8 Mayıs 2018 Salı

ŞU BAŞKANLIK SİSTEMİ DEDİKLERİ…. BAŞKANLIK SİSTEMİNDE NE NEDİR ? NE DEĞİLDİR?... Ülkemizde parlamento ve hükümetin her aşamasında, işleyişinde sorunlar olduğu artık açık bir şekilde bilinmektedir. Yürütmedeki çift başlılık esası, yetkiden kaynaklı sorunlar; yasama ve yürütmenin birbirine karışması, kuvvetler ayrılığı ilkesinin ihlali düşüncesini oluşturmaktadır. Sistemdeki muhtelif problemlere bağlı olan tıkanmalar yarı yada tam başkanlık sistemi ile aşılacağını savunanlar olmakla birlikte parlamenter sistemin eksikliklerini gidermek, onarmak da bir seçenektir.

ŞU BAŞKANLIK SİSTEMİ DEDİKLERİ…. BAŞKANLIK SİSTEMİNDE NE NEDİR ? NE DEĞİLDİR?...
Ülkemizde parlamento ve hükümetin her aşamasında, işleyişinde sorunlar olduğu artık açık bir şekilde bilinmektedir. Yürütmedeki çift başlılık esası, yetkiden kaynaklı sorunlar; yasama ve yürütmenin birbirine karışması, kuvvetler ayrılığı ilkesinin ihlali düşüncesini oluşturmaktadır. Sistemdeki muhtelif problemlere bağlı olan tıkanmalar yarı yada tam başkanlık sistemi ile aşılacağını savunanlar olmakla birlikte parlamenter sistemin eksikliklerini gidermek, onarmak da bir seçenektir. Kenan Evren, Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, M. Kemal Atatürk ve daha birçok siyasi isim Türkiye tarihinin önemli dönemlerinde başkanlık sistemini gündeme getirmişlerdir.
24 Haziran ile birlikte ülkemizde hem parlamento seçimleri ve hem de başkanlık seçimi ikisi bir arada yapılacak olmasına rağmen hala halkımızın bir çoğunun gelecek sistem ile ilgili tam doyurucu bilgiye sahip olmadığıdır.


Şimdi başkanlık sistemini enine boyuna hep birlikte bir inceleyelim:

Başkanlık sistemini Dünya’da iki şekli ile görmemiz mümkündür. Birincisi tam başkanlık diğeri yarı başkanlık sistemidir. Tam başkanlık olarak A.B.D, Saf Parlamenterlik İngiltere, Başbakancı Başkanlık (Yarı-Başkanlık) (Fransa), Süper Başkanlık Rusya, geçmişte bir dönem Almanya uygulandığını ve uygulanmakta olduğunu görmekteyiz.
Parlamenter sistemde temel fark hükümet yasamanın içinden çıkar ve onun güvenine sahip olduğu sürece görevde kalabilir. Hükümetin güvenoyu ile düşürülebilmesi ve hükümetin parlamentoyu feshederek seçime gidebilme şansı vardır. Her iki organ da diğerinin hukuki varlığına son verebilir. Ancak başkanlık sisteminde güvenoyu ve fesih yoktur. Halk tarafından seçilen yasama ve yürütme, diğer organdan bağımsız olarak varlığını sürdürebilmektedir.
Parlamenter sistemde tıkanıklık hali yahut hükümetin politikalarının etkili olmaması halinde çare olarak parlamentoyu fesih ve güvensizlik oyu ile yürütmeyi düşürebilmek sağlam bir anayasal araç olarak varlığını korumaktadır. Bu sistemin sağladığı esnekliğe karşın başkanlık sisteminde katı bir rejim vardır. Bu katılık seçim sonrası siyasal süreci belli dönem için dondurmaktadır ve aslında siyasal hayat donmaya müsait değildir. Dünyanın her yerinde teknoloji, bilim, sanat gibi siyasal hayat da aslında sürekli değişim yaşamaktadır. Böyle olması siyasal hayatın stabil olmadığını ve olamayacağını gösterir. Bu yaklaşım sonucunda elbette ki her yıl seçim yapılmamalı; ancak kendini yenileyemeyen yahut kötü politika izleyen hükümetler döneminde parlamenter sistemdeki gibi bir sistem şarttır.
İyi yönetim yahut kötü yönetim fark etmez egemenlik kayıtsız şartsız millete ait ise onu ancak millet bu kadar rahatlıkla kullanabilmelidir. Tek kişi olmanın doğal getirisi de sorumluluktur. Bakanların / sekreterlerin görüşü bağlayıcı değildir. Karar münhasıran başkana aittir. Bakanlar değil sorumlu olan başkandır. En klasik örnek Abraham Lincoln iç savaş sırasında kabine toplantısında “yedi hayır, bir evet, evetler galiptir.” aslında hem egemenliğini hem de sorumluluğunu göstermiştir.
Hukuk devletini önemser, ilke olarak benimserseniz eğer yargıyı kuvvetlendirirsiniz. Polis devleti olmak isterseniz polisi, yürütmeyi, başkanı kuvvetlendirirsiniz. Birey iyidir derseniz demokrasi adına masumiyet karinesini getirirsiniz; buna karşın birey fıtratı gereği kötüdür derseniz demokrasiyi yok sayar, istiklal mahkemelerini, özel yetkili mahkemeleri kurar yahut yargısız infazı olağanlaştırabilirsiniz. Sorun sistemse eğer mesele yok. Hali hazırdaki sistemi onarabilir ya da tümden değiştirebilirsiniz. Sorun zihniyetse eğer değiştirmek çok zordur.
Aslında ABD tipi, Meksika tipi, Rusya, Almanya yahut Türkiye’ye özgür bir başkanlık sistemi modeli elbette ki işleyiş açısından önemlidir; ancak en basit, en kötü sistem dahi olsa da iyi yönetim bireyde biter. Başkanlık sistemi ile demokrasi ve istikrar arasında doğrudan bir ilişki olduğu varsayımı yanlıştır. Üstün demokratik değerlerle donatıldığı varsayımı pek çok açıdan sisteme manevi olarak yüklenilen kurgusal akıl yürütmelerin ürünüdür. Tek kişilik bir yürütmenin “genel irade” adı altında kişisel irade olmaktan ziyade kolektif irade olduğu inancı vardır. Başkan toplumun tamamı adına karar almaktadır. Hâlbuki yalnızca oy verenleri temsil etmektedir. Demokrasi ile bu yüzden net bir bağlantı yoktur.

“Sözde” sistemin en mükemmel işlediği ülke ABD’de bile 2000’lerin başında başkan ile Kongre arasındaki ciddi kilitlenme sonucu bütçenin reddi, federal düzeydeki kamu hizmetlerini neredeyse durdurma noktasına getirmiştir. Latin Amerika’da birçok ülkede bu tarz problemler üstüne başkanın (yürütmenin) yetkileri artırılarak yasama ve hatta yargının yetkileri kısıtlanmıştır. Bu durumlar uzlaşma arayışını sınırlamış ve geçerli olan tek uzlaşma temelini de devre dışı bırakarak tıkanmaların sonuçlarını ağırlaştırmıştır. Yürütmenin keyfi kullanımı yaygınlaştıkça parti ve gruplar kendi özerklikleri ve siyasi gelecekleri için kaygılanmıştır. Sınırlı olan uzlaşma yolu da Latin Amerika ülkelerinin çoğunda zayıflamıştır.
Uzlaşma kültürü tıkanmaların en temel sebebidir aslında. Uzlaşma kültürünün olmadığı ya da zayıf olduğu toplumlarda bu tarz krizler kaçınılmazdır. Bu krizlerin de tek çözüm yolu uzlaşmadan geçmektedir. Bu kültürün gelişmediği ülkelerde başkanlık sisteminin sağlıklı şekilde işleyebilmesi mümkün değildir.

Şimdi kısaca konuyu dağıtmadan toparlayalım:

Başkanlık Sisteminin Genel Kriterleri
• Başkan doğrudan doğruya halk tarafından seçilir.
• Yürütme, yasamanın güvenine dayanmaz.
• Yürütme tek kişiden oluşur ve o kişi de başkandır. Parlamenter sistemde yetki devlet başkanı ve bakanlıklar arasında paylaştırılmışken başkanlık sisteminde tek kişiye yani başkana aittir.
• Eyalet sistemi ise başkanlık sisteminin olmazsa olmaz kriterlerinden birisi değildir. Başkanlık sisteminin benimsenmesi halinde eyalet sistemine geçileceği kanısı yanlıştır. Birisi hükümet sistemi iken birisi devlet sistemidir.

Başkanın Görev ve Yetkileri
• Devlet başkanı, hükümet başkanı, başkomutan
• Başkomutan olarak sembolik bir yetkiye sahip değildir. Hiroşima’ya atom bombası atılmasına ve Kore Savaşı’nın yapılmasına Truman karar vermiştir. Aynı şekilde Küba’ya askeri müdahale yapılmasına da Kennedy karar vermiştir.
• Kararname çıkarma yetkisi başkana aittir. Sistemin en iyi uygulandığı ve örnek alındığı A.B.D’de suistimal edilmese de Latin Amerika ülkelerinde kilitlenmenin, tıkanmanın aşılabilmesi için başkan yetkileri zaman zaman çok fazla genişletilmiş ve başkan yasamayı devre dışı bırakarak kanun gücündeki kararnamelerle yönetme yoluna gitmiştir. Truman’ın tarifiyle başkan: “Sezar’ı veya Cengiz Han’ı veya Napolyon’u kıskandıracak kadar kuvveti bir araya toplamıştır.”

Başkanlık Sisteminin Güçlü Yanları:
• Sorumluluğun alenen başkana ait olduğu durumlarda hesap sorulabilirlik daha kolaydır.
• İstikrar sağlayan bir sistemdir. Yasama dönemi boyunca başkan güvence altındadır.
• Güçlü bir yönetim yaratmaktadır. Başkana ve doğal olarak yürütmeye verdiğiniz yetkiler ne kadar fazla olursa güç de bununla doğru orantılı olarak fazla olacaktır.

Başkanlık Sisteminin Zayıf Yanları:
• Katı olması sebebiyle güvenoyu ve fesih mekanizmaları yoktur ancak işletilebilir ise tolere edebilecek, belki de daha olumlu sonuçlar alınabilecek check and balance (denge ve fren mekanizması) sistemi getirilmiştir.
• Tıkanmalara daha müsait olması sebebiyle rejim krizlerine yer açabilecek potansiyelde bir sistemdir. Rejim krizlerine yer açabilecek potansiyelde bir sistemdir.
• Siyasal kutuplaşmayı artırma potansiyeline sahip olması Türkiye için hali hazırda bulunan kutuplaşmayı daha da radikalleştirme riski taşımaktadır.
• Tek kişilik yürütme ile iktidarın kişiselleşmesine yol açması, dünya üzerindeki örneklerden de görülebileceği gibi son noktada diktatör yönetim şekline kadar gidebilmektedir.

Kısacası başkanlık sistemi “kazananın her şeyi kazandığı, kaybedenin her şeyi kaybettiği sistem”’dir.

Saygılarımla

Mustafa Kemal Bektaş


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder