافِرِينَ
“İlla
iblis istekbera ve kane minel kafirin”
Ancak İblis eğilmedi. O büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu.Sad-74
*******************
قَالَ يَا إِبْلِيسُ
مَا لَكَ أَلاَّ تَكُونَ مَعَ السَّاجِدِينَ
“Kale
ya iblisü ma leke ella tekune meas sacidin”
Allah, “Ey İblis! Saygı ile eğilenlerle beraber olmamandaki maksadın ne?” dedi..Hicr-32
*******************
قَالَ مَا مَنَعَكَ
أَلاَّ تَسْجُدَ إِذْ أَمَرْتُكَ قَالَ أَنَا خَيْرٌ مِّنْهُ خَلَقْتَنِي مِن
نَّارٍ وَخَلَقْتَهُ مِن طِينٍ
“Kale
ma meneake ella tescüde iz emartük kale ene hayrum minhhalakteni min nariv ve
halaktehu min tiyn”
Allah, “Sana emrettiğim zaman seni saygı ile eğilmekten ne alıkoydu?” dedi. (O da) “Ben ondan hayırlıyım. Çünkü beni
ateşten yarattın. Onu ise çamurdan yarattın” dedi. Araf-12
*******************
قَالَ يَا إِبْلِيسُ
مَا مَنَعَكَ أَن تَسْجُدَ لِمَا خَلَقْتُ بِيَدَيَّ أَسْتَكْبَرْتَ أَمْ كُنتَ
مِنَ الْعَالِينَ
“Kale
ya iblisü ma meneake en tescüde li ma halaktü bi yedeyy estekberte em künte
minel alin”
Allah, “Ey İblis! Ellerimle yarattığıma saygı ile eğilmekten seni ne
alıkoydu? Büyüklük mü tasladın, yoksa üstünlerden mi oldun?” dedi.Sad-75
*******************
قَالَ لَمْ أَكُن
لِّأَسْجُدَ لِبَشَرٍ خَلَقْتَهُ مِن صَلْصَالٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ
“Kale
lem ekül li escüde li beşerin halaktehu min salsalim min hameim mesnun “
İblis dedi ki: “Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş balçıktan yarattığın insan
için saygı ile eğilemem.”Hicr-33
*******************
قَالَ أَنَا خَيْرٌ
مِّنْهُ خَلَقْتَنِي مِن نَّارٍ وَخَلَقْتَهُ مِن طِينٍ
“Kale
ene hayrum minh halakteni min nariv ve halaktehu min tiyn”
İblis, “Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise
çamurdan yarattın” dedi. Sad-76
*******************
وَإِذْ قُلْنَا
لِلْمَلاَئِكَةِ اسْجُدُوا لآدَمَ فَسَجَدُوا إِلاَّ إِبْلِيسَ أَبَى
وَاسْتَكْبَرَ وَكَانَ مِنَ الْكَافِرِينَ
“Ve iz kulna lil
melaiketiscüdu li ademe fe secedu illa iblis, eba vestekbera ve kane minel
kafirin”
Hani meleklere, “Âdem için
saygı ile eğilin” demiştik de İblis hariç bütün melekler hemen saygı ile
eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu.Bakara-34
*******************
قَالَ فَاخْرُجْ
مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌ
“Kale fahruc minha fe inneke racim” Hicr-34
وَإِنَّ عَلَيْكَ
اللَّعْنَةَ إِلَى يَوْمِ الدِّينِ
“Ve
inne aleykel la'nete ila yevmid din” Hicr-35
Allah, “Öyleyse çık oradan, çünkü sen kovuldun. Şüphesiz hesap gününe
kadar lânet senin üzerinedir” dedi.Hicr-34-35
*******************
قَالَ فَاهْبِطْ
مِنْهَا فَمَا يَكُونُ لَكَ أَن تَتَكَبَّرَ فِيهَا فَاخْرُجْ إِنَّكَ مِنَ
الصَّاغِرِينَ
“Kale
fehbit minha fe ma yekunü leke en tetekebbera fiha fahruc inneke mines” sağirin
Allah, “Şimdi in aşağı oradan. Çünkü senin orada büyüklük taslamak
haddine değil! Hemen çık! Çünkü sen aşağılıklardansın” dedi. Araf-13
*******************
قَالَ فَاخْرُجْ
مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌ
“Kale
fahruc minha fe inneke racim” Sad-77
وَإِنَّ عَلَيْكَ
لَعْنَتِي إِلَى يَوْمِ الدِّينِ
“Ve
inne aleyke la'neti ila yevmid din” Sad-78
Allah: Çık oradan (cennetten)! Sen artık
kovulmuş birisin, ceza gününe kadar lânetim senin üzerindedir! buyurdu. Sad-77-78
*******************
قَالَ رَبِّ
فَأَنظِرْنِي إِلَى يَوْمِ يُبْعَثُونَ
“Kale
rabbi fe enzirni ila yevmi yüb'asun”
İblis: “Rabbim! Öyle ise onların tekrar diriltilecekleri güne kadar bana
mühlet ver” dedi. Hicr-36
قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ
الْمُنظَرِينَ
“Kale fe inneke minel münzarin” Hicr-37
إِلَى يَومِ
الْوَقْتِ الْمَعْلُومِ
“İla yevmil vaktil
ma'lum“ Hicr-38
Allah da, "O hâlde, sen vakti (yalnızca benim tarafımdan) bilinen güne
(kıyamete) kadar mühlet verilenlerdensin" dedi.Hicr-37-38
*******************
قَالَ فَأَنظِرْنِي
إِلَى يَوْمِ يُبْعَثُونَ
“Kale
enzirni ila yevmi yüb'asun”
Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar
süre ver.” Araf-14
قَالَ إِنَّكَ مِنَ
المُنظَرِينَ
“Kale inneke minel
münzarin”
Allah da, “Sen süre verilenlerdensin” dedi.Araf-15
*******************
قَالَ أَرَأَيْتَكَ
هَـذَا الَّذِي كَرَّمْتَ عَلَيَّ لَئِنْ أَخَّرْتَنِ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ
لأَحْتَنِكَنَّ ذُرِّيَّتَهُ إَلاَّ قَلِيلاً
“Kale
e raeyteke hazellezi kerramte aleyye le in ehherteni ila yevmil kiyameti le
ahtenikenne zürriyyetehu illa kalila”
Yine demişti ki: “Benden üstün tuttuğun kişi bu mu, söyler misin? Andolsun eğer
beni kıyamete kadar ertelersen, onun soyunu, pek azı hariç, (azdırarak)
kontrolüm altına alacağım.” İsra-62
قَالَ اذْهَبْ فَمَن
تَبِعَكَ مِنْهُمْ فَإِنَّ جَهَنَّمَ جَزَآؤُكُمْ جَزَاء مَّوْفُورًا
“Kalezheb
fe men tebiake minhüm fe inne cehenneme ceazüküm cezaem mevfura”
Allah, şöyle dedi: “Çekil, git.” Onlardan kim sana uyarsa, kuşkusuz cehennem tam bir
karşılık olarak hepinizin cezası olacaktır.” İsra-63
*******************
قَالَ رَبِّ
فَأَنظِرْنِي إِلَى يَوْمِ يُبْعَثُونَ
Kale rabbi fe enzirni ila
yevmi yüb'asun
İblis, “Ey Rabbim! Öyle ise bana insanların diriltilecekleri güne kadar
mühlet ver” dedi.
Sad-79
قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ
الْمُنظَرِينَ
“Kale
fe inneke minel münzarin” Sad-80
إِلَى يَوْمِ
الْوَقْتِ الْمَعْلُومِ
“İla
yevmil vaktil ma'mum” Sad-81
Allah, şöyle dedi: “Sen o bilinen vakte (kıyamet gününe) kadar mühlet
verilenlerdensin.” Sad-80-81
*******************
وَلأُضِلَّنَّهُمْ
وَلأُمَنِّيَنَّهُمْ وَلآمُرَنَّهُمْ فَلَيُبَتِّكُنَّ آذَانَ الأَنْعَامِ
وَلآمُرَنَّهُمْ فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلْقَ اللّهِ وَمَن يَتَّخِذِ الشَّيْطَانَ
وَلِيًّا مِّن دُونِ اللّهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَانًا مُّبِينًا
“Ve
le üdillennehüm ve le ümenniyennehüm ve le amürrannehüm fe le yübettikünne
azanel en'ami ve le amürannehüm fe le yüğayyirunne halkallah ve mey yettehiziş
şeytane veliyyem min dunillahi fe kad hasira husranem mübina”
“Onları mutlaka saptıracağım, mutlaka
onları kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim de (putlara adak için)
hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim de Allah’ın
yarattığını değiştirecekler.” Kim Allah’ı
bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o apaçık bir hüsrana düşmüştür.( İblisin bu ayet de belirtildiği gibi doğa
dengesini değiştirtdirmeye uğraşacağına uyarmak istiyor).Nisa-119
*******************
قَالَ رَبِّ بِمَا
أَغْوَيْتَنِي لأُزَيِّنَنَّ لَهُمْ فِي الأَرْضِ وَلأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ
“Kale
rabbi bima ağveyteni le üzeyyinenne lehüm fil erdi ve le uğviyennehüm ecmeiyn”
Hicr-39
إِلاَّ عِبَادَكَ
مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ
“İlla
ibadeke minhümül muhlesiyn” Hicr-40
İblis, “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde
kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların
hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi. Hicr-39-40
قَالَ هَذَا صِرَاطٌ
عَلَيَّ مُسْتَقِيمٌ
“Kale
haza siratun aleyye müstekiym” Hicr-41
إِنَّ عِبَادِي
لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ إِلاَّ مَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْغَاوِينَ
“İnne ibadi leyse leke
aleyhim sültanün illa menittebeake minel ğavin” Hicr-42
Allah, “İşte bu bana ulaştıran dosdoğru yoldur.
Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin
yoktur” dedi.Hicr-41-42
*******************
قَالَ فَبِمَا
أَغْوَيْتَنِي لأَقْعُدَنَّ لَهُمْ صِرَاطَكَ الْمُسْتَقِيمَ
“Kale
fe bima ağveyteni le ak'udenne lehüm siratakel müstekiym”
Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de
onları saptırmak için senin dosdoğru yolunun üzerinde elbette oturacağım.”Araf-16
*******************
وَاسْتَفْزِزْ مَنِ
اسْتَطَعْتَ مِنْهُمْ بِصَوْتِكَ وَأَجْلِبْ عَلَيْهِم بِخَيْلِكَ وَرَجِلِكَ
وَشَارِكْهُمْ فِي الأَمْوَالِ وَالأَوْلادِ وَعِدْهُمْ وَمَا يَعِدُهُمُ
الشَّيْطَانُ إِلاَّ غُرُورًا
“Vestefziz
menisteta'te minhüm bi savtike ve eclib aleyhim bi haylike ve racilike ve
şarikhüm fil emvali vel evladi veidhüm ve ma yeidühümüş şeytanü illa ğurura”
“(Haydi) onlardan gücünün yettiğinin ayağını çağrınla kaydır.
Atlıların ve yayalarınla onların üzerine yürü. Onların mallarına ve evlatlarına
ortak ol. Onlara vaadlerde bulun.” Hâlbuki şeytan onlara aldatmadan başka bir şey
va’detmez. İsra-64
*******************
قَالَ فَبِعِزَّتِكَ
لَأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ
“Kale
fe bi izzetike le uğviyennehüm ecmeiyn” Sad-82
إِلَّا عِبَادَكَ
مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ
“İlla
ibadeke minhümül muhlesiyn” Sad-83
İblis, “Senin şerefine andolsun ki, içlerinden
ihlâslı kulların hariç, elbette onların hepsini azdıracağım” dedi.Sad-82-83
*******************
ثُمَّ لآتِيَنَّهُم
مِّن بَيْنِ أَيْدِيهِمْ وَمِنْ خَلْفِهِمْ وَعَنْ أَيْمَانِهِمْ وَعَن
شَمَآئِلِهِمْ وَلاَ تَجِدُ أَكْثَرَهُمْ شَاكِرِينَ
“Sümme
le atiyennehüm mim beyni eydihim ve min halfihim ve an eymanihim ve an
şemailihim ve la tecidü ekserahüm şakirin”
“Sonra
(pusu kurup) onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından
sokulacağım ve sen onların çoğunu şükreden (kimse)ler bulamayacaksın.”Araf-17
*******************
وَإِنَّ جَهَنَّمَ
لَمَوْعِدُهُمْ أَجْمَعِينَ
“Ve
inne cehenneme le mev'idühüm ecmeiyn”
Şüphesiz cehennem, onların
hepsinin buluşacağı yerdir.Hicr-43
لَهَا سَبْعَةُ
أَبْوَابٍ لِّكُلِّ بَابٍ مِّنْهُمْ جُزْءٌ مَّقْسُومٌ
“Leha seb'atü ebvab
likülli babim minhüm cüz'üm maksum”
Onun yedi kapısı vardır ve
her kapıya onlardan bir grup ayrılmıştır.Hicr-44
إِنَّ الْمُتَّقِينَ
فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
“İnnel
müttekiyne fi cennativ ve uyun”
Şüphesiz Allah’a karşı
gelmekten sakınanlar, cennetler içinde ve pınarlar başındadır. Hicr-45
ادْخُلُوهَا
بِسَلاَمٍ آمِنِينَ
“Üdhuluha bi selamin
aminin”
Onlara, “Girin oraya
esenlikle, güven içinde” denilir.Hicr-46
*******************
قَالَ فَالْحَقُّ
وَالْحَقَّ أَقُولُ
“Kale
fel hakku vel hakka ekul “ Sad-84
لَأَمْلَأَنَّ
جَهَنَّمَ مِنكَ وَمِمَّن تَبِعَكَ مِنْهُمْ أَجْمَعِينَ
“Le
emleenne cehenneme minke ve mimmen tebiake minhüm ecmeiyn” Sad-85
“Andolsun, cehennemi seninle ve onlardan
sana uyanların hepsiyle dolduracağım.” Sad-84-85
*******************
قَالَ اخْرُجْ
مِنْهَا مَذْؤُومًا مَّدْحُورًا لَّمَن تَبِعَكَ مِنْهُمْ لأَمْلأنَّ جَهَنَّمَ
مِنكُمْ أَجْمَعِينَ
“Kalehruc
minha mez'umem medhura le men tebiake minhüm le emleenne cehenneme minküm
ecmeiyn”
Allah, dedi ki: “Yerilmiş ve kovulmuş olarak çık oradan. Andolsun, onlardan sana
kim uyarsa sizin, hepinizi cehenneme doldururum.”.”Araf-18
*******************
إِنَّهُ لَيْسَ لَهُ
سُلْطَانٌ عَلَى الَّذِينَ آمَنُوا وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
“İnnehu leyse lehu
sültanün alellezine amenu ve ala rabbihim yetevekkelun”
Gerçek şu ki; şeytanın, inanan ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler
üzerinde bir hâkimiyeti yoktur.Nahl-99
İMAN’IN ŞARTLARI :
آمَنَ الرَّسُولُ
بِمَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مِن رَّبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ آمَنَ بِاللّهِ
وَمَلآئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّن رُّسُلِهِ
وَقَالُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
“Amener
rasulü bi ma ünzile ileyhi mir rabbihi vel mü'minun, küllün amene billahi ve
melaiketihi ve kütübihi ve rusülih, la nüferriku beyne ehadim mir rusülih, ve
kalu semi'na ve eta'na ğufraneke rabbena ve ileykel masiyr”
Peygamber, Rabbinden
kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a,
meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler:
“Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler:
“İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz!
Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.”Bakara-285
*******************
يَا أَيُّهَا
الَّذِينَ آمَنُوا آمِنُوا بِاللّهِ وَرَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي نَزَّلَ
عَلَى رَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِيَ أَنزَلَ مِن قَبْلُ وَمَن يَكْفُرْ
بِاللّهِ وَمَلاَئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَقَدْ ضَلَّ
ضَلاَلاً بَعِيدًا
“Ya
eyyühellezine amenu aminu billahi ve rasulihi vel kitabillezi nezzele ala
rasulihi vel kitabillezi enzele min kabl ve me yekfür billahi ve melaiketihi ve
kütübihi ve rusülihi vel yevmil ahiri fe kad dalle dalalem beiyda”
Ey iman edenler! Allah’a,
Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman
edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü
inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüş olur. Nisa-136
İNSAN BAŞI BOŞ BIRAKILMAMIŞTIR. :
أَيَحْسَبُ
الْإِنسَانُ أَن يُتْرَكَ سُدًى
“Eyahsebul'insanu
en yutreke suden.”
İnsan, kendisinin başıboş
bırakılacağını mı zanneder.Kıyame-36
İNSAN HER İSTEDİĞİNE SAHİP OLAMAZ :
أَمْ لِلْإِنسَانِ
مَا تَمَنَّى
“Em
lil insani ma temenna”
Yoksa insan (kayıtsız
şartsız), her temenni ettiği şeye sahip mi olacaktır? Necm-24
İNSAN NANKÖRDÜR-ASLININ TOPRAK OLDUĞUNU UNUTUR
:
قُتِلَ الْإِنسَانُ
مَا أَكْفَرَهُ
“Kutilel'insanu
ma ekferehu.”
Kahrolası (inkârcı) insan!
Ne nankördür o! Abese-17
*******************
مِنْ أَيِّ شَيْءٍ
خَلَقَهُ
“Min
eyyi şey'in halekahu.”
Allah, onu hangi şeyden
yarattı? Abese-18
*******************
مِن نُّطْفَةٍ خَلَقَهُ
فَقَدَّرَهُ
“Min
nutfetin halekahu fekadderehu.”
Az bir sudan (meniden).
Onu yarattı ve ona ölçülü bir şekil verdi. Abese-19
*******************
ثُمَّ السَّبِيلَ
يَسَّرَهُ
“Summessebiyle
yesserehu.”
Sonra ona yolu
kolaylaştırdı. Abese-20
*******************
ثُمَّ أَمَاتَهُ
فَأَقْبَرَهُ
“Summe ematehu
feakberehu.”
Sonra onu öldürdü ve kabre
koydu.Abese-21
*******************
ثُمَّ إِذَا شَاء
أَنشَرَهُ
“Summe
iza şea enşerehu.”
Sonra, dilediği
vakit onu diriltir.Abese-22
*******************
كَلَّا لَمَّا يَقْضِ
مَا أَمَرَهُ
“Kella lemma yakdi ma
emerehu.”
Hayır, hayır o,
Allah’ın kendisine emrettiğini yerine getirmedi. (İman etmedi.) Abese-23
*******************
فَلْيَنظُرِ
الْإِنسَانُ إِلَى طَعَامِهِ
“Felyenzuril'insanu ila
ta'amihi.”
Her şeyden önce insan,
yediği yemeğine bir baksın! Abese-24
CİN VE İNSANLAR RABBİMİZE KULLUK ETMESİ İÇİN
YARATILMIŞTIR :
وَمَا خَلَقْتُ
الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
“Ve ma halaktul cinne vel
inse illa li ya'budun”
Ben cinleri ve
insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım..Zariyat-56
İNSANIN GÖREVİ NEDİR :
İMAN EDEN TÜM İNSANLAR HER AN TÖVBE ETMELİDİR :
وَمَن تَابَ وَعَمِلَ
صَالِحًا فَإِنَّهُ يَتُوبُ إِلَى اللَّهِ مَتَابًا
“Ve men tabe ve amile
salihan fe innehu yetubü ilellahi metaba”
Kim de tövbe eder ve salih amel işlerse
işte o, Allah’a, tövbesi kabul edilmiş olarak döner.Furkan-71
*******************
إِلاَّ الَّذِينَ
تَابُوا وَأَصْلَحُوا وَبَيَّنُوا فَأُوْلَـئِكَ أَتُوبُ عَلَيْهِمْ وَأَنَا
التَّوَّابُ الرَّحِيمُ
“İllellezine
tabu ve aslehu ve beyyenu fe ülaike etubü aleyhim, ve enet tevvabür rahiym”
Ancak tövbe edip durumlarını düzeltenler
ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar (lânetlenmekten) kurtulmuşlardır. Çünkü ben
onların tövbelerini kabul ederim. Zira ben tövbeleri çok kabul edenim, çok merhamet
edenim.Bakara-160
TÖVBEYİ İÇTEN EDİN. RabbİMİz TÜM
kötülüklerİMİzİ örter :
يَا أَيُّهَا
الَّذِينَ آمَنُوا تُوبُوا إِلَى اللَّهِ تَوْبَةً نَّصُوحًا عَسَى رَبُّكُمْ أَن
يُكَفِّرَ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
يَوْمَ لَا يُخْزِي اللَّهُ النَّبِيَّ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ نُورُهُمْ
يَسْعَى بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَبِأَيْمَانِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَتْمِمْ لَنَا
نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَا إِنَّكَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
“Ya
eyyuhelleziyne amenu tubu ilellahi tevbeten nesuhan asa rabbukum en yukeffire
'ankum seyyiatikum ve yudhilekum cennatin tecriy min tahtihel'enharu yevme la
yuhzillahunnebiyye velleziyne amenu me'ahu nuruhum yes'a beyne eydiyhim ve
bieymanihim yekulune rabbena etmin lena nurena vağfir lena inneke 'ala kulli
şey'in kadiyrun.”
Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, peygamberi ve
onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden
ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından
aydınlatır, gider. “Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla;
çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter” derler.Tahrim-8
HER İNSAN ADALETLİ DAVRANMALIDIR. Allah,
adaletlİ davrananları sever :
وَإِن طَائِفَتَانِ
مِنَ الْمُؤْمِنِينَ اقْتَتَلُوا فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا فَإِن بَغَتْ
إِحْدَاهُمَا عَلَى الْأُخْرَى فَقَاتِلُوا الَّتِي تَبْغِي حَتَّى تَفِيءَ إِلَى
أَمْرِ اللَّهِ فَإِن فَاءتْ فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا بِالْعَدْلِ وَأَقْسِطُوا
إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ
“Ve in taifetani minel
mü'mininaktetelu fe aslihu beynehüma fe im beğat ihdalüma alel uhra fe
katilületi tebğiy hatta tefie ila emrillah fe in faet fe aslihu beynehüma bil
adli ve aksitu innellahe yühibbül müksitiyn “
Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını
düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye
kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer (Allah’ın emrine) dönerse, artık
aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever.Hucurat-9
Allah’a karşı gelmekten sakının. HER AN AF
DİLEYİN :
آمَنَ الرَّسُولُ
بِمَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مِن رَّبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ آمَنَ بِاللّهِ
وَمَلآئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّن رُّسُلِهِ
وَقَالُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
“Amener rasulü bi ma
ünzile ileyhi mir rabbihi vel mü'minun, küllün amene billahi ve melaiketihi ve
kütübihi ve rusülih, la nüferriku beyne ehadim mir rusülih, ve kalu semi'na ve
eta'na ğufraneke rabbena ve ileykel masiyr “
Peygamber,
Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her
biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve
şöyle dediler: “Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.”
Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.”
Bakara-285
*******************
وَاذْكُرُوا نِعْمَةَ
اللّهِ عَلَيْكُمْ وَمِيثَاقَهُ الَّذِي وَاثَقَكُم بِهِ إِذْ قُلْتُمْ سَمِعْنَا
وَأَطَعْنَا وَاتَّقُوا اللّهَ إِنَّ اللّهَ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
“Vezküru ni'metellahi
aleyküm ve misakahüllezi vasekaküm bihi iz kultüm semi'na ve eta'na vettekullah
innellahe alimün bi zatis sudur “
Allah’ın
üzerinizdeki nimetini ve “işittik, itaat ettik” dediğinizde ona verdiğiniz ve
sizi kendisiyle bağladığı sağlam sözü hatırlayın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla
bilendir. Maide-7
BAŞBAŞA KALDIĞINIZDA İYİLİK VE TAKVA KONUŞUN :
الرَّسُولِ
وَتَنَاجَوْا بِالْبِرِّ وَالتَّقْوَى وَاتَّقُوا اللَّهَ الَّذِي إِلَيْهِ
تُحْشَرُونَ
“Ya
eyyuhelleziyne amenu iza tenaceytum fela tetenacev bil'ismi vel'udvani ve
ma'siyetirresuli ve tenacev bilbirri vettakva vettekullahelleziy ileyhi
tuhşerune.”
Ey iman edenler! Siz baş başa gizlice konuştuğunuz zaman, günah, düşmanlık ve
peygambere isyanı konuşmayın. İyilik ve takvayı konuşun ve huzuruna toplanacağınız Allah’a karşı gelmekten
sakının.Mücadile-9
*******************
إِنَّمَا النَّجْوَى مِنَ
الشَّيْطَانِ لِيَحْزُنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَلَيْسَ بِضَارِّهِمْ شَيْئًا إِلَّا
بِإِذْنِ اللَّهِ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
“İnnemennecva
mineşşeytani liyahzunelleziyne amenu ve leyse bidarrihim şey'en illa
biiznillahi ve 'alellahi felyetevekkelilmu'minune.”
O kötü fısıltılar iman
edenleri üzmek için ancak şeytandan kaynaklanmaktadır. Oysa şeytan, Allah’ın izni olmadıkça, mü’minlere hiçbir zarar
verebilecek değildir. Öyle ise mü’minler ancak Allah’a tevekkül
etsinler.Mücadile-10
Allah, böbürlenİp şımaranları sevmez :
إِنَّ قَارُونَ كَانَ
مِن قَوْمِ مُوسَى فَبَغَى عَلَيْهِمْ وَآتَيْنَاهُ مِنَ الْكُنُوزِ مَا إِنَّ
مَفَاتِحَهُ لَتَنُوءُ بِالْعُصْبَةِ أُولِي الْقُوَّةِ إِذْ قَالَ لَهُ قَوْمُهُ
لَا تَفْرَحْ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْفَرِحِينَ
“İnne karune kane min
kavmi masu fe beğa aleyhim ve ateynahü minel künuzi ma inne mefatihahu le tenuü
bil usbeti ülil kuvveti iz kale lehu kavmühu la tefrah innellahe la yühibbül
ferihiyn”
Şüphesiz Kârûn, Mûsâ’nın kavmindendi.
Onlara karşı azgınlık etti. Biz ona, anahtarlarını (bile taşımak) güçlü bir
topluluğa ağır gelecek hazineler verdik. Hani, kavmi kendisine şöyle demişti:
“Böbürlenme! Çünkü Allah,
böbürlenip şımaranları sevmez.”Kasas-76
*******************
وَلاَ تَمْشِ فِي الأَرْضِ مَرَحًا إِنَّكَ لَن
تَخْرِقَ الأَرْضَ وَلَن تَبْلُغَ الْجِبَالَ طُولاً
“Ve la temşi fil erdi
merah inneka len tahrikal erda ve len teblüğal cibale tula”
Yeryüzünde böbürlenerek
yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin.İsra-37
*******************
وَلَا تُصَعِّرْ
خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمْشِ فِي الْأَرْضِ مَرَحًا إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ
كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ
“Ve
la tüsa'ir haddeke lin nasi ve la temşi fil erdi meraha innellahe la yühibbü
külle muhtalin fehur “
“Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz
çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah, hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez.”Lokman-18
ALLAH BÜYÜKLÜK TASLAYANLARI SEVMEZ :
قَالَ الَّذِينَ
اسْتَكْبَرُوا إِنَّا كُلٌّ فِيهَا إِنَّ اللَّهَ قَدْ حَكَمَ بَيْنَ الْعِبَادِ
“Kalellezi nestekberu
inna küllün fiha innellahe kad hakeme beynel ibad”
Büyüklük taslayanlar ise
şöyle derler: “Biz hepimiz ateşin içindeyiz. Şüphesiz Allah, kullar arasında (böyle) hüküm vermiştir.”Mü'min-48
*******************
فَإِنِ اسْتَكْبَرُوا
فَالَّذِينَ عِندَ رَبِّكَ يُسَبِّحُونَ لَهُ بِاللَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَهُمْ لَا
يَسْأَمُونَ
“Fe
inistekberu fellezine inde rabbike yüsebbihune lehu bil leyli ven nehari ve hüm
la yes'emun (37. Ayet secde ayetidir.) “
Eğer onlar büyüklük
taslarlarsa, bilsinler ki Rabbinin yanında bulunanlar (melekler), gece gündüz
hiç usanmadan O’nu tespih ederler.Fussilet-38
adaklarını yerİne getİrİrler :
يُوفُونَ بِالنَّذْرِ
وَيَخَافُونَ يَوْمًا كَانَ شَرُّهُ مُسْتَطِيرًا
“Yufune binnezri ve
yehafune yevmen kane şerruhu mustetiyren. “
O kullar adaklarını yerine getirirler. Kötülüğü her yanı kuşatmış bir günden korkarlar.İnsan-7
Kim cİmrİlİk yaparsa ancak kendİ zararına
cİmrİlİk yapmış olur. ALLAH CİMRİLERİ SEVMEZ :
وَأَمَّا مَن بَخِلَ
وَاسْتَغْنَى
“Ve
emma men bahile vestağna.“ Leyl-8
وَكَذَّبَ
بِالْحُسْنَى
Ve kezzebe bilhusna.”
Leyl-9
فَسَنُيَسِّرُهُ
لِلْعُسْرَى
Fesenüyessirühu
lil'usra.” Leyl-10
Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah’a
muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor
olana kolayca iletiriz..Leyl-8-9-10
*******************
هَاأَنتُمْ هَؤُلَاء
تُدْعَوْنَ لِتُنفِقُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَمِنكُم مَّن يَبْخَلُ وَمَن
يَبْخَلْ فَإِنَّمَا يَبْخَلُ عَن نَّفْسِهِ وَاللَّهُ الْغَنِيُّ وَأَنتُمُ
الْفُقَرَاء وَإِن تَتَوَلَّوْا يَسْتَبْدِلْ قَوْمًا غَيْرَكُمْ ثُمَّ لَا
يَكُونُوا أَمْثَالَكُمْ
“Ha entüm haülai tüd'avne
li tünfiku fi sebilillah fe minküm mey yebhal vallahül ğaniyyü ve entümül
fükara' ve in tetevellev yestebdil kavmen ğayraküm sümme la yekunu emsaleküm”
İşte sizler, Allah yolunda
harcamaya çağrılıyorsunuz. Ama içinizden cimrilik yapanlar var. Kim cimrilik
yaparsa ancak kendi zararına cimrilik yapmış olur. Allah, her bakımdan sınırsız
zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer O’ndan yüz çevirecek olursanız, yerinize başka bir toplum
getirir de onlar sizin gibi olmazlar.Muhammed-38
DuaMız olmasa, RabbİmİZ Bİze ne dİye değer
versİn :
قُلْ مَا يَعْبَأُ
بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا
“Kul ma ya'beü bi küm
rabbi lev la düaüküm fe kad kezzebtüm fe sevfe yekunü lizama”
(Ey Muhammed!) De
ki: “Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer
versin! Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı
bırakmayacak.”Furkan-77
*******************
وَقَالَ رَبُّكُمُ
ادْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ إِنَّ الَّذِينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِي
سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِرِينَ
“Ve kale rabbükümüd'uni
estecib leküm innellezine yestekbirune an ibateti seyedhulune cehenneme
dahirin”
Rabbiniz şöyle
dedi: “Bana dua edin, duânıza cevap vereyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler aşağılanmış bir hâlde
cehenneme gireceklerdir.”Mü'min-60
*******************
ادْعُوا رَبَّكُمْ
تَضَرُّعًا وَخُفْيَةً إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُعْتَدِينَ
“Üd'u rabbeküm tedarruav
ve hufyeh innehu la yühibbül mu'tedin”
Rabbinize alçak gönüllüce
ve için için dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez. Araf-55
*******************
الْحَمْدُ لِلّهِ
الَّذِي وَهَبَ لِي عَلَى الْكِبَرِ إِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَاقَ إِنَّ رَبِّي
لَسَمِيعُ الدُّعَاء
“Elhamdü lillahillezi
vehebe li alel kiberi ismaiyle ve ishak inne rabbi le semiud düa'” “Hamd, iyice yaşlanmış iken bana İsmail’i ve İshak’ı veren Allah’a
mahsustur. Şüphesiz Rabbim duayı işitendir.” İbrahim-39
*******************
وَإِذَا سَأَلَكَ
عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ
فَلْيَسْتَجِيبُوا لِي وَلْيُؤْمِنُوا بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ
“Ve iza seeleke ibadi
anni fe inni karib, ücibü da'veted dai iza deani felyestecibu li vel yü'minu bi
leallehüm yarşüdun”
Kullarım, beni senden
sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua
edince, dua edenin duasına cevap veririm. O hâlde,
doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.
Bakara-186
KUR'AN-I KERİM’den mesajlar
YAZAN MUSTAFA KEMAL BEKTAŞ -1-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder