24 Mayıs 2018 Perşembe

DEVLETLERDE ÖLÜR ÖNCE S.S.C.B, SONRA YUGOSLAVYA, ŞİMDİ DE SIRA A.B.D.DE (BU YAZI DİZİSİNİ İYİ OKUYUN) -2- Gelelim yıkılmaz denilen Amerika’nın çatırdamasına; Dünya’da en tehlikeli devletlerden birisi A.B.D., İsrail, İngiltere, Fransa ve İtalya’dır. Amerika’nın bulunduğu bölgede, ilk Avrupa kolonilerinin kurulmaya başladığı sıralarda 2 - 18 milyon Kızılderili yaşadığı sanılmakta ve tarihçiler genellikle birinci sayının doğru olduğunu düşünmektedirler.

DEVLETLERDE ÖLÜR  ÖNCE S.S.C.B, SONRA YUGOSLAVYA, ŞİMDİ DE SIRA A.B.D.DE (BU YAZI DİZİSİNİ İYİ OKUYUN)   -2-

Gelelim yıkılmaz denilen Amerika’nın çatırdamasına;
Dünya’da en tehlikeli devletlerden birisi A.B.D., İsrail, İngiltere, Fransa ve İtalya’dır.
1600’lerde Amerikalıların çiçek hastalığını Kızılderililere bulaştırarak nüfusunun hızla azalmasına sebebiyet vermiştir.
Avrupalı göçmenlerin çoğu, siyasal baskılardan kaçmak, dinsel inançlarını özgürce yerine getirebilmek, maceraya atılmak ya da ülkelerinde kendilerine tanınmayan fırsatlardan yararlanabilmek için vatanlarından ayrıldılar.  İngiltere’de 1620’den 1635’e kadar büyük ekonomik güçlükler yaşandı. Pek çok kişi iş bulamadı. Toprak sahipleri çiftlikleri kapatıyor ve koyun beslemek için köylüleri bu topraklardan kovuyorlardı. Kolonilerin yayılması, yerlerinden edilen bu köylüler için bir çıkış yolu oluşturdu. Kolonicilerin yeni topraklarda ilk gördükleri şey sık ormanlar oldu. Eğer dostça davranan Kızılderililer onlara balkabağı, kabak, fasulye ve mısır gibi yerli ürünlerin nasıl yetiştirileceğini öğretmeselerdi ilk yerleşimciler hayatta kalamazlardı. Buna ek olarak, Doğu kıyılarında 2.100 kilometre boyunca uzanan balta girmemiş geniş ormanlar zengin bir av hayvanı ve yakacak odun kaynağı oluşturdu. Ormanlar ayrıca, evlerini, mobilyalarını, gemilerini yapmakta kullanacakları ve karlı bir biçimde ihraç edecekleri bol miktarda ham madde de sağlıyordu.
1640’a gelindiğinde İngilizler New England kıyısında ve Chesapeake Körfezinde güçlü koloniler kurmuş bulunuyorlardı. İki bölge arasında Hollandalılar ve küçük İsveç toplumu vardı. Batıda ise yerli Amerikalılar yani Kızılderililer yaşıyorlardı.
Amerika’yı ilk kuranlar ağırlıklı olarak İngiltere ve Almanya’dan göç edenlerden oluşuyor. Yönetimde ağırlığını koyanlar ise İngilizler. Yani, Anglo-Sakson olarak tabir edilen kesim.
Tarihte barbar olarak anılan bu üç kavim, ağırlıklı olarak Saksonlar, ülkedeki Roma kökenli uygarlığı tamamen yok ederek sağ kalan halka kendi etnik yapılarını kabul ettirdi. Günümüzdeki göçmenleri kendilerinden saymayan Amerika'nın seçkinleri, bu kökene dayanıyor. Ve kendilerini Anglo-Sakson olarak tanımlıyor. Kısacası kendilerine WASP demektedirler.  Yani “White, Anglo-Saxon, Protestant’ Beyaz, Anglo-Sakson, Protestan
Beyaz Anglo-Sakson Protestan yayılımcı politikaları nedeniyle Amerikan yerlilerinin kendi vatanlarında çektiği acılar hiçbir zaman bitmedi. Tarihsel süreçteki kıyımın büyüklüğü nüfus oranlarıyla da gözler önüne seriliyor.
İngiliz ve Fransızların Amerika Kıtası'na ilk ayak bastığında dünya nüfusunun beşte biri olan Kızılderililerin sayısı bugün sadece birkaç milyon. Geriye kalan çok az sayıdaki halk ise doğdukları yerleri terk etmiş durumda.
Vatanlarından sürülmeleri ise Avrupa Kökenli Amerikalılar, yani WASP'ların yerli halkın yaşadığı bölgelere yerleşmek için Kızılderilileri sürgün etmeleriyle başladı. Topraklarını terk etmek zorunda kalan Kızılderilier “rezervasyon” adı verilen, onlara ayrılmış bölgelere yerleştirdi.
Amerikan ordusuna karşı savaşan Kızılderili kabile şefi Oturan Boğa (1831 - 1890) Amerikan WASP'ları hakkında şöyle diyor:
"Sahip olma isteği onlarda bir hastalık olmuş. Bu insanlar, zenginlerin bozabileceği ama yoksulların bozamayacağı birçok kural koymuşlar. Yönetici olan zenginleri güçlendirmek için yoksullarla güçsüzlerden vergiler alıyorlar. Bizim annemizin, toprağın, kendilerinin olduğunu söylüyor, komşularını çitler yaparak kendilerinden uzaklaştırıyorlar. Toprağı binalarıyla ve öteki süprüntüleriyle çirkinleştiriyorlar. Bu ulus, baharda yatağından taşarak, yoluna çıkan her şeyi yok eden bir ırmağa benziyor."
Evet Amerika dediğimiz devletin temeli kan ve göz yaşı ile kurulmuştur.
Hesaplamalar farklı olsa da Amerika, son yarım yüzyıl içinde 50’den fazla askeri operasyona katıldı. Bu her yıl başına birden fazla operasyon anlamına geliyor. Bu rakam Amerika’nın bugünlerde el Kaide ve Taliban’a karşı düzenlediği insansız hava aracı saldırıları gibi müdahaleleri kapsamıyor.
Amerika 237 yıllık tarihi boyunca sıklıkla askerlerini savaşa yolladı. Amerika iki dünya savaşından galip çıktı ancak deniz aşırı askeri girişimleri her zaman başarıyla sonuçlanmadı.
BM bayrağı altında Kore’de savaşan Amerikan askerleri 1950’lerde ülkeyi ikiye bölünmüş durumda bıraktı. Bu denge bugün de gerginliklerin nedeni durumunda.
1961- 1975: Vietnam Savaşı’nda Amerika 58 bin asker kaybetti ve ülke yönetimini komünistlere bırakarak çekildi. Yüzbinlerce sivil ve asker Vietnamlı öldü. Vietnam Amerikalılar’ın kullandığı turuncu etmen (agent orange) isimli kimyasalın savaş sonrasında yüzbinlerce kişinin ölümüne ve sakat kalmasına neden olduğunu iddia etti. Aynı kimyasal, cephede savaşan Amerikan askerlerinden bazılarında da ölüme yol açtı ya da uzun süreli etkiler bıraktı.
1845: 1845 senesine kadar bağımsız bir ülke konumunda olan Teksas Cumhuriyeti, dönemin ABD Başkanı John Tyler tarafından ABD topraklarına dahil edildi. Bu gelişme karşısında kayıtsız kalmayan Meksika, Teksas'a müdahalede bulununca ABD-Meksika savaşı çıktı. Askerlerini Meksika'ya süren ABD, savaştan galip ayrıldı ve Meksika'yla 2 Şubat 1848'de Guadalupe Hidalgo Antlaşması imzalandı. Anlaşma sonucu 15 milyon dolar karşılığında birçok eyalet ABD topraklarına katıldı. 
1911-1915: Birinci Dünya Savaşı sırasında refah seviyesi yüksek olan Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa devletleri arasındaki dünya savaşına sonradan dahil olarak savaşın İtilaf Devletleri lehine sonuçlanmasını sağladı ve savaşın süresi kısaldı. Ayrıca ABD, kendisine sanayide rakip olarak gördüğü Almanya'nın güçsüzleşmesi hedefini de savaş sonunda gerçekleştirmiş oldu. Birinci Dünya Savaşı sonunda yaklaşık 9.5 milyon insan hayatını kaybetti. 
1944-1945: ABD, İkinci Dünya Savaşı'na da sonradan dahil oldu. Pasifik Okyanusu'nda ABD'yi bir tehdit olarak gören Japonya, 1941'de Pearl Harbor saldırısını gerçekleştirerek ABD'nin savaşa girmesine neden oldu. Birkaç gün sonra Nazi Almanyası da ABD'ye savaş açtı. ABD ordusu, 1944'ün Haziran ayında Almanya'ya karşı Normandiya Çıkarması'nı gerçekleştirdi ve büyük bir atağa geçti. ABD ve Rusya arasında sıkışan Almanya 8 Mayıs 1945'te yenilgiyi kabul etti. 
 ABD'nin Japonya'ya cevabı ise çok sert oldu. ABD Başkanı Truman'ın emriyle 1945 yılında 3 gün arayla Hiroşima ve Nagasaki kentlerine atom bombası atıldı. Tarihin en vahşi katliamlarından biri olarak tarihe kazınan bu olay sonunu yüz binlerce Japon yaşamını yitirdi, etkisi ise senelerce sürdü. Günümüzde atom bombası atılan iki yerde hala radyasyon olduğu biliniyor. 
 1961: CIA’in Küba’da Fidel Castro’yu devirmek için planladığı Domuzlar Körfezi Operasyonu başarısızlığa uğradı. Castro onlarca yıl ülkeyi yönettikten sonra 2008’de yönetimi kardeşi Raul’e bıraktı.
1962: Küba Füze Krizi’nde Amerika, Küba’yı ablukaya aldı ve Sovyetler Birliği’nin ada ülkesine nükleer füze yerleştirmesini engelledi. Operasyon nükleer savaş korkularını alevlendirdi.
1973: Amerika destekli bir darbe, Şili’nin demokratik olarak göreve gelmiş cumhurbaşkanı Salvador Allende’yi devirdi.
1980: İran’da yapılan komando operasyonu rehin 52 Amerikan vatandaşını kurtarmayı başaramadı. Ancak Başkan Reagan başkanlığa geçtikten sonra tutsaklar serbest bırakıldı.
1981-1990: CIA Nikaragua’daki Sandinista hükümetini devirmek için ülke dışına kaçmış siyasi sığınmacıların işgallerine destek verdi ancak başarı kazanamadı.
1990-1991: Irak’ın Kuveyt’i işgali üzerine Amerika müdahalede bulundu ve kısa bir savaştan sonra Irak ordusunu çekilmeye zorladı
1992-1995: Amerikan askerleri NATO operasyonu çerçevesinde Balkanlar’a müdahale etti ve Yugoslavya’nın bölünmesinden sonra ortaya çıkan etnik çatışmaların bir parçası oldu.
2001: El Kaide’nin saldırısına karşılık olarak Amerika Afganistan’a savaş açtı
2003-2018: Amerika Irak’ta kitle imha silahları olduğu iddiasıyla bu ülkeyi işgal etti. Bu iddia yanlış çıktı. Ülkede binlerce Amerikan askeri ve 115 bin ile 125 bin arası Iraklı öldü.
2003 ve 2011 yılları arasında süren Irak işgali Saddam Hüseyin’in devrilmesine yol açtı ancak müttefikler Saddam’ın depoladığını iddia ettikleri kitle imha silahlarını asla bulamadı. Amerika ve müttefikleri Afganistan’da isyancılarla savaşmayı sürdürüyor. Başkan Obama Amerikan askerlerini 2014 yılında ülkeden çekmeyi planlamıştı ama hala ülkedeki karışıklık devam ediyor.
Ve en sonda Suriye’ye barış adı altında girmiş olup, Esat güçlerine savaş ilan etmenin yollarını kolluyor.
Kurulduğundan beridir Dünya siyasetine “ben ve ötekiler” diye bakan ABD, hegemonik gücüne güvenerek en son olarak ta Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmeye kalkıştı; ama çok geçmeden; “ötekiler”in gücüyle tanıştı.
21 Aralık 1917’de Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda yapılan oylamada, ABD’nin Güvenlik Konseyi’nde veto ettiği Kudüs tasarısı ABD’ye karşı ezici bir üstünlükle kabul edildi. 128 ülke kabul, 9 ülke ret, 35 ülke çekimser oy kullandı. Dünya, o gün, ABD’ye 128 tokat attı.
İşte! Amerika’nın gerçek yüzü bu!
Kapitalist, sömürgeci, bir o kadar da Siyonist bir milletler topluluğu. Ama günümüzde çatırdıyor. Yıkılmaya doğru gidiyor. Neredeyse bütün Dünya ülkelerinin nefretini kazanmış durumda.
Tarihteki kan, göz yaşı zulüm ve işkence ile özdeşleşen bu ülke artık can çekişmeye doğru gidiyor. Tarihsel çirkinliklerini yazdıktan sonra şimdi neden çatırdamaya başladığını nedenleri ile incelemeye devam edelim.
Sonra ki yazı dizimde sizlerle olmak dileğimle..

Saygılarımla


Mustafa Kemal Bektaş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder