ÜLKEMİZDE SAĞLIK
KURUMLARINDA YAPILANMA VE SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM…… -4-
Ülkemizin en çetrefilli sorunlarından birisi Sağlıkta
Dönüşüm Projesidir. Bu proje kapsamında daha ne bilinmeyenler çıkacak hiçbir
kimse yeterli bilgiye sahip değildir. Adeta sihirbazın şapkasından tavşanı,
kuşu, v.s çıktığı gibi bu proje kapsamında x
bilinmeyen sürprizler yavaş yavaş belirginleşmeye başlamıştır.
Okuduğunuz gibi bu proje oldukça çetrefilli olup hükümetlerin popülist
politikaları sonucu tribünlere oynamaları nedeniyle bu proje kapsamında
ülkemize borç veren dış sermayenin dayatmaları sonucu hayata geçirilmiş
projelerdir. Kimse bu yenilik gibi halka söyledikleri, hayıflandıkları
meseleler değildir. Bu projeler sermaye kuruluşlarına özelleştirme adı altında
adeta kapı aralamaktır. Devlet ben borçluyum bu projeleri yap kazan şu kadar
sene sonra bana devret demiştir. Projenin, yapılanmanın, dönüşümün Türkçesi
budur. Bu özelleştirme sonucu devletin yapması gereken hizmetleri özel sermaye
(İç ve dış) üstlenmiş, olan biz halka olmuştur. Ek fark adı altında iyice
ekonomik krizlerden bunalan, ekonomisi zayıflayan halkın cebine metazori el
atılmıştır. Bu dönüşümün ileri ki aşamalarında uyum yasaları adı altında her
türlü sürprizlere gebedir. Halkının ekonomisini, yaşam ve refah seviyesini
yükseltmeyen milletlerin emperyalist bir dünyada söz söyleme hakkı kalmadığı
gibi topraklarını da koruyamaması ile karşı karşıya kalacaktır. Akıllı
politikalarla ciddi bir ekonomik programlarla bu işin üstesinden gelmemiz
gerek. Yoksa bu sorunlar halkımızla beraber devletimizi de tuş edecektir.
Biz tekrar
konumuza dönelim:
İlk olarak 2004 tarih ve 5258 Sayılı
Aile Hekimliği Kanunu çıkarılarak sağlık ocağı sisteminden aile hekimliği
uygulamasına geçilmiştir. Gemde 250-300 aile hekimi karşılığında geçilmiştir.
Aile hekim açığı pratisyen hekimler ile karşılanmıştır. Belki de dünyada ilk
defa böyle bir projeye geçiş ülkemizden başka ülkelerde yapılmamıştır! 2010
yılında 20.185 olan aile hekimliği birimlerinin sayısı 2014 yılı itibarıyla
21.384 olarak gerçekleşmiştir. Bundan sonra Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın ana
bileşenlerinden olan Genel Sağlık Sigortası (GSS) uygulamasıyla da toplumun
daha önce sağlık sigortası kapsamına girmeyen kısmının da sağlık hizmetlerinden
yararlandırılması ve sağlık harcamalarının finansmanına katkı sağlaması
amaçlanmıştır. Bu uygulama ile Devlet, Genel Sağlık Sigortası ile sosyal
güvenlik kuruluşlarından daha fazla sağlık primi alırken yoksulluk sınırının
üstünde gelir elde edenlerden de zorunlu olarak prim toplamaktadır. Böylelikle
sağlık hakkından yararlanmak prim koşuluna bağlanmıştır. Böyle bir uygulama ise
primlerini ödeyemeyenlerin ya da ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemiş
olanların sağlık hizmetlerinden dışlanması sonucunu doğurmuştur. 25 Şubat 2011
tarihinde kabul edilen 6111 sayılı torba yasa ile bu soruna kısmi bir çare
arayışının ürünü olarak prim borcunu ödeyemeyen bağımsız çalışanların
borçlarını taksitlendirmeleri/yapılandırmaları olanağı sağlanmış ve bu
yapılandırmadan doğan ödeme yükümlülüklerini düzenli olarak yerine getirmeleri
koşuluyla sağlık hizmetlerine erişimlerine imkân verilmiştir. Tüm bu
düzenlemeler, prim tahsilâtına ilişkin sıkıntıların sağlık hizmetlerine erişim
konusunda yaratacağı krizlerin birer göstergesidir.
Sağlıkta Dönüşüm Programının ana
amaçlarından diğeri piyasaya özgü değerler ve
Mekanizmaları mevcut sağlık
kurumlarına yerleştirerek bu kurumların sağlık işletmesi olarak görevlerini
sürdürmelerini sağlamaktır. Bu amaçla yapılan değişikliklerle özel sektör
istihdam ve değerlendirme modellerinin sağlık kurumlarında uygulanmaya
başlandığı görülmektedir. Böylelikle sağlık kurumlarının piyasa ortamında,
piyasa mekanizmalarına göre işleyen kurumlar haline getirilmesi
amaçlanmaktadır. Bu sürecin sağlık çalışanları için öngördüğü istihdam modeli ise
sözleşmeli çalışmadır. Söz konusu model, sağlık alanının piyasaya açılması
anlamına gelen Sağlıkta Dönüşüm Programının çeşitli safhalarında çeşitli
yöntemlerle yaşama geçirilmiştir.
Bu anlamda öncelikle 10.07.2003
tarihli ve 4924 sayılı Kanun ile “Eleman
Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde” sözleşmeli personel alımı, 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu’nun 4/b maddesine tabi olmak üzere ücretleri döner
sermayeden karşılanmak üzere sağlık personeli alımı yapılmış, ardından Sağlık
Bakanlığı’nın 13.09.2006 tarih ve 158632 sayılı Genelgesi ile 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu’nun 86. maddesi kapsamında vekil ebe ve hemşire alımı
gerçekleştirilmiştir.
24.11.2004 tarihli ve 5258 sayılı
Kanun ile getirilen Aile Hekimliği Sisteminde de aile hekimi valilik ya da valiliğin
göstereceği merci (il sağlık müdürlüğü) ile aile hekimi yanında çalışacak aile
sağlığı unvanını taşıyan yardımcı sağlık personeli ise aile hekimi ile sözleşme
imzalamaktadır. Diğer yandan 663 Sayılı KHK ile birlik bünyesinde üst düzey
yöneticilerinin (genel sekreter, tıbbi/idari/mali hizmetler başkanı, hastane
yöneticisi vd.) sözleşmeli statüde istihdamlarının yolu açılmıştır. 663 sayılı
KHK ile aynı zamanda yabancı hekim ve hemşire çalıştırılmasına imkân tanınarak
sağlıkta yeni bir personel istihdam politikasının temelleri atılmıştır. AB’ye
uyum süreci ve GATS bağlamında düşünüldüğünde personel politikasında yapılan bu
değişikliklerin öncelikle yabancı sermayenin ucuz iş gücü ihtiyacının
karşılanmasına (Özkal Sayan ve Küçük, 2012:200) yönelik düzenlemeler olduğu
sonucuna varılmaktadır.
Personel istihdamında tercih edilen
sözleşmeli personel uygulaması aynı zamanda
Performansa Dayalı Ücret ve yönetim
şekli ile de desteklenmiştir. 2005 Mali Bütçe Kanunu’nun 37. Maddesi ile
performansa dayalı döner sermaye uygulaması ile sağlık çalışanlarının
ücretlerinin belirlenmesinde rekabetçi bir sistem oluşturulmuştur. Diğer yandan
hiyerarşik denetimin yerini işletme yönetimine uygun olarak performans denetimi
almıştır. Nitekim, 663 Sayılı KHK’de Kamu Hastaneleri Birliği’nin en üst
yöneticisi konumundaki genel sekreterin birliği belirlenen hedef, politika ve
stratejilere, ilgili düzenlemelere ve performans programına göre yönetmekle
görevli olacağı (md. 31), sözleşmeli statüde istihdam edilecek personelle
yapılacak sözleşme ekinde kurumsal hedefler ve performans değerlendirme
kriterleri de gözetileceği, başarısızlık sebebiyle genel sekreterin değişmesi
halinde başkanların ve başarısızlığa sebebiyet veren hastane yöneticilerinin
sözleşmelerinin
kendiliğinden sona ereceği (md.32/5)
hükümleri yer almaktadır.
Türkiye’de Kamu Özel Ortaklığı (KÖO)
yönteminin sağlık sektöründe uygulanmasına yönelik yasal adımlar atılmıştır.
Kamu Özel Ortaklığı Modeli
yöntemlerinden olan Yap-İşlet-Devret Modeli 2005 yılındaki değişiklikle beraber
Sağlık Sistemi içine girmiş ve uygulanmaya başlamıştır Sağlık tesislerinin yapımı ile ilgili olarak
Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) uygulaması, 2005 yılında3359 sayılı Sağlık Hizmetleri
Temel Kanununa eklenen 7. madde ile hukuki bir alt yapıya kavuşturulmuştur.
Daha sonra 2006 yılında bakanlar kurulu kararıyla “Sağlık
Tesislerinin,
Kiralama Karşılığı Yaptırılması İle Tesislerdeki Tıbbî Hizmet Alanları
Dışındaki Hizmet ve Alanların İşletilmesi Karşılığında Yenilenmesine Dair
Yönetmelik” çıkarılmıştır. Böylelikle, 2006
yılından sonra “Sağlıkta Dönüşüm Programı” çerçevesinde gerçekleştirilen
sağlıkta reform düzenlemeleriyle birlikte klinik hizmetlerinin de hizmet
ihaleleri ile dışarıdan temin edilmesi uygulamaya konulmaya başlanmıştır.
2007 yılında ise 5683 sayılı Kanun
ile Sağlık Bakanlığında bu yöntem ile yaptırılacak
yatırımlarla ilgili iş ve işlemleri
yürütmek üzere “Kamu Özel Ortaklığı Daire Başkanlığı” adı altında bir daire
oluşturulmuştur. Söz konusu daire 2011 yılında yapılan Sağlık Bakanlığı teşkilat
yasası ile inşaat-onarım dairesi ile birleştirilerek Sağlık Yatırımları Genel
Müdürlüğü adını almıştır.
2007 yılında ise 5683 sayılı Kanun
ile Sağlık Bakanlığında bu yöntem ile yaptırılacak
yatırımlarla ilgili iş ve işlemleri
yürütmek üzere “Kamu Özel Ortaklığı Daire Başkanlığı” adı altında bir daire
oluşturulmuştur. Söz konusu daire 2011 yılında yapılan Sağlık Bakanlığı
teşkilat yasası ile inşaat-onarım dairesi ile birleştirilerek Sağlık
Yatırımları Genel Müdürlüğü adını almıştır. Kamu Özel İş Birliği (KÖİ) yöntemi
ile yapılan işlerin hızlandırılması amacıyla 2013 yılında “6428 Sayılı Sağlık Bakanlığınca Kamu Özel İş Birliği Modeli ile Tesis
Yaptırılması, Yenilenmesi ve Hizmet Alınması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” çıkartılmıştır. Sağlık
Bakanlığınca 2013 yılı sonu itibarıyla KÖİ yöntemi ile 17 projenin sözleşmesi
imzalanmıştır. Yine bu dönem içerisinde sözleşmesi imzalanan bu projeler
dışında 41projenin de fizibilite çalışmaları devam etmektedir. Kamu-Özel
işbirliği yöntemi ile planlanan yatırımların yapılması halinde yaklaşık
50.000 yeni yatak hizmete sunulmuş
olacaktır. Bu dönemde sağlık yatırımlarında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir.
Örneğin; 2003-2013 döneminde sadece Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan sağlık
hizmet binalarının kapalı alanı 7 milyon m²’yi bulmuştur. Sağlık Bakanlığı
tarafından son 11 yılda 650’si hastane binası,1.593’ü birinci basamak sağlık
kuruluşu olmak üzere 2.243 sağlık tesisi tamamlanarak hizmete sunulmuştur. İşte
bunların çoğu özelleştirme kapsamında yapılmıştır. Bu özelleştirmenin halka
meblağı yavaş yavaş çıkmaktadır.
4 ncü böülüm olmasına rağmen hala
sağlıkta ki dönüşüm projesinin içinden çıkamadık. Yine tekrar bu konuya devam
edeceğiz deyip, saygılarımı sunarım.
Saygılarımla..
Mustafa Kemal Bektaş
KAYNAKLAR:
Deloitte Sağlık
Çözümleri Merkezi - Sağlık ve İlaç Sektörü 2020 Öngörüleri
Prof.Dr. Paşa Göktaş - Türkiye’de sağlık sisteminin temel sorunları
Harun KIRILMAZ
Sağlık Bakanlığı, Ankara - Sağlık Sisteminin Sorunları ve Bilgi Teknolojileri
Prof.Dr. Paşa Göktaş - Türkiye’nin sağlık sorunları ne tür bir sağlık
bakanını gerekli kılıyor?
Prof.Dr. Paşa Göktaş - Sağlık sisteminin temel sorunları sürüyor
Dr.İlhan Korkmaz.
Ataevler A.S.M Nilüfer-BURSA – Aile hekimlerinin Sorunları
Dr. Nuri Seha
Yüksel – Aile Hekimliği 2016
Yrd. Doç.
Dr.Yasemin Mamur Işıkçı – Bir Kamu Politikası: Sağlık Politikasında Dönüşüm
Özel Hastaneler ve
Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) – Sağlıkta Ortak Çözüm Toplantıları
Havva Öztürk Acıbadem
Hastanesi - Hastanelerde İşe Yeni
Başlayan Hemşirelerin Sorunları
Murat Tuzcu - Net
Gazetesi Hastanelerdeki sorunlar ve çözümleri
Dr. Ensar DURMUŞ -
Acil Sağlık Sisteminin Sorunları
Öğrt. Gör. Aysun
Yılmaztürk - Türkiye’de Sağlık Reformlarının Tarihsel Gelişimi ve Sağlıkta
Dönüşüm Programı’nın Küresel Niteliğinin Değerlendirilmesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder