BİZİM İNSANIMIZDA TUHAFLAŞTI. EN
OLMADIK YERDE MÜSLÜMAN OLDUĞU VE MİLLİYETÇİLİĞİ AKLINA GELİYOR… ŞU SİSTEM
MÜHENDİSLERİ İŞLERİNİ GAYET GÜZEL YAPIYORLAR..
Önceki
günlerde İsrail’in Kudüs’te çoluk çocuk demeden bombalanması ile bir anda Türk
olduğumuz, Müslüman olduğumuz aklımıza
geliverdi. Buradan İsrail’i korkusuzca bu insanlık suçunu işlemelerinden dolayı
şiddetle kınıyorum…
Söz
konusu günden beridir sosyal medyaya, yazılı ve görsel medyaya baktığımda ne
zaman İsrail böyle bir halt etse klişeleşmiş eylem ve davranışlar, paylaşımlar
anında ne hikmetse hazır. Hep aynı hep aynı. Toplumu kanalize eden,
yönlendiren, öteleştiren sistem mühendisleri görevlerini mükemmel yapıyorlar.
Bakalım ne eylemler planlanmış
yapılmış:
·
İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, İsrail'in zulmüne dur demek için
yarın Yenikapı Meydanı'nda düzenlenecek, "Filistin Halkına Destek
Mitingi" öncesi açıklamalarda bulundu.
·
İsrail'in
Gazze'deki Katliamı, Kayseri Şeker İftar Sofrasında Lanetlendi
·
ESKİŞEHİR'de,
üniversite öğrencilerinin kaldığı yurt binasına, pencere ışıklarıyla 'Kudüs'
yazısı yazıldı.
·
Yine
Yahudi malı ürünleri almayın kampanyaları başladı. Başta Coca Cola içilmesin !
Böyle
uzayıp gidiyor….
Siyasi
arenada ne olmuş ona bakalım:
·
Türkiye’nin
İsrail’le yaptığı anlaşmaların iptalini isteyen önerge reddediliyor !
·
İsrail’e
sadece Karabük’ten Ocak-Temmuz ayları içinde 2 Milyon 147 Bin Dolarlık çelik
ihracatı yapıldı. Yani sizin anlayacağınız ölüm silahlarının çeliği yine
bizden gitmiş !
·
Türkiye
ile İsrail arasında imzalanan ve 1 Mayıs 1997 tarihinde yürürlüğe giren Serbest
Ticaret Anlaşması’nı takiben, İsrail ile 2000 yılında 1 Milyar Dolar olan
ticaret hacmimiz 2014 yılı itibarıyla 5,8 milyar ABD Doları ile maksimum
düzeyine çıkmıştır. 2017 yılı itibariyle de ihracatımız 3,4 milyar dolar,
ithalatımız ise 1,5 milyar dolar olarak gerçekleşmiş dış ticaret hacmimiz ise
4,9 milyar dolar olmuştur. (Bknz: Ekonomi Bakanlığı İnternet Sitesi)
Ne
oldu şimdi buna demezler mi “Bu ne
perhiz! Bu ne lahana turşusu” diye. İsrail bunu hep yapıyor. Çünkü sermaye
piyasası hep ellerinde.
Bizim
Müslüman dünyamıza baktığımızda silahından tutun gıdaya ve hatta borç almaya kadar
Yahudilere sürekli muhtaç olmuşuz.
Yada
şöyle soruyu sormak gerek: Müslüman dünyası diyoruz ya hepsi bir biri ile
kavgalı. En basiti haklı davamız Kıbrıs’ta ki soydaşlarımızı kurtarmak için
1974’teki harekâtımızı yaptık Libya hariç hepsi bu harekâta işgal dedi. Kıbrıs’ta
K.K.T.C.’yi kurduk hiç birisi tanımadı. Yıllardır Sabra Şatilla, … kamplarında
eğitim gördüler ve bizim büyükelçilerimizi katlettiler.
Ve
yine Abdullah Öcalan'dan Kani Yılmaz'a kadar tüm pkklılar Filistin Kurtuluş
Örgütü ve Yaser Arafat'ın kendileri için özel bir önemi olduğunu söylüyorlardı.
pkk kampının lojistik sorumluluğunu üstlenen Osman Öcalan pkk kampından
bahsederken "Burası eski bir
Filistin kampı, bize de Filistin Kurtuluş Örgütü tahsis etti. Kuruluşumuzdan
beri büyük desteğini gördük, görmeye de devam ediyoruz" diyordu.
Peki
bu nasıl bir dostluk? Nasıl bir Müslümanlık, nasıl bir Müslüman halk
dayanışması diye sormamız gerekmez mi? Bu dostluğu bir bizmi hatırlayacağız!
Varsayalım
ki Müslüman dünyası bir ulu çınar olsun. Bu çınarın biz neresindeyiz? Bu çınar
da bizi kabul ettiler mi? İngilizlerle bir olup Libya’da, Trablusgarp’da,
Arabistan’da, Irak’ta, Suriye’de bizim askerlerimizi katletmediler mi?
Kabenin
anahtarları bizdeydi. Medine müdafaası sırasında karşı karşıya geldiği İngiliz
ajanı Lawrence tarafından “Çöl Kaplanı” olarak tanımlanan Fahrettin Paşa gözyaşları içinde son kez Peygamberimizin
kabrini ziyaret ederek dua etmiş, kılıcını İngilizlere teslim etmeyip Peygamber
Efendimizin kabrinin başına bırakmış ve oradan ayrılmamış, “Bayrağımı burçlardan
indirtmem, Efendimizi bırakmam” diye haykıran ve İngilizlere teslim olmayan Çöl
Kaplanı Fahrettin Paşa, sonunda, kendi subaylarının ani bir baskınıyla Hz.
Peygamber’in kabrinden cebren çıkarılabilmiştir. Biz böyle bir
müslümanız işte. Her Arapı da saf müslüman zannetmeyin !
Şimdi olaya yine başka boyuttan bakmaya devam edelim:
Öyle
bir ucuz şövönizm yapıyoruz ki! Efendim Coca Cola içmeyelim. Ariel
kullanmayalım! .. Kime ne? İster iç!, isterseniz kullanmayın! Kime
yapıyorsunuz? Kime zarar veriyorsunuz? Kendimize zarar veriyoruz haberleri yok.
Bu
vatandaşlara devletimiz izin vermiş. Sermayesi ile gelmişler. Vergisini
veriyorlar. Ambalajlamadan, dağıtımına kadar bu sektörlerde bizim insanlarımız
çalışıyor. Para kazanıyorlar. İçmezsen, kullanmazsan adamda kapatır fabrikasını
çeker gider. Peki bu işsizlik ortamında binlerce çalışanımız işsiz kalacak onu
düşünen yok. Ağzı olan konuşuyor..
Şimdi de olayı tam bam telinden tam açalım:
Cumhuriyet
tarihinde en büyük borç içindeyiz. Aldığımız dış borçların kaynağında yine bu
adamlar var. Bu borçlanmadan kaynaklı olarak seçimler bile bir seneden fazla
olmasına rağmen 24 Haziran’a alındı.
Yakın
zamanda Ülkemizde Şeker Fabrikalarının satışı başladı. Cargill firması ülkemizde.
Her türlü gıdanın içinde. Üstelik G.D.O.lu ürünleri bir güzel halkımıza
satıyor. Şeker fabrikalarının satışında da etkin rol oynadığı ticari
piyasalarda söyleniyor. Ona neden sesleri çıkmıyor ona bir anlam veremedim?
Bakalım nelerimiz milli nelerimizi
yabancılara satmışız:
*
Kuşadası Limanı:2.7.2003 tarihinde
24 milyon 300 bin dolara Siyonist Sami Ofer’e verildi.
*
Zeytinburnu Limanı: Paravan
şirketler aracılığıyla Siyonist Sami Ofer’e satıldı.
*
Türk Telekom Araplar'a
* Telsim İngilizler'e
* Araç muayene işi Almanlar'a
* Başak Sigorta Fransızlar'a
* Adabank Kuveytliler'e
* Avea Lübnanlılar'a
* PetkimAzeriler'e
* Tekel'in İçki Bölümü Amerikalılar'a
* Tekel'in Sigara Bölümü ABD ve İngilizler'e
* Finansbank Yunanlılar'a
* OyakbankHollandalılar'a
* Denizbank Belçikalılar'a
* Türkiye Finans Kuveytliler'e
* TEB Fransızlar'a
* Cbankİsrailliler'e
* MNG Bank Yunanlılar'a
* Dışbank Hollandalılar'a
* Şekerbank Kazaklar'a
* Yapı Kredi'nin yarısı İtalyanlar'a
* Turkcell'in yarısı Finliler ve Ruslar'a
* Beymen'in yarısı ABD'lilere
* Enerjisan'ın yarısı Avusturyalılar'a
* Garanti'nin yarısı Amerikalılar'a
* Eczacıbaşı İlaç Çekler'e
* İzocam Fransızlar'a
* Demir Döküm Almanlar'a
* DöktaşFinli’ye
* POAŞ Avusturyalılar'a
* Migros İngiliz’e
* TGRT (Fox) Amerikalı’ya..
* Telsim İngilizler'e
* Araç muayene işi Almanlar'a
* Başak Sigorta Fransızlar'a
* Adabank Kuveytliler'e
* Avea Lübnanlılar'a
* PetkimAzeriler'e
* Tekel'in İçki Bölümü Amerikalılar'a
* Tekel'in Sigara Bölümü ABD ve İngilizler'e
* Finansbank Yunanlılar'a
* OyakbankHollandalılar'a
* Denizbank Belçikalılar'a
* Türkiye Finans Kuveytliler'e
* TEB Fransızlar'a
* Cbankİsrailliler'e
* MNG Bank Yunanlılar'a
* Dışbank Hollandalılar'a
* Şekerbank Kazaklar'a
* Yapı Kredi'nin yarısı İtalyanlar'a
* Turkcell'in yarısı Finliler ve Ruslar'a
* Beymen'in yarısı ABD'lilere
* Enerjisan'ın yarısı Avusturyalılar'a
* Garanti'nin yarısı Amerikalılar'a
* Eczacıbaşı İlaç Çekler'e
* İzocam Fransızlar'a
* Demir Döküm Almanlar'a
* DöktaşFinli’ye
* POAŞ Avusturyalılar'a
* Migros İngiliz’e
* TGRT (Fox) Amerikalı’ya..
Uzayıp
devam ediyor…
Bakın
ülkemizin para kaynaklarının yarısından çoğu yabancıların eline geçmiş durumda.
Dolayısıyla enflasyonu v.s para politikalarınızı yapmamz imkansız gibi ..
Devam edelim:
·
Bebek
mamasının %90’ı yabancıların… Group Danone başı çekiyor.
·
Bira
pazarının yarıya yakını yabancıların. 2 milyar dolarlık hacmi olan bu pazarı,
Efes Pilsen, bir İsrail firması ile paylaşıyor.
·
Sıvı
yağlarda Suudi Arabistan’ın SavolaGroup adlı firması başı çekiyor. Ayçiçek Yağı
pazarının %40’ına bu Suudi firması egemen. Yağ Sanayinde kurulu kapasitenin
%65’i, pazarın da %80’i yabancıların elinde.
·
Hazır
kahvede belirleyici ve egemen olan Nestkafe, pazarın 2/3’ü ondan soruluyor.
·
Çikolatanın
egemeni Ülker, şekerleme sektörünün devlerinden biri olan Kent Gıda ise
Schwepps’e satıldı.
·
Türkiye’nin
fındık devi Oltan Gıda, , Nutella ve Kinder’in üreticisi İtalyan çikolata devi
Ferrero Grubu’na satıldı. 2002 yılından bu yana fındıkta ihracat şampiyonu
olan, son 500 büyük sanayi kuruluşu araştırmasında 55. sırada yer alan Oltan
Gıda’nın Türkiye’nin en büyük fındık alıcısı olan Ferrero’ya satılması dünya
fındık ve çikolata piyasasında dengeleri değiştirdi.
·
Gıda
perakendeciliğinin dört büyük tekeli de yabancı. Carefoursa, Migros, Metro ve
Tesco; Fransız, Alman ve İngiliz kökenli firmaların elindedir..
·
Uluslararası
firmalar Mintax, Tursil, Persil, Alo, Hacı Şâkir ve Omo’yu satın alarak
deterjan piyasasını el geçirdiler.
·
Süt
Ürünleri piyasasını 6 büyük şirket denetliyor. Danone yine başrollerde..
Buda
böyle uzayıp gidiyor..
Şimdi
sormamız gerekmez mi neyimiz kaldı bize ait milli olan. Birde “Armutun sapı, üzümün çöpü” der gibi,
dalga geçer gibi Coca Cola içmeyin, Ariel kullanmayın !
Bakın
yukarıda yazdım bu kuruluşların yada sermayeleri Yahudilerin haydi onu da siz
bulun…
Affedersiniz
buna “Başkasının parası ile hovardalık
yapmak” derler Türkçe tabirimizle. Hakikaten sistem mühendisleri bu toplumu dilim varmıyor ama “Türk ve Müslüman”
kimliğinden koparmış gibi…
Saygılarımla..
Mustafa Kemal Bektaş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder