DÜNYA’NIN EN ZOR ŞEYİ BU COĞRAFYADA
YAŞAMAK, KONUŞULMASI EN ZOR OLAN ŞEYDE SİYASETTİR.
Dünyanın en
zor şeyi bu topraklarda, bu coğrafyada yaşamak, konuşulması en zor olan şey de
siyasettir. Tüm Dünya’da 365 gün, 12 ay, 4 mevsim yaşandığı sabit yaşandığı halde
ülkemizde bir günde yaşanabilmektedir. O kadar hareketli dolu yaşanmakta ki
haberciler zamana karşı yarıştıkları halde, haber atlattıkları halde yinede
ülkemizdeki bu hıza yetişememekteler. Her sabahleyin, akşamleyin yazılarıma göz
attığımda bunu ne zaman yazmışım diye çok şaşırıyorum. Böyle bir coğrafyada,
böyle bir topraklarda, böyle bir Dünya’da yaşıyoruz işte. Şu gündeme
bakarmısınız? Sabun köpüğü ve sarsıcı gündemi olan bir ülke; Ülkemiz haricinde
var mıdır?
Fetö efendi,
İşsizlik, Ekonomi, Başkanlık Sistemi, Çocuk istismarı, Afrin, Münbiç, Zeytin
dalı harekatı, S 400 füzeleri, Kadın Cinayetleri, Meclis toplantıları, Ekonomik
tedbirler, Ekonomik kriz, Faiz yükselmesi, Varlık fonu, Dövizde ki dalgalanma
ve kur farkları, Milletvekili transferleri, Anayasa değişiklikleri, Seçim
ekonomisi, Özelleştirmeler, Şeker fabrikalarının satışı, 24 haziran seçimleri,
İyi Partinin seçimlere katılması, Lozan antlaşması, 15 Temmuz meselesi, TEOG, Kıta
Sahanlığı sorunları, Yargı sorunları, Ege’de ki adaların Yunanistan tarafından
işgali, Diyanet İşlerinin yapılanması, Ohal, Y.S.K., ………
Sorunlar uzayıp
gidiyor. Seçmece bunlar, seç seç yaz der gibi tuhaf bir durumla karşı
karşıyayız ülkece. Dünya’nın hiç bir ülkesinde bu kadar ağır sorunu olan bir
ülke, millet var mıdır? Bazen insan düşünmeden edemiyor. Acaba gündemi
dışarıdan görünmez bir el yönetip de bizi olduğumuz yerde posttaki saydırmak mı
istiyorlar diye. Daha bir sorun hallolmadan diğer sorun ortaya çıkıyor. Bir
süre sonra da sıradaki gelsin der gibi herkes alışıyor, unutuluyor. Rahmetli
Özal’ın dediği gibi “Alışırsınız, alışırsınız” demesinin sanki özeti gibi.
Keşke ülkece huzurumuz olsa da hiç yazı yazmasak diye düşündüğüm çok olmuştur.
Yazıyı
yazarsınız anında sizi ya hainlikle suçlarlar, dinsizlikle, ya da karşı
görüşten olmakla. Herkesin ipine, sapına göre hareket etmek zorunda mıyız!
Yazarsınız bu kez de yazınız kanuni takibata alınır. Ülkemizde hakikaten
yaşamak çok zorlaştı. Yarınınızı boş verin bir saniye sonra ne olacağınız belli
değil aynı ölmek gibi !
Maalesef ne
demokrasimiz oturdu, ne ekonomimiz. Bazen insanda yaşama iştahı da kalmıyor.
Hatta çekip bu ülkeyi terk etmek isteyenlerin bile sayısı haddinden fazla. Ama
gidecek başka yerimizde yok. Sabah çok şükür sakin bir gün derken gün içinde
birisi diyor seçimlere katılamazsın, artık bir daha ki seçimlere katılırsınız
inşallah derken, Y.S.K kalkıyor Yargıtay’ın seçimlere katılacak listesini
oylamaya kalkıyor. Akşam çok şükür sakinleşti derken bir bakmışsınız gece 15
milletvekili istifa etmiş gurup kurulmuş. Bu sefer de ahlaksızlık falan filan.
Nasıl bir ülke olduk biz. Hiçbir şeye tahammül edemiyoruz. Neredeyse bir kaşık
suda birbirimizi boğacağız. Hiçbir sorun yok derken bu seferde yanmaz terlik,
yanmaz kefen piyasaya çıkıyor. Hakikaten sorunlar seçmece aynı Adana karpuzu
gibi kesmeye gerek yok içi garanti kanlı ve canlı..
Seçim
yapılacak neredeyse kimse bu seçimde ne olacak nasıl oy kullanılacak, neyin
seçimi yapılacak doğru dürüst kimse bilmiyor. Başkanlık seçimi diyorsun saf saf
yüzünüze bakıyorlar. Yani bir karmaşadır gidiyor. Gündemi dakika farkları ile
değişen bir ülke başka varmıdır! Sanmam olacağını. Irak ve Suriye ile bir
milimetre sınırı olmayan Amerika, İngiltere, Fransa, Rusya buralarda fink
atıyorsa ve siz sınırınızın ve ülkenizin güvenliğini korumak için sınır ötesi
operasyonları yapıyorsanız ona dahi engel olmaya çalışıyorlarsa sizi bu bölgede
rahat bırakmazlar. Onun için böyle gündemlerle bir birimizi yiyeceğimize ülkece
kenetlensek daha iyi olur diye düşünüyorum. Aksi takdirde onların taktiği her
zaman böl, parçala ve yut olmuştur. Uyanmamız ve akıllanmamız lazım diye
düşünüyorum.
Saygılar..
Mustafa
Kemal Bektaş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder