300 KOYUN MESELESİNE GELİNCE ? 300 KOYUNLA AMAÇLANAN
NEYDİ ?
Bu Bizim
ülkemizde çok enteresan projeler hayata geçiriliyor. Çok çabuk gündemler ortaya
çıkıyor. Gündemi bu kadar değişen bir ülke varmı dır ki? Sanmam olacağını.
Çünkü ülkeler gelecekleri için en az 20-30 yıllık ilerisini düşünerek kalkınma
planlarını yaparlar. Ama ülkemizde neredeyse günübirlik planlamalarla günü
şimdilik götürüyoruz.
Derken pat diye
heyecan yaratan bir proje çıktı ortaya. Tarım Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın
heyecan uyandıran projesine tüm ülke kenetlendi. Köyüne geri dönene 300 koyun
projesi. Proje uygulanmaya başlanırken bu sefer kıstaslar çıktı. Başvurular
yapılmaya başlandığında kimisi hayal kırıklığına uğradı kimisi de ciddi bir
şekilde düşünme peşinde. Konuyu birlikte irdeleyelim istedim.
Açıklamalar böyle
başladı. 300 koyun projesi açıklandığı ilk
günden bu yana hem en çok ilgi çeken hem de en çok tartışılan konulardan biri
oldu.
Bir tarafta devletin vereceği 300 koyun,
diğer tarafta asgari ücret ve sigorta olunca, bu projeyi kırsaldaki kesim kadar
kentli de merak etti. Merak edenlerin bir kısmı koyunların bedava
verilmeyeceğini, bu projeden yararlanacak olanlardan kırsaldaki arazinin
tapusunun ipotek olarak alınacağını öğrenince vazgeçmiş olabilirler. Hatta ben
dahi bu projeyi düşündüm.
Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM), kurumsal web sayfasında
sözleşmeli üretim modeline dayanan projeye dair bir sunu planı yayımladı.
Projenin amacı, atıl kalan mera alanlarını üretime kazandırmak, koyun
barınaklarının tam kapasite ile kullanımını sağlamak, koyun varlığını
artırmak ve kırsalda koyunculuk yapan insanları sosyal güvenceye kavuşturmak
olarak özetleniyor.
TİGEM, söz konusu projeye neden
ihtiyaç duyulduğunu ise şöyle özetliyor: "Yetiştiriciler ihtiyaç fazlası dişi
kuzuları kesime göndermektedir. Damızlık dişi materyalin kasaplığa gitmesi
hayvan varlığının artmasında engel teşkil etmektedir. Hayvan varlığındaki
azalma kırsalda yaşamanın sebeplerini ortadan kaldırmaktadır. Bu sebeple koyun
sayısı yıllar itibari ile artmamaktadır. Bu durum ihtiyaç olan et üretimini
olumsuz etkilemektedir."
TİGEM, Türkiye’de 1960 yılında 27,7 milyon nüfusa karşın 59 milyon küçükbaş
hayvan varlığı olduğunu hatırlatıyor. Yani 1960’larda kişi başına düşen
küçükbaş hayvan sayısı 2,14 olarak hesaplanıyor.
Nüfusumuz 80 milyonu aştı, küçükbaş hayvan varlığımız ise 45,6 milyon baş.
Yani kişi başına düşen küçükbaş hayvan varlığı 0,56 seviyesinde. Yani kişi
başına düşen küçükbaş hayvan sayısı son 50 yılda 4 kat azalmış. Konuya küresel
ölçekte baktığımızda yine Türkiye aleyhine bir tablo karşımıza çıkıyor.
Küçükbaş hayvan varlığı 1961 yılından 2016 yılına kadarki süreçte dünyada yüzde
62 artarken, Türkiye’de yüzde 30 azalmış. İşte küçük baş hayvancılığında
geldiğimiz son nokta bu.
Hatırlarsanız
geçtiğimiz yıllarda da "Genç Çiftçi" projesi gerçekleştirilmişti.
2016-2018
dönemini kapsayan projenin ilk başvuru döneminde toplam 382 bin kişi başvurmuş,
sadece 15 bin kişi bu programdan yararlanmıştı.
Şimdi gelelim
aklımıza takılan sorulara…
Türkiye’de
bu kadar damızlık koyun materyalı var mı?
TÜİK
verilerine göre 2017 itibariyle koyun varlığımız 33 milyon 678 bin baş.
TİGEM
işletmelerindeki toplam koyun sayısı 181 bin baş.
İçeriden
bunu tedarik etmek pek mümkün gözükmüyor.
En basit
hesap ile 320 bin baş açık var.
O zaman konu
tekrar ithalata dönüyor.
İthalat
hangi ülkelerden gerçekleşecek? Fiyatlar nasıl olacak?
500 bin
koyunun 1.666 üreticiye ne kadar sürede teslim edilmesi hedefleniyor?
Nicelik
olarak sıkıntı yaşanan bir materyalde nitelik aramak ne kadar gerçekçi
farkındayız ama bu koyunların cinsi ne olacak?
Sonuçta
bölgeden bölgeye coğrafya ve iklime göre uyumu değişen cinsler söz konusu.
TİGEM’in
elinde Merinos, İvesi, Bafra, Acıpayam, Akkaraman, Mor Karaman ve Malya dahil
farklı ırklarda farklı sayılarda koyunlar mevcut.
Bir diğer
nokta, bu projenin açıklanmasıyla birlikte küçükbaş hayvan piyasasında yaşanan
hareketlenme.
Piyasadan
aldığımız haberlere göre koyun fiyatlar artışta…
Hatırlarsanız
2010 yılında 2 yıl geri ödemesiz 5 yıl sıfır faizli kredi desteği
açıklandığında buzağı fiyatları 1.000-1.500 liradan 4 bin liraya kadar
çıkmıştı.
KIRSAL
KALKINMA POLİTİKALARI
Son bir not
da kırsal kalkınma politikalarına bakış açımızla ilgili.
Aslında
kırsaldaki üretim kaybı ve kente göçün temelinde sadece ekonomik nedenler
yatmıyor. Burada aynı zamanda sosyal bir mesele de var.
Aileler ve
de özellikle gençler yaşam koşulları iyileştirilmediği sürece kırsalda yaşamak
istemiyor.
Taşımalı
eğitim sistemi nedeniyle ebeveynler açısından kırsala ne kadar teşvik
verirseniz verin cazip görünmüyor.
Ulaşımdan
altyapıya, sosyal olanaklardan teknoloji altyapısına kadar birçok alanda
yatırımlara ihtiyaç var.
Kısacası kırsaldaki
yaşam şartlarının iyileştirilmesi gerekiyor.
Kırsaldan
kente göçün nedenlerini ortaya koyup, temel sorunların çözümüne odaklanmak
lazım.
Aksi
takdirde yaşamın ve üretimin kırsalda sürdürülebilirliği açısından konuya
sadece ekonomik açıdan bakmak eksik ve hatalı olur.
İşte bu yüzden 300 koyun projesi tek başına başarılı olur mu, emin değiliz
TİGEM, yayımladığı sunu planında kendi işletmelerinde mevcut yasal
çerçevede piyasa koşullarında üretim imkanının bulunmadığını belirtiyor. Hatta
neden zarar ettiğini de açıklıyor.
TİGEM’e ait işletmelerde; 250 küçükbaşa 1 işçinin düştüğü belirtilen
açıklamada, "İşçilik maliyeti, bakım ve besleme, hayvan sağlığı giderleri,
barınak giderleri hayvanın satış bedelini geçmektedir. Mevcut yasal çerçevede
piyasa koşullarında üretim imkanı bulunmamaktadır. Aynı işin kırsalda ve mera
şartlarında yapılması halinde hem istihdam sağlanacak hem de işletme giderleri
satış maliyetinin altına düşecektir" ifadeleri dikkat çekiyor.
Yani TİGEM özetle, "Ben bu işi kârlı bir şekilde yapamıyorum, zarar
ediyorum; yapabiliyorsan al sen yap" diyor.
Şu projeyi bir inceleyelim nedir? Ne
değildir?
Köyüne dönene 300 baş koyun ve asgari ücret"
projesinin kapsamı nedir?
Bakanlığın
üst düzey bürokratlarının da çoğunun medyadan duyduğu proje, Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan'ın danışmanları ve Ahmet Eşref Fakıbaba'nın Tarımsal
İşletmeler Genel Müdürlüğü (TİGEM) bünyesinde özel olarak görevlendirdiği bir
ekip tarafından hazırlanıyor. Proje ile ilgili çalışma devam ettiği için henüz
bütçesi, toplamda ne kadar hayvan dağıtılacağı, hayvanların nasıl temin
edileceği, kimlerin yararlanacağı kesin olarak bilinmiyor. Ancak bazı ipuçları
var. Bilinen tek şey bu projenin 2019'da yapılacak seçim öncesinde devreye
girecek olması.
Projeden kimler yararlanacak?
Bakan
Fakıbaba'nın açıkladığı köye dönüş projesi kapsamında, köyde yaşayan ve halen
koyun yetiştiriciliği yapanlar bu proje desteklerinden yararlanamayacak.
Sadece, daha önce hayvancılık yapan, ancak üretimi sürdüremediği için ağılını,
toprağını bırakıp kente göç edenlerden tekrar köye dönmek isteyenler
yararlanabilecek. Türkiye genelinde binlerce boş ağıl ve işlenmeyen milyonlarca
dönüm boş arazi var. Şehirde yaşayan ve köyde boş ağılı ve işlenebilir tarım
arazisi olanlardan köye dönmek isteyenler 300 damızlık koyun ve asgari ücret
garantili proje kapsamındaki desteklerden yararlandırılacak.
Koyunlar bedava mı verilecek?
Koyunlar
bedava değil. Köye dönüş yapan ve koyunculuk yapmak isteyen kişinin, sahip
olduğu tarım arazisi ipotek olarak alınacak ve Ziraat Bankası'nın düşük faizli
kredisinden yararlandırılarak 300 baş koyun 5 yıl vadeli kredi karşılığında
temin edilecek. Devlet her ay asgari ücret ödeyecek. Veterinerlik hizmetini karşılıksız
sağlayacak. Yem ihtiyacı olursa, Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından bedeli
karşılığında temin edilecek.
Koyunlar nereden temin edilecek?
Projenin en
önemli konusu bu. Projeyi yürütecek olan Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nün
elinde yeterli sayıda damızlık koyun yok. Genç çiftçi projesi kapsamında koyun
temininde de ciddi sıkıntılar yaşanmıştı. Bakanlık, serbest piyasadan damızlık
koyun alarak köye dönenlere dağıtması çok kolay görünmüyor. Ayrıca yeterli
koyun temin etmek de zor. Koyun ithal edilerek dağıtılması düşünülüyor. Fakat,
ithalat yapılırsa ülke koyunculuğu bundan çok büyük zarar görür endişesi var.
Ayrıca, ithal koyunların uyum sorunu nedeniyle istenen verim ve başarı elde
edilmesi çok zor. İthalata dayalı proje, kısa zamanda büyük bir çöküşe neden
olabilir.
Koyunun fiyatı ne olacak?
Koyunun
cinsine göre fiyat farklı olacaktır. Mevcut durumda damızlık koyun fiyatı
cinsine göre 800 lira ile 1500 lira arasında değişiyor. Fakat, "devlet
koyun alıp dağıtacak" denildiğinde piyasada fiyat yükselecektir.
Proje için ne kadar sermayeye ihtiyaç var?
Ağılı
olanlara koyun verileceği için yeni ağıl yapımına ihtiyaç olmayacağı
düşünülüyor. Damızlık koyunun ortalama fiyatı 1000 lira olarak kabul
edildiğinde koyun alacak birisi 300 koyun karşılığında 300 bin lira kredi
kullanmış olacak. Bu krediyi almak için ipotek ettirecek yeterli miktarda tarım
arazisi olması gerekiyor. Dolayısıyla köye dönen birisi tarım arazisini ipotek
ettirerek baştan 300 bin lira civarında bir kredinin altına imza atacak. Kredinin
geri dönüşü 5 yılda olacak. Yem maliyeti, çoban ve benzeri giderler hesaba
katıldığında 400-500 bin lira gibi bir kaynağa ihtiyaç olacak.
Koyunlar daha sonra satılabilir mi?
Proje ile
ilgili şartlar henüz net olarak kağıda dökülmediği için bu soruya kesin yanıt
vermek zor. Ancak, genelde bu tür projelerde alınan kredinin vadesi süresinde
hayvanların satışına izin verilmiyor. Bu nedenle alınan koyunlar kredinin
vadesi dolana kadar yani 5 yıl satılamayacak, kesilemeyecek.
Devlet ne kadar kaynak ayıracak?
Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığı'nın 2018 yılı tarımsal destekleme bütçesinde bu
projeye ilişkin bir kaynak ayrılmadı. Ancak, hayvancılık desteklemelerinde
değişiklik yapılarak 1 milyar liralık bir bütçenin bu proje için ayrılacağı
tahmin ediliyor.
Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Fakıbaba, büyük şehirlerden köyüne dönenler için
dağıtılacağı iddia edilen '300 koyun'un herkese verilmeyeceğini söyledi.
Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, büyük şehirden köyüne dönmek
şartıyla vatandaşlara dağıtılacağı iddiasıyla ortaya çıkan '300 koyun'
projesinin yanlış anlaşıldığını söyledi. Fakıbaba, "Bir yanlış
anlaşılma oldu, 'sanki herkese dağıtacağız gibi'. Oysa ben 300 değil, 250 de
alsam bakamayacağım. Buna mecburen ya satacağım veya hayvanlar telef olacak.
Onun için hayvan vereceğimiz çiftçinin merası ve ahırı olacak ve aynı zamanda
bu işi yapan kişi olacak. 300 koyunluk ahırı vardır ama 100 koyunu var biz bunu
300'e tamamlayacağız, 50 tane vardır biz bunu da 300'e tamamlayacağız. Yani ne kadar
varsa 300'e kadar tamamlayacağız, asgari ücretini, maaşını vereceğiz,
sigortasını yapacağız. Veterinerlik hizmetlerini, yemini vereceğiz. Bu aileleri
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olarak kendi ailemiz gibi alıyoruz,
sözleşmeli ailemiz diyoruz ki siz alacaksınız ve alım garantisi bizden,
hayvanları sigortalıyoruz, yeter ki siz çalışın, yeter ki siz daha fazla hayvan
üretin. Emin olun 500 bin anaç koyun 5 yıl sonra 5 milyon ediyor ve bu 500 bin
her yıl devam edecek ve bunun yanı sıra 250 bin düve vereceğiz. Bunlar yarın
bizim ihtiyacımızı karşılayacak" dedi.
Buyurun
proje ve gelişim evresi bu. Siz ne anladıysanız bende onu anlayayım . Bu proje
ortaya konurken uzun vadede hayvancılığı düşünerek hareket edilip, Köydes
projesi de incelenseydi oradan da bazı takviyeler olsaydı daha iyi olurdu diye
düşünüyorum.Proje alanının biraz daha dar kapsamda kaldığını düşünmekteyim.
Saygılarımla
Mustafa Kemal Bektaş
KAYNAKLAR:
1.TİGEM
Üretici şartlarda Sözleşmeli Küçük baş hayvan projesi Power Point sunusu
2.İrfan
DONAT 300 Koyun Projesi
3.Yeniçağ
Gazetesi İşte 300 koyun ve asgari ücret gerçeği
4.Cevdet
KOCAMAN (Köy Koop. Gen.Bşk.) Küreselleşme Sürecinin Tarım Örgütlülüğü Üzerine
Etkileri
5.Dr. İlker
GÜNDÜZÖZ Kırsal Kalkınma Ekseninde KÖYDES Projesi ve Köy Reformu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder