SANATSAL FALİYETLER VE HAYAL DÜNYASININ İNSAN BEDENİNDEKİ ETKİLERİ - YAZAN MUSTAFA KEMAL BEKTAŞ
Sevgili dostlar, bu gün size çok farklı bir konuyu
taşımak istiyorum. Aslında bu konunun
kendi yaptığım sanatsal faaliyet ile ilişkisi de var.
Zaman zaman sizlerden gelen sorulara cevap vermekteyim.
Soruları derleyip yine kendi sitemden ve diğer Web sitelerinden de sizlere
bilgi vermekteyim. Tüm sorduğunuz sorular beni bu konuyu yazmaya itti. Ne denli
size anlatmakta başarılı olacağım zaman gösterecektir. Eğer ki bu yazdığım bu
konu ile sizlere bir ufuk açabilmişsem kendimi çok bahtiyar hissedeceğim.
Bir Sevgili büyüğümüz sanatın duayeni Gökhan Ustamız
şöyle derdi:
“Sanatla uğraşmak terapidir, el alıştıkça da inanılmaz şekilde rahatlatıcı
bir çalışma sürecine girersiniz.”
Evet bu söz ve sizden gelen tüm sorular üzerine uzun
bir araştırma sonucunda derlediğim bilgiler ve faaliyet yürüttüğüm
yıllardır dekorasyon ve antik
restorasyon çalışmaları bilgilerim ışığında şimdi konuyu açalım:
Konu ile ilgili yaptığım araştırmalar sonucunda gördüm
ki; uzmanlar sanatsal faaliyetlerle uğraşan başarılı çocukların beynin her iki yarısını
kullanabilen, gerektiğinde birinden diğerine geçebildiğini belirtmekteler.
Her
insanın belli bir beyin kapasitesi vardır. Bunu genetiği belirler. Fakat bu
kapasitenin etkin kullanılması için yapılacak birçok şey vardır. Örneğin; bir
arabanın göstergesi 180 kilometreyi gösteriyorsa 200 kilometre hız yapmak
mümkün değildir. Fakat iyi bir araba; bakım ve dikkatli kullanımla son hıza
çıkabilir. Sanatsal faaliyetlerin beyinin gelişmesinde katkısı vardır.
BEYNİN İKİ LOBUN
YARARI VE SANATSAL FAALİYETİN ETKİLERİ
Beynin sağ lobu duygular ve
hayallerin etkisindedir. Beynin sol lobu ise gerçekçiliğe önem verir. Beyninin
sadece sol lobu gelişen ve bu lobu iyi kullanan insanların, üretken
düşünebilmeleri için sağ beynini de geliştirmeleri gerekir. Çünkü insanın
üretkenlik kısmını sağ beyin sağlar. Sol beyni gelişmiş kişi, sağ beynini de
geliştirirse beynin kapasitesi artar. Beyinde öğrenmenin sonu yoktur.
BEDENİ DİNLENMESİ GEREĞİ YETERLİ UYUMAYAN KİŞİ ZOR ÖĞRENİR TV İZLEMEK TEMBELLEŞTİRİR:
Kitap okumak sağ ve sol lobu beraber
geliştirir. Çünkü kitap okurken sol tarafla takip edilen ve kavranan kavramlar
beynin sağ tarafıyla hayal edilir. Televizyon izlemek sağ lobu pasif bırakır.
BULMACA ÇÖZMEK İYİDİR! Sık sık bulmaca çözmek beyin için yapılacak en iyi
egzersizdir.
SANATSAL FAALİYETİ ANLATMAK YETMEZ, GÖRÜNUYGULAYIN HER AN YAŞAYIN!
Okunan bilgilerin uygulamaya
geçirilmesi ve görsel olarak görülmesi okullardaki deneyler sonucunda daha iyi
anlaşılır. RESİM SAĞ LOBU GELİŞTİRİR Öğrencilikte ve çalışma hayatının
içinde resim, müzik veya el işleriyle uğraşmak sağ lobu geliştirir. UYKU
BEYNİ GÜÇLENDİRİR Bol
bol spor yapmak, yeterli uyumak, beslenmeye özen göstermek ve özellikle spor
beynin dinç ve güçlü kalmasını sağlar. Olumsuz düşünceleri yok ederek beynin
daha kolay öğrenmesini sağlar. SUYUN YARARINI ES GEÇMEYİN!Su,
vücudun diğer organları kadar beyin için de çok önemlidir. Özellikle orta ve
ileri yaşta eksik su alımı, beyin fonksiyonlarını yavaşlatır, şuur bulanıklığı
ve unutkanlığa neden olur. Bu durumdan etkilenmemek için günde 1.5 litre su
içilmelidir. Beyin genelde yemek suyunu tercih ettiğini normal suyun çok azını
kullandığını uzmanlar önemle dikkat çekmekteler.
İYİ BİR EĞİTİM BEYİNİ
GELİŞTİRMEKTEDİR.
Beyin gelişimini etki eden faaliyetler nelerdir ona bakalım:
1)Kitap okumak en faydalı beyin geliştirme yöntemidir. Kitap
okumak sağ ve sol lobu beraber geliştirir.Çünkü kitap okurken sol tarafla takip
edilen ve kavranan kavramlar sağ tarafta hayal edilir.Bunun için televizyon
izlemek sağ lobu pasif bırakır.
2)Sık sık bulmaca çözme beyin için yapılacak en iyi egzersizdir.
3)Okunan bilgilerin uygulanmaya geçirilmesi ve görsel olarak
görülmesi okullardaki deneyler sonucunda dersler daha iyi anlaşılır.
4)Öğrencilikte ve çalışma hayatı içinde resim,müzik veya el işi
gibi sağ tarafı geliştirecek hobiler edinme.
5)Bol bol spor yapmak,yeterli uyumak ve beslenmeye özen
göstermek özellikle spor beynin dinç ve güçlü kalmasını sağlar,olumsuz
düşünceleri yok ederek beynin daha kolay öğrenmesini sağlar.
BEYNİ OLUMSUZ YÖNDE
ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Özellikle günümüzde büyük metropol şehirlerde yaşamak hiçbir
etken olmasa da tek başına stres kaynağıdır. Trafik,hava kirliliği,çalışma
şartlarının ağırlığı,zamanla yarışma…gibi etkenler beyni ve sinir sistemini
olumsuz etkiler.Aşırı stres beraberinde uykusuzluk,sinir,insanlara
tahammülsüzlük durumlarını da beraberinde getirir.Aşırı stres altında kalan
beyin yıpranır.Fonksiyonları bozulmaya başlar ve hükmetme kabiliyeti
zayıflar.Örneğin;günlerce uykusuz kalan kişinin hafızası ve düşünce yeteneği
zayıflar,vücut direnci düşer bu gibi durumlarda hekim yardımı almak gerekir.
Sinir ve stres sinir sistemini normal işleyen biyokimyasal
mekanizmasını bozar. Bazen geri dönüşümsüz tahribat bile yapabilir. Ağır ruhi
travmaya maruz kalınca yaşanan şok buna bir örnektir. Olumsuz olayların etkisi
ile beyinde salgılanan maddeler vücuttaki diğer hormonları da aktive eder.
Buna bağlı olarak dolaşım hızlanır, kalp ritmi artar. Kişi
yerinde duramaz, geçici olarak beyin fonksiyonları zayıfladığı için kişinin
bedenine hükmetme kabiliyeti azalır bu yüzden saldırganlık, eşya kırma, bilinçsiz
bir şekilde karşı tarafa zarar verme görülebilir.
Sinir ve strese sebep olabilecek olaylarla karşılaşıldığı zaman
şunları yapmak gerekir.
1-Bulunan ortamdan uzaklaşmak gerekir
2-Özellikle orta yaş grubunda görülen şeker ve tansiyon
hastalığı gibi etkenler sinir stresin oluşmasına zemin oluşturur. Sinir ve
streste tansiyon ve şekerin yükselmesine neden olur ve beyinde geri dönüşümü
mümkün olmayan veya sakatlıkla sonuçlanan hasarlar(yüksek tansiyona bağlı beyin
kanaması vs.) meydana getirir.
3-Temiz havaya çıkmak ve derin nefes alıp vermek ve düşünceyi
başka tarafa çevirmek gerekir.
4-Kontrol altına alınamayan duygular sonucunda beyin işleyişi
bozulup diğer sistemlere de zarar vereceği için bir doktor tedavisine
başlamakta fayda vardır.
Hayat aynı rutininde devam ediyor ve sıkılıyorsanız, yaşamı
farklılaştırmanız ve beyninizi alışkanlıklarını bırakmaya zorlamanız gerekiyor.
Bu size hem zihinsel zindelik hem de rahatlamayla birlikte mutluluk
getirecektir. İşte hayatı farklılaştırmak da ancak sanatsal faaliyetlerle
olmaktadır. Sanatsal faaliyetler vücuda bir terapidir.
Dİğer taraftan bana yöneltilen sorulanlardan enteresan olanı ben
sol elimi kullanıyorum, bu sanatı yapmakta mahsuru var mıdır? Sorusudur.
Solakların yetenek ve
zihinsel anlamda üstün meziyetlere sahip olduğu artık herkes tarafından
bilinmekte ve kabul görmektedir. Çünkü sağ eli kullanan insanlar, sadece beynin
sağ tarafını kontrol edebilmekte, solaklar ise beynin her iki kısmında da
hakimiyet kurabilmektedirler.
Solaklar ellerini daha
işlevli kullanabilmeleri adına yeteneklerini geliştirir ve bu sayede sanatsal
ve spor aktivitelerinde daha başarılı olurlar. Sol elini kullanmak neden sanatsal
faaliyetlerinizi menfi yönde etkilesin ki !.
Sanat, insanlık tarihinin her döneminde var olan bir
olgudur. Sanat en genel anlamıyla, yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi
olarak tanımlanır. Başka bir tanımla sanat, insandaki estetik yanın
irdelenmesi, algılanması, duyumsanması, sorgulanması ve insanla nesne
arasındaki güzele varma çabasıdır. Güzellikler sanatla yaratılır. Yaşamı
yüceltmek, daha anlamlı kılmak sanatla olanaklıdır. Sanat, insana yaşamının her
kesiminde güç ve zevk verir
İnsanın en önemli özelliği düşünen toplumsal bir varlık
olmasıdır. Düşüncesini açıklamadığı ve eyleme dönüştürmediği sürece, diğer
insanlar bundan yararlanamaz. Bunu açıklamanın ve uygulamanın en önemli
yollarından biri sanattır. Sanat, kişi ile insanlar arasında bir köprü
kurulmasını sağlar. Böylece sanat sayesinde insanlar arasında düşünce, duygu ve
bilgi alış verişi sağlanır ve bir iletişim içine girilir. Sanat, hayal gücünün
yarattığı renkler, çizgiler, sesler ve hareketlerle her şeyi kendi içinde
gördüğü şekle dönüştürür. İnsana hitap ederek estetik duygulara hizmet etmiş olur.
Ortaya atılan sanat eserleri (heykel, resim, tiyatro, sinema, şiir, roman,
müzik vs.) bireyin kendi hislerinin ne olduğunu öğrenmesini sağlar. İnsanları
kötü duygulardan kurtararak onlarda iyi duyguların oluşmasını sağlar. Yaşadığı
şehrin ve ulusun insanlarına kişilik ve yaşama bilinci vererek birbirlerini
anlamalarına katkıda bulunur.
SANAT GENEL OLARAK ÜÇ GURUBA AYRILMAKTADIR:.
·
Pratik sanatlar/endüstriyel sanatlar (zanaat): İnsanların gereksinimlerini
karşılamak için yaptığı el becerisi isteyen işlerdir. Eğitimi, uygulamalı ve
usta çırak ilişkisi içerisinde yapılır. Marangoz, berber, terzi, aşçı gibi
mesleklerdir.
· Güzel sanatlar: Duygu ve düşünceleri görsel,
işitsel ve drama yoluyla başkalarına anlatma işidir. Göze güzel görünümler
sergilemek kulağa hoş sesler duyurmak ve ruhta heyecan yaratmak güzel
sanatların işidir.
·
Görsel sanatlar: Resim, heykel, mimarlık gibi. · İşitsel sanatlar:
Müzik, edebiyat gibi. · Dramatik sanatlar:
Tiyatro, dans, bale, sinema, kukla gibi.
İşte görüyorsunuz sanatın ufku ve hayal dünyası geniştir.
Sanatsal faaliyetler vücudun
gelişmesinde en olmazsa olmazlardan birisidir.
Sanatsal
faaliyetle uğraşan çocuklarda Yaratıcılık, Yorumlama
Becerileri, Eleştirel
Düşünme ve İletişim Becerileri, Kişilik Gelişimi , Sosyal Beceriler, Gözlemsel Becerilerin arttığı ve
geliştiği görülmüştür.
Kişinin sosyal yaşamı
içerisinde, psiko sosyal gelişimini desteleyerek bunu hızlandırmasına yardımcı
olan faktörlerin başında spor yer almaktadır. Sporun kişilerin psiko sosyal
gelişiminde önemli bir yeri olduğu, insanların sosyal ve psikolojik bakımdan
aktif kılmanın en kolay yolunun spordan geçtiği unutulmamalıdır. Birey sportif
etkinliklere katılmakla, manevi yalnızlığın doğuşunu hazırlayan etkileri
gidererek, iş hayatında görülen ve daha sonra genelleşerek sosyal hayata
yansıyan, amaçsızlık ve monoton çalışma şartlarının doğurduğu kötümser ve
bunalımlı tutumların giderilmesini en kolay spor yolu ile ortadan kaldırabilir.
Sanat eğitimi, yaratıcılığı geliştirir. Bu nedenle sanat
eğitimi önemlidir. Sanat eğitiminin amacı öğrencilerin algısal yetilerini
geliştirmek, zihinsel birikimlerini görsel biçimler ile ifade edebilmelerine
yardımcı olmak ve kendilerini özgürce ortaya koyabilmelerini sağlamaktır
Sanat eğitimi, çocuk ve ergende estetik kaygıyı
geliştirir. Estetik bir bakıma güzelin bilimidir. Böylece çocuk ve ergen
güzeli, iyiyi anlar, seçer ve arar. Ayrıca sanat eğitimi etkin, eleştirel ve
yaratıcı bireylerin gelişmesini sağlar. Çocuk ve ergene kendisi ile birlikte
çevresini biçimlendirmesi, kendine ve başkalarına saygılı olması gibi toplumsal
sorumluluklar yükler. Böylece çocuk ve ergenin çok yönlü, açık fikirli
yetişmesi, kendine güvenmesi, olay ve olguları kavraması, yeniliklere, çağdaş
gelişmelere kapalı kalmaması ve kendisini gerçekleştirmesi de hedeflenir. Sanat
eğitimi, eğitim dizgesinde ihmal edilen duyulara, duygu ve hayallere yer verir.
Böylece yetişmekte olanlara yalnızca insanın tek bir yanına, yani biliş ve
bilgisel yanına önem verme gibi yanlışlık sanat eğitimiyle dengelenir.
Bu nedenle eğitim sistemleri içerisinde sanat eğitimine
önem verilir. Çünkü sanatın kazandırdığı yaratıcılık, düşünce aktarımı, ifade
özgürlüğü, el becerileri, kültür birikimi insan için yaşamın her alanında
kendini gösterecektir
Sanat sadece resim, heykel, senfoni demek değildir.
Sanat, “Hayatı anlayan zekânın onu en ilgi çekici, en güzel biçimlere sokması
demektir.” şeklinde tanımlanmıştır. Tolstoy, "İnsanın bir zamanlar yaşamış
olduğu duyguyu kendinde canlandırdıktan sonra aynı duyguyu başkalarının da
hissedebilmesi için hareket, ses, çizgi, renk veya kelimelerle belirlenen
biçimlerle ifade etme ihtiyacından sanat ortaya çıkmıştır." der. İnsan
nasıl duymaya, düşünmeye başladığı andan itibaren kelimenin gerçek anlamıyla
hayata girmiş olursa insanlık da duygularını ve düşüncelerini sesler, çizgiler
ve renklerle canlı ve cansız simgeler hâlinde şekillendirmeye başladığı andan
itibaren gerçekten tarih sahnesine çıkmış olur.
Sanat, kişiyi günlük hayatın dar kalıplarından kurtaran
bir teneffüs anı gibidir. Sanatta güzeli, bilimde doğruyu arayan insan ruhu ve
zekâsı, aslında kendini aramaktadır. Din, felsefe, bilim, sanat hatta teknik gibi
alanlar, birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Her sanat eseri, var olan bir şey ya
da bir nesne ile ilgilidir. Belli bir varlığı anlatır, ondan bir kesit ortaya
koyar. Bir resim, belli bir tabiat parçasının resmidir veya bir insan
görüntüsüdür. Bir tiyatro oyunu, belli olayların simgelenmesidir. Bir şiir ya
da müzik parçası, ya tabiattan ya da insan ruhundan, insan duygularından bir
anlatımdır. Sanatçının gördüğü, kavradığı ve gerçeklik olarak belirlediği
varlığın bilgisi, sanatın öz konusunu oluşturur.
Vücudun sağlıklı gelişebilmesi için vitaminler,
proteinler, mineraller nasıl gerekli ise yaratıcılığın, özgür düşünebilmenin,
yaşamı ve kendini daha iyi tanıyabilmenin yolu da sanatın varlığı ile
olabilmektedir.
Sanatın icra edilebilmesi
içinde güzel dengeli beslenme ve dinlenme ilişiklidir. Bilim insanları, uyku sırasında beyne müdahale
edilerek hafızanın sekteye
uğratılabileceğini ortaya koydu. Düzenli
uyumadığınızda aldığınız besin miktarı artar veya sporsuz diyet yaptığınızda
kas kaybınız daha fazla olarak kilo vermenizi durur. Bu nedenle sağlıklı bir
yaşam için düzenli beslenme, egzersiz ve uyku aynı özenle ele alınmalıdır.
Düzensiz uykunun metabolizma üzerindeki etkileri aşağıdaki iki önerme altında incelebilir; Gece geç yatıp, sabah geç kalkmak daha fazla besin alımına neden olur. Gece geç yatan kişilerde özellikle abur cubur yemeye eğilim vardır. Çünkü vücutta seratonin salgılanması bilindiği gibi mutluluk verir ve geç saatlere doğru değeri düşer. Siz de bu durumda seratonin salgılatabilmek için çikolata, cips gibi sizi mutlu edecek yiyeceklere yönelirsiniz. Akşam yemeğinden sonra uzun bir zaman dilimi vardır. Belirli bir yatma saati yoksa kişiler ne zaman yatacaklarını planlayamazlar ve yatmalarına yakın yüksek kalorili besinler tüketirler. Bu durum vücutta yağ depolanması ile sonlanır. Kilo verme düzensiz uyku nedeniyle salgılanan bazı hormonları tarafından engellenir. Metabolizmanın gün ışığıyla paralel olarak uyumasını ve uyanmasını sağlayan hormon melatonin hormonudur. Melatonin, en yüksek seviyesine 23.00-04.00 da ulaşır ve sabah saatlerinde seviyesi tekrar düşer. Bu hormon hava karardığında uykunuzun gelmesini sağlar ve ışıktan etkilenir. Melatonin hormonu güçlü bir antioksidandır yani vücudunuza zararlı olabilecek maddeleri etkisiz hale getirerek vücudun yenilenmesini sağlar. Bu nedenle karanlık bir ortamda ve belirtilen saat aralığında uyumanız önemlidir. Düzensiz uykudan etkilenen diğer bir hormon ise kortizol hormonudur. Bu hormon vücutta oluşan herhangi bir stres (hastalık, ateş, ameliyat gibi) durumunda salgılanır. Bağışıklık sistemini baskılar kan şekerini yükseltir, yüksek tansiyonu tetikler. Kortizol en düşük seviyesine gece, en yüksek seviyesine ise uykudan uyandıktan 1-2 saat sonra ulaşır. Kortizolün aşırı salınımı vücutta yağlanmaya neden olur. Kortizol üretimi bilgisi, beynin aydınlık/karanlık algısına bağlı olarak beyne iletilir. Bu nedenle uyku düzeniniz bozulduğunda kortizol hormonunun salınımı artar buna bağlı olarak yağ depolanması artar. Beyne doyulduğu ve yemeyi kesmesi gerektiği sinyalini gönderen leptin hormonudur. Leptin, gece daha az salgılanan bir hormondur. Buna karşılık olarak beyne acıkıldığı sinyalini gönderen ve leptine zıt etki gösteren hormon ise ghrelin hormonudur. Gece uyumadığınızda ghrelin hormonu daha fazla salgılanırken, leptin hormonu daha az salgılanır. Görüldüğü üzere düzensiz uyku hormonlarla gereksiz besin tüketimini ve sonuçta kilo alımını tetikler. Bunun için her gün aynı saatte yatıp, aynı saatte kalkarak daha az açlık hissedersiniz. Eğer uyku düzenin çoktan bozulduysa ve gece uykun gelmiyorsa aşağıda belirtilen tavsiyeler uygulanabilir.
Belirli bağışıklık hücreleri uyku sırasında artış gösterir, bu sayede gece onarım ve iyileşme açısından en mükemmel zamandır. Ayrıca, uyku hormonu olarak bilinen melatonin serbest radikaller ve diğer toksinlerle savaşan mükemmel bir antioksidandır. Bu sebepleri kaliteli bir uyku, sağlıklı bir bağışıklık sisteminin yapı taşlarının başında gelir.
Düzensiz uykunun metabolizma üzerindeki etkileri aşağıdaki iki önerme altında incelebilir; Gece geç yatıp, sabah geç kalkmak daha fazla besin alımına neden olur. Gece geç yatan kişilerde özellikle abur cubur yemeye eğilim vardır. Çünkü vücutta seratonin salgılanması bilindiği gibi mutluluk verir ve geç saatlere doğru değeri düşer. Siz de bu durumda seratonin salgılatabilmek için çikolata, cips gibi sizi mutlu edecek yiyeceklere yönelirsiniz. Akşam yemeğinden sonra uzun bir zaman dilimi vardır. Belirli bir yatma saati yoksa kişiler ne zaman yatacaklarını planlayamazlar ve yatmalarına yakın yüksek kalorili besinler tüketirler. Bu durum vücutta yağ depolanması ile sonlanır. Kilo verme düzensiz uyku nedeniyle salgılanan bazı hormonları tarafından engellenir. Metabolizmanın gün ışığıyla paralel olarak uyumasını ve uyanmasını sağlayan hormon melatonin hormonudur. Melatonin, en yüksek seviyesine 23.00-04.00 da ulaşır ve sabah saatlerinde seviyesi tekrar düşer. Bu hormon hava karardığında uykunuzun gelmesini sağlar ve ışıktan etkilenir. Melatonin hormonu güçlü bir antioksidandır yani vücudunuza zararlı olabilecek maddeleri etkisiz hale getirerek vücudun yenilenmesini sağlar. Bu nedenle karanlık bir ortamda ve belirtilen saat aralığında uyumanız önemlidir. Düzensiz uykudan etkilenen diğer bir hormon ise kortizol hormonudur. Bu hormon vücutta oluşan herhangi bir stres (hastalık, ateş, ameliyat gibi) durumunda salgılanır. Bağışıklık sistemini baskılar kan şekerini yükseltir, yüksek tansiyonu tetikler. Kortizol en düşük seviyesine gece, en yüksek seviyesine ise uykudan uyandıktan 1-2 saat sonra ulaşır. Kortizolün aşırı salınımı vücutta yağlanmaya neden olur. Kortizol üretimi bilgisi, beynin aydınlık/karanlık algısına bağlı olarak beyne iletilir. Bu nedenle uyku düzeniniz bozulduğunda kortizol hormonunun salınımı artar buna bağlı olarak yağ depolanması artar. Beyne doyulduğu ve yemeyi kesmesi gerektiği sinyalini gönderen leptin hormonudur. Leptin, gece daha az salgılanan bir hormondur. Buna karşılık olarak beyne acıkıldığı sinyalini gönderen ve leptine zıt etki gösteren hormon ise ghrelin hormonudur. Gece uyumadığınızda ghrelin hormonu daha fazla salgılanırken, leptin hormonu daha az salgılanır. Görüldüğü üzere düzensiz uyku hormonlarla gereksiz besin tüketimini ve sonuçta kilo alımını tetikler. Bunun için her gün aynı saatte yatıp, aynı saatte kalkarak daha az açlık hissedersiniz. Eğer uyku düzenin çoktan bozulduysa ve gece uykun gelmiyorsa aşağıda belirtilen tavsiyeler uygulanabilir.
Belirli bağışıklık hücreleri uyku sırasında artış gösterir, bu sayede gece onarım ve iyileşme açısından en mükemmel zamandır. Ayrıca, uyku hormonu olarak bilinen melatonin serbest radikaller ve diğer toksinlerle savaşan mükemmel bir antioksidandır. Bu sebepleri kaliteli bir uyku, sağlıklı bir bağışıklık sisteminin yapı taşlarının başında gelir.
Sanat, çocuklar için konuşmak kadar önemli bir
gerekliliktir. Onların hissettikleri duygu ve düşünceleri ifade ediş
biçimleridir
Sanatla iç içe olan
çocuklar daha özgüven sahibi oluyorlar. Ergenlik dönemine kadar bol
sanatla uğraşan çocuklar kendilerini çok daha rahat ifade edebiliyor. Daha
yaratıcı ve olaylara çözüm odaklı bakarak, ergenlik dönemine daha rahat
bir geçiş yapıyorlar. Sanata çocukların, sözler olmadan kendilerini anlatma
biçimleri olarak da bakılabilir. Uğraştığı sanat alanından yola çıkarak
çocukların ruh halleri ve karakterleriyle ilgili bilgilere
de ulaşılabilir. Örneğin; plastik sanatlarla ilgilenen çocukların yaptığı
eserlerden, ‘pratik çözümler üreten bir çocuk mu, stres altında bir çocuk
mu, hızlı çalışan ya da dikkatli çalışan bir çocuk mu’ bu
sonuçlara ulaşılabilir. Sanat dalları çocukların güvenliği açısından
bir sorun teşkil etmiyorsa 2 yaşından itibaren çocuklar sanatla
tanıştırılmalıdır. Anne babaların, çocukların sanatsal üretimlerini
desteklemesi gerekiyor. Çocuklara duvara resim yaptı diye kızmak yerine,
onlara özgür olabilecekleri bir alan yaratılması gerekir. Odalarında
bir özgürlük duvarı yapabilirler. Sanatın her dalının çocuğun dünyasına
etkisi oldukça fazladır. Sanat, çocukların kendilerini tanımasına
yardımcı olur. Bakış açılarının farklılaşmasını sağlar. Sanat, çocukların
zihinsel ruhsal ve fiziksel sağlığını olumlu biçimde etkiler. Duygusal zekâsı,
sosyal becerileri, hayal dünyası ve en önemlisi özgüveni gelişir. Sanatla
tanışan çocuklar duygularını daha rahat ifade eder. Çocukluk dönemindeki
sanat üretimi bir ihtiyaç halidir. Bu noktada çocuğa yapılan yorumlar ve
‘o renk değil, bu renk olması gerekir’ gibi büyüklerin dünyasından gelen
kalıplamalar, çocuğun bütün hayatı boyunca sanatla olan ilişkisine ve
beğenilme kaygısına zarar verebilir. Sanatta güzel çirkin veya doğru
yanlış gibi bir şey yoktur. Sanatın çocuklarla birleşen bir noktası da
budur. Bu yüzden anne babaların, çirkin ya da yanlış olmuş, olmamış gibi
yorumlardan kaçınmaları gerekir.
Sizlere sanatın insan
vücudunda ve kimyasında yaptığı olumlu gelişmeleri bilim dünyasını da
araştırarak aktardım. Aynı zamanda çocuklarımızın gelişmesinde rol oynayan ana
faktörlerden olduğunu da hep beraber öğrenmiş olduk.
Bu edindiğimiz bilgiler
ışığında sanatın ve hayal dünyasının nasıl bir biri ile ilişkili olduğunu
aktarmak istiyorum.
Ben bu Altın varak
dekorasyonu ve antik malzeme restorasyon işlerine başladığım yıllar öncesinde
sizler gibi bende kişilerin ve ehliyetsiz duygusuz ustaların olumsuz duygu ve
düşünceleri ile çok karşılaştım. Bazen aşağılayıcı hakaretlere maruz kaldım. Bazen
de aşağılayıcı bakışlara maruz kaldım. Ama yılmadım. Yıllardır olduğu gibi hala
bu duygusuz kifayetsiz usta kılıklı
kişilerin sözlerine maruz kalmaktayım.
Şunu unutmayın sevgili
dostlarım bir sanat faaliyeti yürütüyorsanız sizi daima etüt eden bir çift göz
ve çekememezlik bulunan bir yüz ifadesi ile sürekli karşılaşabilirsiniz. Bunlar
sizi yıldırmasın Bir usta yapa boza öğrenir. Yıllardır ben bu işin içindeyim
Bazen olumsuz ruh halim bile yaptığım işe tesir edebilmektedir. Ne kadar hata
yaparsanız yapın karşınızdaki bilgisiz ukala usta bozuntularının bilgiçlik taslayan
kelimelerini dinlemeyin. Uzun yıllar at bindim. Jokeylere öğretilen ilk kural
şudur. “Düştüğün ata tekrar binmezsen o at seni bir daha sırtına bindirmez.”
Bilmem anlatmak istediğim şeyi anlayabildiniz mi?
Bazen bozduğunuz bir
faaliyet sizi yeni sanat akımına götürebilmektedir. Sanat da sonsuz hayal gücü
vardır. Hayal gücü olmadan sanat olmaz.
Renkleri çizgileri tasarıları daima ufkunuzun geniş çizgisinde görün.
Bana o kadar sorular
gelmekte ki içlerinde hep şu korku var. Acaba başaramazsam benimle alay
ederlerse…. v.s…. v.s Alay eden
kendisine eder. Bir baltaya sap olamamış sizinle alay etse ne olur? Bu dünyanın
sonu değil ki. Bozduysan tamir edersin ya da yeniden yaparsın.
Günümüzde teknoloji o
kadar ileri safhada ki önceden el yordamı bilgi ve beceri ile yapılan bir çok
boya, macunlar şimdi hazır halde ve ucuza temin edilebilmektedir. İstediğiniz
renge ulaşabilmektesiniz. Önceden Yaprak varağı yapıştırmakta kullandığınız
kimyasalların yerine hazır miksiyon sütleri bulabilmektesiniz.
Bizim ülkemizde maalesef
hep sanayide usta yanında yetiştiğini zanneden ukala ustalara sıkça
rastlamaktayız. (Gerçek ahlaklı ustaları tenzih ederim.) Üç kuruş para almak
uğruna sayısız insanımızı mağdur etmekteler. İşi alıncaya kadar küçük dilleri
gözükmekte, işi aldıktan sonra parayı aldıktan sonra da siz peşinden
koşmaktasınız. Avrupa’da maalesef yaptıkları işin arkasında durmaktalar
dedikleri gün ve saatte sizin malzemenizi hazırlayıp vermekteler. Bizim
ülkemizde neden olmuyor bu? Avrupa’da daha çocuk ilkokul çağında hangi bilim ve
sanat dalına meyilli ise o yönde okullara gönderilmekteler. Nihayet ülkemizde
de ehliyetli kişileri ön plana çıkarmak için sertifikalı çalışan
sanatkarlarımıza sertifika alma zorunluluğu getirdi. Ciddi bir biçimde üzerine
eğilinirse ustalaşma düzeyinde kalite ön plana çıkacaktır. Eline keser alan
çivi alan fırça alan ben ustayım diyemeyecektir. Bizim ülkemizde ise anne baba gönlünden ne
geçerse o okula göndermekteler. Sonucu
ne oluyor biliyor musunuz! Sağlıksız bir
nesil yetişmekte ne işine sadık nede kendisine sahip bir birey olup
çıkmaktalar. Size soruyorum çocuğun istemediği bir sanat okul her ney ise
buradan mezun olan çocuktan ne fayda görürsünüz? Ben yıllardır sanayi
bölgelerinde muhtelif ortamlarda bu sanatsal faaliyetlerimi yürüttüm. Boyacısından
marangozuna motorcusundan kaynakçısına kadar kime sorduysam ya ilk okul terk
yada orta okul terk. Nasıl öğrendiklerini sorguladığımda da “babam kulağımdan
tutup beni ustanın yanına getirdi. Eti senin kemiği benim bu çocuğu adam et
dedi. Kendisi adam olamamış çocuğuna da engel olmuş. İstemediği beceremeyeceği
okula ne diye gönderirsin. İşte biz ülkemiz olarak bu kafaların cezasını çoluk
çocuklarımızla çekiyoruz.
Yine en çok yapılan yanlış
art niyetli olarak sizin yaptığınız faaliyetlerde sürekli olumsuz duygu
davranışla sizi taciz etmeleridir. Bunlar sizi yıldırmasın. Kulağınızı kapatın.
Yanlış da yapsanız usta sizsiniz. Birisi size sanatını mesleğinizi öğretmesin.
Eğer ki siz sanatınıza karıştırırsanız siz bu mesleği yapamazsınız. Sizin
sanatınıza karışabilen söz edebilen tek bir kişi vardır. Akademik kariyeri yada
sanatsal ehliyeti olan ile kifayetli ehliyetli
ustalardır. Sanatsal her faaliyet de ehliyetsiz ve kifayetsiz ehli olmayan
ustaların bakışlarına ve sözlerine itibar etmeyin. Bana mesleğimi sanatımı
öğretmek isteyenlere yaptığım bir hareket vardır. “Fırçaları veririm buyur
ustaysan ben gideyim derim.” Sevgili dostlar bir usta kolay yetişmiyor. Yıllar
alıyor bir ustanın yetişmesi. Bu sonuçta Allah yapısı değil kulun yaptığı
faaliyettir. Kaldı ki Allah yapısı olan vücudumuz bile hasta olup doktora
gitmekte ameliyat olabilmekteyiz değil mi?
Sanatsal faaliyetle
uğraşan bir sanatçı kendisini sürekli yenilemeli teknolojiyi takip etmelidir.
Mesela ben boş zamanlarımda sürekli netde tüm sanatsal faaliyetleri gözden
geçirmekteyim. Bir dekorasyon ve restorasyonla uğraşan kimse bir boyacı gibi
her metodu bilmeli bir işin uzmanı olarak her türlü restorasyon tekniğini
bilmelidir. “Ayda yılda bir kitap açmayla hafızlık olmaz diye bir söz vardır.”
Sanırım ne dediğimi anlamışsınızdır.
Kişilerin hasmane tutum ve
davranışları sizi bu sanat faaliyetlerinden soğutmasın. Doğru bildiğiniz yoldan
devam edin. Hatalı ise de düzeltmek sizin elinizde. Koskoca otomotiv
fabrikaları bile hatalı araçlarını geri çağırıp düzeltmektedirler. Sizin ve
bizim onlardan neyimiz eksik. Bunca senedir sizlerin arasındayım. Yeri geldi
telefondan yeri geldi kamera açıp netden sizlere bu sanatsal faaliyetlerde
yardımcı oldum. Her zaman ümitsizliğe kimseyi sevk etmedim. Bildiğim öğrendiğim
ne ise sonuna kadar paylaşmaktayım. Sizlerde aynı duygu düşünce ile bu
faaliyeti yürütürseniz Etkiye tepki kuralına uygun olarak sizlerde karşılığını
görürsünüz. Hani söyleriz ya sen bana nasıl bakıyorsan ben de sana karşılığını
aynı yönde veririm. Aynen öyle “ne ekerseniz onu biçersiniz”.
Sevgili dostlar size
dilimin döndüğünce bu sanatsal faaliyetlerin önemi hakkında bilgi vermeye
çalıştım. Umarım faydalı olmuşumdur. Bir başka yazı dizimde buluşmak üzere esen
kalın….
Mustafa Kemal Bektaş
0.553.5381264
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder