UNUTTUKLARIMIZDAN HATIRLAMAYA BAŞLAYALIM...ŞU
İ.M.F MESELESİ.. İ.M.F’YE BORÇ VERDİK Mİ? VERMEKDİK Mİ? BUNCA İÇ VE DIŞ BORÇ
NASIL OLUŞTU?
Geçtiğimiz aylarda
televizyon ekranlarında haberleri izlerken gözüm bir habere takılmıştı. Haberde
Ülkemizin İ.M.F’ye borç para verdiği söyleniyordu.
Konunun özünü az çok biliyordum ama yine de araştırma yapmak ihtiyacı
hissettim.
Önce
İ.M.F nedir onu tanıyalım:
IMF (International Monetary Fund); uluslararası
para fonu anlamına gelir ve uluslararası mali sistemin işleyişini düzenler.
1944 yılında ABD’nin Bretton Woods kasabasında kurulmuş olan ve 1947 yılında
fiilen çalışmaya başlayan uluslararası para alış veriş organizasyondur.
IMF’nin
kredileri, bilinenin aksine az miktardadır. Ancak buna rağmen ülkeler IMF’den
kredi almak isterler. Çünkü IMF’nin bir
ülkeye kredi veriyor olması demek; diğer ülkelerinde o ülkeye karşı rahatlıkla
borç verecekleri anlamına gelir. Bu aşamada IMF ülkeler için bir yeşil ışık
anlamı taşır. Yalnız IMF’den her istediğimiz zaman, her ihtiyaç anında borç
isteyemeyiz. IMF’den borç almak için durdurulamaz bir ödemeler bilançosu açığı
olmalıdır.
Uluslararası
mali düzeni sağlamak amacıyla, ödemeler bilançosu açığı olan ülkelere kısa
vadeli bazen de uzun vadeli kredi imkanı sağlamak için kurulmuştur. Ülkelerin
kur politikalarını gözetler, Ülkelerin ticari bankalara ya da resmi kurumlara
olan borçlarını ödeyememeleri halinde, taraflar arasında ara buluculuk görevi
yapar. Ülkeleri daha liberal bir kambiyo
ve dış ticaret rejimi uygulamaya özendirir. Ülkelere teknik yardım sağlar.
IMF’nin işleyişine bakacak olursak; öncelikle IMF’ye üye olan ülke için bir kota belirlenir. Kota belirlenirken ülkenin yurt içi hasılası ve dış ticaret hacmi baz alınır.
IMF’nin işleyişine bakacak olursak; öncelikle IMF’ye üye olan ülke için bir kota belirlenir. Kota belirlenirken ülkenin yurt içi hasılası ve dış ticaret hacmi baz alınır.
IMF,
bir yandan kendi giderlerini karşılamak bir yandan da üye ülkelere destek
vermek için kullandığı kaynakları başlıca iki şekilde sağlıyor: Kota sistemi ve
Borçlanma. Borçlanma da iki şekilde yapılıyor: Çok taraflı borçlanma, iki taraflı borçlanma.
Kota Sistemine gelince :
IMF’ye üye olan her ülke, ekonomik gücüyle
orantılı olarak bir formüle göre hesaplanan ve adına kota denilen bir katılım
payını ödemekle yükümlü. Kota, anonim
şirketlerdeki sermaye payına benziyor. Kota, üye ülkenin IMF Guvernörler
Kurulundaki (anonim şirketlerdeki pay sahipleri genel kuruluna benzer) oy
oranını, IMF İcra Direktörleri Kurulundaki (anonim şirketlerdeki yönetim
kuruluna benzer) temsil şeklini, SDR (IMF’nin rezerv parası) kullanım limitini
ve IMF desteğine ihtiyacı olduğunda alabileceği desteğin miktarını belirlemekte
ölçü olarak alınıyor. Üye ülkeler
kotalarının dörtte birini USD, Euro, Yuan, Yen, Sterlin gibi rezerv paralardan
birisi ya da SDR ile dörtte üçünü ise kendi paralarıyla ödemek durumundalar. Kotalar
her 5 yılda bir revize edilerek artırılıyor ve ülkeler artan kısmı aynı
kurallar içinde ödüyorlar. IMF kotalarının toplamı bugün itibariyle 671 milyar
USD tutarındadır. Türkiye’nin kotası
6.572 milyon USD’dir.
Altın Varlığının Satışı :
IMF’nin
sahip olduğu altın varlığı, üye ülke kotalarının dörtte birinin altınla
ödenmesi zorunluluğundan gelen birikimle sağlanmış bulunuyor. IMF, küresel
krizin yarattığı kaynak sıkıntısını aşabilmek için altın varlığının 403 metrik
tonluk kısmını 2009 – 2010 yıllarını kapsayan dönemde parça parça satarak
paraya çevirdi. IMF, halen, bugünkü değeri yaklaşık 115 milyar USD eden 2.814
metrik ton altına sahip bulunuyor.
Borçlanma :
IMF’nin
işlemleri için kotalar yetmediğinden IMF borçlanmaya da gidiyor. Bu
borçlanmalar çok taraflı ve iki taraflı antlaşmalarla yapılıyor. Çok taraflı
borçlanmalar başlıca iki düzenleme çerçevesinde yürütülüyor: Genel Borçlanma
Antlaşması (GAB) ve Yeni Borçlanma Antlaşması (NAB.) Bu antlaşmalarda IMF,
üyesi olan ülkelerden borç alıyor. Bunlara ek olarak IMF, küresel kriz
sonrasında yine üyesi olan ve GAB Antlaşmasına taraf olan bazı ülkelerden iki
taraflı antlaşmalarla da borç almaya başlamış bulunuyor.
Küresel
krizle birlikte ekonomiler sıkıntıya düşüp IMF’nin kapısını çalınca IMF kaynak
sıkıntısına düştü ve GAB’ın yanında yeni bir borçlanma antlaşması yapma kararı
aldı. Bu karar çerçevesinde başta G20 ülkeleri olmak üzere çeşitli ülkelere
başvurdu. Türkiye de başvurulan ülkelerden birisiydi ve yetkililer Türkiye’nin
bu çerçevede IMF’ye 5 milyar USD tutarında borç verebileceğini belirttiler.
Sonraki gelişmelerde IMF, bu yeni borçlanma antlaşmasını (NAB) hazırladı ve
çeşitli ülkelerden borç aldı.
Türkiye IMF’ye Borç Verdi mi?
IMF’nin borç
antlaşmalarına (GAB ve NAB) baktığımızda her iki antlaşma listesini
incelerseniz bu listede Türkiye’nin yer
almadığını görüyoruz. Küresel kriz sonrasında GAB Antlaşmasındaki taahhütlerin
krizin yarattığı sıkıntıları aşmaya yetmeyeceğini gören IMF, NAB Antlaşması
hazırlığına girmiş ve çeşitli ülkelere o arada Türkiye’ye de başvurmuş, Türkiye, IMF’ye borç vereceğini taahhüt
etmiş ancak IMF NAB Antlaşmasına Türkiye’yi katmamış ve dolayısıyla Türkiye’den
borç almamıştır. Türkiye sadece
taahhüt etmiştir. Taahhüt edipte taahhütünü yerine getirmeyen bir çok
ülkenin mevcut olduğunu unutmamak gerek. Burada
şu soruyu da sormamız gerekmez mi? IMF‘ye 3 yıldır 5 milyar
dolar borç vereceği dile getirilen Türkiye, yurt dışından niye borçlanmaya
devam ediyor ? Sıcak para bulmak için, fonlarla,v.s sıcak parayı çekmek,
borçlarını döndermek için sıcak parayı bulacağım diye uğraşıyor? Madem her şey
yolunda neden her zaman seçim gündeme gelse seçimler zamanında yapılacaktır
derken şimdi 1 seneden fazla zaman öne alındı?
IMF‘ye 3 yıldır 5 milyar dolar borç vereceği
dile getirilen Türkiye, yurt dışından borçlanmaya devam ediyor. Hükümet
iktidara geldiğinde 129 milyar dolar olan Türkiye‘nin dış borcu şimdi 403
milyar doları geçti. Türkiye‘nin IMF‘ye olan borçlarını da yurt dışından
sağladığı kredilerle ödediği ortaya çıktı.Türkiye, yurt dışından kaynak
arayışlarını sürdürüyor. Avrupa Yatırım Bankası 2016 yılı için sanırım Türkiye‘ye
2,5 milyar euro kredi verdi. Avrupa Yatırım Bankası 2015 de de Türkiye‘ye 2,3
milyar euro finansman sağlamıştı. Bu finansmanın yaklaşık yüzde 40‘ı küçük ve
orta ölçekli işletmelere (KOBİ), yüzde 25‘i kamu altyapı, enerji çevre
projelerine ayrılırken, geri kalanı ise şirketlere, özel sermaye fonlarına ve
İller Bankası üzerinden veya doğrudan yerel yönetimlere kullandırıldı.
Türkiye,
Avrupa Yatırım Bankası gibi Dünya Bankası‘ndan da kredi alıyor. 2012-2016 dönemini
kapsayan son Dünya Bankası-Türkiye Ülke İşbirliği Stratejisi kapsamında 10
milyar dolar düzeyinde bir finansman sağlandığı yönünde. Dünya Bankası‘ndan
2012-2015 döneminde 9,2 milyar dolar finansman sağlandı. Türkiye geri ödenmemiş kredi bakiyesi itibariyle Uluslararası İmar ve
Kalkınma Bankası‘nın (IBRD) altıncı en büyük müşterisi konumunda. Türkiye,
yaklaşık 4,3 milyar dolarlık portföyü ile Uluslararası Finans Kurumu‘nun
ülkeler bazındaki risk toplamı bakımından üçüncü sırada yer alıyor.
IMF‘ye
şu anda borç sıfır ancak Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası gibi kuruluşlara
borç tutarı 2016 nisan sonu itibariyle 15 milyar 997 milyon dolar
seviyesindeydi. Yani borcu borçla öteledik. Devletin başka devlet kuruluşlarından
kullandığı toplam kredi borcu ise nisan sonu 24 milyar 446 milyon dolar.
MHP Samsun Milletvekili Erhan Usta,
Türkiye‘nin toplam dış borcunun 403 milyar doları geçtiğini söyledi. Hükümetin
?IMF‘ye borç ödedik, borcumuz yok? söylemini eleştiren Usta, ?IMF‘ye ödediğimiz
borcu kendi gelirimizden değil, Londra piyasasından, Tokyo piyasasından, Dünya
Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası‘ndan borçlanıp ödedik. Diğer türlü bizim
kendi gelirimizle ödemiş olsaydık dış borcumuzun azalmış olması lazımdı.? dedi.
Usta, dış borçların bu hükümet döneminde
yaklaşık 273 milyar dolar arttığının altını çizdi. Bu hükümet döneminde
Türkiye‘nin 468 milyar dolar cari açık verdiğini hatırlatan Usta, şunları
söyledi: ?Yani bizim dengelerimiz 468 milyar açık verdi. 468 milyar biz
yabancıların kaynağını kullandık. Ya bunun karşılığında malımızı, mülkümüzü,
taşımızı, toprağımızı sattık. Bu dönemde 30 milyar dolarlık gayrimenkul satışı
var, tesis satışları var ayrıca. Gıda sektöründeki, tesisleri enerji
tesislerini sattık. Bankalarımızı sattık. Onun haricinde de yaklaşık 273 milyar
dolar da borcumuz arttı.?Ülkeye 300 milyar kaynak girmiş. Ülkenin Merkez
Bankası‘nın kasasında 26 milyar dolar para var. Bu kadar borç alınmış, bu kadar
borç alınınca vatandaşın gelirinin artması lazım. 2007 yılında kişi başına
düşen milli gelir 9 bin 247 dolar. 2015‘te bu rakam 9 bin 261 dolar. Nerede bu
alınan paralar? Turizm sıkıntıda, demir-çelik sıkıntıda, gıda ve tekstilde
iflas ertelemeler artıyor. İşten çıkarmalar arttı. İşsizlik çift hanelere geldi
yerleşti. Her 5 kişiden biri işsiz. 2002‘de dünya sıralamasında ekonomi olarak
ne isek şimdi de aynıyız.?
MHP Milletvekili Erhan Usta, IMF‘den en
yüksek borcu bu hükümetin aldığını hatırlattı. En uzun programı da bu
Hükümeti‘n uyguladığını ifade etti. Usta, IMF ile kesintisiz 5,5 yıl program
yürüten başka bir Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olmadığını dile getirdi. Şu an
dünyada negatif faizin olduğu bir ortamda Türkiye‘nin yüzde 10 civarında faiz
vererek kredi bulabildiğini belirten Usta, ?Para girişi olduğu için IMF‘ye şu
an ihtiyaç yok. Ama eninde sonunda bu ekonomi toslar ve bir IMF programına
gider? dedi.Bu hükümet döneminde 57 milyar dolar özelleştirme yaptı. Aynı
dönemde Türkiye‘nin dış borcu 129 milyar dolardan 403 milyar dolara çıktı.
Türkiye‘ye özelleştirme dahil 300 milyara yakın dış kaynak geldi. Şu anda
Merkez Bankası‘nda 26 milyar dolar net rezerv var. Nereye gitti bu paralar?
IMF’nin bugün itibariyle 188 üyesi var ve
bunların kotaları toplamı yaklaşık 362 milyar USD ediyor. Bu üyeler içinde en
yüksek kotaya sahip 10 ülke şunlar:
Ülke
|
Kota (milyar USD)
|
ABD
|
63,8
|
Japonya
|
23,7
|
Almanya
|
22,2
|
Fransa
|
16,3
|
İngiltere
|
16,3
|
Çin
|
14,4
|
İtalya
|
10,8
|
Suudi Arabistan
|
10,6
|
Kanada
|
9,7
|
Rusya
|
9,0
|
Kota, IMF’ye katkı payı olmanın ötesinde bir
ülkenin IMF genel kurulunda (Guvernörler Kurulu) oy gücünü belirliyor ve
ülkenin, ihtiyaç halinde IMF’den kullanabileceği kaynağın miktarını da belirleyen
bir ölçü görevi görüyor. Örneğin yukarıdaki tabloda gösterdiğimiz 63,8 milyar
dolar tutarındaki kota payı ABD’ye yüzde 17’ye yakın oy gücü veriyor.
Türkiye’nin IMF’deki kotası 2,2 milyar dolar.
Bu kotanın Türkiye’ye verdiği oy gücünün oranı ise yüzde 0,61 (binde 6.)
IMF, 2.814 ton altın varlığıyla, dünyada en
fazla altın rezervine sahip devletler ve kuruluşlar sıralamasında ABD ve
Almanya’nın ardında üçüncü sırada yer alıyor. IMF, ana statüsü gereği, ihtiyaç
halinde sahip olduğu altınları satarak kaynak toplayabiliyor. Altın satışı
yapılabilmesi için oy toplamının yüzde 85’inin olumlu oy kullanmasına ihtiyaç
bulunuyor. Bu gibi hallerde ABD yüzde 17’yi bulan oy gücüyle olumsuz oy
kullandığı takdirde satış kararı alınamıyor. Yani bu gibi kritik kararlarda ABD
tek başına veto hakkına sahipmiş gibi oluyor. IMF son yıllarda altın satışı
yaparak parasal kaynak takviyesine gitmiş bulunuyor.
IMF’ye borç vermeyi taahhüt etmiş olan
ülkeler arasında ekonomik açıdan zor durumda olan Güney Kıbrıs, Yunanistan,
İrlanda ve Portekiz de yer alıyor. Tablodan ve özellikle borç veren bazı
ekonomilerin içinde bulunduğu ekonomik durumdan hareketle söylemek gerekirse;
IMF’ye borç verilmesinin taahhüt edilmesi, taahhüt eden ekonomilerin durumunun
iyi olduğu anlamına gelmiyor.
Bize mesleğe ilk başladığımız zamanlarda
ağabeylerimiz tasarrufa yönelmemizi söylerlerdi bir de örnek verirlerdi:
“Onbaşı maaşı ile Yüzbaşı gibi yaşarsan iki
günde topu dikersiniz” Aslında ülkemizin düştüğü durum budur. Bu ekonomik kriz
1990 yılından beridir bağıra bağıra geliyorum diyordu. Ancak her hükümet seçimi
kaybetmekle ceza gördüklerini sandılar. Aslında hukuki olarak da hesap
sorulması gerekir. Yap, boz enkaza çevir, sonrada seçmen bana ceza kesti diye
cezamı ödeyeceğim diye kurtulmak olmamalı, bu duruma kimler bu ülkeyi
düşürdüyse hepsinden geriye dönük hukuki
hesap da sorulmalıdır….,
Saygılarımla
Mustafa Kemal Bektaş
KAYNAKLAR:
Mahfi EĞİLMEZ
Türkiye Gerçekten İ.M.F’ye Borç verdi mi?
Milli Gazete 11 Haziran 2016 Bir İMF Gitti Üç İMF Geldi
İMF
Eurepean Department İ.M.F’ye Genel Bakış
Mehmet
ÖZÇELİK Konya Ticaret Odası Türkiye İ.M.F İlişkileri
SETA Siyaset, Ekonomi ve
Toplum Araştırmaları Vakfı Türkiye İ.M.F. ilişkilerinde Yeni Dönem
Yrd. Doç. Dr. Nazım
Öztürk İ.M.F.’nin Değişen Rolü ve Gelişmekte Olan Ülke ekonomilerine Etkileri
Yrd. Doç. Dr. Zeynep
ERDİNÇ Uluslararası Para Fonu -Türkiye Đlişkilerinin Gelişimi ve 19.Stand-By
Anlaşması
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder