9 Mayıs 2018 Çarşamba

GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE Kİ DEMOKRASİ HASTALIKLARINDAN KAYIRMACILIK, İSTİSMAR VE HAZIMSIZLIK…. YAŞASIN ADALET… Ülkemizin gündeminde seçim var. Bu yazımı da çoktandır yazmak istedim ama bu güne nasip oldu. Haber sitesinde yazdıklarımdan rahatsız olanların şikayetleri ve kapatma tehditleri sonucu köşem ve yazılarım sorgusuz sualsiz kapatıldı. Sebep doğruları yazdığımdan hazımsızlık yaşandı. Beni tanıyanlar bilir belgesiz kaynaksız yazı yazmam, kimseye sövmem, kimseye de hakaret etmem. Sosyal paylaşımlarımda da mutlaka buna dikkat ederim. Anayasanın ilgili maddeleri (9, 10,19, 20, 22, 25,26, 28,32, 39,40, 41. maddeler), Türk Ceza Kanununun ilgili maddeleri (115, 134, 215, 217, 299, 301, 302, 309, 329, 330, 334. Maddeleri), 5187 Kanun nolu Basın Kanununun ilgili maddeleri (3, 13, 14, 19, 27. Maddeleri) gereği Anayasamızda belirtilen haklarım ölçüsünde yazdığım yazılara dikkat ederim ve etmek de zorundayım.

GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE Kİ DEMOKRASİ HASTALIKLARINDAN KAYIRMACILIK, İSTİSMAR VE HAZIMSIZLIK…. YAŞASIN ADALET…


Ülkemizin gündeminde seçim var. Bu yazımı da çoktandır yazmak istedim ama bu güne nasip oldu. Haber sitesinde yazdıklarımdan rahatsız olanların şikayetleri ve kapatma tehditleri sonucu köşem ve yazılarım sorgusuz sualsiz kapatıldı. Sebep doğruları yazdığımdan hazımsızlık yaşandı. 

Beni tanıyanlar bilir belgesiz kaynaksız yazı yazmam, kimseye sövmem, kimseye de hakaret etmem. Sosyal paylaşımlarımda da mutlaka buna dikkat ederim.
Anayasanın ilgili maddeleri (9, 10,19, 20, 22, 25,26, 28,32, 39,40, 41. maddeler), Türk Ceza Kanununun ilgili maddeleri (115, 134, 215, 217, 299, 301, 302, 309, 329, 330, 334. Maddeleri), 5187 Kanun nolu Basın Kanununun ilgili maddeleri (3, 13, 14, 19, 27. Maddeleri) gereği Anayasamızda belirtilen haklarım ölçüsünde yazdığım yazılara dikkat ederim ve etmek de zorundayım.

Peki neden rahatsız oldular da haber sitesini kapatma tehdidi ile köşemi ve yazılarımı kaldırttılar?
Bu ilk defa ülkemizde olan bir şey değil ki! Bana gelinceye kadar bir çok ulusal  yazılı ve görsel basında (gazetelerde, televizyonlarda) yazan arkadaşlarımız, ağabeylerimiz da yaşadılar hala da yaşıyorlar. Bu yaşananların dilimizde adı nedir ? Hazımsızlık.

Ben birisine mi hakaret etmişim, sövmüş müyüm? Hayır! Kanunlar ölçüsünde elimdeki kaynaklara göre yazmışım! Yalan mı yazmışım? Hayır?

Yine bazı sevdiğim dostlarım bana sinirli sinirli, beni dövecekmiş gibi senin sıkıntın ne? şuna çakıyorsun?, buna çakıyorsun? Çakmak ne ise ben anlamadım? Ya kardeşim ben Silahlı Kuvvetlerinde bilfiil  yıllarca çalışıp emekli olmuşum. Kimsenin ne tarafı oldum!, ne de adamı oldum!. Kendi siyasi görüşüm bile vatan görevimin yanında ikinci planda kalmıştır. Kimseye yalan söylemeye borcum mu var! Kimse ile benim hiç bir alıp veremediğim yok ki? Olmadı da!
A şahıs, B şahıs neyse ya da A parti B parti? Hiç birisi ile benim bir alıp veremediğim yok. Üstelik kimliğimi de gizlemedim. Bizzat Cumhurbaşkanına, Başbakanına ülkücü olduğumu belirtenim. Yazılarımda M.H.P’yi de eleştirmişim! C.H.P’yi de, şunu da bunu da. Ne yani ne özellikleri var? Vatanım söz konusu olduğunda Anamı da, babamı da eleştiririm. Ama hakaret ve sövme olmadan.

Şimdi ayet ve hadislere gireceğim. Bakalım ne diyecekler?

Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerimde 31 yerde Allah’u Zülcelal c.c Hazretleri adalet ve adil olmak ile ilgili emri bulunmaktadır :
Nisâ Suresi-58. Ayet, Mâide Suresi-8 ve 42. Ayet, A'râf Suresi-29. Ayet, Bakara-282 ayet…….. Hepsini buraya taşımak istemiyorum zira yazım uzayıp gidecek.
Ama aşağıdaki ayeti özellikle yazıyorum . Çünkü her Cuma günü Cuma namazında imam efendi hutbeye bu ayeti kerimeyi ve manasını da okur ve iner namazı kıldırır:
Nahl Suresi-90. Ayet:
“Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.

Yine Kitabımızda muhtelif yerlerde yalan söylemememizi emretmektedir:
Nahl Suresi-105:
“Yalanı, ancak Allah’ın ayetlerine inanmayanlar uydurur. İşte onlar, yalancıların ta kendileridir.

Bakın şimdi en tehlikeli olanına geldik. Beytül Mal dediğimiz Tüm halkın hazinesini yiyenlerle, kul hakkı ile ilgili ayete geldik:
Bakara-188::
“Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları hâkimlere (rüşvet olarak) vermeyin.

Bu yazdıklarım ayetlerimiz. Birde İslam’ın nuru ve alemlere Rahmet olarak gönderilen (Enbiya-107 ayeti) Hz. Muhammed Mustafa s.a.v Peygamber efendimiz adaletli davranmak ile ilgili ne diyor bakalım:
''Aynen iki elin parmakları gibi, insanlar da birbirine eşittir. Hiç kimse, kimse üzerinde hak iddia edemez. Siz kardeşsiniz.'' Hz. Muhammed Mustafa s.a.v.

''Bir saat veya bir gün adaletle hükmetmek, bir sene veya altmış sene nafile ibadet'ten hayırlıdır.'' (el-Aclûnî, Keşfu'l-Hafâ, II, 58, 1721) Hz. Muhammed Mustafa s.a.v


Şimdi Peygamber efendimiz yalan söylemek  ile ilgili ne diyor bakalım:
“Münafıklık alametinden biri de yalan söylemektir.” [Buhari] Hz. Muhammed Mustafa s.a.v.
“Benim ümmetim yalan konuşmaz” Hz. Muhammed Mustafa s.a.v.

Şimdi Peygamber efendimiz tüm halkın beytül malını (Milletin hazinesi) bir şekilde yemek yani Kul hakkı yemek  ile ilgili ne diyor bakalım:
“Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helalleşsin! Çünkü ahrette altının, malın değeri olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar, kendi sevaplarından alınır, sevapları olmazsa, hak sahibinin günahları buna yüklenir.” [Buhari] Hz. Muhammed Mustafa s.a.v.
“Kibri, hıyaneti ve kul borcu olmayan mümin, Cennete girer.” [Nesai] Hz. Muhammed Mustafa s.a.v.
“Kul hakkı, müminin ayıbı, kusurudur.” [Ebu Nuaym] Hz. Muhammed Mustafa s.a.v.

Sevgili dostlarım, işte okudunuz kanunsa kanunlar. Ayetse ayet, hadisse hadis. Kanunu hadi bu halkın meclisi yapıyor. Peki ayeti kim yapar? Hesap vereceğimiz Yüce Allah’u Zülcelal Hazretlerinin bizzat kendisi. Kendi emridir ayetler. O’ndan kaçış yok. Dinini yaymakla mükellef olan Habibullah’ı Hz. Muhammed Mustafa s.a.v efendimiz de tüm ümmetini Allah’ın  c.c men ettikleri ile ilgili uyarıyor.

Şimdi Allah c.c. herkese ayrı ayrı din mi verdi? Sözde dini bütün Müslümanız diye herkes hak, hukuk dinlemeden hareket etmesi mi gerekir? Yada haram-helal dinlemeden önüne geleni kul hakkı demeden sebeplenmesi mi gerekir? Bakın Kur’an-ı Azimüşşan’a Allah c.c bir sürü kavimleri, insanları, devlet adamlarını helak etmiş? Örnek göstermiş yüce yaradan’ Ben şunları şu sebepten, sebeplerden cezalandırdım sizde yapmayın diye emretmiş?

Ne zamandan beridir Allah’ın emirleri geçersiz olmaya başladı başımızdan felaketlerde eksik olmamaya başladı.! Menfaat, sebeplenmenin olmaya başladığı yerde adaletsizlik olur. Adaletsizliğin olmadığı yerde de orman kanunları yerini alır.

Ülkemizde hazımsızlık var. Efendim beni, bizi övmüyorsunuz? Bizi yazmıyorsunuz? Bize dokunuyorsunuz? Ne münasebet efendim Allah’ın emrettiği yerde ne zamandan beridir kulların emri caiz olmaya başladı?
Sözde dini bütün kalkmış bana niye falana çakıyorsun diyor?
Bakın bu işin şakası yok!
Peygamber efendimiz diyor ki:
"Kişi sevdiği ile beraberdir." (Buhârî, Edeb, 96; Müslîm, Birr, 165) Hz. Muhammed Mustafa s.a.v.
Belki sen cehennemliksin! Ben seninle niye birlikte düşüneceğim? İmam efendi cenaze namazında  üç kez önümüzdeki mevtayı nasıl biliyorsunuz diye sorar. Ben iyi tanımadığıma, “ben fazla tanımıyorum en iyi sen bilirsin Rabbim “ diyorum. “Ama buraya gelmiş Müslüman olarak. Müslümanlık hakkımı helal ediyorum” derken? İyi tanımadığımı, neden onun yada bunun sevdiğini sevmek zorunda mıyım?

Alnı her secdeye gelen Müslüman mıdır?
Kur’an-ı Kerimde Tevbe suresi 107 ayet de belirtilen “Dırar mescidi” olayı vardır. Münafıklar, dokuz yıllık faaliyetlerinin neticesini almak üzere, üs olarak kullandıkları binaya mescit hüviyeti kazandırmak istediler. Bir mescit yaptılar. Neticede, hedefleri mescit yapıp içinde namaz kılmak değil, bilakis nifak faaliyetlerine güç kazandırmak, kendi sosyal varlıklarını Medine'de kabul ettirmek istemeleridir. Allah’ü Zülcelal Hazretleri o mescidi bile yıktırmıştır.

Yada Peygamberimizin soyundan olmak çok önemli ise:
Günde beş vakit namazda okuduğumuz tebbet suresindeki Ebu Leheb dediğimiz vatandaşın durumu vardır. Ebu Leheb  Kureyş eşrafından ve Peygamber efendimizin amcası olup asıl adı, Abdüluzzâ b. Abdulmuttalib b. Hâşim'dir. Onun için "Alev babası" (yani cehennemlik) manasına gelen Ebû Leheb lâkabı müslümanlar tarafından kullanıldığı gibi Kur'an'da da geçmektedir. Bu vatandaş yeğeni olan Peygamber efendimize yapmadığı kötülük, pislik kalmamıştır.
Allah c.c Ebu Lehebi bile cezalandırdığı halde Hz. Allah peygamberimizin sülalesinden olmak kime ne ayrıcalık tanır

Yada;
Ey Resulullah’ın kızı Fatıma! Sen de kendini Allah’tan satın almaya çalış; zira senin için de bir şey yapamam.” manasındaki hadis için bk. bk. Buharî, Vesâyâ 11; Tefsir (26) 2; Müslim, İman 348-352.) neyi ifade etmektedir.

Her gün beş vakit namaz sonunda tesbihatta Ayet-el Kürsü (Bakara suresi-255) ayeti kerimesinde Allah c.c ne emrediyor:
“O'nun izni olmadan, O’nun katında kim şefaat etme yetkisine sahiptir?
Araf-188 ayette ise Yüce Allah c.c:
“De ki: “Allah dilemedikçe ben kendime bir zarar verme ve bir fayda sağlama gücüne sahip değilim. Eğer ben gaybı biliyor olsaydım, daha çok hayır elde etmek isterdim ve bana kötülük dokunmazdı. Ben inanan bir kavim için sadece bir uyarıcı ve bir müjdeciyim.” Diye Peygamberimizin kesin sınırlarını çizmişken özür dilerim kaba tabirle herkese halt etmek düşer.

Herkes hazımsızlık  çekiyorsa hazmedecek efendim. Açın Kur’an-ı Kerimi Peygamber efendimizi bile bazen sert bir şekilde Allah c.c uyarıyor herkese sınırlarını gösterip emrediyor:

Tevbe-67 ayeti kerimesinde:
“Münafık erkekler ve münafık kadınlar (sizden değil), birbirlerindendir. Onlar kötülüğü emreder, iyilikten alıkoyar ve cimrilik ederler. Onlar Allah'ı unuttular. Allah da onları unuttu! Çünkü münafıklar fasıkların kendileridir.”
Nahl-82 ayeti kerimesinde de:
“Ey Muhammed! Eğer yüz çevirirlerse, artık sana düşen açık bir tebliğden ibarettir.
 Diye emrediyor.


Bu ayeti kerimeyi ve yukarıda belirttiğim ayetleri, hadisi şerifleri herkes kulağına küpe etsin. Bir Müslüman olarak Beytül maldaki hakkımı sebepsiz yere ziftlenenlere hiçbir zaman kim olursa olsun hakkımı helal etmiyorum ve helal de etmeyeceğim.
Saygılarımla


Mustafa Kemal Bektaş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder