DEVLETLERDE
ÖLÜR ÖNCE S.S.C.B, SONRA YUGOSLAVYA, ŞİMDİ
DE SIRA A.B.D.DE .. ( BU YAZI DİZİSİNİ İYİ OKUYUN) -1-
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ve tüm dünya için 1991 yılı yeni bir dönüm noktasıdır. Bu
tarihten sonra Avrupa ve Asya’nın siyasi haritası değişmiştir. 1990 yılında
Demokratik Alman Cumhuriyeti ve Federal Alman Cumhuriyeti'nin birleşmesiyle
dünya üzerinde dengeler değişmeye başladı ve Sosyalist iktidarların birer birer
düşerek bu durum SSBC'yi büyük bir krize sürükledi. Parçalanmaz denen 1917’de
temelleri atılan ve 1922’de kurulan Sovyetler Birliği parçalanıyordu
Yanlış politikalar sonucu gelen ekonomik çöküş milliyetçi
taleplerin daha da artmasına sebep oldu. İlk isyan A.B.D. merkezli sivil toplum
kuruluşlarının faaliyet gösterdiği ve halkı tahrik ettiği Baltık ülkelerinde
oldu. Mart 1990'da Baltık ülkesi Litvanya'nın ayrılığını ilan etti. SSCB buna
müdahale etti.
Eylül 1991'den itibaren birlikte bulunan ülkeler birer birer ayrılıklarını ilan etti.
Ukrayna, Azerbaycan, Kazakistan gibi birçok önemli ülkenin bağımsızlığını ilan etmesinden sonra 22.403.000 km'lik yüzölçümüyle dünyanın en geniş ülkesi dağıldı.
Eylül 1991'den itibaren birlikte bulunan ülkeler birer birer ayrılıklarını ilan etti.
Ukrayna, Azerbaycan, Kazakistan gibi birçok önemli ülkenin bağımsızlığını ilan etmesinden sonra 22.403.000 km'lik yüzölçümüyle dünyanın en geniş ülkesi dağıldı.
1.Rusya 2.Ukrayna 3.Moldova 4.Litvanya 5.Letonya 6.Kazakistan
7.Kırgızistan 8.Gürcistan 9.Özbekistan 10.Tacikistan 11.Türkmenistan 12.Estonya
13.Ermenistan 14.Azerbaycan 15.Belarus
Öte yandan Birinci Dünya Savaşı sonrası 1919 Paris Antlaşması
gereğince Sırp, Hırvat ve Slovenlerden oluşan Yugoslavya Krallığı kuruldu.
Daha sonra da patlayan İkinci Dünya
Savaşı’ndan sonra Yugoslavya, Alman işgaline uğramış ve Nazi yanlısı büyük
Hırvatistan Devleti kurulmuş ancak 1945’teki seçimlerde başarılı olan
General Tito, altı federe devletten oluşan Yugoslavya Federal Halk
Cumhuriyeti’ni kurmuştur.
Tito’nun 1980’de ölümünden sonra Yugoslavya’yı oluşturan altı
federe devlet başkanının Yugoslavya’yı dönüşümlü olarak yönetmesi belli bir
süre istikrarın korunmasına yol açmıştır.
1980’de Dünya ekonomik buhranının Yugoslavya ekonomisini olumsuz
etkilemesi, ülkedeki enflasyon oranının hızla yükselmesi, federe cumhuriyetler
arasındaki ekonomik farklılıklar, aşırı milliyetçi hareketlerin yaygınlaşması
nedeniyle; 1991-1995 tarihleri arasında önce Slovenya, Hırvatistan, Makedonya
ve Bosna- Hersek Yugoslavya Federasyonu’ndan ayrılarak bağımsız olmuşlar, daha
sonrasında da 27 Nisan 1992’de Sırbistan - Karadağ bir araya gelerek “Yugoslavya Sosyalist Federal
Cumhuriyeti”’ni yani küçük Yugoslavya’yı kurarak Yugoslavya fiilen
parçalanmış oldu.
1 Ekim 2017’de de İspanya’da ki Katalonya’da referandum
yapılarak Avrupa’da da ayrılıklar zincirinin halkalarında çatlamalar
belirginleşti. İspanya'da Bask, İngiltere'de İskoçya, Belçika'da Flandra,
İtalya'da Padanya, Fransa'da Korsika devamını getirecektir.
Bu parçalanmışların temelini incelersek 2008 yılında ABD'de
başlayan finansal krizin ardından AB'nin borç krizine sürüklenmesi de bir diğer
etken. Yaşanan krizden en fazla etkilenen ülkeler arasında İspanya da yer
alıyor. İspanya, içinde bulunduğu bu krizde, ekonomik açıdan en gelişmiş
bölgelerden birisi olan ve İspanya ekonomisinin %20'sini oluşturan Katalonya'ya
sırtını yaslamaya çalışması, buradaki bağımsızlık referandumuna giden süreci
hızlandırdı.
Avrupa'da bağımsızlık talep eden bölgelerin sayısı hayli yüksek.
Bunların başında İspanya'nın bir diğer özerk bölgesi olan Bask Cumhuriyeti geliyor.
İspanya'nın diğer bölgelerine göre yaşam standardının daha yüksek olduğu Bask
bölgesi, gelirlerini merkezî hükümetle paylaşmak istemiyor.
Bir diğer bağımsızlık talebinde bulunan bölge İskoçya. 300
yıl boyunca Birleşik Krallığa bağlı yaşayan İskoçlar, her ne kadar yerel bir
meclise sahip olsalar da bağımsız bir yönetim kurma isteklerini sık sık dile
getiriyor. İngiltere'nin AB'den ayrılması ile tekrar yükselen bu sesler, 2018
yılında bağımsızlık referandumu planlıyor.
Belçika'nın üç federal bölgesinden biri olan ve bağımsızlık
talebi bulunan Flaman bölgesinde (Flandra)
halk gelirlerin ülkenin diğer kesimleriyle paylaşılmasından memnun değil.
Fransa ve Almanya arasında tampon bir bölge ve stratejik denge unsuru olan
Flandra'nın Belçika'dan olası bir ayrılığının Fransa ve Almanya'yı savaşın
eşiğine getirebileceği yorumları yapılıyor.
İtalya'nın kuzeyinde yer alan Padanya'da ayrılıkçı
hareketin önderleri 1990'da bağımsızlık istemiş, 2000'lerde ılımlı bir çizgiye
oturmuştu. Fakat şimdi tekrar bağımsızlığın gündeme alınmasından endişe
ediliyor.
Sosyal hayat, dil ve kültür olarak Fransa'nın diğer
yerlerinden farklı olan Korsika başta olmak üzere Bretonya ve Alzas gibi
bölgelerin de benzer bir talepte bulunmasından endişe ediliyor.
Almanya'da ülke ekonomisinin yükünü büyük ölçüde çeken Bavyera; Danimarka'da
özerk bir yönetime sahip Faroe Adaları; Doğu Ukrayna; Yunanistan'ın
güneybatısında yer alan Çamerya ve Batı Trakya bağımsızlık
seslerinin yükselme ihtimali olan diğer bölgeler.
Katalonya'da gerçekleşen bağımsızlık referandumunun Balkan
coğrafyasını etkileyerek bir domino taşları misali peş peşe bağımsızlıklarını
ilan etmeleri her an gün yüzüne çıkabilir.
Balkan bölgesinde bağımsızlığı halen Sırbistan tarafından
tanınmamış olan Kosova'nın bağımsızlık süreci devam etmektedir. Yine de Katalonya
konusunda AB ile aynı tutumu sergileyeceğini açıkladı. Sırbistan ise Avrupa'nın
İspanya merkezi hükümetine gösterdiği yumuşak tavrın aynısını beklemekte.
Bu sebeple, AB'nin çifte standart uyguladığı ve Sırbistan'dan
özür dilemesi gerektiğine dair bir mektup yazacağı da
belirtildi. Katalonya sonrasında Bosna-Hersek'in iki etnisitesinden
(siyasi birim) biri olan Sırp Cumhuriyeti'nin bağımsızlık taleplerinin artması,
Sırbistan'daki Preşova Vadisi ile özerk bölge Voyvodina'nın bağımsızlık
istemesi ve Makedonya'nın parçalanması ihtimal dâhilinde..
İktisadi açıdan Katalonya krizi AB'yi ekonomik bir krize
götürebilir. Bu durum ticaretinin büyük bir kısmını AB ile yapan Balkanlar'ı
yeni bir ekonomik durgunluğa itebilir. Ayrıca hâlihazırda AB'ye üye olmaya
çalışmakta olan Batı balkan ülkelerinin üyelik süreçleri riske girecektir. Bu
bağlamda AB'ye üye olmak için ülkeler tarafından gerçekleştirilen reformlar da
sekteye uğrayacaktır.
Unutmayalım ki bu parçalanacak ülkelerin hepsi yüzyıllarca
Osmanlı İmparatorluğunun egemenliğinde yaşamış ve parçalanan Osmanlı
İmparatorluğunun küllerinden meydana gelmiş ülke ve topluluklardır.
Gelelim Amerika’ya :
Amerika'nın 1492'de keşfinden sonra İspanyollar, Portekizliler,
Fransızlar ve İngilizler, bu kıtada toprak sahibi oldular. İngilizler,
Amerika'daki topraklarını genişlettikten sonra İngiltere başta olmak üzere
çeşitli ülkelerden göçmenler yerleştirerek koloniler kurdu. 18. yüzyıl
ortalarında, bu kolonilerin sayısı 13'e yükseldi. Koloniler, ABD'nin temelini
oluşturmuştur.
İngilizlere bağlı olan koloniler, İngiliz Kralı'nın tayin ettiği
bir vali tarafından yönetiliyor ve bir de meclisleri bulunuyordu. Amerika'da
yaşayan bu insanların İngiltere'nin özgür vatandaşlarından farkı yoktu.
1756-1763 yılları arasında İngiltere'nin Avusturya, Fransa ve Rusya ittifakıyla
yaptığı savaşlar (Yedi Yıl Savaşları),
İngiltere'nin maliyesinin bozulmasına neden olmuştur.
İngiltere'nin mali durumunu iyileştirmek amacıyla yeni vergiler
koyması, Amerika'daki kolonilerin tepkisiyle karşılaştı. 1774'te toplanan 1.
Filedelfiya Kongresi'nde İngiltere ile savaşa karar verildi. 2. Filedelfiya
Kongresi'nde (1776) 13 sömürge,
bağımsızlıklarını ilan ettiler. Bu kongrede İnsan Hakları Bildirisi kabul
edilerek onaylandı.
Fransa, İspanya ve Hollanda'dan yardım alan koloniler,
İngilizleri yendiler. İngilizler, barış istemek zorunda kaldı ve Versaille (Versay) Antlaşması imzalandı (1783). Bu antlaşmaya göre İngilizler,
13 sömürgenin bağımsızlığını tanıdılar.
Antillerden bazı adaları ve Senegal'i Fransa'ya verdiler.
Bağımsızlıklarını ilan eden eyaletler içişlerinde serbest olmak şartıyla bir
araya gelerek Amerika Birleşik Devletleri'ni kurdular (1787). İşte böylece A.B.D kurulmuş oldu.
Bu konuya ikinci bölümde devam edeceğiz. Ziira elimizde ki
veriler A.B.D’nin çatırdamaya başladığı
yönünde
Saygılarımla
Mustafa Kemal Bektaş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder